10 Ocak 1940 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 3

10 Ocak 1940 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

AKŞAMDAN AKŞ Edebiyat tedrisatına dair Eski Darülfünun en emini profesör mail Hakkı Baltacıoğlunun çıkardığı «Yeni Adam» mecmuasının 261 inci sayısında, benim bu sütuna ovaktile yazdığım «Edebiyat tedrisatı nasıl ol malı?» serlevhalı bir yan istinsah edilmiş, Makalemdeki esas fikir şudur: “Divan Edebiyatının, Edebiyata Ce» didenin gayamızını eşelemek, lise programının fevkindedir, Bu, daha zk- yade üniversite mevzuudur. Liselerde bu edebiyat ancak müntehabat şeklin- de öğretilmeli; ve onun yanında dün- YA şaheserleri mükemmel tercümeler halinde belletilmei.» *Yenladam» mecmuası, şu mütale- Ayi serdediyor: Vâlt Nürettin'in bu yazısı bizim düşün- cemize çok uygundur. Bu açık ve cesaretli Yazı edebiyatamızın talihiyle uğraşan her kesi üzerinde düşündürecek bir mahiyette. dir, İyi muharrir, herkesin kabul edemiye- ceği, fakat şahsan inandığı bir hakikati kekelemeden söyliyen insandır, Hiç şüpbe yok Vi -Nüda rdan biridir, Divan edebiyatı, Arap hi Bibi, eski ve zühdi medeniyetin kültür tüsüdür. Onu üzerimizden atmak için dı- şarıdan, yabarcılardan bir yardım bekli- yorsak, ald: oruz. Yaşama iradesi onu kaldırıp ataçaktır. Bu günü bekliyoruz. * Şahsıma taallük eden iltifata teşek» kür ederim. Fakat sarih olmak için şunu da ilâve edeyim ki, ben, mazide türklerin dimağından çıkan sanat eserlerini - ayıb gibi - yeni nesilerden gizlemek taraflısı değilim, Zira maa- zallah bu da bir nevi vandalizm olur, Şimdiki kanaatlerimiz ve telâkkileri- miz «beyaz» dır diye, «siyah» olan ka- naat ve telâkkileri yıkmasını havsalas mız almaz. Divan edebiyatını üniver. siteye maletmek isteyişimin o sebebi, bunu liselerde öğretmenin imkânsızlı- ğı ve lüzumsuzluğudur. Zira arabi, farisi bikniyen ve şark dünyasına vâ- kıf olmayan şimdiki nesil, nasıl olsa divanlardaki garami bir kaç Nedim ve Naili tipini bellemekle kalacak; ötesi. »i anlıyamıyacaktır. Ve o anlamıyor a... İşte bu sebeple edebiyat saatleri boş geçiyor, Zira, hakikatte mevzu, incir çekirdeğini bile doldurmayacak kadar zayıftır. Ayni saatler içinde bem iyi bir Osmanlı ve eski türk edebiyatı müntehabatı; hem de, dünya edehi- yatınm gaheserlerinden hir seçme der- gisi öğretilebilir. Bu müntehab ve dergileri nasıl vü- cude getirmek lâzım olduğu bahsine gelince, - mühim mesele: - orijinal. Jiklere kaçmamalıdır! Şöhret kazan- mak suretile ânmenin mihekkine vu- Meselâ Fuzuli denince, Terkibi bend; Abdüllak Hâmidin nesri diyince «En- düliş mdarmın hazineleri için desin Ta » — Ecnebi edebiyatı bahsinde de ona göre! Halbuki şimdi, Tiselerde çocukları- mı7z neleri edebiyat diye bellettiklerini söylediler: Rıbgazevi, Seyfi Serai, Hücendi Ha- rezmi... Bunlar meşhur müelliflermiş! Ve gocuklarımız ibareyi yüzünden söke- medikleri halde, bunları öğrenmeli İmişler. Fakat acaba bizim yaşıdımız» dan Kaç kişi isimlerini Işitmiştir?... Her nesle ayrı bir tarihi edibler liste si helletecek olursak, milli kültür vah. deti nasıl doğacak? İngilizin Shekespeare'ini, Almanın Sehiller'ini Fransızın Huzo'sunu, İtal. — Şu su basi kanı : hakkında sağlam bir haber alamadık gitti bay Amca... ŞEHİR HABERLERİ sİTeberrüat yekünu 640,176 lirayı buldu Şehrimizdeki İtalya tebaası da 11,000 lira teberrü etti keci misafirhanesinde iskân edilmektedir- Mili komite dün de Vilâyette Vali ve Belediye relsi Dr. Lütfi Kırdarın relsliği al- tında toplanmış ve feliketzodelere yapılar cak yardım için davet edilen tasirlerie em- Yük sahiplerinden bir kısmının taatıhüdleri tesbit edilmiştir. Dün Kınlay veznesinğ 43,207 ira yatırılmıştır. Bu suretle dün akâ gama kadar İstanbulun teberrü ettiği med» Tg yekünu 640,176 liraya ballğ olmuştur, Bugün vilâyet Yardım komitesine geled zevat tarafından ayrıca 30.009 llradan fas- Ia taahhüdde bulunulduğu haber alınmış- diği oşya, orsnk ve sair levazım mübayaaaı içi KN! Komuta meruzinden havale gön deriliyor. Bundan başka dün de muhtelif nevi ve cinsten eşyu teberrü edilmiştir. Kok kömürü azaldı Zonguldaktan motörlerle nakliyat yapılıyor Havaların kışlaması üzerine şehrimizde kor kömürü mavcuda pek azalmıştır. Be- Jediyenin Beyoğlu ve Üsküdar depolarında sömlikok yok gibi idi. Dün Zonguldaktan 250 ton sömikok gelmiş ve bunlar Üsküdar ve Beyoğlu depolarına tevzi edilmiştir. Havanın muhalefetinden dolayı vapurla gelemiyen koklar, Zonguldaktan motörlere Yükletiimiştir. Bu motörler, kıyıları takip etmek surekile Jimnaninuza gelecek ve bu su” retle gerek Belediye depolarının, gerek şehrimizdeki diğer müesseselerin kömür ihtiyacı temin edilecektir, Türk - Yunan ticaret müzakereleri nin eski İktisad Nasırlarından ve Elen - Türk dostluk cemiyeti idare he- yeti relsi bay M. A. Bakalbaşı, şehrimiz- deki temaslarına on gün müddetle devama edecektir. Bu temaslar, Ankaradaki Türk - Yunan ticaret müzakeresile alâkadardır. “Tanınınmış Yunan ithalâtçılarından B, Pokas da dün Ankaraya gitmiştir. Yeni Türk - Yunan kesfet anlaşmasının pek yakında neticeleneceği söylenmektedir. Akbıyık yang'nı Yangının nasıl çıktığı tahkik ediliyor Evvelki gece Sultanahmedde Akbıyıkta iki kapılı ve dört bölüklü büyük bir evin yanmasile atlatılan büyük yangın tehlike- $i etrafında zabıta ve Adliye icab eden tah- kikatı yapmaktadır. Evin mutasarrıfları bulunan ve ayni xa- manda evde oturan İhsan ve Şütrüden yangının esbabı sorulmuşsa da esaslı big $ey söylememişlerdir. Yalnız ateşin Şük- rünün sofasından çıktığı öğrenilmiştir. Yan- gın esnasında ovde oluran diğer ailelerden camcı Alımed ateşi söndürmeğe uğraştığı bir sırada iki elinden ve yüzünden yanmış, Ahmedin karısı bayan Didar ds üçüncü kattan kendisini bahçeye attığı cihetle bir kolu kırılmış, keza diğer kiracı hamal Al de ikinci kab penceresinden kendisini 80 kağa attığı cihetle muhtelif yerlerinden yaralanmış ve her üçü de hastaneye kaldı- yılmuışlardır, Polis ve Adliye yangın sebepler da tahkikatı derinleştirmekted. 5 üzerindeki çökün- | toy'unu, ilh, . yanlarına üçer beşer meşahir daha kalarak - nümuneleri- le belletelim, Bizimkilerden de, Kıbga- zevi'lerden vazgeçip, bir kaç yüz değiş mez meşhur nümüune verelim, Her hal de edebiyat tedrisatı çok daha seme- reli olacaktır. Mütebakisi, söylediğim gibi, ay siteye! Mımr vellahtının riyasetindeki hansdan grupunun haşırperver mesaisile toplanan çadır, battaniye ve yiyeceği muhtevi 361 balya ile 16 sandık eczayı tibbiye, dün prens Ahmed Çelâl paşanın riyasetindeki heyet tarafından Besarabya vapurile İstanbula getirilerek Kızılaya tesilm- edilmiştir. Şehrimizdeki İtalyan tebaa- sının teberrüü İtalya başkonsolosu, Vali B. LütfI Kırda- m ziyarot ederek İstanbulda bulunan İtal- yan tobaasınm yardım olarak aralarında topladıkları 114000 lirayı Kımlaya tevdi et- miş bulunduğunu bildirmiştir. Vali tarafından başkonsolosa teşekkür Zelzele mıntakasından gelen felâketse- delerden hasta ve yaralı olanlar hastane- lere sevkediliyor. Kimsesiz olanlar da otel- lerde ve İskân müdürlüğü emrindeki 8ir- Hayvanları koruma cemiyeti Felâket mıntakasındaki hayvanlarla alâkadar oluyor Hayvanları koruma cemiyeti, cumartesi günü Içtimamda Şarki Anadolu felâketin- den müteessir olmuş köylülerin muhteci muavenet ve tedavi hayvarlarını mevzuu bahsetmiş ve mili iktisadiyatımızda mü- him rolü olan bu hayvanlara yardıma ka- rar vermiştir. Bu maksatla felâket mın- takasına bir müfetdişle bir memurdan mü- rekkep bir heyet gönderilecektir. Azadan bay Galip de Ziraat Vekâleti ile buna dair temasta bulunmak üzere Ankaraya git- miştir. Ecnebi memleketler Himayel Hayranat cemiyetleri de bu mesele (ls alâkadar ol- muşlar ve Londra oöemliyeti bir telgrafla bu hususta ne gibi tedbirler alındığını sor- muştur. Kendisine gene telgrafla cevap verilmiştir. İngiliz Himsyet Hayvanat ermiyeti ilk yardım olarak iki yüz İngiliz liran gön- derdiğini bildirmiştir. Üzerlerinde cerrahi tecrübeler yapılan hayvanların (bazı memleketlerde olduğu gibi) diri diri ameliyat edilmemeleri için cemiyet tarafından Tıb Fakültesi dekanlı- Bına yazılan tezkereye gelen cevapta bu hayvanların evvelâ uyuşturulduğu bildiril. müş ve bu suretle hareket şoyanı şükran görülmüştür. Bazı civar köylerde hâlâ hayvanların 75- hir vermek suretile öldürüldükleri haber alınmıştır. Halbuki cemiyet bu gibi hay- vanlar toplattırıldığı takdirde bunları âni- de ve zahmetsice öldürür usuller tatbikine Amade olduğundan bu hususta tekrar te- şebbüste bulunulması kararlaştırılmıştır. Belediye temizlik bütçesi Belediye 940 senesi bütçesini hazırlama- ğu başladığından, Belediye şubeleri bütçe- derini Belediye reisliğine vermeğe başla- muşlardır. Bu aruda Temizlik müdürlüğü bütçesi de hazırlanarak riyaset makamına arllırılmasinı istemiştir. Bundan başka el- de mevcud 14 parça temizlik kamyonu da kâfi gelmediğinden bunların da çoğallıl- masi istenmektedir. Üsküdar ve İstanbul müdde- iumumi muavinleri arasında değişiklik Adliye Vekâletince görülen lüzum Üzeri- ne Üsküdar adliyesi müddelumum! delumum! muavinliğine, İstanbul mu- &vinlerinden B. Sıtkı ve B. Ratip de Üskü- dara nakledilmişlerdir. Rahatsız bulunan Üsküdar müddelumü- misi B. Nurinin yerine vekâleten İstanbul sulh hâkimlerinden B. Mehmed Ali tayin olunmuştur. ler. Bunlara öğle, akşam sıcık yemek ve- rildiği gibi, Kızılay merkezinden gelen emir ünerine sabahları çay ve zeytin, ekmekten ibaret sabah kahvaltısı da verilmeğe baş- lanmıştır. Misafirhanede iskân edilenler, Belediye- nin açtığı hamamlarda yıkanmağa sevke» dilmekte ve eşyaları da etüyden geçirilmek- tedir, Dün de 49 kişi geldi Etincandan gelen muhtelit katarla dün. öğle üzeri de şehrimize kırk dokuz felâket- zede daha gelmiştir. Bunlar arasında Ya- ralı yoktur. Felâketsedelerin karşılanması ve !cab eden yerlere yerleştirilmesi işile gene Kadıköy mı ve Emniyet Amiri meşgul olmuş, bunlara da istasyon bü- fesinde çay ve çorba verilmiştir. Bu kırk dokuz felAketzede şimdiki halde muhtelif otellere yerleştirilmiştir. Para bozdururken dolandırılmış Paris ve Frankfurtta dolan- dırıcılıktan mahküm olduğunu i iraf etmiş İstanbulda Hasan adında bir dükkünci- ya elli lira bozdururken karışıklığa getire- rek on lirasını ve gene yağ taciri Nuriden yağ almak bahanaslla yüz lira bosdururken elli lirasını alıp kaçmaktan mazmun Trab- tusgarplı Mehmed All adında biri Adilyeye verilmiş, dün asliye sekizinci ceza mahke- mesinde mevkufen muhükemesine başlan mıştır. Yapılan tahkikata göre Mehmed Al, bundan evvel de Pariste bir halı dolandırı- cılığındanı iki ay, İzmirde bir tüccarı de- landırmaktan bir ay ve Frankfurtta muh» telif dolandırıcılıklardan da müteaddid de- falar hapam mahküm olmuş ve kendisinin beynelmilel dolandırıcı olduğu Vekâlet ta- rafından mahkemeye gönderilen bir tezke- re ile tasdik edilmiştir. Dün muhakemesi yapılan Mehmed Al, İzmir. Pâris ve Prankfurttaki suçlarını ve mahkümiyetlerini itiraf etmiş. fakat bura- da Hasanla Nuriyi dolandırmadığını söyle- miştir, Nuri ve Hasanın şahid olarak çağırılıp dinlenmeleri için muhakeme başka güne bırakılmıştır. Serseri köpekler Temizlik işleri esaslı bir mücadeleye girişti Belediye Temizlik işleri müdürü Dr. Faik, yeni vazifesine başladığı gün İstanbu) 80- kaklarını dolduran serseri köpek ve Kedile- rin çokluğunu nazarı dikkate almış ve kö- pek, kedi toplamağa memur olanlara ga- yet sıkı emirler vermiştir. Faaliyete geçen memurlar, şehirde tara ma suretile serseri köpek ve kedileri top- iamağa başlamışlardır. Bu hayvanlar ya sirignin denilen zehirle, yahut da Himayel hayvanat cemiyetine gönderilmek suretile Itlâf edilmektedirler. Geçen künunuevvel âyı içinde binden fazla köpek ve İki yilse yakın kedi öldürül müştür, Ancak mevsim kış olduğundan, aş kalan birçok köpekle kedilerin şehre inme leri yapılan mücadeleyi güçleştirmektedir. Köpeklerin birçok hastalıklara. bilhassa karaciğerde iltihaba sebrp olduğunu gören Temizlik müdürü, Kısa bir zamanda İstan. bulu serseri köpek ve kedilerden temizles meğe çalışıyo. İstanbuldaki serseri köpekler bu suretle toplattırılmakla bearber, tasmasız ve sa- hiplerinin yanında bulunmıyan başıboş kö- peklerin de imhası için temizleme teşkilâtı memurlarına tebligat yapılmıştır. A Kendisine vermemesinden hid» detlenerek annesi Bergüzarı biçakla tehdid ve hakaret etmekten maznun 16 yaşında Kenan dün Sultanahmed birinei sulh ce- za mahkemesinde yedi gün hapse mahküm olmuştur. EN AAĞİL ven AYARI Her muhabir gazetesine başka türlü yazdı: Kimi «Seylâp, dedi... Kimi de «Tufan» dedi çıktıl... İSTANBUZ HAYATI Balık avt Köprü dubalarınm önüne iri ufaklı kayıklar sıralanmış. Lâstik çiz- meli, kolları sıvalı birçok adamlar mütemadiyen denize olta atıyorlar. Bizim sandal da kalabalık arasına sokuldu. Kullanmasını bir türlü be- ceremeğiğim oltamı bir kenara bira. kıp karşı sandaldaki balıkçıyı seyre daldım. Göz alıcı bir süratle etindeki küçük balık ölüsünü olta kancasının ucuna geçirip denize firlatlı, Uzun sicimi bir müddet salıverdikten son- ra sağ elinin iki parmağı arasına st kıştırdı. Gözler! denirde bir noktaya dikildi. Hareketsiz duruşundan, keskir bakışından belli ki; vücudünün bü- tün hassasiyetini, olta tutan iki par- mağının ucunda İeksife çalışıyor. Arasıra ipin hafif bareketleri şiddetli bir elektrik cereyanı gibi onu sari yor. Yüründe heyecan çizgileri bell. riyor, tepeüstü denize atlıyacak gibi sandalın kenarından eğilerek telâşlı telâşlı parmaklarını oynatıyor... Uzunca bir beklemeden sonra ba“ Tıkçının hareketleri birdenbire sürat- lendi... Elindeki ipin sallandığını farkettim. Kollarını * kulaç halinde Açıp kapayarak denizden süratle çek- tiği ipi sandalın ortasma yığıyordu. Mütemadiyen kısalan ip daha şid- detli sarsıldıkça, çehresini neşe heye- canı kaplıyan balıkçının o gözlerini diktiği noktada şapırtılar o başladı. Parlak bir şey sık sık sudan dışarıya fırlayıp tekrar köpükler arasına gö- mülüyordu. Nihayet, İp tükendi. Gümüş gibi parlak avurtlarınm iki yanından kı- zıl kan şeritleri uzanan büyücek bir balık kafası sudan yükseldi. Ralıkçı- nın nasırlı parmakları hayvancağızın boğazına kenetlendi. Adamın ihti. rasla parlıyan gözleri de, can acısile çırpınan balığın gözleri gibi yuvala- rından fırlamıştı. Yaşamak için, biraz evvel, enzin de- nizde kendinden zayıfları parçalayıp yutmak üzere kovalıyarak buralara kadar gelen balıkcağız, simdi nasırlı parmaklar arasında debeleniyor. Çır- pınsa da, kıvransa da beyhude... Girt- lağına saplanan çengelli iğne kendi. sinden çok daha kuvvetli, Kana bu- lanan nasırlı parmaklar arasından kurtulmak imkânsız. Balıkçının, ha- yat hırsile parlıyan gözlerinde mer- hametten eser yok... Balık kıvrana kıvrana sudan çıktı. Kuvvetli parmakların tazyiki altın. da ağzı açıldı. Avurdunu parçalıyan iğnenin ucunda, biraz evvel hırsla yu- tup midesine indiremediği minimini balık parçası sallanıyordu. Balıkçının muhteris bakışları önünde bir müd- det daha kıvrandıktan sonra sanda. ın ortasına yuvarlandı. Çengelli olta tekrar denize gömü- Türken o, parçalanan avurdunun aci sile, gırtlağını kavuran hava içinde kendini kayığın sert tahtalarına çar- parak ölümle pençeleşiyordu. Önümdeki manzara, hayat müca- delesinin canlı bir tablosu... Zavallı balığı oltanın ucuna kadar sürükle. yen yasamak arzusu, balıkçnın ellerine de sandal küreklerini sıkıştı rip buraya kadar getirdi. İkisi de ay- ni gaye uğrunda, yaşamak için öl. dürmek hirsile ayni noktada birleşi; çarpışıyorlar. Ve işte, gene hak ka in, Cemal Refik .. .... a... » Dün Taksimde Ulusal apartımanın. kalorifer bacası tutuşmuşsa da derhal ye» tişen itfaiye tarafından e söndür B. A, — Böyle olması & muhabirin hayalhanesi bir o

Bu sayıdan diğer sayfalar: