1 Ocak 1939 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 5

1 Ocak 1939 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

YENİ SENE EE Sm m m, BE ön OP ILİTİKA vasi Süveyş kanalı mese- lesinde son söz Süveyş kanalı dünya politikasının en nazik ve hassas noktasıdır. Her De Zaman Avrupa veya bütün cihan işleri karışıp devletler arasında ger- ginlik artmış ise, mutlaka Süveyş kanalı bütün dikkat ve alâkaları kendi üzerine celbetmiş ve büyük buhran doğurmuştur. 1881 de İstanbulda akdolunan munhede ile kanalım gerek sulh, gerek Yazan: REF İK- “HAL İD Bizden evvelki edebi nesiller harp zamnında bütün milletlerin harp ve ticaret gemilerine açık bulun- ması taahhüd edilmişti, Halbuki umumi harbin ilk günü İngiltere hodbehod kanalı Almanya için hararetli ve heyecanlı makalelere vesi- Ie olan bu mevzu, artık, yeni devir mu- harrirlerimi çokluk meşgul etmiyor. Büyük, essalı rollerin esatir ilâhle- rine verildiği bir trajedi veya operet içinde, huyumuza göre ağlıyan veya güler ikinci derecede şahıslar mevki- 3 ve iştihasını kaçıran adamdır. Kederi. mizi kimseye belli etmemeğe ğı da en ehemmiyetli bir 808) fe bilmeliyiz. ve Ayusturya gemilerine kapatmıştı. Buna karşı tabiatile o zaman Türki- ye ve Almanya Süveyş kanalının zapt ve işgaline son derecede çalışmışlardı. Habeşistan yneselesi yüzünden (İtalya ile Milletler Cemiyeti arası açılıp “yas kanalının İtalyan gemilerine karşı seddedilmesi mevzuu bahis oldu- Üzerine şöyle, hafifinden dokunup ge- çiveriyorlar. l İyi ediyorlar. indeyiz. Yeni sene karşisinda korku- dan titreyenlerimiz, ümidden çırpınan» larımız var, #.5 gu dahi en si dolu ve mıyor. dan dolüşmasi! terçih etmektedir. Frayi”lâty, kanaldan geçen gemileri beşinci derecede olduğundan bü- tün düyyü Fransaya haraca kesilmiş Akinci derede İtalya ve üçüncü derecede Almanyadır. İtalyanın Afrikadaki yeni-impafatorluğu ve eski duğundan Pürüara gidip gelen gemileri Ümidburnu yolunu tercih . edeme- mektedirler. ! İtalya hem şesmin özaktılmasını, * iğlirak ediirilmeşini hem de kanaldan gelen hasılatın geçen gemilerin çok- Muğu nisbetinde mensup bulundukları devletler arasında taksim edilmesini istiyor, Süveys Kanalı üzerinde Ayrupa devletleri tekrar mümazaaya giriştikleri bir zamanda kanalım hakiki sahibi Mısır dahi işe karıştı. Artık tam müstakil Bir şarkiı devieç etin Rısırın kanalım kendi topraklarından geçmesi ve imti. yazını yermesi itibarile son söz kendisine gittir. Mısır yirmi sene sonra İm- tiyaz müddetinin bitmesi üzerine kendisine devredilecek kanalın varidatı olmıyan hayırsız bir yük halini almasına müsaade edemiyeceğini şimdiden anlatmışır. Son Söz Aısıpdadır. Kendisine artık İngiltere vesayet oedemi- eşektir. yük b nedlerin kıymeti yetmiş sekiz milyon seler bulunsaydı tabii daha başka türlü konuşurdu. Şimdi hukukuna dayanarak meseleye vaziyed etmiş bulunuyor. Esrarengiz noel baba Pariste vukua gelmekte olan bir hır. sızlık meselesini halletmek için Paris Emniyet müdürlüğü yeniden fazla si- vil memur tavxif etmeğe mecbur kalk mıştır. On iki senedenberi devam €den bir hırsızlık tarihin kaydettiği en meraklı cürümlerden birini teşkil et- mektedir. Hırsızlıklar Parisin en bü- yük satıs mağazularının oyuncak ve erzak dairelerinde vukua gelmektedir. 20 künunuevvel ile 1 kânunusani ara- sında yapılan bu hırsızlıklar geceleri işlenmektedir. Sonra, çalınan eşya Pa- risin en fakir mahallelerinde hikes ka- dınların ve çök çocuklu ailelerin nez- dinde meydana çıkarılmaktadır. Çalı- nan eşya «meçhul birisi tarafından» ibaresi y olduğu hakle fakirlere tevzi olunmaktadır. İlk vaka 1926 da olmuştu. Bir gece madam Brun ismin. de bir kadın yan odada bir gürültü işit miş, o anda çocuğu koşa koşa gelerek: «Anne, Noel baba geldi!» diye bağır- mıştı, Madam Brun odaya girdiği za- man masanm üzerinde bir sürü oyun Caklar bulmuştu. Fakat madam Brun bir taraftan bu sürprize sevinirken di- Söz aitındır Bayan Ruzvelt, radyoda bir nutuk Verdi. Nülku tam altı dakika devam et- Bunun için de 3000 dolar ücret al- 500 dolar dakikada... Yeryüzünde hiç bir muharrir, kiç bir hatip bu pa. Tâyı kazanmamıştır. Bu hesaba göre Meşhur bir darbı mesel iflâs etmiş olü-| Yor. Kim demiş sükü$ gitindır diye?.. Söz altındır. Dokuz kocalı Büyan Jan Margaret Ellenbrugu ta. Bar misinış?,. Evlenmek hususunda ginema artistlerinin rekorunu kırinış- tir. Bü hatun tam dokuz kocaya var. | inci kocası İngiliz, ikinci kocası | dı. B Alman, üçüncüsü Yunanlı, dördüncü sü Türk, beşincisi Italyan, yedincisi Buriyeli, sekizincisi İspanyol, doku- tuncusu Pörtekizlidir. İtalya böyle bir hareketi harp sayacağına şüphe bırakmamıştı. e şimdi İtalya ile Fransa arasında çıkan zıddiyet ve rekbette de üzerinde durulan mesele Süveyş kapalıdır. Kanal bir Fran- in ejindedir. Buradan geçen dünya devletlerinin harp ve ticaret, bütün gemilerinden altın para olarak gayet ağır bir resim alı: M6 kadar ağırdır ki, bahusus döviz vermek mecburiyeti odluğun- İZ ve Norveç gibi pek zengin olmıyan memleketler gemilerini Kanalday£Gİrnekten ise binlerce mil fazla yol katederek bütün Afrikayı an kanaj şirketinde dahi Fransızlarınkine yakın esham olarak bi- hissesi yarda, 1875 senesinde Mısır Hidivi İsmail paşa bu hisse sened- lerini dört milyon İngiliz lirasına İngiltere hazinesine satmıştı. Şimdi bu s€- demektir, Birinci derecede , İngiltere, hep kanalın yanıbaşında bulun- hem de kanalın idare ve kontroluna sterlin tutuyor. Mısırın elinde bu his- hükümranlık AKŞAM ğer taraftan büyük bir mağazanın oyuncak dairesi bekçisi, birçok oyun. cakların kaybolduğunu görerek o da endişeli bir sürprizle karşılaşmıştı. Bu hâdiseler 1926 danberi her sene ayni günlerde tevali edip durmuştur. Zabı. ta oyuncakları meydana çıkarmışsa da | bunlar artık fakir ailelerin çocukların» da bulunuyordu. Onun için bu sirkat hâdiselerine çok ehemmiyet verilmi- yordu, fakat çalınan oyuncakların yi- yecek ve içeceklerin miktarı gittikçe | arttığından zabıta şiddetli tedbirler almağa mecbur olmuştur, Zabıta fa- kirlere dağıtılan mesruk eşyaya karşı göz yummaya devam edemiyeceğini anlamıştır. Onun için yeniden fazla sivil memur satıcı ve bekçi olarak bü- yük mağuzalara yerleştirilmiştir. Fakat| Noel baba onlardan daha usta çıkmış ve gene birçok eşyayı çalarak fakir ço- vuklara tevzi etmeğe muvaffak olmuş- tur. Simdi bülün Paris zabıtanın ta- | kibatından çıkacak neticeyi büyük bir merakla beklemektedir. Herkes bu se! ne dahi esrarengiz Noel babanın solu- ğu tevkifhanede almamasını can ve i gönülden arzu etmektedir. NOVOTNi Otel ve Lokantası Müdüriyeti, sayın müşterilerinin yeni senelerini tobrik ve saadetler temenni eder. DIŞTABIBİ BÜRHAN CEM Ani Gnl AZA YE hanı | mezar taşı kitabesi kadar | Lisan izan mütehassıs Prot, Anjel Prof, Anjel FRANSIZCA Dersanssi, Bahçekapı Tekkollu Cemal İ karşısında pelimet hanı 3-4 mevcutlu Eskiden sene başı makaleleri demek, içinden çıkılmaz bayat felseteler dolu, «Ahhh «Oflu, insanın tüylerini diken diken eden ve gözlerinin önüne kara bir per- İ de çeken yazılar demekti. Edipler yıl. başı geldi mi yas tutarlar ve biribirle- rile tasa yarışına çıkarlardı. Hangisi | fazla gönül karartahilirse birinciliği | kazanırdı. Bunları oküyanda neşenin zerresi | varsa o da sönüp Bider, yüreğe kahve telvesi gibi ağır, Yağlı bir-kasvet çö- kerdi. Hayat hakkında fena fena dü- şüncelere, ümidsizliğe düşerdik; önü müzde müthiş bir tehlike sezer, genç Yaşımızda kendimizde bezerdik. Meselâ, o zamankileri andıran bir makale başlangıcı uyduralım: «Hazanı ömrümün savurduğu senelik evrakı pörişanın sonunc da, işte, dün nısfulleylde badı bih sermanın katil ve aman verin çesinde, pür raşe ve pür lerziş sukut edip nakusu adönin davetine şilap eyledi; hiçiyi hayatla mahrur bir s€- nemiz daha fenapezir oldu. Heyhat! Ömrü beşer ki zaten ziyayı asr kadar kasir ve yine onun gibi ancak zil itiba- | Tile mediddir, Melikelmevtin destizu. | münde her an riştei hayatı muntazır kesir bir tarı gamnısardan başka ne- dir? Va esefa ki..» Cenâze başında okunmağa lâyık bu korkunç mersiyeye gelde gözyaşı dökme! Hem bu öyle bir mersiyedir ki, ortada duran tabutun içinde kom. şunun yaşlı ve yatalak aricesı yalmı- yor; cenaze bizzat sizsiniz; ağladığınız ölü, sizinömrünüzdür! Yaprak döken, filiz kıran, daha ne bir | bileyim ben, fidan söken, dam uçuran fırtınaları, adem çanları, Azrail pen. i çeleri, hayaletler, karaltılar, loşluklar ve boşluklarla dolu o kabil yazılar, bel- ki de, geçmiş zamanların miskin, mü- tevekkil hayatına, divah ve dekadan edebiyatına, ince sazla tekke musiki. sine uygun düşerdi. Kıymetli olmakla beraber şiir diye ümid Kırıcı (Sis)i, roman namına gö» nül üzücü (Eylül)yü okuyan bir genç “küşe başındaki ahşap mescidin alçak minaresinden gelen hazin akşam €za- nıni dinlerken ve komşunun nemli odalarda kapali yaşamaktan rengi s0- Bu gelen sene, giden sene gibidir; her sene gibidir. Hiç bir seneden ne fazla iyilik, ne fazla fenalık beklemeliyiz. İ Dünya sefil ise, bize yüz çeviriyorsa | ondan alınacak intikam yolümuz $ü- İ dur: O dünya ile iktifa edelek müm- | kün olan zevkinden hissemizi kopar. mak! Yani sözün filosofcası oportünist ol. mak. Oportünist ve neşeli olalım. Böyle olmak için de antrenman yapalım, Kendi kendimize diyelim ki; «Dünyada ölüm vardır, hastalık, derd, parasızlık vardır. Fukat bunla» rın arasında kisa veya uzun fasılalar, hava açışları da vardır. Bu fasilalar. da olsun hayattan zevk almalıyız; ma- dem ki yaşıyoruz, iktidarimız nisbe- tinde ömrün hoş taraflarından neşe derlemeliyiz. Sıcacık bir çorba; altın kâse içinde olmasa da gene keyif ve. ricidir. Genç ve dinç bir kadın vücu. dü patiska gecelikle de örtülü olsa ne güzel ve ılıktır. İ Bir deniz manzarasının zevkini yal nız hususi bir yatta değil, Kadıköy vapurunda da duyabiliriz. Dünya bü- | tün haksızlıklar, merhametsizliklerle dolu olduğu halde gene ölümden iyi, ne olsa eğlendirici, keçiboynuzu gibi bir okka odun, bir dirhem bal, fakat gene tatlıdır.» Keder verici hâdiseler içinde bir kaçamak yolu bulup sıyrılmak... İşte | nikbinlik felsefesinin düsturu budur! | Nikbinlik bir milletin yaşama ve el yanma kudretini artlırır, Sonra ruhen bedbin, fiilen nikbin olmak, yani esası fena bulüp iyi ci. | hetinden istifade etmek de mümkün. | dür. Hayatta her zaman bir teselli nok- tası aramğı itiyad ediniz, bulursunuz. Et sevmiyen bir adam lahana dolma | sı yerken «üzerinde sebze var!» diye bü teselli noktasını keşfetmiş ve ka. rın doyurmak zevkinden de mahrum kalmamış olur. Asıl muzıv adam başkasının keyfini G gö şeydir; faka sile kıyas edelinr. dönüp şakır şakır oymuyan birini halde kederinden deli olup . şını yolan birine tercih ederiz. di Fra Makalemin başında bahsettiğim 8 ki usul sene başı yazılarından Kkürtüle muş olduğumuza sevinmeliyiz. BU bizdeki büyük ruh değişikliğini göste. Tivor, Loş benliğimizde bir ışık belirmiştir. © Hayatın güzel taraflarını görmeğe göstermeğe; yaşamak zevkini sürmö- ğe, sürdürmeğe alışıyoruz. yö Hamdolsun ağlamış sürgü yılbağı makaleleri devri kapandı. BiP karam. © lık türbe ziyaretinden günlük bir yeşil kır manzarasına çikis ferahlık duyuyorum. Nasreddin hoca eşeğini kaybetmiş, türkü söyliyerek ararmış. Bir beğöim | adam bu hale şaşmış, «Eşeğini Kayi” den türkü söyler mi?» diye itiğiz ce hoca: «Şu dağ ardında dı; orada da bulamazsam seybet” ... ) bendeki figan!» demiş, Halbuki hoca hayatın $ öportünist ve nikbin bir fllösö ğini bulamayınca ağlamazdı, © noktasını keşfeder, odununu; sırtına yükler. ve ormandan dönerken” tatlı tath şöyle düşünütdü 4 8» Elime bir para geçerse yeni bir * eşek alacağım;.zaten eskisi huysuz du, lâgarlaşmıştı; yenisini e eek daha dinç seçerim! ö 9) Nİ Ben, yıllaren, sırLımda gü kaybettiğim eşeğin yerine eşek düşünerek yâşadım, Tatlı düşünebilmek... işte size de bu yılbaşı günü, ni edeceğim saadet! ÜNÜN ANSİKLOPEDİ Yup kanı sulanmış, boğazina bir değir- Le iy SEN Vanderveld mi tülbendle belâdon yağı sarmış cı- liz kızını düşünürken senelerin eski- sinden ve yenisinden ne bekilyebilir. di? Elbette neşe verici fikirlere dalamaz, şevk arttıran hislere kapılamazdı. Ruhlardaki bezginlik edebiyata da siner, muhitteki gam gönüllüre de 1ş- lerdi. Onun için yeni sene mevzuu mu- harrirlere eski İranlıların Muharrem mâlemi gibi figan vesilesi olurdu. Bir sene daha geçti diye Şark âdeti- ne uyarak dövünürdük. Şimdi, Garp âdetini model alarak oynuyoruz! Gsm Bence ne dövünmeli, ne övünmeli, hoş görüp geçmelidir. Dünya ve Tabiat insanların uydur. duğu gün, hafta, ay, sene hesaplarile hiç de alâkadar değildir. Onun”gözün- de 1933 senesinin bitip 1939 un baş- Jaması ne bir tasa, ne bir e kil eder. ve Yeni sene diye mukadderatımıza te- sir yapacak bir kuvvet farzetmek ip- tidai kavimlere ve dinlere yakışır bir âdette israr demektir. Biz yeni sene- yi idrak ve şuur sahibi bir kudret, ha- yır ve şer İlâhı şekline söküyoruz, Yeni sene gimimize sorduğu bilme. cenin cevabını alamayınca ölüm ceza- sına çarptıran Sfenks, yahud güzü bağlı, ayakları tekerlekli, elinde be- reket boynuzu bir Tikhe gibi görünü. yor. Korkarak veya ümide düşerek, dimâğsız ve iradesiz, bu efsane tiple- rine diz çöküyöruz. ünyanın en meşhur sösyalistle- rinden Emil Van: eld sinema» da bir baygınlık geçirdikten sonra vefat etmiştir. Bu zat, ikinci enter- nasyonalin relsiydi, 1866 da doğan Vandervelt, genç ya- şında işçi partisine intisab etti, Yirmi | yaşındayken avukatlığa başladı, Yir- mi sekiz yaşında mebus oldu temleke halkının istismar ef aleyhine mücadeleye girişti, | Vanderveld, büyük harpte Kabine- | ye memur edilmiş, muhtgjlf nezaji ler deruhte etmiştir. Sösyali lide) 1900 den itibaren 1937 ye kadar vaizi dığı eserlerde marksist noktai İrizagi dan ayrılmadı, Büyük #ir sösyglü ci olmasına rağmen «gayet i Brükselin milyonerlere mahsus “| sokağında ve binasında, otuçuydui Yazlık kışlık muhtelif otomobilleri vardı. Popüler gazetesinin en vü hissedarıydi. Çayın yüzüncü Yyılı;* kinci kânunun onuncu günü İn- gilterede çayın yüzüncü yılı ku | Janacaktır, O tarihe kadar İngiltere- de çay ancak gizli satılırdı. 10 ikinci: | kânun 1839 da hükümet çayın alenen satılmasına müsşade ettiğinden O gün çay günü olarak kabul edilmiştir, Çay İngilterede bir esırdanberi içilmekle beraber Asyada çok eski- denberi malüâmdu. Çinliler bin sene- distanda, İran- | doğru olmadığı anlaşılmış ve bölen her tarafta çay içilmesi için izin ve- i rilmiştir. Yalnız İngiltere bu hüsuj Fİ ta diğer memleketlerden bir asır kasi dar geri kalmıstır, : İngilizler çayı, diğer Avrupa mi dıkları halde müthiş çay diri isi olmuşlardır. Bugün Avrupada © 7 çok çay sarfedilen memleket İngilie” redir, İngilterede Herkes sögb beşte, / | çay içer. Öğle ve akşam yemeklik yer. Bir müddet rkibi bilinmi. sına mi | Çayın insanı 70- | hirlediği, kuvvetten düşürdüğü zan- | nediliyordu, Sonraları bu zanmn | de su yerine şekersiz ılık gayi iç ie pek Mi w yamanlar ÇayaB; En iyi çay Çinde yekişir, Hindistam / | da, Seylân adasında,- Hindiçirlide de çok miktarda çay Yetistizilir, k

Bu sayıdan diğer sayfalar: