24 Eylül 1943 Tarihli Büyük Doğu Dergisi Sayfa 10

24 Eylül 1943 tarihli Büyük Doğu Dergisi Sayfa 10
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Doğ de d / SEMERATİÜLEFU A ”Itan İbrahim Ethem, başlangıçta (Belh) Sultanıydı; ve nice memleket, elinin içinde ve fermânının altında... Bir gece, tahtında uykuya dalmışken, kulağı bir tı- kırtı duydu. Tıkırtı tavandan geliyordu. Sarayın damında bir hareket vardı. Bir ses cevap verdi: — Bir bildik!.. Bir katar deve kaybettim. Onu ara- yorum! İbrahim öfkeyle seslendi : — Ey insan! kaybolan develeri sarayın damında mı arıyorsun ? Şu cevabı aldı: — Sen de Allahı, atlas ve ipek kumaşlar ve altın taht üzerinde mi arıyorsun * Z .» Aradan günler geçti... İbrahim Ethemi, şaşkınlık o türlü sardı ki sabrı tükendi. Mechul adamın arkasından gölllere düştü. Nihayet adamı yakaladı: — Allah aşkına söyle, sen kim sin? İçime ateş attın; söyle, kimsin ? Mechul şahıs: -— Ben Hızırım! edi. Ateş, İbrahim Ethemin içine büsbütün düştü: — Arkandan geleceğim! Ama bana bir kaç dakika izin ver; evime kadar gidip geleyim. — İzin yok... Ecel her şeyden yakın... Durmak ve unutmak zamanı değil... Uyanmak ve bırakmak zamanı... Ve İbrahim Ethem uyandı; her şeyi bırakıp yeni yoluna atıldı ve bir daha geriye bakmadı. Sarı Abdullah — Osmanlıcadan Türkçeye — M. K. Bizim çizgilerimizle : KARİKATÜR NE ZAMANJSANATTIR? ÜNL AA MDA 'dan — Söyle aziz çocuk! Bu da kim? Boyu (Agamem- non)un boyundan daha yüksek... Göğsü ile omuzları çok geniş... Silâhlarını yere bırakmış... İnsanların arasında, büyük ve beyaz bir sürünün içindeki bol yünlü bir koç gibi yürüyor. * LI Herkesin karşısında söze başladıkları zaman, (Mene- lâs), her ne kadar gençse de yine kuvvetle, sarahatle söylüyor, mevzudan ayrılmıyordu. Az lâf, fakat çok vuzuhla hep gayeye, maksada doğru gidiyordu. Çevik (Ülis) ayağa kalkınca, tecrübesiz bir hatip gibi, asâsını kımıldatmadan önüne bakıyor, hareketsiz duruyordu. Gazebe düşmüş bir adam, yahut bir kaçık sanılabilirdi. Fakat uğuldıyan sesi göğsünden taşarken, sözleri, kış mevsiminin bereketli karları gibi yağıyor, savruluyordu. * “4 — Ölelim, dedi, (Aşil); mademki aziz yoldaşımın imdadına koşmak bana nasip değilmiş... Hemen ölelim! Mademki sevgili Vatanıma dönmek hakkını kaybettim. Kavga meydanında öbür yunanlılardan üstünmüşüm! Talâkat meydanında başkalarının benden üstün olduğu gibi... Fakat ne çıkar? İşte, toprak üstünde faydasız bir yük gibi, gemilerimin yanı başında, büzülmüş oturu- yorum. Ah, yerin dibine geçsin! İlâhlarla ölmezler ara- sındaki bu didişme yerin dibine geçsin! Erenleri bile çileden çıkaran öfke yerin dibine geçsin ! Süzülmüş bal- dan daha tatlı, buhar gibi yayılıp insan göğüslerini şi- şiren öfke yerin dibine geçsin (Omeros) — Fransızcadan Türkçeye — M. K. Onların çizgilerile : Bu adam bir deli değildir /1 ;

Bu sayıdan diğer sayfalar: