/ Ğ N Türk Sahil Bataryalarının Ateşi Bir Noktaya Teksif Edilmişti Majestik Zırhlısından Vaziyeti Gören Amiral Dörobek Hiddetinden Ne Yapacağını Şaşırmıştı Tanmasının ateşi ön sırtlacdan kal- No. 15 — Bümem, önümüzdekiler stop ettiler. Tabit biz de seyre tabiiz. — Şimdi he yapacağız? — İlerlemek için önümüzdeki Bemilerin harekete — geçmesini — Böyle, birkaç milde bir stop Edersek Marmaraya iki haftada Ancak varırız! — Saat kaç? —I i çeyrek geçiyor! — Akşama Boğazı bitirir, Mar- Maraya gireriz.. son cümleyi söyledikten sön- âmwyı ikinciye arkasını dön - bı' 'Tekrar işile meşgul olmağa vaşladı. Birkaç dakika geçti. Baş d"dı bandıra karama kapısı vur| d*:hğcerı girdi. Gediklinin yüzün- ll z korkunun canlı izleri farke-| iliyordu. Süvarinin yanına yak- | onu selâmladı. Kumanda- =.:=:mmnı meydan vermeden — Kapiten.. yanımızdan üç İn- âıı tahtelbahri geçti. Gerliere OU akıntıya kapılmış gibi sü- *m;nelıykmua adeta.. — Belki akıntıya kapılmışlardır. î!"'" Ceraynı en fazla nok - hda bulunuyoruz. * İki kamaradan çıktı. 'NCi Sabot pereskopun başına Eeçmişti. Arada bir öletin adese- #İNİ ihtiyatla suyun yüzüne çıka- Tiyor, etrafa bakıyor, tekrar içeri Sekiyordu. Didye kendi kendine mırıldandı: — Ateşin tam gözünde durduk.| (© bekliyoruz acaba? Bu soruşa yine kendi cevab ver-| TMoğe uğraşırken baş taraflaki ra-, İd, ses borusundan harekete baş- 1 haykırdı. — Önümüzdekiler yürüyüşe geç-i ler... Didye'nin eli makine telgrafına Sarıkdı, makineye — Yarım yol ileri.. b:mnıu ulaştırdı. Triton, hafif Sallanışla bu emre baş eğdi, Yola koyuldu. us'llri batıran, Turkuvaz'ı esir h*”'-iı iobar eden Türk sahil ba- | d'mtnmn ateşi bir noktaya & f edilince, vaziyeti Majestik'in Zirh kulesinden dürbünle tetkik &- 'en Amiral Dörobeck çabucak işi Anladı. Çok ehemmiyet verdiği de- Hizaltından geçid hareketini hi- b'ıı'ııuııı gördü. Haykırır- Sasına bir şiddetle yanında duran, Majestik V i — Köloneli — Buyurun amirel! — Hemen işaret kaldırtın; do - TARZAN Yazan: EDGAR RAYS ııı— Paloviç, çekil, kendini gö - » Bu tehlikeli hayvanı öldü Mek ğ — Kabahat onda değil, kapta - Bam... Hayvanın canını yaktılar, bu hale sebebiyet verdiler. Yok- 54 çok uslu, insana çok yakın bir ?'yvındı.—. Kimseye zararı yak- ar. Rica ederim, öldürmeyiniz Onu... Avrupaya götürecek, onun 'l_yııuık hayatımı temin edece- Bim. Öldürmeyiniz onu... Diye Şalvarıyordu. Süvari: — Nasıl, hayvanın — canını mi _"M':mhuındünuekul- OA M Yazan: Rahmi Yağız dırılarak şu ilerde ateş eden Ös> manlı bataryalarının üzerine tek- taryalarının üzerinde toplattı. İki küçük sırtın arasında iyice maskelenmiş bataryanın yanla - rına düşen insan boyundaki 38 lik» lerin kaynattığı topraklar siyah dümanlar arasında göklere savru- Tuvken denirelti filosu biraz nefes alabildi ve ileriye atıldı. Şimdi Boğazın en tehlikeli nok- tasından- geçiliyordu. birbiri ar- dına sıralanan, 17 tahtelbahinden ancak 6 tanesi kalmıştı. E 12 süvarisinin azami dikkati ile mayin mıntakaları arasından süzülen tahtelbahirlerin I1 tane- sine ne olmuştu?.. Bunlardan biri batırılmış, biri Türklere esir düş- ——— “PLÂJDA BAŞLIYAN AŞK (3 inci sayfadan devam) Janette yeni tanıştığı adamı tet- kik ediyordu. Mütenasib bir vü - cudü, çok asil, çok sevimli bir çeh- resi vardı. Delikanlı bunun farkı- Dedi. Genç kadın mahcub ol - müştu. — Hayır! dedi. Yanılıyorsunuz.. Sizi ilk defa görüyorum ve kim- siniz bilmiyorum.. Bunu öğren - mek isteyişimi çok görmeyiniz... Şimdiye kadar bir yabancı ile böyle yanyana oturduğum — vaki olmamıştır. Bugün, nası! oldu bil- miyorum... — Herhalde nadim olmuyacak- sınız. Bunu, tecrübelerime binaen söylüyorum. — Ben de sizin gibiyim. Ön iki sene evvel annemi kaybetlim. Ba-, bam işlerile meşgul... — Anlıyorum, fakat nişanlınız?.. — Nişanlım yok. Henüz bunu düşünmedim. Ya siz?... — Bekâirım!... — Ah! Affedersiniz!... — Yazı burada mı geçireceksi- niz? — Evet, ya siz?... — On beş gün kalmak niyetin- 7 Şehri biliyor musunuz? Te- | — ePol, gel... Seni bekliyorum!...> No: — Doğru mu bu?... Güçlükle yerden kalkan gemi - ( cilerden biri: — Eyet, dedi. Simpson, omuzu- na bir iğne batırdı. Hayvanın ca- tunı yaktı. Çileden çıkardı. Yoksa kimseye bir şey yaptığı yoktu. Süvari, Simpson'a baktı. Onun | çEvet> der gibi başını önüne eğ- | diğini görünce maymunüun yanma | yaklaştı. Maymun, gemicilere yaptığı gi- bi süvarinin de çehresini dikkatle tetkik etti. Sonra derin derin içi- ni çekti. Süvari, hayvanın omuzuna eli- tt koydu. Çenesinin tüylerini ok- IN O müş, diğerleri makinelerinde ârı- zalar yüzünden akıntıya kapılmış-| lar; kimi cereyanlarla sürüklen- miş, kimi karaya vurmuş, bun - lardan B 8 Kumkalede Türk is - tihkâmlarının önünde baştan kara etmiş, esir veya imha edilmek teh- likesine düşmüştü. il geminin elden çıkışından henüz komodor tamamen haberdar değildi. Binbir tehlikenin tehdidi altın- da Çanakkale sularından geçildi. Boğazın bu en dar noktasında 1, 2, 3 üncü mayın mıntakaları birbir- lerine muvazi ve aralıksız — gibi birbiri üstüne binmiş, çapraz bir örgü halinde birbirine giriit bir ölüm manlası haline gelmişti. Ma- yinler, 4,5 metre irtifada başlıyan birinci sıralarile birbiri altına ko- nulmuş üç hat üzerine tesbit edil- mişti, (Devamı var) nıdıklarınız. var — Hayır! Biraz istirahat et - mek için geklim. Şikago'luyum. ©O gece, yemekten sonra buluş- tular, gazinoya gittiler. Genç kı- zın çehresi havanın tesirile pen- beleşmiş idi. Dans öderken güzel gözlerini süzüyordu. Bir aralık Pol! eğildi, yavaşca kulağına: —Janette, dedi, seviyorum se- ni... Genç kız, delikanlının kolları a- rasından kendini çekti: — Maalesef, dedi. Sevginize mu- kabele edemiyeceğim... — Niçin? Söyleyiniz, niçin?... — Bu bir sırdır. Söyliyemem!, — Şu halde, müsaade ediniz, ya- rın buradan çekilip gideyim. Altı ay birbirimizi görmiyelim. Mu - habere etmiyelim.. Beni unutmı- ya çalışınız. Eğer bu müddet niha- yetinde benimle hayatınızı bir - | leştirmeye karar verimeniz yazı- | nız derhal gelirim... * Aradan bir ay geçmişti. Janette, yine ayni plâjda, kumların üze - rinde oturuyordu. Gözlerini en - ginlere dikmiş, düşünüyordu. Birdenbire kararını verdi. İş - kemlesinin üzerinde duran çanta- | sını açtı, bir kâğıd çıkardı. şu kısa cümleyi yazdı: a LU Çevireni FUAD SAMİH | şadı, vahşi hayvan, eğildi, bir ke- di gibi süvarinin ayaklarını ya - ladı. Gemiciler Marjori'ye döndük- leri zaman maymun da beraber geldi. Süvari, itiraz edecek oldu.. Fakat Paloviçin yalvarmasına da- yanamadı — Pekâlâ... dedi. Gelsi! Maymun, geminin merdivenin - den güverteye çıkar çıkmaz, se - fer heyeti azalarının, gemicilerin yanına gitti, hepsinin birer birer | çehrelerini tetkik etti. Halinden, birini aradığı anlaşılıyordu. Fa - kat, kimi arıyordu? İşte bunu an- mak imkânı yoktu. 935 Deniz İtilâfı Yenilenecek mi? (4 üncü sayfadan devam) Halbuki İngiltere şimdi ancak ta- arruz emelleri besliyenlere karşı kendini müdafaa için silâhlanmak mecburiyetinde kalduğnı söyle - mekte ve Almanyayı çemberle - mek için bunu ileri sürmektedir. Fakat taarruz olursa bunun hangi taraftan vukua geleceğini kim gö- recek! İngiltere mi, Milletler Ce- miyeti mi?.. Diğer taraftan V. Be- obahter gazetesi de Umumi harb- den sonra mağlâb Almanya ile ga- Mb devletler arasında 29 haziran 919 da imzalanmış olan Versay muahedesinin yinminci yıl dönü- müne tesadüf eden gün Almanya- ya cevab olarak İngitere hükü- meti bir nota verdiğini yazıyot. Bunun maksadı yukarıda — işaret edildiği üzere İngiliz - Alman de- niz anlaşmasının bozulması üze- rine Berlin ile Londra arasında girişilen siyast münakaşadır. Bu Alman gazetesi İngilizlerin nota- sını bilhassa o gün verilmiş olma- larından bahsederken diyor ki: Bundan maksad nedir? Mosko- va müzakerelerinin üzerinde tesir Yora etmek mi?. İngilizlerin mak- sadı Almanyanın denizde kendini | İngiltereye karşı müdafaa ede - miyeceğini ve buna mukabil Al manyaya karşı daima siyasi ve a5- keri hücumlarda bulunabileceği - | ni anlatmaktır. Fakat bu Alman gazetelerinin böyle münakaşalı yazılarından sonra Börsen Zeitung'un yürüt - tüğü mütalea da bundan başka değildir. Bu Alman gazelesi de di-| yor ki: İngiliz - Alman deniz iti- | lâfının esası dostca münasebatın devamı ve karşluklı emniyet ve | ittmadın hasil olması idi. Fakat | İngiltere bu anlaşmayı bozmuş ol- du... ve saire, Bu gazete de Al- manyayı bağlamış olan, Alman- yaya yinmi sene evvel zorla ka- bul ettirilen Vemay muahedesi kapılarını açmaktır. Berlinin bu- na karşı alacağı vaziyet politika ülemini bugünlerde pek ziyade meraka düşürüyor. Almanlar dört sene evvel deniz anlaşmasını ak - tederlerken artık İngiltere ile her türlü harb ihtimallerinin ortadan kalkdığını söyemişendir. Şimdi sulhü kuvvetlendirecek herhangi bir anlaşma kabil olacak mı, ol - mıyacak mi? Mesele buradadır. diyorlar, “HIKÂYE: Ah Bu Arkadaşlar ! (4 üncü sayfadan aevam) Ferid, mektubu karısına uzatlı ve acı bir sesle: — Oku, dedi. Genç kadın bir lâhzada mektu- bu okudu. Biraz evvel bir yanar dağ gibi feveran eden bu kadın kocasının hakikaten suçsuz olduğunu anla- yınca, sinirleri yatıştı, öfkesi zail oldu. Genç kadın. kocasının kal- bini kırdığına, onu sebesiz yere hırpaladığına şimdi pişman ol - muştu. Ferid Sinanın gönlünü a mak, ondan af dilemek maksadı ile- t yanına sokuldu, kollarını boynu- na doladı, çok tatlı ve müşfik bir seşle: - Ferideiğim! dedi. Genç adam jik önce cevab ver- mek istemedi. Fakat karısı sihirli lâciverd gözleri ile ona o kadar tatlı ve müşfik nazarlarla bakıyor- du ki, dayanamadı, gülümsedi: — Söyle canım! — Beni de affet! Zira ben de acı sözlerle seni biraz gücendir- dim. Ferid Sinanm artık öfkesi geç- gibi diğer bir muahedeyi de şim- dt gene İngilterenin Almanyaya zorla kabul ettirmek istediğini id- dia ediyor. Görülüyor ki Alman- yyadaki haleti ruhiye bu vesile ile de İngilterenin aleyhinde neşri - yata devam etmektir. Meselenin tarihçesi henüz unu- Almanya hükümeti 27 nisanda İngiltereye bildirdi ki artık İngiliz - Alman deniz itilâf kalmamıştır diye. Şimdi İngilte- re buna cevab vermiş oluyor. Fa- kat datma konuşmak kapısını a- | Ççık bulundurmak - süretile - daha evvel Almanya hükümeti deniz an- laşmasının artık bozulduğunu dirirken bunun yerine daha baş- | ka bir itilâfin akti için müzake- reye girişmek arzusunu göster .- | memiş değildi. Onun için şimdi Londra hükümeti de Almanyanın bu arzusunu hatırlatıyor. - Fal İngilterenin maksadı daha geniş | bir anlaşmaya varmak olduğu gö- | Tülüyor. Yalnız Alman donanma- sının hal ve istikbaline değil de Almanyanın dünya sulhünde ala- cağı mevki ve vaziyete taallük eden bir anlaşmadır. Londranın Hleri sündüğü işte böyle bir mü - zakereye varmak için müzakere Artık Paloviçin de yanma git - miyordu, yüzüne bakmıyordu. Gü-| vertanin bir köşesinde mahzun, meyüs durüyordu. Ajaks; - Paloviç ona bu ismi vermişti - çok zeki, dirayetli ve anlayışlı bir hayvandı. Ne söylen- se anlıyor, istenilen - şeyleri bilâ itiraz yapıyondu. Ağır şeyleari kaldırıyor, istedikleri yere götü- rüp bırakıyordu. Gemicilere çok yardımı dokunuyordu. — Onlarla dost olmuştu. «Majorb, İngiltereye döndü. Paloviç, Londranın meşhur bir cambazhanesinin emprezarlo'su ile| anlaştı. çok kârlı bir. mukavele imzaladı. Ağaks'ın Londraya gelişi, ileri- de şahid olacağımız, bir çok ga- rib vak'alar zincirine bir halka i- lâve etmiş oldu. — İ mişti. Karısını yanaklarından öp- — Affettim sevgilim! Ve sörlerine ekledi: — Zaten ne söyledin ki... MEHMED HİCRET DEVREDİLECEK İHTİRA BERATI «Suda intişara tâbi olan madde- lerin musmel ve bunların sulu intişar mahlüllerinin istihza- rına dair usul» hakkındaki ihtira için alınmış - olan 12 eylül 1935 tarih ve 2049 numaralı ihtira be- ratının ihtiva ettiği hukuk bu ke- te, ihtiram Türkiyede mevkii fifle konması için icara verileceği tek- | Hf edilmekte olmakla bu hususa fazla malümat edinmek istöyen- Jerin Galatada, Aslan Han 5 inci kat 1-3 numaralara müracaat ey- lemeleri ilân olunur. ZAYİ. — D.T. Markalı 1 numa- ralı T balya halıya nit İstanbul Ti- caret odasından aklığun 5-10-938 tarihli ve 13591 sayılı menşe şeha- detnamesinin B. nüshası kaybol- duğundan yenisini çıkaracığım, es- kisinin hükmü kalmadığını ilân ederim. Halıcı Ohannes Giritliyan çei 'TARZANIN OĞLU Mişter Herold Moor çok ejddi çok çalışkan bir gençti. Yüksek muallim mektebinden diploması- ni alınca zengin bir lordun hiz - metine girmişti. Vazilesi: küçük bir çocuğa hususi ders vermek, bilgisini arttırmak idi, O gün. ço- cuğun annesine şikâyetlerini söy- düyordu: — Jakın aklı ermiyor değil jbi kiz çok zeki, çok akıllı. Her şeyi bucak öğreniyar, leb demeden leb- lebiyi anlıyor. Ben! üzen, muzta- Tib eden şu: derslerini ciddi telâk- ki etmemesi, ehemmiyet verme - mesidir. Onun en ziyade merakı- ni çeken tabiata, seyahata va ma- ceralara ait şeylerdir... Afrika » dan, Afrika çöllerinden — vahşi hayvanlarla, yılanlarla meskün e| Cinsi Mikdarı Mu.Fiyat — Eksiltmenin İlk T. Şekli KuSs T. G 5, Li Ku |İSalça 550 g — 26 İnce tuz 1500 » — 450 Kuru soğan. tane 4500 » — 7 Yumarta Tâmba- 26/1/1939 — 179 62 — açık el badan geçme — 37000 d — 150 — Çarşamba elitme Patates Adapazarı 5500 kg — 8 Saat 14 Beyaz peynir |(Rumeli 2000 » — 35 Kaşar Uludağ 300 » — 60 Pirinç Bursa — 10500 » — 28 Nohut İspanyol tohumu 90 > 15 Ku. fasulye Rize — 2000 » 18 Barbunya 500 » 18 26/1/1939 — 875 4 Mercimek yeşil Çarşamba ıumkm* Kastamonu 600 » 14 Saat 1430 Kesme şeker 4000 » 30 Çekirdeksiz kuru üzüm 500 »— 30 Kuru incir 300 » | 22 ğ Sabun 1800 » — 33 26/1/1980 11801 — açık ölee — Zeytinyağı 1200 » — 50 Çarşamba siltme — Zeytin tanesi 1360 » — 29 Saat 15 'Ün Manituva — 2000 » M Ai "i Makarna irmik — 2300 » &4 26/1/19389 — TZ0T — açik eli İtrmik 300 » 15 Çarşamba siltme |Şehriye irmikten — 200 » — 20 Saat 15,30 İPirinç unu 200 » 22 Ş“' Bti A 24/7/1938 — 5STTS açık eke 'oğurt 2500 » 17 Pati aA Kâse yoğurdu Bsat 16 (250 gramlık) — 1000 9d — 4 50 j .Ekmek birinci Ve nevi 55000 kg — 950 24/7/1939 — 39187. — Kapalı Pazartesi zarf | Saat 15 Dağlıç eti 13000 » — 46 24/1/1939 —48 50 — Kapalı | Pazartesi zarf Saat 15,30 Sadeyağı 5200 » — 96 TTTASI — SAA0 açık ek- Perşembe siltme — Saat 14 Antrasit 90 ton W73 ZINIİSI. DA açık çe Lavamarin 30 > 1475 Perşembe siltme Baat 14,30 ne uygun o:ması şarttır. olacaktır. İair. (4867) |lira «50> kuruştue; tir. «2139 — «4B3T. yüksek ağaçlı, otlu vâsi ormanlar- da yaşıyan adamlardan. bu âdam- ların maceralarından — saatlerce | bahsetmiş olsam, hiç canı sıkıl - madan, usanç getirmeden dinli - | yor, hem de büyük bir zevkle... Bazı geceler uyumayor, sabah- lara kadar macera romanları oku- yör. Çocuğun —annesi, asabileş - mişti. İnce ve mevzun parmakla- rını, piyano çalar gibi masanın ü- zerine vuruyordu. Genç muallim heyecanla sözle- Tine devam ediyordu: — Bu kitabları elinden almak, okumasına mani olmak istedim. Fakat muvaffak olamadım. Oğlu- îux. yaşına nisbeten çok kuvvet « — Nasıl, size karşı mı koydu?... — Evet... Hattâ bağırmıya baş- ladı. Kendisinin bir Goril, benim İstenbul Bölge Sanat okulunun 1939 mali yılı İhtiyacları şartnas — meleri dalresinde eksiltmeye konulmuştur. 1 — Eksiltme Cağaloğlunda Yüksek mektepler muhasebeciliği bi nasında toplanan komisyonda yapılacaktır. 2 — Eksiltmenin şekli, gün ve saatleri, muhammen fiyat ve mu- vakkat garanti miktarları karşılarında gösterilmiştir. 3 — Kapalı zarfla yapılacak eksiltmeler için ihale satinden bir sat — evvel isteklilerin teklifi havi ve kapakları mühürlü zarflarını numaralı makbuz mukabilinde Famisyona vermeleri lâzımdır. Tekliflerin yazıl- ması ve zarfiarın tertibi ve kapadılması eksiltme kanununun tarifleri de bir Şempanze olduğumu söyle- İstanbul Bölge San'at Okulu Eksiltır ve ihale Komisyonundan : X çe Arhmı' 4 —- İstekliler açık eksiltmede Ticaret odasının 1939 vesikasını ve ruhsat unvan tezkeresini gösterecekler ve kapalı zarf usulünde bu ve- saik dış zarfa konulacaktır. Bu vesaikten maade muvakkat garanti mak- buzları ile vekâleten gireceklerin vekâletnmeleri de dış zarfa konulmuş 5 — Şartnameleri görmek isteyenler mektebe müracaat edocekler Ziraat Vekâletinden : Ziraat Vekâleti kalariferinde yakılmak üzere kapalı zarfla <130 ton yorli sömikok kömürü alınacaktır. 1 — Kömürün beher tonunun muhammen bedeli <26> lira, <130» ton kömürün'muhamnen bedeli 3380 lira, muvakkat teminat (2$04 2 —. İhale 27/7/939 gününe müsadif perşembe günü saat 15 de Ve kâlet binasında müteşekkil Satın alma komisyonunda ylplllml:l'. Taliplerim kapalı zarfiarını saat 14 e kadar komisyona vermeleri, saat 15 de komisyonde hazır bulunmaları. a 3 — Şartname Levazım müdürlüğünden parasız olarak verilecek- di. Ömrümde işitmediğim bir ulu- — a ile üzerime atıldı ve beni yere yatırdı. Sonra üzerime çıktı, otur- dü. Ellerini havaya kaldırdı; tipe kı, düşmanını Mağlüp eden bir — Antropold gibi bağırmıya başladı. — Leydi düşünüyor, cevab vermis — yordu. Nihayet: — Çok mütecssir ve maheubum Mister Moor, dedi. Oğlumun bu yaptıklarına çok canım — sıkıldi. — Çok rica ederim size... Biraz Sert- ce davranmız, bir daha bu gibi şeyler yapmasına meydan ver memeye gayret ediniz. Sözünü bitiremedi. Keskin bir — seda aksetti. Her ikisi de tücedi. Başlarını çevirip pencereye bak- tılar, bahçedeki büyük çınar ağa- cının Pancurlara doğru —uzanan öalinde, on yaşlarında güçlü ve küvvetli bir çocuğun sallandığını, kendilerine güldüğünü gördüler. (Devamı var)