19 Ağustos 1940 Tarihli Vatan Gazetesi Sayfa 2

19 Ağustos 1940 tarihli Vatan Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Işık ve Nur Peşinde Arayışlarım Nihayet Beni Türkiye'ye Kavuşturmuştur MİS KUK DİYORKİ: Türkiyetin etrafında biyük bir âlem yıkılıyor. Yalnız Türkiyede taze bir hayat var. «VATAN sütunlarında işim ne? (ize flk önce bunu anlatıyorum.»> Ben Amerikada doğmuş bir in- sanım. (VATAN) sütunlarında i- şim ne? Yalnız Türkiyeye ve 'Türk olan şeylere — hasredilen bu Sayfalarda bir ecnebinin nasıl yek Ti olabilir? Pek iyi biliyorum ki, (VATAN). Türk hayatmın güzel- diğini ve benliğini sarsan ve unut- turan her türlü ecnebi tesirlerine karşt mücadele etmeğe azmeyle- miş bir gözete olacaktır. Bir A- merikalınm böyle bir güzetenin #ütunları ile alâkası ne olabilir? Cevap olarak şunu — #öyliyebili. rim: Bütün hayatınız Marmara denizinin kıyılarında — geçerse bu denizin ne kadar yeşil — olduğunu Keğfedemezsiniz. Ben bulanık ve soğuk Atlantik denizinden geliyo- Tum. Bunun için Türk denizinin Küzelliğini daha kolay farkedabi- Mrim. Bundan başka ben Türkiyes mis bütün güzelliklerinde kendi Tüyalarımın akislerini buluyorum. Rüyalarım, tarih ve şilr oku- mak ve Asyada seyahat otmek su- retile vücut bulmuştur. Daha doğ- Tasunu söylemek lâzım gelirse be- ni okumağa ve seyahat etmeğe gevkaeden işık ve nur hasreti, bu rüyaları da doğurmuştur. Aynl hasret, ruhumuz geçirdiği birçok “ tecrübelerden sonra beni Türki- yeye ulaştırmıştır. Daha çocuk iken, ruhum, bü- Hün Cihanı tutan ebedi ve ezeli bir güzelliğe ait duygularla dolu idi. — Blltün aayatıma bu manevi gü ' lliğe göre şekil vermek ihtiya- duydum. Işek ve nur peşindeki — rayış beni Amerikadan ayırdı, “Hik adım olsrak Yunanıstanın dağ- Wi Samr a (distana yolumu buldum. Hindistanda yaman bir. Türk Mmedeniyelinin âbide şeklinde, içti- MAT teşkilat kalıntıları geklinde ederlerile karşılaştım. Bu eserler, kende Türklüğe karşr derin — bir alâka ve — iman yuyandırdı. — Aymi zamanda bir İıııuun başka inkanlara sevgi, fe- At, fedakârlık, —manevi güzeli ik geklindeki Ihtiyaçlarlır &n iyi memnun eden dinin — Müslüman- Bik olduğuna, Hind Müslümanlı- Bile olan temaslarım — neticesinde kanaat ve iman getirdim. Hindistandan Amerikaya — dön düm. Orada hayatımı yeniden kur- Ü düm. Fökat rüyalarıma olan bağ- O İtdlağıimı ve imanımı bir daktka için — Bile küybetmedim. Bugün dünya, sıkantı ve kazavet bulutlarınn istilâsı altındadır. Yüz Milyoslarca iean kendilerini ya- tim ve beklediğini bilmiyorlar ve “karanlıkta yaşıyorlar. — Dünyanın sartasında bu saniyede cklden sa- et duyak pek az inan Vardır ki bunlardan biri elbette benim, Çün- Kü Işık ve nür peşindeki arayışı — darım, bani nihayet Türkiyeye ka- vuşturmuştur. Bütün güzel rüya- Jarım gerçakleşmiştir. (VATAN) Bazelesi de bu arayışlarımı ve rib yalarımı anlatabilmem için bana Bütunlarında bir yer ayırmışlır. Siz Türkler, Türkiyenin sahibisi- niz. Fakat ban de 'Türkiyeye tut- kun bir insanım, İşte (VATAN) Sütunlarında bana — tesadüf etme- nizin hikmeti budür. Türkiyede bulduklarımı — anlat- mağa başlumadan evvel Amerika- dan başlıyarak — Yunanistan — ve Kındistan yölile beni nihayet 'Tür- kiyeye ulaştıran rüyalarımı ve a- rayışlarımı size sırasile anlataca- gim. Ben bü arayışlar senasında birçok mabetlere, birçok camilere, birçok kilişelere uğradım. Razan insan elile yapılar ibadet yerleri- min bana veremediklerini açık çöl- lerde ve dağ tepelerinde aradım. Şimdi Boğaz sularının Marmara- ya karıştığı sırada giriştiği caş- kun rakat seyrederken bana şu hit Keliyor ki, ruhümün aradığı ma- Devt haz, nihayet göze gürünür â- Tem içinde ifade bulabilmiştir. Boğasiçi, benim İçin manevi bir Alamdan göze görünür bir âlame | giden bir geçittir. Rüya ve hayal Aleminde doğan güzellikler, bu ge- gitte hakikat ve hareket — sekline giriyor. Büyük — camilerin teşkü ettiği yarım ayın çerçevesi içinde Boğaz ve Haliç sularının birleş- mesi, coşkun bir raksa girişmesi, bence, güzel rüya va idanllerin ha- kikato ve harekete çevrilmesini ifada eder. Bu manzarayı büçok defalar pastlerce Bayran — hAVvan Bi tim. Bunun içinde; rüya âlemlerin den çıkıp hareket haline geçet canlı bir Türkiyenin timaaliri gör- düm. Türkiyenin etrafında bülün bir Alem yakılıyar. Yainee Türkiyede taze bir hayat vardır. Eğec Tür. kiye kulaklarını ecnebi — dayulla- rinın gürültüsüne tekayıp yalarz Kkendi iç küvvetine daynamakta devam ederse, Türk - vartığımdan Böoğazın sularından dahı coşkun, daha küdrelli cereyanlar akabhile- cEk ve netibede bu cen yarıız bü. tün elemli dünyaya Zerah — vere- cektir. Hana bu İmanı veren sehep ne- dir? Buraya gelmezden evvel bu- nün rüyasını nasıl gördüm ve bu- YAyA geldikten Sonra rüyanın ger- çekleşeceğine neden kani oldum ? Bunu izah edabilmem — için mize temin bütün hikâyesini anlat- n Tazım... Hikâyeye tam ba- Amerikadaki — çocukluk iden başlamak Kâzım... Da- ha © caman benimle Tüyalarımın arasına giren maddi çirkinliklere Karşı isyan duymuştum... İşte bu. Bikâyeyi yazın (VA- TAN) sütunlarında — analtmıya başlıyacağım. “DoKToORUNUZ DİVOR Hi: Başağrısının |)|130 Türlüsü Var (Gazetemizde her günlük bir zahhi Öğüt sütunu bulunacaklır. İnURAS sarındayız. Bu sütunda d İhtinma ssasını Lakibi düşün- dük. İntimas sahibi bazı doktarla- rumuza iptidadan müracnut ettik. Günün İhtiyaçlarına ve mevti- me göre bize kendi sahalarına Hİt yazılar yazımağı kabul etti- ler, ilk yazı kaymetli bir dahili- yecimizindir.) * Ben, Gtomebil meraklısı bir döktorüm. Motörümün bakımına ? alüka gönteririm. Bunu yapar- ken halırıma dalma şu fikir ge- lir; İasan vücudü denilen motü- rün ne kadar cahiliyiz! Motörü- müzüm fena — işlemesinden canı- miz yanar, hasta düyeriz, şura- müzi buramızı keser biçerler, işi- mizden gücümüzden kalırır. Öy- le alduğu halde kendi metörünün bakımından anlıyanlar yak gibi dekildir. Bakın size bir misal süyliye- Herkesin her gün başı ağ. lir. Pakat hemen hepimiz baş ağrısını başlı başına bir has- falık, texkin ödlei bir takım aç ları da baya şâfi bir devası xa- nirik. Halbaki baş ağrmının tam yüz otür türlüsü vardır. Vücedü- müzdeki bir takım uzuvlar, ra- hatsız olduklarını kendi başları- ma ifade etmek İmkâamdan mah- rumdurlar. Bunların rahatsızlığı sinir merkerlerinden geçerek baş ağrısı şaklinde ifade bulur. Yüz otur ayri ayrı kaynaktan gelen rahatsırlıkları ayai deva İle şi- falandırınak mümkün mü? Tes- kin edici ilâç almakla — yaptığı- miz şey, feryat öden bir uzvu- müzun ağzmı bir iki saat için zorla tıkamaktan ibaretlir. İşin döğrusu, sabebe göre de- va bulmaktır. İnsan her başı ağ- Yıdığı zaman bir. döktora gide- mez. Son bir, Iki günde göçirdi- Bi yolkaz ve ifratir. hareketlere göre Cağrının sebebini — pekâlü kendi kendine kentirebilir. Arüırır tedaviye kalkışmıyarak #ebebe göre deva aramak, vücet dediğimiz motörün — bakımı için Ük tavxiya edecağim esastır. 8.8. yi TAKVİM 19 Ağustos 1940 PAZARTESİ Yd TM0. Ay &. Gün £üt Rumi 1356 - Ağustos 6 Vaszati Ezâni SHU goT 1217 5M 1600 BüZ 1908 1200 2045 1L Vakit Güneş Öğle Tkindi Akşam Yatar imsâk adı sıR VATAN 'I'ırllıloı Pıı'çılıı' : Kara Ablokası... ! 23 çubat 1706 da 26 yaşında, ufak tofek, hasta yüzlü bir general Pran- sızların Niste bulunan <İtalya ordu- su> kumandanlığını almıştı. Bu, Na- poleoa'du. Ordunun — Masenu, Öjero, Berrüriye gibi yaşlr ve tecrübeli ge- neralleri bu yeni Amirlerini istihfaf ettiler. Lâkin 29 martta bu ufak te- fek Korsikalı bakımsız askerlere şöyle diyordu: «— No ayakkabınız, ne eltiseniz, ne de gümleğiniz var; ekmeğiniz yox Kibi ve dapolar bombaştur. Düşma- nınızda Hepsl boldur; onları alabilir- Biniz; buna müktedirsiniz. Gidelim!> Marmont'un dediği gibi Napateon © gün ölmezliğin kapısını açmıştı! Cümhuriyet ve hürriyet havasın- 'da palazlanan bu Korsikalı sergüzeşt adamr ilk tersatta cümhuriyeti yıktı, hürriyeti koğdu, Avrupayı on sene- den fazla kan ve mteş içinde bıraktı; lingiltereyi de mağlüp etmek ietedi; bunün için adaya asker çıkarmak lâzımadı; büyük bir ordu hazırladı; İspafiya donanmasını da Pransa do- nanmasina — katarak — Akdenizden Manş denizine gönderdi. Lâkia Cebe- Htarığın biraz garbinde Trafalzar buürnü önünde Amimal Nelsön Hu- mandasındaki 27 büyük İngiliz ge Misi, 33 büyük düşman gemisinden birini havaya uçurdü; 17 sini esir et- ti; 14 ini kaçırdı. Nelson da zaferin Son dakikalarında vurulup öldü. Artık Napolton için İngiltereye na- ker çıkarmak imkânı — kalmamıştı. Ründe bir Bilâh vardı: Abloka... Birinciteşrin 1783 te umuml selâ- met Komitesi, İkinciteşmin 1706 da Direktuar idaresi aymi silâhı kullacı- mak istemiş, hattâ bunu «bolluk'a mağlüp etmek> diye tarif otmişti. Napoleori abloka için esas olarak şunu ediyondu: Avrupanın İn- Biltere Üc münasebette bulunmasına | mâni almak. Bunun için de bütün Avrupayı kendi ötoritesi altıma alı- yördü. Ablakanın — <kara adlokamn diye anılması bu yüzdendi. Deniliyor. duü ki: gİngilterenin küdreti Hicaret ve aanayfindedir. Avrupa pazarlarını o- Na yazak edince müstemlekelerinin mahsulleri, fabrikalarınm — yaptığı mallar, depolarda çürüyüp Zidecek büyük hir ekonami buhranı çıkacak- 'tır. Tearet durünca İngililer para- siz kalacaklar, Ücnrethaneler kapa- nacak, fabrikalar duracak, #meleye iş bulunamıyacak,sefalet buşlıyacak ve büyük bir içtimsi buhran doğa- caktır. Nettedde Ingitiz — hükümetl sulhü imzalamağa mecbur olacak- tır.> Fakat Napoleon, İngittereye — ve Giğer istilâ edilmiş Ayrupa müllet Itrinc karşı serbest olmak için — bu Kıtanın en büyük devleti ölan Rum- Yazan: Kadircanm Eallı ya e anlaşmak İüzümünü kavradı. İki imparator Tilsit'ta Niyeman nebri lzerinde bir sakla buluştular. | Çar Aleksandı'm Ük sözleri şu ol dü: - Ben de İngilizlerden sizin ka- n düşmanlığını tekrarlamış — ve — Ona karşı yapacağınız her ha- rekette sizin yardımcınız olacağun! Demiştir. 8 Temmuz 1807 de mu- ahede irazalandı İngiltere ise, bir sene el Na poleon'a karşı abloku koymuştu Fransız lmanlarına giden bilaraf ge- mileri bile yakalıyordu. Napolcon, daha 1503 te kondisini | Abloku ile tehdit eden ıngiltere se- firine damişti Ki: — Ben de sırasmda sizi ablokuya alacağım. Siz bize karada bir mah- pes yapacaksınız; ben de size onu danizlerde yapacağım. | Son deda, Holanda kralı olan kar: deşine da şöyle yazıyardu: Karadaki — küdretle — denizler. fethedeceğim. Fakat bunlar hep kâğıt Üztünü kaldı: Hudutlarda ve sahillerde bi lerle kaçakçı türedi; Fransada ye ni kunuları fabrikalar mallarını veu di; şeker bügünkü p yA ve ancak ecranelerd Hiraya kadar satılıyordu; Frafsanı İngiltereye — gönderller — zirant v dayvan mahsulleri dökülüp kaldı v. Balk Napolcon'a karşı nefret düy miya başladı. Rusya, Almanya, A vusturya ve Danimarka bu abiokay tanıdılar; Jâkin İsveç, Norveç, Por. | tekiz, Papa, Türkiye tanımadılar. Napoleon, Lizbonu — işgal ettirdi İspanyada ihtili çıktı; halk Napol un askerlerini öldürmeyi en tü yük sevap sayıyordu. Dört ayda kirk bin Fransız öldürüldü. Sonra Napoleonun Ruxyaya da Ra dırdiği, bütün ordumünu kaybettiği, İngilterenin kurduğu itüfak netice- ginde mağlüp ve eair düştüğü ma- lümdur. Napoleoa, Avrupadaki — haktmiye 'tine İngütereye denizden hücum © derek asker çıkarmak imkânını kay bettiği gün veda etmiş bulunuyondu. lâkin farkında değildi. Rişelyö'nün meşhur — Sözü burün de doöğrüdür: Denizlere hâkim olar dünyaya hükim olur. Bugtnkü v.ıı_ı-: 130 s&ne evvelki vaziyete ne kudar benziyor. Şu fark- Pa ki, a zaman Franannm yaptığı rol ve yeni nizam kidlası bugün Alman- yadadır. Yazanlara göre Hitlerin en çok okuduğu ve beğendiği adam da | Napoleon'muş. 1 — Bir kuş. 2 — Tahakküm ak | tındaki kadın. 3 — Kör - Üye » Am- ©4 4 — Altın * Tüy. & — Bir gıda ) maddesi - Bir yemek - Sahip. 6 — Baki bir kavim > Faydalı bir böcek. Kebabı Jezzetli olur - Yerinde bir nesne. 9 — Yapma - Bayağı « Enuyvan. 10 — Kafkasyada bir mem- leket. 11 — Avrupada tâbilyet değiş- tiren bir yer. YUKARDAN AŞAĞIYA: 1 — Ganç » Kapının bir. kitmi, ? — Bir nevi para. 8 — Güzel sa- nEt - Şam'da bulunur. 4 — Nota | Bir nevi içki - Bir oyun küğıdı. 8 Bkürlü - Bir soru 6 — Kunduracı Aâleti - Dilsiz - Knsiz. 7 — Nakil va- actamı - Mektup, 8 — Tersi bir gidi maddesidir - Bir vilkyat - Su, © — Bir renk - Bir hayvanın tersi. 10 — Faydalı bir mücesese. 11 — Büyük | bir memur - Rir kemik. Mehmet Ali, revelverini eline aldı. Ucunu şakağına doğra çevirdi. Parmağının ufacık Geçirdiği sarsıntılardan sanra ikterine tara bir durgunlük gelmişti. Anestosklen geçi- — rümiş, uyuştarulmay bir hasta gibi idi. Bir | an sönra kendi kendini ameliyattan geçi- — recek, ebedi şifaya kavuşacaktı. — Geriyo bir tek satırlık mektup bile bırak- mamıştı. Hayat kendisini ba kadar aldat- miş, büyütülmün, den bir saniyede mıydı? tıktan sonma yazıya, vedaa ne Jüzam var- * Cemiyete olan bütün bağlarının çözül- | düğünü, ortada köksüz, kimsesiz kaldığını © çekildikten sonra hayatın e- İKİRCi YAZAN: M.H.ZAL Fakat acaba — kendi kendisinin malı mr Ki7 Cemiyete faydalı olur diye — yeliştiri- okutulmuz, vüzifelere hazırlanmış bir Bir dimağı kendi hususi teessürleri yüzün- yek etmeğe hakkı var Görülmemiş ölçüde fırtmalar dünyayı haline iniyor, mülyonlarca Tasan, âkıbetle - rin €a acılarile karşılaşıyor, instlik ea hirmetlere, vücüdü, — olgun ma — Bugünün ve Yarının Romanı GELİ£ netleri kurtarmak yazifesini alan bir mil- Tet, Mehmet Ali gibi iyi yetişmiş, olgun bir çocuğunun varlığından istiğna - duyamazdı. Mehmet Ali, düönyanın böyle bir dukilmman- dâ vazife başından kaçamazdı. Ebedi raha- ta kavuşayım diye kendi kendini ortadan kaldırması kahpelik olurdu. Damarlarını dokduran xohir artık bir pan- zehir balmuytu. Şahal hayatına ait teeasüir. der hirdenbire durulmuştu. Kendisini yurda bağlıyan bağlar buna karşılık cuntanmıştı. Mehmet Ali, âdeta yeniden dünyaya gelme- Dirm ve öbedi akıntası nasil olan devam odip g. Mahdut hir ukraba ve dest mu- D ufacık bir duralama, biraz üzüntü iköder.. Hepsi v kadar.. Arkadan her- * Büşü- nin tazeliğini duyuyördu. Dımağı hiç tanı- madığı bir süratle işliyor, bütün geçmiş ha- yatı açık bir kitap gibi gözü önünde açdı- yordu. Mehmet Ali, llp'_. düşündü. Rugün- kü hayalına tamamile arka çevirmeke, ye- ni haşlıyacak hayatı için de yepyenl bir yo- tehlikeli saatlerini geçiriyordu. Bunlaria ölçülünce Mehmet Alinin büyük felâketi küçülüyor, küçülüyor, bir zerre haline a yordu. Asya ile Avrupanın geçit yerini - tutan Türk milletine bu arada ne kadar ağır va- zifeler düşüyordu!. Her şeyden önce kondi Hem kendini korumak, hem böyle ema- munıı:mhııl.ıınıı—ı— (Devamı var) Bir Amerikalı Muharrir «“KuvvetleSe 19.8.040 Cümhurreisimizi Ziyaret Eden | ı Diyorki: vgiyiBirleşti- renYegâne İnsanı Gördüm,, (Bayı birincide) hiçbir fotoğrafçı, hariçte bir lunan bir insana, İsmet İnönü- nü olduğu gibi tanıtacak bir resim alamamış, hiçbiri İnöni nün tebessümündeki güzelliği ve manayı görmemiş ve sezme- Miştir. Halbuki Türk milletinin bu - günkü seciyesi, Türk - ta n İbütün derin manası İnönün tebessümünde tfade bulmuştur. Türklerin büyük kahraman- larının hepsi küvvetle sevgiyi ve tatlılığı sahıslarında birleş- tiren insanlardır. Harp ve şid- det günlerinde eski Türk bah. çelerini, Türk çeşmelerini, Tür. kiyenin güzel camilerini ve di- ğer san'at eserlerini yaratan fuhu, Türk — kahramanlarının tatlı tebessümünde — sezmek mümkündür. Modern tarih hakkındaki bil- diklerim, İsmet İnönünün kuv. vetli bir adam olduğunu bana anlatmıştı. Fakat bilmem ne- den, bunların tesirile hayalim- de canlanan İnönü; sert, biraz aksi bir adamıdı. İsmet İnönünü görünce tatlı tebestümünde şu manavı oku- düm ki, valntz kendi üç Çocu. ğunu değil, dünyanın bütün ço- cuklarını seven, dünyayı evlâdı bi sevebilen bir insanın kar sısındayım. Hindistanda iken bu memle- ketin mukaddes bildiği insanla- rı tanıdım. Mahatma Gandi'nin mektebinde uzun zaman ders gürdüm. Bir hayvanın, bir düş- manın bile öldürülmesine razı olmiyan Gandi, hiç şüphe yok ki, dünyanın en tailı adamia - tandan biridir. Fakat İsmet İ- nönü bana ondan da tatlı - ve şefkatli bir adam görün- dü. Sevgi ve şefkati bir din ve itikat mevzuu yapmakla sade- ce tatlı ve müşfik olmak birbi- rinden ayrı şeylerdir. Bir. taraf- tan garp cepbesi âumandanı sı- fatile Avrupanın galip ordula- ni Türkiyeden atacak kadar küvvetli olmak, di; taraftan da sulh zamanında bir karınca. yı incitmiye razı olamıyacak kadar sevgi ve şefkat sahibi bu- lunmak... İ İnsanca sevgi ve şefkat hak- kinde tasayvur edilebilecek en yüksek ölçü budur. Bir insan i- çin en son ideal olarak bun - dan yüksek bir merhale tasav - vur edilemez. Öyle bir dünyada yaşıyo - burada hak, kuvvet- ten ibarettir. Kuvvet sahibi 0- lan adam, haşin ve sert olmayı meziyet bilmektedir. İşte ben, İsmet İnönü ile kar- gılaşınca, böyle bir dünyanın or. tasında ideale uygun sayabile- ceğim insanı nuyordum. — Biz bültün emeklerimizi kendi iç inkişafımıza çevirdik. Hayatı bütün halkımız - için vemyesil, ferahlı bir saha hali- ne koymaktan başka - emelimiz yoktur. Kuvvetli bir ordumuz var, Fakat bu ordu bir müdafaa silâhıdır. İsmet İnönü ik suallerime bu sözlerle cevap verdi. Israrla gor- dum: — Sizin koca bir imparator. luğunuz vardı. Bunu kaybetti- Rinize sıkılmıyor musunuz? A - sırlarca müddet bütün bugünkü komsularınız — üzerine hüküm sürdünüz. Bu şan ve debdebe devrinin hasretini bazan olsun duymüyor musunuz? Eski Tür- kiye haritasına nisbetle çok kü- çülmüş olan bugünkü haritanız size kâfi görünüyor mu? — Hayır, böyle bir hasret ve böyle bir elem bizde yoktur. Yurdun her erkeğine, her kadı- nına, her çocuğuna yüksek ve ferahlı bir varlık hazırlamak ırıhı bir ideal, yabancı topraklar. da yumruk sıkmaktan ve zabı- ta memurluğu yapmaktan daha şanlı ve şerefli bir vazifedir. - Demek H. bügün kendi a-| ün (Fit yerine getirebilen biricik iş bulu- |Yalarım. ieşlelinle “bubus |Di Göl ae ettiini Verdiler. Bi |dar saadetli bir yer haline gee lebilirdi! Türkiye, bu keşfe en kuvvetli bir dakikasında vardı . ,Rına göre ben kendi- hesabıma $u kanaate varmış bulunuyo « rum: Yumruğun hâkim olduğu vah- $i bir âlemden yükseklere doğ- ru giden zorlu ve sarp yol üze- rinde hakiki terakkinin icapla. memleket bugün Türkiyedir. Atatürkün kurduğu — inkılâp, 'Türklere kendi kendilerini keş> fetmek imkânımı — hazırlamıştır. Bu sayede Türkler, bugün Türk. seciyesinin meyvalarını — harici âleme de tattırmıya — başlamış bulunuyor! İsmet İnönü, küvvetle tatlı ve müsşfik bir tebessümü bir. leştirebilmek imkânını nereden alıyor? Kuvveti, şimalin açık sahalarıdan, berrak, temiz ve sert havasından geliyor. Tebes- sümü de çiçeklerle dolu cenup- tandır. Türk, şimaldeki yur - dunda kuvetinin mayasını kur- — muştur. Fakat cenupla temasa — gelince onun Tuhunu sevmiş ve benimsemiştir. İşte bu sayede kem kuvvetli olmayı ve kendi- 'ne güvenmeyi, hem de tebessüm etmeyi ve müşfik olmayı bili » yor. |, İsmet İnönü bende su intıbar bıraktı: Merkezi Asyadaki yur- dundan Relerek istikbale doğru yürüyen Türk varlığının canli bir tim Bugün Avrubayı yumruk kuy veti ezmiş bulunuyor. Asya, çi- çekler arasında uykusuna de- vam ediyor. Bu arada Türkiye, kuvvetle sevginin ve çiçeğin nasıl birleştirilebileceğini, dev- let reisinin şahsiyeti ile ifade ndıvor O gün Çankaya yokuşunu cı- karken içim güphe ile ve tenkid meyillerile dolu idi. Fakat iner- ken gü kanaate varmış bulunu- yordum ki, bu dünyada yaşıya- bilmek için mutlakı Mmüste- bit veya köle olmıya İhtivac yoktur. Dünyada hâlâ kuvvetle if yemyana yaşıyabildiği 'er vardır. İşte bundan dola- vıdır ki, ben de Avrunpa istika- metinden Türkiyeye - geldikten sonra yeni ve taze bir hava bul. muş ve ferahla nefes almıstım. Bütün bu güzel duygularımın ahengini yalnız bir his bozuyor- dü: Fotoğrafcılara olan kizgin- Tığım... Hiçbiri İsmet İnönünün. tebessümündeki manayı ve ifa-. devi keşfedememiş, zantedemes — misti. Nihavet Ankarada ziraat — enstitüsünün bir odasında ğ fotoğraf gördüm ki, İnönün ruhundan bir parcayı aksetti TiyYOr: — Bunu bana vermezseniz Ben de bunu (VATAN) m ilk sayısına hediye ediyorum. Nilla Grem KUK aa ,PAZARTESİ 19/8/1940 Program Ve menileket saat ayarı. 7.â6: Müzik: (PL) S: Ajans haberleri. 8.10: Bv kadıni, 8.20 - 8.30: Müzik: (PL). 12.30: Program ve mamleket sast Ayarı, 1230* Müzik. 1250 Ajana ha- barlari. 15:05: Müzik. 1220 - 14: Mü- zik: (PL). 18: Program ve memleket Sast a- e | YAT 1X05: Müzik: Oparzetler TPL) 1840: Müzik: Radyo Caz orkestrası. |P*410: Müzik. 10.45: Memlaket anat Ayarı ve Ajana haberleri. 90: Müzik: | Fasil heyeti. 2020: Konuğma. 20 46: 'kette a kım takım işleri bu sayede kes- fettik. Dünyada en büyük haz ve saadet, yaratıcı işler sayesin. de elde edilir. Biz yepyeni bir yurt yaratmayı, milleti yeni te. ||meller üzerinde ilerletmeyi iş ©- memleketlerin kudret Başka ||sahibi adamları da bu keşfedebilsel bakikati lendi dünya ne ka- Müzik; Dinleyiei dilekleri. 2110 Müzik: Kemâan ve piyano için Düo haz | fantezisi. Z1.30: Kanuşma — (Radya ham - Tahvilâi, Kambhiyö - Nukut borsaksı. (Fiyat). TLAS: Müzik: Rad- grogram ve Kapanış. ea BSİRKĞ İ DNÜ İ İ | |

Bu sayıdan diğer sayfalar: