15 Aralık 1940 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 6

15 Aralık 1940 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Daha rüştiye mektebinde Ikan 002) Eüleyman» adını takımış- İ Çok eli açık, para cihetinden ga- hovarda bir çocuktu. Mektebe | Onun kadar bol para ile gelen kimse yalite Mirasyeği Süleyman ikide, bir sığıf arkadaşlarından on, on beş kg yi toplar, mektebin bakkali Bayram! gn ustadan het birine kâse kâse sşureler şıkırdatarak gezmek en büyük zevki hdi. Bu kadar parayı nasıl bulurdu? Ga- yel basit. Gayet zengin olan babası birkaç sene evvel ölmüştü. Annesinin tek bir evlâdı ve son derecede Kiymet- isi idi Mirasyedi Süleyman debşetli şimarmıştı. Para elhetinden annesini Adeta haraca kesmişti. Hesapsız para garfediyordu. Bir gün birdenbire onun mekbehi bıraktığını işittik. Annesinin bütün Israrlarna rağmen artık oku- mak istemiyordu. Uzun zaman onu kaybettik. Aradan seneler geçti, Uzaktan uzağa miras yedinin paraları hir varup harman savurduğunu duyuyorduk, Fakat bir gün ona ikinci mevki bir tramvayda ras geldim. Az daha tanı- yamıyacaktım. Karşımda belki dün- yanın en zavalı miresyediai vardı. Fevkalido zayıflamış, sararmış, S0j- muştu. Üstü başı pek perişandı. Saka- hı uzamıştı. Mirasyedi Süleyman tam müânasile bir insan harabesi haline gelmişti. Yarına yaklaştım. Bir aralik hayatından lâf açtı, acı ncı gülerek: — Patları bitirdik... Şimdi kendime bir iş ariyorum... dedi Ona © gene uzun müddet) & gözden (Okaşbettim. Gecen yaz Yalovaya gilmişiim. Büyük sotelin bnünde bir de bakayım? Bizim miras yedi. Fakat bu sefer bambaşka bir kı. yafette idi. Kıhğı kıyafeti gayet di e ii Şişmanlamış yalana barekse ettirdikçe yüzüklerin taşları ışıl ışıl yanıyordu. Yanında da orta yaşlı, tombul, ka- ra sözlü, kara igaşlı — eski tabirle — hökka ağız ve hurma burunlu bir ka- dun, vardı. Bu eskilerin «köşe lokumu» ilkleri tarzoa etli canlı, beyaz tenli ktan insana yumuşaklık İlesi ve- ten bir kadındı. Halinde epeyce güze çarpan bir âdilik vardı. Mirasyedi Sü- yınanın koluna girmişti O gün eski arzadaşımla yalnız selâmlaştık. Krte- s çınarın altında beni yalnız bulunca yanıma yükleşiı. Ma- sarma oturdu. Kahvelerimiri içerken im ondaki değişikliği merak et- aulamış olacak ki — macerasını e anlatmağa. başladı — Babadan kalma perayı #9 me- teliğine kadar yedikten sonra ne hâle geldiğimi bilirsin. Hettâ suna tram- vavda ras geldiğim saman iş aradi- #mui da söylemiştim sanırım, Bir gün hayır sahibi bir dostum bana iş yerine kendisine Jüzumu olmayan köme, ds- ki sistem koskncaman bir daktilo ma- kinesi verdi: — Götür bunu Bitpazarında 3a$.. Pafhstle birkaç gün geçinirsii.. dedi. işe saadetinin ilk sermayeği bu köh- ne Yazı mak'nesidir. Onu Bitpazarına gölürüp satmadım. Biraz akılıca dav- raridım. Şehrin bir köşesinde, dairelerin civarında makinemi bir lahta gaz sandığının üzerine koydum, Daktiloluk etmeğe karar verdim. Vak. tile. paralı zamanımda, dostlar alış veriğte yn diye bir yazıhane aç- mıştımı orada daktiloda yazı yar- mağa merak elmiştim. Eh biraz elim bu İşe yatışmuşta, Gimdi para dile dak- tiloda erzuhaller yazacaktım. Lâkin günler geçiyor, hiç bir müş- teri Şıkmıyardu. Artık bu işten de Vaz Beçlp daktilo makinesini satmağa bile karar vermiştim. İşte Bu sıralazda bit öğle üstü yanıma orta yaşlı, tombul, güzelce bir kadın yaklaştı. Çok baba» Yani idi. Utengaçtı, Lâkırdı söylerken Bir evlenme renkten renge giriyordu. — Affedersiniz, dedi, bir arzuhsl yazdıracığım... Yolunu £ yofdamını bilmiyorum daz. Derdini anlatla. Bir veraset iği vağ- dı. Yandıracağı sreuhal da bu mesele. ye dair olacaktı Yazmağa başladım. Fakat şaşanı hayret! . Bu tombul ka- büyük Gin yapdırdığı armıhalde pek paralardan bahsediyordu. Onun ölen kocasından büyük bir mirasa konduğu anlaşılıyordu. Herhalde bu kadın bi- #im «Hacı baha zenginle “dediğimiz zengin adımdan Gul kalmış olacaktı. Kendi İstanbulun her #arafında, sayısız öm- lâkten, hanlardan, hamamlardân, apartımanlardan bâh- sediyordul. Lâkin bu Kadının işlerini takip edecek kimsesi yok mu 1d1?-Sor- dum. — Dünyada kimseçiklerim yok!.. se. dl. kızararak önüne baktı. Sonta'da ilâve etti: — İşte Mtyar bir Köçam vardi, O da gözlerini kapayınca.. Birşey değil hiç bu işlerden anlamam. Yol,iz,ni- zam, usul de bilmem. * O günü aklımın yattığı kadar ona işleri hakkında izahat verdim. Arzu- halini yazdım. Bütün bunlar için çı- kardı bana bir ira verdi. Bir iki gün sonra tekrar geldi. Bir tapu senedi işi için bir istida yazdır. mak istiyordu, Bu pek büyük bir hanın tapusuna datrd!, Onu da yazdım. Befi makine başında çalışırken o yarım- daki küçük iskemlede oturuyordu. Ara sıra göz göze geliyorduk. Bu an- larda sanki bir kabahat yapmış gibi Bemen gözlerini yere mdiriyordu. O günden sonra çok geldi, Doğrusu- nu İsteren alaturkalığına, babayani- “ğine rağmen bu kadın benim hoşuma gitmeğs başlamıştı. Tatlı bir mahcu- niyeti vardı ki, işte ben de buna bayı- ayordum, Onunla sdamakıllı ahbap olmuş- tum. Hattâ bazı işlerini de takip edi- yordum. Artık hergün bir istida ge bahanesile bana bazen onun basi düşüncelerile şa bir takım uydurma arzuhâller yazdır- mak istediğini anlıyordum. Bütün bunları beni görmek Için yapıyordu. Bir gün una kendisini set Myecek oldum. Fena halde utandı. NE hayet: — Ben öyle şeyden anlamam... de- di, Allahın emri, peygamberin kavli ile olursa o başka... Zaten benim de istediğim bu idi. Kr. Jendik. Şimdi çok mesudüm. Paranm kıymetini de öğrendim. Öyle cebimde- Xi paraları çarçur etmiyorum. Karı- dın serveti dahminimden fazla çıkt Vakıâ o biraz basit bir kadındı. Fakat, bem kendisi» meşgul oluyorum. Pek- âli geçinip gidiyoruz işte... Hikmet Feridun Es Fenerli Melihin Gezi tasdik edildi Bedeni terbiyesi İstabul bölgesi ce- ın heyeti fından. 9 -ay müddetle teciiye edilen «Fenerbahçeli Melihin bu cezaya itiraz ettiğini ve İtirazın #tişare heyetinde tedkik — edileceğini ldirmişkik, Haber aldığımıza göre dün bölge merkezinde toplanan isti, $hre heyeti bu itirazı tedikik etmiş ve iye Gtaanın tasdikine karar ver- ir ARS Maksimde Ge 3 İk Aİ kv vg iz Hasılalı Şişli Çocuk Esirgeme ku- fürütma, terkedilmek üzere İstanbul boks ajanlığı tarafından tertih edilen boka mi bugün Maksim sa- lonlarında yapılacaktır. Mütareke yıllarının en parlak sporu olan ve son zamanlarda unutulmağu başlıyan bu spor şubemledeki faaliyeti takdiri karşılarken © gençlerimizin mücadeleci ruhuna çok uygun gelen bu branştaki kalkınmayı yerinde bir gi olarak telikki etmek lâzım- meziyetleri gözönünde tutarsak bu #por şubesine verilen ehemmiyetin ne kadar faydalı neticeler dağuraca- Bugün lig marları yapılmıyor Devamlı yağmurlardan stadlar oynanamiyacak vaziyete girdi İstanbul 14 (A.A) — İstanbul be- İden terbiyesi başkanlığından: Bir İ bir vaziyete geldiğinden bü pazar gün- Kü futbal liç maçları tehir edilmiştir İkinci küme maçları da tehir edildi geçmesi yüzünden “bügün Katigüm- fük ve Anadoluhisar sahalarında ya- pilması lenb eden Ikinci küme maçları tehir edilmiştir. Senenin ilk ir koşusu İstanbul atletizm ajanlığı taratın- dan aletler için hazırlanan &3$ prog- ramına göre senenin ilk kır koşusu Du sabah Gini le Tuğla. harmanlar Dünkü mektep maçları seriye ne dan teriih edilen ve dün Şeref ala- dında yapılması leab eden mektep yaşları yağan yağmurlar dolayısile Sahanın borulmasi yüzünden yapıla» mamıştır ————— Kız voleybol maçları Istanbul kız mektepleri voleybol lig bayeti o başkanlığından: 16/12/00 pazartesi günü Eminönü Halkevi sa- salonunda yapılıcak maçlar: Bo- Baziçi lisesi - Cümhuriyet lise sazt MM, Işik Hisost » İnt, kız lisesi saat 1420. Saha komiteri:" 2. Akandere. © * Tetrikü No. 15. Zaferi Tercüme eden; (Vâ » Nü) Bayan Ronald'ı mamüun öden ve un bayretini olanı Dora o az konuştu, mecburiyetinde kaldı. kaçmadı. Yemekten tanıyamamıştı. Fakat anneleri; ah-İsonra bayan Ronald, marki Jacgues baptı. Markizden bahsedildiğini çok işitmişti.. Mütevazı şıklığı, le o ee ral — Bilye musunuz? — dedi. — gidiyordu. Düşünüyo! burikadıni Amare Ribaril özne |Newpor'dan böyle çabmcak ayrık bi memleketlerde yükseltiyor. Ev sahibi erkek, onu daha ziya-|demedik. - Ya! de alükalandırdı. Asil bir insanı ömründe ilk defa görmekteydi. Şa- şılacak şey de, kendisinin pek mo” deri olmasına rağmen birdenbire bu esaletin cazibesine yakalanma- sıydı. Marki, ince tipile, uzaklara ba- kıyormuş bissini. veren derin güzl sile onu cidden hayran edecek biydi. in O akşam her nedense sinirliydi. Garip bir surette dalgındı. Karısı kendisine mütemadiyen ayni suali) ö manızdan dolayı sizi bir türlü affe- sevmediniz mi orasını? — Doğrusunu isterseniz, Hayır... Pek fazla İüka, pek fazla gürültü ve sa'şaa var, Hindular buraya <Sükün| adı. ie ve bura tabiatine| en yakışan d İn öyle olmakmış. dern hayat Netwport'a uymamış | hissine kapıldım. O sıkışık binalar, <adde ve meydanlar kadar kalaba- hk olan 6 plâjler bana pek mantık- sız ve zevksiz göründü, Birkaç mil de mükemmel bir dekor ve sü-|xın amci 10 da başlıyacak olan bu mü- #ibaka birirel ve üçüncü “raterori' olmak üzere iki snıf atlet arasnda Yapılacaktır. Birinel sruf atletler 000, ikinci smuf atletler 3000 meire Koşacaklardır. Perdi kazananlara ma- dalya, takım halinde kazananlara etander verilecektir. Hendbol müsabakaları Askeri iseler atasmda tertih ediler hemdbol müsabakalarına bu sabah Şörer stadında devam edilecek ve Kulsli Ne Deniz harp okulu ve sesi İ fakımları karşılaşmen klardır. kt olduğunu düşündükçe... Köradicu: Baroy — Süküt Amarikahların henüz süküta muh- farkında değil mü?... — dedi — Saçmalıya- — Bahsettiğiniz bu Newport bi m, eller gibi değil mi? - diye — Evet... Fakat nsmütemahi de- recede daha parlak.., Burası Birle- sik in gurur Ge “Cömhuriyetlerin rl... Küreinez üzerinde en €ğlenilen ve en fazla Hört edilen yer bu nol ğ Marki Vergar — Ve, en güzel kağımlara burada raslanır! - diye ilâve etti. — Doğru... Avrupada yalnız İn- wilterenin Brighton plâjı elm kiyss: olunabilir. “Fakat Britanyanın meşhur kumsalında fa- Me-| kir ve fena giyinmiş gimseler vardır. | vorlar, Halbuki Amerikanınkinde her şey | birinci sınıftır. Tabloda bir tek İeke| mevcud değildir. Tacimes: — Eğer öyleyse, orada çalışanla- ve hizmet görenlerin manzarası KİMİSİ SİRİDİRİ Boks müsabakaları 10 çift boksör bugün Galasaraylı Abdi ile karşılaşacak Kurtuluştan Eörard Bir boksörde bulunması icab eden| Baftadanberi devam eden yağmurlar | ” dolayıslle #tadlar oyun oynanmıyacak | © Havaların bir haftadamberi yağışlı! karşılaşıyor | Tefrika No, 151 Türacın arkasından Zübeyde de çe- kilip gitmemiş miydi? Yoksa, bu Arap dilberi, çam sakızı gibi yapışarak, Garibi tekkeden ayırmağa muvaffak mi olmuştu? » Zübeyde, Karacaahmed- den dönerken.. Berdengeçti Recep ayağa kalktı; — Artık sular karardı. Belli ki, bun isr gelmiyecekler. Hena halde içim Ökrei Recep usta merska düşmüştü. Sa-| bahtanberi neden dönmemişlerdi aca - | ha? İşle birkaç gölge... Acaba onlar mı geliyor? Rerc#p usta yolun üstünde durdu. ve nama sesini duydu Konağın kapısına “doğru yürüdü. — Evet... Yanılmıyorum. , Osman kâhyanın sesi. Arkağan da hanımı g0- 5 iyor. ğun tahmin etmek güç değildir. İşten anlayan arkadaşlar tarafın- dan idare eğilen İstanbul boksörleri dört ay gibi Kısa bir zamanda Anka- rahı böksörlerie ik! müsabaka yaptılar xe her ikisini de kazandılar. Kendi aralarında müteâddid teşvik karşılaş- maları lera edildi. Nihayet bugün de DE hayır cemiyeti menfaatine Mak-| sim salonunda dövüşeceğlerdir. Saat 14 de başlıyacak olan bubün-| kü müsabakalarda tam 10 çift boksör | biribirile tutuşacak ve bunlardan ayrı İ olarak du son zamanlarda şehrimize gelen Romanyalı maruf boksörlerden Jorgelesko teknik dövrüşmekle Iştihar eden Galatasaraylı Muzaffer ile bir; gösteriş müsabakası yapacaktır. yapılıyor | Beden terbiyesi İstabul bölgesi ta-| fafından, Karagümrükle İ Sapiiikİ stadromun projesinin tanzimi İçini açılan müsabaka neticesinde, Dolma- bâhçe #tadyomu dan Bİ Şix.asi Şahirg;rayın projesi Kabul edil- miştir, Şimdi, bu proje üzerinde böl- &* başkanlığınca ve Yüri heyetines) lüzum sörüleri bazı ufak tadilâk yaz je kati şeklini alacak ve o beş bin liralık tik kısım ihaleye çıkartılacaktır. İlk ” xnda fütbol sahasile koşu pistinin drenajı ve fenni bir) ilde tanzimi ile, etraf duvarlarının ve ıngasi, giriş - çıkış kapı ve ri bir kaç aded gişe ve) Karagümrük stadyomu Mützakib senelerde yapılacak ihale ve Müvelerle pu stadyum takriben 16 dört sere zarfında ikmal edilecek, baş - aiti bin seyirel alabilecek tribü nü, ayrica ayakta duracak (seyirci! mahallerini, duvarları, tuvaletleri, s0- yunuma odalarını, idare ve doktor oda. rin ihtiva ödecek bir duruma sahib olacaktır. Bir mintakn stadyomu ma- hiyetinde olar Karagümrük stadyo-| mu, bu semtin büyük bir ihynetmi | kurşdıyabilecektir. Basketbolda Kuleli - Maltepeyi yendi Askeri liseler arasında yapılmakta olan basketbol müsabakalarına dün| Beyoğlu Halkevi salonunda “devam edilmiş ve Kuleli fis Maltepe takım-! 'arı karşılaşmışlardır. Çok heyecani! ve o nisbette sıkı cereyan eden mü-| sabaka neticesinde Kuleli takımı 29-21 | galib gelralş ve bu suretle askeri Hise-| ler basketbol şampiyonası nihayet |2in bulmuştur, Şimdiye kadar cereyan eden müsa-| bakalarda takımların aldığı puana nazaran Deniz harp oklu ve lisesi basketbol şampiyonu olmuş, Kuleli ikinet, Maltepe üçüncü gelmişlerdir. yürekler actndır. . « Eakat bunları kim dü- sümür. Beni sorarsanız hayatının on beş gününü Newport'da geçirdim. Çocukların gürültüsü içinde kafası şişmiş büyük bir insanın yorgunluğu ile oradan ayrıldım. yaz d'Anvuilhon ve ben Kanada'ya ka- çabildiğimiz için o yüreklerimizde bâhtiyarlık hissettik. Jacgues; — Cidden... — dedi — Kuma- da, bana tam münasile istirahate elve.işli bir memleket hissini verdi. Kebet şehri, geniş damlarile, ma astrlarile e kiliselerile bende eski Fransız taşra şehirlerinin / intibamı birakti. Annie gülmeğe başladı. — İkitiyor musunuz?... — de- di. — Bu zevat yenilik olsun diye dünyanın tâ öteki ucuna kaçıyorlar. Aradan bir müddet geçtimiydi de, Büyük | memleketlerine benziyen köşeleri arıyorlar. Bulunca memnun — Doğru... Kanadalılarda Fran İsir hususiyetini görmek çok hoşuma gitti... Memleketimizin pek çok eski ddetlericin hâlâ orada yaşadı. sil şahid olmak beni mütehassis et Kühyanm yanına yaklaşı. — Yahu nerelerdesiniz? Üsküdara gittiniz diye bekledim sizi, Ne var, ne yek. Âşık Garibi göreblidiniz mi? Kühya: — Hele otur birsz kahvehanede. Bir yorgunluk kahvesi içmek için gelece- ğim şimdi Beni bekle. Konuşuruz, dedi. Recep usta tekrar döndü, oturdu. — Kâhya çok heyecanlı, Pakat, ba- nım da neşesinden uçuyor. Herhalde hayırlı haberler var. * kahvehaneye ÂŞIK GARİP Yazan; İSKENDER FAHREDDİN Biraz sonra Osman kâhya geldi, bir kahve ısınarladı ve Recep ustaya küdarda olup bitenleri anlattıktan amra: — İki kadın adamakıllı dövüştüler. Bizimki galip geldi. Rum dilberini ka- rt Dedi, Kahvesini içerken gülerek 114- ve atti — Âşık Garibi yakında tekkeden çi- karıp burnya getirreeğiz. — Gözümle görsem inanmam. Çi- le dolmadan nasıl olur? — Şeyhin altı ay işin verdiği esma- yı'bir ayda çekmiş, bitirmiş, Çıktığı İ zaman görürsün! Serdenzeşli Reoep bu hikâyeyi hay- setle dinliyordu, Âpık Garib yakinda misinler tekkesinden çikacak olursa, fonu sevenlerin yapacağı bir 5 vardı: Derhal memlekeline göndermek Fukat, bu da kolay bir iş değildi, İs- tanbuldan Tiflise gitmek için dünya- nin parası İâsımdı. Recep: yı — Osman kâhya! dedi - Âşık Garib çıkarsa, İLİ Zübeyde kendisile evlen. roek niyetinde midir? Osman kâhya güldü — Şüpiesiz. Pakat, bu sefer işi adam akulı perçinledi. Miskinler Âşık Ga- ribi tekkeden bırakmak istemiyorlar. Zübeyde söz verdi... Üç gür sonra, cu- ma gürü onu tekkeden çıkaracak. — Tekkeden bıkmış mı?.. — Evet, Çilesini doldurmuş. «Ben vazifemi yaptım. Çilem bit, Dünya ve cânan sergisi tekrar içime düştü. Artık burada kalamam'e diyor, — O halde hemen çıkarmalı. Bu fır- satı kaçırmağa gelmez — Dedim ya. Cuma günü çıkaraca- Iğız Ve o gete hemen nikâh kıyılacak. Recep usta birdenbire şaşaladı: — Bu kadar çabuk mu? — Zübeyde onu aylardanberi arıyor- dı, Şimdi ele geçirdi. Peşini bırakır mi sanıyorsun? İyi amıma, Apk Garibin 'Tiflise gideceBini unuttunuz mu? — Adam sen de. Biz onu çabuk kan- dırdık... Yedi sene bir kadın, erkeği beklemez dedik. Zübeyde onu ne ya- pap ya cak, “riflise gitmekten alikg- ce z hâlde bizi de rikâh şerbeti Iç- meğe çağırınanız, değil mi? — Dostlara nikâhtan bir gün öönra j şerbet ikram edeceğiz. Nikâh hemen, İ a gece va acele olarak kıyılacağı için, Ev sahibesi birdenbire kapıya doğru ANASINI — diye haykırdı. — de uzam Arkası kapıya dönük olan He Iâne, bu ismin telâffuz hakikaten «prens» ti... Genç kadın, kardeşine ve Dora'ya esefle baktı. şaşırdı, hem memnun Hölüne'in verans yaparak: larda yemek yedik... 15 Kânumueyvel EN niikâhla bulunmak üzere kimseyi da vet etmiyeceğiz. LE «Şahsanem»in kanlı gömleği! Üç sün sonra... Cama günü, öğle vakti, Miskinleğ$ tekkesine giden Zübeyde, Âşık Garibi tekkeden çıkarmak için, seytanin ak” lına gelmeyen hilelere baş vurmuştu. Osman kâhya, o gün pek kalabalık olan tekke kapısında bekliyordu. Ap- tal Cemal: — Nihayet onu kandirmağa muvaf- fak oldunuz. Buradan çikarıyorsunu. Fakat, bu işe Allah razı değildir. Gn- rib, verdiği sözü tutmadı. erenlere karşı yalan söyledi. Bu hareketinin cozasinı çekecektir. Diyordu. Osman kâhya bu sözlere aldırmadı. Âşık Güribi çilehsneden 9 ki Garib o gün çok meyasti — Bugün ben hir kara haber ala- cağım. Diye söyleniyordu. Zübeyde: — Üzülme, dedi. Amaayanın harda- gı... Biri olmuzsa, biri daha. Dünyada seni Şahsanemden daha derin bir aşkla sever kadın işte şimdi karşında düruyor, Ve elindeki bohçayı bir gömlek çıkardı: — Tiflisten gelen yolcular Şahsane- min kanlı gömleğini geğiediler, Onu köyden köye giderken kürtlar parçala mış. Babası: sÂşık Garibi İstanbulda göre olursa, kizimin gömleğini ona versin.» demiş, Aşık Garib birdenbire sapsarı kesti- di ve dizlerinin bağı çözüldü. Kapına önündeki basamağa çöktü: — Ne diyorsunuz, sevgilim! kurtlar açarak, kanlı -| mı parçalamış?! Diyerek kanlı gömleği a imağa başladı Gerçek, bü gömlek onun olmalı" dı. Zira, göğsündeki oyalar Tiflis işi” dir. Bu dikişi burada kimse dikemez. Dedi, gömleği yüzüne gözüne süre“ rek bir hayli dövündükten sonra: — Hak böyle istemeseydi, ben para- mı çaldırmazdım. Kemerimi doldur- muşken, yola çıkıp cânan Wine gider“ dim. Tanrı onu öldürecekmiş.. Ben de buralarda sürünecekmişim. Muka4fe- rata karşı ne denir? a Diyor ve Zübeydenin yüzüne bak” mağa cesaret edemiyordu. Kulağında bir ses duyar gibi oluyordu. Bü 395, ona aldı ve ağla- Haniya, bana söz vermiştin... Ne- den başka bir kadının yüzüne bakıyor- .. Şahtanemini ne çabuk yg run? Diyor gibiydi Zübeyde bir aralık, alevler saçan uzun kirpikli siyah görlerini Âşık Ga- — Haydi, Âşık Garib! Seni atmağa göldim. Sana güzel bir ev harırlasım. Bu sefalet yuvasından seni kur dan bir yere gitmiyeceğim. Şahsanöml gürler geçtikçe unutursun! Dünyada unutulmayan bir art, arkada yan bir ıztırap var mıdır? Âşık Garib şaşkın şüşkm Zübsyde- Ain yüzüne baktı, Bu bakış, onu yeni sevgilleinin kucağa atmağa kâfi gele mişti — Zübeyde, yineşin cazibesine tutul- muş bir yıldız gibi, Âşık Garibi çarça- Buk kendine çekmiş, avlamıştı Garib merdirenden bahçeye indi, Onu bühçede bekleyen birçok siya- retçiler vardı: — Ayol, onu birak da, birazda biz elini öpüp duasını alalım. Diyenlerin sayısı gittikçe çoğalıyor” di Zübeyde Karacanhmede araba (le gelmişti. Garib2: — Haydi yürü Garibim! dedi Bu kadınlar sen) burada, kedilerin bir kuş Üzerine saldırması gibi, bir onda tutup parayalayacaklar... Hemen arü- bay atlıyalım.. Ve miskinler arasın dan uzaklaşalım. (Arkası var) Hanâ dün (C.f8 de Paris'de masalarımız yan * yanaydı. Hâlöne'in telâş belli olacak de- recede arı. edilmesi üze-| Dora, cesaretle birdenbire soru” Gelen, | verdi: — Siz ingilizce anlar inumnız? — Evet efendim... Ve bu lisan için hem) Alaycı alaycı: — Umarım ki, kont, dün ancak önünde derin hir peri işitmişsinizdir... Zira, kur lak misafiri olduğumuz şeyler ekse" — Bu aksam böyle talihli olaca |riyetle zevkimizi okşaraz. ğumi pek ummuyordum! — dedi. — Fakat biraz da ümid etmemiş değil kalı-|dim. Zira ekseriya tesadüf edilen | ifade — Hoş onlunlarını da işittim. siddt tenkidler de... Bilhassa pek i# edeceğim o mütalâslardı... kimselerle nihayet tanışıldığına -öte- | Öğrendim ki, biz insanın karâkteri denberi dikkat etmişimdir. Annie, mütehayyir; — Bayan raslamıştınız? - diye sordu. ni, hattâ sevdiği yemekleri sırtına bakarak kestirmek kebilmiş... Fran Ronsld'a sik sik mu)sızların bıyıkları, eski in aid taşlarını miş ve böylelikle imilleti — Evet... Birçok seferler... Te-| garip ve modası geçmiş bir manza” sadüf mü, bilmem, ayni lokanta-İra arzodiyorlarmış. e. (Arlems var) iğ *

Bu sayıdan diğer sayfalar: