1 Nisan 1938 Tarihli Yarım Ay Dergisi Sayfa 11

1 Nisan 1938 tarihli Yarım Ay Dergisi Sayfa 11
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

1 çwlimesi, y MOYSLEİZLER bahsedeşi luğunuzu # yorum; çiğ memleketlel remleketleri iklara man pılması mul miştir. Bin iz için des tazarı itibar oktur. lontevidegi duğunuzu;ü ndan ikiğ esi hasebi reldiğinizi iylediniz. & gaddit reji cetinizde ci çocuk de ndiniz; kos ak idi; o£ miz. O Hişt ocağı buli m mensupf *n sonra © a, oPolonf birçok bari 1 söyle inde satır ia yaptığın katmıyorst ervetiniz İ taraftan W »beden evi amet etti” ırada yeri tiniz. 1914 ve 1915 senelerinde An- tibes civarında yaşadınız. Bu tarihler ve bu isim size fena hatıralar uyan” dırmaktadır; çünkü biricik kızınız 1915 senesinde orada ölmüştür. Bu felâket- ten sonra sizin bayatınız daha i ve serseri bir hal alıyor. Muharebeden sonr a gelen ve âşikane sergüzeştlere çok derik olan bir hava içinde, pek az süren müteaddit maceralarınız var- dır. Nihayet 1930 senesinde, bir ahba- bınızın evinde çok eski ve şayanı hürmet bir İtalyan ailesine mensup olan kont Alado Monti ile tanıştınız. Size kendisile evlenmenizi teklif etti ve izdivaç kararlaştırıldı. Doğru mu? Gladis alçak sesle : — Evet... Dedi. — Nişaninız resmi bir şekil almak üzere iken onu birdenbire bozdunuz. söyler misiniz? Cevap vermek istemyor Şüphesiz ser- tanız- musunuz? best ve serseri haya dan ve bu serbestliğin ye- tirdiği faydalardan vazgeç- mek istemiyordunuz. Fa- kak nişanlınızın metresi oldunuz. Doğru m — Evet, doğru. — 1930 senesinden ilkteşrinine okadar sizin kimse ile münase- betiniz olduğu tesbit edil- memişlir. Kont Meontiye dört sene müddetle sadık kaldınız. o Tesadüf karşı- niza, sonradan (hayatına gadrettiğiniz adamı çıkar. di. Bu, yirmi yaşında bir Çocuktu. Bernar Marten çok mütevazi seviyede bir adarıdı. Onun eski bir metr- dötelin manevi evlâdı olması izzeti mefsinize dokunduğu için, kendisile olan münasebetinizi uzun zaman mekte ısrar ettiniz. Demek, Edebiyat Fakültesi talebesinden yirmi yağında Bernar Marten sizin gibi zengin, şımarık ve çok güzel bir salon kadı- nini cezbetmeğe muvaffak olmuştu. Wap veriniz... (Ona, cidden şayanı hayret ve rezalet kelimesile tavsif edi- İebilecek bir çabuklukla kendinizi ver- diniz. Onu ifsat ettiniz, ona para ver- diniz ve nihayet öldürdünüz. İşte bu gün bu cinayetinizin hesabını vere" ceksiniz. Maznun, tifreyen ellerini yavaşça i biribirinin içine geçirerek sıktı Tır- nakları solgun derisine battı. Renksiz dudakları ancak açılabildi. Fakat ne bir kelime ne de ses çıkarabildi. Reis tekrar sordu: — Heyeti hâkimeye onunla nasıl tanıştığınızı anlatınız... Cevap vermek istemiyor musunuz Suçlu yavaş ve titrek sesle cevap verdi. — Geçen sonbaharda idi. Bir akşam beni takip etti. Tarihini ha.. hatırla- mıyorum. Hayir.. hatırlamıyorum. ahkikat esnasında 12 ilkteş- rin tarihini söylemiştiniz. — Belki.. hatırlamıyorum. — Size bazı tekliflerde mi bulun- du? Haydi ceyap veriniz. Bunu itiraf etmenin sizin için acı olduğunu kabul ma Onu aynı akşam mı takip etti Mi hafif bir çığlık kopardı: yır, hayır.. yanlıştır. Beni ml 015 Kimsenin işidemiyeceği ve boğuk birkaç kelime söyledikten sonra sus- muştu Size kendisiyle evlenmehizi teklif etti ve izdivaç kararlaştırıldı. Reis emir vi i — Söyleyin Ba bir ifa daha heyeti hâki- e kendisini dikkatle dinleyen halka balık sonra, ümitsiz ve yor- gun bir hareket yaptı.. derinden bir inilti ile mırıldandı : — Söleyecek birşeyim yok. — O halde. suallerime cevap ve riniz. O akşam onun sözlerini reddet- tim diyorsunuz. Ertesi gün, 13 ilkteş- rinde, onun evine gittiğiniz tahkikat neticesinde anlaşılmıştır. Doğru mu? — Evet. Cevap verirken yanaklarını kızıl- laştıran kanı, birdenbire çekilmiş gibi titreyerek bembeyaz olmuştu. O halde, size sokakta söz atan delikanlıları dinlemek âdetinizdi. Yok- sa bu delikanlıyı bilhassa cazip mi bulmuştunuz? Cevap vermek istemiyor musunuz? (Hususi hayatınızın esrar perdesini yırttınız artık. Pu mahkeme huzurunda herşeyi açıkça itiraf etme- Timiniz.. Maznun Gl bir sesle : Peki.. — Deme nun evine gittiniz... Sonra? Onu başka defa tekrar gör- dünüz mü? — Evet. — Kaç defa? — Hatırlamıyorum. — Hoşunuza gidiyor muydu? Onu seviyor mein — Hayı — o halde kendinizi niçin ona veriyordunuz? Ahlâksızlıktan mı? Kor- kudan mı? Şantaj tehditlerinden mi korkuyordunur? Öldüğü zaman evinde sizin bir mektubunuza rastlanmamıştır. Ona sıksık yazar mıydınız — Hayır, — Onun, sırrınızı ifşa etmesinden mi çekiniyor- duruz? Kont Montinin, bu hissi düşkünlüğünüzü ve bu bayağı macerayı haber almasından mı korkuyor- dunuz? Hakikat bu mudur? Bernar Marten sizi seviyor muydu, yoksa sizi bir men- faat yüzünden mi takip ediyordu? Bilmiyor musu- nuz? O halde şimdi para meselesine gelelim. Haya- tına gadrettiğiniz adamın hatırasını kirletmemek için Kendisile münasebette bu- lunduğunuz kısa zaman içinde ona ne kadar para verdiniz ? Bu münasebe- tiniz 13 ilkteşrin 1934 tarihinden aynı senenin 24 ilkkânununa kadar devam etmiştir. Zavallı çocuk o gece öldürül- müştür. Bu iki ay zarfında sizden ne kadar para almıştır? — Ben ona para vermedim. — Werdiniz. Sizin imzalamış oldu- ğunuz 15 sonteşrin 1934 tarihli beş bin franklık bir çek bulunmuştur. Bu çek tahsil edilmişse de nereye sarfedil- diği malüm değildir. Kendisine başka para verdiniz mi MEŞE — Beş bin franklık bir başka çek daha bulunmuştur. Bu para galiba sizin tarifeniz olacak.. Fakat bu çek tahsil edilmemiştir. Maznun a mırıltı halinde : — Evet, diye cevap verdi. — Şimdi bize cinayetten bahsedi- söylemek, cinayeti işle- O gece, yani 9 niz... Haydi.. mekten daha kolaydır.

Bu sayıdan diğer sayfalar: