28 Ekim 1931 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 5

28 Ekim 1931 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

| | dr 28 Teşrinievvel 1931 Faideli bir teşebbüs İzmir'de bir Milli şilepçilik şirketi teşkil ediliyor Her sene ecnebi şirketlere giden paralarımız dahilde kalacak izmir rıhtımında nakliyat faaliyeti Izmir 26 ( Hususi) — İzmir limanından ecnebi memleketlere yapılan nakliyat senelerden beri | üç kumpanyanın elinde idi. Ihra- cat mallarımız bu kumpanyaların tayin ettikleri fiatle naklediliyordu. Bu sene ortaya bir Norveç vapur kumpanyası çıktı ve nakliye yarıdan fazla indirdi. Bunun üzerine üç kumpanya Norveç kumpanyasını çekilmeğe mecbur etmek için oğraştı. On- larda ücretleri indirdiler, neti- cede Norveç kumpanyası çekil- meğe mecbur oldu. Bu hadise her sene İzmir ihra- catından ecnebi kasalarına ne kadar mühim para girdiğini gös- terdi. Bunu cumhuriyet halk fır- kası vilâyet idare heyeti reisi Hacim Muhiddin bey nazarı dik- kate alarak nakliye dalaverasının önüne geçmek için bir milli şile- fiatlarını pçilik şirketi teşkiline teşebbüs ettiler. Milli vapur şirketlerinin birleşmesile doğacak olan bu ye ni teşekkül mıntakamızın istihsa- lâtını kendi vesaitile ecnebi mem- leketlere nakledeceklerdi. İ Milli şilepçilik şirketi, bittabi | büyükçe bir sermaye istiyecektir. | Seyrisefain idaresinin de iştiraki maksadı temin edebilir. Ingilte- rede buhran yüzünden ve yenile- rinin imali sebebile limanlarda lengerendaz ve satılığa çıkarılmış müteaddit büyük şilepler bulun- duğu söylenmektedir. Bedelleri mukassiten tesviye edilmek üzere bunlardan da pek âlâ istifade edilebilir. Çünkü milli. şirketleri: mizin vesaitinin kifayetsizliği bedi- hidir. Hacim Muhiddin beye bu kıymetli teşebbüsünde muvaffa- kıyet dileriz. Tütün satışı İnhisar idaresi tütün almağa başlıyor İzmir, 26, — İzmirde tütün mü- | bayaatı yakında başlıyacaktır. İzmir tütün inhisarı başmüdürlüğü mıntıka eksperlerini harekete ge- tirerek mübayaat etrafında hazır- lıklara başlamıştır. İnhisar (o idresinin tütün mübayaa edeceği mâalüm değil ise de, züraı müşkül vaziyetten kurtaracak vasi mik- yasta omübayaatta (bulunacağı temin edilmektedir. Umum müdürlük ; takalarda ne miktar bayaa (olunacağına (dair talimatname hazırlamaktadır. mıktar henüz ne hangi rn- bir Bu talimatnamenin iki üç gün edil- zarfında gelmesine intizar mektedir. Müteakiben mübayaata | geçilecektir. Cumhuriyet bayramı Tiren ücretlerinde tenzi- lâtlı tarife tatbikı.. İzmir 26 — Kasaba demiryolu kumpanyası 29 teşrinievvel Cum- | huriyet bayramında İzmirde yapır lacak merasim için (omuhtelif kasabalardan İzmire gelecek halk için tenzilâtlı bir lamıştır. Aydın demiryolu kumpanyası da Cumhuriyet bayramı gününe mahsus olmak üzere tenzilâtlı bir tarife hazırlamıştır. Aydın kum- panyası bu tarifesinde o gün yalnız İzmirde değil, hatlar üzerindeki bütün üzere bir tenzilât yapmıştır. tarife hazır tütün mü- İ istasyonlara şamil olmak | “ İzmirliler, İstanbullu İzmir 26 — İzmir takımlarını antrene etmek üzere İzmire gir den ve orada iki ay kalacak olan milli takım antrenörü M. Pegnam Hizmet gazetesinin bir muharri- rine demiştir ki: İzmir takımları için şimdilik kati bir şey söylemekte mazurum. Ancak sahada gördüğüm dört takımdan ( anlıyorum ki; İzmir oyuncuları, Istanbullu arkadaşla- rından daha enerjili, daha çalış- | kandırlar. Saniyen vaki irşadat ve nasihatları layıkile dinliyecek- leri anlaşılıyor. Mr. Pegnamın kanaatına göre, İzmirin dört takımı ve meselâ Altay, K. 5. K. bir ay antrene- i den sonra ufak bir tereddüt bile İ duymadan Istanbul muhtelitini İ buraya davet edebilirler. Ve netice, İzmirlilerin lehindedir. Mr. | Pegnam Altaylı İsmail Hakkı ile ! kaleci Fehmiyi, Karşıyakalı kaleci Lütfi ile sol açık Şevkiyi çok beğenmiştir. İzmir sporlu İhsanı | da takdir etmiştir. Cinayet Cumaovasında iki kişi bir ameleyi öldürdüler İzmir 27 Cumaovası ile Değirmendere nabiyeleri arasında Pınarköy yanında bir cinayet ol- muş, Elâzizli Hüseyin isminde bir amele katledilmiştir. Cinayet; Elazizli Huseyinin ar- kadaşları Osman ve namında iki kişi tarafından | edilmiştir. ika Antrenör ne diyor? sporculardan daha çalışkan Ahmet | Londrada bir düğün hazırlığı Hayderabad nizamının oğlu ile Dürrüşehvar hanımın izdivacı Londra |Hu- susi) — Deyli Ekspres gaze- tesi yazıyor: Hint Mibrace- lerinden o Hay- darabat nizamı- nın büyük oğlu ve veliahtı Sa- hip zade Nev- vab Azam, ya- kında Abdül mecit efendinin kızı Dürrüşeh- var hanımla ev- lenecektir. Nev- vab Azam 24, Haydarabad nizaminin oğlu Nevab Azam Dürrüşehvar 22 yaşındadır. Dürrü- şehvar hanım babasile birlikte Fransanın Nice şehrinde bulun- maktadır. Haydarabat veliahtı o şiındiye kadar Hindistandan çıkmamıştı. Garp medeniyetile temasta bulun- mak .behanesile geçen mayista ingilteye getirilmiştir. Fakat hakiki maksat Haydar- abat hükümdari ile Abdülhamit efendi o arasındaki (o müzakeratı teshil idi. (o Müzakeratın o kısmı azamı hallledimiş (olduğundan izdivaç resmi sene başına doğru yapılacaktır. İzdivaç resmi Londrada ve muhteşem bir şekilde icra edile- cek, dügün üç gün devam ede- cektir. Bu münasebetle kiymetli hediyeler verilecektir. Abdülhamit efendi Fransada senelerdenberi Haydar abat niza- mının her ay verdiği 300 ingiliz lirası tahsisat ile yaşamaktadır. Nizam dünyanın en zenğin ada- mıdır. Hazinesinde 100,000,000 İngiliz lirası altın vardır. Dünya- da hiç bir zenğinin bu adam kadar pırlantası yoktur. Haydar Âbat ve hükümeti mesahai sathi- yesi itibarile İngiltereye müsavi- dir. Fakat nufusu üçde biri ka- dardır. Harbi umumide Nizam İngiltere ( hazinesine 20 milyon İngiliz lirası altın teberru etmişti. Nizamin pederi meşhur Hint isyanında İngiltreye sadık kaldı- ğından kendisine “İngiltere kralı ve Hint impratorunun sadık müt- tefiki,, unvanı verilmişti. Bu unvan hastır. Harbi umumideki (o ianesinden dolayı “rıfatlu ve fehametlü,, unvanı verilmiştir. Diğer Hint hükümdarlarının unvanı yalnız (fehametlü ) dur. Almanyada vaziyet Sivillerin üniforma giymesi) menediliyor Berlin 27 (Hususi) — Öğleden sonraki gazeteler gelecek sene martının otuz birine kadar umum Almanyada açık havada her türlü içtimaların memnu olduğunu ilân etmişlerdir. Maahaza üzeri kapalı yerlerde nümayişlere yapılacak içtima. ve bu memnuiyet şamıl değildir. Almanyada sivillerin üniforma giymeleri de alelümum mennedi- l ntizar olunuyor. öperatir Çemil Paşa | Maçka: Vehbi Bey apartımanı Telefon: Beyoğlu 3254 AKŞAM"'ın tefrikası: No 18 Sahife 5 —— — 28 Teşrinlevvel 1931 aim atman KIVIRCIK PAŞA Büyük Milli Roman Sermet Muhtar Müellifi : Mindere yaydığı evrakın üzerine serilmiş, horlamağa başlamıştı Ortalığa bir şey sezdirmemek için, sofradan kalkar kalkmaz paşa hareme girdi. Doğru yatak odasına çıktı. Önüne lâmbayı alıp köşe minderine geçti. Pek mühim şeylerle meşgulmüş gibi gözlüğünü takmış, eline de kırmızı kurşun kalemini almış, evrak çantasındaki kâğıtları etra- fına yaymıştı. Hanımefendi Oböyle (vakitsiz paşayı yatak odasında görünce şaşırmıştı. Kimsesiz, yersiz, yurtsuz med- rese softaları gibi kör ışıga sokul- ması, hıfza çalışır gibi kan ter içinde, iki büklüm kanburunu çıkarması merhametini celbetmişti. — Paşa pencere açık; yine öksürüğün tutack ? Hırkanı giy- sene! Dedi. Paşa duymamıştı bile. Hanımefendi seslendi: — Ayol dışarının ayazı hep içeriye doluyor, haberin yok. Sonra göğsüm sıkıştı, bronşitim tuttu dersen hiç bana gelme. Benden yana söylemek. — Peki hatuncağum, camı ka- patalım! Diyebildi. Efendim nerede, ben nerede? Paşa, enginlerde, ummanlarda dolaşıyor, tatl: tatlı hülyalar içinde, kendinden bile geçiyordu. Şaka bertaraf, üst üste aksilik- ler yüzünden bu akşamki ilâç pek yavan kaçmış, on beş kadehin tesiri de çoktan uçup gitmişli, Tok karnına rakı içmek biç mutadı değildi. Böyle yarım tertip kaldığı za- manlar konyak içerdi. Konyakta dünyanın öbür ucunda; selâmlık- taki kilerde. Bir aralık bahane bulup aşağı ineyim, konyak şişesini getireyim! diye düşündü. Sanki ayakları kösteklenmişti. Bu gece nazarı dikkati belbet- memek kaygusu varyal. Dilberi çağırıp eline bir meci- İ diye dayayarak gizlice selâmlığa göndermeği kurdu. O da olamazdı. Gelirken şişeyi neresine saklasın! ya gösterirse! Şimşek çakar gibi hatırına geldi. Sıkıştı mı bazan yapardı. Lava- bonun önüde şişe şişe lavantalar, kolonyalar duruyor. Kolonya şişesinin birinden he- men bardağa iki parmak boşalttı. Aksi gibi surahide yok, lava- bonun üzerindeki göğümden yarı- | sına kadar su koydu; soluk alma- | dan içti. Nanımefendi ve Hüsnü Cemal hanımlarla haşir neşir idi. Eski çengilerden bahis açılmış idi. içeride Hürmüz Hüsnü Cemal çengi OKursaklı tuturmuş:,, — Ayol onun , kursağı, yani çenesin altındaki şiş olmasa idi baş kadınefendi olurdu, diyor; Hürmüz hanım da çengi Mah: buptan kapı açarak, — Sen deli olmuşsun kardeş, güzel, güzel çengi Mahbuptu, üzerine gelir var mıydı? fındık kurdu, kozakelebeği gibi idi diye dayatıyor, Hüsnü Cemal hanım da cevaptan geri kalmayarak, — Kâni paşaların konağından eksik olmıyan, Şakırşukurun Fat- maya diyeceğin var mı kardeş? inden kanlar çıkıyordu. Dudu odada, bir kena- ra büzülmüş, uyku ile mücade- lede iken çengi bahsinin açılma- sından gayrete gelmiş, — Bizim Nişancalı çengi Binnaz hanımla Peruz hanımıda unutma- yasınız! Diyerek herkesi güldür- müştü. — Ayol Peruz hanım şanoya çıkıp kanto söylemekten başka ne bilir ? Onunkisi sözüm ona frenk aktrisleri gibi ağır ezgi, fistiği makam şanoya çıkıp boy göstermek! Diyorlardı. Bu lâflar boyuna böyle devam edip gidiyordu. Yatak odasında paşa, kolonya şişesine üçüncü defa olarak müra- caat etmiş, içi yanarak surahiyi ağzına dikip dibine kadar bitir- miş, mindere yaydığı evrakın üzerine serilmiş, horlamağa baş- lamıştı. hanım meşhur Leylâdan lâfı .. Şehri efendi Aziziye karako- lunun yanındaki Filipin ön came- kânına oturmuş, selâmlık dönüşü geçen mızraklı süvarileri, Nişancı ve İtfaiye taburlarını seyrediyor, paşayı sabırsızlıkla bekliyordu. Bu sabahki karar öğleden sonra Karagöz de buluşmaktı. Paşa Aziziye karakolunun önünde arabayı yavaşlatacak, orada bek- liyecak olan Şehri efendiyi yanına alacak, gideceklerdi. Çok şükür çok geçmemişti. Paşanın arabası gözüktü. Şehri efendi derhal içeriye atladı; yolu tuttular. Paşa, nişanlarını Esvapçıbaşının odasındaki dolaba bırakmış, ar- kasına avniyesini giymiş, yaka- sını da kaldırarak arabanın kö- a “İbrahim No, 1

Bu sayıdan diğer sayfalar: