15 Haziran 1935 Tarihli Yarım Ay Dergisi Sayfa 14

15 Haziran 1935 tarihli Yarım Ay Dergisi Sayfa 14
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

ınına s0 güne ka atlı hatı- eser hak- nuhterem ıtinopolis lisesine. ıray)ına,. tünüz Hi mparator, içi zeytin ı eritmek bulmüm:- Wukaddes ibirlerine ardan ya- olduğunu hatırlayır efile bale a getire tiren tağ n bir bek garip abi Meryem lı cebren umuzu da alile ola ım asılza 1.. Sizin; duğunuzü Şefaatini sözüm, ıeydanında BUYÜK * HEYECAN * EN GİZLİ VESİKALAR * sizi gücendirmesin. Çünkü, bu müba- rek kadına şimdiye kadar birçok rica- larda bulunduğum halde, hiç birini kabul etmedi. Nitekim, karımın geçen ay tam otuz e ihanetine ma- ruz kaldığım za — Ey halâskâr yi babasız doğu- ran bâkir kadın! üstüne otuz dokuz dallı bay taktıran şu karımı benden ayır Diye yalvardım. Mübarek kadın, tınmadı bile. Karım benden ayrılmak şu tarafa dursun, bilâkis çam sakızı gibi. Halen, birdenbire geveze balıker- nın şözünü kesti: — Karın, demek ki sana, otuz do- kuz defa ihanet etti öyle mi Barba Nikola, kalenderane cevab verdi : — Evet, asaletmâab!.. — E, bir daha ihanet ederse... — O zaman, ihanetlerinin adedi, tam kırk olacak, ek iyi, o vakit bu kadına kar- şı ne e mP. h senletminbi. Kırk adedi, inleme onki. o iyi MEn (Azize) ler arasına karışac bana da yapa- cak, sadece birşey mar. ? — Azize kanan kırk birinci gü- nahını beklemek. Hâkan, az kalsın, oçıldıracaktı... Dikkatle Bizanslı balıkcının yüzüne baktı.. sonra dişlerini sıkarak homur- dandı : — Ah, -tâl.. m lâyık ol- di çlikürü düşme Ve sonra.. Deiretle koya dik bir sesle : — Anlaşılıyor ki, sizin bu Bizansı- nızda,. (bina) ile (zina) dan başka hiç birşeye ehemmiyet verilmiyor... Aya- sofya.. Mukaddes Saray.. Hipodrom .. e ücutlerinin her yerinde şehvet malyalığının izleri görünen hain kadın- larl.. Hayır, balıkcı.. eğer Avar kıralı, benim biraz tanıdığım adamsa.. ne si- zin bu, her biri bir memleketten top- lanmış olan taşlarınıza.. ve nede, her biri kırk defa kocalarına ihanet etmiş olan kadinlarınıza malik olmaya ve tenezzül etmiyecektir... Ee, söyle pi bu Aya asofya, daha çok ral m Diye bağrdı. Barba Nikola, feylesofane bir tavurla mırıldandı ; — Hakkınız var, asaletpenah!,. Eğer AŞK e TARİH M:7 ben de Avar kıralının yerinde olsaydım, Bizansa girmek şu tarafa dursun, bil. akis.. mümkün olduğu kadar uzaklara kaçardım... İşte, Ayasofyada göründü. B onuşmayı sessizce dinleyen Salur, kalbinde derin bir eza ve ıstırap hissetmişti. Artık sevgili (Hâkan) ın çektiği manevi acının e tama- mile mile İçinden Ne yazık 1.. e ki artık.. bükümdariimin kılıcı değil, hisleri işliyor. Sözleri geçmişti. Ge Barba Nikola, parmağını kaldırmış. yine bir bina hakkında izahat verecekti. Fakat arkadan gelen bir gürültü, söz- lerini kesti. Eğer çevik davranıp ta bir anda geri çekilmeseşdi; karısının kırkıncı ihameklığ görmeye muvaffak olamadan, şu fani dünyadan göçüp gide- cekti. Çünkü; bir çift beyaz at koşulu, tamamile altın ve fil dişinden yapılmış iki tekerlekli bir araba, yıldırım gibi gelmiş, ve geçmişti. Arkasındaki araba içinde, ayakta duran iki kişi vardı. unlar Eer, altın sırma ile işlenmiş, urusu renginde birer ipek ma atmışlardı. ola, boynunu bükerek rl aralı baktı. Ve sonra burnunun ucuyle bunları Salur göste- rerek ; — imparatorun yeni gözde- leri... birisi, Sirk bekçisinin oğlu idi. Vücudunun harikulâde mütenasip ol- altın arabaya binmek kısmetini temin etti. — Ya, öteki ?.. — Bütün Bizansta, onun kadar çevik rakseden yoktur. Vakıa, doğru sözlere biraz kızıyorsunuz ama, hadi eyim.. bu delikanlıya İmparatorun gözdesi diyorlar. Halbuki Oben, bizim ( Zeytin- yağı ) denilen papastan kaç defa işittim ki, imparator, bu genci doğrudan doğruya imparatoriçe için besliyor. E, bunda da bir dereceye kadar hakkı var. Çünkü, son zamanlarda daima harp işlerile meşgul olan imparator, biraz karısını ihmal etti, Bi bilir misiniz ?.. bizim saraylarda, kadın- lara bekâret kemeri takmak adet değildir. Bu hususta Bizans sarayları, onu da söyliy iftira ediyorlar. e MACERA HAKİKAT hakikaten insan vicdanının en âlicenap numünesini göstermiştir. İmparatoriçe İSE... Barba Nikola, sözünü keserek birdenbire sıçradı. Çünkü Hâkan, diş. lerini sıkmış ve öfkeyle e z — Herifl.. ya sus. ya şimdi, sustururum Seni,, oOBu düşünülecek, söylenecek başka hiçbir şey yok mu ?.. Kadın.. gözde.. ihanet.. bekâret kemeri.. imparator.. impara- toriçe.. ve sonra da, mazeret... Bilmem ki, mabutlar. sizi niçin bir anda yere geçirmiyor ? Barba Nikola, fena bir korku geçir- mişti. Eğer şu anda hissiyatı sorulmuş olsaydı, aynen şu cevabı verecekti : — Ah asılzadelerim!.. sizin Romalı ol ie ere şüphelenmeye başladı 1m. Bu sözler kadar bir Romaliya neş'e verecek ne vardır acaba ?.. Mamafih; Barba Nikolanın korkusu çarçabuk göçtü, Vaziyeti, derhal pişkin- liğe vuruverdi : — Ah, asılzadem! Ecnebilerle böyle konuşmaya alıştığımız için, bizi mazur görünüz. Fakat madem ki bu sözler“ den hoşlanmiyorsunuz, şu halde - dilin yok ya. en de sözlerimi değiştirivereyim... İşte, Mukaddes Sara- yın tam resmi kapısı önüne geldik. Bu kapıya (Kalkel tesmiye Buna sebeb te, kapının, kâmilen tan yapılmış olmasıdır. Şu gördüğünüz gümüş tulgalı Eye imparatorun muhafızlarıdır... İşte şimdi de Sarayın ( Dafne ) denilen kazai önünde bulunuyoruz. Burası, haşmetlü impara- torumuzun, ecnebi sefir ve hükümdarla- rını kabul ettiği resmi dairedir. Tabii- dir ki, bu dairenin salonlarını görmek henüz bana kısmet olmamıştır, ve olmıyacaktır. Fakat görmüş gibi size tarif edebilirim. Burada, biribirine geçmiş üç büyük salon vardır. Duvar- ları ve tavanları kâmilen altın moza- yiklerle işlenmiştir. salonu ) derler. Burada, Bizans haşmet ve saltanatını gösteren bir altın taht vardır. Bu talıtın iki tarafında yine som altından yapilmış iki aslan durur. Bu aslanlar, makine Merasim esnasında bunları bl zaman aslanlar, yavaş yavaş yağ kalkarlar... imparatorumuzun kudret ve heybetini ilân ediyorlarmış gibi, bağırırlar. Bun- ların arkasında da, Di altından yapılmış ağaçlar vardır. ağaçların yaprakları, kâmilen zmir tağllrmadai yapılmıştır. Üzerlerinde sabah şebnem- ( Arkası 27 inci sayfada ) 13

Bu sayıdan diğer sayfalar: