1 Mart 1948 Tarihli Yeni Sabah Gazetesi Sayfa 2

1 Mart 1948 tarihli Yeni Sabah Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

SAYFA: 2 Siyasi Hatıratım Yazan: Prof. Kenan Ömer Öner — e PARTİYE NASIL GİRDİM?... “1045 senesi, kendinden evvel gelen yılların elem ve ıztırab yığın- farını daha fazla artırıp çoğalttıktan sonra rolünü 1946 senesine de' teniş, bütün beşeriyet, yıllar süren son cidalin bomba ve topların: lan kurtularak kazandığı nisbi sükün içinde felâketlerini daha iyi hissetmeğe başlamışlardı. Yeni senenin yeni bir kaç günü geçtikten sonra aköy Palas- taki etüdümde dosyalarımı karıştırırken mülga Denizbank Müdürü Yusuf Ziya Öniş ziyaret lâtfunda bulundu. Bu zatı ilk defa görüyordum, az süren bir dedikodudan sonra zi- yaret sebebini anlatmağa başlıyarak; yeni teşkil edilen Demokrat Par- tinin maksad ve gayesini - teferruata girişmeden - anlatmağa, işin ehemmiyet ve şumulünü izaha başladı. İnsan kıtlığı hakkındaki görüş- lerini izah etti. İstahbul gibi çok mühim bir vilâyette benim iş başına çeçerek millet ve memlekete hizmeti kabul etmemi, Celâl Bayara iza- Şı'llr teklif etti. Beklemediğim bu teveccühün bende bıraktığı ilk intibar hayret ke- limesile izah edebilirdim. Bu partinin dört kurucuları arasında Refik Koraltanı tâ 1911 senesinde Bursada istinaf müddeiumumiliği —mua- vinliğinde bulunduğum sırada, o da ikinci bidayet müddelumumi mua- vinlerinden biri olduğu için tanımıştım. Sonra meslek yollarımız rıldığı için yüzyüze ya gelmiş veya gelmemiştim. Fuad Köprülü ile d ayrı fakültelerde olmakla beraber, İstanbul Üniversitesinde buluşmu, hattâ Muammer Raşidin Rektörlüğe seçilmesi sırasında mücadeleli sa. yılır bir münakaşaya girişmiştim. Celâl Bayarla da fersahlarca uzak bir karabete mazhar olmakla beraber onun bir. Alman bankasında veznedar bulunduğu zamanlara tesadüf eden Hüdavendigâr vilâyetin- deki vazifem sırasında da, Ankarada buluştuğumuz vakitlerde de se- lâmlaşmış, seslerimizi işitmiş değildik. Adnan Menderesi de — Meclis içindeki tenkidkâr sözlerile tanımış, fakat bir yerde karşılaşmamış- fık. Bu ibtidai muarefeye rağmen hilkat ve telâkkilerimizin — ayrılığı bence tahakkuk etmiş, uzun bir mücadeleyi dâvet edecek bir muhalefe- tin bunlar tarafından temsil ve idaresini oldukca şübheli bulmuş, bü- Wük bir tereddüdle bu teklifi karşılamıştım. 'Yüsuf Ziya Öniş bütün belâgatile beni iknaa çalışıyor, ben ken- disine bu teşekkülün ciddiyet ve samimiyetine kâfi derecede inanama- dığımı ileri sürerek kendimi kurtarmağa çabalıyordum. Bu karşılıklı tartışma epeyce uzun sürdü. O beni tatlı kelimelerle iknaa çalıştıkca tereddüdlerim devam ediyor, benim kurucular hakkı! daki basit malümatıma rağmen onun Sözlerinden kendi - hüviyetim hakkında esaslı sayılır bilgilere sahib olduğunu anlıyordum. Bu emn-i - OkUYULOCU DIYORKIU Gebze-Tuzla trenle- rine dair bir dilek Gebzode vazife gören, fa- kat Tuzlada oturan adeesi mahfuz bir okuyucumuzdan aşağıdaki mektubu. aldık: «— Gebze ile Tuzla arasın- da 15 dakika süren bir me- safe olmasına rağmen, bu i- ki istasyon arasında biri sa- bah 7.15 de Haydarpaşadan kalkan, diğeri de 1745 de Gebzeden Haydarpaşaya ha- reket eden iki tren işlemekte dir. Tuzladan Gebzeye — ortao- kula giden talebeter olsun, İş adamları olsun — paydostan sonra saatlerce tren — bekle- mekte, kaş mevsiminde ço- cuklar istasyon binasında Üt reşmektedirler. Yaz mevsiminde meyva ve mahsuller, vasıtasızlık yüzün den Gebze İstasyonunda bek- lemekten çürümektedir. Devlet Demiryolları İdare- si saat 2 de bir ilâve postası yapmak suretile bütün Geb- ze ve Tuzla halkını sevindi- rir, bu ezeli derdlerine bir ça re bulmüş olur. Esasen/ Gebreliler — olsun, Tuzlada oturanlar olsun Re- ceb Pekere Başbakanlığı es- nasında müracaat ederek, bu dileğimizi bildirmiştik. Receb Peker bile bu dileğimizin haklı olduğunu teslim ederek Demiryolları İdaresine Gebze ile Tuzla arasında — bir ilâve postası — yapılmasını - emret- mişti. Fakat bizlerin ne garib te- cellisi varmış ki Receb Peker, bu emri verdiğinin ertesi gü nü Başbakanlıktan çekilmiş ve emri de bu suretle yerine getirilmemişti. Bu yerinde olduğu kadar yetsizliğinde, başka bir de kabul ettiğim 'resmi vazifeler haricinde her geyden uzak ve siyasetten nefretle geçen uzun bir ömrün - itiyadlarını birdenbire bıraksam bile #iyaseti doğruluk ve samimiyetinden — ibaret bilen varlığımın mugalata ve atlatma şeklinde devam edip giden siya- #i sahada muvaffakiyeti kendim için çok şübheli buluyordum. Beklemiyen bir mücadelenin uzun süren safhaları beni yormuş ve şaşırtmış, bündan kurtulmak için hemen hemen evet diyecek bir hale gelmiştim. Fakat iş bu kadar fevri hareket edecek kadar basit değildi. <Müsaade ediniz, bir-kaç gün düşüneyim> — mukabil — teklifile bahsi kestik ve YUSUF ZİYA ÖNİŞDEN AYRILDIKTAN SONRA.. Ayrıldım, fakat fikrime sokulan kurdun tesirinden bir türlü kur- tulamıyor, arasız ne yapacağımı düşünüyordum. Siyasi cereyanların hepsinden uzak kalmakla beraber memleketin nereye gittiğini görmiyecek kadar kör dog,ıldun Bilhassa on yıl süren Adliye müfettişliğim zamanı yurdun birçok yerlerinde dolaşmış, milletle çok yakından temas imkânlarını bulmuş, zavallılıktan, kimse- Bizlikten başka kabahati olmıyan milletimin en acıklı sefalet ve mal rumiyetler altında ezilip durduğunu, birçok yerlerde 20 inci asır orta- sında hâlâ Adem ve Havva devrini yaşadıklarını, her sahada kendisini çevreliyen yoksulluk ve aztırablar içinde insanlıktan âdeta uzaklaştığı- Ta gözümle görmüştüm. Şehirlerden kasabalara, oradan köylere gittik- ce sefalet ve ibtidailik koyulasıyor, eşrefi mahlükat zannettiğimiz insan lar, başka hayvanların bile maruz kalmadıkları güçlükler arasında in leyip durüyordu. Buna rağmen bu yoksul insanların tahammül ve fa- zileti, başka milletlerle mukayese edilemiyecek bir varlık ifade ediyor- du. Bu millet hakikaten kurtulmalı, insan gibi yaşamak imkânlarına sahib olmalı idi. Çünkü buna mazhar olmak için bütün meziyetler, iy şartlar kendisinde bulunuyordu. Bu hakikati gören gözler, bugünkü se faletin sebebini milletin bünyesinde değil, onu idare edenlerin ahlâk ve zihniyetinde aramak samimlyeti göstermedikce doğru bir imana sa- hüb olamazlardı. Bütün neslim gibi ben de Sultan Hamidin istibdadla, hattâ zulüm le dolu devrinden başlıyarak Meşrutiyet ve Cumhuriyet devirlerini id- Tük etmiş, bu uzun seneler zarfında İttihad ve Terakki cemiyetinden başlıyarak her fırkanm idare tarzını görmüş ve hepsinin bir noktada birleşerek gittikce hiçbir yük taştyamaz hale gelen milletin bir kere sırtına atladıktan sonra kanını emip tahtakurusu gibi şişmekten baş- ka birşey yapmadıklarını, yapamadıklarım — kavramıştım. (Devamı var) NOT: Kenan Önerin hatıratının başlaması — dolayısile — «Atatürke Suikasdım Tafsilâtı ve İçyüzü” isimli tefrikamızı sahifemizin aşa- ği kısmına koymağa mecbur kaldık. — Okuyucularımızın — nazarı dikkatlerine arzederiz. 'Çalışma Bakanının da liştirâk edeceği işçiler toplantısı Oturdular, konuş- tular, gitdiler (Baştaran 1 imcide) patik şeylerdir. Hâni şairii Eyyöm--zemistanda beni gerdiş-i-dev- rân eyledi mih- mân| diye başlıyan bir harab ev tasviri var- dır. Ne zaman bu manzümeyi okusam hatırıma Belediye ve Şehir — Meolisi Belir. Evin damında kiremitler kırıl- miş olduğu için yağmurda her taraf, akar; Gamlar kırılmış, çerçevelere kü- Bd bile yapıştırımamıştır; — döşeme, tahtaları dolik deşiktir. Fakat ov sa- ibi damı aktaracağına duvarlara yağ- Ai oya nakışlar işletir; hâşâ huzur- dan halâ künklorini tâmir ettirecaği- ne banyo dairesi yaptırır, evin temoli- mi çürüten oluk tertibatını — düzenle- mez de bahçeye havuz kazdırır. Ondan sonra gelsin 1Af! İmardan bahsediliyor. Ey Şehir Medlisinin sayın Azaları! Biliyor mu- Sunuüz Kİ hâlen Göztepede bir sokak vardır Ki sonelerdenberi — teflanan su birikintilerinden bataklık — halindedir ve mübalâga etmiyorum, ey a'zây-ı-ki- Bir Çöpoli arahası bu bataklığa miş arabayı ve hayvanı kurtar mkün olmadığı için bataklık Bir hâne-i-viran şüdeşe ——- Vaki şikâyetleri dinlemek, iş ve Tenler ve iş mümessilerile temaslar da bulunmak üzere bir müddet ev vel şehrimize gelen Çalışma Baka nı Tahsin Bekir Balta fabrika ve #sanaj teşekküllerdeki gerekli incele melerini bitirmiştir. Bakan, bugün saat 18 de Eminö- nü Halkevinde mıntaka işçi sendi ika başkan ve başkan vekillerinin iş tirakile bir toplantı yapacak Ve ya Tın saat 15 de de Ticaret Odasında 1Ş verenlerle gözüşecektir. İnceleme ve görüşmelerinin netl celerini bir toplantı tertib ederek gazetecilere bildirecek olan Bakan, müteakiben Ankaraya hareket ede cektir. ee—— — onları boğmuş ve yutmuştur ; göncü kurtarılabilmiştir. YAL. Siz hâlâ tatlı tatlı konuşun. Öyle yerler var ki ahal falt ne Kalimo? Sonelerdenberi Arnavud kal- rımına aşyoriyorlar. En basit şekilde halledilecek et me- Selesi için şu Müzakerolero bakın ya- hul İnsan bu hal karşısında — gülmek mi, ağlamak mi Tâzim göleceğini bil- miyor. Tevekkeli şair dememiş Bir ha yalnız âb evdir kalır divâneden divü- haklı ve bütün Gebzelilerle Tuzlalıların şikâyetlerinin il- gili makamların dikkat naza- rma konülmasını saym ga- zetenirden rica edeniz.» Eskişehir Emniyet Mütürlüğünün dikkat nazarına Aki aydanberi — Eşkişehir Ferah ötelinde misafir — ola- rak ikamet etmekteyim. Ani bir felâkete düçar olarak yirmi gün müddetle otelden ayrılmak mecburiyetinde kal dim. Mezkür otelden ayrılır- iken otelin müsteciri olan (Sü deyman İnceye eşyalarımı te- ker, teker, sayarak teslim et tim. 20 gün soura geldiğim- de birçok eşyamın — yerinde yeller estiğini görünce, yuka- rıda ismi geçen şahsa; eşya- darımın moksan olduğunu bil dirdimse de, (kıymeti yok, tazmin ederiz) diyerek işi ört bas etti. Aradan birkaç gün geçtik *en sowra ayni mevzu Üüze- rinde #ual sorduğum vakit şu cevabla karşılaştım : — Burası emanetci dükkü m o mıdır, ne diye eşyalarını bize biraktın ?.. » Keyfiyeti muhitin yeni ka- rakoluna bildirdiğim — vakit oradan da şu cevabı aldımz — Hakkını — mahkemede ara, biz ne yapalım? Eskişehir: Gündoğdu Otelin- YENİ SABAR nin düşmesine mukabil, arsa fi atları günden güne yükselmek tedir. Bilhassa mühim mahaller | de caddelere ve piyasalara ya -| kın muhitlerde fiatl: sek olduğu halde kalmam mıntal temininde,eski binalardan isti - fade yoluna gidilmektedir. Emlâk alım satım işleri ga- yet durgundur. — Muühtelif alım, Satım müesseseleri tarafından satılığa çıkarılmış olan emlâk, alıcı bulamamaktadır. Bu vaziyetin piyasadaki pa- ra spekülüsyonunun ve altın fi- 1 pek yük tılacak arsa İtalyadan almacak gemiler Teslim müddeti yaklaştığı halde inşaatın başladığına dair haber vyok Deniz Yolları tarafından İ- talyan Ansaldo tezgühlarına 31 milyon küsür liraya usmarla nan 6 geminin teslimine muka vele mucibince 1948 baharın - dan itibaren peyderpey başlana caktı. Müddetin gelmesine pek az bir zaman kaldığı halde gemile rin inşasına hâlâ başlanmamış- tır. Firma keyfiyeti Deniz yolla —— ——— — Denizlerdeki fırtına durdu —— Şehrimirde birkaç gündenberi devam eden kar mihayet dün din- miş, suhünet nisbeten yükselmiş- tir. Rasathanenin verdiği malüma- ta göre dün, asgari suhunet nakıs 3.7 azami sıcaklık ise zatd 4,6 du, Rüzgâr genel olarak Şimalden orta şiddette esmeğe devam etmektedir. Diğer taraftan Karadenisde hü- küm sürmekte olan şiddetli fırtıma dün hafiflemiş ve bu yilzden iki üç gündür Karadeniz seferine çıkma- yı bekleyen Tarı vapuru dün hanreket etmiştir Hopada havanın sükünetini bekli yen İzmir vapurunun jbugün İs- tanbula müteveccihen hageket et mesi muhtemeldir. — Şehzadebaşırdaki tramyay - Kamyon çarpışması Dün sabah saat 8 de Şehza debaşında, Fatihe doğru giden, yatman Ahmedin idanesindeki 69 numaralı Edirnekapı - Bah- çekapı tramvayı, aksi İstikamet fen süratle gelen goför LAtifin idaresindeki kamyonla çarpış - mıştır. Şiddetli müsademe neticesin de tramvayın camları ile ön kıs mı, kamyonun da motor kısmı tamamen parçalanmıştır. Bu sebebden Fatih ve Edir- mekapıya tramvay seferleri 1,5 saat kesilmiştir. . Buyüzden piyasa | asında depo ve antrepo | ! Wadigâr, Hüseyin ve Muzafferi biz atlarının yükseliginin sebeb ol- duğu söylenmektedir. YXine bu yüzden bir kaç gün denberi ipotek üzerine muame - lelerde bir artış göze çarpmak- tadır. Diğer tarafdan şehirde in: at faaliyeti hızla devam etmek- 'te olmasına rağmen ikametgüh kiraları eski yliksek esini muhafaza etmektedir. Bu halde emlâk komisyoncularının yük rolleri alduğunu idafa e- | denler — varsa da doğruluk derecesi tabiatile ya lacak esaslı incelemeler netice-| sinde anlaşılabilecek mahiyette dir. rına bildirerek 31 milyon liraya | ancak 4 gemi verebileceğini söy Jemiş ve buna sebeb olarak da mukaveleden sonra — İtalyadaki mali ve iktisadi şartların değiş miş olduğunu ileri sürmüştü Fakat teklif Deniz yolları tara-| fından reddedilmiştir. Firma, eğer söylediğinde israr ederse, idare hukuki cihete müracaat e decektir. Radyonun stajyer ses san'atkârları —— Ankara radyosu evvelki akşam Musikisever halkımıza bir sürpriz- de bulunmuş ve bundan altı ay e wel müsabaka dle radıyonun, Türk musikisi kısmına —alıp yetiştirdiği Btajyer ses sanatkârlarından — Be- rin Kurd, Mefharet. Saime Binan,| 'lere teker teker dinletmek Jırsatını | Wermiştir. Yarının sanatkârları olan müs- ait stajiyerle,, o akşamki geçit programında değerli hocalarının yüzlerini ak çıkaran bir başarı gös | termişlerdir. MÜTFFERRİK Sisam Metropoliti Türk topraklarına iltica etti aŞ Şehrimiz ecnebi mahfillerinde do laşan bazı rivayetlere göre, Sisam | adası Metropoliti, erkânile birlikte adaya hâkim olan çetecilerin tazyi kinden kaçarak, bir sandalla Türk topraklarına dlkica etmiştir. Sömestr tatili bitti .Bir Şubatta Başlamış olan Üniver glte.sömestr tatili dün sona ermiş- tir. Fakülteler bu sabahtan itiba- ren öğretime başlıyacaktır. — Hilmi beyin şubtt tarihli notunda, Kara Vasıf beyin, Ha Til pasanın bir arada toplandığı nıza dair bir fıkra vardır. Ne- rede toplandınız, — Bilmiyorum efendim, bel- ki Köprüde alrn, gelmişimdir. — 14 martta siz, Nail bey, Kara Kemal, Abdülkadir, Şük- Tü ve daha bir kaç arkadaşını - zın Hacının çayhanesinde top - landığınız da mukayyeddir. — Hayır efendim, orada Nail beyi gördüm, diğerlerile buluşmadım. nasında Lâz İsmail ifadede bu- lunurken suikasddea sonra si - zin ve Nail beyin İstanbul polis hatır ve hayalimden geçmez. — Demek son zamanda Ch- dülkadirle — görüşmüyordunuz? Son zamanda bir defa gör müştüm. (Bunur üzerine celse tatil e- znun — çıkarıldı. Sonra Kara Kemalin odacısı Hasib ge tirildi.) İRİNCİ CELSE Celse açıldığı zamen maz - ni$* mevkilinde Kara Kemalin o dacıst Hasib v akiben Naim Cevad 'a zetirildi, Rel vad beye) $u mekt esadüf. (Mektub okundu. Bu, valeti- le Amasra İiman kumandanı o- İzmir İstiklâl Mahkemesinde neler cördüm? 'sulkasdın Atatürk'e tafsilâtı ve içyüzü C. R. lan kıdemli yüzbaşı Nazmi im- zalı idi. Ve yvaktile kendisinin Naim Cevad beyi hâmil olan motörün limana benzinsiklikten iltica ettiğini, halbuki benzinle- Finin olduğunu görerek Naim Cevad beyi malıfvzen Ankara - ya sevkettiğini bildiriyordu. ) Reis bu mektubun sarih ol- duğunu, kendisinin bir vazife i- le gelmiş olduğunun sabit bu - lunduğanu söyledi. Na'm Cevad bey, motörde yanındaki Rusların Verangel orlusu muvahhasları bulundu- Bunu, r>aksadının hizmet oldu - Bunu beyan etti. Re'e, bu vezifenin fuzuli ol- Yazan duğunu söyledi ve n aznun çıka rıldi. MüLakiben Hasibin istic- vabına bi asib Kerp Ke malin hizmetine seferberlikten rdiğini, bir anası, bir ka- ve çocuğu olduğunu, Kara n kırk-lira aylık aldığı Tefrika No. 191 — Kara Kemal hangi gün gaybubet etti? — Bayramdan bir gün evvel öğle zamanı geldi. Yalnızdı. Bir âki saat oturdu. İyi hatırlamı - yorum, o gün hiç kimse gelme- di. Zannedersem yanmda Ha - san bey vardı. — Ardahan mebusu Hilmi bey? — Orada değil da iği. — Yalan söyledin. Hilmi bey varmış; Hilmi beyle birlikte çık mış gitmişler. Söyle kaçta gitti er. — Akşamdan erkendi, yalnış gittiğini biliyorum. — Ne söyledi? — *Ben gidiyorum. Dört , öbür oda- ben ün kapanacağız? dedi. Arifeden bir gün ovveldi, her vakit kapammaz dik. — Hüsnü bey ne zaman çık tıf, — Sonra ciktı. Yanında ki BERLER) Emlâk alım satımı ziyadesile durgun Bina kıymetlerinin düşmesine mukabil arsa fiatları durmadan yükseliyor Şehrimizde bina kıymetleri | | mamak için iki kişi | sarmış ve bu esnada içerde bu- Memurların nakilleri Tâyinlerin kışta ya- pılmaması isteniyor eee Devlet işinde aylık veya üc - retle ça" şan küçük memurtların | bir yerden diğer yere tayın ve| nakillerinde cok acıklı hallere | tesar'tif edilmekte olduğu duyul| maktadır. Mall yilm . memurların nakil aylarının da değişmesire seveb olmuş görül mektedir. Halbuki 'bu tayin işi- nin eskisi gibi, yani yine hezi - ran ayından sonra yapılması az maaşl ve bilhassa çok Çoztuklm memurların — korunması bakı - mından yverinde bir keyfiyettir. avinlerin kış aylarında olması ev bulranı olan yerlerde sikin- tıyı mucib olmaktadır. Şimdi akla en yakın olarak gı lukları gıralıyalım : 1 — İvi veya kö vahud-odacık bulup coluk coc ğu ile oturan memur kıs avında | aliacağı tavin emrile evinden | mahrum alır. 2 — Yakacak moddelerini e linden cıkarır. £ — Tahsilde sarmldarı var- sa ve bilhasan Pideresi verde "İ se ve orta okullar yoksa enrmk- lar. ölkülsüz. veva tam ikinci karnelerini alma zamanlarımda | okuldan avrilın en az bir vılları ni kayhefarler, 4 — Finmile boAmler cağuk İmallmila vofilara MPiçeeik ci S hatlerini tehlikeve düsürmüs o| Turlar. 5 — Gidilmesi müclül verla| re hava mühalefeti Anlavısile| vaktinde — watiaemimenelı enmem | altında ezilirler va mase alımma | zamanına vetisemeverek yollar| da marasız kalırlar. Bize bu malüimatı wanen alır gümülerimiz. Hişlümatten alâka beblediklerini de tasrih etmek - *tedirler, POLSTE Bir yangında yan- pencereden sokağa atladı ilrtüüe İMART 1948 HER SABAH Fıkracı Demokrat Partistoplantısında F 'UAD Köprülü 1o arkadaşları, sanbazhanolerdeki canlı ehram- lar şeklinde, hamalların sırtın. da uzaklaştıktan sonra bon de küçük çantamı elime aldım. Valıdonin hazır- ladığı kuru köfte, hazırlop yumurta, tepsi böreğinin, Öğle yemeğinde arta kalan, bakiyesini güzelce paketine sar dim Ve tıpiş tipiş gardan çiktım. Ni yetim doğruoa Arkara Palasa gitmek, Yatacak yorimi — peylemek, — sonra da habor poşindo koşmaktı. Fakat daha bir araba bulmaya vas Kİtf kalmadan <Yoni Asırs muharrirle- rinden birile karşılaştım. Zavatlı mofes 'nolfese idi. Beni daha uzaktan görüne cer — Aman Fıkracı, diye haykırdı, zeg kaldım diye ödüm kopuyordu. desin yâhu?.. — İşte burada, karşında Tum, Bzizim. Hayrola! — Aman çabuk, Başkan seni bokli- dürüyo- — Hangi Başkan? —Yühu, kaç tane başkan var? De- mokrat Parti Başkanı yâni Colâl Ma- yar, — Ne bileyim ben? Başkan dedin de şaşırdım. Malüm a, bizde Cumh başkanı var, Hükümet Başkanı var, Büyük Millet — Moclisi Başkanı —war, Cumhuriyet Malk — P; Baskanı var, Demokrat Parti Başkanı var, faz la olarak bir Başbakan we bir sürü 06 Bakan var... Daha sayalım mı?. — Kâfi, sayma! Fakat birni et de bu geşitli başkanlar seni görmek istiyon bir tanesi la bekletmiş olmuyalım. avele a N taz- arar — Yo öyle iki ayağımı bir pabıca sokmal Yol yorgurluğu bir taraftan, yol arkadaşlarım Köprülü ile üç roli- kinin şamataları öte taraftan, kafam kazana döndü. Acalen ne? — Yöhu, ne soğukkanlı — adlamsın. Ben helecanımdan yertimde duramıyo rum, senin kılın bile kıpırdamıyor. — Sen de benim gibi Başkanlırla Ççok düşer kalkarsan anlarsın Ki bu Bibi meseleterde acele faydadan ziya- de mazarrat Şimdi söyle bana bakayım, Başkanı nerede bulacağız? — Demokrat Parti merkozinde, — Parti merkezi 'buraya uzak mı7? — Yok. canım, şurucıkta... €Yeni YAsır> “muüharririnin nah — şu- racıkta dediği yere araba ile tamı yar rim saatte vardık. — Vaktin bir hayli ilerlemiş olmasına rağmen — müzükere bülüm he ve Şiddetile devam ediyer- u. Oraya benden evwel varmış bulu- 'man Fuad Köprülü baş sedire Harii- muş. sigarası bormutad dudakların n arasında, herkese Iâf yetiştirmeğe uğ> raşıyordu. ADemokrat Parti Başkanı beni ©e hafifoe tebessüm edorek İltifat et Çemberlitaşta Kasab ihanda 25 numaralı kunduracı Tahire aid dükkânda çalışan İ Pandeli, dükkâmı temizledi rada elinde bulunan 'benzinli sünger, kauçuk kuruttuğu ispir to lâmbasından ateş almıştır. | Eli yanan Pandeli yanan sünge| ri alelâcele atmış fakat bu sefer de sünger benzin tenekesinin ü zerine düşmüştür. Bu suretle, benzin tenekesi- nin parlamasiyle dükkâmı alev lunan Ali ve Kâmil adlarında i- ki kişi keritlilerini pencereden dı şarı atmış, bunun netice: cudlarının muhtelif yerlerinden yaralanatak Esnaf hastahanesi ne kaldırılmışlardır. Hüdiseye sebeb olan Pande li hakkında takibata başlanmış tır. min olduğunu iyi hatırlayamıyo Tum., — Bayramda evine gittin mi Gittim «yok» dediler, Bo | Zaziçine gitmiş, — Evi nerede idi? — Adliveden yukarı idi. Bir sokak içinde ismini bilmiyorum 5T numara. — Bvinde kim vardı? — Bir madamla hizmetçi ibir kadın vardı. Rum mu, ermeni mi aolduklarını bilemivorum. — Sen ne zamandanberi vevi ne gidin eelindin? — Bir seneflenberi evine T- zim olan sevleri #ötürürdüm. — Sanra sen Roğaziçine git tin mi? — Gittim efondim, — babası vardı. “Yeni gelmişti. Elini öpme Be gittim. — Orada mı idi Kemal bev? — Akgam orada imis Fitmiş. — Peki cumartesi günü bas- ka kimler vazihaneve gelmişti? | — Bavtar Rasim bey gelmiş| ti. Hilmi bev vavmıs. — Kara Kemalin vazihanesi ne kimler enlir siderdi? — Sükrü hev, Abdülkadır hev, Hafız Mehmef hev, Canbol lat hey relir di Ramazan | da bir. defa noğlu Ahmed | Bey gelül. — Ziya Hursid bey gelmez | miydt ti we gizli bir el hareketile yanma ça- girdi. Sokuldüm: — Aman Fıkracı, dedi, akşamılar | heri seni aratıyordum. ,Burada da he- ni fena sıkıştırıyorlar. Balikesirde At- med Emin Yalmana bir nutuk söyle terek vaziyeti *kurtarabildim, *burada da seni konuşturacağım. Göreyim se- ni beni mahcub etme. İtizar etmek “istedim ve: — Kerem buyurun efendim, — diye kekeledim, bendeniz öyle sipariş üze- rine konuşmayı pek beceremem, — bir pot kırar vaziyeti büsbütün berbad e- debilirim. Yanınızda Adnan Monderes Bibi, Fevzi Lütfi Karaosmanoğlu gi- bi gerçekten yi söz söyliyon arkadaş- darınız var, sonlar neye konuşmuyor- dar? — © kadar çok konuştular ki ar 'tık onların sözlerine inanmaz oldular. Aica ederim, naz elme de bir nutuk söyleyiver Fıkracı. — Peki ne diyeyim etendim? — Bizimkileri coşturmak -için fazla söze hacat yok. “Ewvolâ Klemokrasiye olan umumi imandan bahsedersin, san ra Demokratların Demokratca — hare- ketlerile Demokrasiye behemehal —a vuşacaklarından dem vurursun, daha sonra Demokrat *Partinin “demokrasi- nin emrinde demokratca çalışıp mem- dekette demokrasiyi yüzde yüz tahik- kuk ettirmek azminde olduğunu söy- dersin ve sözüne de yaşasın Demokra- si, Demokrat Parti “ve 'Demokratlar diye nihayat verirsin. — Bu kadarıtı yaparım. Fakat din- dayicilerden biri çıkar da büyük kon- gre kararlarından bahis açar, yıllıklar ve yolluktar messtesini kurodlar — ve (Devamı Sa,, 5; Sü., 1 der ..r.rrrrrrrrrrrr.ec e e— X TAFVEM x MART ’ ı £ Pazartesi 1948 Kasım 115 — AY 3 — GÜN 61 Vakitler — Vasati Ezani s.DE D. a merdivende gör irdi? 1 var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: