20 Nisan 1931 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 6

20 Nisan 1931 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Sahife 6 20 Nisan 1931 Tarihi roman tefrikamız: 112 19 Nisan 1931 Deliler | Deliler Saltanatı | | TELLİ HASEKİ : İskender Fahrettin Hamza, herşeyi göze ulti ve Nüruhayatı unutmak için Telli Hasekinin kucağına atılmağa karar vermişti... Dağlı Hasan, Hamzanın Eski- raya niçin geldiğin, kimi görmek istediğini bir türlü anlı- yamıyordu.. Sabrı tükendü.. Bu vakitsiz ir Yü elbette bir sebebi olacaktı. Ki Sn hikâyesini dinle- Üni sonra, Pike tle Hamzanın yüzüne b. aktı enberi seni çok değişmiş ra Hamza! Hasta- yoksa...? Ha ira Özlemi düvarda asılı olan kırık bir saza dikerek içini li ti: asta de: e Yorgunum, luk istiyoru Hasan vk — O halde buraya niçin geldim? Evine gidip yatsana..! — Buraya ei mi geldinı?! Yorgunum dedim Anlamiyor- musun? Başımı ini iirezek bir Öyle bir yer arıyorum. er ki, başımı üstüne koyduğum zaman kulaklarım, bir İri İri manalı vi arıni » Göz- uruşl duy lerimi ancak o vakit kaba > Biraz evelki yılan hikâyesini ne çabuk unuttum, Hamza? “Ka- dından nefret ediyorum! , diyen sen ai iydin? elini başına gi iye ğin in içi yanıyor, Hasan , Bu ateşi şarapla söndürmek isti- orum... ii derhal, (o odasındaki dolaptan bir bardak şarap çıkardı. sine uzattı: — evda çekiyorsun, Ham- zal gönlünü kime kepözlin, söyle bakayım? Hamza şarabı içti.. oturduğu sedire uzandı: asan, beni iyi dinle, ben kadın yüzünden mahvolmuş bir adamın. İlk akşam Zambakla 0| amıştı. son aşkam da zakkum- la sönüp bitecek... asan (arkadaşının Oo sözünü kesti : — Zakkum.. Bu yeni sevgilinin ismi mi? — - Ona bu ismi ben verdim.. Yeni sevgilim, tacını başından elimle kağan bir kadındır! (| Zambak, romanımızin “birinci kıs- i ge padişahın huzuruna getirilmişti. asan le bu sözünden bir şey anlamı Dudağını Giz mırıldandı: şimdiye (kadar, ve düşünceli Hamza Sindeki boş kadehi uzataral e şunu 7 daha doldur lerimin döndüğünü görünce, bir masanın,? bazen, on günde değ on dakika içinde değiştiğini an- larsın! Hamza, be rise girince, boş e basık” tavanlı odanın boğucu bara tene s ede rek, bir an- ülenmiş gibi, uzandığı se- dirden kalkmak istemiyordu. Şi dehlerini o boşalttıkça gözleri dumanlanmağa başlamıştı. ası erakından çatlıyordi ET niçin ere Pol yi Beynini lari se alm zamanı gelmişti. asan, şefkatli bir arkadaş temayülile (o Ham yanına ld — Derdini bana anlat, gözüml Ben senin eski arkanaşınım... i sokan, adam eden Ma Sultan İbrahimin en çılgın devirlerinde seninle cinayet işle- diğimiz, rüşvet aldığımız, .eğlen- Gam günler oldu... Ben sana ir? Bura; niçin ( geldiğini açıkça söylel, Seni böyle çürük bir Kavak ağacı gibi yıkılmış görmek gir istemem Hakkın var, Hasan! Kanlı Kanlı Erir ilime kendimi düşünmemiştim. Cahil bir Yeni- gasının azamet v. ll. m . Bani ır im çini ei ediyoi Hamza, sekiz arkadaşım iztirap- larından bahsedereken: Akşam Nev York'ta nümayiş Japon imperatorunun kardeşini polis himaye etti Japonya İmperatorunun kardeşi Prens Takamatsu Agritamia arka” atlantik (o vapurile (Nev York'a gelmiş ve karaya çıkarken aley- hine mi yapılmıştır. Prens rihtıma çıkarken etrafına sibel bir gölün kordunu çevi- rilmiştir. Komünistlerden biri kordon yararak prense yaklaşmak bali ise de bir beliyin çenesine ye- diği yumrul yere düşmüştür. u hadiseyi müteakip prensin etrafını kesif bir er seg tilâ etmiş ve “ kahrolsun Jap. lar! ,, ve “ kahrolsun ea elisi, di gırmıştır. Şi! Zabıta ve süvari polisler halka hücum etmiş ve bunları müşkülât ile akit tır. Kadın Şarlok Holms Almanya'da en karışık işleri halleden kadın racaat Da Bu memu vaktile sahnede | aktrislik o ya- pal ı matmazel Matmazel Claire Rommer muvaffakiyetle meydana çıkarmaktadır. “— Ben kadınsız yaşiyamam.. Telli apre göğsünde ml istiyo; Demeğe e LE Hamza, deh şarap içince, ogün, ile a Telli Him iyi sevdiğini anlamıştı. Halbuki, Telli Hasekiye gönül bağlıyanlardan mesut olan kim vardı? Hasekiyi, saraya Ki ap ei den seven Yusuf paşanın kellesi uçmı bir vezirz. İdi derisi yüzülmüş. Ve nihayet zevci Sul- tan İbrahim d e indiri- lerek bü gula üçüncü ri çelebiza- eye: “— ir baykuşa benzerim; şimdi direk yağmur gibi, ba- şına bin bir felâket Diyerek, O c adamı bile kükkrian bu kadir “değil miydi? Fakat, . Hamza, herşeyi va — Nüruhayatı unutmak Telli Hasekinin ağuşuna atlar karar vermişti. (Arkası var) Her a bir hik; Şe Bir hadise Er e da e Bittabi, çocuklar ümmidi ii bal oldukları için, vatana çük la. zımdırlar, bilâder. GE aley- hinde söz söylemek benim gibi erbabı hamiyetin ağzına yakışmaz. Fakat. Çocuk" zırıltısınada can dayanmıyor, hani, iki gözümün nuru efendim. Aman allah, medet Allah! Bu son seyahatim esnasında, bir Piç urusu yüzünden, sormıyın geçir- diğim mini arı, o helecanları, yürek patırtı © istikbali “tahikir gibi ol- yumurcağın biri, anasının bizim vagonda, ku- cağında acı acı cıyaklamağa başladı. sının yanına gidiyormuş hasılı kel lâm. Ko ocasına üye da götürü- m Bi yemiş te karın ağrısı i: “Kış, kış, kış... Uyu Ee, e,e,el, der; Pp etmez... Viyak ta viyak, civak ta ciyak... Hele kucaktan bırakılacak olursa... Kucağa alın- dığı ve yer susuyordu azıcık... Bu messili*olan:'bu kadının uğradığı e BiP Acıdım amma, elden gelir... - Kadın, yumur- ğı yere kooor komaz viyak terim; ak. Nihayet ra DEE tren, ıstas- yonlardanı birinde durdu. Er — efendim, pardonl. dedi.- Şu çocuğu im bir saniyecik bırakayım da istasyona inip iki kaşık yem an Çünküliği- me, sağıma on altı saattir sıcak Mz gitmedi. resiyski'ye kocamın yanına gidi- yorum. Kadın, çecuğu vagona bıraktı, dışarı çıktı. Bu sırada, içeriye ye- ni bir Sali girdi. Çocuğun viyak- ladığını görünce, ve vaziyetin ne olduğunu anlayınca: — Yazıklar ul beki yazıklar olsun! dedi! - Durm nuz; ümmidi ıstikbal olan Li yav- rucağın burada azap içinde kıv- nmasına bakıyorsununz. Hiçbi- rinizin aklına, oi eniz: — Eh, çocuğa sen bak Gyleysel . Yemi Baka arım, zahir ! - cevabını verdi. - Ben, bekâr b Gel, akslı Fıs, fıs, fıs, fısl... Ecece, e, e, eh! en kalkacağına yakın, Nov- ittabi yeni gelen adamın yetiş pek memnun oldu. öteki ıstayonda da, ii diye dışarıya çıktı, çoçu- ğunu yabancıya bırakarak." Tren, burada, > dakika dura- çaktı. Bu dakika geçince düdük çaldı. İstasyon şefi, kırmızı mendilini salladı.. Ortalıkta Nov- rosiyski'ye giden kadın yok. ren Hik; gene vi İşte, o zama n, vagon içinde, gem - sahneler an pi başladı. Bekâr adamın kucağında, çocuk, bala — Kimi bu bâle kaka güldü; kimi ü meseleyi daha ciddiye alarak, adama a erime başladı: gelecek ıstasyondan allak ii “yeli oldu; “Novro- siyski'de çocuğu G.P.U.'ya verinl,, diyen oldu; “ Şayet çocuğu almaz- larsa, onu kendine evlâdı manevi yaj Eri diyen oldu. Bu sırada da, bilâder,' piç ku- rusu, bir bağırış bağırıyor; bir viyaklıyordu ki... Böyle şaşkınlık, ne yapacağını bilememezlik içinde, tam iki bu- çuk saat ea a müddet zarfınd, iki i istas; radık. Üçüncü aklin Pm açıldı. İçeriye, genç anne girdi. — Pardon, efendim! - » dedi. - İki lokma birşey i üzerinize i bastırdı. Öteki vagona Kp r azıcık Hi yaptım kili: (Hikâyezi) cumalardan maada hergün sabah 10 dan am Se kadar, numaralı biletle tebdil ediliyor. Tebdil. muamelesi gi Nisan te bi- tiyor. ayrica bildirilecektir. Tefrika numarasi : 19 Ni Hikmet Feridun Bu tuhaf düşünce beni epice meşgul etti.. Kırlangıçların güzel ecnebi kadınlara benzemesi.. — Maamafih bütün bunlara rağmen kırlangıçlar çok zararsız, çok şair ruhlu hayvanlardır. Fahamet... Dişi kuşların âşıklarını, erkek kuşları ağrisalar bile bu başl çıkarma k muvakkat bir zaman içindir.. ndan sonra kırlangıçlar tekrar başka memleketlere dönerler ve erkek kuşları tekrar dişilerine bırakırlar.. — Fakat bazı kırlangıçlar başka BiüikLetler e giderken âşıklarını da er götürmek isti Aklıma Veranın beni Parise gö ölürmek yaz zorlaması geldi, gülümsedim. Fahamet bunları söylerken kan içinde li ira kuşlardan birini eline alm — Bal a ii enişte,. Hem bunlar <a Si e er lara benze! dediğin gi şair ele, al seal eden i kadınlara benzeyor.. pri mii memleket dolaşan ve her yerde herkesi Ukendine hayran ime ecnebi artistlere... Bu sırada Nuri bey arkasında çiflik di sütlü kahvelerimizi getirdi... İhtiyar adam Fahameti görünce: © — Gene mi kırlangıç 2. Gene mi kırlangıç?. Nedim be; ür kızda bir kırlangıç düşmanlığı bu başladı. Öyle bir düşmanlık ki sormayın.. Nuri bey daha pek çok söyle- yecekti.. Fakat bu anda Faha- metin boğazına sütlü kahve kaçtı. Baldızımın dean Nuri beyin sözünü kesi t altı oldu Fah Kalksak artık.. Hava kinini da yollarda bellerde serim Aman enişte beeeeey... Sen güzelliğin derecesinde iz korkak- sın. Bak aslanlar gibi baldızın yanında.. Hem de iki tabancasile beraber. Korkma enişteciğim ra Sana kimseyi el sür- dürtmem... Altı buçukta kalktık.. e por sisenilne Yerleşke > Yol kil iyice sıcal Fahamet a bir miz ri o eden cebinden kk çinde üaelirimn arasına bir sigara yerleştirdim ve aktım — Mersi enişteciğim. — Hani bana enişte demeye- selini Güldü; — Şehir li ae e enişte bey. Hudi içeri girdiğimiz zaman Nafiz beyi ku- durtmak için âşık rolü başlar.. Fakat şehir hudutları haricinde... — Ama Bahçe köyü geçtik Fa- hamet.. İM eE şehir hudutları içinde sa; — O halde sana m enik de- meyeceğim benim güzel âşığım.. — İyi hoş ama lele Biz rollerimizi mükemmel yapıyoruz.. Fakat Nafiz bey ortalıkta yok.. — vie onu unuttuk... Freni yavaşlattı, deniz kenarın- dan eridi Bir denbire şıkır şıkır mehtap çıktı.. Fakat ortalık ap aydınlık olunca yüzünü buruş- turdu, bir sigara daha yaktı; — Canım sıkıldı... sırası mı şimdi eden mii sevmez misin? Mehtabın — Hiç Sinirime dol mehtap beni en mehtabı Elielerle işlek döndüren fazla boyalı Hani züppelik cihe- önden klanlar aşağı kal- iş asının dumanından iri siyah gözlerini elan ırarak ilâve etti: lıma geldi. ece Bant ziyaret edemeyeceksin.. Peki ama ere kırlan- gıcın ne münasebeti var?. Bili Herşeyin bir se- niçini olmaz ki.. Öyle .— Bilmem.. bebi, bir aklıma geliverdi işte. (Mabadi var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: