20 Kasım 1930 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 5

20 Kasım 1930 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

20 Tesrinisani 1930 Klf Semiha Ayazpaşa'da oturan zengin bir ailenin kızıydı. Babası anne i ona ne istiyorsa alırlar, hiç bir arzusunu reddetmezlerdi. Gecen hafta Semiha annesine 'dedi ki: Beyoğ'Iunda dün gcrdüğümüz ipekli elbiseyi o kadar beğendim ki.. H i KÂYE • Meıaklı şeyler Havlu yerine Lokanta otel gibi umumî yerlerde muslukların yanma tek bir havlu asıp bütün gelenin, gidenin ona elini yüzünü silmesi ne kadar tehlikelidir, bilir misiniz. Yüz kişideki, bin kişideki mikrop birbirine naklolunur gider. Bunun için Avrupa'da ve buradaki büyük otellerde kenara deste deste havlu konur, her elini, yüzünü yıkayan havludan birine silinir ve onu kirliye atar, bu bez bir da ha kullanılmaz. MCMLCkETLEMC ÇOCUKLAR. İ Faydalı bîlgiler | Annesi kızına «olur!» yahut «olmaz!» diye bir cevap vermedi. Fakat çocuğunu nihayetsiz bir muhab betle seven Güzide Hanıma bu kadar işaret kâfivdi. Ertesi gün elbise gelmişti. Semiha aynanın önünde prova ederken: Vallahi pek yakıştı! Diye kendi kendine söyleniyor. Sonra da şöyle mırıldanıyordu: Şunu giyip sokağa çikayım da komşuların kızları çatlasın, patlasm!. Anne J bu fikrini hissedince: Yo o.. Kızım, dedi, gidip ştfna buna nisbet yapmak çok fenadjr. Hususiyle yokuşun başında bir çok fakir aileler oturuycr, Onlar kızlaYıldızlarda hararet nna r*'i\le pahalı elbiseler alamazÂlimlerin tetkikatına göre kâilar, kalpleri kırıhr. Mahzun olurnattaki her şey gibi yıldızlar da dolar.. ğar, yasar ve ölürlermiç. Lâkin Semiha o kadar ısrar etti, a^ladı, sızladı ki onun bu üziilmesine dayanamıyan Güzide Hanım n'^iyet kızını dadısıyla beraber Ihtiyar dadı uyandığı zaman sokağa şrönderme^e mecbur oldu. şaşırdı. Darılmak istedi. Fakat evV'j*r~ir\ ba«'«rla durduklan za •\e annesi: man bütün mahalle çocukları etra Aferin kızım, dedi, senin kenfmda toplanmışlardı. Küçük kızlar ' ; ni be?enmiş bir çocuk olarak bübirbirlerine: yüyeciğini zannederek çok korku Aman ne giizel elbise! yordum. Neyse bugün memnuniyet Ah, benim de olsa!. le görüyorum ki değişmişsin!. Diyerek içlerini çekiyorlardı. Güzide H. kızım bağrına basıp Semiha bu muvaffakiyetinden severken Seniha da şu anda o elmemnun koltuklarını kabartarak biseyi giymekten belki yüzlerce degöğsünü şişirerek, bir, bir daha ön fa daha fazla zevk ve memnuniyet v l«»rînden geçiyordu. d Kardeşim dedi, niçin ağlıyorsun? Küçük kız önce cevap vermedi. Sonra dedi ki: Senin elbisen gibi elbise istiyorum.. Fakat annemin babamın paralan yok.. Almadıkları için onlara da hak veriyorum.. O halde ağlamaktan başka ne yapabilirim.. Semiha hakikatte iyi kalpli bir kızdı. Küçüğün göz yaşları onu müteessir etti: Eğer, dedi, böyle bir elbisen olursa susar, sevinir misin?, Elbette.. Lâkin bunu her yerde yapmak Gel öyleyse.. imkânı yoktur. Çünkü o masrafa Oradaki barakalarîn arkasîna çittiler. fki dakikada elbiselerini can dayanmaz. Şimdi Avrupa'hlar bunun da kodeğişmiş olarak meydana çıktılar. layını buldular. Şu gördüğünüz makineyi icat ettiler. Artık havluya hacet kalmadı. EI yüz yıkandıktan sonra ayakla makinenin bir noktasına basıldı mı elinizi tuttuğunuz delikten elektrik cereyanı vasıtasile sıcak hava çıkıyor, çarçabuk eli kurutuveriyor. Yüzünüzü kurutacağınız, küçük bpruyu uykarı doğru çevirin, oldu bitti. Bir aralık dadısı yorulduğu için kenardaki sıralardan birine oturmuş, serde ihtiyarhk ta olduğu için 'vuya kalmıştı. Semiha mağrur mağrur gezmekte devam ediyor, mahalle çocuklan •a hayra nve şajkın etrafında döj nüp duruyorlardı. Bu sırada tam kendi yaşında bir küçük kız ağlıyarak Semiha'nın yaJ m e r a k etti: : Çoğunuzun evinde hiç şüphesiz bir gramofon vardır. Evinden olmıyanlar da söz ve şarkı söyliyen bu makineyi yüzlerce defa görmüş ve dinlemişsinizdir. tnsanlar sözlerini ta binlerce sene evvelindenberi zapt ve kaydetmek hevesine düşmüşlerdir. Yalnız buna ancak 1857 snesinde muvaffak olabilmişlerrîir. Ses nasıl alınıyor ve nasıl veriliyor? Şu resmini gördüğünüz küçük Ceymis Bol'dur. Amerika Reisi cumhurunun bir sehri ziyareti esnasında ustası hasta olduğu için bütün yemekleri o pişirmiştir. Yemekler Reisicumhurun fevkalâde hoşuna gittiği için Ceymis Bol'ü hemen sarayına almıştır. Bu yaşta saşılacak bir muvaffakiyet doğrusu! Bir plâğm üzeri mumlanıyor, bir ütü ile dü'zleniyor, sonra bir adam getirilip bu plâğm önünde bağırılınca mum tabakası üzerinde ihtir vücude geliyor, bilâhare bu 'lıtizazlarm üzer* ıden bir iğne geçirilince eski bağırtı aynen tekrar olunabiliyordu, ' Buzlar memleketinde KOL Fakat gramofonun ecdadı olı bu makine gayet iptidaî bir şeydi Ancak son asırda yüzlerce âlimi mütemadi çahsmaları sayesindedi ki bugünkü mütekâmil scklini bul Eskimo'lular Avrupa ve Amerikanın şimal kutbuna yakın noktalarda yaşarlar. Eskimo'lular buzdan oydukları kulübeler içinde otururlar, vahsî hayvan postlanna sarılıp kendilerini soğuktan muhafaza ederler, vurdukları fok, ayı ve saire gibi hayvanlann etlerile tuttukları ba Iıkları pişirmeğe hacet görmeden çiy çiy yerler. Eskimo'lular ancak 40 bin kişi kadardırlar. Halbuki işgal ettikleri arazi bir kaç milyon kilometre murabbaındadır. Ta Amerika'dan baş lar. Behrenk boğazından geçerek Avrupadaki Danimarka boğazına kadar gelir. Kadım erkeği orta boyludurlar. Vücutlan sağlam, elleri ayaklan küçüktür. Erkekleri ekseriya kösedir. Bulundukları yerlerde temmuz ve ağustosta bile kar fırtınaları ve tipiler eksik olmadığına göre yegâne işleri av peşinde koşmaktır. Fakat bunun da ancak yaz aylarında yapabilirler. Kışın buzdan kulübelerien çekilip cumhur cemaat yazın topladıklarını yerler. Kulübelerindeki hararet gününe göre sıfırddan aşağı 20 ile 55 arasında değişir.. Biz burada sıfır oIunra titriyoruz. Bunun elli beş mis lini bir tasavvur ediniz. tşte bu dehşetli soğuğu ancak fok bahğının yağını yakıp hem lâmba hem de soba gibi kullanarak tadil ederler. Fok bahğının kanından kardan erime suda pişirdikleri çorbayı yer yatıp uyurlar. Eğer Eskimo'luların bulundukları yerde fok balığı çıkmamış olsaydı onların orada yaşamaları mümkün olmazdı. Onun sade kanından çorba, yağından ateş çıkmaz. Derisinden kara ve yağmura karşı dayanıkh elbiseler yapılır. Eti lezzetlidir. Bağırsaklanndan sağlam çoraplar iç çamaşırı vücude getirirler. Kemiklerinden de bir çok ev eşyası yaparlar. Fok balığı Eskimo'luların velinimetidir. Gramofonun içindeki ve dışındaki tertibat Bir şramofon başlıca iki esast ~nürekkeptir: Biri, nlâğın kondı ı tepş^£îbî daireyi döndüre zemberek, öteki de diyafram, akı edalı kol ve sedayı büyüîten k pihi kısımlar. llk gramofonların pîâklan kal ve değirmeninki gibi elle döndüı lürdü. Bugün zembereklerle ve hat ta elektrik cereyanı iîe çevriliyoi Diyafram denilen kolun nihayc tindeki kısım ucundaki iğneniı kendine verdiği ses!e titriyen bu cihazdır. Bu ilk defa gerdirilmi parşömen kâğıdındandı.Sonra sellt loit, kauçuk, cam, mikadan yapıldl Bugünküler alemir'vumdan imı olunuyor. Diyaframın titriyerek hı sule getirdiği ses, aksi sedah kol dan sadayı büyüîten sandığa gidi yor ve oradan etrafa yayıhyor. Sıfırdan aşağı 55 Nüf usları ne kadar? Fok balığı Yazısız hikâye: Yasin Efendinin rüyesı Doğdukları zaman su gibi, sis gibi ateş halindedirler. Git gide koyulaşırlar, üstleri soğumaya başlar. O zaman nebat, hayvan onun kabuğunda yaşamak imkânını bulur. Büsbütün soğudu mu artık o yıldızın hayatı bitmiş demektir. llk anlarında 5,000, 6,000 hararet derecesinde yanıp tutuşan yıldızlar bir kaç milyo nsene sonra buz kesiliyorlar. Hatta âlimlerin iddiasma göre 20,000, 40,000 derece hararet neşreden yıldızlar da varmış. Faraza bugün arzımızın etrafında döndüğü güneşin harareti 12,000 derece olsaydı dünya yüzünde çayır çayır yanıp kebap olacaktık. Bizim arzımız da nihayet bir gün soühıyup mahvolacak! Durun telâş etmeyin! Bu ise daha bir kac milyon sene ister! Yeni biİmece Cevaplar Hediye kazanan karilerimize: Şimdiye kadar bütün müsabakalarımızdaki talili karilerimizden Istanbul haricindekilerin hediyeleri posta ile gönderilmiştir. Almıyanlar ve şikâyetleri olanlar varsa bildirsinler. Hocanım Kızım, yalan fena şeydir ve hiç bir faydası yoktur değil mı; Küçük kız Nasıl faydası yoktur Hocanım: Tramvayda beş yaşındayım dedin mi bedava giderim: Halbuki doğruyu söyliyecek o Yukanki iki resmin yanyane gelince bir boğaz oluyor. Bu bo| ğaz memleketimizin neresinde dir. Ve adı nedir? Bu bilmeceyi bize Bursa'dt Hacı Cafer camii sokağmda li numarda Şadi B. göndermiştiı Doğru halledenler arasındt çekilecek kur'ada birinciliği kazanana beş lira mükâfat takdim| edilecek ve resmi gazetemizc basılacaktır. İkinciden yüzüncüye kad« muhtelif şık hediyeler. Cevaplar ikinci teşrin sonuna| kadar «Cumhuriyet çocuk sahifesi muharriri» adresine gönd« 'ilmelidir. Bu adrese gönderilmiyenlet ve geç gelenler kur'aya sokula lursam bilet almak lâzımdır.

Bu sayıdan diğer sayfalar: