3 Kasım 1938 Tarihli Anadolu Gazetesi Sayfa 9

3 Kasım 1938 tarihli Anadolu Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Sahife: 9 Fransız hikâyesi Bir vicdan meselesi Parisin civar maballerinden birin-| dairesine benzi uçmuş ve ııllııın_rık de noter olan B. Viyelar işlerile çok | girdiğini kolları arasma — düştüğünü meşgul bir adamdı. Bununla beraber,|gördü. ir psikoloğ. olmak İddlasınday-| — Kadın: günün birinde, Adriyen Mişo is- minde muayyen mesleği olmuyan Pa - risli bir gencin karısma kur yaptığını farkedince telâşa düştü. «Suzan yirmi beş yaşındadır, diye düşünüyordu; tam benim yaşımın ya- vısı. Bir boş zamanında tuzağa düş- mez mi?» Heyhat! Bütün araştırmalarına rağ|3*Klyordu men, Adriyen Mişoyu Suzanla rast - cele yetişen a laşmakta: i — Basit bir asabi buhran, —dedi. enedeci tür- :n bud.mîy:',d.. GK Çarayi biT ga İ N inlük tam bir istirahat kâfi vi B Tni gelecektir. Belki bu kşam biraz sayık | ır.ı?u.“;:; ?&;':m”;_:t:rfe:î lar, fakat ehemmiyeti yoktur. | sinden evsiki yolcunuğ unutmüş oldu-|.. Zavsih Koca, başını düvüyürdü: v bu bir'çanta gözüne ilişti. Sahibinib | — Sen haklıymışbın karicığım!. O ismini öğrenmek Mmaksadilk çantayı| Haydul bizden intikam almak “ittedi. açtış içinde gece gündüz zihnini meş- :nıııl ıııı-ıez bana ateş etmedi? Bu da- ü radılmiş a iyi olurdu. îfmmxf;?:nh:ym du!:,:: Kadın hıçkırmağa başladı. B. Viye- Bu mektuplardan birini açmaktan lar, beyhude yere onu teselliye çalıştı. kendini 'menedemedi. Okurken güzleri | Fakat muvuffak olamadı. Duklurdmıı- dört açıldı. Çantayı daha İyi araştırdı ayehdsini bitirdikten sonra, noteri ko- 'va içinde alt olduğu kimsenin ismi|lündan tutarak bir köşeye çekti: . açık birakılmış Tmzalı, pullu, mühüre| — Adeiyen Mişodan artık endiçe et ıış hüviyet — varakaları , pasaportlar | Menize mahal kalmadı. Bayan Viyela- buldu. Şüpheye mahal yoktu: Adri -|YA TA isabet ettirmeden ateş ettikten yen Mişo tehlikeli bir işin başında bu- | ONYA ayni silâhin kurşünile kendisi lonuyordu. B. Viyelar, butün delile- |de San verdi. Artık'ondan kurtaldunuz b h Te e Bir lühza durdu ve ilâve etti ; — Bana üteş etti. Sonra kendini kaybetti. B. lerinden birini doktor getirmeğe youl-| Tadı; yavaş yavaş kadın kendine geldi. Fakat garip ve anlaşılmaz şeyler aa - l i n dostum !, ı'“i elinde *';“"gd"'_, 0'.?",':""1':": Sonra hastayı göstererk ilâve etti: ndrkan , şefüre birşey, ' ağylenedön v v a a v vsi Kendiame çantayı abp götürdü. Derin bir he- yecan içindeydi. Çantayı apartmanına — götürmüş - tü; yemekten sonra, Suzanla — yalnız kalınca ona dedi ki: —Bu sabah birşey keşfettim. Şimdi vicdani bir mesele karşısında bulunuyorum, Bu husuata senin yeri- ne müracaat etmek istedim. Sonra çantayı açıp vesikaları çı - Pa içade Saala çat Oün Bi miştin. Halbuki münasebetimiz daha genci karısına zarar vermiyecek bir Ölce Söna ermişti. Onu görmek iste- hale getirmiş olduğu muhakkaktı. — |miyordum, fakat peşimi bırakmıyor- ukîıgu ddüdrbâı Mlşn.vukböyıı bir ba- du; beni tehditle kendine bağlamak u işmüş gürmekten — cldden iştiy YenPEin GÖ müteessirim. Bu vesikaları polise tese » —« B DN lim edetsem mahvolacak; bir iskan - B z y dal çıkacak ve Hapse atılacak. İşte ge $'T Üü ihbar etmek hususunda is- nun için tereddüt ediyorum. Bana bir Tâtimın Bebebini şimdi anlıyor mu - yol göster, run? (bunu söylemeyin. eyecana kapılmasın. Sanra doktor çıktı ve noter kendisi- ni çağıran karısımın yanına * döndü. Kadın onu yanına çekti ve kualğına hummalı bir sesle fısıldadı: —Kocatığım, artık susmıya taham- İmül edemiyorum. Sana itiraf etmeli- yim, İyi kalpli olduğun için heni affe- deceğini biliyorüm, Sen beni baştan İçıkarmasın diye Adriyeni hapsettir- du. Ö zama: dun, bu sayede ben di K.ıdın susuyordu. Noter omuz silkti. uı?a:':'a?; gkmı:v_n: ıll:;!-ııv_ırıı ; — Zavüllı kadın, ne söylediğini bil- irı in bundan iyi yıklıyı e dre bulıı:udııı_ âfll dmnü;ord:: miyor. Sayıklıyor, diye düçtlnfm. Onu ihbar etmek belki karımın nez « gue dinde itibarım yükseltirdi.» lar ilâve ettl: — Ne yapmak lâzım? Benim ona bir ihtarım kâfi gelir sanırım; Fran- sayı terketmesi vadini kendisinden kolayca alabilirim. Bu çareye ne der- gin? Romanya veliahtı Bir İngiliz kızı ile B. Viyelar, karısının — merhametli | evlenıy 'Oor davranması için kendisine istirhamda — Romanya kralı Karolün, — veliaht bulunacağımı — zannetmişti. Halbuki Prens Mihail ile beraber - teşrinisani verdiği cevap kendisini şaşırttı: içinde Londraya gideceği haber veril- — Bu çocuk sana istediğin gibi vü- mişti. İngilizce «Sandey Piktorlals iâde bulunmakta tereddüt etmiyecek Kazetesinin yasdığına göre bu ziyare- tir. Fakat tehlikeli çantasını kendisine tit prensin evlenmesile alâkası vardır. inde ettiğin zaman, gene ayni İşe de- Çünkü veliahtın İngiliz kral ailesin - vam ederek burada kalacaktır. Onu ce den bir kızlâ evlenmesi kararlaştırıl. Zalandırmak için tek yol vardır: Su- miştır. Babası ile beraber Londrada Çunu delillerile birlikle polise haber bulundukları günlerde düğün tarihi "':;:"— H Ce SEğ eı_lıe.ıı;iı olunacaktir. “SNoatej ğ 3 a 4 H ık:ıhk:::.? d dar biddetli ve a.' . Prens Mihall bugün on yedi yüşın- zimli göründü ki, —nihayet bu fikri da lfulıııımnludır. ndisine kabul ettirdi. Hemen o ak- — Diğer taraftan, bu senenin sonuna Sam birlikte polise bir mektup yazdı - kadar Londraya iki kral daha gide - İa cektir. Bınlar Yunan kralı Yörgi ile m::lyın Mişo tevkif edildi, yaban- Yuguslav kral nalbi prens Pouldür. ça ile =h er= tedarik euneko;l' Yunan ikralı dün Londraya — vaml o. sene hapse mahküm Ü. müştür. :î_:ihlını etalelağlaPea müddk | » Bünddü gürel de Bulgar kralı Bori- AraşahSl açılmadı. İsin Londraya gelmiş olduğunu hatır. adan zaman geçti; ve bir gün, Jatan gazete, bütün Balkanlı kralların Ten ftamamlıyan Adriyen Mişo- tngiltere ile temasta bulunduklarını ..du::"" Yerine döndüğünü —baber ssaret ediyor. K Viyelar bunu öğrenince karısına: atmiş YMalim ki bu dersten iştifade ni Slsan ve bundan böyle namu - ©a Te çalıştın, dedi, At kârısı kalâ hiddetliydi: Ma da fikir, diyordu. Onun ——— Bti e İvan Mojokin — Baştarafı B inci sayfada — Sesli film çıkar çıkmaz, kendisi bu sahada da gene bazı roller almışsa da, sanatdmamış olduğuna en açık delil| Ruscadan başka bir dül bilmediği için mı—'&,'.’:,“" dönmüş olmasıdır. yavaş yavaş hiç bir yerde kabul edil- » Sonraki günl «İmemeye başlamıştır. mnmmîl bur hlr:îı::î'h:i.d:ıîk:iı ' Şu anda Envalda sanatoryumda taratına Pulüyordu. Suzan, kendileri| yatan bu büyük film artisti müzayeka elexverilmiş olan adamin|içindedir. Maamafih o, bu vaziyette .ı,:n korkmakta haklıydı. Fa|bile hastalıkla ve mahrumiyetle pençe kadın evhamlarile uğ-|pençeye cenk etmektedir. Tüz sunLemay'l bir adam değildi.| — Bakalım bu mücadeleden Mojokin birinde, karısının noter galip çıkacak mıdır.? - Ancak, — Adriyen Mişo... Diye kekeledi. İg; hu şehir halkısdan beni sevm yelar l anlamak için yalandan bi: karısını bir kanepeye yatırdı, kâtip -| yordimi ölmüş göstermek İstiyorum. ÇANADOLU , “RAÂMAZAN — ——FIKRALARI ocanın oyunu Nasreddin hoca merhum bir — gün karısına: —Karıcığım-der-öyle zannederim yoktur. Ancak bu sevgiyi sonra muhafaza edip et saat Karısı, — Aman hocam -der- Allaha ema- net, genç yaşında kendine böyle fena şeyler yorma, daha sen 65 yaşını ye- ni bitirdin. — Karıcığım telâşe lüzum yok. Ben yyalandan öleceğim. — Vallahi sen bilirsin amma bu na herkesi iİnandırmak bilmem nasıl olur. |Şeflerden biri kaçmadan evvel, bir gazete muhabirinin 1 biraz yalandan ağladın m olur biter. — Ya ağlayamazsam. — O zaman ben de diri! — Peki hecam dediğin gi Ertesi gün memlekeltte bir — ş; çıkar.. Nasreddin hoca ansızın ölmüş! | Diya... Hocayı sevenler ağlamağa baş- | larlar, memleket baştan başa mateme bürünür. Hocanın dostlarından bir ikaç zat hocanın evine gelerek karısı- na beyanı taziyet ederler, — Baştmız sağ olsun -derler- hain- şire hanım hocanın ölümü bizi de si- zin kadar müteessir etti. Birisi ilâve eder: — Merhumün — teehiz ve tekfin masrafını ben vereceğim. Diğer biri atıbır; — Ben de türbesini yaptıracağım. Diğerleri de sıra ile söylerler: — Helvası, duası bana «i — Hatmini ben indireceğim. Nasreddin hoca yüzü örtülü, yar - ganın altında bu vaitleri dinler ve kıs kıs güler, Nihayet ev böşalır ve © &a. nada ahırdaki eşek anırmağa başlar, Hoca yattığı yerden yavaşea karısına, ı yadaki muhabiri gazetesine şu mü- him malümatı veriyor: Mat gelesi nihayet biraz vuzuh bul: tur. Perşembe 1938 Mars_ilya Polisi Şehirde kötü yola düşmüş olan çocuklarla kızların dosyası ortadan kaybolup gitmiş? Bazı Polis şefleri umumi evler işletiyorlarmış 5 . suallerine ne cevaplar vermiş? eee ERacan açır ea © yizinoda görmüş ve kendisine bazı &| İ(İsvaller sormuştum. Bana şöyle bir İcevap vermişti: — İyi amma dostum! Benim ti- caret yapmak hakkım değil mi? Ka- nun bana bu hakkı vermiştir. Mar- silyada dostlarım, sıkı fıkı konuştu- gum arkadaşlarım pek çoktur. Bun- larla ufak tefek ticaret yapıyorum. Herkesin bana emniyeti vardır. Dostlarımı severim. Onlar da beni sever, — Ya vazifeniz? — Onu kendi işlerimin içinde dahi mükemmelen yapıyorum. Me- selâ bir meyhaneci, polisin bilmedi- ği esrarı bilir. Ben de az çok Marsil- AŞ ee yanın bütün esrarını bilirim. a K zpolisi — — Lâkin bunlardan başka, bazi Bir Fransız gazetesinin Marsil -|söyleniyor. endişe verici işlere de el uzatmış bu- idare etmekle zengin olan polis şef-| lunduğunuzu söylüyorlar. —— leri bu sırada birer birer meydana Aylardanberi dedikodusu süren | çıkarılmaktadır. a polisindeki suüstimal me-| — Bu şeflerin içinde muhtelif po-| © İmüş-İlis şubelerine mensup — müfettişler| ' *attım. Vi p N İvardır. Ezcümle Trican adını derhal| - — Kapının önünde duran” şu Dâhiliye nezaretinin emrile hare / ortaya koymak lâzımdır. Bay Tri-|lüke ötomobil sizindir. sanırım? — Anladım. Lâkin bu teşebbüs- lerimden derhal vazgeçtim ve hisse- kete geçen emniyet koöntrolleri ve 'can Marsilya polisinin açıkgöz, ya- — Aman karıcığım -der- şu eşeğin yem zamanı gemiştir. Arpasını suyu- nu ver de ağzı kapansın Tam bu sırada hocatün hiç sevme. diği mahalle imamı gelir. Sahte bir teessürle — Hemşire hamm -der- başınız sağ olsun cümlemizin akibeti budur. He- pimiz bir gün bu yolun yolcusuyuz. Merhum zaten yaşını başını almıstı. Birçok tülebeler yetiştirdi. ne mutlu onal,, Sen şimdi kendini düşün; bu genç yaşında ne yapacaksın? Merhum bir irad bırakmadı, ne ile geçinecek- sin? — Hakkın var imam efendi, mer - hum hali hayatında beş kurüş - bir tarafa atmadı. — Hoca ölüp bu fani dünyadan kurtuldu; yaşayıpta sanki ne yapa -| caktı? bizzat urmumi kontrolör B. Monda- nelin başkanlığı altında çalışan me- mürlar Marsilyada işe başlamışlar. dır. Müh im olan nokta, köntrollerin Ldaba, aslarda müşkülâtla kı İşılaşmalarıdır. Meselâ, merkez komiserliği dairesinde ara- nan bazı dosyalar bulumamamıştır. Bu suretle Marsiyada — bulunan kötü yola düşmüş çocuklarla kızlar bir anda ortadan kayboluvermiştir. Çünkü dosyalarda bunların isimle- fi, bulundukları yerleri, ve işlettik: Teri evler ayrı ayrı - kayıdlı imiş. Bu suretle, polisteki asıl —şikâyetin ip ven da elden kaçmıştır. Merkezdeki en sıkı araştırmalara rağmen hususi evlerin dosyası el'an bulunamamıştır. — Marsilya - polis — Amarni öye söylemeyin, bu kadar| Müdür muavini ile, I_M:"*'Y" polis senelik zevcim idi. Bir ac: sözünü |/ Müfettislerinden bazılarına, işten işitmedim, bans hep iyi müamele ya- |* Sektirilmiş. bazılarına da mecburt pardı. — Ne çareki senin akibetini hiç Şünmedi. Böle açbiilâç bıraktı. Böyle kocalara hiç acınmaz, Hele sen merak etme, şu cenazeyi bir kaldıralım, se- nin de tecssürlün geçsin, İnşallah e- kisinden daha iyi rahat edersin, ce - nabi hakkın emrini yerine getiririz, olur biter. İmamın bu sözlerini dinliyen hoca fena halde sinirlenir, Fakat sahreder. Kadın, imamın son sözü —üzerine sorar: — İmam efendi, ne demek istiyör- aunuz? Sözlerinizden bir mana çıka- ramadım. —ayet sarih ; seni başgöz ederiz, hem yalnızlıktan, hem de sıkıntıdan kurtulursun. — Kiminle başgöz edeceksin? — Canım bu da &ual mi ya, benim bekâr olduğumu bilmiyar müsun?. Hoca dayanamaz yataktan #w- lar, & — Pazar ola imam efendi, der. İmam hocanın sağ olduğunu gö-| rünce afallar, kalır, Aralarında şu | muhavere geçer: — Hocam, biz seni ölmüş biliyor- duk. Herşeyde lâtifeciliğin malümdu. Fakat ölümle de Jâtife yapacağını kim | hatıra getirirdi? — Sen daha maksadımı anlıyama- din mi? Dostumü düşmanımı anla - mak istedim. — Vallahi, ben senin öldüğüne i « nanmıştım.. — Görüyorsun ya, sapa sağlamım, Defol evimden ölü soyucu mendebur herif, mezuniyet verilmiştir. Gene dikkate şayan olan mesele, dahiliye nezareti kontrollerinin ifa- ine müracaat ettiği — polislerden hiç bir kelime sızmamasıdır. Marsilya polisinden ekserisi, ma- ceraet şeflerine tamamen hağlı ola- rak hareket etmekte ve suiistimal meselelerine dair hemen bir şey söy- Tememektedirler, Ancak mesleki şeref ve haysiye- tini korumak istiyen namuslu polis- ler; kötü evleri müştereken idare ederek onlardan mühim miktarda para sızdıran ve hatta bizzat ev sa-. hibi olan polis amirlerini ele vermek te hiç tereddüd etmemişlerdir. Nihayet, kaybolan dosyanın ana hatları meydana çıkarıldıkça sulisti. mal şebekesinin gittikçe büyüdüğü ve bunu endişeli bir renk aldığı mü: şahede edilmiştir, Kendi vresmi vazifelerinden ma- da ticaretle, ve husust umumhaneler ölmüş Zannederek türbesini, holva- sUy, cenaze masrafım — vadedenlere fatura çıkarır. Ve şu garip cüm- yazarak kendilerine gönderir: Eşraftan.... Beyefendiya Merhum ve mağfur hoca Nasred- dinin techiz ve tekfin masrafı. Kuruş kışıklı, atlet vücudlü ve çok güzel konuşan bir uzvudur. Diğer ticari işlerinin hududuyu bilmemekle beraber, müfettiş Tn-ı sanun Marsilyada üç bü e- kar-İşi ve gazinosu olduğunu söylemek ki, mahkemeye girecek Marsilyaİmeseleyi biraz aydınlatır kanaatin-|başıma ben değilim. Benimle bera- deyim. Trican kaybolmuştur. — Evet, bu otomobil - benimdir. Bir yerden ucuz bulup aldım. — Bay Tricon! Tahkikat aleyhi- nize çıkarsa ne yaparsınız? — Tahkikat ihtimal ki aleyhime çıkabilir. Lâkin şunu iyice biliniz olan . tek ber bir çokları da oraz1 boylıyacak- Kaçtığı |lardır. Bunların içinde, asıl mesül Ben onu geçen pazar günü bir ga-İolan şefler de vardır. Fransada — * — Baştarafı 6 ncı Sahifede — Bununla berabor, devlet hususi sa- nayi müesseselerinin karşısında bu- lundukları birçok saruretlerden uzak tır. Meselâ, otomobil — fabrikatörleri İ müşlerinin zevkine tâbidirler: Müş- | leri “otomobilin ön kısmının — şeklini veya fenerin, çamurluğun — üzerinde olmasını beğenmez Ve o modeli almaz. Halbuki devletin karşısında böyle bir müşteri yoktur. Devlet senede yüz bin gaz maskesi yapan bir fabrikayı bir kanunla mil- Nleştirdiği zaman, husasi sanayi mücs seseleri hayatında büyük bir tesiri do kunatak hata işlemektedir. Çünkü ye- rine bir yenisini kayacağı halde bü fabrikayı âtalete mahküm etmektedir. Bu tarzdaki buhranın üzamaması. na âmil hedir diye düşünürsek en son olarak her derecedeki mesuliyet his- &inin ortadan kalkmasını, buluruz. Bir imalât atölyesi müdürü döküm - hane ihtiyaçlarını bildirdiğzi - zaman memnundur. Dökümhene müdürlüğü Ge rökabet hlasi ile, malzemeyi de mü- | Balt şeraltle verecek olan firmaya iha lede bulunduğunu nezarete bildirir - ken memnüniyet duyar, Nazır — veya hezaretin diğer bir adamı da — böyle bir. muameleye imzasını — koyarken Memnun olür. Bütün buların neticesi olarak — ta İbir sanayi sahibi tam iflâs edeceği sı- rada bankadan yeni bir avang alabi » lir, Devlet eğer hususi menfaatlerin ya- pacakları bir birlikten — korkuyorsa || -ekteriya böyle bir tehlike görmek | bir babaneden ibarettir— diyebiliriz ki elinde, kendi xilâh fabrikaları ol. 250 Merhumu mezarda borçlü — yatır- mamak için kütfen balâda yazılı 250 kuruşu ben duaçınıza göndermeniz mercudür. efendm. Elmerhum zelmağfur Nasreddin Hoca bunu müteakıp, - kendisini 8s.G. duğu çin ileri aürülen flatleri — kon- trol etlecek bir vasıtası vardır. Fakat, kuvvafli bir husust sanaytin muhafazası silüh imalâtında — feünin son trakkilerinden istifade edilmesi ve kısa bir zaman zarfında yeni modelle- rin yetişlirilmesi isteniyoran mulak — kak lâzımdır. ( AĞT F Karşıyaka Şemikler köyünde İTam tesisatlı bahçeve ba; istiyenler okusun Karşıyakanın Şemikler köyün- de altı dönüm kadar siyah üzüm bağ, altı dönüm kadar muhtelif, meyva ağaçları, yirmi dört dö - nüm kadar sebze yetiştirmeğe çok elverişli bir ikamet edilecek ev, hayvan damı, samanlık, 9| beygir kuvetinde muntazam mo- tör, yük arabası ve hayvan icarla almak istiyenler Aydın hattı sey- yar muhabirimiz bay Yusufa mül racaat etsi Mektep kitapları Ik,orta ve lise kita, |Jları en iyi şartlar ile avuz kitaphane sinde satılmak- ; tadır Öperatör Cemil Oral Memleket hastanesi eski operatörü İzmire avdet etmiş olup her gün öğleye kadar Gündoğdu — Fransız| hastahanesinde öğleden sonra Bi rinci Beylersokağında — No. 42 da hastalarını kabul eder. Telefon: 2252 — Hastahane ” Telefanı 2310 — Klinik Telefon: 3350 — Ev.

Bu sayıdan diğer sayfalar: