15 Mayıs 1935 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 8

15 Mayıs 1935 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

© Sahife 8 -İngiltere kralının yirmi beşli senesi İ< ugillere > kralamş | Seki otun mın 25 inci yıldönü- mü eçen hafta (İngilterede kutlulandı. Bu müna e Lon- drada büyük şeni yapıldı, halk sabaha kadar eğlendi, İngi- liz kral ve kraliçesi şimdi halkın tezahüratına teşekkür için > gün Londranın bir mahallesi geziyorlar, hallelere kadar gidiyorlar. fakir ma- Her mahallede rastgele bir eve girö- rek bir fincan çay içiyorlar. Kral ve kraliçe bütün mahalle. leri gezdi sonra yazlık saray- larına gideceklerdir. İngiliz gaze- min verdikleri haberlere gö- ve kraliçe yazlık sarayda öl kışlık sarayda olsun sakin yaşarlar. Akşamlari yemekten sonra kral gazete okür, gramo- Konya mektubları Konya vilâyet bütçesi kabul edildi Genel kurultay varidat ve masrafları 1,029,132 lira olarak tesbit etti Konya amumi —— idare âzası bir arada rtada oturan vali Cemal Bardakçıdır) genel bayındırlık işlerine, 20 bin onya ii — Vilâyet ge- rultayı bir ay devam eden toplantıların bitirmiştir. Kurul vermiş ve daimi encümen üyele- iri seçmiştir. Konya vilâyetinin bir senelik ği 1,029,132 lira ve masrafı miktar olarak tesbit edil lirası cemiyetlere yi aslı na ve geri kalan 200 küsur bin lirası da maaşat ve masraflara ayrılmıştır. Çok hararetli geçen son top- lantıda daimi encümen üyelikle- rine: bay Mehmed Nakib, ömer, mel Kemal ve bayan Perver İhsan & seçilmişlerdir. Elektrik şir- keti tarafından Dereköydeki fab- lışan ku- rultay üyelerimiz fabrikanın yeşil ağaçları altında ve çağlayanın başında yorgunluklarını gidermiş- rdi Yeni inhisarlar binası bitiyor AKŞAM foi çalar, kraliçe ise fakirler içini yün bluz örer. Saat on olunca yatma zamani gelir. Kral gramo- fona İngiliz marşi olan plâğı ko. yar, kraliçe ile beraber marşi ayakta dinler, bundan sonra ya- tak odalarına çekilirler. Yı resimde kral, kraliçe damadlari ve torunları ile bera- ber sarayın balkonunda görünü Sanat konuşmaları tarafı 5 inci sahi » sk gi» e damarını sanat ime koyan senfonik destan yaratan Berlioz. ndan resi > den itiba- ren, «Beşler gru; » Balakief, arodin, Sezar çiya losargski, Karsakof »- ile Balkan Sovyet musikisi doğ Çaykofskiye is Bazı ama- törler, onu haliskan yerli sa; yorlar. Onda Barodinide olduğu gibi, Asyanın engin sesi yoktur diyorlar. Hele çe gr değerli Sovyet san- gofun sesinde dinle- dik. Çeykofıktnis katıksızkan yer- li me işkil yok. Bu duygu- rağmen, perde arasında, ta- midik bir iki amatörle profes- yonele: — erim Mendelsonu andı- Şaşarak Oyüzüme Fay başlarını salladılar, Pazartesi günü Sovyet artist- vasını söyledi, Cemal, türk folk- lorunu sanatlaştırmıştı, Kozan h eli ri diyarlarda da, bizde! ar, coşgun alkışlarla Kabpkellizi şüphe eti mgr Musiki, evrensel bir dil o S bulvarı üzerinde yapılan ve yeni tarzında olan bina Kon- yanın güzel yapılarından biri ok mimari muştur, Atatürk okulunda müsamere Zengin bir programla verilen müsamerede yavrular çok muvaffak olmuşlar ve alkışlanmışlardır. Müsamere belediye sinemasında halk için de tekrar edilmiştir. — R. Erel Tefrika No, 7 15 Mayis 1935 ALLAHA ISMARLADIK! Yazan: — Miralayım; ne bedbaht bir Zabitim ben! Düşünün bir kere! Şu istilâya uğramış, yıkılmış, ağ- İiyari vatan için sarfedecek elimiz- de ne kaldı? Sadece bir avuç kan!... Bu bir avuç kanimiızı har- gamak için başbaşa ver- dik çalışıyoruz. Yarın, bir İngi- rağa gömülmiyeceğimizi kim te- min eder?... Buna rağmen belki müfid oluruz diye zavallı vatan için e Me bir kocası, aydan lerle elele vermiş onu Yarabbi hangi ie uğraşiyor!... sal tarihte, bir millet, bu kadar kara yüzlü, bu kadar insanı için- den vuran bir iztırab çekmiştir!... — Çok he; Mi e Kendine gel! Her in ancak kendi iradesinin Sakini inden mesuldür! zsiniz miralayım! Kar- mizı, anamızı altı ay fasıla ile birbiri arkasına kaybettik, Ara- rdı. ana gibi baktı. Babasızlığımı du- mii C alıştı.. günlerce be- öktü, bütün kadınlık eatlikini bana harcadı, Nihayet uğursuz bir tali karşısına bu adamı çıkardı, Sevdi, ne olacak kadın işte, bir deli gibi sevdi onu. ğini Bir de çocukları ol- du: örseniz bir melek ie le Şimdi on iki, on üç yaşlarında var! Eve ,onları zi- yarete gittiğim zaman bu küçük yavrunun boynuma sarılarak: «Da- yıcığım, dur : seni şöyle doya, do- , kendimden geçerim!.. Ab mın bu küçüc erini bağrıma basıp sıktığım zaman bütün derd- lerimden, iztırablarımdan uzak- laşıyorum... Fakat ne garib ki, sı gibi bu küçük te Yi; b se- viyor!... Geçen nu kucağımda okşarken nereden gel- di bilmem hatırıma: «Emel bir gün baban ölürse ne yaparsın» dedim, Gözleri doluverdi. Küçücük çocuk başı öne doğru kaydı. Boy- nunu bükfü: Ancak benim işitebi- leceğim kadar bir sesle: «Ben de ölürüm dayıcığım» dedi. , ğa en fena şeyi Ml sari VR eş geldi bu da! — Ne bilyim işte! Öyle söyleyi- vermiş oldum.. akşam üstü Miralayın gözleri birdenbire bü- yüyüverdi: — İzzet bey beynimin. içinde garib bazı düşünceler, uyaniyor!... Siz deli misiniz! Çıl- dırdınız mı? Ne demek istiyorsu- nuz!.. iralayım, zavallı vatan- ali bu kara kış gecesinde düşmanlarla bağuşurken, ayni kandan, ayni topraktan olan bu adamın İngiliz zabitleri ile kolkola girerek Beyoğlu caddelerinde do- edemiyo- rum.. bu adam bana ölüm gibi kâbuslar getiriyor.. bu iztırab be- ni bir gün öldürecek! Boğuluyo- rdüğüm zaman çıl- dıracak gibi oluyorum.. hain bir enişte!.. Vatansız bir herif!.. Öyle zalim konuşuyor ki, kanını ESAD MAHMUD KARAKURD mübarek topraklar için seve seve akıtanlarla öyle edepsizce alay ediyor kil. Ah bilmezsiniz, bik mez$sİnİZ $ Zavallı Yinrdekizel, Miralay, eleme daş boğulur gibi.derin, derin nefes alan yüz- başıyı (o omuzlarından tutarak sarstı; — İzzet bey kendine gel! bir bardak su iç!.. Bu gece tama- mile yanlız, mânasız düşünüyor- sun!... Bir kere bu adam zım. Böyel bir hain eniştenin bu“ i e e A bize lâ- bir tali eseridir, Topları, eğer eniş- tenin ağzından aldığın haberi ge- mz kaçırabilir miydik? Suadiyedeki yerimizin İngilizler tarafını Zi keşfedildiğini ilk de- fa bize kim öğretti. versek bulamazdık!... Bu bınız bozuk sizin!... So de çok t tehlikeli işler eseri şimdi şöyle biraz yat! gelir ve yarın sabah erkenden kalkar İstanbula geçersin!.. Yü pPıyı açtı. sırada miralayın ar- , kasından sesi geldi: — Yüzbaşı daima tedbirli dav- ranmağı unutma!... Senden şüp- helendiklerini hissettiğini takdir- de sakın bu taraflara geçme!» Düşün ki küçük bir kalanmasi büyük bir felâket do- ğurabilir!... — Bana güvenebilirsiniz mira* ml... — Allah rahatlık versin! 'kkür ederim miralayımı. Kapiyi kapadı, çıktı... se W 5 < İstansulda şubatın son günle“ yüzü... Günler ne çabuk gidiyor -arabbi! zümüzü açip kap&* yana kadar aradan iki ay dah8 geçmiş bulunuyor. ca sirlarinda, Yalaklarımız ka ra kışın korkunç haykırışları ile > istanbulun havası!... siyasetine benzer tıpkı!.- Kuvralakaış bükülerek, gülerek i5” sanı sırtından öyle bir * okşi ayıp! vardır ki sy rm inanacağ” nız gelir bir anda! Karakışta vefa aranır mı? H beyaz yüzlü bulutu ii simsiyah bir yuvanın saklı old&” il ğunu kim bilmez i GDöüak var), 4

Bu sayıdan diğer sayfalar: