7 Ağustos 1965 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 18

7 Ağustos 1965 tarihli Akis Dergisi Sayfa 18
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

DIŞ GEZİLER * Fakat Petrol Dairesinde bizi bir sürpriz bekliyordu. Daha içeri girerken, genç bir adam mükemmel bir ingilizceyle bana, Ga- zeteciler Birliği tarafından gönderildi- ğini ve konuşmada yardım edeceğini bildirdi .Yukarı katta, aynı nn bir başkası o fransızca söyledi. m biz Birinci Muavinin odasına giriyordu. koşarak Manjosin ogöründü Onu da Dışişleri Bakanlığından sevketmişler- di. Böylece, bir tercümanın yerine üç yeni tercüman koyuyorlardı. Fakat biz Petrol Komitesi Birinci (oMuaviniyle nayii Enstitüsünde okumuş. Zaten Sovyetler Birliğinde petrolle uğraşan- haritalar üzerinde o kadar etraflı iza- hat vermeseydi Bâküyu ve petrolü an- lamam çok kolay olmayacaktı. Bunu Bâkü yazısında anlatacağım. Petrol Komitesinden ( Dışişleri Ba- kanlığına gittik. Orada, Enformasyon Dairesinin Başkanı Zamyatinle ran- devum vardı. Zamyatinle Moskovaya geçen defaki gelişimde o tanışmıştım. Kibar, avrupai tavırlara ve giyinişe Kızıl Meydanda yerliler ve yabancılar Kıyafetlerde türkçe konuştuk. Zira Birinci Muavin Sabit Orucef adını taşıyordu, azeriy- Tercümanlarımın hayretten açılmış gözlerinin önünde Sabit Orucef bana petrol konusunu en ilgi çekici tarzda ve dört başı mâ- mur anlattı. Zaten ertesi akşam, 16 bin kilometrelik yolculuğumuzun ilk merhalesini teşkil eden Bâküya gi- decektim ve orada bir kaç gün hep petrolle uğraşacaktım. . Sabit Orucef Teknik İlimler Dok- toru. Bâküdaki Azerbeycan Petrol Sa- 26 birleşmeye doğru sahip, ince zekâlı bir kimse. Üstelik, Sovyetler Birliğinde mevkiinin çok üs- tünde bir öneme sahip bulunduğunu sanırım Gromikoyla ve Kosiginle ko- nuşmalarımızda yanımızda (o bulundu. Kosigin tarafından kabul edildiğime dair Tass'ın verdiği haberde onun da adından bahsediliyordu. o Gromikoyla birlikte Türkiyeye gelmişti. intibalarıni anlattı, sabahki "tercü- man hikâyesi"nden dolayı üzüntüleri- ni söyledi. Rumentçief, ben yanından ayrılır ayrılmaz durumu telefonla Zamyatine bildirmiş, bir çare bulun- AKIS masını istemiş. Zamyatin Dışişlerini, Çemiışof Gazeteciler Birliğini seferber etmiş. Zamyatin, Sovyetler Birliğin- deki ikametim esnasında ne istersem yapılacağım ve bütün kolaylıkların gösterileceğini bildirdi. Bir arzum o- lursa kendisine osöylemeliydim. Nite- kim Kosiginle görüşmem, onun aracı- lığıyla sağlandı. Zamyatin Moskova- daki tek türk gazetecisinin çalışma- sından Türkiyede bazı şikâyetler işitti- ğini söyledi. Bir de, Pravda ve İzves- tiyanın Türkiyeye muhabir göndermek istedikleri halde gönderemediklerini o da tekrarladı. Sonra, Haber Ajansının Moskova- daki temsilcisi Ahmet Barandan du- rumu sordum. Çalışma güçlükleri ol- duğunu söyledi. Meselâ ruslar, İstan- bulun metrosuna alt bir teklifte bulun- muşlar. Baran da. meşhur Moskova metrosuyla ilgili bir röportaj düşün- müş. Fakat ruslar metronun resimle- rini çekmesine mâni olmuşlar, gerekli bilgileri de vermemişler. o Metro, bu. Ne gizlisi bulunacak? Ama işte, Ba- ran işi bir türlü sökememiş. Sovyetler Birliğindeki o korkunç bürokrasi du- varım yaramamış. Manjosin vasıta- sıyla meseleyi Zamyatine aksettirdim. O akşam Baran arzu ettiği her şeyi, müsaadeyi ve resimleri, bilgiyi aldı. Hazırladığı röportaj "bir k: İzvestiyanın muhabirleri da Zamyatini tekrar gördüğümde çeği söyleyelim. Derhal ilgileneceğini bildirdi. İlgilendiğini sonra, öğrendim. Bu, Sovyetler Birliğinin bir özelli- ği. Har şey, gayet kolay oluyor: Eğer, gerekli adamı ele geçirebilmişsen.. E- ger gerekli adamı ele geçirememişsen hiç bir şey olmuyor. Yani mekanizma. çark normal olarak tıkır tıkır işlemi- yor. Biraz bizdeki gibi.. Sorumlu ve dolayısıyla yetkili şahsın tesbiti vakit alıyor. Halbuki, o söylemeden de iş yürümüyor. Hangi iş yürümüyor? Bir fotoğraf temin edemiyorsunuz. Bu da, sistemin zaman ve güç kaybına sebep olan yanlarından bir başka tanesi. Öğle yemeğini geç vakit otelde, ü- zerinde türk bayrağı bulunan masa- mızda yedik. Yemek bittiği zaman saat 16'yı geçmişti. Sovyetler Birliğinde l1o- kantalar sabahın |Il'inden akşamın 1Il'ine kadar açık. Kim ne zaman is- terse gelip yemek yiyor. Onun için ba- kıyorsunuz saat 18'de veya 22.30'da aksam yemeğini başlayanlar var. Lo- kantaların halkı çok değişik. Bizim Sovyetskaya Otelinin bütün Sovyetler Birliğinin en büyük oteli olduğunu söylemiştim. Aşağı kattaki, yerli halka 7 Ağustos 1965

Bu sayıdan diğer sayfalar: