2 Kasım 1945 Tarihli Büyük Doğu Dergisi Sayfa 5

2 Kasım 1945 tarihli Büyük Doğu Dergisi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

E ve İpeği ie SUALLER ved biter bitmez, daha onun son takvim yaprağı kopmadan, kendi tarihinden ve tekâmül (ritm) inden bir çe- kişte kopmuş gibi, yirmi üç inkılâp yılın- da resmen anasına söğdüğümüz (liberal) nizama doğru bu can atışımız neden İtalya gibi harbe girdik, yenildik ve bunu (rejim) imizden mi bildik ? itiraftan başka ne manaya gelir? Bundan evvelki sahte ise, dün kahraman ve inkı- lâpçı diye alkışladıklarımızın bugün sah- tekâr diye yakalarına yapışmamız, bize o parolanın verdiği ilk hareket emri ol- maz mı Olursa, bu, bin dokuz yüz sekize dön- mekten başka nedir? O zaman Türkiyede hürriyetin her çeşidi, hukuki, siyasi ve iktisadi, her çeşidi yok muydu? Hürriyeti nunu yalanlanmış mıdır? Tarihin seyri, üst ve alt basamakları ara- sında, aşağıdan yukarıya ve yukarıdan m inip çıkmakta ve çıkıp inmekte muhtar olduğumuz bir merdiven midir? “ Ayıcıların kölesi Ne şiir, ne nesir, ne edebiyat, ne tulü- atl.. Sadece muharririn, katı ve müşahhas i ve hendesi akılla dolu Kesi Gn Solon!) diye bağırdı, Ezop, Ezop!) di iye sesleniyorum! in siyasetgâha gid iyordu; Ben nereye gidiyorum ? ei hea, "hem köle... m? Filozof değil, amma köleyim ! r şey bilmişim, neye yarar? yim kölesiyim ben ! Onlar beni oynatmak ister, Ayı Şal enik iK$ öleyim, fakat oynamıyorum; Oynayamıyorum Se emekli, Köle olmakla ber, İnsanım 7 Ruhu, ali vicdanı Olan b ir hayva Fakat köleyim, imi köle; e kölesi “Kizi Nami DURU Aİ İ İİİ İİİ Aİ Eğer bizim tekâmül kaderimiz tek par- tili Cümhuriyet tipinden, çok partili hür- dünya harbinin galiplerinden'mi alıyoruz? Kendi tarihimizden alıyorsak, harpten evvelki barış ve güven bir hürriyeti e bulanık ve huzur- s niçin Vi Bu emri galiplerden enini böyle bir hürri- yet kadar hürriyete ar de ne var? (Liberal demokrasi), ne çeşit bir içtimai bünyeden doğar? Sanayi (burjuvazi) si kurulmamış, “tenevvür,, devrini yaşama- mış, hasret çektiği nizamın filozoflarını doğurmamış, hattâ yabancılarının bile eserlerini diline almamış, iktısadi sınıfla- ları billârlaşmamış, çalışan ve çalıştıran- larının menfaatleri sendikalaşmamış bir her yi yapısı içinde (Liberal demokrasi) mümkün müdür? Mümkünse niçin Meşru- tiyet bir Namık Kemal emar ibaret kaldı ve muvaffak olam Muhalefet oyuncuları bunları Sed ken- di kendilerine sormuyorlar? Hem kimdir ve Büyük Millet Meclisinin bütün nimetine konduktan sonra, onun bütün prensiple- rini ve tatbikatını avuç patlatarak alkış- diktan sanra, Dil Kurultayında, Atatür- kün önünde ve defa takla atıp dil in kılâbının oOen: taşkın hamlelerini dü müdafaa ettikten, hattâ lisanın tedriç kanununa tâbi olduğunu söyliyenlere de seğanşR: sonra, bugün o kurultaya yaka ş olanlara bile taş çıkaran bir m Atatürk Türkçesini yerin dibine batıran şaklabana ne denir ? Hele onun yazısını kapan ve yüreğinin üstüne bastıran abullabut münevvere ne buyu- rulur? Bütün akraba ve e . sop, bütün ömrü, ithalât, ihra hes ento, (döviz), Ülsana), eler havale, bono, tediye, bilânço, kâr ve za- rar hesabı işlerinde geçen, ikide bir hü- kümete mal teklif eden, reddedilirse derhal yerin dibine geçiren tüccar gaze- tecinin, propagandasını yaptığı (liberal) iktısattan ne beklediğini sezmiyenlerin şaşmaz mısınız? Şu taahhüt hazırlanan omimacı ve benzerleri, kendilerine inanan tek adamın hasretiy- ıp tutuşmaları lâzımgelirken ka- ii araaği aldatmağa nasıl muvaffak ola- ar? ", bu adamlar arasında, memleket hol tinden haberdar ANİL İnsanın kendi kendisiyle, insanın insanla, insanın tabi- la ve insanın kâinatla münasebetlerin- den doğan (psikoloji)nin, (sosyoloji)nin, ngi yeni istidatları getir. diğini biliyorlar mı? Ferdin bütün” iç ahengini ve kudretini yalnız kendisi ol- makta ve kalmakta arayan (endividüa- lizm) in asırlarca başını dayadığı ve üze- rinde hulyalara daldığı yumuşacık yastığın nasıl patladığını öğrenmişler mi- di üspet ilmin bile dibinde yatan sonsuz karanlıklarda harp içi ve harp sonrasi metafiziğinin ne kulaçlar attığını e insanın kendi gözünde mutlak bir kıy- yi alabilmesinin ebedilik ve sonsuzluk- la ne'çeşit bir münasebete bağlı olduğu- nu düşünmüşler midir? İnsanın bahtına içinde kalmağa makküm bilecekler ? İçine asırların tıktığı ve bastığı hicran- ları boşaltınanın tarihi ânı gelmediği için susan ve bu defa susturulduğu için de- gil, söylemeğe davet edildiği halde susan Türk milletinin birbirine geçmiş otuz iki dişinin arkasında im çığlığın kötü tak- lidini yapan ve manasını bulandıran bu muhalefet elen ğin oyunu, p pala bı- yığını burup kıs-kıs gülen bir (adamdan başka kimi eğlendiriyor ve ümitlendi- riyor? olduğunu ne Adesenin göziyle her hafta bir iş ağladığını w dehşetini tam dondurmaktar âciz kaldığını Kule, Bizce vazifesini eksiksiz yapmıştır. Yeter mi?.. çe“ ha söyliyelim mi?.. (Büyük Doğu) eriş : e

Bu sayıdan diğer sayfalar: