8 Mart 1946 Tarihli Büyük Doğu Dergisi Sayfa 16

8 Mart 1946 tarihli Büyük Doğu Dergisi Sayfa 16
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

ZAVALLI TÜRKÇE IPUCU:3 üncü ipucu, Fransızcada sonları (isme) edatı, yâni (izm) sesiyle biten ıstılahlara ait... Milli Türk hançeresi, bu (izm) leri belli başlı kelimeler , sembolizma, idealizma vesaire... Halk, daha evvel siiri una göre, o eğer teslim ederse, daima şuursuz- ca cereyan eden bu işe biraz da şuur karıştırabilir. Şu ka- dar ki, Türkçede ve Türkçenin ana kaynaklarında mukabili bulunan hiçbir ıstılahı ille bu tarzla değiştirmenin hiçbir mânası yoktur. > Dilci ANLI CANLILARA ALIŞMAK (Diyojen), bir Yunan zen- ginini gösteren mare karşı elini açmış dileniyor. — Birkaç para;rica derini Sordular: — Kimden e istiyorsun? — Bu heykel — Acaip! ini yağiyöreüü bu işi? — Canlılara alışmak için... AZ VE ÇOK Bir fakir, Büyük İskender- ey ver! — O da sana lay değil... MÂNA Asaf Halet Çelebi bir kızın albümüne yazıyor: — Albüm kelimesi (Albus) den gelir. (Albus) beyaz demektir. Eğer ler yazmış olmayacağım. İstanbullu BİZİM TÜRKÜMÜZ Dert bizde; keder bizde, elem bizde, gam bizde, Zaman kırbacı şaklar, şu suçsuz gövdemizde. Neş'e yok, ıstırap çok; saadeti bilmeyiz Her damla gözümüzde fırtınalı bir deniz. Neyiz? Kimiz ? Kimleriz ? Ne ârayıp soran var; Bize eş olur ancak; yalçın, kimsesiz dağlar. Bilinmez bir sızının âşinası ruhumuz Bir yarım feryad olur dudakta her duygumuz. Kime dostum diyerek sarılırsak dört elle, En sonunda kalırız kırık, dökük emelle. Ne derdimizi soran, ne de bunu anlayan, Bulunmaz bir gün bizi hasretle kucaklayan. Dert bizde, keder bizde, elem bizde, gam bizde, Zaman kırbacı şaklar, şu suçsuz gövdemizde. ÜZÜLME Üzülme elime Bahar sona ere Ağaçlar sararıp sol eki Kuşlar bir daha ötmiyecek diye... Sana aşk, sana iman bahçelerinden Bitmiyecek baharlar taşıyacağım | Ahmet Nadir CANER NE VEREBİLİRİM? * Ne verebilirim, ne verebilirim, Ben sana çocu ? Işıksız bir dünya ki, Geceye kaçıyor ruhum... Fuzuliden artakalmadı aşki Nedimden nâz ve niyâz... Söyledi, bitirdi Bâki ; ve edâ kaldı , ne saz... öyle çocuğum; böyl, NE verebilirim sana yi agi Fevzi ALGAN ÖMÜR İki çizgi birleşir insanda: adde ve ruh Birinde derin peübkeyiyete rinde vuzuh. Kesişen çizgilerin Su ei Bir nokta gibi namevcu Ahmet KEMERLİOĞLU İbrahim Güzelce SELÂM Yeşil yaprağa çizer seni ruhum, Gel, sen de aşkın havuzunda durul | çurdum, selâmımı ul | ©ten kuşları bahçene u Düşen yapraklarda Hüseyin ULAŞ İSTANBULA BESTELERDEN «Yuşâ» tepesinden şu semavi bakışa ! «Kandilli» nin âsi kıyısından O küheylan akışa; Dâra nasıl hayran, Fatih nasıl meftun, Şair nasıl mecnün olmasın? Nasıl dinmesin bütün «Eyüb» ün sonsuz huzurunda ? Ufuklardaki o müstesna tasvirine darmasın Ecdat kemikleriyle ohaşrolmuş Üsküdar ? Gönül, doymuyör sırrına, Sende tarihimin mia var | Emine Remzi BÜYÜK Sahib ve U. Neş. Md: Necip Fazıl KISAKÜREK Yazı ve teknik işleri müdürü: Fethi KARDEŞ D O Ğ U İdare yeri : Acımusluk So. No. 15 Cağaloğlu Telefon : 21722 — Matbaa: İbrahim Horoz Yılık Abone: 12 lira — Altı aylık : 6 lira — Üç aylık: yok İLÂN KABUL ETMEZ ERKEKLERDE KONUŞMA rde konuşma edebini gi kaideleriyle beraber, bilhassa edep, hicap ve hür- met hissi yeriesk bir (tarz) ve tavır bekleri: Orta dn e bilhassa subay ve hariciye memuru gi- bi büyük temsili vasfı olan yaşlı erkekler konuşmakta en serbest, fakat konuşmanın şahsiyet edebini ifadede en mesul çağdadırlar. İhtiyarlar, herkesi kuşatan kaidelere, bir de şefkat, mü- samaha, ağırbaşlılık ve kün mertebe sükütilik ölçüle- rini katacaklardır. zümreyi bağlayan ağız, çehre, nazar, hareket ve telâffuz kaidelerini belirtmiştik. Neslihan Kısakürek EVKADIN TEFRİŞ Bir evi tefriş etmekle bir çıkartma kâğıtlariyle döşeli ru- humuzun bu halini ifşaya, sa- dece (ev ve kadın) köşesinden da değil de, şatafat ira başka an mâna yoktu Bu evlerin, tek Bilgi sahibi olmaksızın eczahaneye reçete ısmarlar gibi aşağılık (kübik) ve sahte (stil) öteberi, hem unsur unsur, hem de bütün bu unsurların terki- biyle, sahiplerini ri viii bilir. me ve ifade ettiği kadar.., Neslihan Kısakürek

Bu sayıdan diğer sayfalar: