14 Mayıs 1933 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 8

14 Mayıs 1933 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Abdülmecit mesmmeeli maarif leri, maarif meclisi teşkili Reşit paşa maarifin intişari es- babını mütalâa için bir maarif meclisi ez ev Kadıas- kerlerden Hikmet bey - phi ir müter- t Rüştü paşa, 'uat etti Sübyan mekle rüştiye mek- tepleri, darülfüni Mekâtibi umumiye nezareti de teşkil edildi Maarif mi daimisi sudur- u yolda başlanılan mesaiye kümet işleri Sait paşa elinde kaldı. O da Reşi Mi ih —— rağ uğraştı; İstanbulu ye- lıştı, Hattâ ileri: 1 kanmıyarak idamlarını istihsale bile kalkıştığı Hvağette Bu ara (rüştiye lek öpileririle çocuklara ressamlık e orlar- mış) diye harite taallümünün me- nolunacağı sini dayar. Mekâti ii mum; Vehbi mı mi teftiş Faki” diye korkarak i Azasından | mütercim Mehmet Rüştü paşa m reisinin nezareti altında bulu- acaktı. Maarif meclisi dan e kesmek o vaktin hükmün: üşkül, oradan ayrıl madkçe da kia daha müşkül Kk mal efendi Davutpaşa mek- tebini rüştiye mektebi ti ile yeni usulde talim ettiği şakirtleri 1264 te Sultan Abdülmecit huzu- runda imtihan ettirdi. Yeni açılan beş mektebin tale- beşi 1265 te meclisi vâlâ daire- &, tihan olundu. Kemal efendinin hi i tahsin edildi; ertesi günü kendisi ne cel ra kabul rak iltifata mazhar oldu. ü ıslahı mümkün olamayınca nazır Kemal efendi rüştiye mekteplerine süb- yan mekteplerinin haşr senesinde rak bir, darülfünündü okunacak dersi lere sie, amilaz için arifte öyle içek yeri mecpnam kendisini at- mak vükelâ için bile kolay bir i 5 değildi. A iden Kemal efendiye Ee re li No. 18 GENÇLİK HATASI © 14 Aşk ve macera romani Nakili ; » Celâl, onu, kollarından tuttu v men doğyı çekti. Saçlarını e arak: — Evet, liye ikimizin de sabretmesi lâzım... Fakat ba- na emniyetin i “e Ni) söyliyemem, Fakat namusum ekledi Sabiha benden bo- şarimağa razı olmalı... Bu uğurda salla mevrus bütün servetimi ani feda edebilirim! Muhtar, 'decek, yeni maarif işleri bu yü Bana i kak Ne ni e emniyet et... Biraz sabırlı | ğini bilmiyor mı Bu şeri i : M takan bindim ge msi vii. ü iminin - Sevdiği adamın rin onun indinde hiç bir kıymeti efendi i | eri karşısında, Ulviye, yavaş ya- | olmuıyacağına eminim... Maama- sebil Rİ e ml 0, fih, üzülme! Elimden geleni deriğ teli ile - iğ örleklerin verdiği kararlari iyeceğim... idiler e alışmıştı. Genç kız- Fakat sen niçin onun z Vehbi mollanin azameti de çeki- | lığı nasıl itaatla geçmişse, ayni çipi kararlarını şifahen söyle- çi lu, Çubuk içmeğe merakı le i bir zevce mek istemiyorsun?.. Ateşin karşı- iyade olmasile mez gitmek Hem de, sevgilisine « o derece em- | sında ıyan sen, nasıl olu- İköneiden rdu ki, bir | yor da bir çift kadın gözile yüz- Sr arkasında uşağı siyah | an sahip ondan ye etmek aklın- çekini; n?. gen içinde iki metrelik uzun dan geçmiy: — Ben ondan korkmuyorum, fa- gubuğun vu taşırdı! i Genç erkek, artık bahsi uzat ket kendimd nl... Zi di maarifte / Vehbi | m. vii dan hükümetin bazı erkânına seylemişti. ifi umumiye meclisi reisi Abdülhak efendi de bu fikirde bulunuyordu. B hak l iaşe zim maarifi umumiye eden hâmisi Âli a skrm da bunu besik, ve tersiç. . bakat düştü? Miayet H. 1206 da Ahmet Cev- 5 e helâ kuburlarına atar! > fikirler o can kay- na düşerler dei Sarım yüğe li adam değildi. Sait paşa: geçti O da işin ilerisine az Reşit paşa adamları bu suretle büyük atlattılar. Damat Sait paşayi zaptetmek kolay değildi. bül i nun asri ak adam olmadı- ğını nihayet lü de seraskerlik gene sadarete geti: se 6 a bu defa Cevdet imi diyi maarif işlerinde çalıştırdı. arif meclisinin la bir kere inikat eden bir umumi heyeti var- dı ki bunda meclisi vâlâ reisi Ri- fak, Hariciye nazırı Âli, serasker Rüştü paşalar ve Fuat urlardı. Daimi meclisi maarifi umumi: yenin Gm bir müddet va kanüvis Esat, sonta hekim başı Gi efendiler blundaliz lis âzasından ve iktidar lela Kemal efendi de me- kâtibi umumiye nazırı oldu, ile maruf ve uygunsuz görünen bazı ahvalinden dolayi menfur idi. Âli paşanın bu yolda adamlarını memuriyetlere ire itiya» dı hoş bir şey değildi. İptida sübyan mekteplerini islah lâzım geliyordu. Fakat bunlar ev. ksf nezaretine merbuttular, Ora- de son ilâve etti. Kemal efendi o sırada Bezmi- âlem valide sultanın Sultan Mah- mut türbesi civarında (Darülma- lisi ML LÖR Haremin mü- ür! suretile mesele AE m addedildi. Cevdet efendi açık türkçe yaz- valide sultan sübyan mektepleri gocuklarla ela gleker az bulunduğunu kâhyası Hüseyin beyden sorar, Mektep görmüş bir adam olmi- yan Hüseyin beydebu bapta Vehbi molladan malümat arar. Molla e bir sermaye a gibi sevinerek: cemal edi kendi icat ey- > sap rüştiye mekteplerinin şan ve şerefine halel ilani için valide sultan efendimizin mekte- bine ima çocuk se sg iste miyor, yoksa emrolunduğu halde ben bir öğ mektebi şakirt ile doldururum Diye bir > tahrikâta girişir! Hüseyin bey tahkikini kendisine arzeyleyince valide sultan pek zi- yade hiddetlenir ve işi hemen Vehbi mollaya havale eder » Vehbi'mi olla derhal etraftaki ini top- we valide mektebini tıka, basa doldurur, Zavallı maarifi umumiye nazırı çalışır, çabalar, meramını anlat. mağa muv: olamaz. Bundan sonra Vehbi molla ma- arif) namile e yaptırdığı, güzel bir | mak icin uğraşır, maarif kâtiple- mektep bi eyler, kaddeme teşkil etmek ve rüştiye mühimlerini bizzat pi alırdı. mektepleri fevkinde. hmlaymek. le ifi umumiye eclisi e inikat ile müzakererlerde lm ür devam! du; veni bir kere de vükelâdan birisinin ein ve dirler ei ak- Tisi vâlâyi ahkâmı rülye vel hariciye nazırının -riyasetlerinde işleri müzakere eyle di Rüştü paşa gibi bazı vükelâ da âza — bu içtimalarda hazır ulunur müzakerelere iştirak ederlerdi. Meclisi umuminin . kâtibi Ah- met Gövde efendi idi; bir ay için- ve gelecek ayda yapılması muta- savver şeyleri meclise arzeylerdi. Cevdet efendi darülmuallimin vücuda getirdi. Tin üç aylarda « cer için taşraya gitmelerini menederek kendilerine kâfi maaşlar da tahsis ettirdi. XArkasi var) vga Ve cer Beyoğlunda Musa isminde biri- si dün gece sinemadan çikarak evine giderken evvelce ha avga etmiş ve garson Mehmet önüne çıkmı gene kavgaya başlamışlardır. Onal Mehmet bıçakla Musayı muhtelif yerle e yaralamıştır, Lâfı çevirdi: Bir annenin zevkini okşamak e daha isabetli bir sual annelerin başlar ebedi teranesini tekrara e Celâl, e dinli- yordu. tir zamanı geldi. “ « * Ulviye sordu li ne zaman görecek Ei fırsatta... rm İzni abadan ayrılami Zımı saniyorum... Tabii, öndikini şüphelendirmek doğru olamaz... Bir gün, yayi gideriz... Hak- kım yol vet lala yar amma... müdd — Sus, şekerim... Amm mamması ike Bırak bu işi m idare edeyim... Ertesi gün, Celâl, erkenden, Muhtarın evine gitti. Arkadaşını ve genç erkek, sevinçle, ordu: — Hayrola... Ne var?... La De ölenler niçin ilede bu; — Alay etme, Muhtar, an b La için yana ge yar ancak sana İtimat simdi er sığınarak rica edi- a da güç mey Beni Sabihayı tanırım... Öyle kolaylık. la kanacak Kadınlardan die rica para eder, ne tehdit!.. — Her halde bu işin üstünden — Evet, kendimden!.. Sen o ka- .— benim tanıdığım gibi tanısan, çıldırtır. e hakim olmamakta & ürküyi şımda, mi onun için Sabihayı gör- mek istemiyorum!... — Pekâlâ... Israr a > Belki de hakkın var... Bö ması daha Sayi 25 unu iyi bil: cerikli bir avukat var. Gel, şu işi ona tevdi edelim.. Celâl, SENE bir işmizazda bulundu. Muhtar, ısrar etti, 3 Bi a 8 g La a BA ğ ö a Ş Bildiğin gibi hare- ket et... Fakat neticeye çabuk varalım... — Avukat Lütfi beye şimdi bir p yazıyorum. Yarı arın akşam 'essur kadındır. Tahammül r. — Bizim avukat ta pişkinlikte ondan aşağı kalmaz. Celâl, yerinden kalktı ve arka daşından müsaade istedi: —A... Neden — acele?... Bu kadar çabuk mı — Babam, b: bekler... Ne iki erkek, biribirlerinin elini sa- mimiyetle siktiler; Ulviye, o sabah, kalbinde iki hisle uyanmıştı.” Emniyet ve en- di şe... O, Celâlin vadindeki samimi. yetten, bütün safiyetle namusunu Mafıs 1933 14 Mayıs 1933. : Tel teslim ettiği adamın dürüstlüğün- ge rnk m > şüphe etmiyordu. e tiraltan — Mecburum, Makro. “ Gü diğer taraftan de Celâlin'tek- Keyif için söylemiyorum... Mut lif ettiği sabır, Ulviyeyi endişeye laka bu böyi le olma flar: Aksi nım en alçak ada- mi telâkki edilebilirim... e hayretle, arkadaşma Gil utanarak, başini önüne iğdi. — Şimdilik sana daha başka bir düşürüyordu. Hangi sebepten, sevgilisi, kavuş- malarını tehir ediyordu?... Hangi sebep, onu bu vazifeyi bir an ev- vel ifa etmeden meneyliyordu?... Heyhat! O bu suallerin hiç birine cevap bulamıyor ve üzülüp duru- yordu, pi (Arkasi var) '

Bu sayıdan diğer sayfalar: