15 Şubat 1939 Tarihli Yarım Ay Dergisi Sayfa 17

15 Şubat 1939 tarihli Yarım Ay Dergisi Sayfa 17
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Fer kes BURSA Yağmur altında bulduğum Bursa grani. dedemin dünyaya geldikleri ve iki amcamın beşikten toprağına ei ir iel ilki vi rel ak irkaç kere gitlim. En çok kaldığım ibre ar a oturduğum bu ziyaret ve iksmetlerin bu sonuncusu, hem de en ar devam el oluyor: 1938 yılının son gününde giderek 1939 yılının ilk günü İstanbula ünün Aim benim için bu son ziyaretin müş olmaktan başka bir Kuüiyeli dölü varki, o da Bursayı bir kış gününde ve “rak şiri, yahut güz aylarının fatlı KYANİ içinde ziya- retimde, ağustos a çılgın harareti altında yorgun ve yeşil rerginin sayısız tenevvüune müstağrak görmüstüm. Hal- buki, bu srfer, ardındaki yüksek irin ancak bir parçasında bir miktar : “ lunmakla beraber, dinmemekte in sd bir ya gur ufuk: 'arı daraltmış ve a gitmişti. bir buç anlarda ücra ml bazı yolla- rını ilk defa geçerek, uzun uzun dola" np * hi Ja kasi gittikten sonra as- keri liseden Emirsultana âdeta ir inen bir bayır yolundan indiğim sırada, güneşin bazı bazı uldtları delerek dişi çıkmağa çalıştığı oluyordu. Ve dağlarda, yer yer, e bu dağların içinden çıkarak havi da asılı gibi duran ve arada birşekil daieizel büyük sis parçaları vardı. E- mirsultanın servileri altında uzun müd- det durarak sayısız evleri ve müteaddit NO ILARI Yazan: ONAHİD SIRRI tepeleriyle Bursayı ve, ileride birkaç kö- yü görülen büyük ovayı seyrettim. Emir- sultan bence Bursanın en güzel yeridir. Dedemle babam çıktıktan sonra Bursaya a dönmemişler, fakat belki ben ihtiyarlığımda ölmek üzere buraya döne- cek ve ölünce bu servilerin altına gö- mülmeği vasiyet edeceğim Emirsultandan yiriyerek ( Yıldırım) a ve oradan eski ve çok çamurlu çarşı yol- larından geçip çocukluğumdanberi kırmızı Sinsti, yeşil renginin sayısız tenevvül-rini hiç bir yerde misli görülmeyen bir ser- vetle ve sonsuzlukla teşhir edişidir. Ve kışın, yağmur altında, servilerin siyahım- tırak yeşillerinden başka bu renkten bir şey kalmamış. Lâkin yağmur altındaki bu hazin ve ırak mahallelerinin yolları ça- murdan geçilmez e da gördüğüme memnunum, Bu diğim Bura a, çok sevilen bir yüzde ei kalmış bır nok- ta, bir parça gibi.., II Eski kaplıcada İki yıl önceki gelişimde vakıa bir ge- ce (Çelik Palâs)ta yıkanmıştım ama, Gar- bin bir Su şehrindeki mutavassıt otelleri galiba hiçbir hususiyet arzetmeden taklit eden o otel ve banyo, Çekirge kaplıca- İsrını ziyaretlerimizi bana hiç hatırlatma- mıştı. Ancak bu akşam, ri eski ie kene ki zamanı tw hattür ettim. Büyük Mi ablamla beni, see hiç eksik olmıyan ahbabımsı ve kalfamsı kadınlardan bir kaçile beraber her, Bursaya her gidişimizde bütün kaplı- calara birer ikişer kere mutlaka götürür- dü. Öğle yemeğini müteakip giler ve akşam ezanından önce şehirde, Mahkeme mahallesindeki evimize dönmüş bulurur- duk. Evin kapısından alıp kaplıca kapı- sında bırakmak şartile paytona galıba ye- di buçuk kuruş verilirdi. Ve kaplıcada, daima, ta sabahtan yemekleriyle gelmiş silelelera tesadüf ederdik. O tarihte ka- dınlar için kaplıcaya gitmek Bursada dü: gitmek, mesireye gitmek gibi bir eğlenceydi. Tâ sabahtan Oomüteaddit bohçalar ve türlü yemeklerle gidilir, so- guklukta yemek yenir, uyunulur, havuza girilir, ayrıca kurna başında yıkanılır, tekrar istirahat edilir, çay kahve içilir, ahbaplar görüşür, yeni ahbaplıklar tees- süs eder, dedikodular yapılır, çocuklar dayak yer ve iz kızlar müstakbel kay- nana ve görümceler tarafından dikkatli ted- kiklerden geçerdi. Ve bütün kadınlar ikin- diden sonra, yüzler al çuha gibi kızarmış, ellerin derileri âdets soyulacak hale gelmiş, koltuklarında bohçalariyle kaplıcalardan ayrılırlar, en fakirler yaya olarak ve ö- tekiler paytonlara ve talikslara binerek şehre dönerlerdi. Altı yaşımdan on bir yaşıma karlarki bütün Bursa ziyaretlermiz- de, her sefer, on onbeş defa muhakkak kaplıcalara gittik ve (Eski kaplıca), (Yeni kaplıca) (Boyu güzel), (Gönlü ferah), di güzel); lid e (Kara Mustafa) hamam irinden parça il e eler menkuş bulu- nuyorlar, Nihayet bu akşam elimden tu- tulmadan, Eski kaplıcaya, erkek kısmına gidiyorum. İki tarafında soyunma yerleri bulunan mustatil biçimli mermer e tavla oyniyorlar ve içerini, nisbeten ğuk ve diğeri pek sicak iki kısmı iie ediyor. Sıcak kısımda oldukça büyük v yuvarlak bir havuz var, Etrafını iki it set çeviriyor En derin olan ortası insanın omuzuna varır dediler ama, suyu bir haylı sıcak: Kenarından uzaklaşama- dım, Medhalin tam karşısına düşen ve aslan ağzından içinse mütemadiyen su akan kısım ise dahada iii oraya ancak elimi soktum. Havuzun etrafında sekiz tane mermer direk var ve balıklar Korenti- yen tarzında işlenm Hevuzda epey alması ve kena rında bir müddet uzandıktan sonra et. raftaki kurnaların birinde başımı yıkat. mak istedim. Beyaz peştemallı, kamburu çıkmış, başında saç ve ağzında diş kal- mamış bir tellak geldi Ve yıkarken alt mışı geçkin olduğunu ve yirmi beş yıldır bu hamamda hizmet ettiğini anlattı. Vak- tile jandarma imiş ve Beşinci Muradın Çırağan sarayındaki uzun mahbusiyet ha- yatında bu sarayın muhafız kuvvetine mensup bulunmuş. Çenesi de epeyi düşük birşey olduğu için, o talihsiz padişahın ei yıllara ait haylı yn verme» ge de beves etti ama, (| Beşinci Sultan Arkası 27 inci sayfada

Bu sayıdan diğer sayfalar: