15 Kasım 1935 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 7

15 Kasım 1935 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

<P önisani 1935 AKŞAM İnebolu vapuru faciası Kurtulan bir yolcu başından geçen heyecanlı macerayı anlatıyor “Radosdan sonra mütemadiyen yükleri bir taraftan öteki tarafa taşıdık. Bir aralık denize portakal sandıklarını attık. & buğday, çeltik i eleği çuvalları vardı. Sancak is- dik € portakal, limon ceviz san- ve baş taraftada portakal vu ve yükler yerleşmişti miş alnız şurası mu- i bu kadar fazla yüklü d a ii or fazla yük almak iste- alar ek bu fazla yükü Mi di >> kadar seyahati- ne tabii geçi i il i R kalâdelik « ii Fakat vi iğ sularına gelince vaziyet ha, al değişti. Gemi sola, &W © sağa yatıyordu. Gidiş hiç k Yi değildi. Yolcular endişeye APilmışlardı. Heyecanlı bir yolculuk ü, Hürettebatın hareket tarzları Dan imami Böylece bundan culuğumuz gemi mü- çalışmakla geçti. amuleyi bir yandan öbür ya- A tara ediyorduk. Fakat ge- k ibi ” Petebaş, 7 gi “1 fenerire yaklaşmak üze- ira va A gemi feci bir duruma , heyecanda, yolcu- âş ve korku içinde idiler. Pik *lsiz memuru faaliyetteydi. Arşıd Mü, #dan bir vapur geldiğini gör- #tük. Sonradan bunun İsiklâl tuz e « âş ediyorsu- Ya nn birşey yok.» di- mem karşı karşıya... aralık ikinci kaptan bay Be- köşküne çıktığını e di düğünü çak mebolu yolcularından İstanbul p 31 İnebolu vapurunun o kurtarılan bazı zabitleri: 7 — Baş maki- nist Salim, 2 — Ikinci makinist Halid, 3 — Gemi kâtibi Murad, 4 — Makine lostromosu, Mustafa, 35 — Mülâzım kaptan Bedri, 6 — Üçüncü makinist Nevzat olmıyan kadınlar ve en korkağın- dan en babayiğitine kadar biz er- kekler feryad pedis. Ergi karşılaşmak ne şeymi Gemideki karışık İlk aklımıza gelen şey can taranlara koşmaktı. Oradaki hali bir görmeliydiniz. Yolcular boğu- şa boğuşa cankurtaran yeleklerini almak hi Bunları ne tev- zi eden, ne de giymesini bilme- yenlere öğreten vardı, Yolcular kendi hallerine kalmışlardı. Bir kaç kişi soyunmağa başladılar. unu görenlerin çoğu onlar gibi hareket ederek soyunarak denize atıldılar. eniz hepimizi çekiyordu. Ora- da bizi kurtaracak bir el arıyor- duk. Yüzme bilenler, tahlisiye si- mitlerine sarılanlar, denize atıl mış olan ceviz çuvallarına tutuna- rak canlarını kurtarmağa çalışan- lar öyle boğuşuyorlardı ki.. Ben şaşırmıştım. ani ye irdi ri kur- girer gi zumsuzluğunu anlıyarak hepsini bıraktım. Öl şişmanca bir genç kız çirpınıyordu. Onu kur- tarmağa koştum. Fakat ne haldi o yarab! beni bırakınız. Bıra- ii beni Böke. İhtiyar an- eciğimi kurtarınız. diyordu. Bu içli dilek bana ayni üzüntü içinde beni bekliyen anacığımı hatırlattı. — Hemşire göster şu ânneni... apur batmağa başlayınca kimse yolcularla meşgul olmadı» geminin kıç tarafına atılmıştı. Burada bağlanma babaları yok- k halatı tutmak hatırımıza bile gel miyordu. Gemiye sular sol taraftaki lom- bozlardan hücum etmişti. Süvari bir aralık dışarı çıkan ateşçiyi tekrar makine başına indirerek: lag fayrab diye emirler veriyor. Fakat lari hucumile makine ağırlaşmıştı. akine dairesinin koridoların- da elliden fazla yolcu vardı. Sula- rın âni hücumile beraber bunların bir kısmı dışarıya çıkmak imkâ- nını bulamamışlardır. Hazin lâvha Süvari, çarkçıbaşı ve ikinci çarkçı sandala binerek yolcular- dan önce İngiliz sir gittiler. Burada vukubulan çok hazin bir müşahedeyi Gys istemiyorum. İstiklâl vapurunun tahlisiye san- dalları çok gayretle çalıştılar. Va- pura çıktığımızda takatımız kesil mişti, Orada a sahne denizdekind. elemli sa- yılamazdı. li emer evam ediyol Kaybettikleri sevgilileri arıyanların Teda ölüm kadar sert ve hazindi. Bir polis memuru gördüm ki iki yav- rusunu koltuğu altında İstiklâl ağ, küçüğü ölü idi. Zavallı baba ölü yavrusu- nun üzerine eğildi, onun soğumuş vücudunu nefesile ısıtarak canlan- dırmağa çalıştı. Bütün gayretlere rağmen ölüye hayat verilemedi. skaraları ü; ve belediyenizin şefkatli yardım- larile çevrilmiş bulduk. En güzel hediye SİNEMA YILDIZLARI Parlak kâada basılmış, Albüm gibi nefis, zarif cildli bir kitab X* Sahife 7 Istikbal vapurunun kaptanı neler anlatıyor? “ İnebolunun mürettebatı kendi sandallarile bize geldiler. Gemiyi ve yolcuları kendi hallerine bırakmışlardı,, İstikbal vapuru ve suvarisi Mustafa kaptan İnebolu Sirer başından olan Storik zade bay Hüseyin ilirekee aid İstikbal vapurunun birinci kap- kındaki e şu suret- le anlatmıştır: 1 üPazakeimi günü saat 17 de İstanbula gitmek üzere Punta dan hareket imigiği Yeni kale- den çıkıp da Pelikan fenerini bir iki mil geçtikten sonra ileriden bir geminin geldiğini gördük, Bi- raz ay aydınlığı vardı amma ge- len gemiyi pek iyi farkedemiyor- duk, Vapur uzak sahadan müzden bir çime ve gerisin ge- riye döndü. Sonra tekrar İzmire doğru seyrine deni başladı. u manevra nazarı dikkatimizi celbetmekle beraber bir mana veremedik. Zira istimdat işareti vermemişti. vapur borda bordaya, bir hizaya . Aramızdaki mesafe ancik önü- düğümüz vapurun İnebolu oldu- ğunu anladık, İnebolu istimdat çalmaz lm Iki sandal indiriliyor işimiz kazazede vapurdaki yolcuları düşünmekti. Vapur da- hilindeki vaziyeti bilmemekle be- raber tehlikenin büyük olduğunu hissediyorduk, İki sandalımızı mürettebatla mayna ettik, San- dallara halatlar, tahlisiye yelek- leri koyduk. Geminin lostromosu tahlisiye i işine nezaret vazifesini üzerine aldı. Sandallarımız İneboluya yak- laştıklarında geminin içini «ma- haşerallah» denilecek halde bul- dular. İçeriden ahlar, feryatlar yükseliyordu. Belli idi ki müthiş bir panik yolcuları da mürettebatı da sarmı İnebolu sol tarafına yatmıştı. Herkes kendini denize atıyordu. Tayfalarımız çocukların, ların feryatları yürekleri parça- ıyrodu diyorlar. Bu kadar feci bir sahneyi ö e e görmedim. Felâketzedeler yorlardı. Mille! kadin- çırpını- vazife 1 "onu alacak Kimse olsaydi bedbahtları gemiye almak zorlu ir işti, Bununla beraber elimiz- den geldiği kadar çalıştık. Deni- zin üzeri anlatılmıyacak bir fa- cia sahnesiydi. Kurtarılıp da ka- yıklara alınanlardan kimi: rusunu, kimisi anasını arıyordu. Inebolunun mürettebatı olunun ki si yav- psi gemiye «atıldılar, Onların bıraktıkları sandala da kendi mü- rTettebatımızı yerleştirerek kaza- zedeleri toplamakta devam ettik. da geçiyordu. İstimdat çalarak onun da yardıma koşma- sını temin: ettik. Biz İneboluya adamakıllı yanaştık. “Halat attık. Fakat halatı alan olmadı. Çünkü Eğer halatı attığımız zamanda rta- rılanların sayısı muhakkak ki da- ha faz Kazanın sebabi Kazanın . sebebi hakkında bir şey söyliyemem. Fakat anlatılan- lardan anlıyorum ki geminin aşa- ğısı zaif, yukarısı ağırdı. Gemi müvazenesini kaybetmişti. Böyle iken seyir halinde geminin müva- zenede tutulması daha kolaydır. İnebolunun va ei ein arm sındaki mesafe 3-4 milden fazla olani iğiRE gi göre gemi ln üç defa devir yapmak suretile vakit kay- bedeceği yerde bir sığlıkta kara- ya oturabilirdi, Hattâ son yarım saatlik facia dakikalarında bile seyrinde devam etseydi. gene ka- raya oturabilirdi. gm AKŞAM İlân tarifesi istediğ dük. Ka $ 4 g | Maragi rek era e ti ni b adım, Zo En meşhur 300' yıldızın sizi aşkıyla, milliyet ve insanlık duy- - Sahife Kuruş. | Gm e RM lama kurtar melağai hayatları gusile çabalıyor, ellerine geçeni Sik 6 » Fakat b, artık ateşin | Yolda güle atılan sandıklar ln. 5 yle is alıyorlardı. e 250 rm gr Kap | Yakar um ça i M.R daş dinlemiyerek üç defa istim- | tı da vereyim: Gemimiz Pelikan e İlel at dü — felâketzedeler vapura taşınıyor- cipe) gil e 60 Cd, , Üğünü çaldı. fstiklâl vapuru | feneri önüne gelmeden kaptanın 996 sahife - Fiyeti: 1 lira ie Son ilân sahifelerinde « 30 Ni bulundu. rile portakal ve limon sandık- e May dan mraki vaziyeti size | larını denize atmıştık. Fakat va- denize dökülenler be e gn | Sky anlatayım, Bu dakikada bile | ziyet böyle tedbirle kurtarılmak- Denizin üzerinde çırpınanlara il ekti i day Srkunç Sipsmemi tesiri altın- | tan uzak bulunuyordu. En tehli- AKŞAM NEŞRİYATI O |biraz mukavemet edebilmeleri için itdncılık, “ko e tif, Şire iş » Ah ne müthiş, ne canhr | keli dakikada, gemi gittikçe sola | | tahlisiye simidleri attık. Vapuru- e — vi e De i sealerdi mi Yirmiye ya- | yatmak üzere idi ki İstiklâl vapu- uzun arafından halatlar li “ on beşten az. tllik hali dduslisini sarkıttık. ra. sarılan r

Bu sayıdan diğer sayfalar: