CUMHURİYET 6 Nisan 1939 Açlık.. Bahar gelmişti. Ağaclar yeni yaprak de kavga eden, ıstırab çeken ve budalaca Unmış, güneş yer yer kumların üzerinde sebeblerle ölmek istediklerini söyliyenler parhyor, taşları yaldızlıyordu. Adam bir vardı... Sıradan artık kalkmak istiyordu. Sıska sıranm üzenne oturmuştu, sakalları uzamış Vorkunc derecede sarı bir yüzü, kalın si adamuı bakışları gittikçe daha müz'ic olyah kaşlarm altında kaybolmuş küçük maya başlamıştı. Onu, kirpiklerinin aragözleri vardı. Ayaklarını öne doğru uzat sından görüyordu. Niçin kendisine bu ka\nı§tı. Yırtık pabuclarının etrafmda ser dar dikkatle bakıyordu? Ah mel'un... Sıranın iki tarafına tutunarak fealktı. çeler, güvercinler geziyordu. Eğef karnı tok olsa bu güzel havada mes'ud olmama Güvercinler uçuşarak kaçtılar. Şişman iina imkân yoktu. Yırtık pantalonuna, kadın başmı önünden kaldırıp baktı, ah, özerindeki ince solgun cekete, yatacak o da bir zamanlar rasgele insanlara içle rinde nasıl bir facia gizli olduğunu bilmeyeri olmamasına .herşeye rağmen... İki gündenberi ağzma bir lokma koy den, anlamadan böyle lâkayd bakıp geçmamıştı. Yalnız evvelki gece bir pencere mişti. Şişman kadın onun açlıktan ölmek kenarında bulduğu kurumuş bir ekmek üzere olduğunu bilse acaba ne yapardı? kabuğunu suda ıslatıp yemişti. Fakat Yüzünü buruşturarak garib bir şekilde fayda vermemişti. O gece sabaha kadar güldü. İnsan böyle dakikalarda bile gene uyumamış, karnı sancılanmış, kafasma «açma şeyler aklma getirmekten geri durgarib bir sersemlik gelmişti. Şimdi ise da muyordu. Ayakta güçlükle durdu. Gözlerinin içi ha müthiş bir halde idi. Oturduğu sıraya yayıldıkça yayılıyordu. Gözlerini bazan yanıyordu. Sanki içlerine bir yığın toz açıyor, fakat sonra hemen halsiz halsiz dökülmüştü.. Etrafını oldukça bulnık yarım örtüyordu. Onlan daima açık tut görmekte idi. Bununla beraber ağaclann •nasına imkân yoktu. Kurşun gibi ağırdı yarıya kadar kireçlenmiş olduğu, dikkatinden kaçmadı. Hatta karşıdaki şişman lar. 1 Bir parmağını ağzına sokmuştu, onu e kadının çorabındaki deliği ve kendisine miyor ve ısırıp parçalamamak için kendi garib garib bakan sıska adamın küçük ni güc tutuyordu. Bunlar karnı tok bir in parmağında altın bir yüzük olduğunu farsana garib görünebilir. Zaten «tok açın ketti. Nihayet sallana sallana, parkın kapısıhalinden anlamaz» demezler mi? na doğru yürümeğe başladı. Nereye gidiParmağı damağına mayhoş bir tad vermekteydi. Bazan midesi fazla bulanıp da yodu? Kendisi de bilmiyordu ki... Nereye ağzına sular dolunca yerinde biraz doğru olursa.. İnsan bu hale düştükten sonra ne luyor, bu acı tükürükleri nefretle yüzünü ehemmiyeti var?.. buruşturarak toprağa savuruyordu ve bi Yoldan geçenler dönüp dönüp bakı raz sonra hemen gene parmağını ağzına yorlardı. Belki de onu sarhoş zannedergötürüyordu. Bu onu oldukça uyalıyordu. lerdi. Serseri diye, içlerinden küfür edenDaha evvel parktaki yeni fılizlenmiş yap ler de vardı herhalde. Ah budalalar!. raklardan keparıp çiğnemişti. Fakat yap Fakat onun aç olduğunu nereden bileraklar daha fena idi. Ağzuıı zehir gibi ceklerdi.. Halbuki bir zamanlar avurdlarını şişirerek ve bundan çenesine doğru yapmış, içine baygınlık vermişti. Tahammül lâzımdı. Fakat insan bir yayılan tatlı bir gerilme ile acı hissederek neticeye kadar tahammül edebilir. Hal yemişti. Çenesinde yağlar parlamıştı. buki onun için hiçbir netice, hiçbir kurtu Dudaklaruıın kenarında biriken kırıntılan luş çaresi yoktu. Çalışacak halde değildi. dilile topladığı zamanlar!.. Ah yumuşak, Sonra dilenemiyordu da... Bunun tecrii sert lokmlar.. Dişlerinin arasında çıtırdı besine bile kalkamamı§tı. Orada, sıranın yan gevrek ekmek kabukları.. Elini açabilse, yahud şu önünden geüzerinde, yan ölü hatta daha beter, pis bir paçavra halinde otururken içinden kendini çenlerden birinin yoluna çıkıp açun, ölüzorlamıştı. Hayalinde kendi kendini aya çenlerden birinin yoluna çıkıp «açım, ölüğa kaldırmış, parkın kapısından doğru, mek, bu, ölümlerin en sefılı ve en müşküelinde köpeğüe gelen genc kadmm önüne lü olacak herhalde.. Şurada yere boyluonu göndermişti. Tam elini uzatacağı boyunca uzanmak, «on kalan kuvvetile Eirada ise içinde müthiş bir çpküntü ol toprağı kucaklayıp trnaklarile kazrmak, muş ve hayalen bile bu tecrübeyi yapma kıvranmak, birşeyler yapmak istiyordu. ya tahammülü olmadığını anlamıştı. SeYavaş yavaş ilerledi. Bir sarhoş gibi fakt, açlık hicabını izzeti nefsini yok ede iki tarafınasalıanıyof. > u " ' 1 J " memişti. Serin rüzgâr.. Yosun kokusu.. Deniz karşıda masmavi uzanıyor.. Deniz, sakin Dilenemiyordu, çalışamıyordu. Ve iki gündıir açtı. Zaten ondan evvel de gayet ve pürüzsüz... Rıhtıma gelmişti. Oraya çömeldi. Bahafıf şeyler yemişti. Peki hali ne olacakşını elleri arasına aldı. Arkasında ayak tı? Hiçbir ümidi, bir beklediği yoktu. Eğer harikulâde bir hâdise olursa, o başka sesleri duydu. Ayak seslcri yaklaştn tabiî... Bütün kapıları yoklamıştı ve ala Efendi.. Ses kulaklarına uğultu halinde çarpı bileceği şeyleri almıştı. Artık istiyemezdi, yor: istese de vermezlerdi. BUGÜN MATİNELERDEN İTİ6ASEN Senenin en muazzam ve en güzel TÜRKÇE SÖZLÜ ŞAHESERİ İPEK'de L Birbirini cekemiyen artistler Holivudda birçok kadm yıldızlar hiç yüzünden birbirlerine dargındırlar. Fırsat bukalar yekdiğerlerini bir kaşık suda boğarlar Holivud'dan yazılıyor: | Her meslek erbabı arasmda olduğu gibi sinemaya mensub insanlar meyanında da birbirile kavga eden, yekdiğerıni cekemiyen şahsiyetler vardır. Bunlann hepsini kat'î şekilde tespit etmek şüphesiz mümkün değildi'. Fakat meshur hâdiseler dolayısüe birbirine diş bileyen tanmmış yıldızların kimler olduğu burada azcok bellidir ve maceralan dilden dile dolaşmaktadır. Meselâ Virginia Bruce, Joan Cravvford'u bir türlü affedemez, çünkü Joan onun ilk filmini gördüğü vakit gayet ciddî bir rol oynamakta olmasına rağtnen kahkahalarla gülmüştür. Joan Cravvford'un da Norma She arer'e karşı müthiş hıncı vardır. Çünkü onun M. G. M. şirketinin en büyük direktörlerinden müteveffa îrwing Thal Virginia Bruce berg'le evlenmiş olmasım bütün güzel rolleri kendi seçip başkalarına hiçbir $,ey disine verilmesi için çok çalışmış, fakat muvaffak olamamıştır. bırakmamak maksadına atfetaıektedir. Merle Oberon da hiç yoktan Dolores Ve bu iş, aşağı yukarı zincirleme tarzında uzayıp gitmektedir. Norma Sha del Rio'ya diş biler. Neymiş, kendisi de erer de gazeteciler kralı Hearst'in kansı esmer olduğu ve pek arzu «ttiği halde Marion Davis'e kızgındır. Neymiş, bir hiçbir Meksikah kadm rolü verilmiyor, gün sokakta onu görmemezliğe gelmiş. Meksikalı kadm rolleri sade Dolores'e O zamandanberi iki artist kat'iyyen gö inhisar ettiriliyormuş. rüsüp konuşmazlar. Dolores del Rio da her deruhde etMarion Davis'in yıldızı da Mac West mek istediği rolde karfisına rakib olarak ile kat'iyyen barışmamıştır ve Mac çıkan Lupe Velez'e kin beslemekte, Lupe West'in ismi Hearst'in dolayısüe Marion Velez ise bütün Holivud'daki kadın arDavis'in nüfuzu altında bulunan gazete tîstleri bir bardak su içinde bogmak için lerde kat'iyyen zikrolunmaz. Çünkü fırsat beklemektedir. Malumya o sinema Marion, Mac West'in kocasını kandır merkezinin en geçimsiz ve en kıskanc mak teşebbüsüne giriştiğine zahib olmu$ Havva kızı odur. tur. Mac West ise Marlene Dietrich'i Bu geçimsizlik saKasi sade büyüklere hiç sevmez. Çünkü Marlene Dietrich bir münhasır kalsa neyse.. İki küçük artist gün gazetecüere mülâkat verdiği sırada Shirley Tempel ile Jean Withers de yekMac West'in ismi geçince: diğerine dargındır. Cünkîi çok komik oIan Jean Withers, Shirley'in bîr mec'îste Böyle bir artist tanımıyorum! taklidini yapmıs, o mecliste bir de füim Demiştir. Marlene Dietrîch de kendi hesabma amüi varmış. Bu vaziyet küçük artistin Marle Oberon'a düşmandır. Zira, Marle san'atkârane haysîyetinin kesrînî mucib* Oberon meşhur renkli filmî «Allahm olurmus.. Daha neler de neler, ÇORTI bir bahceleri» ndekî bas kadın rolünün kfnTramvaylar durdu... Otobüsler işliyemedi... Otomobiller geçemedi... Görülmeraiş bir kalabalık, tstanbulu istilâ etti. (Münakalât d u r d u ! ) Sinemalarım istiab edemiyen halk Anna Bella Tyron Pover Loretta Yoııng Filmin Fransızca sözlü nüshası MELEK Bu akşam saat 8,45 te Sinemasmda gösterilmektedir I SARAY SİNEMASINDA LORRE (Fransma 2 büyük ve güzel film birden: Baş rolde: PETER Mr. 1 Mr. MOTONUN YEMİNİ SÖ2IÛ) 2 VENEDİK MOTO'nun birçok tehlike ve maceralar arasmda Çinde esrarengiz g TRENÎ BUGUETTE DÜFLOS ve VtCTOR BOüCHER tarafmdan oynanmış zevk ve şıklık filmi. İlâveten : FOKS JURNAL da Bay DALADİA'mn nutku ve Madridin zapti AZAKFERAH TOrkçe sözlO ve şarkılı 1 ŞARL BOYER'in şaheserl Bugün iki iilm, seanslar I 3 ve 8 30 da Tel 21917 Karagümrük A Y S U sinemasmda E M i L E I B O R A bütün civar eğlence mahallerini doldurduktan sonra mübalâğasız « 3000 > kişi geri döndü Efendi.. Güneş sırtma geliyor ve sıcaklık büs7 Nisan Cuma akşamı PANGALTI ABDÜLVEHAB'ın şaheserl büyük fedakârlıklarla gösteriliyor. Başmı güçlükle çevirdi, demîn parkbütün halsizliğini, uyuşukluğunu artırıta karşısında oturan ve durmadan kendiyordu. Fakat karşıda, güneşin altında gözlerini kırpıştırarak, kendi gibi ısınan, sine bakan sıska adam.. San'atkâr Bayan MUALlıA Seanslar: 10,30 1 3,30 6 Seanslar: 10,30 1 3,30 6 Efendi.. hallerinden memnun kimseler de vardı. Suare: 8,30 da Suare : 8,45 te ve eşsiz okuyucu B Ü R H A N Yüzünü buruşturdu. Burada da mı, Onlar da bir sıraya otumuşlardı. Biri şişSESYILMAZ, San'atkâr Kemanî man yaşlı bir kadmdı. Yün örüyordu. Di burada da mı o herif buldu onu!. DişleriSADİ, Piyanist FEYZİ ve diğer ğeri sıska, sarı gözlü bir adamdı. Sık sık nin arasından tükürür gibi söyleniyor: san'atkâr arkadaşlarının iştirakile Allah belânı versin.. ona bakıyor, adeta göz hapsinde tutuyordu. Bir de şişman bir adam vardı ki durŞimdi o daha yakına geldi. Yanına madan dişlerini karıştırıyordu. Şu üç in çömeliyor. Adamın birdenbire gözleri Bestekâr Salâhaddin Pınar'm yeni eserlerini kendisinden dinleyeceksiniz. san üçü de şöyle, böyle yemeklerini yemiş büyüdü, tüyleri diken dıken oldu. O ne Ayrıca SİNEMA ve ZENGİN PROGRAM JEAN RENOIR'in Büyük Fransa Ihtilâlinin muhteşem tarih olacaklardı. Belki de ekmek peynir ye Allahım!. Adamın elinde yüz dirhemlik safhalarmı tasvir eden süper film mişlerdi. Fakat sıcak yemek yemiş olma pembe kabuklu bir ekmek parçası var! lan da imkân dahilinde idi. O, bir za Sonra kâğıda sarılmış birşeyler... manlar, sıcak yemekler, hem de çok iyi Bunları ona doğru uzatıyor: yemekler yemişti. Allahım şimdi bu sı Çok fenasmız. Alın, haydi canım.. İstanbul, Beyoğlu, Kadıköy, Boğaziçi ve Adalardan alınan müteaddid mekcak, lezzetli yemekler onun için ne bü Yüzüme öyle bakmayın.. Biz halden antublar ve telgraflarla hususî müracaatler üzerine bu hafta gösterilecektir. yük ve ne uzak hayallerdi! Onları düşün larız. Benim de başımdan geçti bu. UMevsimin büyük sinema zaferi olacaktır. Gelecek program (BİR KAVUK DE,VRİLDİ) mek, manzaralarını gözünün önüne getir nurulur... Seanslar: 2,50 5 7,15 9,50. T e l : 43143 mek midesini çıldırtıyordu. Biraz ekmek Aç adam bu sözleri anlamadan dinli peynir olsaydı.. Yahud yalnız ekmek.. yor. Kulakları öyle çmlıyor, kalbi öyle Hayır onu hemen yiyemezdi. Dişlerile çarpıyor ki şimdi!. Elini uzattı. Titriyen ince ince koparırdı, <daha doğrusu geve gergin kolunun ucunda iskelet parmakları Eski malıye müfettişlerinden Ferid lerdi ve onu bitirmemeğe gayret ederdi. sallanıyor ve bu parmaklar pembe kabuk Assıoyun pederi SABİT ASSIOY Ağlamak istiyordu. Sıska adam da lu ekmeğe değince titreme artıyor, dişleri uzun zamandanberi muztarib olduğu hâlâ onu dikkatle tetkik etmekte devam e birbirine çarpıyor ,ekmek orada, parmakhastalıktan kurtulamıyarak dün vefat diyordu. Bu bakışlar da onu fena halde lannın değdiği yerde, rüya görmediği etmiştır. sinirlendiriyor. «Halim olsa ve kalksam, muhakkak... Ne de sıcak temas bu! Cenaze merasimi Beyoğlunda KuleParmakları birbirine karışarak, titriye dibinde, Büyük Hendek caddesinde kâonu boğabilseydim» diye, düşündürüyordu. Bu sırada kuşlar ayaklannın ucuna rek, dişleri birbirine vurarak bir lokma in Keneset İsrael Sinağogunda bugün saat 14 te yapılacaktır. kadar yaklaşıyorlardı. Aralannda güver kopardı. Obürü: Füminde altın sesile bütün gönülleri teshir edecektir. Yavaş yavaş çiğneyin, diyor. Soncinler vardı ve koyu mavi, gümüşi tüyleri Programa ilâveten : Her hafta yeni METRO JURNAL ve VVALT DİSNEyin renkli M I K I L E R 1 güneste ipekleşerek parlıyordu. Bir ara ra fena olursunuz. Peynir de var. Bir • N o t : Yalnız bu akşam için lüks balkon ve localar davetlilere tahsıs edılmıştır. Babam, Hafız Kaptan Salih Çepoğlık, bir tanesini yakalayıp gizlice bir kö çorba iyi gelirdi ama, beklemeğe vaktiniz şede yenecek bir hale koymak mümkün olmadığını anladım. Demindenberi sizi lunun ölümü dolayısüe cenazesinde buYarın akşam saat 20,30 dan gece saat 2 ye kadar seyrediyordum. Yaprakları çiğnediğinizi, lunan ve aynca yazı ile büyük acılarımüdür? diye düşündü. mıza iştirak eden aile dostlarımıza ve Sonra bu düşüncesini saçma buldu. sonra parmağınızı emdiğinizi gördüm, babamın aziz arkadaşlarına minnettartstanbul Garsonlar Cemiyeti Hastanesi ve Düşkünleri menfaatine Kalkıp gene mahalle aralarına sapsa, bir bunlara o kadar aşinayım ki... Yavaş, lık hislerimizle ayn ayrı teşekkür eyyavaş, dediğim gibi, yoksa mideniz altüst pencere kenannda, yıkık bir duvar üze leriz. rinde acaba bir parça ekmek bulabilir olur. Merhumun büyük oğlu Resul Çepoğlu Memleketimizin biricik M U M İ İ A Kemanî SADİ ^ y Şimdi lokma ağzında, onu dudaklarımiydi? Ah, bunu yapamıyacak kadar San'atkâr okuyucusu Bayan • • • • « • • « F E V Z İ Aslangil refakatile halsizdi. Gittikçe de fena oluyordu. Da nın arasma alır almaz evvelâ hırsla ısırdı. yaşlar yüzünden çenesine doğru süzülüRİİYİİ^ ^nHIÇCD Balkan Jt\ir\ n * | MAÇ (Halk Operetindeki seanslarından marlarında kanı çekiliyor, vücudü havası Allahım bu yumuşak, bu nefis şeyin te yorlar, ve mahzun mahzun gülümsüyor. ÖUlUK KUNotn Yıldızı ÜJLM UALMAO s o n r a ) Büyük bir orkestra refa Hakkın var. Ben de böyle olmuşboşalan bir balona benziyordu. Yavaş mas etmesine artık imkân kalmadığını katile iştirak edecektir. GARDEN, TURAN ve LONDRA barlarının güzide zannetmişti... Ve demin o kadar kızdığı tum. Daha iyi, çabuk açılırsm. Dediğim yavas sönmekte olan bir balona... artistleri tarafmdan zengin varyete programı. MİÇE PENÇEF trupu numagibi yavaş ye, ağır çiğne, peynirden de al. Dünya ne garibdir!. O sırada önüne bu sıska adam!.. raları, S. ATİLLÂ millî revü heyeti, Kozak Yaylası Zeybekleri, sürprizler, Lokma boğazından inerken omuzları Birazdan kendine gelirsin.. Ne yapalım getirilen yemeği fazla yağh bulup söyleİzzet kazinosu ve Ambasadör Saz heyetlerinin 25 kişilik ALATURKA KlÂsik KONSERİ. ERTUĞRUL SADİ TEK ve arkadaşları tarafmdan nen insanlar, iştihasızhktan şikâyet eden sarsıldı, derin bir hıçkırık.. Fersiz, bula hayat bu.. Geçer, hepsi geçer... ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ H İTAAT İ L Â M I Vodvıi 3 perde. mtmmmım^^am ler ve dolablannda yemekleri olduğu hal nık bakışlı gözlerinden yaşlar fışkırdı. Bu JPeride Celâl Sebebi basit YASASIN ASK Ttirkçe sozlü Arabca şarkılı TAN Sinemasmda FERAH'da ÂZAK'da Büyük Konser ve Mişel Varyetesi Fransa ihtilâli T A KSİM sinemasmda 1 Beşiktaş S U A D P A R K sinemasmda A $ K I N G Ö Z Y A Ş L A R I Önümüzdeki Pazartesi matinelerden itibaren C ÖLÜM Bu akşam büyük gala müsameresile açılıyor T 1 N O R O S S t Conchita Monyenegro MİCHEL ALFA LALE PARİS IŞIKLARI ( TEŞEKKÜR " Şehzadebaşı T U R A N tiyatrosunda BÜYÜK GALA MÜSAMERESİ PROGRAMI