13 Ekim 1936 Tarihli Anadolu Gazetesi Sayfa 5

13 Ekim 1936 tarihli Anadolu Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

V3 /10/ 936 | B VĞ İ 03 (Pazlar, üç hıristiyan hükümdarın mu- ebesini Sultan Süleyman'ın menafiine uygun görüyorlardı.. 0"'l_ulaı'dın birisi İtalya'da, li Normandiya'da, üçün ide Marn'daydı. Veliahda | Sesurane — hareketini em- b '_Yolısı, imparator, küçük _h_ldiıcden istifade ederek * girebilirdi. Kral, bunun , İmparator — ordularının gilda daima yandan ve ae tacizini de emretti. disi de düşmana karşı ÜÇ dta nezaret için gelecek- | r&âl hastalığı mani olu- Ci Yatakta ağrılarile kıv- Yörken: _x Yarabbi, bana bahşetti- hu krallığı neden bukadar İk “ya mal ediyorsun?. Maa- Taden yerine gelsin p İYordu. Ve hemşiresini de , ın'in Paris önünde mağ- Olması için duaya gönde- dul & amuz ortalarında Paris- Banik başlamış ve halk * sürü kaçmağa başlamıştı. k'ıl Lovr" ovr'dan: — Ben buradayım. Sizi teh- “en muhafazaya muktedi- " Fakat korkanları müda- ün- âcizim! Dedi i, | Bi sırada imparator pılıyı, çâl:h toplamağa başlamıştı, ' Çünkü İngiliz kralına 1 almağa geldiğini ve Zihı bildirmişti. — Fakat “, ordusunu — teşkil eden Mn'lar, İspanyol'lar ve İtal- lar arasında ihtilaf çıkmış h Ç(;':u açlıktan mustaripti, j kın şişman olduğu için ata , Tiyen Sekizinci Hanri, “Sova'nın kumandanların- ç "lnıdıeşıl Blez'i “satın alı- ) Mareşâlın damadıi. da us:"'y!ı'yı satmış bulunuyordu. ; _Iken de rüc'at halinde ik'b':f hücum göstermiş ve y üzerine yüklenmişti. ş..'“. dört taraftan hainler wda kaldığını anladı; çok _%d Ve binbir' maddi ıstırab Ö | yolduğu halde kalktı, khl“lıcını aldı, ata bindi, ıN' bizzat idareye karar i . ** - .*k'ıliçr. diz çökmüş ağlıya- k_yllvınyoıdu. Takşam, hususi — papazı, Mir'insız Jakoben papazı, KE bir İspanyol — Jakoben iİrinci Fransova BÜYÜK TARİHİ TEFRİKA Çeviren: F. Şemseddin Benlioğlu büyük bir hiddet için: | papazını getirmişti. Papazlar bu sıcak gecede uzun bir müddet görüştüler, Papazlar, üç Avrupa hüküm- darını, kendi hırsları ve men- faatleri için üç hıristiyan mil- letini birbirine katmakla ve boğazlaşdırtınakla - itham edi- yorlardı. Sultan Süleyman, bütün Av- rupa'yı yutmağa hazırlanmış ve bu fırsattan istifade için bekliyordu. Bu vaziyet papalı- ğın hüküm sürdüğü yerler ve memleketler ve nasraniyet için bir cinayet, bir suikasd de- mekti. | Papazlar nihayet kralın ka- rısı, Şarlken'in hemşiresi ve İngiliz kralının akrabası olan kraliçe Elconor'un bir uzlaşma çaresi bulması lüzumunda it- tifak cttiler. ».* Kraliçe Eleonor papazların teklifini dinlediği zaman sap- sarı kesildi. Çünkü top sesleri bulunduğu yeri sarsmakta idi. Papazlardan birisi: — Madam, kaybedecek tek dakikamız yoktur. Bütün cesa- retinizi toplayınız; Türk'lere fırsat bahşeden bu hale Allah namına artık bir nihayet ve- rilmelidir! Dedi. Kraliçe ve papaz el-ele vere- rek Versay ormanında Şarl- ken'i aramağa çıktılar. Top seslerini hedef ittihaz etmiş- lerdi. Bir müddet sonra, bu iki gizli mükâleme memuru, kra- liçe ve papaz, sayhalar, naralarla karşılaştılar; bu müthiş bir müsademe idi, veliahdın as- kerleri, Şarlken'in askerlerini Paris'e doğru ilerlemekten men için bütün kuvvet ve kabiliyet- lerile çalışıyorlardı. Harb yerinden az uzakta, ormanın az ağaçlı bir yerinde, bu iki kişiye üçüncü bir kimse daha yaklaştı. Bu, İspanyol jakoben papazıydı. Fakat kra- liçe Fransız jakoben — papa- zına: — Hürmetlü papaz, ben artık bütün kuvvetimi tim. - İlerliyemiyeceğ - Sonu var - Hakaret Karşıyaka'da Kemalpaşa cad- desinde yoğurtçu Mustafa, Ab- durrahman oğlu Sakıb'ı tahkir n tutulmuştur. Yazan: Orhan Rahmi Gökçe h Aferin Omuhtar, Allah v.,'ı'ı_ım_ sülün gibi kızın l"uî: bir arkadaş ta bulmuş. tar gülümsedi: &; Allah cümleninkileri de kh'"'*lııı.. Şu hoca hanım, k"ıı..: . bizi ihya etti. k’h. okumak, yazmak, di- hı dile Öğretti. Ne yalan söy- |a T, ilk geldiği gün be- Nhî“cuklar onu gâvur san- '_Bıı eâ'akşt:, bbuhy;şlı x förmedik ki biz hiç? f- ders olsun bu, Ve teklifsizce masaya otur- du. Peçeteyi açtı. Rizan'ın mü- dahalesine vakit bırakmadan; — Dur bakalım kızım, dür, ben bu işleri kimseye birak- mam, sonra aç kalırım. Diyerek çayını doldurdu. Sen de ötür mühtar.. Haydi sen de kızım, babanın yanındaki sandalyeye oturuver. Kahvealtı çok "neş'eli geçti. Yüzbaşı bol bol yidi ve bol konuştu. Rizan, onbaşıyı dü- şünüyordu. Acaba o maskara | tanlı'da ANADOLU ZABIİTA: Polise hakaret Bir dövüş hâdisesinin şahidi olarak karakola çağrılan Bos- Hamdi kızı Süzan, hiddetlenerek: Biz namuslu — kızlar ne diye karakola geliyoruz. Türk polisi kadar kaba kimse görmedim. Demek suretile polise ha- karet ettiğinden adliyeye veril- miştir. Kadını zorla almak İkiçeşmelik'te Nezaket s0- kağında oturan Sayid oğlu Receb, sarhoşluk — saikasile Emin kızı Kübra'ye boynun- dan hafif surette yaralamiş ve Kübra, tedavi için bekçi ile hastaneye giderken Damlacık caddesinde Muzaffer ve Rifat adlarında iki kişi bekçinin | önüne çıkarak kadını zorla almağa teşebbüs etmişlerdir. Zabıtaca hepsi tutulmuşlardır. Yaralamak Basmahane önünde altın- parkta Mustafa oğlu 13 ya- şında Hasan, oyun oynarken | arkadaşı Rahim oğlu 11 ya- Hüseyin'i taşla başın- yaraladığından — tutul- şında dan müştur. Sebebsiz bir vak'a İsmetpaşa bulvar:ndan ge- çen Mehmoed öğlu Coelâl'in üzerine sebebsiz hücum ede- rek döven ve caketini yırtan sabıkalılardan Mehmed oğlu Kâmil ve Mustafa oğlu Sabri, zabıtaca yakalanmışlardır. Dövmek Karşıyaka'da Fethiye soka- ğında kasap Ali, 19 yaşında kızı Halime'yi dövdüğünden tutulmuştur. $ Bostanlı'da Yalı sokağın- da Mustafa kızı 20 yaşında Fatma. Salih kızı 23 yaşında Hatice'yi dövdüğünden yaka- lanmıştır. $ Keçeciler caddesinde sa- bıkalılardan Bayram oğlu Meh- met, sarhoş olarak Abbas oğlu İsmail'i dövdüğünden tu- tulmuştur. Kavun çekirdeği ve bir vak'al İkiçeşmelik'de kunduracı Beh-| lül ve çırağı Adem, dükkân önüne âtılan kavun çekirdek- lerinin kaldırılmasını ihtar eden belediye zabıta memuruna ha- karet etmiş ve memurun baş parmağını yaralamıştır. İkisi de zabıtaca tutulmuştur. Gürültü yasak Karşıyaka'da Soğukkuyu'da Bahadır sokağında oturan Kâ- mil oğlu Safder, evine tapla- dığı birkaç kişi ile çalgı ça larak geç vakıt istrahatı umu- miyeyi selbettiğinden zabıtaca tutulmuştur, birşey hatırlamış kaldırdı: — E, kızım, sormadın ya? — Neyi efendim? — Şu onbaşı denilen herifi! — Şey, evet! — Öyle bir yaptım ki... ei — Kastım kollarını, neferin önüne taktım, tahkikat fezle- kesi ile beraber gönderdim Urla'ya.. Ben namuslu bir as- kerim ve Türk askeri, namus demektir. kızım, bunu biç unutma.. — Unutmıyacağım yüzbaşım. Yüzbaşı sofradan kalktı, mi- desini, göğsünü sıvazladı: — Gayet nefis -Dedi- kızı- mın elile hazırlanmış gibi. E, söyle bakalım, Lâmiaya yaz- dın mı? — Rizan zarfı gibi başını | bir endişe Mussolininin riyasetinde kabine gizli içtima yaptı. — Başı Tinci sayfada— olmak arzusundan - ileri geldiğini kaydeylemektedir. Roma 12 (Radyo) — Mussoli: zi, 13 bin kişilik müsellâh bir fa- sist kıt'asını teftiş etmiştir. Ba kıt'a, aeker gibi bütün esleha ile silâhlanmış — balunuyordu, Teftiş esnasında 40 bando murika çalı- yordu. Bu bandolar, teftişten sonra Venedik meydanında bir konser vermişlerdir. Roma silel idare nan 1200 fabrikada çalışma saatini 604 Çıkarmağa karar vermiş ve yeni Sayyare meydanları inşası için 140 milyon tahsia etmiştir. Roma 12 (A.A) — Kabine top- lantısından sonra çıkan tebliği Tes- mide bildirilen büyük askert ve silâhlanma — hazırlıkları yolundaki mosai bidayetinde ilân edilen kuv- vet siyasetine yeni bir merhale teş- kil eder, Tehliğ keza Avrupa'da yeni Hükümet 11 (ALA) kontrolü altında bulu- unsuru teşkil eden İs- panya işlerine ademi müdahale ko- mitesindeki müzakereler sıtasında | hariçte bir tesir yapmayı da matuf görülmektedir. Mussolini — 1936 — ağustosunda Avyellero'da orduya hitaben İtal. yazın — sulh — siyasetini — anlatırken demiştir kit — Kuvvetli, daima daha ziya- de kuüvvetli ve o derece kuüvvetli olmalıyız ki, her türlü ihtimale karşı koyahilmeliyiz. Tebliğ Ayvellero'da çizilen pren- siplerinden — nasıl tatbik edilmekte olduğunu gösteriyor. İtalya'da mevcud 1200 harb Tovazımı fabrikası tam randımanla işliyecekler, ve bu - fabrikalarda haf tahk mesai 50 santten 60 saate çıkarılacaktır. Bütün gayretler bil- hassa tayyare İevazımını Ve donan- mayı istihdaf etmektedir. Buğün yapılmakta olan 30 bi- ner tonluk iki zırlılıdan maada yeniden 35sşer bin tonluk iki zırhlı, Akimı af iki kruvasör, 4 torpide- mühribi, 18 torpüdo ve 16 deni: zallı gemisi teagâhlarda 118,375 tonilât> eder, Bu yeni hummalı faaliyeti mu- hik gösteron hirçok sebebler mey- cuttur. Geçen eylülde İtalyan mat- Bbuatı İngiltere'nin Akdenizde Hin. Bıçaklı kadın Birinci Süleymaniye mahal- lesinde Tahsin'in aile evinde oturan Ali kızı Fatma ve Ali karısı Emine, Osman kızı Gülsüm, Ali oğlu Ahmet ve İsmail oğlu Ahmet arasında devam eden geçimsizlik yü- zünden kavga çıkmış, Fatma bıçak çekerek diğerlerine hü- cum ettiğinden tutulmuştur. Yangın Çekmeciler çarşısında bö- rekçi dükkânında çalışan Ali oğlu Hüseyin'in yatarken masa üzerine yanık bıraktığı mumun devrilmesi yüzünden talaşlar ateş almış ve yangın çıkmışsa | da yetişilerek söndürülmüştür, — Yazdım. Fakat derhal gidecek misiniz? Yüzbaşı kayışını biraz sıktı, caketini düzeltti: — Gitmeliyim kızım. Vazife çok tatlı şeydir. Sen de bilir- sin yal.. Korkma, seni hiç unut mıyacağım. Bol bol mektublar, bol bol havadis. Fakat - bilâ- hare İzmir'e gelmek - şartile.. Haydi bakayım, ver elini, Al- laha ısmarladık!.. Yüzbaşı, iri ellerinin içine düşen Rizan'ın küçücük, yu- muşak ellerini hararetle ye kuüvvetli sıktı.. Rizan onu ka- pıya kadar teşyi etti. Yüzbaşı burada hepsini bir daha se- Tâmladı. Kapı önünde bir ne- ferin tuttuğu ata, umulmıyan bir çeviklikle sıçradı. — Allaha ısmarladık - yeşil distan yolunu emmniyet altında bu- lundurmaya haklı olduğu mütalca- danı serdetmekle beraber İngiltere- nin deniz silâhlarım artırmasından dolayı hayret gösteriyordu. O za. man bu neşriyat İtalya'nın Akde. nizde bir silâh anlaşması yapmak için İngiltere ile müzakereye giriş- muştu. Halbuki 6 gün bugün bu €ihet tahakkuk etmemiştir. Diğer taraftan Roma'da heyan olunduğuna göre Sovyet Rusya'nın İspanya — işlerine ademi müdahale | komitesindeki —teşehbüsü İtalya'yı ürkütemez. İtalya her türlü ihti- male karşı hazır bulunmaktadır. Roma 12 (ALAJ — Düaçe'nin askeri raporu hakkında mütalcalar yürüten gazetelerin Hisamı şadür: İtalya müstemlekât imparator- Tuğunun terakki ve inkişafı için zaruri olan sulbu istemektedir. da Noce D'ltalia İtalya'nın taarruz plâmı yoktur. | İtalya hazırlığınmı herkesin gözü önündn yapıyor. Bu hazırlıklarda hiçbir gizli maksad — yoktur. Avru- pönmn nizamını tehdit eden bir | takım vaziyetler tahaddâs edebilir. Fovkalâde kuvvetli olmak demek her zaman için müsterili olmak demektir. Mümkün oldukça silâbı- vı birakarak sulb için mesi bir- liğinde bulunmakta İtalya'nın bem hakkı hem de vazifesidir. Demirspor ve Altay Pazar Maçlarında galib.. Pazar günü Halk sahasında Lik maçlarına devam edildi. Hava çok güzeldi. Fakat ya- pılan maçlgarın puantaj üzerin- de müessir olmadığından sa- hada pek az seyirci vardı. Oyunlar Demirspor - Buca takımlarının karşılaşmasile baş- ladı. Bu oyunda Buca takımı İsmail'i oynatıyordu ve en kuvvetli kadrosile — çıkmıştı. Buna mukabil Demirspor ta- kımı oyunu hiç de müessir olmıyan bir muhacim hattile çalışıyordu. Oyunun daha ilk dakikalarından 15 inci daki- kaya kadar bariz bir hâkimi- yet tesise muvaffak olan De- mirspor takımı bundan sonra mevkiini rakibine terketti ve devreyi O —1 mağlüb olarak bitirdi. Ikinci devre başlar başlamaz müsavatı temin eden Demirspor'luların - daha anla- yışlı oyniyacakları zannedili- yordu. Fakat tahminler boşa gitti ve Buca'nın zaman zaman yaptığı akınlar netice verme- diğinden Demirspor penaltı- dan daha bir sayı farkı kaza- narak oyunu ancak 2 - 1 le- hine bitirdi. Altay - Egespor maçını da Altay takımı sere- moni suretile kazandı. — Güle güle yüzbaşı.. Ay- çiçeğini benim için gözlerin- den öp.. Rizan, bulutlanan gözlerle onun arkasından baktı, — içini çekti. Yazdığı gibi, birdenbire boşalıvermişti. Hakikaten.. Bir dost, bir aşina, bir iyi insan gibi yaklaşan bu arkadaş ba- bası. Şimdi köyün tozlu, top- raklı yollarına dalmış, gitmişti. — Herşey çarçabuk - hayal oluyor. Diye mırıldandı, başı önün- de odasına çıktı. Fatma bir köşeye çekilmiş, çenesini avuç- larının içine almış, ona bakı- yordu. Odada bir müddet do- laştı. Sonra aynanın karşısında durdu. Yüzü solmuş, gözleri hafifçe çökmüş gibi idi. — Ne yapacağız Fatma? Fatma ona hayretle baktı: 2046 Ü. Kuru. 1574 Alyoti bira.10 625 1399 M. ). Taran.9 887 Y. İ, Talât 734 P. Paci 656 A.R. Üzüm, 11 523 J. Ta. mah. mek istediği şekilde telsir olun- ı45] H. A[yon 452 K. Kâzım 377 S. Gomel 371 İnhisar ida. 250 Beşikçi oğlu 9 150 P. Klark 135 6T.D. Ar. 107 Albara 102 Vitel | 71 B. Alazraki | 38 M. Mihalef 191 K. Kâzım 153 S, Süleyma. 7 50 148 J. Tar. mah. 7625 107 F. Pakers 5284 Buğday 5 40000 Kilo p. çekir. 2 90 Üzüm satışları: Alıcı KS KS 12 21 17 50 19 25 21 17 21 18 16 50 17 50 15 50 Pa 19 25 18 50 21 11 50 12 11 20 50 13 Ç 9 50 6 75 6 50 10 25 12 375 10 6 75 7 S0 15 50 10 12 89 Ş. Remzi 10125 80 Ş. Riza ha. 13 75 13 665 H. Alberti 8 53 Şınlak z. 10 25 50 S. Celârdin 10 49 S. Emin — 10 50 ı 38 M. B.koope.12 75 23 J. Gözden 17 50 23 Kızılca, Adil 16 125 14 F.z. Abdul. 11 S0 10 J. Kohen — 15 50 7 M.o.Meh. 13 50 9 C. Cendeli 17 10836 Yekün 236977 Eski yekü 247813 U. yekün İncir satışları: C li 7 KS 1985 Tütsü ile te. 7 935 - 936 senesi ikinci devre ; K Hülter 8 6 50 7 25 09 B. Alazraki 7 50 85 O. Eğli 8 25 66 Koopera itti. 4 75 61 S. Emin 9 50 56 S. Bayazit — 8 50 49 A, H. Nazilli 6 74 27 P. Paci 12 12 B. Suhami 11 50 3609 128139 131748 Zahire satışları: Ç. Cinsi KS K 6 625 3875 ı 4875 $ 375 4 75 46 475 290 226 Burçak 4375 4375 Bisiklet kazası Eşrefpaşa'da Talebe çayı- rında bindiği bisikleti 12 ya- şında Ali'ye çarptırarak sol kolunun kırılmasına sebebiyet veren Raşid oğlu Kemal, za- bıtaca tutulmuştur. 3 75 n 4875 275 Arpa 45 Fasulya 14 Kendir S. 36 Nohut $ 375 4 M. Darı 4 75 165 B. pamuk 45 50 94 Ken. pala. 375 — Neyi ne yapacağız hoca hanım! Rizan cevap vermedi. O da esasen bunu düşünerek ve bi- lerek sormamıştı. Kafasının içi gene karmakarışıktı. Saati- ne baktı: Mektep vakti gelmişti. — Fatma, öğle vakti gene gel, yemeği beraber yiyelim. Bugünlerde hiç yanımdan ay- rılmazsan memnun olurum. — Peki hoca hanım. Çantasını aldı ve sokağa çıktı. Ruhu sıkılıyordu. Sanki nefes alamıyordu. Köy sokak- ları, gözlerinin önünde bir toprak ve taş seli halinde akıyor gibi idi.. Kimseyi gör- miyordu. Deminki tertemiz gök, şimdi alaca-bulaca, silik, kirlenmiş bir halde idi. AR

Bu sayıdan diğer sayfalar: