30 Aralık 1931 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 5

30 Aralık 1931 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

2 Lİ KİĞNİDİMİ el ei YA A Sahife 5 Hileli inşaat Yollar neden çabuk bozuluyor? Belediye bu hususta yeni bir usul koydu Belediyenin yaptırdığı yol inşa- atında tanzim edilen şartname ve mukavelename ne kadar mü- kemmel olursa olsun müteahhit gene kaçamak yollar buluyor, yaptığı yol az bir müddet içinde bozulup çöküyordu. Halbuki bir yolun fenni şart- namesi yapılırken bu yola gide- çek taş miktarıda hesap edi- liyor, ona göre fiat konuyor. Meselâ: Bir metro murabbal yola on taş isabet edecekse mü- teahhitlerden bir kısmı bir metro murabbaıa yedi taş koymakta- dırlar. Her taş on iki kuruşa mal olduğuna göre her metro murab- baıda (üç taş noksan koyarak bir müteahhit bir “yoldan kendi hesabına mühim mıktarda istifa- deler temin etmektedir. Bu hileli inşaatın önüne geçmek üzere yeni bir üsul konmuştur. Her müteahhit, inşasını deruhte ettiği yolda, ne kadar taş kulla- nacaksa mutlaka bunları döşe- jmeğe mecbur edilecektir. Bu miktar taşı inşaatta kullanamıyan müteahhit, inşaatı bitirse bile kalan taşları belediyeye teslime mecbur edilecektir. Müphem bir nokta Italya ile hakiki ticaretimizin miktarı nedir? Izmir 28 — Izmir ticaret odası Istanbul ticaret ofisinin bir cet- velinde bir noktayı müphem bul- muştur. İzmir gazeteleri bunu şöyle yazıyorlar: Istanbul ibraçat ofisi, memleke- timizde 1931 senesinin on ay zar- fında muhtelif memleketlere yapı- lan ihracat kıymeti hakkında muntazam bir istatistik neşretmiş- tir. Bu istatiği memleketimizin ticaret odalarile iktisadi mahafi- line göndermiştir. Istatistiklerde nazarı dikkatimizi celbeden mühim bir nokta mev- cuttur: 1931 senesi 10 ayı zarfında Türkiyeden yalnız Italyaya25744000 lira ihracat yapılmış, Italyadan da memleketimize 16,031,000 liralık itbalât vukubulmuş. Alâkadarlardan yaptığimız tah- kikat neticesinde bu 25 milyon liralık © ihracatımızın odoğrudan doğruya Jtalyaya yapılmayıp Tri- yeste tarikile memleketimizden Avusturyaya, Macaristana Çekos- lovakyaya, Almanyaya ve hattâ Lehistana yapılan ihracat ok duğu anlaşılmıştır. Ihracat ofi- sinin bu mühim noktayı tashih etmesi lâzımdır. Ticaret odasında Yeni iki müdürlük teşkil edildi Ticaret odası teşkilâtı sene başından itibaren değişecektir. Yeni teşkilâta göre ticaret oda- sında iki müdürlük olacaktır. Bunlardan biri sicil işlerile meş- yul olacaktır. Bu kısmın müdür- lüğüne Taip Şevket bey tayin edilmiştir. Diğeri de tetkik müdürlüğüdür. Tetkik müdiriyetinde kara ve deniz ticaretleri, sanayi ve nakliye işleri için birer raportör buluna- caktır. Bu müdiriyete Hakkı Nezihi bey tayin edilmiştir. SN Vel Balık satılmıyor Bu sene balık iharcatımız daha azdır Fransa hükümeti gelecek ayın birinden itibaren Fransaya gire- cek balıkların nevini tahdit et- miştir. Bu tahdit kararı Fransaya ihracat yapan balıkçılarımızı şid- detle alâkadar etmektedir. Muh- telif şehirlerden bu hususta İstan- bul ticaret ofisine müracaat edi- lerek malümat istenilmektedir. Izmir o balıkçılarıda : şehrimizden malümat istemişlerdir. İzmirden geçen sene İtalyanlar tarafından o külliyetli ( miktarda balık mübayaa edilmişti. Bu sene ise hiç bir müracaat olmamıştır. Bu sene balık avı geçen seneye nazaran daha gevşek gitmektedir. Cemiyet tarafından çıkarılan ista- tistiklere göre fiatler de geçen seneki fiatlerden çok daha dü- şüktür. Alâkadarlar bunun sebebini iktisadi buhranın balıkçılığa da tesir etmesinde buluyorlar. Adalar denizi balıkçıları, Izmir balıkçıları havaların müsait gitmesi üzerine açıklarda balık avlamağa başlamışlardır. Bu sene daha ziyade açık deniz balıkçılığına ehemmiyet verilmek- tedir. Mis France Fransa güzellik kraliçeliği için yapılan intihapta matmazel Line Caisson de Souza birinciliği ka- zanmış ve kraliçe ilân edilmiştir. Matmazel Souza 18 yaşında ve Nicelidir. Dünyanın en büyük vapuru sefer yapmıyacak Nev York, 29 (A.A) — Dün- yann en büyük vapuru alan Le- viathan gelecek nisan ayma ka- dar Hobpken limanında seyrü- sefer yapmaksızın bağlı kala- caktır. Romanyanın bir tekzibi Paris, 29 (A. A.) — Le Pekzibi gazetesinin (yazdıklarına göre, Romanyanm Paristeki elçiliği, Romanyada bir yeni istikraz ya- pacağı ve harici ve dahili mora- toryom ilân edeceğine dair işaa edilen haberleri katiyetle tekzip etmektedir. " Şiddet politikası | Hindistan için için kaynıyor! Rangonda 15 kişi idama mahküm edildi Hindistanda Ovziyet (gittikçe karışıyor. Yeniden bir çok şehir- lerde müsademeler olmuştur. Baş- vekil M. Mac Donald bu hadise- lerin çok şayanı teessüf olduğunu İngiltrenin Hindistan hakkındaki iyi fikilerini isbat ettiği halde Hintlilerin buna inanmamasına müteessif bulunduğunu söylemiştir. Hindistandan alınan haberler orada büyük bir kıyam hazırlan- dığını bıldıriyor. Tagiliz memurları çok şiddetli tetbirler almışlardır. Bu tetbirler (e Hintlileri ( korkut- makta ve hazırlık faaliyetile devam etmektedir. Gandi bir nutuk irat ederek halkı mücadele için hazır bulunmağa davet etmiştir. Rangon şehrindeki son hadise- ler münasebetile tevkif edilenler- den 15 kişi idama mahküm edil- miştir. Aceba niçin beraet etti? Nev York, 29 (A. A.) — Mahkeme, geçen temmuz ayına rakibi olan bir çete ile müsademe ederken Harkem ismindeki Ital- yan mahallesinde oynamakta bu- lunan çocukları öldürmüş olmakla ittiham edilmiş olan çete reisi Wincent Coll'un beraetine karar vermiştir. Fransa - İngiltere Iki başvekilin ne zaman görüşeceği malüm değil Londra 29 (A. A.) — Iyi bir menbadan alınan haberlere göre M. Mac Donald, kânunuevvel ayı ortalarında M. Laval'e bir mektup göndererek Avrupa meseleleri ve bilhassa tamirat meselesi bah- sinde Fransa ile Ingiltere ara- sındaki noktai nazar ibtilâflarını mümkün olduğu kadar tenkis et- mek için bir çare bulmak zaru- retini daima göz önünde bulun- durmakta ve bu ciheti düşün- mekte olduğunu bildirmiştir. Burada beyan edildiğine göre M. laval, henüz cavap vermemiş- tir, fakat dün Paristen avdet et- miş olan fransız sefiri M.de Fleuriau hariciye nezaretine git- miş ve Sir John Simon tarafından kabul edilmiştir. Pek yakında Pariste Sir Leith Ross ile maliye nezareti erkânı arasında cereyan edecek olan mükâlemelere) gelince bunların umumi bir itilâfa münçer olacağı beyan edilmekte ve ilk mülâkat- lara Bâle komitesi mesaisinin vasıl olmuş olduğu neticelerin bu imkânı bahşedeceği ilâve ölun- maktadır. Mançuride Japonlar askeri hareketi durdurmıyacaklar Vaşington 28 — Japonyanın Mançurideki faaliyeti Amerikada endişeler uyandırmaktadır. Ame- rikanın Tokyo sefiri japon hariciye nazırını ziyaret ederek bu endişe- leri izah etmistir. Japonya hâlâ Mançuride bir emel beslemediğini beyan etmek- tedir. (Yalnız japon tebaasını himaye için tedbirler almak mec- buriyetinde olduğunda ısrar edi- yor. Japon hariciye nazırı bu yüz- den vukua gelecek zarar ve ziyan- ları tazmine âmâde bulunduğunu da söylemiştir. AKŞAM'ın tefrikası: No 80 ———ş—ğ—ğ—ğ—ğ—ğ 30 Kânunuevvel 1931 KIVIRCIK PAŞA Büyük Milli Roman Müellifi: Sermet fuhtar Paşa te, te, te... derken tavus kuyruğunu Çıkardı zangır zangır sallanıyordu. Feryat ve vaveylâların arkasını ayılmalar, bayılmalar takip etti. Konağın içi ana, baba gününe dönmüştü. Hengameye Okoşan (kerime hanımı: — Çekil karşımdan © uyuntu, Bu, kim bilir kaç senelik şeydi? Hanım efendizin balık eti zamanına aitti. Naftalinle mülemma olarak, senelerdenberi sandığın bir köşe- sinde duruyordu. Hürmüz hanım, hırkayı elinde tutarken : — Aman, kokudan başım tuttu; gözlerim kararıyor, kadınım! Diye başını yanına çeviriyor, sanki kar yağmış gibi, hırkanın üstünde pırıl pırıl pırıldayan naftalinleri de dökmemeye gayret ediyordu. Acele acele aşağıya indiler; doğru paşanın bulunduğu odaya girdiler. ; Hanım efendi, güya boleroyu Hürmüz hanıma bahşedecekmiş gibi, yakasmı şöyle düzelt, kolu- nun bombesini böyle kaldır, ken- dine uydur! derken, Hürmüz ha- nım da, olur kadınım, şurasını keserim, burasını biçerim! yollu tarif ederken hırkayı paşanın bur- nuna yaklaştırdı. Saniyesinde paşanın evlerinden dışarı oynadı. Avucuyla ağzımı, burnunu tut- muş, kan hücum ettiği için yüzü pancara dönmüş, Öl Öl Öl diye öğürüyor, ögürdükçe burnundan, gözlerinden yaşlar geliyordu. — Te, te, te. teresi dışarı götürün! demeğe kalmadan ağzın- dan tavus kuyruğunu çıkardı; koltuğun önüne serili duran krem renkli Kayseri seccadesinin üze- rine tam tertip, mufassal, rengâ- renk bir surette ferşetti, Keskin ispirto rayıhası, naftalin kokusunu o anda bastırmış, buram buram ortaya yayılmıştı. Hürmüz ve Hüsnüçemal hanım- lar, ağızlarını, burunlarını tuta tuta öğürüyorlar, hanım efendi ise bulantıyı, safrayı, mide kabar- tısını unutmuş, ateş kesilmiş: — Gördünü mü başıma gelen- leri a dostlar? En sonunda bu haltı da becerdi. Nikâhım, mikâ- hım kalmadı; kalmadı; boş düş- tüm! diye ter ter tepiniyor. — Boyum beraber evlâtlar büyüt, torunlar yetiştir, sonra bu günleri gör. Benim başıma gelen yolunmuş tavuğun başına gelme- miştir. Bu mahlükun artık adam olacağı kalmamış; barı ben de başımın çaresini göreyim! diye topuklarını yere vurdukça oda AY gözleri kaz beyinli karı; Vallahi ayağ ım altma > emel hımcımı ei çıkarırım. Koğmuş kocanı da çek; defolun! , Diye koguluyor, torunun üze- rine: — Şimdi ayağmı kırarım yu- murcak piç! sözüyle maşa fırla- tılıyor, çoktan küçük odayı boy- lamış olan paşa efendinin arka- sından; — Yıkıl şuradan ifrit, alçak, düzenbaz! iltifatları yağdırılıyordu. Saik, şartın bozulmasından, boş düşmeden ziyade, bir müddettir kafa tutan paşanın burununu kır- mak, gene yularlarını ele almaktı. Kaçıncı tecrübe olmuştu? Binde bir, paşamn da damarı tutup çizmeyi aşacağımı sezince, hanım efendi paçaları sıvayıp tepesine çıkar, horuz gibi başını didikler, zebun ve mağlüp eder, dediği dedik, çaldığı düdük vaz- iyetini takınırdı. Artık bu hâkim vaziyet, uzun zaman ve senelerce devam eder, hanım efendi üst, paşa alt kademede mihman, günler geçer dururdu. Çiftlik işi bile hâlâ yüz üstü kalmış, Paşanın çalımından sırası getirilip o söylenememiş, senede imzası da attırılamamiştı. Paşa küçük odaya girdikten sonra beş, on dakika 'geçti, geç- medi. Avazı çıktığı kadar: — Bilâl Diye haykırdı. Hanım efendi, şakaklarmı, bi- leklerini kolonya ile oğan Hürmüz ve Hüsnücemali derhal öteye itti; dizlerine basan (Menekşe bacı ile Sürpik duduya da tekmeyi savur- du; yerinden fırlayıp oda kapısın- dan kulak kabartmağa başladı. Paşa, hiddetten kısılan ve tit- reyen bir sesle, meydan okur gibi emri dayamıştı: — Şu yatağı al, selâmlık oda- sına götür Öküz gibi ne bakıp duruyorsun? Şimdi gözünün kan- dilinden başlıyacağım. Haydi basil (Devamı var) NN Türkiyede Frarsa sefareti Münakasa ilânı Beyoğlunda Fransa sefarethanesine inilecek yokuş üzerinde vaki harap Fransa konsoloshanesi binasının yıktırılması işlerini: müna- kasası 1932 senesi kânunusanisinin 15 inci perşembe günü Beyoğ- lundaki Fransa sefarethanesinin kançılaryasında icra kılınacağı ilân olunur, Şartnamesini tetkik için sefarethane kançılaryasına müracaat edil- mesi lâzım gelir. Vine

Bu sayıdan diğer sayfalar: