7 Ocak 1938 Tarihli Anadolu Gazetesi Sayfa 7

7 Ocak 1938 tarihli Anadolu Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

€ KARA KORSANLAR ŞEFİ Dilber kadın korsan Aşktan başka kuvvete baş eğmiyen deniz kızının maceraları... ö Ü Genç ve ililber kadın bağırdı: “Ben bu korsanlarla yaşamaktan değil, bana heyecan veren, çok sev- diğim denizde hayat sürmekten Meri Petit, kumandanın asıl- dığını öğrendiği zaman şu söz- leri söylemişti: — Ba ayun onun için haki- katen çok feci bir ne.ice verdi. Güzel ve cesur kadın bir az sonra söylediği sözlerden nadim olmuş gibi bir tavır takınarak ilâve etti: — Eğer bu herifte * hiraz daha fazla cesaret ve saydı daha ziyade çarpışmağa karar vererek böyle bir köpek gibi asılmazdı. Aşk derler ki, çok defa akan bir kandan doğar. Dünyada korku nedir bilmiyen bu kadın, Ceymis Klifortu da bir ölümden kurtarmış ve onun — kanlarını silerek tedavi etmiş ve nihayet çılgıncasına sevmişti. Fakat ne yazık ki kanlı bir maceranın do- ğurduğu bu sevda duygusunu da y ob Ö gene bir kanlı kavga yok et- mişti, Geymis her ne kadar bu korsanlar ârasında yâşamak zo- runda kalmış ise de ruhu daima tatlı ve samimi bir aile hâya: fının cazibesi altında kalmıştı. Bir gün bu genç, bu dilber ve macera âşıkı cesur - kadını bir tarafa çekerek ona demişti ki: — Nasıl oluyorda senin gibi yüksek fikirli bir Iııdıımlı a ir, mr mhn,:qm iyor. © zaman Meri ona şu cevabı * Wermişti: — Ben bu adamlarla yaşamı- yorum. Ben heyecan verici ma« cerâlarla pek çok sevdiğim de-” nizlerin dalgaları üstünde hayat sütüyorum. Diğer bir gün gene Ceymis ona Tits hakkında br Şeyler söylemek istemişti, fakat genç ve güzel kadın birdenbire alevlenerek parmağını dudakla: rına götürmüş ve âmirane bir tavır ile susmasını işaret etmişti. Meri, her şeye rağmen Ceymisin kendisine karşı derin bir sevgi Ve saygısı olduğu ve onun baş- kalarına benzemediği takdirden geri kalmıyordu ve bir gün Ceymisin Karasakalın — emrile başka bir korsan gemisine nak- ledildiğini öğrendiği zaman kıs- kançlık ve intikam hissinin bür yük bir rol oynıdığıııı anlamıştı. Meri bu gencin “İntikam, ge- misinden başka bir gemiye atıl- dıktan sonra onun biraktığı boş- Dilimize çeviren: Kaya 18 biz yüz kiloluklar ince ve hisst beyitleri tercih ederiz. Unutma- '-f"[dlhr, şişman bir adam için Şiirlerin manasız ol mösile hissi olması arasında hiç bir Yark yoktur. Biz yanımızda ucuna sigara di geçirilmiş kamış bir düdük bile çalınsa bizden derhal etrafımıza bir heyecan buharı dağılır, Arkadaşlardan - biri mütekait bir jandarma zabitidir, F- ksfor (1) zamanından kal- Feliksfor (1) Fransa reisicum huru 1841 de d # 1899 da reisicumhur iken tektesin- den ölmüştür. Bi lkkkaklidiz ni Tağ in başkaları - tarafından ko- layca doldurulamıyacağını da hssetmişti. Dünyada hükmet- meğe, emir vermeğe alışmış bu kadın kalbinin bu zafına karşı bir hiddet ve isyan — 'uyarak kendi tendine mırılaâ. e yazık sana âcz ve sersem kadın. Bu düşünceler- zevk alıyorum.,, den sonra gene yatağına girer, girmez Cemsin hayali fikrinden silinmez ve gencin kendisinder uzak neler yaptığını, nasıl teh- likeler içinde *-'unduğunu ve kendisini hima — -demediğin den dolayı bir âzab duyduğunu itiraf etmekten de kendini ala- mazdı. -Sonuü var- Rusyadaki son idamlar KARAHAN Devlet sırlarını Faşistlere satmış Karahan Sovyet Pravda gazetesinde *Çeka-Gepeo, teşkilâtının yirmi senelik faaliyeti hakkında M. Frimovski imzasile neşredilen uzun bir makâalede kurşuna di- zilen son sekiz şahıs hakkında da şöyle bir izahat verilmek- tedir: *Metelef ve Yenukidze - aksi inkılâpçı, Troçk'st - Buharinist, casusluk ve terörcülük. teşki â- tının en faal uzuvlarındandırlar. Yenukidze bir çok seneler par- tiyi ve Sovyet halkını aldatarak ibanet işlerini yürütmüştür. Evelce de partiden — matrut, lâkia sonuna B dar maskesi dü- şürülmiyen bu alçak Faşist hay- KO — Yazan: Hanri Bero ma bütün türküleri bilir. Onları tabi, kocaman bir. sandıktan çekilen iplik gibi tombullukla.- rından sızan gayet ince b.r sesle okur. Nasıl, ben de iyi okuyorum değil mi? Teşekkür ederim. Bü- tün arkadaşlar da ayni fikirde- dirler. Onların zevkine siz de iştirak ediyorsunuz — demektir. Eksik olmasınlar, onlar da tıbkı sizin gibi beni takdir ederler ve şmartırlar. Geçelim. Bizim ufak telek ziyafetlerimizin nasıl geç. tiğini oğrcnmek istiyordunuz. İşte artık tamamile Öğrendin z. Sedşlir dud, Faşist devletlerden birinin erkânıharb merkezile sıkı mü- nasebatta bulunarak, terörler hazırla; izli ve hainane iş- lerini yürütmüştür. Şeboldaef - eski Troçkist ve casustur - bu şahıs Larin ile bir- likte memaliki ecneb yede bu- lunan Beyaz Rus teşekküllerile irtibat temin ederek, aksi inkı- lâpçı unsurlardan — müteşekkil bir teşkilât kurmuştur. Karahan, devletin fevkalâde mühim sırlarını faşist gizli teş- kilâbna satmak suretile sene- lerdenberi vatanına ihanet et- miştir. Halk düşmanlarının yardımile Sovyet — hizmetine sokulmağa muvalfak olan- sabık - Baron Şteyger, ecnebi gizli teşkilâtına satılmıştır. Şteyger 1918 sene- sindenberi casusluk işlerini faal bir surette yürütmüştür. Şteygerin — casusluk — işinde arkadaşı olan Tsukkerman, dev- letin sırrını teşkil eden —malü- matı ecnebi devletlerden birinin gizli teşkilâtına satmakta devam etmiştir. Tam manasle mülteci, aksi inkılâpçı ve hâin olan Orahelaş. vili Gürcistanda — kapıtalizmin ikamesi ve onu Sovyeller Br- liğindea ayırmak için tahripkâr işler yütütmüştür. Bu gizli işle- ri, emperyalist — devletlerden birinin erkânıharp — merkezile sıkı münâsebatta bulunmak su- retile — yapmıştır.. Mevzuubahs erkânıharp — merkezi hesabına çalışarak, Sovyet Gürcistandaki no:mal hayatı çığırından çıkar- mak maksadile zarar verici- iş- leri organ ze etmiştir. , Yaln z şurası muhakkaktır ki bir sofranın hoş olabilmesinin birinci şartı misafirlerin i; ihab edil- mesidir. Yüz kilolukların ziya- fetleri hep bu şart dahilinde olur. Bzim ziyafetlerde insanın buzur ve rahatı öyle ahlâki ve yahud gayri ahlâki mükâleme- lerle ihlâl edilmez. Orada za- yıflamak usullerinden de bahis açılmaz. Eğer İsveç usulü cim- nastik hocaları helâlinden kaza- nılmış lâhim ve şahmin insanın tabiatini nasıl şen ve neşeli yaptığını bir kere görseler der- hal ellerindeki gülleleri bırakır: lar, çok ve fazla yemek yimeğe koyulurlardı. Zaten bu nevi he- kimler müşterilerini hep yüz kilodan aşağı ş'şmanlar arasında buluyorlar. Ameliyatlarını hep yarım yamalak şişmanlara yani yalancı şişkolara yapıyorlar. * Seyıh'ıllerîmi.n. birinde Bav- yerada bir efendi görmüştüm ki , üi _.// ANADOLU — | B Bütün kuvveti, feyzi, saadet ve nimeti ile yürüyen cumhuri: yet, eski Dersim dağları üstün- de yuva kuran derebeyliği ve onun asırlara hâkim — tarihini, çelik yumruğu ile ezerek bayra- ğını bu medeniyetten mahrum, vahşi, sarp, korkunç dağların tâ tepesine dikti. Osmanlı tarihi içinde, âdeta bir derebeyi kalesi gibi, perva- sızca yaşamış olan Dersim, Se- yıd Riıza denilen maslüp hönfin şahs'yetinde, cumhuriyete de kafa tu'mak — tecrübesini yaptı ve fakat kafatasını, kayaya çarptı, bir daha doğrulmamak üzere yok olup gitti. Şimdi Tuncelinden, cumhuri- yetin parolası olan medeniyetin sesleri geliyor, gözü küyor. Yol, köy, mektep, köprü, te- eserleri lefon ve her şey.. Uzun müddet bu havalide, şeyhlere ve sağalara uşaklık eden biçareler, bu gün artık bizim en şişmanımız onun ya- nında cüce ve cılız kalır. Bu Bavyeralının adı “Kanonberg,,ti. “Barnom,, kumipanyasına Men: submuş. Noksansız iki yüz on kilo ağırlığın; Bu - muhterem ııt Münihin şimal maballesi birahanelerinin birinde yarım Mmark duhuliye ile ziyaret edilirdi. Öğleden gece yarısına kadar sayısız bira bar- dağı yuvarlar dururdu. Sırtında sütlü kahve renginde “Tirol,, çobanlarının giydikleri g.bi bir caket ve koyun budu - gisi kalın ve kısa kollarını kavuş- turamadığı kocaman göbeğinin üstünde her vakit açık duran ufacık bir camadan ayaklarında da beyaz iplikten çorablar var- dı, Çorabır. her bir. teki un çuvalı gibiyd.. Ökçesiz yemenili o koca ayakların bu vücudü nas| kaldırdığına insan hayret eder. Çünkü efendiler bu a'âmet yürürdü de. Hemde birahane insanlık ve vatandaşlık saadet- lerini tanıyorlar, — elibirlik bu medeni hamlenin başarılması için çalışıyorlar. Onlar da ha- kikati anlamışlardır. İşte Mamakide Jnöbet bekli- yen bir Mehmedçik; dağlar a: sında kıvrılan şoseler ve köprü; Hozat — ormanlıkları, yaylalar; — Kalanda temeli atılan bir mak- tep; gene Hozatta yükselen bir mektep binası ve bu işlerde çalışanlar.. Bu kalkınma hareketinin meye — valarını, Şarkta kısa bir zaman- da gi cczğımıı mubıkhknı. Prens Mişel bir tehlikeden kurtuldu j -Başı 1 inci sahifede- İstanbul, 6 (Hususi ) — Ru- men Veliahdını Atinaya götüren torpido batma tehlikesine ma- ruz kalınca, Rumen hükümeti, hükümetimize müracaat ederek yardımda bulunulmasını istemiş, tahlisiye gemilerimiz harekete gelmiştir. Bir İngiliz şilepinin Kös'en- ceye çektiği torp do, epey ha> sara Uğramış, telsizi kırılmıştır. Ankara, 6 (A A.) — Romanya veliahdını taşıyan — torpidonun Karadenizde büküm süren büyük fırtına neticesi olarak - hiç bir limana muvasalat edemed ği ve sahıbile ,yaptığı bir mukavele mucibince yürürdü Kıçının ve budlarının hareketi devlere mey- dan okur gibiydi. Sey'sinin bir işareti üzerine Kurap — fabrikas sında bilhassa Onun için surcti mahsusada imal edilen ayakları dökme demirden iskemleye otur- mak için şöylece yarım çark yaptığı zaman insanın içine bir süzülme, bir. baygınlık gelir, kocaman bir dolap dönmesine benziyen sesler — işitiliyor gibi olurdu. Bu adamı gördükten sonra şimdi siz gelin de bakalım basa şişman deyin. Hiç bir vakit kâ- binaj varılamıyacak - olan bu arkadaş maatteessüf harbi tmu- minin mahrumiyetleri - yüzünd 1917 de yıkıldı. gitti. Ö- vakıt zavallının — kalınlığı ancak yüz Seksen yedi santimetre kadar bir şey kalmısmış. Baldırlarının derisi sarkmış — topuklarına de- Kermiş, GüSESiKİR — Getisini a r sgemiden haber alınamadığı hü- kümetçe duyulması üzerine der. hal sahil vilâyetlere tebliğat — yapıldığı gibi bir torpito muhe ribi de Karaden ze açılarak tar harriyata baş amıştır. Ayni zamanda deniz lıyyınv leri boğaz açıklarına kadar uçar rak Rumen torpidosunu araştır. mışlardır. (Türk Sözü) Adanada çıkmakta olan (Türk : Sözü) refikimiz on dört yaşına | girmiştir. Tebrik eder, — uzun ömürler ve muvaffakıyetler di leriz. 24 ANABNDE onunla hasta y.zünün - terlerini — silermiş. Eğer o zat bu gin he- * yatta olsaydı. düayanın —Ööbür ; — bucağında da o sa gider, bulur * onu, isim: lâzım değ I, aklımdaki © hatun kişiye getirir gösterir — dim. 5 Görüyorsunuz ya bu adamdan sadece bahsetmekle — yeleğimin içinde kendimi daha rahat bur Tuyorum! Ben patlıyacak tâbiri- nin manasını bu adamı gördük- ten sonra öğrenebildim. Bu zat benc> daha ziyade ş şmesi mad- deten mimkün olmıyan y. gâne adamdı. Artık şimdi : mun Üzerine o, devam veder, ikinci bir p «« işlıyar bilirsiniz. Ben yatmağa 4 diyo- rum. Şimdi gider, yat ğımda “Sezar.n,, daimı zayıflardan çe- kinen ve çekinmekle - çok iyi eden bu büyük adamın tefsirles rini okurüm. Zayıflar hakkırıda * Sonu büri 1 'erseniz bur

Bu sayıdan diğer sayfalar: