13 Temmuz 1935 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 11

13 Temmuz 1935 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 11
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Tefrika No. 59 İ TACLARI ÇİĞNEYEN HÜKÜMDAR | CENGİZİN OĞLU İSKENDER FAHREDDİN Oktay, sevgilisinin kanlı elbisesini görünce ağlamağa başladı. Turakina kocasına gitmeğe hazırlanırken, Hanın odasında başka bir kadın bulunduğunu söylediler... Oktay, Prensesin kanlı sai ni görünce. r, Fars iline gittiğini, Mer- sanın oraya dönmediğini söyledik- ten sonra: — Ulu hakanım! Mer başınız sağ olsun.. Ankini — a da aç kurdlar yemiş. Dönüşte ys da her birinin elbisesini, hançer- lerini ve diğer eşyasını Fakat, sizi inandırmak i mıza sadece (Ankin)in bizesini aldı Hİ al Kaçar kanlı ve parça- a elbiseyi uzattı: — İşte prensesin giydiği göğsü sırmalı ei işte beline sardığı püsküllü Oktay biri Ağaran gövdesine da- yanmıştı. Moğol generalinin uzattığı ek biseyi eline aldı.. kan lekelerini ve parçalanmış yerlerini gözden geçirdi. — Zavallı Ankin!... Diyerek elini şakağına koydu.. Dalgın ve müteessir.. bir müddet ağzını açmadı.. sessiz ve hareket- siz durdu. Bu sırada ihtiyar vezir de yan- larına rem şti. Çutsay, prensesin kurdlar tara- Şila Sane alandığını öğrenince: Merak etmeyin, dedi, Mersa dinli cezasını görmüş, evcele- riniz ve cariyeleriniz sağ olsun- lar. Kaçar, Fars beyinin bu işte bir suçu olmadığını da anlatmak is- tedi: arslılar bizimle birlikte her köşeyi aradılar. Mersanın, na dönmediğini anladık. Dönüşte yolumuzun kenarında bunları da görünce, hepsinin e öldüğün- de şüphemiz kalma Dedi, Çutsay, a Çinli esirler Ke An- kinden daha güze rpe ka- dınlar var, dedi, ei Ke de bunlardan birini saraya geti- reyim. Bana inanınız ki, bunlar arasinda gördüğüm genç ç bir ka- dın, size Ankini aratmıyacak ka- dar güzel ve pi İni avutmak Oktay konuşmuyordu. Kanlı ee ei tutarak, cevap vermi yürüdü.. saraya girdi. Oktay odasına ep zaman, ellerini yekta kaldır: — Tanrım! Bir Çimi tutsağı ba” ndi.. ktay o gün, ömründe ilk defa, bir ve arkasından ağlamıştı. Ankinin ölüm haberi herkesin ağzında İpeği rdu. Tur. ya bu haberi götüren cariye, prensenten bu habere isi i şılık bir dizi inci almıştı. na sevincinden ne yapacağını bil miyordu. e Günlerden beri hanın m göremiyen Turakina, o gün O yın yanına gitmeğe karar vermiş- ti. İhtiyar Çutsay da Okta yla Tu- rakina arasında çoktanberi gevş€- yen gönül bağlarını yeniden ger- eğe çalışıyordu. Çutsay, Turakinanın odasına gitti: — Gözün aydın olsun! AAnkin ölmüş.. haydi, ynuna öğsünü elmas ve zümrüdlerle süne” sırmalı elbise- lerini giy.. ve başın sağ olsun de- meğe iti, Turakina süslendi.. asın aktı. Han in k için bun- dan aka b iyi bir Sak ele geçe ezdi. eri su imei düşma. n uyumaz, erler. Ne sözdür. Moğol ei ae çekemiyen bir kadın daha vardı: OOktayın ti. uz dındı., zel değildi. O, Ankinin ölüm ha- berini herkesten önce almıştı. İh- tiyar Çutsay, Turakinanın yanına gelinceye kadar, Moka süslenmiş, hazırlanmış ve Oktayın yanına ko- şarak: ram yi ale hakanım! y ruhen zayıf ve nda kendisi- erden çok hoşlanır, onları rütbe ve he- diyelerle taltif ederdi. utsay, hanı avutmağa çalışır. | Y, ken: — Vezirlikten daha büyük bir rütbe olsaydı, sana onu verirdi Diyen Oktay, şimdi ikinci kar- sile baş başa konuşuyordu: — Çinden iki kadın getirdim. Birini elimden Çagatay aldı. Öte- kini de kurdlar.. — ala ri kıtlığı mı var?. Onlardan dah ha körpe kızlar bulâbilirsinizi, Oktay dikkatle karısının yüzü- ne ; — Bugün seni her zamankin- den daha güzel görüyorum, Moka! Çoktanberi neden yanıma gelmi- wn ıyordunuz.. ne cesaret- le yanınıza gelekilirim?!... Bu- başınız sağ olsun diyebilmek için, yanınıza gelmek fırsatını bul- du! özlerinin içi ne kadar par- lak! na ne kadar tatlı! Ben seni görmiyeli çok oldu mu?. — Üç aya yakın. — Bahçeye Yaz musun?. Tavşan, güvercin avlamaktan hoş- ırdın oktanberi (güvercin bahçesine indiğini görmüyorum — Yayımı elimden aldılar. Bah- eye de siz yasak etmiş- siniz! Aylardanberi odamda, ken- di şam mesi gibi, e bükük otu! Oktay e nde öptü: — Seni unutmam, oka! Se- ninle aramızda ve güzel gün- leri — hatırları Bu; iii dalı çok Bu sırada Turakina odasından çıkmıştı. Oktayın odasına doğru giderken, yanından biraz önce ay- rılan cariyesinin koşarak geldiği- ni gördü. Baylar diyorlar ki fı 5ci sahifede) — ve il kurtul. duğu yaş.. — Eğlence hayatımızı buluyorsunuz?. aalesef İstanbulda eğlen- ce pek azalmıştır. Sahne yok... Eğlence yerleri çok pahalı... zik yok. Şimdi en büyük eğlence- miz -biz yaştakilerin. gençlerin spor hareketlerile, ve sporla karı- rağ eğlencelerle meşgul ol- nasıl Mü- şıl malai Gengler | için bu sporlu eğlence- anın en güzel genç ka- epyeni bir genç kı dana çıkıyor. Daha da çok güzel- leşiyorlar. Ve Çok güzelleşecek- ler de H.F. stanbul Halkevinden: Galatasarayda bayanların nü saat da) den (16) ya kadar ö aloğlunda Halkevine elişlerini getirmi leri Sak lu, Üsküdar, Kadıköy, Be- şiktaş, me bulunan ve elişleri- ni vermek ini €n bayanlar çiyarlar ındaki Halkevlerine müracaat edebilirle 1000 kuruştur. Adres tebdili için yirmi beş kuruşluk pul göndermek lâzımdır. Bebilihir 12 — Hızır günü 69 ineş Öğle İkindi Akşam Yatı Yü 8 436 838 12 1,59 vi 225 439 12,19 1619 19,41 21,39 İdörehane: Babiâli civarı Turakina hizmetçisine sordu: kandan kaplanlar mi ko- valıyor.. neden koşuyorsun? Prensesin idim sar oğuş- turarak cevap Ye — Şimdi hanın yanına giremi- yeceksiniz.. odanız çıkmama- nızı haber vermek için koşuyor. dum!. Turakina şaşaladı: — Niçin?.. Han rahatsız mı yoksa?.. — Hayır. yanında karısı var, Kapıdaki Arap göğsümden itti; (Bu gece han, çoktanberi yüzünü görmediği karılarından biri ile başbaşa De içeriye girmek yasaktır!» d. kli “dizleri titremeğe şlamıştı. Hizmetçi kız: angi karısından bahsedi- yorsun? dedi. Böyle zamanda han beni görmeden durabilir mi? in ina hizmetçi ile di. iye döndüğü zi vaşça sordu: —— aa ye kadının adı Moka değil mi —E et... ,(Arkasi var) iği mavi odaya şöyle mavi ışığın altı tında, | Bayi eşya ne k yordu. Mavi yükselten genç kadının halinde ne tatlı bir rehavet vardı. Beş saattenberi yanında “e halde onu birakıp gitmek, bu mi vi ışıklı, ravi aşk odasından ay- rılmak ona pek güç geliyordu. di.. Cemi n ki ei bir halde cevap verdi: Ne çabuk!. Sonra VR hiddetlendi: — Ne kılıbık kocasın sen., ku- zum. Bir gece de eve gitmesen ol- maz mı?.. Karından ne kadar korkuyorsun!... Selim Şekip işi alaya vurmak istedi: ii değil şekerim.. kı- hbıklık değil Sacidenin huy- suzluğunu in ya.. hem bak şımın nişanı varmış.. ani li etti, Beni çağırdı.. nişandan a da bir müddet hrakmadılağ d ii lâfı açtı, Geçiktim.. bak sana neler getirdim. Otomobil evin sokağına sapar- ken kalbi güm > zin müte- madiyen'tekrar ed uz? i — Şeker Münleiii neden geç kaldım biliyor musün?. Çoktan” beri görmediğim bir arkadaşım... Derken otomobil evin önünde durdu... Selim Şekip pasta kutu- sunu, gibölaki paketini, karanfil demetini eline alarak dudak nın arasında: — Şeker karıcığım... Neden ses. kaldım?... Cümlesini âdeta bir dua gihili ; mırıldanarak tekrar etti. ıllı geç kalmıştı. Apar. tıman kapıcısı «yatmıştı Bu da canımı sıktı. ip eve e .. içeride elektrik yandı.. tam kapı mpeg sırada apartımanın önünde bir il daha durdu. Glzmebilder bir ka- gece yarısı oldu... Artık gideyim yavrum.. dın atladı. Apartımanın merdi — Şen bilirsin. lerine doğru Yrd: Il d Gali, Saklı NE VU ra Selim Şekip kendisini sokak- | dine: . Oh.. serin bir akşa — Acaba bu ap vi dedi. 1.. bu soğuk havaya ne kadar ih- | Döndü baktı. Sac d tiyacı vardı. Lâkin şimdi eve git- mek bir mesele idi. Bu saate ka- dar geç kalmasına Sacide kimbilir ne kadar kızacaktı?. Şimdi karısı- na ne söyliyecekti?. İçinden: er. olduğu kadar gö ie Hoy yürü mek lâzımi... dedi. o yeli yasa balk sever.. ben de sev . Evvelâ on- dan alla yer kapanmıştı. Lâkin ge- ce yarısına kadar açık pastaha- neler vardı. Buraya uğradı. Bir Tokatliyanın önünden geçerken bir çiçekçiye rasladı. Elinde kır- mizi yedim vardı: ne iyi tesadüf... dedi. Sacide em karanfile bayılır. biraz da şundan alayım. Büyük bir demet ii karan- fil aldı. Birdenbire aklına gelmiş gibi uz: z daha unutuyord Sacide fadik çikolataya Böğolir Acaba pastacıda var mıdır?. Tek- rar döndü. Büyük bir fındıklı çi- kolata aldı... Bütün bu işler olup bittikten sonra biran evvel eve git- mek için bir ii çağırdı. İçine kuruldu. Şimdi otomobil de harıl harıl va aramakla meş- guldü. Acaba ne demeli? Acaba ne demeli? Birdenbire: — Buldum. - Çoktanberi görmediğim vi ALİMİ ni- şanı varmış... Ani telefon etti. Beni cü Sonra da bırak- ea laf lafı açtı. Geciktim.. deri .vet, e Tadi ne yalan söyliyebi- tdi ki?,. Fakat aklına gene bir şey sekli; — Her halde karşılaşır karşı- laşmaz önce «şeker karıcığım!» demeliyim... Malüm ya «şeker karıcığım!» sözün sever. Şimdi otomobilin içinde ro- lünü ezberleyen acemi bir aktör mütemadiyen tekrar ediyor- 9 c — Şeker liğin $ Neden geç kaldım biliyor enli Çok- tan beri görmediğim bir arkada- Karşılaştılar. bes gelin e Selim Şekip hazırladığı «şeker mii karıcığım» ile başlıyan Sacide: söyliyeceği sırada .. gittim. nişandan sonra | e LARA Gecikmişim.. lim Şekip şaşkın rşken pm yerd İSkcite oy kai taneli pasta... Fındıklı io karanfi Selim lim Sucidesi nin elindekiler.. — Hiç, süz benimkiler di öys , Kestaneli pasta.. fındık gike- e . Karanfil. Sacide bunu dayar duymaz: © — Utanmaz.. alçak.. rezil.. ye köpürdü.. (Bir wi Radyo 13 Temmuz Cumartesi | aram 18,30 He ve bayan. ye ye Tüzi Türkçe a izbe “ Me m yım, 18 Si le Di 15 Süel | ye 20,50 Radyo salon orkestrası, | 22, 2515 Yabancı dillerle duyun 'arşova, 20,30 Şarkılar, 20,50 tünlite, 21,10 Müzikli eaporlak 22 Yar e ulüslardaki yurddaşlara yayı m, Zİ «İspanyada bir gece» a adlı seni müs Yayımı Spor, 23, ie Hafif x zik, 0 Küç radyo orkestrası. müge 1 10 pi” si ka 22,10 Je hann Strau merich Kalman'ız operetlerinden saral 23,30 ve 45 Schrammel mi ludapeşte, 2045 ailesi “ker 21,10 Skeç, 23,35 Opera orkestrası, lav, 20,40 ei yenii 30 21,10 Köylü yayımı, Temmuz Pazar İstanbul, 12,30 Plâk neşriyatı, 0 Dans musikisi (Plâk), 19,30 Çocu saati hikâyeler, va 1, 20, o caz ve ti estraları. Çad Türkçe Döriü saa 21,30 — Ke 21,40 Profesör Liko man-solo, 22 Gavin kardeşler, Man inatla ig

Bu sayıdan diğer sayfalar: