27 Aralık 1938 Tarihli Anadolu Gazetesi Sayfa 6

27 Aralık 1938 tarihli Anadolu Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

| 27 Birincikânun 1838 SALI Biz ve Suriye Bir Fransız gazetesine göre Şimali Suriyeyi ilhakı düşünüyormuşuz © Müstakil Suriye bütün ecnehi ihti- raslarına teslim edilmek bir Ş Suriye d Tlumsa e Suriyü ööcüündü, yenin istiklâlini tanımak üzere im- zalanmış olan muahede, Fransız meclisi tarafından henüz tasdik e- dilmemiştir. Ve bilhassa son gün -| Fransız matbuatında anlaşma- nin tasdik edilmesi — tavsiyesin- de bulunan neşriyat görülmektedir. Cazetelerde bir çok siyasiler Suri- yenin Fransa için şarkta bir istinad noktası teşkil ettiğini, binaenaleyh, burasının elden çıhrıılmıınuı lâzım geldiğini ileri sürüyorlar. Bu mesele hakkında, röportaj ve siyasf yazılar muharriri olan Jerom ve Jan Taro kardeşlerin bir maka- lesi çıkmıştır. Burada, Suriyeden bahsederken Türkiye — aleyhinde Fronsız matbuatında eskidenberi görülmüş olan bazı teranelere tek - rar tesadüf ediliyor. Meselâ, Türk- lerin Hataya egörülmemiş bir şid. detle» yetleştikleri — söyleniyor ki, bunda haksız olduklarını işarete lü zum bile yoktur. Çünkü Hatayın Türk olduğunu teslim eden ve Türk- lere bu hakkı veren milletler cemi- yetinin kararı ve Fransa ile yapılan anlaşmadır. Bu işte bir cebir — yol tur. Hakka dayanan bir anlaşma vardır. Diğer taraftan Suriye nasyonalist lerinin Fransızlara karşı <Türkiye- Suri:| Ü yin bütün şimalt Suriyeyi ilhak et - mek istediği» şeklinde bir iddinları | olduğu işaret olunuyor ki, bunu da emekmiş ket müsaadesini verdiler. Ve Şamlı İmemurlar hemen her yerde Fransız memurlarının yerine geçtiler. Fransız memurları memleketi ta mamile, milletler cemiyetyinin bize verdiği Suriye himayesi nizamna- İmesi mucibince idare ediyorlardı |Halbuki, kendi zabit ve askerleri » miz bizim memurların yerlerine ge- çen Şamlı memurları halka karşı hi- maye etmek için her tarafta faaliye- te geçtiler, Suriyeden niçin çekiliyoruz? Mil letler cemyeti artık biz. diğini mi bildirmiştir? lâğv mı etmşti? Aleviler, Dürziler Elcezire halkı bizi artık istemiyor muydu? Hiçte değil! Biz Suriye üzerinde ki hakkımızdan, sırf, değil memle. keti, Şamı bile temsil edemiyecek olan bir avuç tahrikâtçıyı memnun etmek için vaz geçiyoruz. Bunl irmi senelik faaliyeti, yeni h meti istedikleri gibi idareye mukte- dir olacakları zaman kendilerinden ne bekliyeceğimizi göstermiştir. Bilmem nasıl bir siyasete uyduk a, bunları memnun etmiye karar İverdik ve, bizi temamile aksi bir si- yasete davet edenlerin, davet eden de söz mü, bunun için yalvaranların arzularını ve seslerini hiç dinleme- dik. Bu Şodnk inaayonalletler İbizi kat” * İsevki Ergi "İreter seçildi. E. Renda gi 1 $ itiraza lüzum olmıyacak kadar ma- nasız ve yersiz buluyoruz. Bununla beraber, Fransanın Su- Tiye siyasetinde yeni bir safha teş- kil edecek olan önümüzdeki günler hakkında fikir vermek üzere maka- Teyi naklediyoruz: Fransız - Suriye muahedesi, yani Suriye üzerindeki himaye hakımız- dan vaz geçip geçmiyeceğimiz me- selesi kânunu saninin ikinci hafta - sından sonra mecliste mürakere e- dilecek. Bunun için, Fransanın Ak- deniz şarkındaki vaziyetinin bağlı bulunduğu bu mesele hakkında hal- ka malümat vermenin tam zamanı- dır. Zira bu mesele oldukça karışık ve biraz dikkate muhtaç bir halde bulunuyor. Meselede ilk göze çarpan bir nok- ta var ki, o da şu: Suriye, tek kitle teşkil eden bir memleket değil, ayrı ayrı irk ve dinlere mensup kavimle- vin, biribirinden çok farklı mıntaka- larda yaşadıkları bir memlekettir. Bir yanda Şam, Halep ve Oronot vadisi vardır ki, bir müslüman gru- bu teşkil etmeketedir. (Yalnız Ha- lep şehrnin yarısı bile hıristiyandır.) Diğer tarafta Dürzü dağı vardır ki, buradakiler de Şam hükümetii Türklerin hâkim olduğu zamanda bile tanımamıştır. Bir yanda şimali Suriye yahud Elcezire var ki, yirmi sene evvel çölden ibaret olan buralarına Fran- sa hayat vermiştir. Ve burada muh- den doğmiya başlamıştır. Lübnandan istemediğini bildirdi. Esasen mevzu- bahe olan muahede Lübnanı alâka-|cumhuriyeti dar etmemektedir . Fakat muahede imza edilince, Lübnanın vaziyeti ne olacaktır. telif ırk ve dine mensup mültecilerin müzdeki delili. Himaye hakkımızı emniyetini temin ediyoruz. Diğer|terk etmek y taraftan Alevi dağı var ki, burası da|ler söylemez, Türkler fazla bekl, yine bizim idaremiz sayesinde yeni-|me: setmiyorum. Çün|man, Halep kü parlâmentosunda müttefikan ve-|hududda hâdiseler çıkardıklarını gö- rilen kararla, Franagadan - ayrılmak|receğiz (!!) di oyunlarına iştirak ettirmek için bize şöyle diyebilirler: «Bir ve müstakil Suriye cumhuri- yetini memnuniyetle kabul edin. Bi- ze itimad besleyin, bu sizin men- faatinizedir. Kuvvetli bir milli hisle hareket eden bir Suriye oldu mu, ar- tık ne bütün gimali Suriyeyi işgal etmeyi düşünen Türklerden korku nuz olur, ne sahile ve Alevi dağına yelreşmek istiven İtalyanlardan, ne Filistin, şarkt Erdün, Süriye ve İrak tan müteşekkil büyük, Arap krallığı kurarak ve bu suretle — Yahudileri boğmak emelini asla terk etmemiz olan İngilizlerden; ne de, her yerde olduğu gibi burayı tahrik eden Al- manlardan.. Biz müstakil olunca istiklâlimi- zi müdafaa ederiz ve bize bunu ka- zandırdığı için Fransaya ebediyyen bağlı kalırız.» Güzel! Yalnız i: mösterdiğiniz bu mil zin hayalinizde bulunuyor. bu his bir gün olup doğacak, fakat n henüz uzakta, bugünkü va- ziyetse istikbale itimad etmemize müsaid değil.. Bugünkü halde müstekil bir Su- riye,, bütün ecnebi ihtiraslarına tes- Kim edilmiş bir Suriye demektir. Mu- ahede tasdik edilir edilmez ne ola- cak? Bugün henüz Fransız himave- sine rayet eden memleketler Su- riye üzerine atılacaklar. skenderun meselesi bunun önü- fenası şu ki, his ancak si- Belki, iyetimiz olduğunu r. Yarın, niyetimizden tama- mile vaz geçtiğimizi öğrendikleri za- €e Elcezireyi almak için © zaman ne yapacağız? Suriye le yapılması düşünü- len askeri ittifak mucibince menfa- atlerini silâhla müdafaa için müda- qınkü. ayni— zamanda Türkiyenin de dostu olduğumuzu id da ediyoruz. Bir kere daha mı mua- Bu ayri ayri memleketlerden hiç|hedelerimizi yerine getirmenin ma- birisi Şamın sıkı idaresi altında ya-İnen ve maddeten imkânsız bulundu şamak istemiyorlar, Delil mi isti -İ|ğu bir vaziyet içinde kalmıyacak yorsunuz? Suriye muahedesi dahalmıyız? ve Elcezire n mühakkak (ANADOLU) Bahife: 6& oe aT er e AY —e ar e rm —e Maramem ——— Parti Kurultay müzakereleri igündüzüne katarak, şan İ — Baş tarafı 1 incide — tek insan gibi. (Alkışla ondan dolayıdır ki enun kurdu | rtimiz de büyük Türk milleti- | z Partisidir. Eserlerini en mukaddı vedia halinde nesilden vesile ulaştır- mak, en büyük titizlikle ve «li koruğlak ve tahakkuk ük Türk milfe n Önemli v fesi ve milli misakıdır. (Alkışlar) Büyük Kurultayın sayın üyeleri, Ebedi Şefin aziz hatırası önünde |& sözlerimizin ve duygularımızın da ahdüpeymani olarak hepinizi beş dukika ayakta tazimle süküta davet ediyorum.» Türk milletinin Ebedi Şefi Atatür- kün gün gibi aydın ve ateşli varlığın- dan maddeten de olsu mahrur: kah şini anletirken buşbakanın eai hü- zün ve heyecanla kuuliyordu. Yirmi yıldanberi yaptığı dörl top- lantıda bu Kurultay ve her — içt yılınım başlangıcında — bu Kurultay kabraman Atatürkün tok ve çelikter sesile çınlardı. Bu başkanlık kürsü- sünün arkasında en yüksek ve ebedi- yet için astığı «Egemenlik Ulusun- dür.» Levhası altında onun altın ba- gnı görmeğe alışanlar şimdi onun iciz hatırası önünde beş dakika ayak ta durmak gibi vazilelerinin en ha zinini ifa ediyorlardı. Beğ dakikalık ihtiram vakfesi böy- le geçti. Başvekil: — Ruznameye geçiyorum ; dedi. Asbaşkanlıklara müttefikan —Ab- dülhalik Renda ile Konya delegesi n ve ayrıca kura ile 6 sek- te yazet yerine mada teşekkür ederek geçti. Bundan sonra C. H. Partisi get sekreterliğinin nizamname tadiline kJmal Akcın (Afyon mebusu) Hamdi zsun (Çoruh mebustu) Cevdet Cic okla (Tekirdağ delegesi) Yahya Ke- mal Bayatlı (Tekirdağ mebusu) Hul- | ki Aydın (Slirt mebusu) Şemseddin Gözübüyük (Erzurum delegesi) Ali Münif Yegene — (Seyhan mebusu) Mehmed Turan — (Tokat delegesi) Kâmil Dürsup (İzmir mebüsu) Ce- Aksoy (İzmir mebusu) Neşet Akkar ÇAydın delegesi) Osnan İsin (Eski şehir mebusu) Sabiha Gökçül (Bah- gbusu) Mustafa — Aldıkaçlı (Sumsun delegösi) Mehmed — Alde- mir (İzmir delegesi) — Sadi Tahsin Aşal (Barsa delegesi) Tahsin Coş- kun (Kastamoni mebusu) Ömer Tuş- oElU (Kayseri delegesi) Dr. Sükrü mebusu) M » mebusü) Naim Eren * deleğesi) Ahmed İhsan Tok- 4 (Ördü mebusu) Mehmed Ali K Bıdçı (Kocmeli delegesi) Tevfik Fi ret Silay (Konya mebusu) İsxmall Sa- moni Ya Özler (Seyhun delegesi) Ali Be- çel (Trabzou delegesi Komsiyonun raporuna — intizaren ve saat 15 te toplanılmak üzere cel- seye son verildi. Öğleden sonra: yaptı. Me Vekkleti ve pari , parti tüzüğünde sekreterliği dilâta ait esbabı mucibe | sabahleyin ayrılar — komisyonca ha . zırlanan yeni maddeler ve muaddel maddeler okundu. Reis, söz istiyen o- lup olmadığını sordu. Önyedi kişi söz ylemek üzere isimlerini yazdırdılar. Hakkı kılıçoğlu söylüyor: Tlk sözü Hakkı Kılıcoğlu söyledi ve ezcümle dedi ki: aid esbabı mucibeyi takdim eden şu tezkeresi okundu: Dördüncü büyük Kurultayca tan. zim ve tasvip olunan parti tüzüğü- nün genel başkanlık — hakkındaki maddelerinin tedil ve tanzimine atd Kurultayın yüksek tetkikine arzedi- yorum. Müzakere ve bir karara bağ- nmasıni diler, genyönkurulun yüce başkanlığa ve yüce Kurultaya sonsuz bağlılık ve saygılarını sunarım, Genel sekreter ve Dahiliye Vekili Dr. Refik Saydam Genel sekreter ve Dahiliye Vekili Dr. Refik Saydam göz alarak genel başkanlık hakkındaki tedilâta aid rojeyi tetkik için tüzüğün 34 üncü ddesine göre 15 1 bir komis- yon seçmek icap ettiğini söyler Ti kat bu komisyonun bir dafaya mah-, sus olmak üzere 80 azalı olmasını ve kura ile tefrik edilmesi teklifinde bulunmuştur. Komisyon ayrıldı: Bu teklif kabul edilerek 30 kişilik komlsyona şu zevat seçildi: Şükrü Afacan (Konya delegesi) İsmail Alpsar (Çorum mebusu) Ali Tunalı (Samsun mebusu) Atıf Tu- yi ateşe ve kana boyıyacak olursa, açaba gene müdahale etmemiz lâzım gelecek mi? Bizim idaremiz altında kalmayı istiyen âsileri Şam hüküme- tine itaat etmeleri için askey gönde-| recek miyiz? Bana şöyle cevap verebilirler: «Muahedenin protokolları imza edildi. İşler o kadar ilerledi ki geri dönmek için çok geç kalmış bulunu- yoruz.> Geri dönmek n bir zaman geç kalınmış değildir. Bir kaç sene |" evvel, bizimle hemen hemen — ta- mamile neticelenmiş bir muahedeyi reddetmiş olan Suriye parlâmento- su bize takip edilecek yolu göstermi yor mu? Türklerin Sancakta, görülme - miş bir şiddetle Fransız memür ve askerlerini kovdukları bu anda Su- riyede de, bizi inandırmak istedikleri bütün sözlerine rağmen bizden nef- ret eden nasyonalistlerden ayni mu- ameleye uğramak tehlikesine ken- tısadi hayatı, yani bütün hayatı ta-|hale mi edeceğiz? Fakat bunu nasıl|dimizi maruz bırakamayız. mamiyle Suriye devletine tâbi olursa| yapabiliriz. Fransanın menfaati, hiç olmazsa bugün için, bu muahedeyi tasdik #tmemektedir. Suriyenin - menfaati de bunu icap ettirir. Çünkü, kendi başma terk edilacek olursa kendisi Fransanın yardımı ile bile alsa, yine müdafaa edecek vaziyette değildir. Tek ve asıl emniyet, himaye niza- mının Fransaya verdiği manevi oto- liğine , Parti de Milli Şefliğe seçerek kendisine olan yüksek — itimadların pösterdi. Bu günden itibaren İndi mülletimizin kendisine gösterdii Kurultay öğleden sonra saat 15 te | snü, büyük Tü Türk gençl sinde ebedi ve sonsuz bir sevgi kazan- mak için nasıl çalışmak, nasıl bir ha- yat geçirmek lâzımgeldiğini göster: tir. Bu, İnönünün bilgi, fazilet, na mus dölü temiz hayatıdır. Türk milleti, İnönüntün başkanlığın da fazilet ve dürüstlüklerin hâkim ol. duğu bir devrin bütün feyizlerini gö- recektir. Her bad niyetle bakı Ali Saip Ursavaş söylüyor. Urfa saylavı Ali Saip Ursavaş, xe. çim neticesinden heyecan duyduğunu Tade ederek, ehemmiyetli bir gün ya- şadığımızı, Atatürkün ölümü Üc on teşrinlsaninin milli matem günümüz, onbirinci teşrini «eninin de acılarımı- zın teselli bulduğu bir gün olduğunu söyledi. Memleketin 18 yıldanberi heri sahada terakki hamleleri gösterdiğini tebarüz ettiren Ali Ssip Ursavaş, nü- fus meselesi üzerinde durarak — şöyle dedi; — Lâzım olan herşey yapıldı. Gör- dük, Şimdi yalnız birşey var. O da ya- pılacak, onu da İnönünün devrinde gö- veceğiz. Bu büyük nüfuş meselesidir. Türklük mevcudiyetinin — büyümüsi - dir. İnönü de, biz de genel: yetin otuz lnda, ©i lük Türk nüfusu göreceğiz. Bunu gör gözlerim açık gider.> İsmet Eker söylüyor: «— Muhterem arkadaşlarım; Par- İ rucusu ve değişmez başkanı ebedi şefin ebedi hayata - çekilme - ihim bir vazifesini faya çağrılan kongremiz, bugün çok sabetli kararlarını vermekle mülli ar- n tekrar tecellisine makes olmuş- tar, Bu karar, Türk milletiniz , cum- tinin ve inkilâbinin — ebe eye rağmen, istikbale em- irizş . Cumhuri: z milyon. dimdik ölürsem, eden B Jan Jak Rosso bile partilerin tahak- kümünü demokrasi için hayırlı bul- -|maz. Muhtelif partileri milletin ha- kiki istek ve arzusunun tamamiyle tezahürüne engel telâkki eder. emokrasi, en mühim kararı al- mak için bir fazla reyle iktifa etmek- tedir. Halbuki Türk ulusu islerini irlikle yapıyor. Bundan büyük za- fer olur mu> Bizim muhtelif — partilerle idare edilen memleketleri kıskanacak bu yönden noksanımız var mı? Hangi muvaffakıyetlerine gibte edebiliriz. İşte görüyoruz. Demokrasi dedikle- ri yerlerde birbirine dış düşmandan daha hasım — bir alay politikacılar.. Bunlar, halkın perişanlığının acıklı birer timsalinden başka birşey değil- dirler. Türk ulusunun da bunların ayni olması için hiç bir sebeb yok- tur. Parti kürsüsünde, Türk ulusu- nun kürsüsünde herkes, her mes'e- leyi bütün uryanlığı ile ifade edebi- lir, Bütün ihtilâl tarihinde de böyle olmustur. Diktatöslük altında, birçok par- tilerle idare edilen demokrat mem- leketlerde böyle hürriyet var mıdır? Kanaatlerini, düşüncelerini samimt- yetle bağranlara, hürmetten vazgeç- tim, müsamahadan da, hakkı hayat var mıdır? Nerede, hangi memleket- te? Sayın Bayanlar, sayın baylar; rk ulüsa, Atatürk ihtilâli ve onun partisi bütün dünya müvace- hesinde böyle bir ak yüzle çıkıyor. Kanhı değil. hiç bir ihtilâle rakip ol- mıyan temiz bir vicdanla.. Ufak tefek bazı müstesnalar var- dır. Kolay değil, bin yıl hir hamlede yakıkrken, saltanatı, hilâfeti, mües seseleriyle bin yıl bir hamlede yıkı- hrken ve bir hamlede gene yepyeni, dipdiri bir vrlik kurulursa, elbet de Böyle şeyler alabilir. Fakat dikkat edelim, bunlar da politika kavgası değil, ulus, yürd endişesiyle yapıl- mesud olduğunu bir kere daha ilân ve isbat etmiş olmakla, partimizin en kıymetli vesikasını teşkil edecektir. gi ve güvene dayanarak yürüyebilir. Atatürk cumhuriyeti yaratlı. Ülü-| miyle bunu perçimledi. Artık dahilden mıştır. Gönüller, işte Türk inkılâbı- nın silâhları.. Atatürk diktatör olmadı. Tenez- ve hariçti maz, bezamaz. İnönünün vehberliğinde inkflâp yü- rüyecek, cumhuriyet yaşıyacaktır,> Şemseddin Günaltay söylüyor; Sivas saylavı Şemseddin Günaltay ezcümle şöyle dedi: — ©. H. Partisi muayyen hir şını. korumak, —muayyen prensiplerin tahakkukunu temin et -| fn menfaatini mek için kurulmuş bir parti dezil ©. H. Partisi, Türk milletinin kahra- manlık seciyesinden doğmuş milli bir fırkadır, O, milletin mukaddes duygu- bütün milleti sinesine almıştır. Hepimiz el- birliği ile ayni hedefe doğru yürüyo - «Birimiz hepimiz, hepimiz biri- larından doğduğu içindir ki, ruz. miz>» vecizesi şiayımızdı Büyük tariht milletler, hususiyet- lerini gösteren ruhlariyle gururlanır - lar. Milli varlıklardan, kabiliyetler - den doğan gurur, alelade zamanda giz- tecelli li kalır, kendi ettiremez, Millet, her hangi bir zamanda bir hâ- dise karşısında kalırsa, o zaman ferd. lerdeki bu gürür müşterek bir heye - ean uyandırır. Arkadaşlar; milli Lozanın, siması götüren büyük kumandan, siyaset maaasının kahraman şefliğine seçilmiştir. Bunun yüksek mânâsı, dün harekete kaynak olan mukaddes yu han milletimize hâkim olduğudur. Arkadaşlar; başka cumhurrelslerinin seçilmesi propağan- dalarla olur ve çok defa da korkunç verir. Hepi çarpışmalara sebebiy miz, bizimle beraber millet biliyor ki, İnönünün — reis: in propağanda söz süylenmiş değildir. Buna rağmen memleketin en ücra köyündeki vatan urluğa n hiçbir kuyvet bunü yıka- hamlelerimizde len mülhim rolü alan, İnönünde mille- ti ve Türk ordusunü zaferden zafere İnönü, bütün Türk miülletinin, parti. millt memleketlerde apmak doğü, tek bir Mahmud Esad Bozkurt söy üyor: ir saylavı Mahmud Esad Boz- kurt ezcümle dedi ki — Sayın Bayanlarım, sayın Bayla. rım ; Büyük ihtilâli yapan, büyük parti- inin bu fevkalâde içtimamı fırsat b dim. Ufak tefek bazı — düşüncelerimi İönünüze düküp, yaymak istedim, Hoş görü) ” Arkadaslar; büyük ihtilâli yapan büyük parti diyorum. Bu mülâhaza - min yerinde oldüğuna inanım vardır, Çönkü partimiz, C. H, Parlisi şehir- lere, kasabalara, köylere, mahallelere kadar kök sulmış, dalbudak uzutmış bir teşekküldür. Kısa bir devirle Türk ulusu, ken- dini ve bütün bir âlemi kavrıyan bü- yük dileklerini, Partinin yüksek var- lığında ifade etmiştir. Partiden, Partinin kurultayından söz açılınca ulus, ulustan söz açılın- "İca da partiyi anlamakta haklıyız. Bu düşünce yerindedir. Atatürk'ten — mülhem, bütün Türkler Partinin üyesidir. İhtilâli ya- pan Partidir. Her başardığı iş, ylu- sun bir başarısıdır. Bunu aarsılmaz bir inancla söylüyorum. Bugünkü medeni dünyanın hiç bir partisi mil- *İletlerini bizimki kadar - yerleşmis. 1 |bizimki kadar samimt his edemez.. Çünkü onlarda Partiler gruplaşma- dır..» Mahmud Esad, FEbedi $ef Ata- türkten bahsetti ve sözlerine devam- la şöyle dedi: — Bütün bir millet, dünyayı ök- -İsüz bıraktın, gidiyorsun, diye hangi diktatörün ardından ağladı. Atatürk, sen ölümünde de millete zafer çe- lenkleri getirdin. Bugünkü sınıfaız, zümresiz Türk ulusunda ülkü birliği varsa, bu bir- N İlik onun ve tarihinin zaryretleri ica- "|bıdır. Ve bu birlik- içinde gayeye daşlardan, Millet Meclisinin ıine.ıl-:ıle",;,mym“' zorla baska partiler ih- toplanan mebuslara kadar, her Türk | das etmek nasıl mümkün olur? Zar- vicdasından kopan sadanın emrile onu|ta sınıf ve zümreler milletin başına geçirmiş, mukaddera. tını onun eline vermiştir. Bu emsalsiz manzara, bize Türk ta- rihbinin binbir macera içinde devriler | zorhyehi varatarak mi -|Partiler yaratacağız?. Röyle bir bir- likte Peartiler ne ile yürüyebilir? Sonra Türk milletini bu yola kim Demokresi zorbalık ica- Türk miletinin kendini nası) kurtar-|bı değil, zorbalığın düsmanıdır. mış olduğunu da pak güzel göstermek. tedir. Atatlirkün yanında fazilet, kudret imuhtelif nartilerin mevcudiveti ve namuskârlık tirmsali olıırlık gecesin Sriye, Bizi zaman zaman diktatörlük al- tında görmüs olan — demokraside de- i Bildir. Demokrasinin bahes, » zül etmedi, edemezdi. O, hılâfet ve saltanat teklifini bile hakaretle red- detti. Onca matlup Türk milletinin varlığı idi. Ve milleti Bay görerek gözlerini kapadı Bir Atatürkten mülkem, , |Türk ulusunu diktatörlükle, tahak- kümle sananlar onu tanımı- yan ahmaklardır, demişti.. Büvük Partinin, wlusun başardı- &ı ihtilâ) cihan şumüldür. Cün geç- #kçe de önemi artacaktır. Nitekim görülmede başlamıştır. Bugünkü Alman, İtalyan rejimlerinin Türk 3h- tilâlinden mülhem olduğunu Alman tarihleri kaydetmeğze başladı bile.. Sark devletlerine göz atılırsa, bu idaha acık görülür. İste İran, Misır- idaki durum.. Hürriyet, istiklâl diye haykıran ayağa kalkan dört yüz el- İli milyon insan, Çin! | — Türk ulusu, demokrasiyi de tar- İsin ederek bir ihtilâl yantı. Bu ihti- JRI inkişaf yohundadır. başları dara velenler kurtuluş yolunu onda bu- lacaklardır. « Sunu tebarüz ettirmeliyim H, Türk milleti cöllerde — yükselen piyanistlere bayılır.. İnönü.. Bu adamdır ki, Türkün bu Bz oğludur ki, İnönlerinde Türk mille- tinin maküs talini yendi.. Atatiür- kün bu en yakımı, şimdi Türk mille- tinin birliği ile başımızda bulunuyor, İnönü, kayadan piramidin Üzerinde Türk milletinin yanında zaferlere doğru yüzen bir bayrak gibi dalga- lanıvor. Bütün gözler onda, gönüller onun etrafında çarpıyor, çarpacak- İerliyoruz. Herliyeceğiz. Türk milleti sağolsun!> Hüsrev Kızıldağ söy'üyor: Kare saylavı Hüsrev Kızıldağ ez- cümle söyle dedi — Atatiirk milletimizin kalbin- de ebediyyen yasıyacaktır. İnönü, Parti reisliği icin bütün şeraiti ve va- #flarn camidir. O, Atatürkün söyle. diği gibi, milletin maküa talünj yen- mistir. Ben buraya bin dört vüz kilomet relik vyoldan geliyarım. Bunun 400 kilometresi atamahi dizer kınmı da, İnönünün —azimli calışmasiyle Anadoluyu anran demir wolu ile ya- | Çar— Devami B ci Sahifede —

Bu sayıdan diğer sayfalar: