1 Haziran 1949 Tarihli Yeni Sabah Gazetesi Sayfa 4

1 Haziran 1949 tarihli Yeni Sabah Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

BAYFA : ÇEŞME Elektrik Tesisatı Yaptırıl İller Bankasından 1 — Çöşme Kasabası elektrik santralına tesis edilmek — üzere 90-100 beygirlik bir adet dizel grubu — Ratın alınacak ve alçak tevettür şehir gebekesi yaptırılacaktır. 2 — İşin keşif bedeli 100,074,73 tiradır. 8 — Geçici teminat 6.704,— 1iradır. 4 — Kapalı teklif zarfları 17/Haziran/lesv cuma günü saat 16 de Bankamız Satımnlma Komisyonu tarafından — açı dacaktır, B — Zarflar makbuz mukabilide en geç 16/haziran/1949 per- gemnbe günü saat 17 ye kadar Bankamıza teslim edilme- Üldir, 6 — Fostada vaki gecikmeler nazarı itibare alınmıyacaktır, 7 — Bu işe ait şartname (5,—) lira mukabilinde — Bankamız Muhasebe — Müdürlüğünden temin edilebilir. — Bu işe ait bilcümle Devlet ve Belediye vergi ve resimleri, Noter ve harç masrafları ve bunların zamları işi — alana Bit olacaktır. — Banka ihaleyi yapıp yapmamakta serbesttir. — 5191 — Bayındırlık Bakanlığından Eksiltmeye Konulan İş 1 — Kum çayının düzenlenmesi üçüncü kısım — inşaab — olup kâlmlü edilcn keşif bedeli flat hirimleri ezamı üzerinden (070 962) Dira (05) kuruştur, B Balitma 10/6yü40 farihine sümtüayan cuma günü mat * (16) da Ankarada Su İşleri Relisliği binası içinde toplanacak olan W 5a Gdünü Bülüleyonu odusında Yapalı zarf umuliyle yapılacaktır. 5 T indem lüre gartüzmamn, süzleşmie Tasanin, * özel teknik şartlaşma, fiat birimleri ve keşif cetvelini, Bayındır. Ü ükal Berti yartlaşmaımı va wi iyleri umuml fenni şartlaşma. * gini (48) lira (55) kuruş kaşılığında su işleri Reisliğinden alabilir. * der. 4 — Eüzütmeye girebilmek “İçin istekilerin (42588) V (08) kuruş geçici teminat vermeleri ve bu işin teknik ehemmiyetin ll Dalma diğer Ble İNi souvatfakiyetle başardığını veya İdare ve Genetlediğini İsbata yatar belgeleriyle birlikte ekziltmenin yapı- WFlacağı günden en az (tatil günleri hariç) Üç gün evvel yazı ile T Bayındırlık Bakanlığına başvurarak bu işin eksiltmesine ginmek *üçin yeterlik belgesi almaları ve bu belgeyi göstermeleri - şarttır, 5 — İsteklilerin teklif mektuplarını 2 inci maddede yazılı sa- “ötten bir saat öncesine kadar su İşleri Reisliğine makbuz kargı “luğında vermeleri Yâzımdır, Postada olan gecikmeker kabul edilmez. EKMEK ALINACAK Kayseri C. Savcılığından 1 — Kayseri merkez ceza ve tevkif evinin 20.5,649 tarihinden 1-8112.949 sonuna uadar yedi aylık ekmek ihtiyacı 20/5/949 tari . W hinde kapalı zarf usüliyle eksiltmeye konulmuştur. 2 — Tahmin olunan ihtiyaç mikdarı 760 gramlık tek — tip "buğday unundan azami 90000 asgari 75000 adet ekmek eksilt . Wmeye konulmuştur. 8 — Muyakkat teminat bedeli 407,5 hesabiyle 1391 Jira olup Wteminat paraları hükümetçe muteber baneza mmektubu veya mal - * sandığı makbuzu olarak ibraza mecburdur. 4 — İhale 16.6,649 perşembe günü saat 18 de Kayseri C. TBavciliği Vairesinde yapılacaktır. 5 — Teklif mektupları ihale günü olan — 16.6,049 — perşembe #iğünü saat 14 de kadar kabul edilir. €© — Eksiltmeye talip olanlar 2460 sayılı kanunmn 2 ve 8 üncü *“tünddelerinde emir Olunan vesikayı ibraza mecburdur. — | 7 — Şartname Kayseri Mörkez Ceza evi Müdürlüğünde her- Wgün çalışma satlerinde görülebilir.. Hariçdesi talipler müracaat. ları vukuunda şartnamenin bir örneği masrafları kendilerine ait * Glmak üüzere gönderllir. 8 — Bu işe ait bütün masraflar Müteahhide mittir, dira — 6687 — (7246) : Deniz Gedikli Erbaş Ortaokulu Müdürlüğünden 1 — Türk Donanmasının Gedikli Erbaş kaynağı olan «Deniz # Gedikli Erbaş orta okulu> «ve Dz, Gü. Erbaş #ınıf okuluna> öğ. Tenci yazımına 1/haziran/949 dan 1/eylül/949 gününe kadar de . vam edecextir, 2 — Birinci sınıfa bu yıl ilk okulu bitirenler, TI, sınıfa orta * okullarda ikinci sinifa geçenler, Üçüncü sınıfa da orta okulda III. *eü sınıfa geçmiş bulunanlar ve Gedikli Erliğe de orta okulu biti. #fzerek diploma alanlar kabul edilir, 8 — Birinci sınıfa 16, ikinci sınıfa 17 ve Üçüncü sınıfa 18 ya. T gından büyük olanlar kabul edilnce. 4 — Gedikli er olacakların 18 yaşını tamamlıyarak 19 yaşın. #idan gün almaları şarttır. 5 — İsteklilerden İstanbulda bulunanların Kasımpaşadak! Vokul müdürlüğüne başka yerlerde bulunanların bulundukları ye « V'rin askerlik şubesi başkanlığına #şağıda yazılı vesikalarla — mü. * racaatları, — 7208 — & — Dilekçe b — Nüfus cüzdanı fotoğrafn © — Bir seneyi geçmemiş aşı kâğıdı © — Ailesinin ve wendisinin iyi bir ahlâk sahıbı olduğuna aa. ir âyi Bâl kağıdı. '& — Okul tastiknamesi veya diploms, 1 — 12 adet vesikalik fotoğrat. Gsürenlere KATRAN HAKKI EKREM Yazan:BEHÇET SAFA Artık güpheye mahal yoktu, — riyordu. Bu izahın çok fena tabmin- Şeref bey bir suç altında idi. —lere yol açtığı her halinden — belli Bevim hanım da mahkeme hu — idi. Merakla ve endişe ile: zürunda gehadet ederek parayı — — Sonra Nihat bey? elnayet akgamı Şeref beyin ken — Diye sordu. Gisine verdiğini söylemişti. — Bonra... Ali Haydar “—mekta- *Eğer bir mektup hakikati — bunda bu ağır yükten kurtulmak ortaya çıkarmasaydı bugün be- — için hayatına sonvereceğini bildiri. nim kayınpederim olan Ali Şe- rvef bey çok fena günler, aylar hattâ belki seneler geçirecekti. Bu mektup Ali Haydar imzasını taşıyordu. Yani İkbal kalfanın emektar kal- atıtn oğlu... Bu bir bankada ça Tışan sörseri rullu bir delikanlı ol- muştu, Ali Haydar noteri kendi- Binin katlettiğini — itiraf ediyordu. Odun da Bevim hanımla — müzase- beti yardı ve parayı merhum hem- Birenize o bulmuştu..> Ali Haydar ismini işitince — sa- tnış olan Şükran, Nihadın izah- Benişledikçe renkten renge gi- yordu. Polis yaptığı bir tahkikat- 'ta Ali Haydarın itiraflarını — doğ- ru bulmuştu. Bu süretle takipten kurtulan Şeref boyin üzerinde yal- 'Dız vasiyetnameyi uydurma bir te- gavüzle çaldırmak suça vardı. Fa- kat bu suçun da şiküyetçis! olma- dığından o da kurtuldu. Ali” Hay- dar gerçekten hayatına — son vei mişti? Bunu son zamanlara kad: öğrenemedik, Mahkomeye v olan hemşireniz do haberdar ol diğını, parayı kendisine Ali Hayda- TIn verdiğini söylemiyordu. — Mal kemo aylarca devam etmiş ve hen pireniz vefat etmişti. Onun Gençlerle Başbaşa Genç kalmasını bilen milletler Yaman değişir, çer; h ları alt üst olur; kargaşalığın ortasında — yıpran: miy çöküntüye — uğramadan bütün bu değişikliklere göğüs geren bir tek müessese görebili- yüz yıllar ge a şart muazzam yat telâkkisi, yaşaı bu rız: İhtiyarlamayan, genç kal- masını bilen millet! Milletlerin hayatı — ferdinkine benzemiyor. Ferd, istediği - ka- dar hamleci, yaratıcı olsun, bir gün ölümle yüz yüze gelecektir. Seksen sene, doksan sene süren | bir ömür, isterse Bon nefesine kadar ihtiyarlamasın, sonunda büyük — yokluğun — uçurumunda kaybolmağa mahkümdur. Fakat milletler için bu âkıbet mukad- der mi? Hiç de değil! Bütün da- vâ genç bir millet olarak — kala- bilmekte! Türk milleti bu bakımdan ne kadar genç, ne kadar - talihlidir- Bir yüz yıl gösterilemez ki bir, beş, on hâdise onun damarların- daki kanı tazelemesin, ruhunda ebedi gençliğin ateşini — körük- lemesin, — heyecanını — yaşatma- sın! Yazan: Sedat Okşat kada — biraktığımız hafta, Türkün Bu büyük — tarihlerinden birinin - yildönümüydü. 496 yıl önce bugünler, 24 yaşında genç bir padişahın, İman ve inanç a- teşile kükreyen genç bir — mille- tin, ve bu milli iradeyi temsil eden genç bir ordunun başında tarihte bir çağı kapadığı ve bir çağı açtığı ” günlerdi. 498 yıl önce bugünler, Şarkın ve Garbın. İncisi İstanbulun, yüz |yıllar boyunca süren hasret acı- sından sonra Türke, Türk'ün de ni İstanbula — kavuştuğu — günlerdi. Fatihin bir mucizeyi — andıran fethi, Türk nesillerine ebediyetin sırrını veren kaynaklardan bi: dir. Bir milet isteyince böyle ter, isteğine böyle kavuşur, ka- vuşunca, böyle yaşatır. diyebi mek için, İstanbul fethi tarihi bir kaynak, —güzel — İstanbulun dört bucağını süsleyen camiler, minareler, çeşmeler, hanlar, ha- mamlar, kısacası beş yüz — yılın âbideleri birer şahittir. Türk nesilleri ebedil?'in sırrı- nı Fatihin eserinde ve hatırasın- do her zaman bulacaktır. Bize yazı gönderenler B. Ahmet Çiloğlu — Bize hi- kâye diye gönderdiğiniz yazı, hi- kâye — değil bir fıkradır. Halk arasında bu fıkraların çok daha güzelleri — dolaşmaktadır. Ankarada B. Hüseyin Çolak — Şiir yalnız ilham ile yazıl- maz. Tekniğe sahip olmak, çok okumak ve çok çalışmak, başta gelen gartlardır. İlham didiğiniz gey insamı aldatabilir, lüzüumsuz ve mânasız yollara sürükliyebi- lir. Zekâmızı kullanarak, herke- sin söyliyemiyeceği, — herkesin ği şeyleri, en — güzel söylemek garttır. — Halk ir için güzel bir yoldur, fakat taklit olmamak şartile! İstinye Dok fabrikasında B. Nuri Aksoy — Duyuşunuz kuv- vetli. Yer yer güzel mısralar da var. Fakat vezni ve kafiyeyi bil- meden, dile ve imlâya hakkile sahip olmadan giür yazmak çok güçtür. Daha çalışmanız Jâzım! B. Sami Söğüt — Heyhat!, Ahi, yaktın ey felek! Ey güneş doğma!. gibi nidalar heyecan ya rattığı zannile insanı aldatır. Fa- kat girin gerçek güzeliğine ve asıl heyecanına hiç bir şey - kat- maz. «Ağlamaktan sinem — çâk ol 'du bugün; gibi misralarda ne söyleyiş, ne mâna, ne de — his bakımından bir güzellik yoktur. Söğütün Düğünü başlıklı — şi- iriniz Ümit vericidir. Fakat ka- fiyelerinin çoğu bozuk. ve bazı mısralar, ikinci kıtanın son iki mısraı gibi hem tatsız ve mâna- sızdır. Daha çalışmalısınız. Rahmi Komanlı — Bestele- diğinizi bildirdiğiniz kıtanın şi- ir olarak bir. değeri yoktur. Bestesi belki güzeldir. Onu bil- Mmiyoruz. KADIN Kadın kâlbi karışik lisanla ya- zılmış bir kitaba benzer... - İşte bu tılsımlı kitaptan anlayabildi- ğim bir kaç cümle: Kadının silâhı yumruğu - değil gözyaşlarıdır. Ağlayan bir ka- dın kadar merhameti tahrik e- dici hangi his olabilir?... Kadın gülüyor mu? Kork on- dan: Çünkü kehkahası hıçkırık- larının — başlangıcıdır. Kadına gül denirse ağlar; ağ- la denirse güler; hiçbir şey söy- lememelidir ki hakiki benliği göstersin. Kadının en çok sevdiği iş ko- nuşmaktır. Kadınların konuşmayı çok sev diklerine gu fıkra ne güzel mi saldir. (Kadınlar, traş olurken çenelerini — tutamıyacaklarından sakalsız yaratılmışlardır.) Hiçbir kadın yoktur. ki sükü- tu benimsesin. Kadının en şen ve sevimli ko- nuşması aşkı mevzu olarak - ele aldığı zamandır. Kadınsız hayatı mehtapsız ge- ceye benzetirler. Bu konuda çe- Şitli teşbihler mevcuttur. Bütün bunlar kadın denen tatlı belâya mülâyimane tahammül için söy lenmiş teselli cümlelerinden baş- ka nedir ki Kadın daima arzularının - esi- ri olarak yaşar. — Yaşamayı lü- zumsuz gören kadın kadar inti- kamı müthiş mahlük yoktur... Kadında mantık aranmaz; fa- kat en kuvvetli mantığın sahibi yine kadındır. Sevinci keder, kahkahası hıç- kirık olabilen mahlük — nedir Diye sorarlarsa hemen cevap ve- Ti — KADIN. Eskişehir Atıf Baturay Anketimiz bir anket açıyoruz. Anketimiz mekte olduğunu ileri sürenler nedir? Büyük bir alâka ile karşılanacağına şüphe etmediğimiz lerimiz ve yüksek tahsil gençliği: SORU 1 — Gençliğin ana dili bakamından zayıf yetiş- ten böyle ise, size göre bunun sebepleri nelerdir? SORU 2 — Liselerimizde gençler yabancı dil ö biliyorlar mı? Öğrenemiyorlarsa, liseler, enstitüler, üniversite- hitap etmektedir: var, Siz ne dersiniz? Gerçek- size göre, bunun sebebl Nİ SABAH SORU $ — Okuyan ve düştünen leriniz ve üzüntüleriniz var mı? ANKETE İŞTİRAK ŞEKLİ 1 — Anketimize cevap göndereceklerin rarlamasına lüzum yoktur. C: 1, C: larını yazmalıdırlar. genç olarak dert- soruları tek- , C: 8 diyerek cevap- Mümkün imek için olmalıdır. neşredel cevaplar kısa olmalıdır. Üç sorunun cevabı 100, nihayet 120 kelimeyi geçmemelidir. Ankete iştirük edenler adres ve isimlerini açıkça il ve fotoğraflarının neşrini arzu edenler 8 X 4 bü- yüklüğünde bir resimlerini de göndermelidirler. 4 — Zarfın üzerine «Gençlik Sayfası Anketi» kaydı konulmalıdır. memur ettiği zaman gu neti; dim. Nazif bey işinin —akibet mühim şüpbelorle kargılaşmış, —a» rTaştırmalarını sa- Za tola baş vurmuş, hattâ - bazı ip- uçlarını elde etmişti. Onu ortadan kaldırmakla katil - tehlikeyi — önle mek istemişti. Yalnız - bukadar de- Bil. Nazif katilin veya katillerin bundan — #onraki hedefleri için de zorlu bir engeldi. Nazifi yokotmek- le iki kuş birden vürulmuş - olacak- tı. Bu ikinci hedef siz idiniz Şük- Tan hanım... Şükran müthiş bir korku içinde titredi. Merakla, heyecanla dü: — Peki ama #ebep? Ben kimsoye derinleştirmiş, Tefrika No. 72 'tında bam esrar saklı olduğunu za- bıta da biliyordu. Bevim hanım herkesin zannetiği Kibi intihar etmemişti. Kocası Na- sif bey bu cihetten — şüphelenmeye başlamıştı, —araştırma — yapıyordu. Hakikatı aydınlatacağı — sırada o da katledildi ve o da kendi ken- dini zehirlemiş manzarası verilerek — fenalik etmedim kil,... katledilmiş. Yani — zehirlenmişti. — Nibat güldü... Tıpki Sevim banımın — ölümündeki — — Kimseye fonalık etmediniz ae mansara; Bir toplantı, bir ziyafet zmasasında belli başlı bir sebep yok- ken Sevim hanımın bardağına ze- bir koymasını ve 6 anda yıkılıp öldüğü gibi kocası da — sizin yıldö- ma paranız var, Zongin sayılırsınız, Bevimin serveti, köşkü, malı mülkü, parası size intikal ediyor. Kocası sağ iken sizi düşünmedi ama o 'nun da bir vasiyetnamo ile her ye- nümünüzde içtiği bir şaraptan ze- — yi size terkettiği anlaşılmıştı, de- hirlenerek ölmüştü. Ablanızın —& — ğil mi? Tümünde bastalığın da tesiri oldur — — Evet, u tahmin ediliyordu. Biddetli bir — — İşte bunu bilen birisi olduğu ve &rip onun ruhi bünyesini sarsnış — bu birisinin servetinizden istilade deniyordu. Peki Nazif bey? Onun — hursına düştüğü aklıma geldi, Al- 'neki yardı? Hiç... lah göstermesin, farzedelim ki siz #Müdüriyet bu işin tahkikine — evlenmeden vefat ediyorsunuz, Ser- Cenk arkısı Kiıymetli ne var bizlere ımızdan ? Ey koç boğaturlar yine cenk var, yine cenk var TURGUT ALTEN Kırık Gönül rap dolu bardağı içeem mest olmaz gönül, İztirap çeksem bile yeşildir solmaz gönül, Bin kahır aksa gökten deliktir dolmaz gönül, Dünyanın bitmez gamı, gam da yâr olmaz gönül. TAHSİN TÜRKER Köyden Ayrılış Şu küçücük yaşımınân, Gidem gürbete, gurbete... Şu belâh başımınan Gidem gurbete, gurbete... Gözlerime yaşlar doldu, Gülbenzim sararıp soldu; Sıla bana haram oldu Gidem gurbete, gurbete, « Annemi de aldı felek, Sırtımda eskidi yelek; Diliyemem gayri dilek, Gidem gurbete, gurbete... VAHİT BULUT İlk ve Son Perde Kutsâl anne koynu, oyun saklamba, Toy toy sevgililer, renk renk düğünler.. Hayat sahnesinde sürekli bir maç, Saniyeler boyu yaşanan günler. Arzular hudutsuz ve insanlar hür Zaman bir değirmen ömür öğütür Çiftlerin lezzetle ördüğü yuva, Şen gen, yavruların neseli sesi... Torunlara öğüt, Allaha dua, Hayat sahresinin en son perdesi... Arzular hudulsuz ve ineanlar hür Zaman bir değirmen ömür öğütür. AKŞAM Gizlendi güneş bir dağ arkasına, Gölgeler, renkler kayboldu. Bir takvim yaprağı soldu. Kimbilir, kaç ömür veda etti dünyasına... GÖKALP HASANOĞLU ÖMER FARUK î MODERN ŞAİR VE DÜSTUR! — Azizimi monşer; san'atta tabillik, hayatta tabiilik, tabillik, tabiilik velhasıl hep tablilik ktir?. En — anlamıştır. Sanıyorum ki Suzan da vetiniz kimo intikal ede yakın akrabanıza, Bizim tahkikimi- — Salâh'a abayı yaktı. Bu yaşa gel- ze göre halanızın ne ahlâkı ve ne — miş, evlenmemiş, bir çok ihtiraslar de yaşı bu cinayetleri irtikâba mü- — ve gizli emellerle çırpınmış bir ku eait değildir. Fakat ondan başka — çabuk gönül verir. Hele Suzan gi- bi ömrü masa başında, çalışmakla geçen kızlar için herkesten başka, #orseri ruhlu, serâzad mahlüklar bu cinayetlerden faydalanacak var? Salâh var, Yani Leylâ hanı- min oğlu. Hala bu paraya sahip - yursa Salöh bu paranın üstüne ko- — karsı zaaf düymamak kolay değik Tayon oturacaktır. Nasıl ki kadınca- — dir. a iimn bütün parasını o, yemiş bi- — — «Salâh'ın İstanbuldan — gittiği tirmiştir. Akla en yakın olan ©- — muhakkak mıf Bunu söyleyen kim ? Elimizdeki delil nedir? Sadece Bı zanın şahadeti... Nasif bey kütibi olan bu kızı, Salâh'ı İstanbuldan çıkarmaya, vapura bindirmeğe me- dur. O ortada yok; hattâ seyahate çıkmıştır ama ben ondan başkasının parmağını ve menfaatini görmüyo- Tum, Karanlıkta, geride onun — ça- Tştığına kaildim. mur etmiş ve bir gün Suzan da Şükranı bu sözler tatmin etme- — gelerek Salâh'ın vapura bindiğin haber vermiş; değil mi? Salâh tam Buzanın ölümünden pek as sonra Atinaya gitmiş. Bir de onun Ati- nadan annesine yazdığı mektuplar 'var, Bunlar da acaba gerçekten - nun tarafından mi Atinada posta- ya atılmıştır? Şükran şaşkın şaşkın zabıta me- muruna bakıyordu : mişti. Zabıta memurunun - aldond- ğını sanıyordu. — Evet ,dedi, —Balâhtan” şüphe edenler vardır. Fakat o burada de- Bil ki, Eniştem onu — Yunanistana gönderdi. Oradan da başka —mem- Teketlere gidecekti — Asabaf Eminmi Fakat işin içine bir is bundan siz ? kadın girince bilir misiniz hâdiseler herkese no —— — Böşleyin Allah aşkına Salâh kadar yanlış aksediyör? İstanbulda mıydıP — Anlı 'orum Nihat bey.. — Salâh, öteki ismiyle Ali Hay- — Hepsini anlatacağım dar İstanbuldan ayrılmamıştır. «Hikâye Suzanla Salâh'ın — ilk Şükran, hayretle dehşet arasın- karşılaşmasından başlar. İlk görüş- — da bir nida çıkardı ve — alçak bir te Balâh bu kızın işe yarayacağını — setlor (Devamı var), Yazan: Eski bir pehlivan Tefrika No. 12 Kel Aliço da khoca Yusufun kuvvetli pehlivanlığını sezmişti İki pehlivan dört tarafa dö- nüp selâm verdikten sonra kar gı karşıya geldiler. Birbirleri- nin evve sonra da s0! pa çalarını yokladılar. Alaturka güreşte bu paça yok Jayışı da çok ince ve mânalı bir harekettir. İki pehliyan birbiri nin yanından geçerlerken bir an durarak eğilirler ve yekdiğe rinin paça bağlarını muayene e- derler. Bunların iyi bağlanmış olup olmadığını kontrol ederler. Bunun mânası gudur: «— İşte paça bağını da mü- ayne ettim. İyi bağlanmış. Son- Ta seni yendiğim zaman paçam iyi bağlanmamıştı. Ondan ye- nildim diye bir behane arayıp bulma!» Filhakika alaturka — güreşte paçaların ehemmiyeti büyüktür. Vücut yağlı olduğundan el ka- yar. Bir pehlivan hasmını ya pa çasından, yahut da kısbet kasna Şandan, yâni uçkurluğundan tu tabilir. Eğer bunlar iyi ve sıkı bir şekilde bağlanmamış olursa kolayca hasım tarafından kapı- lhır ve paçasını kaptıran bir peh livan yenilmekten zor kurtulur. Nihayet helâllaşmalar da bit- ti ve iki pehlivan omuz omuza geldi. Bu sırada hepecan son haddini bulmuştu. Halk adeta nefes bile almadan iki pehliva- nın en küçük hareketlerini bile görebilmek için gözlerini dört açmıştı. Bir kısmı Aliço, bir kısmı da Koca Yusuf için dua ediyordu. Alaturka güreşte helâllaşma da çok mânalı bir harekettir. Çünkü güreş meydanı bir nevi cenk meydanı idi. Ve burada öl- mek de vardı. İki pehlivan gü- reşe başlamadan evvel helâllaş- mak suretiyle eğer birinden bi- ri ölecek olursa diğerine peşin- den hakkını helâl ediyordu. Yi- ne eski Türk güreş an'anelerine göre, güreş meydanında, güregir ken ölen pehlivana şehit nazari- le bakılır. İlk hareketler, evvelâ sa ra gol taraftan ense bağlayıp el sallamalar tam bir usul dairesin de oldu. Ve iki pehlivan bu su- retle güreşe girdiler. Birbirlerini yokluyorlardı. İh- tiyatlı hareket ediyorlardı. Ko- ca Yusuf daha ilk yoklamazarda kaya gibi sert bir pehlivan kar- şısında bulunduğunu anlamıştı Kel Aliço da Koca Yusufun sağ- lam ve kuvvetli bir pehlivan ol- duğunu sezmişti. İkisi de güre- şin çetin olacağını anlamış bu- Tanuyorlardı. Çok dikkatli güreşiyorlardı. En ufak bir ihtiyatsızlığın, ta- mir edilmez bir felâketle neticele nebileceğini pek güzel takdir e- diyorlardı. Koca Yusuf, şimdiye kadar yenilmemiş bir pehlivanı yenme nin ne büyük bir şeref olacağını pek güzel takdir ediyordu. Kel Aliço da yirmi beş yıl hüküm sürdüğü bu er meydanında kar- şısına çıkan bu sön pehlivanı da bertaraf etmekle şan ve şeref do lu mazisine parlak bir sayfa da- ha ilâve etmek azminde idi. Böyle on dakika kadar geç- tikten sonra Aliço birden çapraz toplamak istedi. Hırsla ileri atıl dı. Koca Yusuf hemen Aliçonun göğsüne dayandı ve çaprazı al- Masına mâni oldu. Bu ilk hareket iki pehlivanın da değerini ve kuvvetini meyda- na koymuş bulunuyordu. Bunla- rın arasındaki mücadelenin ar- tık çok çetin olacağında kimse- nin şüphesi kalmamıştı. Aliço bir daha çapraza gir- mek istedi, yine olmadı. Bunun üzerine yavaş yavaş meşhur el — Aliço ra başladı! — Çaprazı alamayınca işi yi- ne zora döktü. — Artık el ense ve tırpandan başka bir gey göremiyeceğiz. — Yusufu ezip bitirecek! — Dayanamıyacak buna Yu- el ense ve tırpanla- suf! Aliço, Yusufu değil, leşin! yenecek! — Yazık oldu genç pebliva- na! Diye konuşmağa başladılar. Hakikaten Aliço el ense — ve tırpanlarını gitgide giddetlendi- riyor, genç pehlivanı tokmakla döver gibi dövüyordu. Koca Yusuf da ondan geri kal mayordu. Aliço işi el ense — ve tırpana dökünce o da aynen mu kabeleye başladı. Ve — Aliçoya kuvvetli el engeler ve tırpanlar varmağa koyuld'ı. Koca Yusufun — kolları hem çok kuvvetli, hem de uzun oldu- ğundan Aliçoya kolaylıkla el en- se yetiştirebiliyordu. Bunu gö- renler biraz ümide düştüler — Yusufun el ense ve tırpan- ları da fena değil! — Galiba Aliço bu işde 1lk de- fa aldanıyor. — Yusufu el ense ve tırpânla ezemiyecek! Halbuki Aliçoyu daha yakın- dan tanıyanlar, güreşlerim da- ha çok görenler hiç de bövle dü günmüyorlardı: — Âliço, Yusufu er geç yu- muşatacak! — Aliçonuri el ense ve tırpan- larına hiç bir pehlivan dayana- mamıştır. Bu genç pehliyanı da dayanabilmesine ihtimal — yok tur... — Koca Yusuf belâsını bul- du. Bir daha güreş meydanına da çıkamaz. Çıksa da büyük or- tadan yukarıda güreş tutamaz. Diye konuşuyorlardı. İki pehlivanın karşılıklı ola- rak birbirlerini — hırpalamaları yarım saatten fazla sürdü. Fa- kat ne Aliço, ne de Yusuf bir adım gerilemediler. Bunu gören seyirciler, genç Yusuf pehliv: nın gösterdiği kuvvet ve muka- vemete hayret ediyorlardı. Ali- ço galiba ilk defa olarak bu ka- dar sert bir mukavemetle karşı- laşıyordu. Böyle düşünmekte de haklıy- dılar. Hakikaten Aliço da böyle düşünüyordu. Yarım saattenbe- ri bütün kuvvetiyle indirdiği el enseler ve tırpanlar bu genç peh livanı bir parça olsun yumuşat- mış değildi. İlk defa olarak bu kadar çetin bir rakiple karşıla- sıyordu. Sonra yediği el enseler ve tırpanlar da çok sert ve kuv- vetliydi. Güreşe bu şekilde de- vam etmenin istediği neticeyi verebilmesi ihtimalini ilk “defa olarak zayıf görüyordu. Birden güreş tabiyesini değiş- tirdi ve Koca Yusufa yeniden bir çapraz girdi. Bu sefer çapra- zı doldurmağa muvaffak olmuş- tu. Koca Yusufu sürmeğe baş- ladı. On beş adım kadar sürdük- 'ten sonra çaprazı sökemiyece- ğöni anlıyan Yusuf dönerek ken disini yüzükoyun yere attı. O zamana kadar sessiz duran güreş meydanından derhal ses- ler yükselmeğe başladı: — Aferin Aliç; — Yaşa Ali pehlivan! — Haydi kündele Yusufu! Aliçoyu tutanlar güreşi artık Bona ermiş gibi görüyorlardı. Bunlar Aliçonun el ense ve tar« panlarla koca Yusufu iyice yı muşatmış olduğunu sanıyorlar- dı. İşte nitekim bir çaprazla ye- re düşmüş bulunuyordu. Aliço şimdi onu istediği şekilde künde ile aşırabilirdi. ense ve tırpanlarına başladı. Bu n halk: (Devamı var) Tarım Bğîa_ıılığından Xopcak İşleri Genel Müdürlüğü ihtiyacı çin üç adet takeomet. ze satın alınacaktır. Satın alınacak âletler basit nirengi ve poligon ölçmeleri ile Ta. kimetrik alım işlerinde kullanılacak takaometrelerdir. Aletlerin beherinin tahmini bedeli (3800) lira ve üçünün bir. 900) lira olup geçici teminatı (742) lira (50) kuruştur. Satın alınacak bu âletlere ait fenni şartname Bakanlık Levazım Müdürlüğünde görülebilir. Eksiltme 15,Haziran.949 çarşamba günü saat 14 de Bakanlılk binasındaki satın alma ikomisyonunda yapılacaktır. Isteklilerin belirtilen gün ve saat e korr OKUYUCU SPDİYOR Ki Beyoğlu Kaymakamlığı. | — Vaad edildi müracaatları, 7543 halae nın dikkat nazarına —| yerilmeyen ikramiye Süleymaniye Hoca Gıyasettin mahallesi Vefa caddesi 20 numa ralı evde oturan Bahri Bayar vs eşi Bayan Saadetten aldığımız mektupta, dört çocuklu, fakir bir aileyiz. Kira evinde oturuyo ruz, Süleymaniye Doğumevi açı Tanca ilk doğum için 500 lira ve- Şişlide oturan —adresi — bizde| mahfuz bir okuyucumuzdan aşu- | gıdaki mektubu aldık: K «Şişlide Küçükbahçe sokağın- da Meşrutiyet apartımanında o- turmaktayım. Aynı apartımanın 11 No. h dairesinde oturan kira- cıya ait bir çoban köpeği var- dır. Bu hayvan apartımanın mer rilecedi vâdedilmişti. Talihin lüt divenlerinde — beslenmekte; — sa- | 4, Olarak vâdedilen — ükramiya balılara kadar havlayıp ulumak- | kâzâ daha verilmedi. Alâkadar- SA u dileğimizi - duyurman Beyoğlu kaymakamlığı, İst. Z"“* fjıu'»l-/uıu.ıım:îııîı_u Sağlık işleri müdürlüğüne ve|"iCa ederiz; bi bunun gibi daha birçok belediye- | ——— ——— nin ilgili dairelerine —müracaat | lerdir. Bütüm apartıman kiracı. ettik, bir netice çıkmadı! En son | larını pasar / istirahatinden ' müracaatımızda «Köpeğin sahibi | gece uykularından mahrum eden bize köpeği kaldırmamıza müsa- | köpeğin kaldırılmasını rica edo- üde etmiyor» diye cevap vermiş-

Bu sayıdan diğer sayfalar: