22 Aralık 1940 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 6

22 Aralık 1940 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Sahife 6 Sigarasınm dumanlarını (tavana doğru üfiediklen sonra arkadaşlarına döndü: - — Cebinizde topu topu 25. kuruş kalcığı, sön derecede süğürtiediğiniz bir çünde küçük bir bohça dolusu pa- ra bulursanız ne yaparsınız? Arkadaşları ona hayretle baktıla, — Bir bohça dolusu para mı? Am- ma yaptın ha... Haydi bir cürdan do- Musu desen ne Jsr.. Fakat e içinde para ne arıyor? Sonra bir boh- ça dolusu parayı kaybedecek milyoner merede?... Selim vekrer-etii: — Evek. Tam bir bohça dolusu bank- hot. Amma kücük bir bohça... Daha doğrusu büyük bir çıkın... Bunu ben kendi gözlerimle gördüm. Bahsettiğim hâdise ker.di basımdan geçti... — Demek sen bir bohça para bul- dur ha... Anlat yaha şunu. — Buldum ya... Bakınız bu hâdise nasil oldu Benim kış yaz İstanbul ei- Yar.ada bir sayfiyede oturduğunu he- pinız bilirsiniz. Orada babedan kâlma bir ev vardır. Geçinip gideriz işte «Bu ew benim için çok kıymetlidir, çünkü hayatımın en tatlı ve en acı günlerini hep orada geçirdim. Hiç unutmam bir| kiş dehşetli parasız kalmıştım. Yıldız kumarhancsiain faaliyette bulunduğu zamandı. Bütün paramı Xumara ver- im, Cebimde topu topu yirini beş uşum kalmıştı. e hir gece sön Wrenden Oturdu- ğum sayfiyenin İstasyonuna indiğim zaman bn derece züğürt hir hülde idim. Bir yerde de çalışmıyordum. Akıbetim ne olacaktı? Ne yapacaktım? Nereden para bulacak ve nasıl yaşıya- caktım? Bunları kendi kendime * acı Acı düşünüyordum. Başımın içinde ba- zı müthiş fikirler, kararlar dolaşıyor- du. Artık bütün dünyayı kapkars gö rüyordum. Hayata korku ile bakiyor. dum. Halbuki o zamanlar paraya en fazla ihtiyacım olduğu gönlerdi. Gü- 261, ufak tefek bir sevgilim vardı. Lâ- kin basbasık bir para kurdu gibi idi, Bara dehşetli pahalıya mal oluyordu. O kadar büyük masraflarına râğmen ondan vaz geçemiyordum, Abayi yak- mıştım bir kere. Sarıra ufak tefek bazı borçlarım da vazdı, Nihayet çok para hareamağa alışmış bir geriçtim. Hayatım azami israf içinde geçiyordü. Bütün bunlara karşılık cebimdeki topu tapu yirmi beş tane kuruşu gözü- mün önüne getirince aklım başımdan gidiyordu. ;* O gece son trenden bizim köyg iner tek voleu bendim. İstasyondan çıktım Hiç unutmam gökyüzünde kavun di- Mirt gibi ince bir ay vardı. Ne o kadar aydınlık, he de karanlıkdenilebilecek. bir gece idi, Mevsim kıştı. Tenha s0- kaklardar, evime doğru ilerliyordum. Bizim ev de köyün Lâ öteki köşesinde- dir. Pis pls düşünerek yürüyordum. Bildenbire ayağıma yumuşak. birşey takildi, Az daha bunun yüzünden ye- te yuvarlanacaktım. Maamfih sende ledim Ayağıma dokunan yumuşak şeyin ne olduğunu merak etmiştim. Her 24- mam eye geç döndüğüm İşin yanımda dalına bir elektrik âmbası taşırdım. Bunun işin fenerimi çıkardım. Yak- tım. Yere tuttum. Bir de baktım. Yer- de küçük bir bohça... Tuhaf şeyi.. Bu ne olabilirdi? Aldım. Bohçayı açtım. Bir de ne göreyim. Bu bohça deste deste banknotla dolu deği mit. Evet| deste deste banknot!.. O kadar heyecan içinde kalmıştım! ki hemer, elimdeki elektrik lümbasnı söndürdüm. O saniyede ne yapmam lâzım geldiğini bir türlü düşünemiyor- dum. Tüsüvvur edin bir köre... Cebin- de 25 kuruşu olan bir adamın bir Boh- ça dolüsu banknot bulmasını!... Bine demekti?.. Heyecanımdan paraların renklerini, kaçar liralık olduklarmı bile farkedemmiştim. Herhalde çok Askeri liseler kalarına dün haşlandı Biran evvel evs gitmek için adımla- ron sıkılaştırmıştım. Birdenbire yolun üstünde Iki gölge gürdüm. Aralarında konuşuyorlardı. Hem de yüksek sesle... Biri diyordu ki: — Yahu nami krybettik... Nasıl dü- gördük bilmem kl... Bohça ile beraber paralar da gitti. 'Tüüü.. Yazıklar ol- sunt... Kendi kendime; «Hah... dedim. işte paraların sahibi!. Artik bu kadar bü- yük bir serveti, hem de sahiplerinin kim olduklarını bile bile, yanımda tu- devam tamam ya,. Fakat bu bulduğum pa- rann mükâfat olarak yüzde beşini ba-| © Askeri liseler arasında tertip edi- na vermeler kâfidir. sanirim.» dİYOE-İlen bok; müsabakalarına dün Be m, yoğlu Halkevi salonunda başlanmış- Bu sırada yolun üstündeki iki Gölet. Deniz lisesi, Harp okulu, Kuleli, yanıma yaklaşmmşlardı Br em ve Maltepe liselerinin sporcuları Burlar arasıra bizim köyde temsil ve- |ârasında cereyan eden bu müsaba- ren küçük bir tulüat kumpanyasının |kalar çok muntazam ve heyecanlı aktörleri idi. Derek parayı kaybeden | geçmiş, bilhassa Beden terbiyesi bunlardı ha. Pek gerib gey!.. Mun-|tanbul direktörlüğü tarafından yeni- iar bu kadar parayi nereden bulmu$-'den yapınlan ringin bu müsabaka- indır Bara hüpret etmemek kabli $E- lara tahsisi karşılaşmaların zevkle va dem Diri yanıma yakla gakibine sebep olmuştur. #arak, derd yanmağa basladı: iy — Sorma birader. Yerin güne bu, Büyük bir talebe grupunun heye- Köyde bir temizi) vereceğiz. Bu oyunun canla takib ettiği umüsubakalarda smi de «Bir miljönerin çılgınlıklar - İstanbul komutam İshak Avni Ak- dır. Bu Ecce bütün arkadaşlar on İrc-|dağ ile mektep müdürleri hazır bu- nl We köye geldik. Bir arabaya bindik. lanarak alâka göstermişlerdir. Yanımızda giyeceğimiz ko: Seg Nİ mem an bera sörler ringe dizilerek © hep birlikte rafa öbek öbek para saçar. Biz bütün , İstik!&i marşım ayakta dinlemişler tulhat tiyatrolarında böyle bol para ve bunu müteakip Halkevi reisi B. lâzım olunca eski Çar banknotlarını Ekrem Tur askeri omekteplerdeki kullanınız. Tiyatroda uzaktan bunlar sporun yüksek kudretinden o bahac- hakiki paralar gibi durur. den ve zaman zaman alkışlarla in- te bu bankmotlardan 'kıtan uğrıytn bir nutuk söylemiş ve Çok muntazam v ! l vaptık. Bizim arkkadaş- bundan sonra müsabakalara | geçil- destele: almasın | miştir bir bohçaya sarmış, Bohça r ii ik arabadan düşüp Karbolmaz ni? İşi), Müsabakaların teknik idaresini onu arıyoruz Banknotlar geçmiyer, İstanbul boks ajanlığı deruhte etti- Onlar beş para etmez amma bohça İğinden karşılaşmaları kıymetli boks fena değildi! idarecilerimizden Eşref Şefik, Keraal Aktörün. bu sözü üzerinde koltuğu. | Bekof, Enver ve Muhsin idare et mun altindaki bohçayı ona uzattım. İmişierdir. Derin bir «xf» gektim. Hikmet Feridun Es Karılaşmaları srasile | bildiriyo- ............111EEE.E ... VR . Edirnede kır koşusu (ooman mi (Dü) Edime (Akşam) — Böler a Günün ik müsabaka Kuleli z İ den Osman ile Denizden Murad İetizm ajanlığının tertip ettiği (Mu- haç) kır koşusu dün sıfırın altında anda yapıldı. İlk savand Osma nın fazla ataklan arasında geçti, 8 gibi soğuk bir havada yapılmanı- i Murad kaçak dövüş kabul etmekle Ba rağmen muvaffakıyetle başarıl *beraber arada sırada uzaktan yum dı 5000 metre mesafede yapılan bu hoşüya 14 malak İştrik ett, VE) yaklanie ralli akşmmaktanı «esi İkelimyordu neticede 17, 22 gibi iyi bir derece ile Mehmed birinciliği kazandı. İkin- > Ge ci Mahmud ve üçüncü İbrahimdir. | İkinci ravundda hâkimiyet Mu- Bölgenin diğer” koşuları programa 'tada geçti. Sıkı yumruklarla rakibi- göre gelecek haftalarda yapılacak. ni #kıştırarak puan kazanıyordu. /Üçüncü ravund yine Müradın 'raki- İbi tefevvuku şeklinde geçti. Neticede haketn heyeti bekeörleri Kız voleybol maçları | berabere ilân ettikleri için müsaba” İstanbul kız mektepleri voleybol iie İka bir ravund daha uzatıldı. Bu ra-! heyeti baskanlığından: 23/X1(01940|ravundda Murad kası yarıldığı hal- cak maçini Saha komiseri! M- Argun, Kuz öğretmen - Cümhuriyet L. ilân edildi Zeki (Kuleli) saat i4 * : Boğaziçi L - Işık Msesl anat 14,30. Nuri (Maltene) dr olan müsabıklerın güzel oyunları Bugünkü maçlar inden heyecanlı oldu. Kuleliden yapılacak mı? İZekinin sıkı yumruklarını pek usta” K > hk kaçışlarla atlatan Nuri uzaktan Bugünkü (Fg maçalarının yapıl! savurduğu mukabil yumruklarla t5- ması iki gündenberi o devam eden| kibini okşamaktan geri kalmıyordu. yağmur ve kar yüzünden şüpheye; (İkinci ravund Zekinin atakları, girmiştir. Sahalarımızın böyle de-| Nerinin nefis mukabeleleri altında vamlı yağmur ve karlardan sonra! geçti, Son ravund ayni” şekilde de- fazla çamurdan oynanamıyacak Va- İ yam etti ve Zek: fazla atak yaptığın- Maçlara başlamadan evvel bok” İ büyük paralar olduğunu tahmin edi-|ziyete girmes' göz önünde tutularak | yordum. Bu baknotlar şimdiye kadar|bu müsabakaların tehir edileceği ağam ME vale tahmin edilmektedir. Fakat futbol eta pi ye Ükriye| ağanlığı müsabakaların sahalarda ve bokçayı alıp koltağumun altıma sıkış- ir edi Serdi, Eöhmhü devan ersağ bali hakemler tarafından tahir edilece- dım, Hayretler içinde idim. Bu kadar müthiş bir. servetine diye bol cal e yk vaa Beer el dügme betmişlerdi? Bu ne Jükaydi Idi?.. rar vereceklerdi 'Tefrika No. 22 dan galip ilâr edildi. Bülend (Deniz) Cemal (Maltepe) Maltepeder Cemalin gonkla be- ğini ksbul ettiğinden bu hususta an-|raber takikinin üstüne atıldığı ve ü k maçları idare edecek hakemler İravünd nihayetine kadar yumruk yine Beyoğlu Halkevi salonlarında salladığını — görüyoruz. o Denizden Bölend bu yumruklara yalnız kapan- diğini gördü. Bu kadan kâfi gek msi Maksadma © erişmiş oolmak'lan boks müsaha- e heyecanlı geçen karşılaşmalara bugün de edilecek makla mukabele ediyordu. Ravund Cemalin bariz hâkimiyeti alunda bitti, İkinci ravund ayni vaziyette geçti, ÂŞIK GARİ Yazan: 'Tefrika No, 158 Gönül ateşlere yandı, Yıllarca nasıl dayandı! Garib bu sirada birdenbire sevinçle haykırdı: Ayağım yere süründü; Sanemin köşkü göründü. Âşıkım sendeki gül ür gördüm seni Tiflis? ik Garib atını öyle sürüyordu ki, yal arkadaşları ona yelişemiyondu. Oy- #a ki Erruruma okadar çok .fümideiz gelmişti, At üstünde durmağı mecali yoktu. Bütün yolcular önden gider, © arkada kahrdı. Arkadaşları; — Haydi yürü. Almı $ür! Geride ka-| İarsan, yolunu şaşırır, kafileyi kaybe-| yorsun... Benim sea İSKENDER FAHREDDİN Diyerek çeşmenin başına sokuldu. Zeynebin elinde bir testi vardı, çeş- meden su dolduruyordu. Zeynebin ma- temi muztarip çehresinden de anlaği- hyordu. Genç kiz şedi yil içinde ne ç&buk da sararıp solmuştu. Kırmızı yanakları balmumuna dönmüştü. Garib kendini belli etmeden, dikkat. Je baktı. Genç kadın: — Ne bakıyorsun? dedi - Uraklin mi geliyorsun? Su İstersen, vereyim. Eve. Su içeceğim.. Kabım yok, Çok uzaklardan geliyorum. Zeynep bir tas su uzatlı ve sordu: — Madem ki çok uzaklardan geji- k Garib adlı bir Cemal rakibini mütemadiyen dövü-| dersin Sürüden ayrılanı, kurtlar ka-| kardeşim vardı Ondan bir haber ge- yordu. Bülend bu sıkı yumruklara | mukabele edemedikten başka | ya-| vaş yavaş kapanmasını da kaybedi- yordu. Üçüncü ve #on ravundda Cemalin fazla ataklarına mukavemet edemi- yen Bülend nihayet menacetelerinin ringe sünger atması üz: lâbiyetini kabal etmiş oldu, iSermed (Deniz) Kemal (Maltepe) Bu körmlaşmı Denizden Sermedin nefis ayak oyun- | İsti ile rakibine yaptın bücumlar zevkle takib ediliyordu İkinci ve üçüncü ravundlar Serme- din sıkı ve yerini bulan yumrukları alımda gecti neticede Denizden Sermed gali; ilân edildi. JSeyfi (Deniz) Halid (Kuleli | Bu karşılaşma heriki boksörün teknik olması yüzünden zevkli bi şekilde cereyan etti. Denizden $ bilhassa ayak oyunları ve rakibini sa“ İşartan Kureketleri ile tefevvuk edi İyordu. İ İkinci ravundda Halid açıldı. S: yumruklarla mukabele ederek Seyfi- nin ataklarını akim bıraktırdı. İ Üçüncü ve son rsvuad Halidin! fazla çalışması şeklinde geçti. Seyfi hâkim olmasına rağmen bu hâkimi- yetini netice alacak şekle sokamır! yordu. Müsabaka neticesinde bek-| sörler berabere ilân edildiklerinden | bir ravand daha temdid edildi ve nihayetinde Kuleliden Halid galip| sayıldı. Sabahaddin (Kuleli) Afif (Deniz) Bu karşılaşmı yavaş başladı! Boksörle uzaktan yumruklarla bi AF İkine” ravundda çevesini bular. yumruklaria temayüz | pazartesi günü Eminönünde yapıla-'de Osman tefevvuk etti ve gâlip etti. Sabahaddir sağlam bir boksör|ten bitap düştü. Çabuk erişmeğe bak olduğundar. Afifin sıkı hücumlarma Imukaveme" ediyordu. ” İkinci va üçüncü ravund bu şe d- bersbere bitti Temdid edilen! kil yaparak rakibine tefevvuk ettiğin den galip ilân edildi. Hayri (Kuleli) İ Bedii (Deniz) İ Günün son müsabakası çok çabuk nihayet buldu. Yüksek bir boksör! olan Kuleliden Hayri gonkla bera"! ber rakibini gözle takibi güç ve seri! balirde yumruk çenberine aldı. Sağlı sollu indiriler yumruklara fazla mi ikavemet edemiyen Bedii pes ederek mağlöbiyeti ravund bitmeden kabul etti. Karşılaşmaları bugün saat 10 da devam edilecektir. Ş. Tezcan centilmendi bu... Böyle bir muvaf fakıyet, ona payansız bir iftihar verdi. mağ çek seri başladı. İ ceki | seye yaktin... par, derlerdi. Âşık Garibin içine bi? şüphe girmiş- *. Trabronda bir âdâm ona; — Şahsenem yakında «Şah Veldu is- mirde birile »vienecek. Demişti. Garib, bu adama: — Haniya, sevgilim beni bekliyecak. den; evleniyor bir yabancı adam- | » sörmüz, şu cevabı almıştı: i getirdiler. Tirkes seni — hatth anan bile — öldü yor. Yedi yıl da tamam oldu. Böy- ve güzel bir kız bundan fazla! pekâr kalamaz ya... Elbette evlenmek bakkıdır. Âşık Garib Brsuruma kadar nasil geldiğini bilmiyordu. Nerdeyse yollar- da kalacak ve gerçekten kendisini kurülar kapacaklı. Yolda birkaç kere ölüm tehlikesi atlatımıştı, Kumaş ta- Yuldz aiderken, mütemadiyen: — Demek &i, benim biç hoşlanma- dığım bir adamla, Şah Veld'le evlene» Diye' söyleniyor ve içini çekerek; Allatım! diyordu - Sen bu ateşi baş yere benin içime dökmedin! Onu başkasına vereceksen, benim başımı Beni yedi yıl gurbet W- rinde geden dolaştırdın? Ksfile tokmak tepeye geldiği zaman, herkes biraz dinlenmek istemişti. Yol. cular atlarını durdurmuşlar.. Kimisi de ptındanı İnerek birkaç dakika yere oturmuştu. Âşık Garib bu sırıda, bir ağacın Üs- | tünde bu sülbülün daha şakıdığım gördü. Güya biraz önce gördüğü ve konuştuğu bülbülmüş gibi, ağacın di- bine yaklaştı: Bülbül! Çok ötersen bahar, yaz gelir, Mu gelişinde safa bana ar gelir. Korkarım ki, cânan benden vaz gelir, Garib garib ötme, gönül şen deği Kumaş tacirlerinden biri, Garibi yazına açkuldu ” — Bu bülbülün sana bir diyeceği var wa, ialinden anlamıyoruz, O, seni Kudar götürecek galiba! wib, hazin bir tavırla başını sal- Ben, onun dilinden anlıyorum, çek eğlenme... Cânan seni beklemek- sevgilinin köşküne!» diyor. Yolculur, Garibin haline arıdılar - Haydi arkadaşlar! Atlarınıza bi- ims2! Garibi burada fazla ağlatmaya» am, Şehir göründü. Çabuk varalım. Bu karşılaşma çok iyi iki boksör'son revundd. Afif daha fazla atuk! Ona bülbül, birşeyler söylemiş, Gari- bin birdenbire canlanmasınm, tekrar ümide düşmesinin elbette bir sebebi Vardır? Dediler. Herkes atlarına bindi, Yola aüzüldüler Âşık Garip kendi evinin önünde... Kafile Tiflise girince, Âşık Garib; yolculara döndü: — Şu kerşiki çeşmeyi gördünüz mü, dostlar! İşte benim anamın evi o çeş-! tnenin karşısındadır. Haydi, size uğur- lar olsun İ Dedi, kareden ayrıldı; çeşmeye| doğru yürüdü. Çeşmenin önünde si-| yahlar giyinmiş genç bir kadın gör-, dü. Bu, Garibin kiz kardeşi idi, Garib” kendi kendine; Ben onu tanıdım. Fakat, o beni tanıyamaz. ressam Willie Grey de ona Brüksel- de yetişti. Müze müze dolaşmağa başladılar. tirdin mi? — Evet... Getirdim. Yollarda gör- müşlüm onu Yakında Tiflise gelecs- &ini söylemişti. Aşık Gari sözleri söylerken, Zey- İnep efipheve #ügtü. Testisini midi, eva koştu? Demek ki, Aşık Garib ölmemiş. Yasıyor, öyle mi? Evet... Yaşyor. Anasına bater ver de sevinsin Zeynep anasına gitti: — Bir yolcu geldi, ararciğim! Âşık Garibi yolda gözle görmüş. Kardeşim Taşıyormuş.. Yakında geleeekmiş, Dedi. İhtiyar hatun bu müjdeyi alınca sevindi. Zeynep, Aşık Geri phelenmişti Fakat, Garibin saç sa. kalma karışmıştı. Zeynep onu tanıya» madı Garibin annesi; — Beni sevindizen bu yolcunun kim- İcirleri yanında olmasa, Garib bü yol-İ sesi yok mu? İlanı yalnız giğemiyetekti. Diye sordu. Aşık Garib; Tanrıdan başka kimsem yok Deyince ana kız; Öyleyse Du gece bizim evde misa- fir Kal! dediler, Garibin anası — Oğlumu gören ve onunla Konuşan bİr insani görünce, ben de oğlumu görmüş gibi serindim. Bu gece bi te yemek yeriz. Oğlumun boş odasında yalarsın! dedi. Geribi içeriye aldılar Garibin anasının gözleri wğlemik- tan görmez olmuştu. Hu Tanrı misafi- rine —oğlundan haber getirdiği irin. Ikram ederek yemeği beraber yediler, İhtiyar kadın tekrar ağ'smağa baş- ladı. Yoluna kurban olayım ben senin! Acep geliyor mu Garibim benim? Ben döşeyim yoluna güller onun, geliyor mu Garibim benim? Aşık Garib, ihtiyar hatuna sazla ©1- vap vermek İstedi; duvarda ası du- tan torlanmış sazı eline alarak bir te- lini kopardı İhtiyar gadin: — Onu koparma diye bağıdı onun bir teli koparsa, oğlum — ölmü demektir, O zaman, verdiğin babere inanmam. Yasım büyür derdim ertar. Garip, sezi almakta israr edine, anası cevap verdi: rakibinin | dostiar! O. bana; «Haydi, yollarda) Men çekerdim Garibimin nazını Oğlumun ben uçardum sahbazını, Vermem sana onun hasta sazını! Acep yeliyor mu Garibim benim? Âşık Garib zorla duvsrdak! sazı eli- ne sildi. Hâlâ kendini tanıtmıyordu amma, kendisinin Garib olduğunu bir az olsun seşdirmeğe de yelteniyordu. Ana ben yollarda çok sular geçtim? Terki diyar ile iyice piştim. Şükür geldim, vatan suların isti, Ben: Garibim anacığım, ben Gibi İhtiyar kadın tekrar cevap verdi Eline yakınsın Sanem kınasını; Başına takınsın inci tanesini, Oğul! Zehirledi Garib, amasmı, benim? (Arkası var) Ordüları durduran kadın Edirne sarayında, Bizansın fet- binden. 30 yıl önee geçen ve bir ask macerasile biten yeni tefrika- mıza yakında başlıyarağız. sezmiyormuş gibi göründüğünü iddia ederlerdi. Genç kadın, izdivacın- dan pek bahtiyar olduğunu söy- memnun yoluna devam etti. Şöyle düşündü: Hâlâne ve Dora, » Belçikayı da, İlerdi İ Ayni akşam, bayan Ronald, kar-| o «— Cherley'i kocam sanacak...» | Felemengi de bilmiyorlardı. Eski IZadının Zaferi Müellifi; P. de Coulevain Tercüme eden: (Vâ - Nü) kahve içmekteyken, kendini beğe- Acele etmeksizin, adımlarında bir |nadirdi — muvaffakıytesizliğini fey- İnen erkeğin içeri girdiğini gördü.|tedi. Kardeşile müşfik ve muhab- gayri tabülik hami olmaksızın, gez-|lesofane telâkki ederdi. Mücadele-!Bu umulmadık beliriş, ouu da ha-İbelli bir muhaveze açtı. Bir çeyrek mesine devam etti Niyeti oteline)ciliği az olduğu için, bunu bir şarklı|fifç. mçrattı. saadetini ti ikamet- | zihniyetilm mukadderata hamleder- Bu erkek bizzat onun için gok Jkinna bahşeti Ertesi gün Paristen mişti. Zerrece © Bayan Verga, Helân'le Dora'ya .i dai dünyanın yeni bir kısmile ilk defa l ghını öğretmek istemiyordu. Birldi: şüphesi yoktu. ayrılacağını düşünüyor; bu erkeğe| Verya'yla buluşacaklardı. Bu karı)rat muhitlerine taksi çağırdı. Şoförer «— Neylersin?... Talih...» mek nerede bulunduğ uğraş |için için gülüyordu. Gittiğini öğre-| kocayla çabucak ahbap olmuş, kay-| sürmüştü. — Louvre mağazasnal - emrini) Böyle deyince, kalbindeki üzün-|mış, çabalamış, keşfetmiş!... Bravolnince kimbilir nasl perişan ola-| naşıvermişti. Bu telkinler neticesi, verdi... İN tüler silinirdi. Gi Java cak... Bayan Verga, Vaşingtonun » eski| Hilâne kendi kendine: Sant Anna, bu vaziyette takibe) San” Anna batıl itikadlara pek u okşandi. Bu netice onul Bu memnu edici teheyyil üze-|bir ailesindendir Genç kızlığı ema-| 4—— Acaba Henri'yi bu seyaha devamın imkânsızlığını anladı. Çüm-| inandığı için: ; neşelendirdi. Gözleri parladı. Kuş) ç... yerinden kalktı. iden | nda, ecnebilerle çok düşüp kalk”|te yazı edebilir wiyinde diye dü © kü birçok kapım olan bu koskoca) «— Ba kadın benim hayatımda |cıvıldar gibi konuşmağa başladı... | ecu. Asansüre doğru yürüdü. mıştı. İşte, İtalyan sefaretinde ata-| şünmeğe başlamıştı. i me dana İlamacen inde br vel yonupeeak gele. ee İlağrür; ve <dakia; halle yer İyilik; inn Eloksal “beli bi GÖ iği kadının ecnabi olduğunu bu ek | Amina asıl bir rol?... Bunu bile-Jdın onun mazarlarile birkaç “ere |bamcı mdamın önünden geçerken.İsayede tanışmıştı, Gözel yüzünde)nald, Borjinlara omahswn zehiri <prens> in sözleri aklına geldi. Du-|mavi gözlerile, melek ifadeli bir be-|keşfedememekten ileri gelen teessü- daklarında lâtif bir östihfaf ve mey-|beği andırıyordu. Zeki olmaktan|rünü birkaç kere bildirmiş değil li ziyade naftı, Markiz olmaktan dola-| miydi? Böyle bir seyahat bu keşif varda oturduğunu anlamıştı. Şayet ararsa raslıyacağını düşündü. Ve birkaç gün sabirla ayni saatlerde o| Dördüncü günün sabahı Ven- ıp civardan ayrılmadı. dönme meydanını genç ka-jsöyle vi Ekser vatandaşları gibi, Sant |dinr birdenbire karşısında gördü.) “— Ya Arna kadın avcımıydı. Bu cins spor, |Müthir bir heyecana yakalandı.Jcak...» ona fevkalâde zevk verirdi. Kadın) Kalbi şiddetle ü miyordu, | karşılaştı, fakat tamamile lâkaydmış Gözlerile her tarafı araştırıyordu. | hissini verdi. ya İspanyol ola: | göreceğim an, ba an değil her hal de...» sizin, İHölün'i uzaktan uzağa iakip| vücudünün çizgilerini ve hareket-İve Hollanda seyahati, Charley için |kalı markizin bri şey sezmediğinil edecekti bir keyif serisi teşkil etti Arkadaşı |ileri sürerlerdi. Bazıları da, bir şeyi zevki hiç bir şeyde bulamazdı. zamanlar — ki, peketti ve onun Continental oteline gir |lerini ezberledi. Gayet zarif Atlatıldığı

Bu sayıdan diğer sayfalar: