15 Aralık 1938 Tarihli Anadolu Gazetesi Sayfa 5

15 Aralık 1938 tarihli Anadolu Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

biri ardından uteşlıymk teranne kâh|gi birisinin kıskançlığına ve kini: yasını sel uğradığı için bir gece sessizce boğu- — Kara Mıııı Dosdoğru Hasan|lup atılanlar da çok imiş. beyin kadırgasına.. Aborda olacağız.| Sevdiği için, ölmek istemiyordu.. Dikkat., Eski ustamız da manevra-| — Fakat onu zorla ele geçirmek is- mız! beğensin.. terlerse, sevmediğine kendisini ver- Karaca Hasan bey kadırgasının|mektense ölmeyi daha kolay bulu- kıç kasarasında, işlemeli kırmızı çu-| yordu. hadan bir tente altında süslü ve yu-| Böyle yapacaktı. muşak sedirlerden birine oturmuş-| Top seslerini duydu. tız Buna hakı vardı, çünkü sıra iti-| Kadırga durmuştu. barile Derya kaptanından sonra -| Fakat, omurgaların üstünde ufa- nun adı anılırdi.. cık iki delikten başka hava alacak bir| ** — Bu gönüllü kadırgası olsa ge-İyer yoktu. Oradan da ancak gökyü- rek.. Kimdr acaba? zünün mini mini iki parçası görüne- Diye geminin reisine döndü. — |biliyordu. , Topal İbrahim haykır-| — Solmuş ve sararmış olan yüzünü di: ıvuçlınmn içine aldı. Başını, gemi- — Herek reisin kadırgası.. min kalın ornurgasına bıraktı ve ge- Karaca Hasan bey yerinden hop-İne sessiz sessiz ağlamıya koyuldu. ladı, — Yolun açık olal.. — Vay, şu bizim Herek ha!. Yap-| — — Uğur ola.. tığı büyük işleri duyduk. Görmevi Eski ve yeni levent reisleri, bir- pek merak ediyordum. Ne tesadüf!. |birlerini son defa böyle selâmlıyarak Hemen kıç kasaranin küpeştesi-|ayrıldılar. ne dayanarak kendisini selâmlıyan| — Borda nizamında giden kadırga- gönüllülere ve onların önündeki|lardan her birinin hizasından geçer- genç ıdnüll(l ıeuıne bıh ken o gemideki askerler Herek reis İki gemi aborda oldı ile levetlerini coşkun bir surette al- Karaca Hasan bey onu kucakla-|kışlıyorlardı. dı: Herek reis Tinos limanına girdi- — Venedikli 'dostlarımı pek çok| ği zaman kasabada hiç bir kargaşalık faka bastırıyor, canlarını incitiyor |olmadı. Her zamanki gibi karşılan- muşsun| Biraz da bize bırak. Bu ka-|dı. Fakat halk şimdi onu daha bü- dar hazırlığı yaptıktan sonra yapa-| yük görüyordu. Çünkü Cüzamlılar cak iş, dövecek düşman bulamaz -|adasındaki zafer, onun o zamana ka- sak yazık olur.. dar kazandıklarının en büyüğü idi. *« Diye'gakalaştı ve sırtını okşadı. | — Herek reis, hemen karaya çıktı Sonra: Orada toplanan halkın arasından ilk Haydi benimle gel.. İstanbula | rasladığı bir delikanlıya şöyle sordu: götüreyim. Padisaha ve sadrıazamo | — Andros nerede? tanıtayım. Bir fila lıumındııu olur- — Öldü. sun.. — Öldü mü? Dedi, ş — Evet, — Beni bıııgls reis.. Acele bir| — Ne zaman? isim var.. Hem burada iyiyim. Ağrı-| — Bir ay oldu bozda'bulusuruz gene.. G Evi netedi'opnim Bizl'craya Bu sırada zavallı adalar güz-li de | göl ayni kadırganın baş altında, elli ka- dar genç kızla bir arada bulunuyor- du. Ağlıya ağlıya gözleri şişmisti. |dı. — Anneciğim.. Ah anneciğim..| Rum delikanlısı öne düştü ve be-. Sen ne oldun? Neredesin acaba? Hiç |raberce yürüdüler. olmazsa 'beraber olaydılı. Herek Reis söylelüsünüyordu: Diye inliyordu. K b — Zavallhı Adalar güzeli! Demek Sonra şöyle düıünüyoı—du: ki babasız kaldı. Kimbilir ne kadar ü- — Herek reis gelmedi. Omunla İzüldü ve ağladı. Onu avutmak için hiç Buluçımıyınk miyım? Banalneler söylemeliyim? Annesi nasıl geliyor ki beni seviyor o.. Beni arı-|kadındır acaba? yacak!. Lâkin iş işten geçmiş olmı-| —Androsun karısı şimdi evde mi- cak mi? dir? TE>Bidimk” öörüyünd giren” ERlIR L PNti C vöibden. hi akkazi meraklı ve esrarlı hayatlarını bir|Kimse ile konusmaz.. Bugünlerde masal halinde şundan bundan dinle-|İstanbula gitmek için hazırlandığını mişti. Orada padişahın veya şehza-|söylüyorlar. Bir gemi bekliyordu denin gözüne girerek büyük bir sul | — Yaaa.. Ne yapacakmış orada? tan olmak da varmış. Padisahı veya| — Güzel Halkiyi götürdüler de Sağında İnce Ai, solunda Kara Müusa ve arkasında sekiz levent var- «e13-- — Sakii, sevimsiz ihtiyar kız ha?.. Ayol şu Naciyeye bir baksan: ©, sultanlara nedime olmağa lüyıktır. A, yayrum, kızım!.. Anahtarla rımı almamışsın.. Haydi kuzum git te şunları getir... Tuvalet masumur üstündedir. Hem, lütfen banyo odasına da geç.. Hava gazinı söndürüp söndürmediğime bakıver.. — Baş üstüne-efendim.. Naciye, evvelce endam aynasının karşısında talim edip kendine pek yakıştırdığı bir tavırla ayağa kalktı ve yürüdü. Adnanm, arkasından baktığını hişsediyordu.. Genç adam, hakikaten, annesine yaklaşıp: — Sahi seninki fona değil.. Dedi. — Adnâncığım, bak.. Sakm ba, bu kıza fena — muamelu etmel.. O' senin bildiğin alelâde kadınlardan d_ğiL. Kendisine sadık bir aile dos-. tumuz muamelesini yapmalısın.. ç — Peki, peki, üzülme.. Naciye, tekrar belirdi. Adnan, kendi kullandığı son model ötomobilini garajdan çıkarmağa Kgitti. Bedia hanımefendi, hemen, nedimesinin kulağına şu sözleri fı- sıldadı: YAZAN: Kadircan Kalîı Yolunuz açık olsun Eski ve yeni levent reisleri, biribirlerini son defa böyle selâmlıyarak ayrıldılar Herek rels de prova taplarını bir-(şehzadeyi kızdırdığı yahud her han-onu kurtaracakmış.. Zavallı.. (ANADOLU) ||Almanyada Yahu- dilere kolaylık gösteriliyor! Cezalarını ödeyebil- .mek için mücevherle- rini hükümet satın alacak Vaşingtondan bildirildiğine göre, Amerikanın Berlin elçisi Mister Hug Vilson Ruzvelt tarafından çağırılarak, Vaşingtona gitmiştir. Bir müddet ora. da kalacak olan elçi Almanyadaki h- diseler hakkında cumhur reisine ma- lümat verecektir. Almanyadaki Yahüdilerin hükü - mete vermiye mecbur tutuldukları 83 milyon ingiliz lirasının ilk taksiti (dörtte biri) 15 kânünuevvele kadar tediye edilecektir. Yahudilerin bu parayı tedarik et- Herek Reisin gözleri merakla a- çılmıştı. Bütün vücudü ateş içinde yanıyordu — Kim götürdü? Kim götürdü? Diye sanki haykırdı. Delikanlı ona cevap vereceği hal- de iki adım önlerinde bir kapıyı gös- 18 Bizincikânun 1938 Perşembe ANKETİMİZ . KADINLAR-ERKEKLER -Erkek tafralı, şımarık kadından sinirlenir Ailede geçimsizlik gösteren, erkek- kadındır ten fazla, Adliye binasına girdiğime göre, di- ğer genç müddelumumi muavinlerimi- zin de fikirlerinden istifade etmek is- tedim. Koca bina, gürültü içinde.. Mübaşirlerin sesleri — yükseliyor,| jandarmalar arasında, Asliye cezaya, Ağır cezaya doğru mahkümlar sevk terdi: — İşte Androsun evi.. Halkinin annesi oradadır. Onlarla beraber gelen bir takım melerine kolaylık olması içle Berlin|*diliyor.. Türk, ecnebi, İzmirli, taşralı, Ticaret Odası Yahudilerin elindeki|çesit çeşit bir insan yığınının oğul. mücevher ve san'at eseri gibi şeyleri, | tusu, adliyeyi dolduruyor.. Geçtiğim Alman mütehassısları tarafından ta-|dairelerin içinde hâkimler faaliyette, işsizler de vardı. L Dörm Gleekkr | |EEEESL AT İN Nü ğit Diğer taraftan, Alman şehirlerinde Yahudi aleyhtarı hareketler esnasın- da kırılan ev ve dükkân camlarının zararı 640 bin ingiliz lirası tahmin e- ditmektedir ki, halöi' Almanyada .bu. lunan cam stoku ancak bunun dörtte birini teşkil etmektedir. ( Bunun için Almanyaya — yakında 400'bin ingiliz Uralık cam- ithal olu- nacaktır. (Sandey Ekspres) Turfanda üzüm nümuneleri Ziraat Vekâletinin emri üzerine Bayındır ve Ödemiş kazalarında ye- tişen turfanda üzümlerden nümu- neler hazırlanarak Ziraat müdürlü- günden Vekâlete gönderilecektir S . ııl ooı .. * ? evgi Olçülür mü: — Baştarafı 4 ncü Sahifede — Bir tek kelime ile doktor Martso-| nun icadı hakikf kalp barometre- ' hesiz/ki, mesud neticeler elde etmek, sidir. müayyen Ve ehemmiyetsiz- bir. sebep Doktor Martsonun yaptığı totkik-'lçin hayatında yanılmakta olduğunu ler ve tecrübeler sonunda heyecanın /zanneden kimselöre hakikati ilmen 'en vazih bir şekilde baldr kısmında |güstermek mümkün olacaktır. hissedilmekte olduğu kansatine var - Doktor Marston şimdiye kadar mıştır. yapmış olduğu tecrübelerde muvaffak Hissiyatını ölçtürmek istiyen uda-lv]muılu!. min bacağının baldır kısmına hüzüsi| — Doktor, kocaşını sevmediğinekani tertibatı haiz bir bandaj sarılarak korioluı bir kadın- üzerinde de - tecrübe| donlar vamtasile diğer uçları doktor yapmış ve iyi bir netice elde etmiştir. Martson tarafından hazırlanmış ve| — Kocasınıti kendisine hiç bir heye- kendişinin Idare ettiği küçük makine-'cun vermediğini iddla eden bu kadım sine raptediliyor. Bundan sonra tec-|tecrübe için xüzel ve sevimli bir erkek. rübeyi geçiren adamın işi yalnızca iste- le öpüştürmüş, kadın hiç bir sevgi iz- diği birislle öpüşmektir, Gerek doktor har etmediği halde elde edilen grafik Martson, gerekse makinede —meveud.kadının büyük — heyecanlar duyabi. bir dedektör vukua gelen hareketleri leceğini güstermiştir. dafmi bir şekilde kontrol etmektedir. Bunun üzerine doktor Marston karı ler. ÜÖpüşülürken duyulan heyecan, kocayı da öpüştürerek kadının heyeca- tabi tutmak imkâninı bulacaktır. Doktor Martsonun bu keşfile şüp- sevgi veya isteksizlik baldırdan çıkıp nını ölçmüş ve çok daha güzel bir ne-Jayni tecrübeyi yapmış, fakat elde et- tiği grafike göre bu gencin kalbinin makineye giden kordonlar vasıtusile | ticeye varmıştır. hüsüsi tertibat sayesinde kâğıt üÜze - Bu şekilde kocasına karşı sevgisi Finde bir grafik çizmektedir. İşte bu olduğunu kuvvetle öğrenez kadın, İ xrafikin şekline göre öpüştüğünüz a- min söylediği son sözle aile yuvasına |çüncü şahatn hiçbir rolü olamıyaca- ğinı ilmen teabit ettikten sonra nişan- dam hakındaki hissiyatımız ölçüül-|yeniden bağlanmıştır. müş oluyor. Doktor Marston' diğer bir tecrü. Sevdiğiniz her bangi bir insandan beyi de genç bir kız üzerinde yapmış- bahsederken de ayni şekilde hissiyatı-. tır.. nız ölçülebilir. Nişanlı olan bu genç kız başka bir Elde edilen grafik devamir ve dai- erköği sevdiğini zannediyor ve ne !n. mi yükselişler yösterirse sevginizin pacağıniı düşünüyormuş.. çok kuvetli olduğu meydana çıkar, Şa-| — Meselenin ilmen halli için dolıw vet grafik muayyen kavisler çizmiş Marston& müracaat etmiş.. İse kalbiniz hükmünü vermiştir. Orta-| — Doktor kızın baldrına makineyi da sevgi yoktar. |b.ılıdıkıın sonra — evvelâ — ni- Bu tecrübelere istinaden İnsan il- şanlısından bahsetmiş, sonra da sev- men de sevgisini daimi bir kontrolk mekte olduğunu Zannattiği genç hak- v — SEESEMUERUTA vaReam n vafıksa öyle hareket et.. Biz, gece saât ondan evvel dönmiyeceğiz.. — Üzülmeyiniz, hanımefendi.. Elimden geldiği kudar işi yolıuıı sok- mağa çalışacağım.. Snnı ikide, Nıciyıs hamm, Tokatliyan otelinden içeri girdi.. Kapicı- ya hitaben: — Maltmazel Gabi Mon'ıllo görüşmek istiyorum.. Acaba odıııııdı mı? Kendisine haber verii -Dedi .. Bir müddet sonra, aşağndaki telefonda ecnebi kıdmımn sesi işitildi: — Kim?, Kimsiniz?, — Ben, matmazel,. Manikür... Geçen gün hani gelmiştim ya... — Ha... Evet, Lükin ben size randevü vermedim. — Vermediniz demiyorum. Sizi hususi bir iş ıçııı ıomık istİyorum.. Söylediklerimle alükadar olacaksınız. — Nedir? — Yeninıza gelip te anlatsam daha muvafık olür.” )luımk edin de odanıza çıkayım. — Pekâülâ buyurun. Zaten yalnızım, içim ııkılxror. N Naciye telefonu kapattı. 46 numaralı odaya çıktı. Kapıyı - vıudu Matmazel Gabi Montel hâlâ yatakta Yatiyordu. Püfür püfür siğara İçi. yordu. Gireni görünce tebessüm etti ve ellerini güstererek: — Bugünlük iş yok, hâber vereyim dedi. — Aman efendim, ben bugün manikür için gelmedim. Size iyi bir teklifte bulunacağım. — İyi bir teklif mi? Buyurun bir de siğara. Naciye, genç kadımnın yatağının yanına koltuğunu çekti. Gabi dirse. Kini yastığa ve başını uvyucu içine dayamış onu merakla dinliyordu. —Anlatayım matmâzel. Hayattaki garip tesadüflere inanır misinız? Nasıl şey bu? Şu koltuğu çekip oturun bakalım'! yin edilecek fiyat üzerinden almak | kâtipler çalışmakta, daktilolar işle - Cürümlerin delilleri, ne itiraflar, n lf tezahüreri, dösya haline grerek bi. man kesilen, anasını, evlâdımı, karısı- suçu olmadığı halde hataen buraya gene cemiyete dönen binlerce rinden 'B. Cevad Özpay'ın karşısında buldum. Anket, âdeta bir fikri sabit daha yüksek olduğunu tesbit etmiş.. Karşıdan rengârenk dosyalar gö- rüyorum.. Şu dosyallarda neler var, neler? Ne masumiyetlerin kararları, ne inkârlar, ve neler de neler!.. Cemiyet ve insan hayatının muhte- Özpay Nezaket gösterdi, beni kırmadı. Ko- nuşmağa başladık. — Kadımı küçülten ve düşüren hal. ler nelerdir? — Kadını düşüren ve küçülten hale ler bilhasa iffetsizliği ve Iâubali ha. veketleridir. —Erkeği sinirlendiren nasıl bir a ı| dındır. Erkek nasıl bir kadından hoş. lanır? — Erkeği sinirlendiren tafralı şı- marık ve duygüsüz bir kadındır. En kek cazibeli, naz!k ve vakur kadından hoşlanır. — Allede kadın mı, erkek mi ge- çimsizdir? — Alede geçimsizlik gösteren, er- kekten fazla kadındır. Bilhassa taklit rTer mevki almışlar.. Çalan, vuran, kıran, — başkasının trahatını bozan, ırzına, namusuna düş- nı, kocasını öldüren veyahu da hiç bir, kadar gelip temiz bir vatandaş olarak insan, şu dosyalarda yaşıyor. Hatırıma neler gelmiyor bilseniz: Ağır ceza, acaba şimdiye kadar kaç kiği için idam kararı verdi? Kendimi müddetumumi muavinle- imiş gibi kafamı işgal ediyo: iverir vermez, « Selâm — Anket! arzusu, Lüks, süs ihtiyscı ve karı koca Sözü ağzımdan çıktı. O da güldü,(arasındaki kültür, yaş ve zekâ nisbet. ben de güldüm. sizliği, geçimsizliği doğuran — başlıca sebeplerdir. — Hangi kadın cemiyete faydalı. dir? — Ana olan aile kadını cemiyet - çin daha faydalı olur. - Zevce veya zevç, arkadaşının hıyanetini görürse-ne yapmalıdır? — Zevç ve zevce, arkadaşının hıya« netini görmeden evvel hissetmelidir. Kadın, bunun önüne geçecek — tedbir almalı, erkek te boşanmak üzere mah- kemeye müracaat etmelidir. — Alle saadetinde yalan lâzım mi. dır? — Aile saadeti için yalan söylenem bilir. Elverir ki bu, hakiki bir ihtiyaş karşılığı olsun ve sile şerefini mühil —-Sizin de işiniz çok benim de... Dedim ve hemen suallere başladım. kında süaller sormuş ve nişanlısından bahsettiği zaman duyduğu heyecanın Daktor bunun üzerine — kızın sev- diğiDi zannettiği genç üzerinde de bombaş olduğu anlaşılmıştır. Doktor Marston araya giren bu ü- hlara ayrılmalarını tavsiye etmiş, bu İsayede seviştiklerini bir kere de ilmen anlamış olan genç nianlılar kıymetli âlime teşekkür ederek saadete kavuş. muşlardır. bulunmasın, Doktor Marstonun bu icadı mede-| — İnsanlara aşk - mı, — alışkınlık niyetin çok ileri bir adımıdır. mı bâkimdir? Medeniyetin her gün yeni bir ha-| — — Alışkınbık, aşktan fazla insanla- kikat öğretmesini candan arzu eder.İra hâkimdir. Aşk bir şelâleye, alışkın. ken diğer taraftan da, yeter deriz. hik şelçleden #kan suyun ovada sakin Medeniyet hususiyetllerimize bulakışma benzer. Bu itibaris aşkla baş- kadar karışmasın.. hyan sevgi, alışkınlıkla devam eder. — Tabil inanırım. — Öyleyse tesadüfün garibihi dinleyin. Sizinle yakından alâkam olan bir hanımın tırnaklarını yapıyordum. — Benimle yakından alâkası olan bir hanım mı? — Evet bu memlekette oturuyor. — Ben Türkyede kimşeyi tanımıyorum. —Sizinle yakından alâkası var derken, biribirinizi tanıyorsunuz de- mek istemiyorum. — Aman, ne garip şey bul Naciye yatağa Goğru eğildi ve bir sır tevdi eder gibi dedi ki: — Sevıilluizm Annesinden bahsetmek istiyordum, — Adnanımn annesinden mi? Ne münasebet? Bir süküt hükmferman oldu. Naciye devam etti: — Evet, Adnan beyin annesinden. Gabi bir kahkaha attı. Yorgana bir tekme, yastığa bir yumruk fır. lattı. Sonra neşeli neşli sordu: — Aman ne tuhaf, ne tuhaf, demek siz onun da manikürünü yapı. yorsunuz ha!, — Evet, bugün buraya gelmekliğimin sebebi de budur. 'allahi hiç bir şey anlamıyorum. Ne demek istiyorsunuz. Vazih söyleyi — Biraz sabırlı olün matımazel. Şimdi her şeyi anlıyacaksınız. — Dört kulak kesildim. — Geçen gün tırnaklarınızı yapmak için buraya geldiğim - vakit müşterim olan hammefendinin oğlu ile seviştiğinizi aklımdan bile ge- çirmiyordum. Ertesi günü Bahri paşaların yalısına gitme günüm idi. Âdetim veçhile gittim. Bedia hanımı zihnen gayet meşgul ve üzüntülü gördüm. Gayri tabitliği halinden belli idi. Onun benden hiç bir şey wiz- İ—CÜIN )lluilı içk derdini sordum M di ç

Bu sayıdan diğer sayfalar: