14 Haziran 1941 Tarihli Yeni Sabah Gazetesi Sayfa 2

14 Haziran 1941 tarihli Yeni Sabah Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

İSTANBULDA BİR ÖLÜARANIYOR!!| BIR GAZETECI ANLATAN : - < Si— — Cinayet diye diye kendin ni cinayet yapacaksın?.. Ne o- forsun? Kendine gel!.. Hane inde bir evde böyle rezaletlerin Şimdi sırası mı?.. Calibeyi kur- faralım, evlâdım!. Belki zavallı ikız imdat beklemektedir!.. Eve 'yelâ o lâzım!.. Soğukkanlı olma- hsın, başka türlü hakikaten ca- nilerin ekmeğine yağ sürmüş, biçare kızcağızı pençelerinde is- tedikleri gibi bırakmış olursun!. Diye söylenerek teskin etme- ye çalışıyordu. Köşkün arka bahçe kapısın - Gan bahçenin öbür tarafına İn- miştik. Hacı Bey birdenbire durarak yüzüme derin bir yeis ve ıstı- Tapla baktı: — Senin bu halde birşey hal- ledeceğin yok, nafile! dedi. O- nun için hemen zabıtaya müra- caat etmeliyiz!.. Oanda, birdenbire, hayret ve dehşetle irkildim. Zira, bahçeden köşkün öbür tarafına girerken — Halileyi, şu Nadire hanımın arada sırada garip bir dilsizliğe uğrıyan kü - çük evlâtlığı Halileyi görmüş - tüm Evden kaçmış olan bu esra- rengiz ve acayip kız şimdi nere- den çıkmıştı? Kızın köşke girmek üzere bi- nanın köşesini döndüğünü Hacı 'Bey de görmüştü. — Ah' Bu küçük dilsiz de- ll mi?, Ne münasebet?. Dedi. a Birdenbire haykırdım: — Hacı Bey!.. Meseleyi hal- kettim!. Hal'mi ettin?; Hangi mese- — Aman şu kızı tut!. — Niçin?. Ne yapacaksın?. — Aklıma; birdenbire hari- kulâde bir fikir, bir hal çaresi ldi! Calibeyi.. oh! Calibeyi 1.. Daha doğrusu bundan Başka çane de olamaz!.. Aman gu Kizı çevirelim!. Koş!, Şağırmış olan Hacr Bey: — Halile! Halile!. Diye seslenerek hemen kızın arkasından koşmaya başladı. Fakat Halile kendinin çağırık- dığını işitmiyordu. Bizim arkasından koştuğu - muzu dahi duymuyordu. Adımlarımı açarak kıza yetiş- | tim. Ön taraftaki camlı bahçe | kapısından köşke girerken ya - kaladım. Kız beni görür görmez - fena halde ürktü. Ona korkmamasını anlatmaya çalıştım. Yi şadım, Cebimden birçok bozuk- hük çıkararak avucuna tıkıştir- dim. Bize yetişmiş olan Hacı Beye sevinçle: — Kızın sağırlığı, — dilsizliği yine üzerinde!.. dedim. Fakat | böyle oluşu daha isabet!. Za- vallı Calibeyi bulabilirsek ancak bu acayip kız vasıtasile bulabi- leceğiz!.. Adeta alıklaşmış bir halde o- lan Hacı Bey yüzilme bön bön | bakarak: — Allah Allah!.. Aklını mı oynatıyorsun nedir?.. Bunu an- | liyamıyorum?.. Calibe ile bu kı- zın münasebeti ne?.. Dedi. — Adeta bu Kerami haydu- dile kavgamız, benim bu budala zekâma harikulâde bir hamle verdi!.. Birdenbire bir tecrübe “RE n Yeni Sabah ABONE BEDELİ Türkiye — Ecnebi SENELİK 6 AYLIK 3 AYLIK 1 AYLIK TAKVİM 14 Haziran 1841 CUMARTESİ 18 Cemaziyelevvel 1360 31 Mayım 1367 Gün 165, Ay 6, Yıt: 941 . 1400 Kırg. 2700 750 » 1450 400 » 800 150 » — 800 Hızır 40 Öğle 432 1214 Yatsı 2.08 2145 Ikindi 838 1616 İmsak 626 208 Güneş 846 428 Akşam 12.00 10.22 BEF DİKKAT — €Yeni Sabah> a gönderilen yazılar ve evrak neşredilsin edilmesin iade! olunmaz ve bunların kaybolmasın. dan. dolaya hiç bir mesuliyet kabul edilmez. | lamıyordum. - Bindenbire, yapmak aklıma geldi!.. - Şimdi yapacağız!. — Fakat nasıl tecrübe! — Canilerin kullandığı ayni usulü kullancağız!.. — Canilerin kulandığı usulü mürt, — Bveti, Aklım fikrim hep Bu cinayetlerin nasıl olabildiği ile meşgul Hacı Bey!. Demin de Kerami yaydudu ile kavga eder- ken bir taraftan yine bu herif- lerin bu cinayetleri nasıl yapa- bildiklerini düşünmekten kendi- mi alamıyordum!.. Bu acayip ve esrarlı kızı görünce birden-| bire aklıma o usule müracaat etmek geldi!.. — Yani, gimdi biz de mi cina- yet yanacağız?. — Yok canım!.. Biliyorsun ki bu caniler manyatizme usulle- rile hareket ediyor, kurbanları ni habersizce manyatize ediyor- lar!. Bazı sinir hastalıklarına istidadtlı olanları bu vasıta ılıeı manyatize edebiliyorlar!.. Bun- da radvonun muhakkak bir ro- lü var!.. Zavalı Bahtasor boşu- na radyo canavarı demiyordu!. Beni, âdeta aklımı kaçırdığır mı zannederek dehgete — yakın bir hayretle dinliyen Hacı Beyin | omuzunu okşadım: — Merak etme, Hacı Beyl. Aklım, bilâkis, her zamankin - den ziyade başımda!.. Fakat bi- liyorsun ki bu caniler böyle işitilmemiş usuller kullanıyor lar!. Şimdi, şu tecrübeyi yap mak istiyorum: Muhakkak ki bu evdeki radyo da manyatize edilmiştir!.. Zira Calibedeki ga- rip ahvali gördük!.. Buna şüp- he etmiyorum!. Bu kızcağız ise, böyle manyatizma cereyanları- na gayet kabiliyetli, bastalıklı bir mahlük!. Onun için şu kız- cağızın ürkekliği — biraz geçsin de, onu manyatizmalı radyonun yanına götürelim!. - Zannediyo - Tum ki, hemen uyku baline ge- çecek ve manvatizma cereya - nanı alacaktır.. O vakit - yine manyatize edilmiş olduğuna şüp he olmıyan Calibeye doğru ken- diliğinden gideceğini zannediyo- rum!, — Allah Allah.. Tamamile ak- lin başında olduğuna emin mi- sin?. . — Tamamile, Hacı Bey!. Sen hele müsaade et de şu tecrübeyi yapalım!.. Bu vesile ile canilerin esrarını da teerübe ile öğrenmiş oluruz!.. Hadi kızam!.. Köşke girelim!.. Halile ne görüştüğümüzden kat'ivven habersiz, fakat yanım: da sakallı yabancı bir ihtiyar| gördüğü için utanmış bir halde duruyardu. Kendisine hiçbir fenalığım do- kunmıyacağına kanaat. getirdiği için de hareketlerime kuzu gibi itaat etmekte idi. Halileyi ahp kimsenin bulun- madığı taraftan köşke girmek için tekrar arka bahçe kapısına götürdüm. Oradan Üst kattaki çıktım. Calibenin günlerdenberi kul- lanmadığı radyosu sofada, üs- tüne geçirilmiş zarif bir örtü - nün altında durmakta idi. Radyoyu görünce ben de, bu makina etrafında cereyan etti- ğini gördüğüm esrarengiz ve korkunç hâdiseler hatırlıyarak ürperdim. Maamafih, ne yapaca- gamı bilmeden, şaşkın ve mah - cup bir tavırla bize tâbi olan kzıcağırı - omuzundan — tutarak radyonun başına götürdüm. Radyovu açtım. Bilhassa Amerikada bir istas- yon aradım. Fakat vakit gün - düz olduğu ve Amerikadan o sı rada gecenin geç vakti bulundu- Bu için çalışan bir istasvonu bu- orta Amerikada olması muhtemel bir istasyon bulunca sevindim. Daha anten bu istasyondan gelen kısa dalgaları yakalar ya- kalamaz, Hcı Bevin bir h 'et | nidası fırlattığını duyarak arka- ma döndüğüm zaman Halilenin yüzünün sapsarı kesilmiş oldu - ğunu gördüm. Kızcağız, sanki, birdenbire garip bir elektrik cereyanına tu tulmuş ibi ve âdeta geniş bir Bu içine düşmüş ve boğuluyor- muş gibi nefesini birkar de! içeriye çekerek titremeğe baş - ladı. Bir dakika sonra, Hacı Bey de kızın vücüdünün kaskatı di- kildiğini ve gözlerinin garip bir parıltı ile parlıyarak sabit bir şekilde bakmaya — başladığını hayretle gördük. Şünkesiz Halile derhal uyku- da gezer bir hale geçivermişti. sofaya | Uskudaa“m E&rwr Eî'â lâanı Basın Birli- ği kongresi Dün umumi kong- resini akdetti Basın Birliği İstanbul mınta- kasının talik olunan kongresi dün saat 14 de Eminönü Halk evi kanferans salonunda toplar mıştır, Kongrede, evvelki toplantıda | Mmtihap olunan tetkiki hesap, bütçe ve dilek encümenlerinin raporları okunmuş ve bu ra- porlar üzerinde uzun müzake- reler yapılmıştır. Neticede bu raporlar kabul o lunmuş ve dilek encümeninin 17 maddelik raporunun yeni inti - hap olunacak idare heyeti, hay- siyet divanı ve Ankaraya u- mumt kongreye gidecek heyet tarafından tetkik olunması ka- rar altına alınmış ve müteakı- ben yeni idare heyeti, haysi- yet divanı ve Ankaraya gidecek heyetin intihabı yapılmıştır. Basın birliği İstanbul mıntaka- sı kongresi, Ankarada elde edi- lecek neticeleri tetkik etmek için toplantıyı altı ay sonraya|, talik etmiştir. İntihap neticesi Türk Basın Birliği İstanbul| Mıntakası Köngre Roisliğim den: Kongremizin 13 Haziran 941 Cuma günkü toplantısında ya- pıilan intihaba ait rey puslaları tasnif edilmiş ve şu neticeler alınmıştır: 1 — İdare heyeti için yapı- lan intihapta yalnız Hakkı Ta- rik Us ekseriyet nisabından fazla rey almıştır. İdare heyeti- nin diğer dört azası için yeni- den seçim yapılacaktır. 2 — Haysiyet divanı aslf aza- lıkları için Refik Ahmet Seven- gil, Enis Tahsin Til ve Ömer Rıza Doğrul ekseriyet kazan. mışlar ve bu intihap bitmiştir. $ — Ankarada toplanacak, umumi kongreye gönderilecek delegelerin intihabında Selâmi İzzed Sedes, Burhan Felek, Vü- lâ Nureddin ekseriyet kazan- mışlardır. Diğer dört delegenin yeniden intihabı lâzımdır. 4 — İdare heyeti için dört asli ve beş yedek aza, umum! kongre delegeliği için kazanan- lara ilâveten dört asli ve lüza- mu kadar yedek aza intihap et mek ve ruznamedeki diğer mad deleri konuşmak üzere kongre 14 Haziran 1941 Cumartesi gü- nü (Bugün) saat on beşte Eı'ı'ıi-4 nönü Halkevi binası salonunda toplantısma devam edecektir. Arkadaşların gelmeleri rica ©o- Tunur, Kizın bu halini görünce tüyle- rim ürperdi Onun bu halinde sağırlığının kalıp kalmadığını yoklamak - çin ismini çağırdım. Kızcağız. şiddetle cereyan ve- rilmiş gibi titredi. — Halile!.. Beni dinle!.. Beni işitiyor musun?.. Alâ!.. Calibe| nerede?.. Hadi Calibeye gide- lim!, Hadi yavrum!.. Calibe. Senin küçük hamm!.. Nerede| ” 07.. Hadi bakalım, ona git!.. Kız olduğu yerden birdenbire kımıldadı: Kenetlenmiş - dişleri arasın - dan Diye mırıldandı. — Ne ölümü, Halile?, — Ona ölüm geliyor!.. — Calibeye mi?.. Demek sağ? Hadi yavrum!.. Hadi!.. Küçük hanıma gidelim!.. — Yetişelim!.. Hadi!.. Halile birdenbire yerinden kı- mıldadı ve yürümeye başladı. Son derece hayret içinde deh- şetle bakmakta olan Hacı Beye elimle: — Takip edelimi. Diyo işaret ettim. Kizı takibe başladık. Teerübenin muvaffakiyetin - den dolayı hem tedehhüş ediyor, hem sevinmekten kendimi ala - mıvordum. merdivenlere - doğru Halile vürüdü. Merdivenleri başladı. öi yinülmie hüm Tei sabit gözleri daima korkunç korkunç parlıvarak ileriye bak - tığı halde, merdivenleri fevka - lâde kolavlıkla ım var) Şehircilik mütehassısı Pros - tun riyaseti altında toplanan bir komisyon dün Üsküdar meyda- nınin imar plânını tetkik etmiş tir. Komisyona imar işleri müdü ril ve müdür muavini İbrahim de iştirak etmiştir, Toplantıda Üsküdarın imar plânı hakkında şehircilik mü- tehassısı esaslı düşüncelerini izah etmiştir. Prost Şemsipaşa camitnin ve civarının tarihi ve bedif kıymetini nazarı itibara a- larak burada camiin etrafında büyük ve güzel bir park yapıl- masını kararlaştırmıştır. Şemsipaşa parkı Salacığa doğ ru uzayacak ve hemen civarın- da küçük fakat gizel bir stad - yom yapılacaktır. Diğer taraftan Üsküdar mey- danı plünı mütehassısı B. Prost İKTİSAT Basma satışların- da ihtıkâr yapılıyor Bazı kimselerin son zaman- larda basma satışlarında ihti - kâra saptığını tesbit eden fl- yat mürakabe Komisyonu, bas- ma tevziaatını kontrol altına al- mağa karar vermiştir. Tevziat, badema birer mürakabe büro- su memuru ile bir zabıta memu- runun nezareti altında yapıla - cağı gibi basma satışları da sı- kı kontröller altında bulundu - rulacaktır. Kahve te/rziatı için emir geldi Vilâyet tarafından Ticaret | Şehircilik mutehassısı Prost tarafından dün alâkadarlara izah olundu tarafından tetkik olunarak İmar müdürlüğüne iade edilmiştir. Mü tehassıs İmar müdürlüğü tara- fından hazırlanan plânda bazı tadilât yapılmasını ileri sürmek | tedir. Üsküdar iskelesinin yanında- ki çöp iskelesi meydanın gü- zelliğini bozduğundan kaldırıla- cak ayrıca Üsküdardaki kalafat yeri de bu sahilden başka bir| yere nakledilecektir, Belediye kalafat yerini Ana-| doluhisarı sahiline almak istı mektedir, Diğer taraftan dün belediy leri ve Üsküdar tramvay- ları müdürlüğünden müteşekkil bir heyet Üsküdar meydanına giderek yeni tramvay hattının istikametini tayin etmiştir. BELEDİYEDE Barbaros meyda- nının tanzimi — | Barbaros türbesi civarında - ki istimlâk muamelelerine de- | vam. olunmaktadır. Meydanın plânıni tetkik eden Vali ve Be- lediye reisi doktor Lütfi Kır-| dar Hasan Paşa karakolunun yıkılmasını muvafık - bulmuştur. Meydanda, Barbaros türbesinin antresine Barbarosun büyük ve bronz bir büstü konulacaktır. “Bebek - İstinye yolu Bebek - İstinye yolu üzerinde yapılan istimlâk muamelesi ta- mamlanmıştır. Nafıa — Vekâleti lden zam yapılacak İFrancala fiyatı 25 | gulleri Ofisinin francala onu fi- | Halk tipi ayakkabı Fiyatlarına yeni- Fiyat mürakabe komisyonu, pazartesi günkü içtimaında deri- cilerden bir kısmını çağırarak deri fiyatları hakkında kendi- lerinden izahat alacaktır. Alı- nacak izahat neticesinde halk tipi ayakkabıları fiyatlarına ya- pılması kararlaştırılan yüzde 15 nisbetindeki zam kat'iyet kes-| bedecek, yahut reddedilecektir. | Malüm olduğu üzere komisyon | halen halk tipi erkek ayakka - bılarına 660 kuruş satış fiyatı kabul etmiştir. kuruşa çıktı Şehrimizde — francaal — fi - yatlarma —dün — sahahtan iti- baren 60 para zam yapıl- mıştır. — Bu itibarla francala fiyatları 25 kuruşa yükselmiş | tir. Bunun sebebi Toprak mah- yatlarına bir miktar zam yap- Masıdır. Musiki sanatkârları —| kursu açıldı Hğlence yerlerinde alaturka ve alafranga müzik çalan san'at kârların imtihana tâbi tutula- caklarını yazmıştık. Eylülde yapılacak bu imtiha- na müzisyenleri - hazırlamak maksadile Musiki san'atkârları cemiyeti tarafından açılar kurs larda dünden itibaren tedrisa- ta başlanmıştır. . ile müteahhid arasında yapılan son bir anlaşmaya nazarn — yol| inşatı 941 mali yılı sonunda | tamamlanacaktır, Vekâleti nezdinde yapılan bir te- şebbüs — neticesinde alâkadar | makamlar, İstanbul gümrük - lerinde bulunan 1500 çuvalm derhal idhaline müsaade etmiş- | lerdir. Bu husustaki emir dün | vilâyete tebliğ edilmiştir. Dünkü ihracat Dünkü ihracatın yekünu 400 bin liradır. Dün, Macaristana yer fıstığı, kitre, Almanyaya 85 bin liralık zeytinyağı, Ame- rikaya av derisi, İsviçreye ipek döküntüsü, bakla satılmıştır. Kâğıt ve Mukavva ge!d Son günlerde Sovyet transiti ile memleketimize 600 ton kâğıt ve mukavva gelmiştir. Bu kâ- ğıtlar, Fin kâğıdıdır. Harap bir. cami yıkılıyor | Cibalide tütün fabrikası ci- varında bulunan Muhiddini Ko- cavi camiinin yıktırılması için Vakıflar İdaresi Müzeler İda- resine müracaatla bu camiin tarihi bir kıymeti olup olma - dığını ve yıktırıp yıktırılamı, cağını sormuştur. Müzeler — İ- daresi verdiği cevapta bir ma zur olmadığını bildirmiştir. MAARİFTE Leyli meccani tale imtihanları Ağustos ayı zarfında orta - 0- kul ve liselerde meccani olarak okumıya talip olacaklar ara - sında her sene olduğu gibi bu | sene de imtihanlar açılacaktır Bu sene her seneden fazla ola rak 2000 talebe alınması karar- laştırılmıştır. | Gazi Terbiye Enstitü- süne girecekler Gazi Terbiye Enstitüsüne girmek istiyenler arasında — a- Büstos ayı zarfında imtihanlar yapılacaktır. İmtihanlar yazılı olacak ve kazananlar — kismen leyli, kısmen de nehari olarak | enstitüye de edeceklerdir İmtihan günlerini aşağıda riyoruz: 4 Ağustosta Türkçe, pedago- jik 5 ağustosta matematik, ta- bilye, 6 ağustosta beden terbi-| yesi, tarih, coğrafya. | Bir tayin | İnhisarlar birinci sınıf müfet- | tiğlerinden Hakkı Tankut w mum müdürlük — başmüfettişli- —Dön juvan— Mahmutpaşada üç kadını biri- birine geçiren bir delikanlı Genç ve yalişikir Bir deli- kanlının, - birbirine dü Mahmutpaşa gibi bir yerdı saça, başbı getirdiği dinın çok enteresan v cürmü meşhud kanununa tevfi- kan adliyeye - intikal etti. Ve mahkemeden mahkemeye do- laşarak ehemmiyetini arttırdı. İşte dikkate n ve olduk- ça da mudhik davayı kısaca yazıyoruz Üçüncü sulh cezaya - verilen ve orada rüyete başlanan bu muhakemeyi biz de takip ede- lim.. Ve evvelâ davacıyı dinle- yelim Koca Mustafapaşada Uy- kudede — mahallesinde Hacı- kadın sokağında 7 numarada oturan Hasip karısı Ayşe Öz- al davacıdır. Bu genç ve ufak tefek bir bavandır. Davasını şöyle anlatıyor. Bugün arkadaşım Şükran la Mahmutpaşada çorap alı- yorduk, Birdenbire bu bayan saçlarıma yapıştı ve “altı ay dır seni arıyorum kaltak! Pi gibi delikanlıyı nihayet apet- tin değil i?,, diye bağırıyor, yanındaki sarışın da av vaz ben onu altın bileziklerimi, bütün varlığımı vererek altı senedir besledim, okuttum, tam eli ekmek tutunca kocamı € limden alacaksın ha. — seni (O....!) seni!.,, diyordu Suçlulara lince biri 3, di- da- idiler lâççı debaşında H 0: kağında 17 numarada - oturan Hamdi karısı Semiha ile Leman Uludağ adlarında iki hemşire idiler. Önce Leman söze başladı ve dedi, ki — Efendim Saffet; genç ya- kaşıklı bir delikanlıdır. Altı senedir kocamdır. Pakat he nüz nikâhımız yapılmadı. Da- ha nişanlı bulunuyoruz. Ken- dizine çok emeğim geçti. Bütün varlığımı (!) ana verdim. Fa- kat son günlerde bu bayan bi- ze geldi. “Ben Saffetin akraba- şıyım. O evildir, dedi,, Bugün de Mahmutpaşada bizi görün- ce yanında hâmile bir kadın ! vardı. Onu göstererek “İşte Saffetin budur,, diye ba- | na gösterdi. Sonra bize bir yapmadığını bırakmadı. — Biz | ana ne bir şey söyledik, ne de arruzda bulunduk! Lemanın ablası olan Semiha da hikâyeyi bu şekilde anlattı '| isede arkası sıra dinlenilen Semih adında bir şahit | — diyordu. Bu Semi- | | ha; Ayşenin saçından tutup Ayşe de (polis) diye | du. İki kardeş kadına || ağızlarına öylüyorlar- İ| di. O kadi ık vardı ki $ aralarına girip ayırıncıya ka- || da akla karayı seçtim. Semihten sonra hâmile oldu- ğu görülen ve Ayşenin arka- daşı bulunan Şükran dinlen- di. Onun da derdi başka idi. || — Efendim, oracıkta bayılı- verdim. Ben iki canlı bir kadı nım!, Ya maazallah bana da bir | hal olsaydı?.. O zamarn a parlardı. Saffet güzel, yakı- || gıklı, uzun boylu bir delikanlı- ; lır, Leman hanım onun met- residir diye ara yerde ben gü- me gidecektim. N Sulh ceza hâkimi bay Mü- || nip dü. ndü ve bu davayı ken di salâhiyeti dairesinde görmi k ikinci asliye mah- ine h etti. E defa İi madde tasrihi suretiyle ha- karet eklinde bir suça taha | ül etmişti. Fakat ikinci asliye ceza mahkemesi suçlulardan (| Lemanın; nüfus kâğıdrolmadı ği için doğum yeri olan Aydın: da Uluda, azasından doğum tarihini sordurmak - üzere du- ruşmayı talike karar verdi ve suçluları tevkif etmedi. Bak hm bu ayın 28 ine bırakılan duruşmada - bu dava nasıl bir neticeye varacak ? | Şino terfian tayin olunmuştur. —ai J4 Hazlran 1941 'vAXVINDİN SBIR YAPRAK Terceme mi ? Tahrib mi ? _Yaza ULUNAY Ecnebi Tisanında yazılmış her hangi bir eseri lisanımıza nak- | letmek oldukça güç bir mesele- dir. Bizim nesilden gazeteciliğe intisap edenlerin bir çoğu yaza hayatına terceme ile başladılar, O zamanlar matbuatta — pek kıymetli mütercimler vardı. Bunlardan Selânikli Tevfik, A- cem Hüseyin, İskender gibi cid- den üstad olanları gimdi - bile hatırlayanlar meveuttur. / Terceme deyip geçmemeli. Bir cümleyi her kelimenin tam mur- kabilini bularak Türk give ve edasına —muvafik bir surette lisamımıza nakletmek her yiği- din kârı değildri. Bilfarz vak- tiyle tahrir müdüriyetinde bu- lunduğum gazetelerde ekseriya yukarıda ismi geçen (Acem Hü- seyin) ve (Macar İskender) le berabe rçalıştım. (Acem Hüse- yin) in tercümedeki sür'ati fev- kalâde idi. İskendere gelince 0- nu tabiatın bir hârikası olarak kabul etmek lâzım gelirdi. Giyinişi, yaşayışı herkestem başka türlü idi. Kolalı yakalı - ğinın gırtlağına gelen — kısmını gerdanını — serbest -bırakmak için makala: keser, başına ufa- cık limon kabuğu gibi bir fes giyer, aklına eserse abdesthane aralığında çırçıplak soyunarak | soğuk su ile çamaşırını yıkar- dı. Kahveye meraklı olduğu için Ketenciler kapısından tah- mis kahvesi ahır ve matbaanın kahvecisine her defasında on- dan bir pişirimlik verirdi; her lâkırdıya “hani, hani,, diye baş- lar; hele idare memurundan a- lelhesap para isterse bu “hani, hani,, lerin arkası gelmezdi. Ya- zi yazma tarzı da acaipti Mutlaka ucu kırılmış ve süpür- gelmemiş kamış kalemile yazar- | di; ahlâkımı bilmeyenler kalem leri kırılmış zannederek yontup düzeltecek olurlarsa — kıyameti koparırdı. — Masasının başına geçtiği zaman sorardı — Kaç sütun yazı istiyor- sun? Bir gün bu suafden- sinirlene- rek alay olsun diye — On ikisütun! dedim Üç saatin içinde önüme bir tomar kâğıt koydu — İskender bu ne? — On iki sütun yazı Fransızca, İtalyanca, İngiliz- | ce, Almanca, Macarca, İspanyol. ca, Rusça, Rumcayr mükemmel okur T ve konüşür olduğu için masasında yığılan 8 leri yarım saatte elindk lüzumu ol kalemi ile Yazılarına başlık koymaktan ba yapacak bir şey yoktu; | çünkü bir kelimesini — kaldırıp yerine ondan daha güzelini ika- me etmek imkân haricinde id İskender Türk matbuatının öl- mez bir simasıdır" * Dün, tanınmış eenebi müellif- | lerden O. Henry'nin “Bolivar iki | kişiyi çekemez,, adlı bir eserinin tercemesini gördüm. Mütercim dam Rekamiye'yi hâs isim plmasına rağmen: Rökanye tar- zında yazıyor bUNUN tertip hatası olduğunu ümid ttim; fakat sayfanın altındaki (Not) da da ismin ayni tarzda yazılmış olması hatanın ner den geldiğini bana pek gü: anlattı. Hâs isimlerde bu yan- lışlık olduktan sonra artık biça- | re tercemenin ne halde olduğunu B düşünürken cümle kor | da haklh olduğumu teyit etti (Akola Detson) un - beygiri sırtında para torbası olduğu halde derin derin nefes alıy başı boş kalışından istifade & rek oradaki bir derecik kenarın- da ot otluyordu., Vah zavallı ürkçe vah! İnsan heves etse bu kadar (tenafür)- Başı £ lü bir cümle yapamaz. ş kalışından,, tabirinin “şu köşe kış köşesi,, tenfürünü - hatırlat- masından başka- “ot. otlamak,, tabirine ne buyurulur? hum- İskender erce - görse hiç şüphesiz süpür- alemini büsbütün kurar, sonuna kadar ter zeçerdi. >na. hak verirdik. ULUNAY Hisarlara bitişik bina yapılmıyacak Rumelihisarma bitişik olan arsalara yeniden binalar yaptı- rılmamasını temin için Müzeler İdaresi, Belediyeye müracaat etmiştir Hepimiz de

Bu sayıdan diğer sayfalar: