8 Mayıs 1937 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 11

8 Mayıs 1937 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 11
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

1Z ME hasbihal HABER -— Alisi postası e A Şa a e Istanbul Eğleniyor / Kasapların Küçük Çekmece- eerasessesarasanreerasa sar sene sase e sanane ss sn Yazan ; A; Faik Güneri Gene yirmi dörde çıkmış. Böyle gi- derse bu ne elliye verilir; ne altmr. $a... Hem İzmirden de ihracat böşlar mış diyorlar. Bu mübarek ihracat Yapıldı mı yükselir de yükselir, , Bu muhaverenin nerede geçtiğin ğ tahmin ettiniz mi bilmem? Fakat dirçoklarınızın zannedeceği gibi pa* ta borsasında değiliz. dü ukanki cümleyi söyliyen, elin- seki uzun bıçağı masada şakırtı ile enine boyuna bir hayli sürüp, başı ne kederli kederli salladıktan sonra bana dönüp sordu: —Size'ne kadar birşeyle”? | İ t | iş Bir kasap dükkânmdayız. Yan tünde da, ileride ve başımızın ü Beğ yem koyun, sığır ve kimbi- Mez adar keçi budunun teşkil yazi garip dekor içinde belden bağ- bile beyaz önlüğü ve elinde demin ilediği pırıl pırıl bıçağiyle karşıma ikilince doğrusu kendimi bir an tit- yemekten alamadım. O, alışıklığın verdiği bir çabuklukla soruyor: Yağlı mı olsun, az yağlı iyi değil mi? Sonra yanda asılmış bir parçayı söyle çeviriyor; ik — Mübareğin de yenecek yeri arasıdır ha... Size Karaman vere cek değilim, Dağlıcın da şimdi za» manı değil, Tam kuzunun yene » cek çağı... i Ben bu kadar lâf arasında şaşa” amıştım. Yalnız: r Gr Kemiği az olsa, iyi olur. Diye. bildim. Bunu söylerken o kesmeğe başlamıştı bile:.. , Bilmem, hatırıma nereden geldi. sülerek: 5 i > Sakın, keçi falan olmasın? ; Diyecek oldum. Bu sözüm onun üzerinde bir tahkir tesiri yapmış gi” z göründü. Hemen işini bıraktı , ,77 Anlamadım, dedi. Keçi, ke- — Bilmem ki bulâf da inilir ge i Gel bakalım bulabilir misin bu d m lokma keçi eti? "esüphanallah der gibi birkaç Sm başını iki yana salladı sonra bir k— Ai dedi. Hem bir de keçi ol v ne çıkar? Keçi eti fena ey mi? allahi bir körpesi olsa e mu, değme koyuna değişmem eti A ma bunu kime anlatırsın. Bir keçi , gidiyor işte... bunları eek bir müddet i ir sfiyetle, i manda afiyetle yediğim Biri Le eri Li le husule getirdiği hatır 0 a lıradan geçiyor, midemden ğırsaklarıma doğru © bir sancmm yandim duyar gibi oluyordum. ve akat bir kasabın ağzmdan «eçi etinin bu şekilde methini işit tikten sonra da İstanbulda bu kadar olu rün sp 00 0000000 0008UAA Ep 0000 40 0000000000 van v0 dna eau eşe şeasn0000 b — Bak, şu kâğıdı bile çok görenler var i bunu bedava mı alıyoruz biz. Kâğıt bugün yahu! Bu haydi tartıya dahil diyelim. Ya üstünün kâğıdı? ; etten pahalı amana Ğİ emre ği hikmetini ık keçi eti satılmasının bil Snlamamanın apdallık olacağını ken; di kendime düşünüyordum. O devam ediyor: ——- Acaba keçi de versem kim farkında olacak? Sonra kahkahasını zaptedeme - | den boğulurcasma gülerek - soru - Ya Hatta nallı kuzu 'da olsa... Ben hayretle irkilince izaha geçi. yor: — Canım, sözüm ona merkept.. Hani o mübareğin de eti fena değil. dir derler! Eti koymak için bir metre boyum da ve ona yakım bir ende kalın bir kâğıdı çekerken: — Bak, diyor. Şu kâğıdı bile çok görenler var. Halbuki bunu bedava mıalıyoruz biz... Kâğıt bügün etten yahu! Bu haydi tartıya dahil pahalı Ya üstünün kâğıdı? Ya diyelim. İ ipi? Pirzola olursa kekik, tuz? Hep bunlar bizden gidiyor. Onları hiç fazla verdin diyen yok. Şu eti kâğm du sarmadan size versem alır mişr nız? Tabii almazsınız değil mi?.. Ya gördünüz mü? “TBilmezsin bunları) der gi Mleyor! aliyo kia bir hava tutturmuş gidiyor. Et pahalı derler, biç cele- bini aldığını, kamaraya verileni, mez baha parasını, soğuk hava parasını, nakliyesini soran olmaz. Yalnız şu koyurun nakli için kasaplar şirketi- aldiğ para otuz kuruş, birde lini nin 2 tayyate etti otuz bir.. Hele şu sığı- uf hiç sorma: Tam 204 kuruş, Halbuki bizim sığırların koyundan farkı ne ki? Eti ne,'budu ne? Ya müşterinin kibarlığmı #or- ma! 125 gram kıyma, 250 gram külbastı isteyeni mi ararsın? Tümen tümen! 125 gram kıyma kaminenin içinde, 250 gram et kütüğün üzerin- de kalır. Ama ne yapacaksın? Her- kesin gönlünü hoş etmek lâzım. Birden yüzü buruştu: . —— Hele belediye memurları, de- di, onlara nasıl dert anlatmalı? Hile yapmak, feoa mal satmak bizim İş mize gelir mi hiç? Bunu bir defa alan müşteri bir daha alır mı? Geçen gün (dağlıç) levhasını acele ile sığırm üzerine asmışım. Dükkâna geldiler: — Vay, . sen hile yapıyorsun. dağlıç yerine sığır satıyorsun! diye tutturdular: Var mı bu şehirde böyle bir bus dala yahu! Hiç sığırı dağlıç diye lacak adam İstanbul kaldırımı çiğ- i> n— EE söylerken bilmem şimdiye kadar nasıl inn ir «be N ğ içine tıkıştırıyordu. mim kağıdın STA Kak GÜNERİ ide kuzu âlemleri Kırlara, çayırlara hava almak için çıkılır. Halbuki hava Günlerden pazar, fena baldr o canım madı. Ki, tap okuyayım dedim içim istemedi. Ga zetelere göz gezdirdim. yor, Bahçeye ç İsyi ibtal.., Hasp.. Yazılar ruhumu Kara: barut du» manı içime doldu san: stabula in. | meği gi Eşe dosta gidip iler: dediler: Mademki carun st. da bir arabaya bin, Küçüksesmeceye geçi. Hemen de ilâve ettiler * — Hem bize taze et alırsın! — Floryaya gitmek fena değil ama, et kaçakçılığını beceremem. İster misi- niz bir yakalasmlar beni?.. Tabii ne demek istedi nuz, Küçükçekmece belediye hudutları dışarısında olduğu için ct ucuz savlıyor, Herkes akın akn oraya , gidiyor, Alâ koyun eti 35, kuzu 30, süt danası da 2$ şe... Hem koyun eti diye kart keçi eti ni yutmak da yok! Buraya (oXadariyi, güzel ama Küçükçökmeceden şehire et sokmağı kaçakçılık (o addediyorlar, Bir yakalandın mı etler havaya gittiği gibi Üstelik de üç lira ceza var. Eve* şaşmak ta haklısınız. Eroi; kumaş vesaj- i arlıyorsu- re kaçakçılığını anlıyorsunuz Oamabir vilâyet dahilinde bir yerden diğer bir yere et götürmenin kaçakçılık zddedi- leceğine aklınız ermiyor. Ben almam diye ayak direyince te. münat verdiler. Ziraat vekâletinin emri varmış. o Ön kiloya kadar etler şe hire girebilecekmiş. Bu kilonun üstün- de olanlar ticaret maksadile alındığına hükmedilerek müsadere o edilecekmiş. Şimdi siz içinizden belki de dinliyorsu- nuzdur. “Be adam Çekmecede ucuz sa- olan etle İstanbulun eğlenceleri arasın- da ne münasebet var.,, Biraz daha sabrederseniz Küçükçek. mece ile eğlence yeri o arasında ne gibi bir münasebet olduğunu anlayacaksı. Tuz. Uzatmıyalım beni kandırmaları urun sürmedi. Ömrümde kasaba girip etal- muş bir dam olmadığımdan »in nere. lerinden almam — İâzimgeleceğine dair kâğıda bir bayvar resmi çizip © izahat verdiler. Tam kapıdan ( Şikıyordum., Karşiki köşkün sahibi seslendi; — Nereye böyle ? Boş bulundum: —- Krsmet olursa gezmeğe, fukat asıl yazifem et kaçakçıl: * — Aman iki gö bir iki kilo da bize al. Sayende taze bir et yiyelim, 3 Eh komşu bu, Hatırı kirilir mi, — Peki, dedik. Delik ama köşedeki "aşı boyalı evin sahibi de bahçede imiş o da duydu: — Zahmet olmazsa but O iki üç kilo kadar da bara ko; Un! İütfet, ne olursun fmdan neta ir hesap eitim. Beş | ç kile karşı oköşkün sahi. | ilo aşt boyali"eve, üç yana mecmu yeküm 14 kilo. kilo bine, ansak on k rine kilolardan ten. a ğ an olur da başıma bir sipariş daha çıkar, bu sefer bizim yeşil köy kasaplarına lirlç ettirirler dire s0- İuğu istasyonda aldım. şehre kan iliriz. Bunun Yedi dakikalık bir tren yoleuluğun- | dan sonra Floryadayız. Havanm pekde mükemmel olmamasma rağmen Florya bahçesimle bir hayli insan var, Gençler gramofonu kurmuşlar (o dansediyorlar. Masalarda birçok aileler yemek yemek. le meşgul... Asfalttan ilerliyorum. Hummalı bir faaliyet var, Plâjın kabineleri, gazinosu yapılıyor. Şimdiden denizç hasret çe- kenler kumların üzerinden denizde taş sekdiriyorlar, Asfalt yel, bir piyasa ye- tinde, Herkes hava almak için dolaşıyor. $ genç kır oynuyor. Küçükçekmece istasyonuridan bir arabaya bindik Köye kadür adam başına beş kuruş Arabacı: sinek aviryorduk. AL ün halk ri vaziy kovlamaca — Seneler Isun diyor, şimdi he: Jah razı alen akın buralara geliyor. Akşama ka» dar taşrmakla bitiremiyoruz. Yanımızağn mütemadiyça- ,motosik- Jetler, hususi otomobillerswa taksiler — Kuzum bu kalabalık nersye gidi- yor böyle? — Nereye gidecek Çekmece köyüne. — Ne yapıyorlar orada? — Ne yapacaklar, et #lıyorlar, fırma kuzu veriyorlar, eğleniyorlar. -Birine peki, diğerine hayır denmez tabii,. Defterime bı siparişi o yazarken kapı önünde oynayan çocuklardan biri evine doğru koşmağa başladı: — Anne, Nusret ağabeyim Çekmece. yormuş. İstersen bize ye et almağa £ de alsın. Öp babanın elini! Ben vekilharç mu- yım, müteahhit miyim yahı.? Komşu bayan başını zarzor ö uzandı — Efendi oğlum, bize de üç Xilo alır- mısın? Zahmet olacak 811“ Yanımızdan bizi toz toprak içinde bı- Takan bir sürü otomobil, motosiklet ge. çiyordu. Hele Topkapı yolundak gelen- ler daha farla imiş, H. en eski kib- tit fabrikasının önünden Küçükçekme. ce gölünü bütün seren açıklığa çıktığımız ozaman küy yolunda bir sürü otomobil sıraya dizil. miş gördük. Nazarı (o öikketimi çeken hepsinin hususi oluşuydu. o Afalarında birçok sefaret otomobilleri, Ankara plâ- kalılar göre çarpıyordu. Köyün meydanlığında arâbadan in. dik, O tenha Küçükçekmece köyünün bir kalabalığını görseniz, genç. ihtiyar, çöluk çocuk... Zaten on beş Jükkânlık köyün on dükkân: kasap beş dükânı da kahve.. Herkes çınarların altında kahve i EREL atâmetile önümüze | halk küçük Çekmeceye Istanbul kasaplarına aldırmaya gidiyor ! çiyor. Meselâ şn Fransız tomobi) var; harem gezmeğe çıkmış gibi. Kullanan dahi kadın.. Onler da tepesine de İçylek takırdıları biz feğin ateşini kahve içiyorlar, , Şimdi moda hâline gelmiş, herkes bı raya geliyor ve hemçn bir kuzu kestirip tan. taze firma veriyorlarmış. o Gölün kenarında güle oynaya yedikten sonta makineli “tü. iran çınarların altında birer kahve içip tekrar dönüyorlarınış Para ile değil, sıra ile bu, İstanbulun bütün mesireleri sıra ile rağbet görü yor. Şu uzak, tenha, hareketsiz Çek- mezenin böyle “Azistokrat!,, bir eğlen. ce Yeri olacağı kimin o aklıma gelirdi? Her mesire bir şeyile meşhurdur. Mese- lâ «ikiden Bak e Mesir xezenlert k . Topkapı bih otemobillerile et bütün İs çekecektir? Kasaplar yetişmiyorlar et kesmef”. ra Gözümüz niyor ve dükkân önünde yüzülüyor, hal, daha yüzülmesi bitmedet bayvan yarıy önünde hayvanlar *oj iyor. alanlar #rasın la Türk göre Çirpıyer, Kasaplardan olmıyan genç ile meramları- — Muton yok — Öyle şey bulunmaz bizde madam! — Yok, eğil öyle şey.. Hani. — Ha.. Kuzu, kuzu — Evet! Kuzu, şey kuzulu grsnd kuru e grand Kadıncağız meğerse koyunu kasdetmek istiyormuş kahvelerini içenler ko» Çınarın altında otomobillerile harap jandarma ka Tunun önünden Çekmece köprüsünü g€- çerek ilerlere kadar gidip geliyorlar. O- tömobiller bazın © katlar çek biriziyor ki bir işaret memuruna (lüzum hasıl oluyor. Gölün kenarındı ' ağaçların altında neşeli gruplar mütemadiyen gülüyor, Bir hüfta sehirde — kapalı mr fazlaşile çıkarscak bir Ve gölü eğleniyı kılmanın dekor içindeler. Önlerinde der birleştiren nefis manzaralı bir dere var, İnek böğürtüleri, gıcırtıları arisler pan arabalar, köy çocuklarının — sa satan sesleri bu menzaraya OLişka bir canlılık katıyor. Nusret Safa COŞKUN İYİ SAKLANAMAMIŞ » Zavallı Tasrıcığım, somya delindi erek iile kümenin ni de ayakların geçti değil mi?

Bu sayıdan diğer sayfalar: