SON E'_ 14 Sayfa p E — POSTA A Bir San'atkârımız Dünya Gü- zelinin Heykelini Yapacak Feriha Tevfik Hanım Diyor Ki:“ Gü- di Kİ İngiltera Hükümeti tarafından Hiz. ne hediya edilen eserin tercti ÇANAKKALE —3 — Yazan: Ceneral Oglander Kevvetin Arttırılmış Olmasına Rağmen Ümit Edilmedik Şeyler Oldu Ve... ğ i Şf, | İkinci tepeden ileri gitmemek | kararı, karargâhın ateş hattı için- de kalmasına — sebebiyet verdi. Fakzt kıtaatı. teşci için kuman- danlık bu açık ve ateşe maruz mevkide kalmağa mecbur oldu. Bir taraftan sol cenahta yüz- | başı Tulloch dokuzla on arasında altmış kadar askerle Zırhhtepe- nin cenubu garbi köşesine var- mıştı. Kendi sol cenahımı muha- faza için de tepenin — denize doğru uzanan kısmına birkaç asker gönderdi. Bu tepeyi geç- tikten sonra ileri hareket dur- müşto. Çünkü Türk kuvveti az elmakla beraber, açtığı ateş çok kuvvetli idi. Bazı yerlerde sık çalılıkları geçmek mümkün olmuyordu. — Çalılıkların — üstüne bir baş çıkar çıkmaz Türkler ateşe başlıyorlardı. Saat ondan biraz sonra Mus- tafa Kemalin getirdiği 57 inci alaya —mensup — öncü kıtaalı Zırhlıtepesinin denize doğru olan kısmında faaliyete geçti ve 7T00 rakımlı Bebek sırtında bulunan bölükleri ricate mecbur etti. Bir- kaç dakika sonra Tulloch'un müf- rezesine bir yan ateşi - açıldı. O da sol. cenahım - himayesi kaldığını görünce ricate mecbur oldu. Fakat bu — ricat mw- | vakkat oldu, çünki biraz sonra birinci tabura mensup bir bölük imdada yetişti ve 700 rakımlı Bebek sırtı tekrar alındı. Fakat daha ötede, şimdiye | kadar sol cenahının emniyet al- tında bulunduğunu zanneden Mac- lagan 900 rakımlı sırtta bulunan ve sol cenahı açıkta kalan bö- lüklerden birinin birdenbire ricat ettiğine şahit oldu. Saat ön bu- çukta Türklerin her dakika Bussel tepesinde görüneceklerini zanne- âhına boyun ü tepelerde duramıyacağını bildirdi ve süratle yardımcı kuvvet gönderilmesini istedi. Binbaşı Jeneral Bridg'in de va- ziyeti endişe tevlit edecek mahi- yette idi. Çünkü bütün ihraç plânı suya düşmüştü.. Umumi karargâh, asıl ihraç kuvvetinin ilerlemezine intizaren, bir alaylık öncü kolların yarım daire şex- linde mevki alacaklarını hesap etmişti. Jeneral Bırdwood öncü kolları himaye için ikinci bir ala- yın kullanılmasını emrederek bu plânı değiştirdi. Fakat kuvvetin arttırılmış olmasına rağmen, ümit edilmedik — şeyler oldu. Keşif kolları yanlış mevkilere çıkmış bulundu. — İkinci alay sol cenaha çıkacağına, sağ cenaha düştü, Her iki alay efradı dar- madağınık bir halde karaya çıktı. Jeneral — Bridg sahile — vardığı zaman, ihtiyat olarak elde bulun- durmak - istediği, birinci fırkaya mensup 16 bölükten sekizinin artık müsademeye iştirak ettik- lerini gördü. Geri kalan sekiz bölükten Aaltısı henüz karaya çıkmamıştı. Müstacel bir yardım talebine cevap verebilecek elde yalnız iki bölük kalmıştı. Şimdi saat 10,30 da, fırka kumandanı, Maclagan'ın sağlam zannettiği sol cenahın tehlikede bulunduğunu gördü. Eldeki iki bö- lüğe derhal sol cenahı takviye et- meleri için emir verildi. Henüz uzakta kalan dördüncü taburla 2 inci fırkaya mensup 2 bölük müstesna, bütün diğer piyade kıtaatı filen cepheye iştirak et- mişti. Halbuki pek az bir şey yapılabilmiş, keşif kıtaatı ancak vazifelerinin yarısını görebilmişti. Vaziyet emin de değildi. Mukabil taarruz da henüz başlamış bu- lunuyordu. * İşte bu nazik vaziyette jene- ral Birdwood saat on buçuükta Yeni Zelânt piyade alayının bir- çok taburunu karaya çıkarmakta olduğunu işaretle bildirdi. Aynı efrat ile birlikte Lutzwo va- purunda — fıraka karargâbı da gelmişti. Jeneral Bridg derhal bu kuvvetleri sol cenaha sevk ve bu suretle 700 rakımlı Bebek sırtını takviyeye kakar verdi. Oklant — taburu bu istikamette ilerlemeğe başladı. Fakat biraz sonra sırtın yalçın yamaçlarile karşılaşınca ricate ve Russel tepesine doğru istikametini de- giştirmiye mecbur oldu. Plânın bu — suretle değişmesi — çok fena idi. Efradın birçoğu yolla- rını şaşırdılar. Bir kısmı cüz'ü- tamlarına yetişemediler. Bölükler şuraya buraya dağıldılar. Efradın bir kısmı kendilerini 400 rakimlı tepede, diğer bir kısmı başka bir tepede buldular. Ancak saat bir buçuğa doğru bütün bu kıtaattan yalnız bir bölük sırta çıkabilmişti. ( Arkası var ) İnhisarlar Umum Müdürli—iğünden: Nümunelerine ve şartnamesi ahkâmına tevfikan ve takastan istisnnen (120,000) kilo beyaz ve mavi sellilor. kâğıdile Kramo Erzats kartonunun ve (40,000) varak eflâtun kâğıdının kapalı zarf usulile mubayası münakasaya konulmuştur. Taliplerin mübayaa nümüne ve şartnameyi görmek üzere her gün komisyonu kalemine müracaat etmeleri ve teklif ve teminat mektuplarını havi zarflarını kanunun 11 inci maddesi veç- hile ihzar ve nihayet 27-8-932 cumarlesi günü saat 16 ya kadar makbuz — mukabilinde Galatada etmeleri. (3783). Mubayaa Komisyonuna tevdi Tuz İnhisarı İstanbul Başmü- dürlüğünden: Çamaltı tuzlası için alenf münakasa suretile alınacak kestane ağacından mamul iki bin küfe ile gürgenden yapılmış iki bin kü- rek ihalesi 10-8-932 tarihine müsadif Çarşamba günü saat on beşte İzmir Tuz Başmüdiriyetinde icra olunacaktır. Taliplerin şartname ile kürek ve küfe nümunelerini görmek üzere Başmüdiriyetimize müracaatları ilân olunur. | sustaki zelimiz Emsalsiz Güzelliklere Maliktir.., (Baş tarafı | inci sayfada ) man — Hanımın dünya güzelliğine intihap edilmesi burada — şimdi günün en mühim hâdisesidi. Türk güzelliğine payi- dar bir mahiyet veren bu intihap, herkeste derin bir memnuniyet ve alâka uyan- dim edilmek üze- ğ re aralarındı çok güzel bir he- diye hazırlamıya karar vermişlerdir. Aynı zamanda Keriman Ha- nım şayet trenle dönecek - olursa burada kendisi çok büyük me- ra sim ve tezahürat ile istikbal ve teşyi edilecektir. Eski Kıreliçeler Diyar Ki: 932 güzeli Keriman Hanımın dünya — kraliçeliğine — seçilmesi dolayısile geçen seneki kraliçe- Terle görüşerek onların bu h- fikir ve mütalealarını tesbit ettik. Kencisine müracaat ettiğimiz 929 güzellik kıraliçesi Feriha Tevfik H. bize şunları söyledi : “ — Keriman Halis Hanımın Dünya — Güzellik — Kıraliçeliğine intihap edilmesi bende büyük bir sevinç ve menmmnuniyet hâsıl etmiştir. Bu intihap, dünyada en çok sevindiğim mühim bir hâdise olmuştur. “Ayni zamanda bunu milli şe- refimiz hesabıma çok* büyük bir kazanç addediyorum. Keriman H. tam manasile ve hakikaten cazip bir kız ve bir güzeldir. Bilhassa onun gayet koyu siyah gözleri güzelliğini tamamlıyan bir kudret hediyesidir. “Bakışındaki cazibe ve temizlik için emsalsiz diyebilirim. Bilhassa dişleri, eşi pek az bulunacak kadar düzgün ve güzeldir. Keri- man Hanım tamamen klâsik bir güzelliğe sahiptir. Bilhassa enda- mındaki tenasüp ve zarafet çok mükemmel ve ölçülüdür. “Bugün göz alışkınlığı dolayı- sile uzun saç her kıza yakışmaz. Fakat Keriman H. vuzun saçlarile de çok güzeldir. Onun siyah göz- leri, siyah saçlarile bembeyaz vücudü arasında çok zarif b'r tezat saklıdır. Boya Meselesine Gelince Hanımın bu zaleri kazanmasında, boya ve pudra kullanmasının da - tesiri olduğu yazılmıştı. Feriha Tevfik Hanım bu haber — karşısında — şunları söylemiştir: “ — Bana kalırsa kadına hafif bir makyaj — lâzundır. Çünkü Fransızca denildiği gibi, Makyajsız yüz, mobilyasız güzel bir odaya benzer, Fakat çok Keriman makyaj ve çok boya tâbii güzel- | lik ve sıhbat zararlıdır.,, Sabırsızlıkla Bekliyorum! Dünya güzelinin ve güzelimi- noktasından çok *29 güzeli Feriha Tevlik H. zin buraya dönmesini en farla sabırsızlıkla bekliyen bir tek kişi vardır: Bu tek kişi, Keriman Hanımın küçük ve sevimli kardeşi Fatoş- tur. Küçük Fatoşla dün ikinci bir mülâkat yaptık. Kendisine bazı sualler sorduk, çok şirin cevaplar aldık: — Abla nereye gitti Fatuş? — Attaanal! — Sana ne getirecek? — Çiçek getiyecek, — Sen çiçekleri ne yapacak- sın ? — Kokyiyacağım, — Ablan ne oldu Fatoş ? — Kıyayiçe oydu. — Sen de kıraliçe mısın ? , — Oyacayım. — Ne kıraliçesi olacaksın ? Ft İ N | Güzelimize Mühim Bir Teklif Paris, 4 (Hususi) — Fransız tayyare şirketlerinden birisi yakında buraya gelecek ve memleketine Gdönecek aolan Türk dünya güzeli Kerlman Hanım için mühim bir sürpriz hazırlamıştır. Eğer Keriman Hanım — muvalakat edecek olursa bu şirket en mükem- mel — tayyarelerinden — birini olacak dünya güzelinin Paris - İstan- bul seyahatine tahsis edecek- Ur. — Tüyk kıya- yiçesi, Amesi — kü- çük Fatoşuna her zaman Keriman Hanımın — gaze- telerdeki resim- lerini gösteriyor ve soruyor: — Kim bu bebek Fatoş! — Abyam! — Ne yapı: yor burada 0? — Bebek - Küçük Fatoş tombul ve kısa kollarını güç hal ile Aâzami bir kavis çizerek açar: — Buuuu kay. — Neden ablanı o kadar çok seversin! — O güzey de ondan! — Sen de güzel değil misin ? — Ben de güzeyiml — Ne kadar güzelsin? — Abyam kaday! — Ablan gelirse hangi yana- — Size veymiyeceğim!.. Yok sizel. Fatoş hergün bütün gaze- teleri önüne yayarak — ufacık parmağile kraliçeyi gösteriyor: İsteeee abyam! diyor. Hocası Ne Diyor ? Dünya güzeli Keriman Hanım Feyziye —mektebinde — okurken bu mektebin müdürlüğünü Nakiyı Hanım yapıyordu. Nakiye H. eski bir talebesinin dünya güzelliğine seçilmesi kar- şısında büyük bir sevinç hissetti- ğinl söylemiş ve şöyle demiştir: “— Keriman Halis benim mü- dürü olduğum Feyziye mektebin- de okudu. * Çok zeki, fevkalâde hassas bir kızdı.. Her güzel şeyi, her iyiş eyi severdi. "“Kendisinin hem müdürü, hem de komşusu idim. Ben de Fin- dıklı apartımanında oturuyordum, Bu itibarla onu çok yakından tetkika fırsat buldum. “Keriman ahlâkına hayran ol duğum çocuklardan biridir. * İyilik yapmak * onun için en zevkli bir şeydi. Bunu yegâne gaye olarak — biliyor- du. Bir zamanlar — apartıman kapıcısının ihtiyar karısı hasta- lanmıştı. Pek biçare idiler, Keri- man, kadın iyileşinceye kadar bodrum katından ayrılmadı. Elin- de ilâç Fincamı, hasta kadını bekledi. N “Mektepte en fazla ev işlerine taalük eden, bir genç kıza elzem dersler de muvaffak oluyordu.,, Feci Bir Kaza Üsküdarda — oturan arabacı Nazmi, Doğancılarda Derviş Be- | yin bahçe kapısından geçerken kapının üzerindeki ağaç ile ara- badaki otlar arasında kalarak yaralanmıştır. ğ