6 Kasım 1934 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 5

6 Kasım 1934 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

a ana bir 7 Dun bö vh | iş 2öl na, > kimseye görün- tep ri iğ sin çadırının içine Men kb vi iyorlardı? in tılsımını boz - ey ime Dasip olacak? | bay; İbu a ) dan ayrıldığı adar rahat uyku | pu de Yavaş yavaş yü- £ elindeki hançeri uza- “a ni öldüreceğim, de Ni iken (Dörâ) yı ğe- “lmıyacak, kl Pi ölümden ko - dm bu meçhul adamı- İ indirmeğe meyden e Szlerini açtı., Karşısı | iy yy adam gördü.. Ya hançerini görerek İL , meşhur pehlivanın 0 İN lürmeğemi ğeldin? Adar İran ordusu için- çin: “Meçhul gölge,, nin nlaşılmıştı, Avro ufalt'Birtersd- | tün kuvvetiyle Ar- , “Satıldı; erhalde geberteceğim i,, ermek istediğim a- #limden kolay kolay aze eki ie hamlede (Mavro) "AĞI yere (o düşür- İ o ek Mandanı ilk ve bü - / keyi bu suretle say uş- » hasmını nasıl ol- | den emin ola» | oynuna sarıldı, sıç, N Sadırm içinde müt- aşlamıştı, tr Vöbetçiler gürültüyü Sağ ük, üm, tra doğru koşuşur- dar â uyanmıştı. yarada ordu; Bölg yalnız şu BE Arzamesi bo- eri, e Çadırın etr ü, darını e afını sa- çekerek Ze rine yürüyorlar - a fırla- 2 la Ha Hazmı gebert- 0 eşin! o ** mabudu) yar- ümd darın sesini işi VE halalarını ge Zameş, . İki dev Ziya; | irley; n bu müthiş a- rin, © sarılmışlardı. ME altma almış- | naki ediyorsun? | Pu in? MIZI niçin öl. i yaptı.. İ Boğulanlar, Mustafa isminde bi Hacer |" : İSHAK FERDİ SllrERİMMES keler | talan altın verecek. Mavronun gırtlağı iki büklüm | olmuştu. | — Ben pehlivanım ama,sen! enden kuvvetli imişsin! | Diye mırıldanırken, Arzames, hasmının bir kolunu iyice büke - | i rek, kurubirdal parçası gibi kır- | muştı, | Dârâ: | — Haydi koca aslanım, $u kö- İ peğin işini çabuk bitir. Diyerek yumruklarını sıkıyor - | | du. Arzames ikinci bir hamle daha Mavronun' öteki kolunu da | arkaya büktü... Ve kırdı. Mavronun bütün kuvveti kolla- İ rında idi. Kolları kırılmca bir yı - ğın et ve kemik halinde yere yıkıl- mıştı, Mavro henüz ölmemişti. leri açıktı ve kindarane bir la Arzamesi süzüyordu. Trakyalı pehlivanın dişlerinde İ Göz- bakış” .Selânik, Korfoda Arn vutluk aleyhine nümayiş Atina, 5 (Hususi) — “Şimali E- | E-| pirde Arnavutlar tarafından Rum- lara yapılan tazyikleri protesto et- mek Drav, Selânik ve Korfoda yeniden büyük mitingler yapılmıştır. Bilhassa Korfo ada » için sında yapılan miting pek gürültü- | lü olmuştur. Mitingi tertip eden ihtiyat zabit ve efradı, toplantı 80- nunda, şimali Epirlilere sevgileri - ni bildirmişler, hükümetten, bu tazyiklere bir nihayet vermek için, şiddetli tedbirler almasmı istemiş- lerdir. 3 kişi boğuldu Kınalı açıklarında bir | facia daha olmuştur Evvelki gece saat 21 de Adalar açıklarında gene bir facia olmut, | üç kişi boğulmuştür. Hâdise, gece | bir aralık çikan fırtma neticesin- de olmuştur. İsmail kaptanm ida | resindeki Şahmeran motörü, Pi yüklü olarak Büyükadaya 8* | tutulmuş, | mekte iken, fırtınaya > Kalı ada civarında devrilmiştir. riyle kırk beş yaşlarında hanım ve bunun sekiz yaşlarımda kızı Halidedir. Motörde bulu - nanlardan diğer üçü, Ömer, Hü - seyin ve diğer bir arkadaşı Kur * tulmuşlardır. Dalgalar büyüyünce, motörde bulunan yolcular telâş etmişler ve ya Hacer hanım, çocuğunu kucak! yarak bağırmağa başlamıştır. Söylendiğine göre, bora âni © larak gelmiş, yolcular fazla çırpın | mağa vakit bulmadan motör dev- | rilmiş, yolcular, denize dökülmüş- * | ağzı ile parçalıyacaktı... İ Etraftan yetişen kayıkçılar, tün kuvveti | Kollirinde idi. Kolları kırılınca, bir et ve kemik | alinde yere yıkılmıştı. Dârâ bu müthiş dövüşü seyrediyordu belki de Halbuki can acısından vücudü öyle pelte - çene kemikleri öyle biribi - kuvvet olsaydı, hasmını leşmiş, rinden ayrılmıştı ki... natmağa bile takati yoktu. Arzames doğruldu. Bir ayağını Mavronun göğsüne dayadı: — Haydi, söyle! Seni bizim ü- Bizi zerimize gönderen kimdir? | niçin öldürmek istiyordun? kapanıyor- | Mavronun gözleri du.. Geniş bir nefes alarak verdi: cevap — Artık her şeyi itiraf edece - ğim... Beni sizin üzerinize gönde - ren (İskender) dir. Babam on se- nedenberi Makedonyada ( Oturu- yor. Eğer ben (Dârâ) yı öldürür - sem, (İskender) babama bir talan Bu altınları ba- bamla aramızda paylaşacaktık. (Devamı var) O- altın verecekti a ei bundan sonra İ- İ talyan ve Arnavut konsolosbane - İ lerine gitmek istemişlerse de zabiı- İ ta kuvvetleri tarafından menedil - mişlerdir. Hükümet her ihtimale İ karşı Korfoda şiddetli inzibat ted- birleri almıştır. Selânik mitingi de çok kalaba- lık olmuştur. Bu mitingde söz söy- liyen Girit Mebusu Şimali Epirde yapılan tazyikleri şiddetle protes- | to etmiş ve nümayişçiler önlerinde matem elbiseleri giymiş olan Şi - mali Epirliler bulunduğu halde s0- | kakları dolaşmışlardır. IHâkimlerde tasfiye (Baş tarah 1 inci sayıfada) veyahut verdiği hükümlerde dik kati çekecek derecede isabetsizli- ği görülenler teşkil etmektedir, Bu ikinci kısma gireceklerden yüksek mektep mezunu olanların bile is - tisna edilmiyeceği muhtemel gö » rülmektedir. Tasfiyeye tâbi tutulacaklar, yeni hâkimler kanununun tatbik e- dileceği birinci kânundan sonra a» vukatlık yapamıyacakları anlaşıl - maktadır. lerdir. birden bağırmağa başlamışlardır.. ka - zazdelerden ancak üçünü kurta - rabilmiştir. Hâdise, dün sabah, müddei u - mumiliğe bildirilmiş, nöbetçi müd dei umumilerden Ekrem Bey, hâ - diseye el koymuştur. Kaza tahki - | katı, Kmalıada polisi tarafından yapılmaktadır. Kurtulan ve mo - j tör sahibi dün adliyeye getirile - İ cekken, son vapura yetiştirileme - mesi neticesi, bugüne kalmıştır. Başını oy- | -| Bu hal, üzerine altı yolcu | İ Kanadı Yaralı Kuş Nakleden : Selâmi Izzet Şam EE sm | “Peyman onunla meşgul olur,, Peyman evin emektarı © idi. Bir aile; on iki yaşında ev iş- | İyi yürekli olup olmadığı pek ma- bir kız, | lüm değildi ama, romatızmelı ol - annesi Cavidan iyi | duğu muhakkaktı. Söheylânm | Söheylâ, geldiği günüü hatıra Pr larını bir daha İhsan Baba, Sadık Beyi daima meyhaneye | Her $ey gözlerinin (& önündeydi: çeken bir arkadaş. Sadık Bey | Muhteşem mermer merdivenler, bir gün karsile kavga ediyor | oyalı çeyiz kapı, geniş antre, halı- ve müthiş bir plânkuruyors ÖN | larla donanmış salonlar, çocuklar dürmek. Kendisini, çocuğu ve| yn hayret; “Size bir arkadaş ge - karısını.. Bu fikrini onlara açı. | . ,. : Z Süheylâ ile Cavidan kor: | tirdim,, onlar arkadaş istememiş- l kuyorlar. Bir eve kaçıyarlar, | Jerdi ki.. Ama Süheylâyı gene de Fakat Sadık Bey orada da onla- | güler yüzle karşılamışlardı. “Ba rı bularak eve götürüyor ve bir | baya itiraz edilmez, babanın canı odaya kapıyarak kilitliyor, An | sıkılmaz, baba ne derse, ne ister- pencereden | Bu n kt ların £ lerini seven fakat zeki Süheylâ; kalpli bir kadın, babası Sadık Bey, çimsiz bir adam, l unutamıyacaktı, | yor. | nesi, o Süheylâyı se o olur... çocuklar annelerinden bu dersi almışlardı. Süheylâ anneye takdim olun - bahçeye gönderiyor. Biraz son- ra üstüste üç silâh sesi duyulu» | yor. Koşanlar, karı kocayı be- yinleri parçalanmış buluyorlar, Süheylâ, tesadüfen orada bulu- nan Ali Şefik'in yor. Ve Şefik, Süheylâyı evine du: — Şirin çocuk değil mi? — Fevkalâde şirin... Bak yav « rum, dünyada kimse kimsesiz kal- maz... Karnmı doyurdun omu?. Sana bir de güzel bir oda veririz. Bereket şimdilik boş odamız var. gelecek, yannda kalı | »iryor ve besliyor, Selma kurnaz doğmuş riyakâr Matmazel iki ay sonra sen iki ay orada rahat Peyman, odasını göster, Şakir sa» Okumasını | yaradılmıştı. e Konduğu çiçeğin | rengini alan bukalemun © gibiydi. | Kendini herkese beğendirmek ve herkesten fazal kocasına beğen - | na kitap v dirmek isterdi. İhtiyarlarla ihti - | EE | sever misin? yar, gençlerle genç ölurdu. Her-| | kesin huyuna ve suyuna göre git- herkesin nabzma göre şers | | | min ne? üheylâ efendim. Süheylâ odadan çıktıktan son- ra Selma hanım kocasma edersin. rsin oku. — Severim hanımefendi İmei — Bak unutuyordum. Senin is- bet vermeği bilen kadmlardandı... İ Ömrünün sonuna kadar şen olma- ğa ahdetmişti. İhtiyarladığı za - man da, ihtiyarlığı güler © yüzle Eğer çocuğumuz olmasaydı zi bekliyordum , | Kendimize evlât ederdik, dedi. ? diyor < Şefik, karısına cevap vermeden koca - | evvel biraz düşündü: “Acaba sahi- side, onu se, | imi? sonra bu sunli kendi kendi- ver gibi görünmesiydi. e Şefikten | 7e sorduğuna kızardı. Selmanm her zaman nefret etmişti.. Hele; | böyle uçari olması, böyle beyinsiz İ “Ama beni çok üzüyorsunuz?... kalmasmdan mesul (o kendisiydi. Bana adeta £ işkence yapıyorsu» | Karısiyle lâyıkiyle meşgul olama- dediki akşam ona (nefreti | Mişti. Onu kendi seviyesine yük - artmıştı... Bunu, birtürlü Şefik | seltememişti, ye evlenmeğe razı olmuyor diye söy- — Teşekkür ederim Selma, iy İ lemişti.. Mahir bir hokkabaz gi- | kadınsın. | bi, çocuklarıma babalarını derin Selmanın bir saygı ile saymalarını o öğretti. | cümle ürperdi: Bunu öylesine öğretti ki, çocukla» “Omuzlarına bir mesuliyet yük- rr en fazla onu sevmeğe başladı - | lenmezsin ümit ederim. Herhalde lar. İki üç sene kendine: “Şefik bu kız ömrü oldukça burada kala» beyin alıştığı kadıncağız diye bah- İ sedilmesine tahamül etti. Enin - de sonunda: “Şefik Bey mi?.. Şu güzel kadının kocasıdır,, denece « | ğini biliyordu. Muvaffak başarırdı Yer yüzünde sevdiği tek kişi Murat dayısı idi. Murat Bey her “Ben,, diye başlıyan ve erkekler» karşılayacaktı , siz misiniz? Sefa geldiniz... < Acâba hiç g işinek m | dum.,, en büyük | sından nefret etti | muz..,, dudaklarında bir cağım sanmasın... Fakat Sari , Münakaşa a- çacak olsa, Şefik haykıracaktı: “Bu gece Hasan Beylere yalnız git., Selma, o gece kendini çok gü - | zel hissediyordu. Herkesin gözü- nü kamaşlıracağına emindi. Bu- nun için de yanı başında bir gölge sen | oldu. Dayandığını istiyordu. Bu gölge (kocasıydı.. | Ve kocası daha şimdilik ondan kuvvetliydi. Yolda başka şeylerden bahset- ti. Şefik orada bu meseleyi söyle - mek istemiyordu. Ziyafetin gü - rültüsü arasında, kanlı bir sefa“ let macerasını anlatmak | suzdur.. Hem asabım da çok bo zuk., Ne diye gidiyorum?.. — Biraz açılırsın diye ısrar et- tim,. Kendi keyfim için gitmiyo « cümleye: İ sözünü zorla dinleten | dendi. Aruç dolusu para fakat bakkala olan beş lira cunu ödemezdi. Faket | nasihat vermekte ustaydı. sarfeder, bor- hekese | lüzum” Şefik Avrupayla sıkı temasta olan bir fabrikatördü. Sık sık Av- rupaya giderdi. İstanbulda olduğu | | zaman sabah sekizde evden çıkar, rum. Şefik karısının elini sıktı, Sel » ma kahraman bir tavırla ilâve et- ti; — Dans etmem. lik fokstrota kaldırdı. akşam sekizde O gelir. (Resime Her mezada gider, Bedestende dolaşır, eski tablolar ! satın alır. Karısı alâkadar görü » | nür: “Bunu beğendin mi Selma-.. | Fevkalâde!...,, O gün, Selma kocasınm ne ge - tirdiğini keşfedemedi. Mattean' un bir tablosunu buldun!.. Asarı | âtikadan bir vazo mu (getirdin? | Hayır, bir sokak kızı getirmişti... | meraklıdır. Şefik Selmayı . » Süheylâ karanlık odasında ba- şma gelen felâketi (o kavrıyordu... | | | | İ (Devamı var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: