29 Ekim 1940 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 9

29 Ekim 1940 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

, Keninin Mik gençlik hatıraları ara- Na kişmızi erlarili, sarışın bir kızın bir rolü vardı. Ateş renginde- Bayan entarisi, lüle Jüle ve mısr te sansında saçları ile ba çaça- ta İle kızı Saminin yirmi yaşı- birlcik hatırası 141, Aik Kelimelerini Sami ona”söy- ; in Ayşe, yani kırmızı en- bu sözler Üzerine arsız ar- çıkarıp, çilli yüzünü buruş- onun yanından uzaklaşmıştı. lıkları ayni mahallede geş- Bi, B3 mahalle İstanbulun pek ke- “ö,, <Mitlerinden birinde ldi. Aygeler etrafı çitle çevrilmiş büyük bahçenin içindeki harap bir evde Td, şi bugün bile kırmızı entarili “Dü dikenden çitin bir tarafın- eki yanma genç bir maymun * İle nam aştığını hatırlardı. İçi? V zaman bütün semt çocukla üs ta durdurmuşin. Lâkin yaşı Çe yuva yavaş duruluyordu. Zöki ra babazınıı it, mektebine) di. Lâkin o grne haşa- va vakit bulabiliyordu. ğ bir Lâkin “pek atımlı, bir şeydi, Bon! ki yeuhabbef kırmızı en herkesten gizi öylediği sözlere kar» &üini çıkarıp, Çan aa avuç kokan boslanların ara- k dar yollardan ierliyerek de & Sinarına kadar uzanırlardı. Ora- Mşweehiide mirinini çardaklı bir kah- daştarur.ardı & gylar ve kokular insana bunları ii Kiye duydukları günleri halırla- Seminin bumuna bostanların ine mahsus kokusu geldiği za- eni özlerinin önünde dalma kırmızı Mİ sarışın bir kız canlanırdı. Ky geçtiği halde Sam! bu eski Bi al başının içinden çıkmaması "düy, Yrel ediyordu. Acaba şimdi ktr- #atarili kız ne olmuştu, kim bi- zap alm onun hakkında uzaklen mel yler işitmişti. Okumuğa > $iliğini, eski yaramazlığından a aman dur, E oadunu duymuş! i Bin dalma merak ettiği bir çey İk gençlik çağının bütün ate! Kremi etekleri, arkasından koş- te, 0 delibas kız acaba kendisinin i rini derinliğini anlamış mi idi? buna hiç ihtimal vermiyordu. Hece Sami arkadaşının evin- yemeğimi yedikten sonra çıktı. Hik bir gece idi. Canı Yürümek istiyordu. Caddeler) Pek © kadar terhnlaşmamıştı. bir dükkünm önünden geçerken Bire gözüne mühim bir şey iliş- Shi duraladı. Burası bir moda İdi. Gayet gık kadın eşyası ir yerdi. Dükkân kepenk- Yalnız kapısı kapanmıştı. da da birlimba yani» m ya 7 yi ?, : ie Saminin dikkstini Üze- bir sürü kadın eşyası ara- büyük bir bebekti. Bu vw rengi bir entari lü sarısındaki saçları lüle kızdı. 1 TY gi ; i ? in bir suz bir şaşkınlık içinde 1. Mesele bu bebeğin ii entari giymesinde ve &arı b İle iüle olmasında değil- bu derece hayrete düşüren A ape içindeki bebeğin Ayşenin li Yaşındaki haline aynen ben- lari aci Bebekle Ayşenin çehreleri il küçük bir fark bile yoktu. iğ Mep ündeki çiller eksikti, Sanki ; & kırmızı entari)! kızın vaktile bir resme bakılarak yapıl- dükkân kapalı olmasaydı Sa- eee #İrecek ve bu bebeği satın N " Yaşayan aşkina by zameyi alman için bir ii ie İm bulun- : ir imesele var: > babasını mahveden bir ai- g bizim içimize girmek is- midir bakalım... Hartâ ba- Mücrim olduğuna kanaat ile. ken * $ok akıllı ve hassas bir in- Ni Size hudutsuz emniyetim Mi sıl dilerseniz öyle hareket i b kalker, ie Say ini kucakladı. *mir. parmaklığa doğru —İri, 18,40 Çocuk e alacaktı. Lâkin ne yazık ki düzkün Kapalı idi, Bir an içinde sanki bebeğe &şık ol- muş gibi (di, Şu vitrinin önünde vak- tile kırmızı entarili kisin bostanlar arasından geçerken duydukları kere- viz ve havuç kokusunu Âdeta biasedi- yordu. Evine dündü. Gece rüyasında bir sü- rü bebek gördü. Hepsi kırmızı entari- İer giymiş, mısır püskülü yegindeki saçlarını tüle lüle sarkıtmış bebekler... Ertesi günü lik işi moda mağazası na gitmek oldu. Dükkünda daha bir çok bebekler vardı. Fakat Sami tez- gâhtaki genç kıza; — Ben, dedi, şu kırmızı entarili be- beği satın almak istiyorum!.. Bebeği kâğıda sardirtirken - Sami sordu: »— Bunları kim yapıyor?. 'eagkhtar kız gilümsedi: — Bizim mağazanın sahibi... dedi, İşte bakınız kendisi merdivenlerden iniyor... Mağazanın yukuri katile, xemin ka- tını. birbirine birleştiren merdiven- de uzun beyin şık bir kadın görün- #alştü, Bir an içinde kafasında bir şimşek yanıp söndü. Bu, merdivenler den İnen kırmızı enlarill kız vi idi? Eski sari saçlar şimdi tamamlile be- yazdı. Kırmizı entarinin yerine Üze- rinde şık bir siyah elbise vardı. Göz- ler ayni gözlerdi, Mağazanın ortasına doğru ilerledi. İçeriden vitrine şöyte bir baktı. Sonra tergihtar kısa sordu: — Kırmızı bebek satıldı mu? Kı: — Evet... Bey aldı! Bir an onunla göz göze geldiler, Ayşe durakladı. - Sami ona: — Bebek son Gerece #anatkürane yapılmıs... dedi, yalnız yüzünde çil- leri eksik... Birbirlerinin gözlerinin içine bak- talar. Gülümsediler... > Hikmet Feridun Es İ ANKARA RADYOSU | 29 teşrinievvel salı öğle ve akşam 12 Uvertürler, (PL), 1215 Millet meclisinden naklen neşriyat, 1320 Ajans haberleri, 1350 Hafif program (PL), 14,45 Ankara şehir hipoğrumun- dan naklen neşriyat: Geçld “töreni, 18,08 Cümhuriyet bayramı piyangosu Dun 19 mayıs stadında çekilişinin neş- eme körumu adı- »a kurum reisi Kırklareli mebusu Dr. Fuad Umay karafından konuşma, 19 Çocuklara karacöz, 1920 Haberler, 19,30 Radyo küme heyeti, 20,15 Radyo gazetesi, 2045 Temsili, 21,30 Konuşma, 21,80 Salon orkestrası, 22,39 Haberler, 22.50 Dans müziği (PL), 30 terrinlevvel çarşamba sabahı 8 Program, 803 Hafif müzik (Pİ), 8,15 Haberler, 8,30 Hafif müzik (Pi), 8,50 Ev kadını, $ Halk havaları, 930 Mali konuşmaş, 950 Karışık program (PL), 10,20 Cümhuriyet devrinde ma- ârif, Masrif müsteşarı tarafından, 10,40 Rumeli ve pehliyan havaları, il Cumhuriyet nafıasının 17 yıllık başa- rları (Konuşma) 1120 Baz eserleri şarkı ve türküler, rum saygıyla diler, 4 Güreş federesyonundan: Türkiye grekorumen güreş birinellikleri müsü - bakalarma 30 birinciteşrin çarşamba günü #aât 1730 da Beyoğlu Halkevi salonunda başlanacaktır. Müsabake- Isr için icab eden bütün tertibat ai muşta, Nakleden: (VA - NO) yürüdü. Oradan kayalara geçti, ile son görüştüğü yere gitti Döşünceliydi. Masume Arkasına baktı. Annesinin kendisini görmediğine kanaat getirince, kayaları tırman- ğm başladı. Kalbi çarpıyordu. Bu tehlikeli yükselişten körktuğu için değil. Belki de sevgilisini tekrar gö- recekti, Parmaklarile taşların oyuklarını, koğukların. tutuyor, trmanıyordu. Başı en tepeye vardığı zaman, göz“ İerile etrafı araştırdı. Masümenin ekseriyn oturduğu köşeye baktı. 4— İzmürdedi i or. Şayet beni hâlâ sev- mekte devam ediyorsa buraya gele- Tahrtüninde yanılmamıştı. Masums hakikaten oradaydı. Hayri onu gördü ve hayatının en KA amala turnuva İ ; İN Yılbaşı turnuvasında Macar Yılbaşı tatili dolayısile İstanbul be- İ den terbiyesi direktörlüğü tarafından | futbol meraklılarını çok fazla alâka landıracak rengin bir spor haftasır terübi tekârrür etmiştir. Ervelce bil- dirdiğimiz gibi Macaristanın Uypeşt takımı İstanbul bölgesine, Yugoslay- yanın Gradyanaki takımı Fenerbahçe klübüne müracaatla şehrimize gelmek istediklerin! bildirmiş bulunmaktadır. lar, Bu iki meşbur klübün Siiri! todkik edilmiş ve ayrı, ayrı tarihlerde gelmek istemelerine rağmen bu tarih- lerin biribirine yakınlığı ve yılbaşı ta- tiline tesadüf etmiş bulunması dolayı- sile her Iki takımın birden şehrimize eelbedilerek Fenerbahçe, Galatasaray ve Beşiktaş Klüplerinin de iştirakile seri halinde turnuva maçları yapılma» sı düşünülmüştür. Ber Iki klübe 21 kânunueyvelden 2! kEnunusaniye kadar şehrimizde bulu- narak turnuva maçlarına iştirak et- meleri için mektupia müracaat edil- miştir, Macar ve Yuğoslar klüplerine yapılan bu teklifler kabul edildiği tak- İdirde yılbaşını çok zengin bir gpor ! haftası halinde geçirmemiz imkân da-i hiline girmiş olacaktır. Yapılan programa göre 22 ve 29 bi- rinci kânun tarihlerindeki lig maçla-! İri iyi hafta müddetle tehir edili ve| (iki ecnebi ve üç yerli klüblür Iştirakile | beş klüb arasında 21. 22, 28, 29 birinel künun cumartesi ve pazar günleri ve yılbaşı tatil! olan 1 ikinei kânum çar- şamba olmak üzere $ gün devam ede-i çek turnuva maçları yaplacaktır. Bu karşılaşmaların meli şereitleri İstan- bul beden terbiyesi müdürlüğü ile Fe- nar, Galatasaray ve Beşiktaş klüple- Tİ arasında kararlaştırılmcaktır. Bu tumuva maçlarına Fener, Ga- latasaray ve Beşiklaş klüpleri ayrı, ayrı ber iki ecnebi takımı ile oynaya- cakları gibi, Macar ve Yugoslav ta- kımları da biribirile karşılaşacak ve en son olarak da Uypeşt İle Gradyanski muhteliti İstanbul muhteliti karşısına çıkacaktır. Klüplerimizin Avrupanın &n İyi ta- | kımları meyanında ismi geçen bu Iki ecnebi lâkımı ile karşılaşması bile spor muhitinde bir hâdise olacak iken, sukalarımızda şimdiye kadar tesadüf edemediğimiz iki ecnebi takımının bi- ribirile karşılaşması ve ayrıca bu iki takımın muhteiit yaparak İstanbulun en seçkin futbolcüleri karşısma çıka“ rüması yılbaşı tatilinin çok ente- ireen Spor Lezahürleri arasında geçeceğine (delildir. Yalnız iz maçlarına isklsar eden futbul karşı- daşmalarını böyle zengin bir spor or- ganlzasyonu hazırlayarak canladırma-| Ça çalışan idarecileri tebrik ederken klüplerimizin de gporeu halkımızı dü- şünerek maddi menfâatlerinden ieda- kârlık ederek bu organizasyonun kuv. veden fiile çıkm. da yardım etme lerini temenni ederiz. kızın güzel hayal anda, karan lık odaya giren ziya o gibi benliğini doldurdu. Bir hamle daha... Başı dönerek, kayalar üzerinde bir hamle daha yaptı. Genç kız da onu gördü. Ve heyecanla haykırarak: —« Çıkmayın, çıkmayın... Ses vazıh şekilde kulğma kadar gelmediği için, Hayri ilisinin ne iğini, sözlerinden ziyade işare- binden anladı. Geçen sefer oturduğu yere gene işti Cebinden bir portföy çıkardı. Bu- nun içinde son aynlışları esnasında Masumenin verdiği çiçek vardı. Ku- ru bir çiçek. Gösterip sordu: — Hatırlıyormusunuz? Genç kız: — Beni hâlâ seviyor musunuz? * diye kalbini bastırdı. — Elbet... Peki, siz, Masume?) — Böylu bir suali nasıl sorabilir- siniz?... Evet, sizi seviyorum... Sevmeseydim yaşayabilir miydim?.. Be son cümleyi söylerken öyle karşılaşacak olan İstanbul muhteliti (MRIŞTAMIZISII — Mühim bir futbol turnuası Uypeşt, Gradyanski, Raibaloe Galatasaray ve Beşiktaş kulübleri arasında yılbaşında büyük bir yapılıyor sap Boks sporumuz yeniden çanlarıyar Mütareke yıllarında hemen hömen memleketin her köşesinde güratir tâ- ammüm etmiş bulunan boks sporu son senelerde akla bile gelmemeğe yüz tutmuştu. Geçenlerde boks ajanlığınm tertip ettiği büyük müsabakayı seyre- derler ve bu sporla hevesli bulunanlar! memlekette boksa teşne bir kütlenin mevcudiyetini yakinen gördüler ve| anladılar ki bu şubenin iyi tanzim edilmesi halinde vatanın her köşesin- de ümid edilmeyen istidadlar gene be- iirerek gene bir sor! boks müsabaksla- nna şahid olacağız. İşte bu şubenin canlanmasını candan arzu eden Ye Halkevlerimizin en bağında verimli adfalarla ilerleyen Beyoğlu Halkevi- Bin spor şubesini idare edenler birkaç zaman evvel kendi salonlarında Yapı- lan boks organizasyonuna karşı ol. alâkayı takdir ederek bu şubenin ratlo harekete geçmesi İçin eski şam- piyonlardan ve değerli spor adamla» rımızdan toksor büyük Kemali ken- Gilörine boks muallimi tayin etmişler- dir. Boksör Kemalin bu haftadan iti- bare baslayacak olan mesaisi sonuf- da memleketie ve bilhaasa İstanbulda gene birçok zinde, yumruğu kuvvetli ve en nihayet tam sporcu bir kütle e karşılaşacağız. Beyoğlu Haikevinin bü seneki zengin programında bu şubeye büyük bir yer vermesini şayanı takdir buluyoruz, Halkevindeki çalışmalara bugünden itibaren başlanacak ve her| AY birer boks müsabakası tertib edilg- fek yeniden hararetli boks karşılağ- gmalarına şahld olacağız. Beyoğluspor - Beşiktaş bugün karşılaşıyor Lig maçlarında yaptıkları muvaffa- kiyefli müsabakalarla nazarı dikkati celbeden Beyoğlu spor buyün Şeref! stadında lig lideri Beşiktaş kibü #le hususi bir müsabaka yapacaktır. Saak 15 de başlayacak olan bu mü- âaiakaya her iki takım da tam kadro- Jarile çıkacaklarından karşılaşmanın çok-sıkı olacağı tahmin edilmekte ve, Bayoğluspgrun Beşiktaş (karşısında alacağı netler merakla beklenmekte- e, Matbuat takımı, Fener- bâhçe mütekaidlerile karşılaşacak Matbunt takımı başkanı :30 bs0 çarşamba günü sani hça stadında Galata. saray - Pen maçmdan evvel sakımımızla Fenerbahçe tekaüd takı- sm urusında bir maç yapılaçuktır. Are kadışların çarramba saat bir de fuf- Hayri: — İztrab mı çektiniz? - diye sordu, i — Ne iztiraplar, Delikanlı hayretle baktı, Sevgili- sinin azap çektiğini sanmyordu. Masuheye dikkatle baktı. Zayıfla” muşta. Eskiden sade neşe ifade eden çekresinde şimdi hüzün gölgeleri de belirmiğti. asure: — Nasıl izirab çekmem:.. — de di —-Sizin esrarlı bir şekilde bur; dan uzuklaşmanız esnasında ne da- valar, ne neşriyat bahusus ne teva- türler oldu Eskek, ucayip bir tavırlar i amma, babanız bütün! mücadelelerden galip çıktı. l Kız, bu söze cevap vermedi. An-| k şöyle de: ! annemi öldür düşünmeseydim ben! İ Hayri, çekinerek: l blade © benden şüphe etmemişsinizdir. Hayır, Hayri... Bir dakika bi- heyecanlı dakikelatından birini ya-İbüyük bir coşkunluk O göstermiştille böğle bir şey aklından geçme-| sadi. Bütün maneviyatını saran bu İlkim di... Fakat... Tefrika No. 114 — Bayıyorum işte, Fazla durmağs vaktim yok. Çallı Mehmed altınları görünce gev- şeyivermişti, Kâfir şeyin yüzü ne s- cak, rengi ne çekiciydi ya! Yusuf altınları sayarken, Mehmed: — Peki... dediğin olsun. Diye mırıldandı. Çallının o güne ka- dar elli sltını bir arada gördüğü vaki değildi. Altınlar minderin üstünde kü- çük bir yızın teşkl ediyordu. ! Yunt: — Bunları Akbıyıklaki Sakızlınn meyhanesinde mi yiycerksin? Diyerek, tekrar kemerini beline tak. aştı. Mehmed sevinçle sordu: — Akbıyıktaki Koço hâlâ sağ mı? — Onu öldü mü sunıyordun? Kibet- te sağ. Kemerleri dolgun gelen Türk Geniellerini, süt sağar gibi, sağıp du- ruyor. 'Türa hayretle esirriye dönerek: — Haniya Istanbulda içki Ye vardı? dedi - San meyhaneden bahsö- diyorsun. Bu nssıl yasık?!... Yusuf göbeğini hoplatarak gülmeğe başladı: — A yavrum, şü «ani altinci barınamaz. Köşonun meyhanesi şim- di güya bir kahvehanedir amma, pa-; ras olona göre değil. Alt katında (3a- * istediğin kadar içebilirsin| — (Sarı Susam) orada oynuyor mu gene? — Koşo ondan ayrılır mı hiç? (Sari Susam) olmasa, Akbıyık meyhanesine kim uğrar? Bsirci Yusuf, Tins yıklıam sardı, başını örttü. Odarın İçinde şöyle bit gözdirdi: — Bu ne boy, bu ne bakış, bu ne en- dam, yarabbi! Diye söylenerek — Ça altini sayarken — kapıdan çıktı. Zehra sordu: — Şimdi nereye gideceğiz? — Vakit geçirmeğe gelmez. Hemen Kılıç Ali paşanın konağına — Paşa ncaba beni beğenir m! der- 4in? — Senin gibi bir meleği kim beğen- mez! Bakacak vaktim ve müsald ye- tim olsaydı, seni kendime syarırdım. Zehra, biran için. böyle bir ihtimali düşünerek titredi. Zira esirei Yasnf hiç bir kadının tahammül edemiyeceği Çirkin erkeklerden biri idi, ... Aradan yıllar geçince.. Âşık Garib Aslan dedenin kahveha- neşinden syrılmıyordu. Zeyrek semti onun yüzünden şenlenmiş, kalabalık- aşmıştı. Garib, Târayı çoktan unulmuştu Günün birinde Çalı Mehmede rasla- dı. Mehmed sarhoşlukla: — Onu ben kaçırmıştım. Paraya ih- tiyacım vardı, Esircilere sattım ve el 4 altın aldım, dedi. »Âşık Garib: — O, benim bakkımdı. Aldığın pa- ranın hiç olmazsa yarışını bana ver- meliydin. Sen ber zaman para kaza- nabilirsin.. burası senin memleketin- dir. Fukat ben İstanbulun yabancısı” yım. Buraya me maksıdla geldiğimi de biliyorsun! Eğer Tilos yıldınm candan sevdiğine İnansaydım; seni affederdim. Madçmki esircilere sat- tın. Bari aldığın paradan bunada hisse ver! Dey başladı: — Aldığım altinların hepsini (San Susam) a yedirdim, Resulcüğüm! Bugün cebimde ekmek slacak bir ak- çem yok. Bana biraz yardım et. iç gündür kursağima şaraptan başka bir şey girmedi. Bugün onu da bula» madım.. açım, Aşık Garib, bu eski denlzöl arkada- şna acımışı, Kendisine hem bir mikdar pöra verdi, hem de karnını doyurdu. Çallı Mehmedin, iâf arasında (Sayi , Çallı Mehmed ağlamağa mesi, Âşık Ga-| tiral akat ne?... - diye kekeledi. — Garip seyahatinizde ne pi bir kannatle dönecektiniz?... İşte bu-düşünen beni perişan ediyordu... G seyahatte size fikren bile refakat ederaiyordum. — İşte aşkımla beraber dönüyo- rum. — Ne mesudum... Yeni yeni dü- şünceleriniz, kannatleriniz yok mu? Nüfuzlu gözlerini delikanlıya çe- virdi. Erkek, başını döndürmek mecbu- riyetinde kaldı. — Cevap vermiyorsunuz, Hayri? — Bizi biribirimizden — ayıracak hiçbir şey keşfetmedim.:. — Sahi mi)... Meşe içindeydi. Erkek, kın kendini One kadar sevdiğini, bu aynılık zamanlarında »e müthiş ıztıraplar çektiğini an- Jadı. — Ah Mesumeciğim... Görüyor nez ki gene buraya geldim, kar- şıniza çıktım... et sevişmemiz örfen, ahlikan yasak edilmiş bir şey olsaydı size tekrar görünür müy- düm? — Fakat anneniz? — Arnem, sizin de anneniz ola- ların! girdiği yerde, yasak deği, şeptan bile Yazan: İSKENDER FAHREDDİN meyhânesinde o güzel kadın hâlâ*ya- iyor mu? — Ah, 0 ne cahı çikmaz kâfirdir. Yaşı otuza geldi. Hâlâ civelek mi ci- yelek; şakrak mı şakrak. bele caki fettanlığı, eski düzenbuzlağı şimdi bin kere, yüz bin kere arimış. Benim ba- şımı yakan, beni bugün namerde muhtaç eden, gu bale düşüren o kal- tak değil midir! — Yazık bel Demek ki, Târadan aldığın paraları o feltâana yedizdin öyle mi? — Ne yapayım? Türa da güzel ka- dındı amma, bende gönlü yoktu. Es- kidenberi (Sarı Susam) dn gözüm vardı. — MHevesini alabildin mi bari? — Ne gezer! Bugün yarın. bugün İ deye onunla başbaşa r onu dişerda € iyecsğim. . O gibi kadın- lar, uzaktan gösterişleri güzel zakkum gibi zehirli sadece $EyT mali. — Koklamamak insanın elinde de- Retwicliğüm! insan birkaç kadeh sonra, müvazenesini de kaytediyer, Geler ğını bilmiyor. — Gene eskisi gibi çok mü İçiyor- san? — Parsları yerken çok içiyordum. Meyhaneden güneşle bersber çıkıyor- dum. Paralar suyunu çekiner, (Ser kız) m yüzünü görmez oldum. Arz- sira bizim moruktar. birar pora ts tıklayabilirem, derhal soluğu me hânede alıyorum amma, Koçonün meyhanesine uğradığım bile vok. | 1, koklama- İ Bu sözleri weaktan din'iyen Aslen Dede, nihayet doyanamadı, yavaş erek, tezgâh başından R İsulün yamıns geldi. Aslan Dede, Ça Miehmedi « birkaç kere görmüş ve K: di 1 için, Kesalün yrasndan ku;- — Neler konuşüyorsunuz, çeerklar? İ Eski çaplanlıklarınızı er “an | nuz? İ Dedi ve'Kanlarına otur | Aşık Gerih birdenbire sı | #iyer kahveciyi baba gibi 8 İ lerek cevap verdi: — Mehmedin buraya & de, beni hatırlarnış, uğr dim. Şimdi neredeyse gi Aslan Dedo, Mehmede dördü” Danâhena hazırlanıyor. Denlsci- lerimiz Korfo adazma gldecikler. Ak- | denizde gene cümbüş var. Senin gibi İ yiitlere böyle bir zamanda İstanbul | sokaklarında dolaşmak yaraşır mı? İ Çallı Mehmed önüne bakarak mırıl. İ dandı: Zaten eninde, sonunda gene öra- ya baş vuracağız. Faket bu sefer, cs. ki seferlere benzemiyor, Asla Ded; Sarhoşluğile tanırmış olan denizcilere Kadirgalarda yer vermiyorlar, — Adam sön'de. Bu da derd mi? Şen denizlerin eski kurdusun! Biyette birinde olmazsa ötekinde yer bulur, gene sefere çıkarsın! Her halde yeni bir muharebe hazırlığı varken, san'n buralarda dolaşman hem &y:p, de günahtır. Donanmamızın ser Bi eski denkerilere her zaman “atiyser olsa gerektir, — Sarhoşluğumu hiç kale almayor- sun, “Aslan Dede! Ben donanmada Hamza, Aydın, Biahmud refslerden başkası teknelerinde © çalışsmam. adam olmaz- cak seninle diyorlar ve gtmiletinin ine uğratmıyorlar. Aslan Dede, Mehmedi Âşık Garibin yanından uzaklaştırmak : jcaktır ...Onun için şu dü İgâne gaye bizim saa, İ Masume konuşmak istiyordu. Lâ- kin heyecan mani oklu. Gözlerin den yaşlar süzülüyordu. Nihayet dudakları titriyerek de ii — Ainemle aralarında cereyan eden vakadan dolayı acaba zavallı enneciğimi affetti mi)... Hağri, sevgilisini tatmin ve temin etti. Mahud balo gecesi şimdi ne ka- dar uzaklardaydı... Iztıraplarının başlangıcı işte o geceydi. O yumu şek başlı Lâtife hanım kim bilir pas mİ esrâra “birdenbire vakıf olmuştu dn böyle birdenbire isyan etmişti. İ Hayri bunları düşünerek hayalâta daldı. | — Annenizin katıranna hepimiz hürmet ederiz... O derin bir merha- mete de Jâyıktır! - dedi, Bu cümleleri, aklından geçen dü- şüncelerin neticesi olarak söylemiş” ti. Muhotabı üzerinde ne gibi bir tesir birakacağım — düşünmemişti bile... Kız, hayretle: — Merhamete mi lâyik?... (Arkası var) İsi !

Bu sayıdan diğer sayfalar: