7 Ekim 1940 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 5

7 Ekim 1940 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Yahya Kemal'den rübâiler HAZAN Ahır ne bu cüşiş ne bu eyyâm kalır Hâtırda ne cânan ne serencâm kalır Son faslımızın şâm-i - garibânında Gül devrini hâtırlatacak câm kalır SÜZÜN GELİŞİ Sanatkâr kimdir? İrdir» diye makaleler de yanl edilmiyor; sanatkâr Oo muş. Bu zat tam sanatkâr kütüğü- Bakımardır ; sanatkâra cemiyette © ne kaydedileceği sırada komis- Biyik olduğu mevkii verelim.» © yonda ihtilâf çıkıyor. Bazı âzalar deler. Verelim, fakat kimdir bu O «Bunlar eskiden şiir zannedilirdi, “natkâr? Onu nasıl tanımalı? artık modası geçti. Yeni şiirde bir Dün gece yatmaya giderken, © kere vezin ve kafiye yoktur, mâ- bilmem neden, aklıma bu iki sual © na da bu kadar mütebariz olma- #elci, Fakat o kadar uykum vardi o mah, Bu zat sanatkâr değil, zena- ki üzerinde fazla durmadan yate- © atkkârder» diyorlar, İn girdim ve ne tuhaf, gece rü” (| Şairler bırakılıp ressamlar çağı” Yanda sanatkârların himaye edil- o nlıyor. Hepsi tablolarile geliyor. iptidat madde azlığı yüzünden, fabrikalar kapanmağa i başlarken büyük ticarethaneler de, İ satacak mal kalmadığı için kapan- 3g tehlikesine maruz bulunuyor- lar, Bir gazete muharriri, Marsilyanın en büyük tcarethenelerinden birini zezmiştir. Burada ekser şubelerde eşya namma bir şey kalmamıştı. Ticarethane yeniden mal tedariki için birçok fabrikalara baş vurmuş, her tarafa adamlar göndermiştir. Fakat bunların hepsi elleri boş müşlerdir. Ticarethanenin müdürü: «Yakında satacak hiç bir şey kak mıyacak ve mağazamızı kapatmağa mecbur olacağız» demiştir. Fransada işsizlik meselesi ciddi bir şekil almağa başlamıştır. Harp uzar birçok fabrika ve büyük ti- carethanelerin ka ağı ve yüz binlerce insanın işsiz kalacağı anla- silmaktadır. Hükümet ihtiküra karşı şiddetli mücadele açmıştır. Marsilyada yiye- cek maddeleri üzerinde ihtikâr ya- pan 13 kişi yakalanmıştır. Bunlar sık bir barda toplanarak vesikaya tabi birçok maddeleri el altından pe e vr cd riya Sis m üdafaanın mı, yoksa taarruzun mu lehindedir? Hergeçen gün İngiltereye taarruz ihtimali azalıyor İngilteremmin istilâm için en müsaid ola zamanlardan her gün biraz da- ha uzaklaşmakta bulunmaklığımıza rağmen, İngiltere için bu tehlike ta- mamen geçmiştir denilemez. Bilhas- sa önümüzdeki günler ve haftalarda Manş denizi üzerinde husule gele- cek kalın sis tabakalarının Alman- ları saklaması ve İngiliz sahillerine rayint vermeden gelmeleri düşünce- si; bazılarında istilâ hareketinin bu sis mevsimini beklediği fikrini dahi uyandırmaktadır. Geçen her günün Almanya bek: mından bir zarar olduğu muhak- kaktır. Zira Norveç gibi içeriden hi- yüksek fiatle satıyorlardı. Bu barda| yanete uğrıyan ve hiçbir müdafaa çok mikdarda pirinç, tereyağı, PeY-| kabiliyeti gösteremiyen küçük bir nir satıldığı anlaşılmıştır. Yakalar! memleketin istilân bile günler ve BE girdiğinden, sanatkârları seç- Mek için memleketin her tarafın- da olduğu gibi, İstanbulda da yir- Mi beş kişilik bir komisyon kurul- Fakat daha ilk günde mü- edenler o kadar çok ki ko- 'ön Okmeydanında çalışıyor. de gazeteci olarak seçimde bezir bulunuyorum. Okmeydamı esir, ressam, musi- Kiinas, aktör, heykeltraş olduk” *söyliyen ve ihtiyar bin- Finlândiyada 500 bin kişi yerdeğiştirdi Min çlndiyada, tarihin kaydettiği da- Mir Bühaceretlerden en büyüğü ax Ma; Yarfında başarılmıştır. San teşiyrdede Boryetler Birliğine ter. &razide yaşıyan yarım milyon de, Födetmiştir. Bunların altı ay işin» halle epttrilmesi ve çif çubuk sahibi e inen hususunda en çok #arfeden Cümhurreisi Kale Bu zat esasen köylü 141. Devlet geti ân evvel kendi elile saban sü- ağerin Muhacirlerin kahir ekseriyeti Olduğundan, Cümhurreisi bunla» : Macaristanda en çok nda intişer öden Radioelet en #iyade beğenilen orkestra» 1 di, na çikarmak üzere radyo Maşa seri arasında bir anket ağ- Müz Neticede Peşte polis orkestra ey alarak birinci getmiştir idarehanesi mükâfat olarak rım ihtiyaçlarını kavramış ve hükö- metin buna göre tedbirler almasında rehberlik yapmıştır. «Sürat! iskân» namı verilen husus? bir usul tatbik edilmiştir. Hükümete we kiliselere alt bütün eraz! muhacir- Tere meccanen verilmiştir. Büyük me- UWkâneler de bedelleri hükümet tara- fından temin edilerek taksim edilmiş- tir, Rusyaya terkedilen erazi ve çayır 900,000 hektardır. Pinlândiya hükü- meti bü eraziyi terkeden mubacirlere 800,000 hektar erazi temin etmiştir. beğenilen orkestralar 1ösey'ye altından mamul bir keman Üc yayı hediye etmiştir. Bu keman 108 gram halis altindan imal edilmiştir. Madeni kiymetinden ziyade imalinde. ki ince sanat kudreti daha yüksektir. İkinci ve üçüncü derecede rey lan örkestraların şeflerine de birer gümüş * Polls orkestrası şefi Frans Szö)-İ keman ve yay hediye edilmiştir. 29 hırsızlık yapan bir genç Ukte Peşinin sayfiyelerinden birçoğu- pu soymuştur. Boyduğu sayfiyelerden biri Amerikan sefirine sit idi. Sayfı- yeler yetişmemiş gibi, son defa Pahi- beler tarafından idare edilen geceli bir kız mektebine girmiş ve yüzlerce talebenin 5 , pa Ss z s de Pariste vefat etti. İlkmek- ğe mleketinde bitirdi. malümatını on Pay, ında üniversiteye girmek için Zat 1817 de Towey'de doğup, İde yapmıştır. Fransızcanın en meşhur lügat ki- Hususi | tapları onun ismine izafe edilmiştir. EE # Üsküdarda oturan Halil ismin- Bad“ Ardimına mail oldu, Yirmi ya-İde biri, polise müracaat ederek Ab- plan pini Mihanikt usul yerine hafı- noksanı ; : i Ş # i mesleğine atıldı ve ders |dülkadir, Ayban ve Eşref isimlerin- dikkatini cel-İde iç çocuk taraflarından atılan bunları ıslaha hayatını) taşlarla yaralandığını iddim etmiştir. Polis, bu üç yaramaz çocuğu yaka: Üsküdar adliyesine nanlur derhal divanı harbe vetik İmişlerdir. Pariste deri mamulü satan Lânsel mağazası ve bu mağazanm şubeleri kapatılmıştır. Buna sebep müâğazanın el çantaları fiatine du- rep dururken zam yapmasıdır. fazalar kapatıldığı gibi sahibi mahkemeye verilmiştir. mahkemeye verilmiştir. Fakat bü- tön bu tedbirler vaziyeti ıslah et- mekten uzaktır. İsviçre - Portekiz Bu harpten en çok müteessir olan memleketlerden biri de İsviçredir. Geçen muharebe esnasında vie bolluk memleketi idi. Her aramlan şey bulunurdu, fiatler de ucuzdu. Bunun için dünyanın dört bir tara- findan binlerce insan İsviçreye git- miş, harp senelerini burada rahatça geçirmişti. Bu defa İsviçrenin vaziyeti tama- men aksidir. Yakın zamana kadar memleket her dakika bir istilâ teh- likesine maruz bulunuyordu. Bu se- baple gidip burada oturmak kimse- nin aklıma gelmiyordu. İstilâ tehli- keni şimdilik zail olmakla berâber memlekette birçok maddeler bulun- mamakta, Yiyecek azdır ve ve- sikayiı tabidir. Kömür hemen yok gibidir. Şimdi İsviçre gazetelerinde şu yolda ilânlara tesadüf ediliyor: aKışı geçirmek için ucuz Fiatli otel, Kömür bulmadığınız için endi- şe etmeyin, apartımanınızı kapayıp bü otele gelin. Kışın iyi mülacak- tır. Yemek listeleri sadeleştirilmiş” tir. Fakat fiatler de indirilmiştir. Tereddüd etmeyin!» İsviçreye hariçten gelen olmadığı için gazeteler halkı turizme teşvik ediyorlar, bu suretle birçok işsizlere iş bulunacağını söylüyorlar. Bu harpte Portekiz, harbi umu- mide içrenin mevkiine benzer bir vaziyettedir. Hiç bir taraftan tehdid edilmediği için memleket emniyet içindedir. Amerika vapur- lan muntazaman Portekiz İimanla- rına geldiklerinden ihtiyaç olan her türlü maddeler bu suretle temin ediliyor. Bu vaziyeti dolayısile Avrupanın ! İbe, kıraat, imlâ, yazı) aritmetik, muhtelif memleketlerinden binlerce insan Portekize akın etmiştir. Her tarafta oteller, pansiyonlar doludur. Buraya gidenlerin çoğu mülteciler dir. Bunlar kaçarken yükte hafif, ağır eşyalarını, bilhassa el- masiannı birlikte götürmüşlerdir. Akşamları büyük otellerde pırlan: talanı projektörler gibi göz kamaş- tıran birçok kadınlara tesadüf edi- liyor. Portekiz bu akından iktisa- den büyük menfaatler temin etmek- tedir. ——o— Amerika deniz efradını 239 bine çıkarıyor kunda, hizmette bulunan deniz haftalarca süren deniz ve kara har- bini intaç etmiştir. İngilterenin isti- lâ da Alman Erkânıharbiyesinin bütün harikulâde plân ve hazırlığı rağmen, günlerce sürecektir. Bu günler ve haftaların girmiş bulundu- umuz mevsimde tamamen sakit ve emin geçmesine ise imkân kal- mamıştır. Araya girecek fena ha- valı ve boralı, küçük vamtalar için dayanılmaz derecede dalgalı birkaç gün Almanların karaya çıkmiş or- dusunu — ki hiçbir zaman ilk ağız” da İngiliz kuvvetlerinden fazla ola» maz — ana vatandan ayırarak peri- son ve muzmahil etmeğe kâfi gele- bilir. Mevsimin gecikmesi dolayısile geçen Rünlerin Almanlar bakımin- dan haiz olduğu ehemmiyet ve ne- zaketi burada ve iştitraden kisaca zikretrikten sonta önümüzdeki sisli günlerin bu harekâta ne dereceye kadar müsait olacağını araştıralım: 5 elinde bulunduran mü- , daima kendisini saklır yaçak vasıtayı bulabilir, Meselâ ka- Tanlıkta tanrruz eder. Fakat muha- reba yüpanlar gayet iyi bilir ki mü- tenirır, bu çok emin gizleyici vas KÜÇÜK HABERLER * Türkiye Sanat mektepleri me- zanlanı cemiyeti nizamnamesinde yapılan tadilâtle, buraya kız âza da kaydine başlanmıştır. Pügün Türkiyede 76 sanat mek- tebi vazdır. Cemiyet, şimdiye kadar yaptıklarını Azasına bildirmek üzere (Teknik) namında bir broşür neş- retmiştir. * Fatih Halkevinden: Evimizde her sene olduğu gibi, bu sene de aşağıda isimleri yazı dersler veri- İecektir.. Kaydolmak istiyen yurd- daşların 3 tane fotoğraf, nüfus hü- viyet varakalarile her gün saat İl İden 21 e kadar Ev direktörlüğüne müracaatları. b Millet mektebi: (Türkçe Alfa- Dil mektebi: İkişer kurs üzerine fransızca, ingilizce, almanca, Sanat mektebi: Biçki, dikiş, ev idaresi, şapkacılık, çiçekçilik, fo- tozraf, muhasebe, Tesim. Halk mektebi: Riyaziye, felsefe, biyoloji, fizik. kimya, edebiyat. * İstinye doklarında Kınalında vapurunu tamir etmekte olan ma- ranyoz Kâmil, muvazenesini kaybe- derek düşmüş, muhtelif yerlerinden yaralandığından hastaneye maiştar. # Şoför Mehmedin idaresindeki taksi, Fatihte Fevzipaşa caddesinde yedi yaşlarında Yani isminde bir ço- Yazan: tadan, yani zifiri karanlıktan ekse- riya istifadeye kalkışmaz. Taaruz- lar çok defa gündüzün veya geceyi gündüze bağlıyan alaca karanlıkta yapılır. Zira mütcamz için matlip olan yalnız zayint vermeden düş- man karşısına çıkmak değil, fakat daha ziyade hasmı imha ederek ve- ya zedeliyerek muayyen hedeflere doğru hareket yapmaktır. Zifiri ka- ranlık ise her şeyden evvel Lu be- defleri ve bu hedeflere doğru gider- ken mütearrizin karşılaşacağı küv- vetleri, müdafaa tertibatını da giz- i devam üzere bu- iği ve nihayet bütün tertiba- için, işini emniyetle gördü- ğü, yani müdafaasını yaptığı halde, mütearrız yeni ayak bastığı ve tefer- rüntini bilmediği bu yerlerde iş gö- rebilmek için hasmını ve müdafan edenleri görmek zaruretini duyar. Bu sebeptendir ki bütün büyük ha reketler gündüzün veya şafak vakti yapılır. Sise gelince; bu, mütcamz için geceden daha çok güç şartlar mey- dana çıkarır, Gecenin ne vakit bitip aydınlığın ne vakit başlıyacağını bi- *İirsiniz. Fakat sisin ne vakit dağıla- cağını bilemezsiniz. Sonra göce ne kadar karanlık olursa olsun, umumi istikamet yıl- dızlar veya erazi üzerinde gayet ba- riz clarak görünen noktalar ianesi- İe tayin olurabileceği halde, sis es- nasında istikamet ve hedefin tayi- nine imkân yoktur. Bu sebepten sis esnasında deniz nakil yastaları mu- ayyen rotslarını takip ederek kara- ya yaklaştalar bile — ki bu da pek mümkün değildir ve geceleyin yapılar Çanakkale ihraçlarında gö- rüldüğü üzere, akıntı ve saire dolar ywsile varılacak yer ekseriya tutula maz — kıtaların sis altında karaya çıkarak muayyen hedeflere varmas ları, müteaddit yerlere çikan kıta- lann pek mübrem ve zaruri olan «hareketlerini tevhids işini başar. maları hemen de imkânsızdır. Nihayet Almanların bu harpte ta- arruzlarinı nasıl yaptıklarını biliyo- ruz: Ekseriya hava silâbı ve zirhli birliklerle bir yerde beklenmedik, müthiş bir darbe vurmak ve ondan sonra piyade kıtalarını buradan yü- rütmek, Sis esnasında bu üsulün tatbiki de kabil değildir. Bilâkis ak çaktan uçacak müdafi taraf tayya- releri kendilerine haber verilen yer- lerdeki kesif deniz nakil vasıtalarına ve vapurlara taarruz etmek imkânr- “ nı bulacağı halde, mütesrnz tarafın hava kuvvetleri sahile dağılmış mü- dafi kuvvetlerini bulup ezemiyecek- lerdir. Hulüsa; sin, her bakımdan mütes arrızdan fazla miidafiin işine yarıya- caktır. Almanlar İngiliz sahillerine kadar görünmeden gelmek ve ora- da meydana çıkarak ve ayni zaman- da siklet merkezlerini tercih etik leri yerlerdeki müdafileri hava &i- lâhlarile ezerek iş görmek istiyecek- lerdir. Bunun için de sisten değil, geceden istifade etmek daha kârli- dır. Binaensleyh benim kanaatimce Almanlar kendileri için hayati ehemmiyeti haiz olan İngilitereyi is- tilâ işinde bekliyorlarıa, bu her hal. de sisli zamanı ve havaları bekle mek arzusundan ileri gelmiy: manya üzerinden hava € felâketini kaldıracak ve Almanyayı ferah kavuşturacak bu istilâyı bas saramamak korkusundan ileri geli- yor, Yukarda dediğimiz gibi her geçen gün de bu ihtimali azaltmak- tadır. Ve şurada bir hayli zayıfla. makla beraber beş, on günlük bir şanı kalmıştır. Maziyi unutmamak me- selesi ve tarih Baş tarafı 1 inci sahifede) şeklinde . bastırmaktır. (Devlet bunu yaptırmakla mükelleftir. Harf değiştiği halde lisan de- Zişmez. Yeni yetişen nesil, bu, eserleri yeni harflerle okudukla- rı halde anlıyamazlar diye onlara arapça öğrelmek bâhsinde arka- daşımızdan aynlıyoruz. Zira, ey- velâ türkçeyi tamamen müstakil, arapçaya ihtiyacı olmayan bir dil kabul ediyoruz. Türkçede kullanılan her kelime, mânası ve telâffuzu oitibarile, teker teker türkçödir ve arapça tasrifle alâ- kası yoktur. Liselere, bahusus, Ahmet Eminin değiği gibi lise lerin edebiyat sınıflarına, türkçe eserleri anlamak için yardımcı bir lisan diye arapçayı sokmak, yarının türk diline ve edebiya- tına hâkim olacak gençliğin ka- fasında, başarmaya uğraştığımız «müstakil türk dili» mefhümü- nu tekrar baltalamak olur, Bu, işin, Tisan bakımından tehlikeli dir mldir? Hangimiz, miz mutediriz? Yıllarca eski harf, yıllarca arapça okumuş bir neslin varamadığı neticeye, üs- tünkörü tedrisatla yeni nesil nâ- sıl varsın? Kıymetli eski eserleri şerhli metinlerle, yeniden bastıracağız. Gençler bunları okuyacaklar. Bundan başka dil fakültelerinde yetişen mütehassıslar daimaâ ola» cak; ve onlar yeni nesillerin oku- yamadıkları, anlayamadıkları eserleri onlara anlatacaklar. Fa» kat, dediğimiz gibi, bu, mahdut bir ihtisas meselesi kalacaktır. Mili tarihin kaynaklarını tod- kik etmek meselesine gelince ta- rih yazmak, sadece tarih- çilerin — dişidir... Türk o tark hini yazmak isteyenlerin bir çok diller, eski harfler, bu arada belki arapça da bilmesi lâzımdır. MİMİ tarihi kaynaklarında ted- kik ederek yazmak güç, müstes- <uğa çarparak yaralanmasına sebeb|tarafı. Bir de imkânsızlık VAr:İna bir ihtisas işidir. Her memle Eğer, gençler, eski eserleri, yeni kette olduğu gibi, ancak «bir kaç Vaşington 6 (A.A) — Bahriye olmu;tur. Şoför Selmin kullandığı Nazri albay Knox dünkü meb |bir etomebi Şehremini civarında otuz. dört numaralı Topkapı tram- vayile çarpışmış, her ikisi da hasara kuvvetleri efradı mevcudunun | uğramıştır. Nüfusça bir zayiat olma» 239.281 e çıkarılacağını bildir- (mıştır. e miştir. Bu yekün umum! harp-| # Emniyet müdürlüğü altner şu- tenberi en yüksek rakamdır. ——— Orman yangıni söndü |fırın, iki kasap, bir manav cezaya |sek kültür sahibi be memurları tarafından dün yapı- lan beledi kontolde Üsküdarda beş İharflerle okudukları halde anla» yamıyorlarsa, isede okuyacak- ları bir kaç saat arapça İle de bu gayeye varamazlar. Bizim nesil vardı nu? Ahmet Emin, Darül fünunda müderrislik ekmiş yük- bir insandır. İzmir 6 (A.A.) — Bergamanm Koza |çarplırılmışlar, bundan başka on üç İBugün, liselere ilâve edeceğimiz nahiyesinde Aşağıbey köyü elvarında İşoför de muhtelif suçlardan cezalan- ki devlet ormanlarında çıkan yangın |dırılmışlardır. halkın gayretle (o söndürülmüştür. Yangın faili şiddetle aranmaktadır. km * Şoför Cemil, idaresindeki oto- *X Ortaköyde, beraber yaşadığı Hacer isminde bir kadını öldürdük- ten sonra kaçarken kendi bıçağiyle eski yazı ve arapça ile, hiç bir gence Ahmet Eminden fazla, hattâ onun kadar eski harf ve ârâpça okulmaya imkfn yok- himmet sahibinin gayreti ile olabilir, Ahmet Eminin arzu etti- ği gibi efikir amelesinden biror- duz veya lise talebesi tarafından yapılamaz; Bunu üniversitede ye- tişen birkaç tarihçi yapar, Tarih Kurumu yapar ve yapmaktadır. "Tarihimizi - yazmak bakımından da liselerde ne eski yazıyı,ne tur, mobile Samatyadan geçerken bir yaralanan tütün amelesinden Faikin tur. Arkadaşım, mücehhez oldu-| Meselenin bir de tehlike tarafı tramvay direğine çarparak hasara İsıhhi vaziyeti iyileşmiş olması dola- uğratmıştır. Polis şoförü yakalamış, | yısile ti, i lolunacaktır, bugün adliyeye teslim edile- il hastanesine nak- ğu bu şark irfanı hamulesile her hangi bir eski divanı yanlışsız var. Ondan da ayrıca bahsede- ceğiz. kaç kişi. k arapçayı okutmaya (hacet yok-

Bu sayıdan diğer sayfalar: