1 Eylül 1937 Tarihli Yarım Ay Dergisi Sayfa 9

1 Eylül 1937 tarihli Yarım Ay Dergisi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

abü yazı Masdsınıi onra yeri die biz sense SOÖYLİiYEN KALBIiMDİR lâmsedi. Kendi ku Artık evlenecekaji isin evlenecek vel - — rsun. z gülsene ve; ye aa Em ? Biriciğim.. dir çocuğun olsun $ li ; ii vgili.. titrerdi» ii yorum yaşlarla dolu, ayı gülüyordu... Onu 'ri, sarı saçları Yug özi vardı. Fenüz ci. Şakaklarındal sağzının kenarları? i, çek dikkatli bali dı. Evet, Vedia 4 ç hissediyordu. :osunu giydi. Boş rp bağladı. Karşıki. vuruyordu. mak istiyorum. derim. ana, biriciğim, hakkındır. $e Neeliş var. Bazan bu sesi sert ve mas yan merdivenleri/ oluyor; bazan da müşfik denecek ni açarak sokağaıdr yumuşuyor. Vedia kendini kay» üyüşü hakikateniiş bir halde onu dinliyor... Dışa kızınki kadar çeş #kşam güneşi gökyüzünü kızartmış ir günde bi iğaçların tepelerini bir taç gibi süs- sti. İlerşey ve her yer hakikaten bugün 0, ağ tlaşmış gibiydi. Akşamın gönüllere si heyecindan çeliği yakınlık ve sevgi hissi, ikisinin Şir ağır yürüdüğü siblerinde biribirlerine sokulmak, bis x ve atlıyordu.. nin olmak ihtiyacını uyandırmıştı. le konuşmaları arasına birdenbire şocuk gülüşü karıştı. Karşıdaki ağaç» esim bahçesinin / N. arasından, beş altı yaşında sarışın A Baki bak teyzel bir köpek, ne ii bir köpek değil mi? dedi. Çocuğun elinde renkli bir köpek doğru eğiliyor » “*ni vardı. Vedia gözlerini kaldırdı, üzerine değdi iz evvel kendini içinde kaybettiği nas n dolayı çok bbenahilik; birdenbire çerçivelendi.Her tekrar hakiki çehresini takındı.Ve- ıkların ve masal kucağındaki çocuğun güler gözlerini doğru kolin eğilerek oğlanın sarı saçlas ; Kalbi seviçten çarpıyordu... erin ve parlak Re biz evvel çok uzaklarda idi; devam ediyor! (kasyanın soğuk gecelerinin birinde .. e şu saatte baladi birdenbire o da geri dönmüştü er yok. O kadarkuk itimat ve gururla ona doğru da çindeler ki... Veli unüyor — Bak, bak amca ne güzel bir kö- iş. Beraber bu ? dedi. se böyle süküt e Bifat Vedianın yüzüne Er bak- lecek |» Biraz evvel yanında, * o kadar re başlıyor. Çeztininde ve yalnız önün ie bü ka adolunun er Şimdi; ondan ne kadar uzaklaşmıştı! ın sanli | ve eskin,.. ına bir koltuk avi gözlerinde, kalbi ahsil senelerini ün küçük kalbinde mahbustu.. Ve o i ridişie her zamanki gibi kendi m rını, Kafkasyağle yalnız ve kimsesiz kalmışt 8 müthiş geceli Rifat, elile birdenbire in Si * yangınlarını; HRi resme vurdu. Resim yere uçtu. de nasıl bucalrsnbe ve dolgun bir çocuk dudağı ağ- anlatıyor. Bulak üzere öne uzandı ve kıvrıldı... irip bir alçalır! Sana, anacığım!. Dediğim zaman, yedi kat il olu- sözü, seni bin parça ediyor bu üç hecede en büyük düşmanı bulu: Seni nasıl seveceğimi şaşırdım. Rüzgârın varlıkla sevişmesi gibi, seninle konuş- Varlıkla anlaşan rüzgâra ben, Sana, anacığım!. dediğim zaman kızmakta haklısın. sevgilim dedikçe Söyle; rüzgârın dilindeki adın nedir ?, —— — a Tevfik Abdurrahman Tanyolaç Kalbim, avuçlarında çırpınan bir kuştur. Kalbim, kurtulmak için çırpındıkça, penbe par- | maklarının arasından bilmediği ufukları gördü. Avuçlarını açtın, gülerek “Haydi|.,, diyorsun. Bir dala konmayan bu kuş içmayaca uçamaya- Yalnız, hayır; beraber, evet... Artık o, eğilmiyen kanatların sende olduğunu biliyor. Niçin bu ufukları gösterdin ? ye bu kanatları vermiyorsun ?. n kirpiklerin yüzünde gölge yapmasın, sitem o Madem yi kalbim sıcak sıcak çarpıyor ve sönmiyen alevi sen Kalbim, sruşlarnda çırpınan bir kuştur, uçma- uçâmayaca i cak... örnek olaydım, gücenmen yacak.. Bahçede bütün leylâklar iz her taraf çiçeklenmiş ve bahar içinde..... Nereye baksak renk ve kok İki damla berrak ve şebnem kadar ta» ze yaş, kırmızı yanaklardan aşağıya aktı. Arkadan yetişen çocuğun annesi, ikisi» - Artık gitmeliyim !. dedi. Hava dı. iyice ağir ürüyüşü, yaşlı bir insanınki kadar nin de il dileyerek oğlanı aldı ve uzaklaş ii anne ile oğlanın arkasından bakakalmıştı. Havada derin bir hüzün ve melâl be- lirdi. Aralarında, m çok a ve kıymetli birşey kırılmış ve parçalan» mıştı. liçi şeyle ifade eilemiyecek kad bir gönül bağı kopmuştu. Vi yerinden kalktı yorgun ve balsizdi. Aynı yolları sürü lenerek gidiyordu... Odasına geldiği za- eski ceviz masanın önünde oturdu ve siyah çekmeceyi çıkardı. İçins den küçük ve yarı yanık bir fotoğraf aldı. man, yine Genç mülâzimin neşeli yüzüne, derin bir ıstırabın ve ebedi bir yalnızlığın acı ve sıcak gözyaşları dökülüyordu.

Bu sayıdan diğer sayfalar: