21 Kasım 1930 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 4

21 Kasım 1930 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

4 CumhttTÎyct Şirket f eshediİmezse şebeke satın ahnacak ( Birinci sahifeden mabait ) Hanıma tayyare kongresine gideceği Için bir hafta, Nemli zade Mithat Beye gamsun'a gideceği için 10 gün mezuniyet verilmiştir. Tevfik Salim Pş. kendisine azalık tebliğ edümeden evvel Avrupa'ya gitmiş plduğundan mezun addedilmesi takarrür etmiştir. Ziya Bey Uzun hesaplar yaptık Her halde mahcup olmıyacak surette şehre su verebileceğiz. İsmail Sıtkı Bey Şirketten zaten mübayaa edilecek ne vardır ki? Bir kaç eski tulumba ve saire. Kemal Bey Bu şirketin işlerine insan el ile değil ayakla dokunmağa bile iğrenir. Terkos işi Şehir Meclisinde tl'Te&ifimn 1930 Darülfünunumuz nasıl olmalı? Iı I W V ü K U A T Verem tedavisinde Bir memleketin Darülfünunu, ilim yakitap açıp, ona yeni bir şekil! pan bir müessesesidir. Memleketin bü bir etmekten, yahutbaka baka ders tak Silâh sesimi, rir mahfuzata müraca Hali hazırda veremin tedavisi yeni bir şe kil almıştır. Takriben altmış sene mukad dem Almanya'da «Detweyler> veremin iklimi rutubetsiz, şiddetli rüzgârlardan ve sislerden masun, ormanlık mahallerde münasip bir istirahat, iyl hava, ve iyi gıda sayesinde şifayap olduğunu isbat eylemiş idi. Sanatoryom ismi verilen bu müessese lerde hakikaten bir çok veremlinin iyileş meğe başladıkları ve şehirlerde evlerinde Demek ki Darülfünunumuz, her şeykalsalar mutlaka ölüme mahkum bir çok den evvel, ancak ilim aşkile çalışan bir hastalann kurtuldukları müşahede olun makta idi. Bu usulü tedavi medenî memle müessese olmahdır. Bu arzuyu son zaketlerde sanatoryom (Verem sanatoryomu) manlarda yalnız Edebiyat Fakültesinismi verilen bir çok müesseselerin inşasma den işitiyoruz. Hakikaten, hayatını Dasebep olmuştur. Ve buralarda veremliler te rülfünuna hasretmiyen müderrisler, müdaviye başlanmıştır. derris değil, müderrisliği bir firma gibi Sanatoryomlarda tedavi aylarca hatta istismar eden tacirlerdir! senelerce devam eder. Zengin hastalar için Maamafih ilim yapmak için yalnız sanatoryomlara gitmek mümkündür. Fakat hasbiyet kâfi midir? Elbette hayır. Yalfakirler için para ile bu gibi müesseselerde tedavi olunmak gayrikabildir. Bu sebepten nız en müterakki milletlerden alınması şehirler, hükumetler, hele amele ve küçük mümkün olmıyan şubelerde, yani tamamemurlara mahsus sigorta şirketleri, has men mill' harsa müteallik branşlarda ta sandıkları dahi fukaraya mahsus bir çok kendi profesörlerimiz, Avrupaî bir mesanatoryom küşat eylemişlerdir. Yalnız şu tot takip ettikleri takdirde bir Darülfünu söylemek iktiza eder ki bu usulü tedavi nuna lâyık müderris olabilirler. Bu milll hemen daima yüzde yüz katl netice vermez. branşı da artık Garpten istifadeye lüBir çok hastalar istirahat, iyi hava ve iyi zum yok; istiareye kalkışmak bile en gıda ile şifayap olmazlar. Veremin bunlarda büyük ayıplardan olur. Zaten varlığı tedricî ve yahut seri bir terakkisine şahit yirml yüı bulmıyan Edebiyat Fakültemioluruz. zin, bilhassa bu fakülteye merbut türkiŞüphesiz bu biçareleri diğer ilâçlar ile yat enstitüsünün Avrupa'ca bile alâka tedaviye gayret ederiz. Bu ilâçlar meyamnda en ziyade zikre şayan olanı tüberkülin ile görülmesi ve sâylnin takip edilmesi ve tüberkülin müstazeratı ile altın mürek bu hususta Garpten bir şey almağa muhkebatıdır. Tüberkülin ve buna müşabih taç olmadığımızı gösteren başlıca delilolan diğer müstahzerat doğrudan doğruya dir. Fakat bir memleketin Darülfünunu verem basillerinden çıkanlır. Bunlar gayet yalnız Edebiyat Fakültesinden ibaret deaz miktarda hastalara zerk edilir. Tesirleri ğildir. Tıp Fakültemiz hakkında ne düverem yaralarında bir faaliyet uyandırmak şünebiliriz? Bu fakültemiz yurdumuzu tır. Bu faaliyet sayesinde bazen vücut bu en eski bir irfan müessesesidir. İlk teesyaralan kapamağa muvaffak olur. Bu su süsünü yüz seneden evvele çıkarırlar. retle hastalarda bir salâh görülür. Fakat Bunda eski senelerde bile Fransız ve miktar iyi tayin edilmediği ve hasta iyi insonra Alman tıp üstatlannın çalıştıklatihap olunmadığı takdirde bllâkis bu yaralar daha fazla açılır ve lyilik yapacak yerde nnı biliyoruz. Bugün bu fakültede vücutlerlle iftihar etUğimiz üç dört müderrihastalara fenalık yapmış oluruz. simiz, ancak o Garp üstatlannın metoAltm müstahzeratmın tesirleri dahi ay nidir. Bir çok hastalarda bu müstahzerat dik tedrislerinden istifade etmek suretan istifade olunur. Hastalık seyrini değiş tile yetişmiş olduklarını şükranla ifade tirir ve tedricen azalmağa başlar. Bazı ah ederler. valde ise bunlann tesirleri hemen yoktur. Fakat Tıp Fakültemiz bugün dahi ayni .Ve hastalar bu şınngalardan istifade ede tıp üstatlanndan müstağni değildir. Amezler. sistanalrın, muallimlerin ve müderrisleO halde görülüyor ki gerek sanatoryom rln tayin ve İntihap tarzında yapüan tedavisi ile ve gerekse tüberkülin ve altm son zararlı tadil ise, Tıp Fakültemizi buîmlihasının zerkile her hastayı iyi etmek günkü üstetlann üfulünden sonra, ilml mümkün değildir. Bir çok veremliler bu tekıymetleri daha dun muallimlerin eline davilerden İstifade edemez. Ve hastalığm terakkisine şahit oluruz. O halde ne yapa bıraktıracak mahiyettedir. Şimdiye kadar en çok iftihar ettiğimis cağız? Kollanmızı kavuşturup hastalığm seyrine mi şahit olacağız? güvendiğimlz Tıp Fakültesi, orijinal i^ler İşte son tetkikatım esnasında veremin, çıkaran ve eserler yaratan bir ilim müne. suretle yukanda bahsettiğim usullerden ssesesi olmak vasfıru büsbütün kaybetgayri vesait Ue tedavi edildiğine gahit ol meğe mahkumdur. Hakikl ilim adamları, dum. Bizde bu tarza tedavi halkça pek ma ılme zarar verecek tedbirlere karsı büyük um değildir. Etibba tarafından teklif olun bir celâdetle lsyan etmek, ilmin saltasını duğu takdirde dahi hastaların, ve hasta a hâklm kümak mecburiyetinde iken, Tıp ilelerinin güçlükle mazharı kabulü olduğunu Fakültcmizin zaranna yapüan hareketgörmekteyim. İşte umumun bllmesi iktiza erin sükut ile karşılanması, en ilml aeden bu hususu biraz izah edeceğim. damlarımızın bile ilmin kıymetine imanBr sanatoryomu ziyaret ettiğiniz saman an tam olmadığım göstermez mi? bir çok hastalara ameliyat yapüdığını göİki sene evvel Tıp Fakültesinin İstanrürsünüz. Bu sanatoryomlarda diğer hastabul'a nakli mes'elesi ortaya atıldığı vaneler gibi mükemmel amellyathaneler vardır. Hali hazırda cerrahinin geçirdiği lnkı Mt, ilmin ihtiyacından ziyade profesörlâp tamamile nazarı dikkate alınmış ve bu erin şahsl endişeleri ise hâkim olmadı amellyathaneler o suretle tertip olunmuş mı? Her şey gösteriyor ki bu ilim mtiestur. Duvarlan üç metro yüksekllğe kadar lesemizde, eskiliğine ve büyük hizmetletadil ve mor veya esmer çiniler ile tefriş olunmuş rine rağmen, asrl bir şekilde ur. Ziyayı tavandan alırlar. Gölge verme Garpten cidden mütehassis prof esörlerin yen bir lâmba bu amellyathaneyi tenvir e celbine muhtaçtır. der. Dolapların cümlesi duvar içindedir. AHukuk Fakültesini, eski hukuk mektemeliyat esnasında mor veya koyu renkte binin maklubu görüyonım. Kurunu vusgömlek giyilir. Duvarda muayyen bir ma halle vazedilen rontken resmi operatörün ;al hukuk ile modern hukukun çarpıştıgözü önündedir. Hem ameliyat yapar ve ğı busahada birbirine zıt iki zihniyetin hem de icap eder ise oraya bakar. bir usule tabi olabilenasıl olup ta Ve bir çok veremliler ameliyat ile tedavi ceklerini anlamak cidden güçtür. Fikhî hükümleri hakkın mahzı sayan ve bu olunur. Bu ameliyatın en basiti ciğer zarlan ara ola iman eden bir dün|ığın garpten alısına hava vermektir. Eğer bu havanın ci nan içtimal kanunlan hazmedebilmesi ğeri tazyik etmesine bazı iltisakat mâni o mümkün müdür? «Akıl için tarik birdirt \ lur ise bir âlet vasıtasile plora içine girilir diyecek ve «zeki bir muallimin fıkıhtan ve bu iltisakat kesilir. derhal medenl kanuna intikal edivermesi Hava vermek kabil olmadığı takdirde işten bile değildir.» hükmünü verecekler. «freniceetomio ameliyesi yapıur. Bazen Halbuki biri şarkl, diğeri garbl iki huhem hava verilir ve hem de bu ameliye icra kukun ayni metotla telâkki ve tedrisini edilir. Ciğer zan gayet yapışık ise sadırdan ay anlıyamamakta kendimi mazur görürüarak parafin ile doldurulur ve bu suretle rüm. Hele Hukuk Fakültemizin, zamanlaniğer hareket edemiyecek bir hale vazolu nur. nın büyük bir kısmını ilimden gayri işBu da olmadığı takdirde ve ahval müsait erle geçiren müderrisleri, talebeye usull ise yani hastalık yalnız bir ciğere münhasır bir surette hukuk tedris edebilirler mi? :örülüyor ki hali hazuda bir çok vekayide En basit iş, tedris kürsüsünde frenkçe kalmış ise kaburga kemikleri çıkarüır. İşte ciğer üzerinde ameliyat yapılmaktadır. Ve eremin tedavisi cerrahî bir surette icra edilmektedir. Bu ameliyatlar naziktir. Fakat iyi teşhis konulur ve muktedir eller tara ından yapüır ise tehlikeli değildir. ( Birind sahifeden mabait ) Bundan başka hava vermek ve siniri kesrilecektir. Türkiye'den gidecek güzel mek ameliyeleri yalnız bir ciğerde değil iesli kadının Paris tarikile Nis'e kadar her iki ciğerde dahi tatbik olunabilir. Bu sebepten halkm ciğer ameliyesinden gidip gelme, ikamet, iaşe bütün mas bahsedildiği takdirde tevahhuş etmemesi rafları temin edilmektedir. lâzımdır. Ve hastalarmı uzun müddet te Müsabakanın mürettipleri, bu bey davisiz bttakarak veremin terakkisine se nelmilel müsabakaya iştirak edecek en bebiyet vermemeleri ve kendilerinde verem güzel sesli Türk kadınını intihap için şüphesi olanlann hemen sür'atle bir tabibe apüacak müsabakanın icrasına delâ veya verem dispanserine müracaat eyliye let ve tavassüt etmemizi rica ettiler. rek kendilerini tedavi ettirmeleri şarttır. Biz de kabul ettik. Dr. OSMAN ŞEREFETT1N Göndereceğimiz güzel sesli Türk kadını birinci çıksa da çıkmasa da tertip eşarkı Hz. C. H. Fırkasından sonra ken dilen MiUetler Şarkısı filminde söyliyecektir. disini görmek için bekliyen binlerNis'teki müsabakaya yetişebilmek için :e halkın alkısları arasında yürü n güzel sesli Türk kadınının 2 kânunu.erek Valilik konağına gitmişlerdir. ıvvelde İstanbul'dan hareketi lâzım gelYolda halktan bazılarile konuş mektedir. tün irfan hareketleri o müesseseden çıkar. Orada yalnız ilim namına hasbî çaüşan insanlar vardır. Onların para kazanmak, zengin olmak gibi hırslan, şan ve şeref sahibi sayılmak gibi çocukça emelleri yktur. İlim için böyle hasbî çalışan adamları çok olan millet, medeniyet mes'elesini elinde taşıyan, bütün milletlere fazilet yolunda rehberlik eden millettir. at ederek eskileri tekrarlamaktan ibare olur. Orijinal bir fikre, bir metoda sahip hukukşinasımız var mıdır? İsmini öğ renmeği çok isterdim. • Bu fakültemizin ıslahı, büsbütün yeni bir ruha ihtiyaç gösterir. Garp usul ve hukuk felsefesinin gireceği, istifade vereceği sahalarmızdan biri burasıdır. Garbin hukuk üstatlarından bir kaçının bu fakültemizde çalıştıklarını, bir Türk hukukuna yol açtıklannı görmek ne iyi olur. Darülfünunumuzun ne yaptığı ve niye yaradığı pek bilinmiyen şubelerinden biri de Fen Fakültesidir. Zeynep Hanım konağmm iki katını, Cağaloğlu'ndaki eski Reşit Paşa mektebini işgal eden bu fakültemiz, fizik, kimya, tabiiyat lâburatuvarlannı muhtevidir. Bildiğime göre lâburatuvarlar fena değildir; fakat içinde her sene kaç mütefennin yetişir? Bunlar ne yaparlar ve neye yararlar bilinmez. Hele riyaziyat şubesinin muallim o da pek nakıs yetiştirmekten başka bir şey yaptığı yoktur denilebilir. Sıhhî bahisler: Merdane Gürültüsü mu?.. Terkos mes'elesi Bundan sonra Terkos şirketi hakkında daimî encümenin hazarladığı rapor okunmuştur. Şirketin feshl veya su tesisatuun iştirasmı teklif eden bu rapor çok şayanı dikkat olduğundan mühim olan noktalarını hulâsa ediyoruz: «23 eylul ve 29 kânunuevvel 928 ta rihlerinde cemiyeti belediye terkos şirketf hakkında Nafıa Vekâleti ile temasta bulumnuş ve bazı temenniler izhar etmişti. Bu defa Terkos şirketinin vazi yeti mevzuu bahsolduğundan belediye nin temennilerini bildirmesi zarurî görülmüştür. Bu temenniler şunlardır: 1 Terkos şirketi bugrün mukavelename ahkâmının aynen tatbikına mec bur tutulsa bile gene şehrin su ihtiyacı temin edilemez. 2 Şirket taahhütlerini ifa etmemişUT. Bunun için şimdiye kadar bir çok müracaatlarda bulunulmuştur. Şirketin iştira hakkının tehiri tatbikine fırsat bulabilmesi muhtemeldir. 3 Eldeki raporlara göre Terkos suyu kat'iyen kabili şürp değildir. Şirketin bir bakteriyoloğu bile yoktur. Yalnız bu sebep şirket imtiyazının feshi için başlı başına bir amildir. 4 Bu cihetin tahakkuku gayet kolaydır. Fesih esbabı tahakkuk etmese bile mukavelenin onaltıncı maddesi mucibince 6 ay sonra şirket tesisatmı iştiraya hakkımız vardır. Fakat üç ay evvel şirkete ihbar etmek lâzım oldu ğundan şimdiden hazırlıkta bulunmak lâzımdır. 5 Belediye bu belâdan kurtulmak için icap ederse def'aten 100 bin lira vermeği taahhüt eder. 6 Şirket su miktarını her sene artnacağını ve kâfi miktarda bol su vereceğini taahhüt ettiği halde bunu yapmamıştır. Belediye beş sene zarfında tedricen su ihtiyacını temin etmeği taahhüt eder. Şirket şimdiki halde 26 bin metre mikâbı su verdiği halde belediye bunu 40 bin metre mikâbına iblâğ edebOecektir. Musluklar ellerimize öksürüyor Avni Bey Şirketin yaptığı işlerde ihtiyaç için uzanan ellerimize öksüren musluklardan başka ne gördük? Bu iş ler karşısmda fazla tevakkuf etmiye lim. Tevfik Amir Bey Harbi umumide esasen bu şirketi Türkler işletmiş ve daha ziyade muvaffak olmuştur. Ziya Bey Hatta o zaman hisse senetlerinin faizi daha fazla olarak tevzi edilmiştir. Müteakiben müzakere kâfi görülmüş ve reis mes'eleyi hulâsa etmiştir. Neticede kanunen ve hukukan kabil olursa şirketin feshedilmesine, kabil olmazsa tesisatının iştira olunmasına müttefikan karar verilmiştir. Haşim Beyin istifası kabul edildi İkinci celsede yangın yerlerindeki fazla belediye arsalarının satılması hakkındaki mazbata kabul edilmiştir. İdarei hususiyenin 929 hesabı kat'î raporunun gelecek içtimada müzakeresi takarrür etmiştir. Kâğıthane köyünün Fatih, Sarıyer ve Beşiktaş kazalanna tefrik edildiğini ve bunun köyün parçalanması demek oldugundan Kâğıthane'de köy kanunu tatbik edilmesi hakkındaki muhtar heyetinin mazbatası iktisat, mülkiye ve kavanin encümenlerine havale edilmiştir. Mecralarda kondoktörden maada bir kondoktör daha istihdamı kabul olunmuştur. Bundan sonra kesreti meşguliyetin • den dolayı istifasını veren elektrik şirketi mühendisi Haşim Bey hakkındaki mazbata okunmuştur. Kavanin e n c i meni mazbatasında kanunda şehirden nakil ve hastalıktan maada sebeplerle azalıktan istifa edilemiyeceği musarrah olduğundan gelecek devrede intihap edilmemek hakkının nez'i cezası tatbik edilmek zarureti olduğunun kendisine ihtar edilmesi teklif olunmakta idi. Hacı Adil Bey tstifa bir haktır. onu kimseden nezedemeyiz. Bu zat çok dürüst hareket ederek intihabından dolayı teşekkür ettikten sonra vakti olmadığından istifasını vermiştir. Yoksa içtimaa gelmezse zaten müstafi addolunurdu. Böyle doğru hareket eden bir arkadaşımıza ceza vermek ve ihtar yapmak reva mıdır? Hacı Adil B. bu hususta kuvvetli sözler ve deliller serdetmiştir. Neticede encümen mazbatası reye konmuştur. Fakat şayanı dikkatir ki encümende aza olanların ancak bir kaçı el kaldırmışlardır! Buna mukabil istifanın kabulü reye konmuş ve büyük bir ekseriyet tarafından kabul edilmiştir. Divanı riyasetin mazbatası da okunmuş ve bunda azanın intihap mazbataları divanı riyasete gönderilmiş ise de mazbatanm buraca tetkiki hakkında bir kayıt olmadığından makama iade edildiği bildirilmiştir. Müteakiben gelecek perşembeye tekrar toplanmak üzere içtimaa nihayet verilmiştir. Evvelki gece üçüncü katında (Yarın) ve dördüncü katında (İnkılâp) gazetelerinin bulunduğu (İkdam) hanında garip bir hâdise olmuştur. Buna dair olan polis raporu aynen şöyledir: «Dün gece (evvelki gece) saat 20 buçukta İnkılâp gazetesi idarehanesinde bir tabanca atıldığı haber almmış, polis me murları gönderilmiştir. İdarehanede bulunan İnkılâp gazetesi mes'ul müdürü Sabri Beyden aunan malumata göre Yarın gazetesi sahibi Arif Oruç Beyle İnkılâp gazetesi arasında bir infial mevcuttur. Bu infial dolayısile Arif Oruç Beyin idarehanesinde tabanca atılmıştır. Sabri Beyin verdiği bu malumat üzerine polis memurları Yarın gazetesi idarehanesine gitmişler, Arif Oruç Beyi aramışlar, fakat bulamamışlardır. Yarın gazetesi mürettipleri verdikleri ifadede gazetede ta banca atılmadığını, saika düştüğünü söyHalbuki asıl fenne Türk zekâsının işti lemişlerdir, tahkikat yapılmaktadır.> rakini temin edecek irfan müessesesi, Ali Naci Beyin kanaati Fen Fakültesidir. Bu fakülteye devam eİnkılâp sahibi Ali Naci Bey demiştir ki: den talebeyi daima acmacak bir vaziyet« Arif Oruç Beyin adamları neşriya te görüyorum. Bir şeyler öğreniyorlar; tımıza kızıyorlarmış, bir tertibl mahsusla fakat bu bllgi, nihayet lisedeki bilginin bizi kaldıracaklar ve götürüp vuracaklar biraz fevkindedir, ve basma kahptır. mış. İşte size Darülfünunumuzu, muhtelif şubeler dahllinde, bir dereceye kadar tasvire çalıştım. Dünyanın hiç bir yerinde böyle bir müesseseye Darülfünun unvanı verüemez. Yalnız garpten almma bilgileri zlhne tıkan, hiç bir şey yaratacak bir kabiliyet göstenniyen böyle bir müesseseyl Türk Darülfünunu diye ortaya sünnek doğru değildir. Darülfünunumuzun, Darülfünun olamadığınm yegâne delili, oradaki talebenin ilim yapmağa alışmaktan ziyade muallim veya memur olmak gayesine çaışmalandır. Liseler Darülfünuna mahreç ise, Darülfünun da muhtelif memuriyetlere mahreçtir. Bizde Hukuk Fakültesinden mezun olanlar, memur olamazlar veya tayin olundukları yeri beğen medikleri için memuriyetten vaz geçererse muallim oluverirler! Bir Darülfünunumuz olabilmek için âakal şu aşagıki şartalrın temini lâzımdır: a) Asrl enstitüler re lâburatuvarlar tesis etmeğe ve Avrupa'dan yüksek ilim, htisas sahibi hakikî profesörler getirmeğe, mümerrislerini kürsüsüne ve lâburatuvanna bağlamağa müsait bir bütçe; b) Edebiyatın felsefe, Ufthiyat, coğraflya, tarih gubelerine; hukuka; bilhassa tıp ve fen fakültelerine otorite siyantifik denilen ve sırf ilim yapmak gayesile çalışan garp profesörleri getirtmek; c) Mevcut müderris ve muallimler arasında zarurî görünen tasfiyeyi yapmak; ç) Kalanlann yalnız kürsülerine merbutiyetlerini behemehal temin etmek VP sâylerine ait orjinal eserler yazmalarınstemek; d) Liselerden gelen talebenin her halde Fransızca, Almanca, İngiliz'ce gibi garp lisanlanndan birini okuduğunu ve dlnlediğini anlıyacak kadar, bilmelerini stemek Sırf ilml gayelerle müderrislere ve taebeye ait bazı taleplerde daha bulunuabilir. Fakat bir gazete makalesi bundan ziyade tafsile müsait değildir. Sözüme nihayet vermezden evvel, istltrat olarak, şunlan da söylemekliğime müsaade buyurulsun: Darülfünun hakkında mütalea dermean etmek için ilmî salâhiyet iddiasında değilim; fakat üç senedir yüksek muallim mektebini Darülfünunumuzun Edebiyat Fakültesinin edebiyat, felsefe, tarih ve coğrafiya zümrelerine, Fen Fakülesine müdavim talebe ile pek yakından re pek samimî olarak temas edegelmek. Ne aldıklarını, ne yaptıklarını çok ıyi görüyorum. Onun için sözlerimde hakikate mugayir bir şey bulunmadığına e ıslah hakkındaki mütalealanmm esa3a muvafık olduğuna inanmalannı karierimden rica ederim. Ben matbaada yokken kendisine taharri memuru Şaban ismini veren birisi telefon ederek muharrirlerden birine notettirmiş, beni sevdiğini ilâve ederek müteyakkız olmamı da tavsiye etmis. Müteakiben anladık ki poliste filvaki taharri memuru Şaban Ef. isminde biri vardır ama bu zat bize telefon etmiştir. Ve onun ismi söylenerek tehdit edilmek istenilmiştir. Bunlardan başka bir şey bilmiyorum ve h.ç bir şeyden de korkmıyorum.> Arif Oruç B. tekzip ediyor Diğer taraftan Arif Oruç B. silâh atıldığı haberini red ve tekzip ederek diyor ki: « Bir defa ben her akşam erkenden ıvime giderim, söylenilen saatte matbaaa değildim. Sonra silâh atıldığı yalandır e mese'le şundan çıkmıştır: Bizim müettipanede prova tezgâhının ağır bir meranesi vardır. Nasılsa bu yere düşmüş, gümm!...> Diye kuvvetli bir ses çıkannca yukanda, İnkılâp idarehanesinde bir telâştır başlamıs ve: Aman, Arif Oruç tabancasını çekti, 'aşladı sağa sola ateş etmiye...> Diye polise haber vermişler. Bunun üzerine polisler gelmiş, tahkikat apümış ^üç bir sey olmadığı ao,laşılmj§. . iizim mürettipler de (galiba yıldırım düş» müş olacak) diye lâtife etmişier.u . ' < Ali Naci Bey istiyor ki kendisine gazeteie cevap vereyim. Ben onun galiz küfürleine cevap vermeğe tenezzül etmiyeceğim e benim sükutum ona en büyük darbe dir.» Terkos şirketi tstanbul'u viraneye çevirmiştir 7 Şirket halka ve belediyeye karşı hüsnü niyetini gösteren hiç bir hattı hareket takip etmemiştir. Şirket fe tanbul'u viraneye döndüren yangmların balsi yegânesidir. Müteaddit yangınlarda terkos ...musluklarınuı boş olduğu yüzlerce zabıt varakalarile tesbit edilmiştir. Terkos suyunu içmek betbahthğmda bulunan kimselerin sıhhati tehUkeye maruzdur. Son zamanlarda ya»»ılan terşih havuzlarmın da bir kıyme ti fenniyesi olmadığı anlaşılmıştır. Bu acı derde pck âcil bir çare bulunması lâzımdır. Bunun yegâne çaresi şirketi feshetmektir. Mes'ele müstacel ve İstanbul her dakika yanmak tehlikesine marnx bulunduğundan derhal bir karar ittihazı lâzımdır. celen müzakeresi kararlaşmıştır. Evvelâ, fen müdürü Rıza Bey demiştir ki: < Biz uzun tetkikat yaptık. Şirke<9n mütoayaa zamanı yaklaşmıştır. Mes'elenin hemen müzakere edilmesi lâzımdır. cerh Kadıköyü'nde Yeldeğirmeni'nde oturan Jozef isminde bir İtalyan, kardeşi Angelos ile kavga etmiş ve bıçakla ağır surette kardeşini yaralamıştır. Anglos tedavi edilmek üzere hastaneye kaldırılmış ve Jozef te zabıtaca yakalanarak hakkında tahkikata başlanmıştır. Bir İtalyan kardeşini yaraladı Maden suyu ticarethanesini soymuşlar Aksaray'lar* hanı altında Hilâliahmer ıden suyu ticaretanesine dün saat (3) te ikikişi gitmiş ve muhasip Hasan Beyi görmek istediklerini söylemişlerdir. Hademe, müdiriyet odasında bulunan Hasan Beyi çağırmağa gittiği sırada, meçhul adamlar yazıhane çekmecesinde bulunan (268) lirayı çalarak kaçmışlardır. Şirketin mukavelesi feshedilmelidir Reis azaya söz vermiş ve evvelâ İsmail Sıtkı Bey söz almıştır: Dört senedenberi şirketin yolsuzlukları hakkında müteaddit mazbatalar yaptık. Her nasılsa bunlar intaç edilemedi. Şirket, mukavelesinin bugüne kadar bir maddesine riayet etmemiş, yalnız kasasını doldurmak istemiştir. Encümen mazbatasmda da yazıldığı veçhile İstanbul'un yanmasına yegâne sebep, Terkos şirketidir. Mazbata sarihtir. Evvelce de esasen böyle bir karar verilmişti. Yalnız mazbatada «feshedilemezse mübayaa» deniyor. Mukavelesinin hiç bir maddesine riayet etmemiş olan bir şirketin mukavelesini niçin feshedemiyoruz? Halka hiç hizmet etmeden milyonlar alan bu şirketi hâlâ bırakalım mı? Gazi Hz. ( Birinci sahifeden mabait ) vekâlete aittir. Biz fesihte veya mübayaada ısrar edersek salâhiyetimizi geçmiş oluruz. Meclis Vekâletten yalnız fesih veya iştirayı rica eder. Vekâlet te icabına bakar. Avni Bey Terkosun tstanbul'un her noktasmda bir ceriha olduğunu herkes bilir. Encümen yeni belediye kanunu şehrin sularmdan belediyeyi mes'ul bir vaziyete sokmuştur. Şu halde şehrin şirketin feshi veya mübayaası için her iki yolda arzusunu izhar ettiğini bildirmeldir. Nazmi Nuri Bey Meclisimiz derhal şehirde bir yara olan bu hadisenin izalesini temin etmelidir. Sadi Bey Şirketin yaptıklannı anlatmak için ciltler yazmak lâzımdır. Yalnız belediye bize şimdikinden daha bol su verebileceğini temin ediyor mu? Gazi Hz: «Bu masanın yeri şurası idi, ilk nutkumu burada söy leditn. Bir münakaşa da reise lüzum hâsıl olduğu zaman bu kürsüye çıktım.» Diyorlar, o vakitki arkadaşlarından kimlerin nerelerde oturduğunu, o güne ait hatıralarıo heyecanile anlatıyorlardı. Salonu 1928 eylulün yirmisinde ziyaret buyurdukları zaman deftere şu cümleyi yazmısîar: «İlk kongremizin topladığı salonu görmekten çok mütehassis oldum.» Bugünkü ziyaretlerinde bu satırlarm altma şu cümleyi yazdılar: «Bugün de Belediye reisi Mubittin Bey Muka ayni tehassüs ayni kuvvetle devam veleyi fesih veya iştira etmek hakkı ediyor.» Liseden talebenin alkısları arasında çıktılar ve Cumhuriyet Halk Fırkası merkezini teşrif buyurdular. Reisicumhur Hz. burada fırka azalarını kabul buyurarak kendilerine Kayseri'de olduğu gi bi Halk Fırkasımn milletin menafii âliye ve müstakbelesi için yaptığı büyük inkılâplardan bahset mişler ve memleket ahvali hakkında görüşüp irşadatta bulunmuş lardır. Sıvas'ta Serbest Fırka te şekkül etmemiş olduğundan kabul buyurdukları zevat arasında muhalefeti temsil eden bir kimse voktu. Tramvay ile otomobil müsademesi Maçka hattında işliyen (110) numaralı tramvay arabası, Celâl B. isminde birine ait (981) numaralı otomobile çarparak, otomobilin hasara uğramasına sebebiyet vermiştir. KÂZIM NAMt Gazi Hz. F. merkezinde muşlardır. Gazi Hz. Vali konağında halk mümessillerinden ve Vilâyet erkânından bazılarile akşam yemeğini yiyecek ve burada misaf ir kalacaklardır. Yarın sabah otomobillerle Tokat'a hareket buyura Gazi halk arasmda Sıvas 20 (A. \.) Reisicumhur aklardır. Tavukpazarı'nda bir marangoz dükkâ nından dün akşam yangın çıkmış ve dükkân tamamen yandıktan sonra söndürülmuştür. Yangın dükkândaki sobadan çıkmıştır. Dükkân (2500) liraya sigortalı olduğundan kaydettirmelidirier. Bunun için matbaa tahkikata başlanmıştır. mıza ya bizzat yahut ta bir mektupla müracaat etmek kâfidir. Mektup gönderenlerden isimlerini ve adreslerini yapmak hususunda muvafık görüldüğü takdirde Milletler Şarkısı filminde şarsarih surette yazmalarını rica ederiz. 3 Müsabakaya iştirak için isimle kı söyliyeceklerdir. 9 Ses Kraliçesi 8 kânunuevvelde rini kaydettirenlerin ne günü müsabakaya girecekleri aynca ilân edilecek Nis'te yapılacak müsabakaya iştirak edecektir. tir. 10 Bu müsabakada Türkiye Ses 4 Müsabakaya girenler, kendi in frank tihap ettikleri iki ve azamî üç şarkıyı Kraliçesi birinci çıkarsa 25,000 mükâfat alacaktır. teganni edeceklerdir. 11 Kraliçe ile diğer güzel sesU ha5 Hakem hey'eyi, müsabakaya girenler arasından en güzel sesli altı ha nımlar, sesli filimlerde şarkı söylemek müddetle nımı seçecek ve bunlar arasında son bir istedikleri takdirde üç sene Nicaea film ve Apollon film müessese müsabaka yapdacaktır. 6 Bu son müsabaka 30 teşrinisani lerini tercih edeceklerdir. 12 Nis'teki beynelmilel müsabaka günü yapılıp biteeek ve birinciliği ka nın hakem hey'etinde, müsabakaya iş zanan kız veya kadına tirak eden güzel sesli kadınlaruı men Türkiye ses Kraliçesi Müsabaka programı sup oldukları milletler namına bir haUnvanı verüecektir. Burada yapılacak müsabakanın pro 7 Ses Kraliçesinden maada diğer kem bulunacaktır. gramını aşağıya aynen yazıyoruz: Hakem heyeti 1 Türkiye Cumhuriyeti tebaasra beş güzel sesli hanımın da Paris'e davet Bizim müsabakamızın hakem heyetini dan bütün güzel sesli kız ve kadınlar edilmeleri muhtemeldir. Bu takdirde seslerini filme çekmek üzere Paris'e gide intihap ve teşkil etmesini Konservatumüsabakaya iştirak edebilirler. vardan rica ettik. Cumartesi günü bu 2 Müsabakaya girmek istiyenler ceklerdir. hakem hey'eti tayin edilecek ve pazar 8 Gerek ses kraliçesi, gerek diğeryarından itibaren 28 teşrinisani 1930 sesü filim güni, isimlerini neşredeceğiz. saat yediye kadar isimlerini leri filme çekilen sesleri, Bir marangoz dükkânı yandı Türkiye ses Kraliçesi

Bu sayıdan diğer sayfalar: