26 Kasım 1938 Tarihli Anadolu Gazetesi Sayfa 7

26 Kasım 1938 tarihli Anadolu Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

SAHİFE v KŞDA TERTR AD N | ÇİMDİKLER | Kabiliyet 'Terbiye ve ruhiyat, insanları ken- di yaratılışları ve kabiliyetleri kametinde çalışıp yaşamağa sevke- der. Bir takım istidadlarımız, bizim farkına varmadığımız bazı huyları- mız vardır ki, onlar, gölge gibi ete- ğgimize yapışmış; hiç durmadan bi- le beraber yürürler. Huy ve mizaç kolay kolay değiş- mez. Çünkü huyumuzun içinde, kör olası bir zevkimiz, kahrolası, bir te- fahürümüz vardır. Hele istidadın rolü, hele bu ye- zid şey?.. Meselâ ben, belki hayat sevkedin- ©e bir amele olurum, bir hammal olu- rum, Fakat meselâ, bir patron ola- mam. Sermaye ile iş gören, hesabını, kitabını bir ticaret ruhu içinde tan. zim eden adam, olamam. Bu ayrı bir istidad ve kabiliyet işi. dir. Meselâ bir bakkal olsam, bütün bakkaliye eşyasının raflardan, çuval- Tardan, paketlerden vesaireden fırla- yıp birer birer başıma inceğini sa- nırım.. Fakat ameleliğe gelince, istidad da İatemez ya, boynumu büker, kolla. rımı sıvar, hiç durmadan çalışırım.. Evet, istidadı kabiliyetin oyna- dığı rol çok mühim.. Meselâ; ben be- lediye reisi de olamam. Hekim de olamam, zoraki şair de olamam. Ben, içimdekini söylemek isterim. Sözlerimden çoğu, benim doğrulu- ğuna İman ettiğim, — fakat beni sık sık kasırgalar içinde bırakan şeyler- dir. Ben, başka türlü olamam. Ben, şurada ağız dolusu - birisini çekiştirirken, © zatı yanı başında gö- rünce: — Şimdi medhü senanızı yapıyor- duk. Diyenlerden olamam. Fakat itiraf ederim ki, bu olama- yış keyfiyetleri, beni sık sık kazaya da uğratmıştır. Belâya da.. Bir parça elestiki olabilmek, eği- lip bükülebilmek, şöyle Kâlıp değiğ tirebilmek, huyumun taban tabana zıddıdır. Halbuki, bu kabiliyetin, |da bu istidadın, bir bakıma faydalı ol duğu zamanlar da vardır. Ne çare ki, ben olamam, Huyumuz, kabiliyetimiz, istidadı. mız, hayatımızda bu kadar mühim ve mücessirdir, can çıkıyor, huy kalını kımıldafmıyor. Huyumuz bazan belâdır, bazan sandet.. Bana da ters tarafı nasip ol- muştur. ÇİMDİK VİT1EL TUZU Nekris, romatizma, kum sancıları 'na karşı mide kara ciğer ve böbrekle-| ri temizler. En ucuz maden suyu elde edilir. Umum? harpte Amerika entelicens — servisi Son dakikalarda otrafına slan le- ventlerine şöyle de — Karaca Haaanı re! den daha üstündür. Sonra Karacaya dönmüştü — Oğlüm boş yere kan dökme, si- lâhsız ve yoksullara ilişme. Hele kız ve kadınlarla düşüp kalkma. Her za- man düşün ki, yalnız şu iki yüz can değil, bütün Türk kıyiları ve Türk gemileri sana emanettir. Leventler, yıllarca ken ilerini zafer den zafere götüren bir reislerini kay- bettikleri için üzülüyorlardı. — Fak, önun yerine geçen de bir kaç sâat ön. ce onları ölümün pençesinden kurta- ran; sahiden er bir delikanlıydı. İçle- rinde reisliğe ondan daha lâyık olan yoktu. Karaca Hasan Reis kaşlarını çata- rak söyleniyordu: — Eh, hepimiz bu denizde oldukça elbet onlarla da karşılaşırız. DENİZ TUZAKLARI Deniz havası ve savaş Herek — içi pel gelmişti. Az zamanda gelişmiş, gerek gemicilikte ve gerek — topçuluk ve savaşçılıkta Ön safa geçmişti. Ge- micilerin urasında ve adalarda dolaş, dolaşa — Yunancayı çok — güzel öğ- renmişti, Karaca Hasan Reis buraları gok iyi bilen ada balıkçılarından beş kadarını da gemisine — almıştı Her akından sonra ellerine pek çok pa- ra geçen leventlerin aralarında bulun- mak herkesin can attığı bir şeydi. Za- ten Türk gemicilerinin yerin ahaliye fenahk yapmamakta devam etmeler! onları günden güne halka sevdiriyor- du. Zira gerek Venedikliler, gerek Ro- dos şövalyeleri pek kaba ve insafsızca hareket ediyorlardı. Hele Katalan kor- sanları birer canavardan farksızdılar, Dinç ve genç adamları, genç kızları, zengin adamları alçakça baskınlarla Hle geçiriyorlar, ye bir pazarda satı- yorlar, yahut dolgun para karşılığın- sahveriyorlardı. Fakat — sahveril- mişler bir kaç zaman sonra gene bir gece yataklarında rahat rahat uyur. ken kaldırılıp enginlere götürülüyor- lardı. Sirasile Hamza ve Yunus beylerle İsmail paşalar kumandasında adalar denizine çıkan Türk donanmaları, bu- radaki halkın namus ve parasını koru- makla meşguldü, Henüz Türk idare- gine geçmemiş ve dükalar yahut prena- letle idare olunan Midilli ve Limmi gibi adalar ahalisi de Geliboluya adam- lar gönderiyorlar, başlarına bir Tüyk valisi konulmasını — yalvarıyorlardı. Limmi adası böyle bir urzu — üzerine bir Türk aâncağı haline kormuş, Ham- za bey, Boğaz önündeki Adaların da ilâvesile oranın beyliğine tayin © Mişti. Yedi yıl içinda genç Herek Ka- nes adasına üç ateş kayığı ile bir gece baskın yapmış, yedi Katalan gemisini cayır cayır yakmıştı. Kendisi, arka. daşlarile birlikte hiç birinin burmu bile kanamadan yüze yüze geri dönmüştü. Fakat Adalar denizinin korsanlığa pek elverişli oluşu ve mal bulunuşu Ka- çi on A CASLIS yaptım o ben (ANADOLU) | Wi b aa alanların diğer gemilerini de buraya şekiyordü. Öyle zamanlar olmuştu k yurada kırktan fazla korsan — gemisi toplandı. Hattâ papanın bin dört yüz *K altıda Venedik Kardinalı Lui İs- tutuyordu. Hattâ sonunda makla beraber o gece lamıştı. Zaten haberler almak üze: Karı itriyordu. c Terek başka bir sefer kendisi gibi n kadar arkadaşla birlikte ve küçük sir kayıkla Sığrı limani ağzına geldi Midilli dükasının gizli yardımiyle bu imana giren üç Katalan gemisine doğ- ru ellerinde baltalarin vüze vüze yak- laştılar, Gemllerin karınlarımı balta ile delerek batırdılar. Onlar döndük. eri zaman Karaca Hasan da — Here- ke'in kayığı yamına gelerek güverte- lerine kadar suya görmülmekte olan ko- sltına kin deniz sevgisi, Kaya bağlılık ve vazife aşkı daima tarafından de görüyordu. Yokladığı zaman on- e. man ların hemen hemen he yiflerine, kadına, f: ünin de kı para; za tekneleri « r top nteşi künlüklerinden anlfyordü. aldı. Yüzlerce korsanı sında öldürdü. # Herek, kendisi gibi en genç olanlar- Jat yirmi dört kişiyi ayırmış «canlı gülleler» diye bir müfreze kurmuş! Rampâ yaptıkları zaman sahiden her yam birer ölüm çarkı ile çevrilmi hirer gülle halinde düşman gemi: ) gülle ve su ara ötürü Yenildik. nin de böyle bir ölümle kargılaşacı ğımı düşünerek gemisini tek bıra olan |3 ıl sonra bir kadırga ile iki kı litadan Ügörünce azraili görmüş gihi korku: rtüvertesine fırlıyorlar, ortalığı kasup| bulunuy kavuruyolr Son x larda Midilli düka: e arlık yiğitler ara-|Nikola Kastalozo, birlikte hükümeti sında Karaca Hasan reisten sonra sa-|idare ettiği yılıyordu. Allah esirgesin ammı 'se bir şey olursa yerini durür. Diyorlardı. Hattâ göyle diyenler de pek çakta:|rıyorlardı. —Bu Karacadan da bhask ktı.| Adalar denizine büyük bir fi En korkulu işleri, bir çocuk ak- göndermeğe de rlanıyorlard Va oynar gibi yapıyor. İçetiâk) ta (Kazıklı Voyvoda) öz. Bunlardan başka vakit vakit ba-|rine giden ikinci Mehmedin lıkçı satıcı kılığına girerak adalarda- çok kalacağını umarak, önun yokl ki kasaba ve şehirlerde orada düşmanların hazırlıkları, tu-|nıyorlardı. Midill zakları, düşünceleri hakkında bilgi-|da ler topluyordu, Karaca Hasan reis ise kendisini büsbütün denize vermiş bulunuyor- du. Kuyuda korkunç zamanlar ge- çi geceden sonra tekrar oraya nlarına çok yüz veriyor, aptığı yardımı çekinmiyorlardı. Venedikliler Morada işyan çık ak bü döl- dükası Nikolan & bü işi anlamak Üze Şimdi ne olacaktı? Klaus Çelleri dan gaşırmıştı. Fakat reix ile teması neden tehir edilmişti? Çeller Klausa neler söylemişti? Taksi otelinin dönememişti. Kaya rejsin öğütlerini | YtKit bırakmadan: kurtul- Aspazyaya diren kapılmış olduğu için kendisini azar. karampa kumandasında gönderdiğ' İgönderdiki adam — Androsun Pat m sekiz büvük gemiden ibaret filoya | mostan çıkıp gitmiş olduğunu, karı- tamam kırk tane Kata korsan ge-|sımı da boraber götürdüğünü öğre KOK katünlağ Bünereyonl Orada daha çok kalmayı kor- Adalar denizi bur korkusuy bulmuş olmalıydı. a Hasan rels kendi kendini azarlamakla beraber o güzel kızı ve onunla geçirdiği tatlı zamanları ha- tırlamaktan da kurtulamıyordu. Lâ- reisin son sözleri, levendlerine karşı duyduğu stün geliyordu. Adalar denizinde türeyen Türk korsanlarının birer ikişer düş- mahfedildiklerini Bununla beraber bir gün kendisi- çalışıyordu. Reis oluşündan 'et küçük bir filo yapmalş kardeşi Deminiki öldür-|met imiş al, sana., Üştü. Aymi zamanda Katalan kor- onlara açığa vurmaktan orada dolaşıyor. İğunda büyük işler göreceklerini sa- illiye yolladı. Herek, İnce ilisinı alarak|rışlar duyulayor, oklar atılıyor, as. imiş gibi şehlre gir- kerlerin ve zabitlerin Piyetro o düşünce ile bir taksiy bindi ve otele avdet etti. Fakat otel- de daha garip bir hâdise ile karşılaş- kapısma vardığı 26 İkinciteşrin Cumartesi 1938 Meşhur müzisyen Toskanini Gezl | /rkçılık nazariyesini T protesto için İtalyanı lıktan ayrıldı Ertesi akşam en me: nesine gitti. Baş köşeye Meyhaneci: ur meyha- ılda, — Efendimiz, buranın sahibi var- dir. Dedi. — Kimdir? — Büyük bir senyör.. — Burada en büyük senyör en çok para verendir. — Bir gürültü çıkar da aize zarar gelir diye söylemiştim.. Çok geçmeden senyör kapıda gü- ründü. Yanında iki de asker vardı. Herek ile iki arkadaşını köşede gö- rünce meyhaneciye döndü: — Buraya kimse oturmıyacak di- ye söylemedim mi sana? — Şey, efendimiz.. Şimdi kalkar- lar.. * Toskanini Nevyork, Teşrinisani — Devrimizin büyük — muzisyenle- rindan İtalyan Toskanini, nihayet Herek, meyhanecinin söylemezine İtalyanlıktan istifaya karar vermiş- tir. Buna sebeb, kızlarından hirisinin bir Musevi ile nişanlı bulunmasıdır. Toskanini, mükerrer defalar ce- miyetlerde, salonlarda ve ilim mü- arkcılık nazariyelerini protesto etmiş ve on- ların Yahudilere yaptıkları şiddet ve zulümden dolayı mütemadiyen şikâ- yet etmişti. — Boş yere yorulma! Kendisi kal- Dedi, Ciniviz zabiti iki askere emir ver- di; İki asker yaklaştılar. Fakat ikisi de karınlarına yedikleri birer tekme ile kapmın eşiğine yuvarlandılar. Senyör kılıca davrandı. Meyhaneci yalvarıyordu, ona sordu: — Kimdir bu? — Senyör Gatano.. — Kimin nesii .. — Dükanın saray bakam.. Senyor Gatona bağırdı: — Bir asker olaydın seni düelloya çağırırdım. Fakat dua et ki sefil bir atıcısın. Son sözümdür; — Buradan köpeklerini de alarak çıkıp git, yok- sa üçünüzü de birer köpek gibi.. Meyhanenin içi bir iki dakikanın içinde boşalıvyermişti. Herek yanın- daki delikanlıya fısıldadı: * 4 İnde"AN” Git kayığı hazırla. Şimdi geliyoruz. Bu sözleri Türkçe söylemişti. Senyör Gatano kendi kendine: — Birisi yıldı.. Diye düşündü, Sonra homurdan- Te E esseselerinde Almanyanın n- Herek Toskanini, bu yılbaşı Avustur. yanın Salzbourg şehrine gidecek ve orada bir muzik idare edecekti. Avusturyanın Almanlara ilha - kını duyan bu musiki üstadı, Salz- bourg'a gitmekten vazgeçi Şimdi haber aldığımıza göre Tos- kanini Amerikalı olmaya karar ver. miştir. Bunun sebebi, — İtalyanların ırkcılık nazariyelerini benimsemiş olmalarıdır. Memleket hastanesi | başoperatörü M. Nuri Arkan Adres: İkinci Beyler sokak fırın karşısı.. Kabul saatları 3-7 — kadar. Tele: muayene- hane 3125 ..Evi — 2980 işitiliyordu. Karaca Hasan reis bunu pek se- vinmişti. Çünkü Anadolunun kıyılarının kar şısında her zaman düşmanlara ya- taklık eden bu İki yüzlü Ceneviz goy- suzu için artık kürtuluş yoktu, Esir- den Midilli dükasının bütün dalave- relerini öğrendikten sonra bir kalita ile Geliboluya gönderdi. Fatih, korkunç bir adam olan ve Türk kumandanı Hamza bey ile ar kadaşlarından başlıyarak bütün esir. leri kazığa oturtarak ölünceye ka- dar bırakan Kazıklı Voyvoda (Ora- iği| Birkaç saniye aonra Senyör Gatanoyu |kol)un yurdunu bir kasırga gibi ta- omuzlayarak dışarıya fırlamış, z İradı ve döndü. Sonbaharın yaklaş. kenarına, kayığın bulunduğu tarafa |masına rağımen Venediklilerden da- doğru uzaklaşmıştı, arkadan bağ-|ha çabuk davranmak - için Midilli ni k- &- — Vay, Türk imişler.. Hâlâ bura- yorsunuz ha.. Eski günler geçti artık.. Siftah yapmmak şimdi kıs- Diye bağırdı. Ayni zamanda uzun ve aivri kılı- cını Herekin göğsüne doğru bütün hızla dürttü. Lâkin Herek daha er- ken davranmıştı. Önündeki bir kavrayışta kaldırmış, — mağrur senevizin kafasına fırlatmıştı. Sonra şişelerden birisini yerden kalkarak saldıran askerlerden birinin beynine Çarpmış, cansız yere sermişti, diğer- a-İleri kaçmıştı. Şarap bardağını da beziryağı kandiline vurunca ortalık xn |katran karanlığıma gömülmüştü. ü masayı dı. a. re üzerine geldi.. koşuştukları (Sonu var) Doktor Demir Ali larına gitmek üzere kol kola girdiler ve merdivenleri çıkamağa başladı- lar. Emilya odasında yapılan taharri- yatı Piyetroya söylemekten çekinmi- Amerika entelicena servis kumandanı - 25 - tasında bırakarak ayrıldılar. Piyetro onları caddeyi dönünceye Yazan: (Tomas Conson) Birahanenin önünde duruyorlardı. O arada Çeller Piyetrodun müsaade istedi ve doktoru bir kenara çekip bir|kadar takip etti. Ondan sonra ne | #eyler söyledi. Piyetro sarfettiği dik- bilmediğinden kate rağmen konuştuklarından bir ke-Javdet etmek için yaya olarak yala öteline yapacağını — Acaba! Şimdi yalnız bulundu- gum bu dakikada takip ediliyor mü- yum?. Olabilir, Diye düşündü. Ve bunu tesbit et- mek istedi. Evvelâ büyük mağazala- rın vitrinleri önünde durmağa başla- dı.. Anide geriye dönüyor, bukıyor- du. Tesadüf ettiği birahanelere giri- yor, ayak üstü birer ikişer bira İçi- yordu. Sonra da tenha, dar sokak- lara dalıp çıkıyordu. zamaan kapıda bekliyen Emilya Pi- yetroya görünce hiç kimseden sa- kınmadan üzerine atıldı ve ağlıya- rak onu öpmeğe başladı: — Sevgilim.. Sevgilim diye söy- leniyordu. Piyetro Emilyanın bu' harketinden telâşa düştü. Ve ne yapacağını şa- İyordu. Yalmz onu hatırlamış olmak maksadile: — Odama gidelim - dedi - orada beklemediğimiz bir garabetle karşı- laşacağız. Hakikatte bu vaziyet hatır ve ha- yallerinden bile geçmezdi. Onun için Piyetro sevgilisinin odasına yirdiği şırdı. zaman hayretten ağzı açık kalmıştı. Emilya ise ağlamakta dı edi- ş yordu. YAT z L KSN — Odamı tahari etmişir dedi. Avrupada tetkik seyahatinden gelmiştir. Hastalarını her gün muavenehanesinde kabul eder. “ANADOLU — Günlük siyasi gazete Sahib ve Başmuharriri HAYDAR RÜŞDÜ ÖKTEM Umumt neşriyat — ve yazı işleri mü- dürü Hamdi Nürzhet Çançar İDAREHANESİ lime bile işitemedi. Biraz sonra Klaus yalnız — olarak bekliyen Piyetronun yanına geldi ve kekeliyerek: —Dostum bu ukşam için randovü Yerine şimdi gidemeyiz.. Yarın haber Veririm, Şimdi mösyö Çeller ile gidi Yorum. Dedi. O arada Çeller de yanlarma geldi. ;'_er ikisi de Piyetroya hayırlı gece- çıktı. Ona göre plân kurmak şünmeğe ihtiyacı vardı. Piyetronun ba mülükatla — tesbit ettiği yegüâne nokta, adım adım ta- kip edildikleri idi. Bunun - için hiç şüphhe etmiyordu. Çeller onları kim bilir ne vakitenberi takip ediyordu. Klausun Piyetroya karşı itimadla hareket ettiğini ve randevuyu unut- tuğrunu görünce müdahale etmiş olu- için dü- İki saat süren meşakkatli bir yü- rüyüşten sonra takip edildiğini an- ladı. O kadar maharetle takip edi- liyor ki onu takip eden şuhsın çeh- İreğini, hatta umumi vaziyetini bile lâket geldiğine hükmediyordum. tefrike muvaffak olamadı. Sözün kı-| sası gölgesinden başka birşey gör- acele taksinin parasını müyordu. oldu?., İmilyayı otel içine sürüklemeğe çalı: — Beni iyice teşhis edemedilerse tı. Nihayet içeriye girdiler. Emilya bile benden çok şüpheleniyorlar. bazan ağlıyor, bazan da gülüyor. Demek ki oyunumuz alâka uyandır- — Piyetro sevgilisini memnun etm Hlkeiki'Ni — Fakat bu telâş ne?.. Sana ne — Sevincimden ağlıyorum.... Çün- kü avdetin geciktikçe başına bir fe- Piyetro hem soruyordu, hem de vererek E-|vet edecek en ufak bir iz bile gör- Fakat Piyetro artık herşeyi anla- mişti. Ve Emilyaya, bir fevkalâdeli-| nazarı dikkatini celbedip etme- diğini sordu. Bunun üzerine Emilya, odasının vaziyetinin nasıl bulunduğu- nu anlatmağa başladı. Şüphesini da- İzmit İkinci Beyler soka'c CHalk Partisi binası içinde Telgraf: İzimir — ANADOLU Telefon 2776, Posta kutüsu: 495 ABONEŞERAİTLCİ Yallığı 140), alt aylığı 8) kuruştur Yabancı — memleketier için — senelik #bone ücreti 27 İiradır ANADULU MATBAASI S 6 ş-|memişti. Piyetro kısmen kendini — kaybet- İmişti. Ne hüküm vereceğini bilmi- SÜD aa indlkk vi

Bu sayıdan diğer sayfalar: