22 Kasım 1930 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3

22 Kasım 1930 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

VI Teşrinîsanî 1930 SON TELGRAFLAR TürkYunan itilâfı Yunan meclisine verildi Yunan Hariciye Nazın bu münasebetle mühim bir nutuk söyledi Ankara 21 (A.A) Hariciye Nazırı M. Mihalakopulos, Türk Yunan dostluk, bitaraflık, telifibeyn ve hakem muahede lerinin, bunlara mulhak olup bahrî itilâfa ait bulunan protokolun ve bir de Türk Yunan ticaret ve konsolosluk mukavelenamelerinin tasdikini muta zammın kanun lâyıhasını Meb'uslar mec lisine tevdi ederken çok alkışlanan bir nutuk irat etmiş ve bunda son seneler zarfında Yunanistan tarafından aktolunan dokuz misakı ikmal ve itmam eden Türk Yunan misakının yalnız Türkiye ve Yunanistan için değil, bütün Avrupa îçin ve belki de mubalâğasız için olarak hatta bütün cihan istisnaî bir kıymeti haiz oldu ğunu söylediftten sonra mezkur misakın her iki milletin arzusuna, ruhuna ve ihtiyacına tekabül ve tevafuk ettiğini ve bundan dolayı belki de Lokarno misakından da büyük ehemmiyeti haiz bulunduğunu mubalâğasız olarak söylemek caiz oldğunu ilâve eylemiştir. Munıaileyh, Ankara mülâkatı esnasında vuku bulan tezahüratın derecei hararet ve samimiyetinin bütün intizarlarm fevkine çıktığını ısrarla kaydetmiştir. M. Mi«alakopulos, bu vesile ile Macaristan Başvekili Kont Bethlen ile Ankara'daki tesadüfî telâkinin etrafında deveran etmiş olan şayıaalrın tekzibe bile deymediğini söyliyerek Türk Yunan ticaret mukavelesi hakkındaki son fer'l müzakerat ile dahi ailevî sebeplerin iki ziyareti ayni zamana nasıl tesadüf ettirdiğini izah etmiştir. Kendisi müteakiben Türk Yunan dostluk misakını tahlil ederek Atkara itilâfnamelerile istihdaf edilen yegâne maksadın iki milet arasındaki muslihane ve dostane münasebatı takviye etmekten ibaret olduğunu beyan etmiş ve demiştir ki: « Atılan bu tohum ve çekirdek etrafında gerek Balkan'lar, gerek Akdeniz havzasında bir takım felâketzede milletler için daha uzun bir sulh devresi temin edecek bir vaziyet ihzar ve tarsin eylenıek mümkün olacağım ümit etmeğe mahal vardır. Türk Yunan itilâfı hakkında, tedafüî veya taarruzî bir mahiyeti bulunmadığma ve büyük veya küçük her hangi bir hükumete ve hele büyük devIetlerin her hangi bir grupuna karşı iki tarafı asla bağlamadığma dair teminat vermek zaittir. Bu samimî itilâfa girişmekle yalnız sulhü temin etmek değil, her hangi üçüncü bir devlete karşı istiklâlimizi takviye eylemek istedik. Bu teşriki mesaiyi diğer büyük veya küçük devletlerin sevku idaresine veya bu devletlerin her hangi bir kombinezonuna tabi kılmak fikrimize mugayir olurdu. Bahrî itilâfa gelinc;e İki âkit, neticesri meçhul ve içinden çıkılmaz teknik müzakerat vadisine girmek istememişlerdir. Türkiye ve Yunanistan, bahrl mukavelenin derhal imzasına imkân bırakmak için münasip formül bulmuşlardır. OnIara bu mukavelenin infazını aralarında ki iyi münasebatın devamına, mütekabil hüsnü niyetlerine ve tarafeyne imza oIunan metinlerin doğru bir surette tefsir ve tatbikına terk ve tevdi etmişlerdir.» M. Mihalakopulos, ticaret mkavelesini tasrih ederken Türk sularmda kabutaj hakkında malik olmak için Yunanistanm neden ısrar ettiğini izah etmiştir. Mumaileyh Ankara mükâlematına nakli kelâm ederek bunlar Ankara'da dahi mazinin unutulmak istendiğine ve iki memleket arasında iktisadi sahalarda bir teşriki mesai tesisinln arzu olunduğuna dair zerre kadar şüphe bırakmadığını tebariiz ettinniştir. Haricye Nazırı müteakiben şu sözleri söylemiştir: « Türk Yunan itilâfına müsbet miak adını koydum. Çünkü bu misak, iki âkit arasında hüküm süren fikir ve zihmiyeti bütün komşu memleketlere yapmak istidadını göstermektedir. Ümit olunur ki bu suretle memleketimizin ve diğer bazı memleketlerin en yüksek hükumet adamlannın tahakkuk ettirmeğe çalıştıkları itilâf bir emri vaki halinde gelsin.» Hatip, bunun üzerine sözü umum! sulh temayülâtı bahsine intikal ettlrerek umumî sulhün elbette bir gün cihanda hüküm süreceği hakkındaki kanaatini zhar ettikten sonra «o zaman ahfadımız nesli hazırla eski devirlerde sopa ile birbirlerini tepeliyen iptidaî akvam arasında hiç bir fark görmiyecektir.» Demiştir. 27 sene Müderrislikten sonraL CumKariyet Doktor Fahri Pş. şimdi her iki gözü hasta bir mütekaittir. Ayda (57) lira ile aile geçindirmeye mecburdur Bu muhterem âlim, bütün öm) rünü vakfetmiş ve yüzlerce eser yazmış olmanın mükâfattnt buVsgan aç kalmakla geçtriyor!..^ BİRMEKTUP: Kazanç vergisi kira üzerinden aJınmalı • ••#<«»ll • Mısır yolunda Mısır'dan sonra da «Pire» Takıldı çıktı zincire Dayansın Aydın'ın bağı Dayansın İzmir incire * ** Sıkınca aşk ile dişi Çevirdik köhne gerdeşi Duyuldu her tarafta bak Bizim denizcilik işi * * * Bugün Yunan' da tertemiz Açıldı bir idaremiz Bugün Mısır yarın Pire Bizim oldu koca deniz Demek ki her çalışmanın Doğar meserreti yarın Çalış Memis dayı çalış Şen olsun köydeki karın Köylünün şikâyet ettiğİ vergilerTahsildar meselesi Yol vergisi [Vergiler hakkındaki anketimi ze gelen cevapları stra ile dercediyoruz. Suallerimiz şunlardır: 1 Hangi vergiler ağırdır?.. 2 Cibayet tarzından şikâyet ettiğiniz vergiler hangileridir?.. Cevaplar gayet kısa olmalı ve kâğıdın bir taraftna yazılmaltdır.'] gisini bir caksitte veremiyen köylüye eza cefa ettiği gibi, onun altındaki yatağını ve sairesini de derhal müzayedeye çıkarır, bu doğru bir hareket midir? Bugün rençberin ağırlığından en fazla şikâyet ettiği vergilerden başhcaları arazi vergisi, tarik bedeli, ağnam rüsumu gibi vergilerdir. Unutmamalı ki bütün bu vergiler çiftçileri, köylüleri, rençberleri çok tazyik ediyor. Kemah'lı A. Mazhar Osman Beyefendiye: (Cumhuriyet) te Darülfünun müder • rislerinin nasıl yetişmesi lâzun geldiğini uzun uzun izah eden makalenizi ib retle okudum ve size. yalnız bir nokta dan hak verdim. Çünkü ben, hayatımn yirmi yedi senesini Tıp fakültesinde hıfzıssıhha müderrisliği vazifesini ifa Dükkân kirası üzerinden kaetmekle geçiren doktor Mehmet Fahri zanç vergisi tarhı doğru Paşanın zevcesiyim. Zevcim bilâhare sedeğildir nelerce orduya da hizmet etmiştir. MüKazanç vergisinin sureti tarhı yanlışderrisliği esnasmda boyunca kitap yazan ve değil yalnız Tıbbiye'de, Eczacı, Baytar tır. Dükkân kirası üzerinden kazanç verve Halkalı Ziraat mekteplerinde okuttu gisi tarhetmek doğru değildir. Meselâ ğu derslerin de kitaplarım vücude geti bir mevkide yekdiğerine muttasıl üç esren ve bunları tıp kütüphanemize ithal naf var. Dükkân icarları birbirinin ayni. etmiş bulunan bu zatı hiç şüphesiz pek Fakat biri üç bin liralık bir bakkal, diğeiyi tanırsınız. İşte bu doktor Mehmet ri iki bin liralık bir kırtasiyeci, diğer biFahri Paşa şimdi her iki gözü hasta ve ri de yüz elli liralık bir berberdir. Şimdi adeta âma bir haldedir. Ayda tekaüdiye rica ederim, sermaye ve işleri bu kadar olarak aldığımız 55 lira maaşla nasıl mütehalif olan bu esnaf ayni vergiye tageçindiğimizi bir Allah bir de biz biliriz. Demek ki bugün bir çok müderrisler bi tutulur mu? Ne hacet biz on beş lirakendilerini ticarete kaptırmışlarsa pek lık sermayesi olan bir kömürcüden yirdoğru hareket etmişlerdir. Fikirlerinizin mi beş lira kazanç vergisi istendiğini biişte bu noktasını tasdik edemezsem beni liyoruz. Kazanç vergisi bir esnafm sermazur görürsünüz: Çünkü bugün beğen mayesi ve ayda yaptığı ciro miktarı namediğiniz müderrisler istikbali düşüne zarı dikkate alınarak tarhedilmeli ve bu rek günün birinde hayatını ilme vakfet vergiler dört taksitte tahsil edilmelidir. miş ve yalnız o ilmin sademesile bu anda Biz küçük esnafm bir şikâyetimiz de hem kendisi, hem de ailesi zarurette kal ticaret odalarına kayda mecbur tutulmış bir biçare olmak istemiyorlar ve pek maklığımızdır. Ticaret odalarının küçük doğru hareket ediyorlar. Bilmem ki buesnafa ne faydası var ki kayda mecbur na ne cevap verirsiniz. tutuluyor. Bir oduncunun, bir kömürcüKıztitoprak'ta istasyon caddesinde 31 nün, bir pazarcının, bir kunduracının tinumarada doktor Mehmet Fahri Pş. zevcesi Azra İstanbul teşkilâtı mevcudiyetlerini tamamen kavradıktan sonra mahalle ve semtleri bir araya toplıyarak gözümüzün önünde ve nezare timiz altında salim ve serbest bir tarzda fırka nizamnamesine tevfikan ocak ve nahiye hey'etlerini intihap lerini kaza merkezinde tophyarak kaza hey'etlerini ve daha sonra kaza mümessillerile Vilâyet merkezinde Vilâyet kongresi yapılarak ayni esasla vilâyet hey'etini intihap ettirmektir. Aşağıdan yukarıya doğru olan bu teşkilât, hey'etlerini salim bir kanaati vicdaniye ile istedikleri kimseleri intihap edebilmesine ve intihap neticesinin kendi rey ve kanaatlerine makrun olmnş olmasına mümkün olduğu kadar sarfıgayret edilecektir. Vilâyet kongresinde daha vâsi ve esaslı olarak İstanbul'un umumî ve hususî zaruret ve ihtiyaçları tesbit edilerek H. Fırkasının Ankara'da umum! reisi mizin riyaseti altında aktedilecek olan umumî kongresi için iktiza eden rapor ihzar edilecektir. Umumiyetle teşkilâtımızın gayesi, millî cidali yapan ve memleketin hürriyet ve istiklâlini temin eden Müdafaai Hukuk Cemiyeti ve onun mevudü olan H. Fırkasının kuvvei hayatiyesini ve mevcudiyetini takviye ederek millî devleti ve Cumhuriyeti ve halk idaresini bu teşkilâta istinat ve inkişaf ettirmeğe çalışmaktır. Bunun için şimdiye kadar teşkilât haricinde kalmış olan temiz ve genç evlâdı vatanı ve işi gücile uğraşan namuslu ve hayırlı insanları ve halkı mızın hayır ve menfaatine hâdim te şekkül ve taazzuvları ve müesseseleri teşkilâtımızın arasına ve himayesine alarak gerek kendileri ve gerekse mem leket için daha faydalı kılmağa çalış maktır. Bu meyanda Cumhuriyetin, de mokrasinin rehberliğini yapmakla ve genç nesli ve çocuklarımızı Cumhuriye tin ve demokrasinin esaslarına ve icaplarına göre yetiştirmekle mükellef olan muallimleri H. Fırkasının camiası dahl( Birinci sahifeden mabait ) Macar tafatı Tutuncuıer Ar. Otto yakmda İsmet Pş. Samsun Peşte'ye geliyor heyetile görüştü Brüksel 20 (A.A.) Le Soir gazetesi yazıyor: Dün akşam Arşidok Otto, sabık ordu oniformasile Stenocherzee şatosunda elli kişilik bir aile sofrasına riyaset etmiştir. Döşes Çita, Borbon hanedanının erkek kardeşlerile kız kardeşleri ve eski sarayın Viyana ve Peşte'deki erkânı yemekte bulunmuşlardır. Döşes Sita, bugün saat 9 da Avusturya ve Macar şahsiyetlerini kabul ederken Almanca bir nutuk iradetmiş ve sinnirüştünü idrak etmiş Otto'nun bundan böyle Macar ailei Kralisinin yegâne reisi olduğunu söylemiştir. Bundan sonra dinî bir ayin yapılmış Monseni Sevdel hitabesinde Fransova Jozef'in ismini zikretmemiştir. Monseniyör, Otto'yu Budapeşte'de lâyık olduğu mevkide kabul edeceği ümidini izhar etmiştir. Ankara 21 (Telefonla) Samsun'da tütüncülerin geçirmekte oldukları buhranı anlatmağa gelen hey'et, İsmet Pş. tarafından kabul ve büyük bir alâka ile istima edildi. Hey'et, cumartesi günü Maliye müsteşarının nezdinde ve tütün inhisarı umum müdürü Behçet Beyin de iştirakile içtima edecek ve bu içtimada buhramn izalesi için icabeden tedbirler tetkik edilecektir. Ankara 21 (Telefonla) Suriye'de açılacak sigara fabrikası mes'elesinden dolayı Tütün inhisarı umuraî müdürü Behçet Bey hakkında maliyece tahkikat yapıldığı ve inhisarların birleştirilerek bir müdiriyeti umumiye halinde idare oIunacağı rivayetlerini Maliye müsteşarı Ali Bıza Beyden sordum. Müsteşar Bey: « Böyle şeylerden hiç bir maluma tım yoktur» cevabını verdi. Reji müdürü hakkında Hükumet muayyenbir yaş dahilindeki D*enizdedir büyük ferda mükelleflerden tarik bedeli naktisi alBunu fehmetmemek hata maktadır. Bu yol vergisi vakıa idarei Niçin bilmem zimamdaran hususiyelere ait ise de idarei hususiyeler Uyur hâlâ, uyur hâlâ maliye teşkilâtı haricinde bulunmadıklarından hükumetçe alelumum vergilerde tenzilât, tadilât düşünüldüğü bir sıraBakın ibretle Yunan'a da bu verginin de sureti tarh ve cibayeti Ne efsane ne mefsane iyi ve kimseyi incitmiyecek bir takım eTransit merkezi yapmış saslara istinat ettirilmeldir. Pire önünde şahane Yol vergisi fakir, zengin için musavidir. Ayda binlerce lira kazanan bir tacir Gelir Garbın mühimmatı ile bir rençber ayni seviyede mükellefÇıkar Şarkın hububatı tirler. Ayda yüz, iki yüz lira kazanan ve yohut maaş alan bir tacir, bir memur Bu devri daimin her gün için senede on lira vermek kat'iyen hisKa.hr safi mükâfatı solunmıyacak bir şey olduğu halde bazı günlerini boş geçiren ve hele kış günleBizimdi hepsi bunlann rinde büsbütün atıl durmaya ve kazançPeımuk, kömür, odunların tan bir kısmmı eritmeye mahkum olan Bugün, içinde İstanbul yüz kuruş yevmiyeli bir rençberin kırk, Ujrur durur yosunların elli lira maaşlı bir memurun veya her hangi bir iş adammın on lira vermesi bütün vergilerin tartha nazarı dikkate Niçin bizde bu hilkat yok caret odalarile ne alakası var ki oraya alınan kudret ve kabiliyet esasına taban Bu tüccarane gayret yok girsin ve ayrıca aidat vermeğe mecbur tabana zıttır. Bu yol vergisini hak dairetutulsun.Bu fakir esnaf oraya verecekleri Boğuşmaktan didişmekten sinde tarhedebilmek karışık bir takım para İle sırtına kışlık bir fanile alacak Sanırsm ki nihayet yok! yollardan yürümeğe lüzum olmadığını olursa kışın işini sağlam görür, yaza da da söyliyebiliriz. Ve hiç şüphe yok ki Gâvei Zalim sağlam olarak çıkar. bütün mükellefleri ayni miktarda bir Sermayesi bin liradan aşağı olanlar vergi ile mükellef tutmak usulü tarhta ticret odalanna kaydolunmaktan muaf örülen kolaylıktan ileri geliyor. Eğer tutulmalıdır. Anfcara 21 (Telefonla) Ankara'ya bir daha derin düşünecek olursak yol yap saat nesafede kâin Mamak köründe ufak Bursa Gazi Pş. caddesi mak devletin vezaifi umumiyesinden ol bir heyelân olmuş, su borularından bir kaçı numara 38 kunduracı duğu için bu nama ayrıca bir vergi tarhı patlasıış ve bu yüzden Ankara, iki gündür Mustafa Hakkı zaittir. Fakat madem ki bu usul bir kere susuı kalmıştır. Tamiratın bu akşam ikms« sabul edilmiş ve kökleşmiştir. Hiç değilse line talışıhyor. Köylünün şikâyet ettiği esnayı teklifte mükellefin istitaatini, Potta U. M. lüğü bugün Nafiaya vergriler jazancının miktarını anlamalıyız. Buraptedilecek Gazetenizde vergilerin ağırlığından gün herkes az çok bir kazanç vergisi ile Ankara 21 Yeni posta kanunu lâyihası bahsediyorsunuz. Bize kalırsa bu mes'ele mükelleftir. Bu vergi ile mükellef olan Maliye Vekâletince tetkik edilmiştir. Bu li« yi yalnız İstanbul halkına sormamalıarın aldıkları yevmiyeler, maaşlar da yihay» göre, posta umum müdürlüfii Nafidır. Bir defa da Anadolu çiftçilerinin ene hükumetçe malum ve muayyendir. aya merbnt olacak ve mülhak bütçe ile idahalini, vaziyetini yakmdan tetkik etmeElde böyle malum ve muayyen bir esas re olunacaktır. Maliye Vekâleti, lâyiha hak* li ve hangi vergilerin köylüye ağır gelolduktan sonra yol vergisinde de kazanç tanda bazı noktai nazarlar tesbit etmiştir. diğinl onlara sormalıdır. Bu meyanda nisbetini esas ittihaz eyliyerek tarheyleÇirkin bir tecavüz tahsilâtın ne suretle icra edildiği de öğmek pek doğru olur itikadındayız. Evvtlki akşam Beyoğlu'nda İstiklâl renilmelidir. Anadolu'da bir köy tahsildarının bir kaymakam, bir şube reisi kaGöztepe'de mukim karüerinizden caddesinde çirkin bir taarruz hâdisesi olmuştır. Mehmet Ali dar salâhiyeti vardır. Köy tahsildarı verMacar kulübünde bir konferans veren Macar tebaasından Madam Eliza Kom» linde ve tabii azası olarak telâkki ve ka Memurin kanunu ilga edilmiyecek yati, fconferanstan sonra, Elhamra si bul etmekteyiz.» Ankara 21 (Telefonla) Memurin kanu neması önünden geçerken; birdenbire Teşkilât hey*eti işe başladı nunun ilgası haberleri etrafında tahkikat karşısına dört kişi çıkmıştır. Temiz kıFırka teşkilât hey'eti dünden itibaren ta bulundum Hükumette böyle bir tasavvur yafetli olan bu adamlardan biri, Ma faaliyete geçmişür. Dün Ali Beyin riya meveut olmadığını öğrendim. Valilerin sa damın üzerine atılarak yumruklamağa setinde fırka merkezinde ihzarî bir içtibaşlamış, bunun üzerine vaziyeti gören ma aktedilerek tarzı mesai hakkında lâhiyeti mes'elesine gelince, memurin kanu Macar sefarethanesi başkâtibi M. «Selnundan sonra Dahiliye Vekâletince yapılan bazı esaslar tesbit edilmiştir. le» mîıdahale etmiştir. ve Meclisce kabul edilen vilâyetlerin umuVilâyata gönderilen meb'uslar Nihiyet memurlar yetişmiş ve mütemî idarelerine ait kanun, vali ve diğer me cavizler Galata polis merkezine götüriilnasıl seçildiler? H. Fırkası teşkilâtını yapmak üzere mıırların vazife ve salâhiyetlerini tamamen müşlefdir. Bunlardan madama taarruz eden adamın Refik isminde biri olduğu muhtelif merkezlere gönderilen meb'us tasrih ve tesbit etmiştir. anlaşümıştır. lann, gittikleri yerlerde umumî bir Köylüye traktör tazminatı muhabbet ve merbutiyete mazhar olanAnkara 21 İktisat Vekâleti, trektör tazNİŞANLANMA lar haricinde, o mahallerden müntehap minat bedeli olarak köylüye 270 bin lira Divani temyizi askerî, adlî azaolmamalarına dikkat edilmiştir. Bunun tevzi etti. sebebi, bazı meb'usların, dairei intiha sından merhum Muhittin Beyin kebiyelerinde kendilerine merbut grupları Tecrübeleri yapılan traktörler hakkında, rimesi, on altıncı fırka kumandam oLmasıdır. Bu vaziyette olanlar, dairei in jüri heyetinin, ilk içtimada neticeyi tesbit Cavil Paşanın baldızı Müzeyyen tihabiyelerine gönderilirlerse bu gruplar etmesi muhtemeldir. tarafından etrafı alınacağı düşünülmüş Talim ve Terbiye Heyeti Reisliği Hanımla cilt ve efrencî hastalıklar ve bu gibi yerlere başka yerlerden münAnkara 21 (Telefonla) Maarif Vekâleti mütehassısı doktor Kemal tsmail tehap meb'usların gönderilmesi tercih e talim ve terbiye riyasetine, azadan İhsan B. Beyin nişanı perşembe günü MuhitdUmiştir. tayin edilmiştir. tin Beyin hanesinde icra edilmiştir. Yol vergisi Ankara susuz kaldı olacağım birisi yoktur. rüyen şu kadındır. Fakat mes'ele o kadar dallanmış Bir çılgın gibi Maarif nezaretine Gülöz, dürülü döşeğin üstünde Yalan söylüyorsun. budaklanmıştı ki. girdi ve bir gölge gibi Nazırın odaBen değil, size söliyen yalan Tatar güzelini koğdular. ince ince ağlarken hep bunları düsına Jaldı. Derdini son defa yanasöylemiş. şünüyordu. Tatar güzelinin müracaat etme caktı. Fakat ne görsün? Analı, babalı, hısım akrabah bir Kimdi o delikanh? diği yer, imdat istemediği makam Nazır bey güzel bir kadmlâ Yazan: AKAGÜNDÜZ kız olan Tatar güzelini hatırladı. Tatar güzeli düşündü, düşündü, kalmadı. Nafile.. Ağlamadığı saat ayakta dudak dudağa ve kucak kukalmadı. Nafile.. Bütün bunları mahalle îmamı, muh gözleri ne renktir, mahallede kimse Mahallede ona Tatar güzeli derler nihayet hatırlayınca gülümsedi: cağa mühim bir mes'ele müzakere Evet evvelki gün ve dün sekiz Tatar güzeli şunu işittirmek isti ediyardu... di. Temiz bir Tatar ailesinin terteta'ran ve ahalii mahalle (müşahe görmemiştir. 'de kılmıştır) on.. Zabıt varakası Pamin içi pamga! Zavallı ka miz bir kızı idi. Tatar güzeli bütün yaşında, tam sekiz yaşında bir deli yordu, yalnız şunu: Tatar güzelini görünce ayrıldı • nı merkum imza etmiştir, onbir.. dıncağız! Kimsesi olsaydı düşüre semt içinde bir, örnek kızdı. Terte kanh! tle elele gezdim, hatta onu Ben sizden ayhk istemiyorum, lar. miz doğmuştu, tertemiz büyümüş bir defa da öptüm, çünkü bana ekmek istemiyorum, lutuf, merhaFakat alüftei merkume imza et mezlerdi. tü ve tertemiz bir muallim olmuştu. (Namuslarla aynamıyınız) unvan met istemiyorum. Yalnız şunu isti Nazır nefes nefese sordu: memiştir, on iki.. Üstüne üstelik te Artık o kadını aramayınız. Senin işin daha bitmedi mî merhum tsmail Mahir hoca lı güzel bir manzume okudu. yorum: Güneşe güneş dedi deyiniz (zabıtai aliyeye hakaretiberle apu Çünkü o bir voleybol topu olmuş Onu koğunuz, fakat namusumla oyna hanım kızım? Ietlerini koparmağa cür'etyap ol tur. Müdür beyin kollarından, mu mektebine aldı. Gayretinden ve if Alay mı ediyorsun? Ne bitmesi efendim, bilâkis... Hayır, sahi söylüyorum, bu mıyınız. muş iduginden) on üç.. İşbu zabıt avin beyin kucağına, muavin beyin fetinden çok memnundu. sekiz yaşmdaki delikanh ablamın Çamura çamur, çirkefe çirkef, Derhal sözünü kesti, zile bastı, varakası huzurumuzda imza edil kucağından harp zengininin sedi Fakat bir gün iş değişti. dedi deyiniz sürünüz, fakat namu bir müdür girdi: diğinden, on dört.. Her ikisi de rine, harp zengininin sedirinden Mahir hocaya şöyle bir şifahî büyük oğludur. Mahir hoca bir türlü inanmıyor suma ilişmiyiniz. merkeze sevkolunduğundan, on şoförün odasına, şoförün odasın • jurnal vermişler: Bu hanım kız bizim en çahşdu. Çünkü haber veren iyi makam Meşrutiyetin geçmişine gelecegi kan, e n afife kızlarımızdandır. Etbeş.. On altı.. On yedi.. Kırk sekiz.. dan karşıki manav çırağının koy Tatar güzelini dün Divanyolu'nnuna, manav çırağının koynundan da, bugün Park'ta genç bir delikan h, sözüne itimat olunur birisi idi. ne küfretti deyiniz, asınız. Fa tiklenı isnadatın mahzı kızip olduDoksan dokuz ve saire Sözüne itimat olunan iyi makam kat namusuma iftira etmiyiniz. kaldırımlarına lı ile elele gezerken gördüm. ğunu tahkik edip öğrendim. Şimdi Herkes dağıhrken namları edep Sirkecinin yaya h beyefendi meğer Tatar güzeline Mahir Hoca da yaptığının doğru terfian (...) tayin ediniz, yarın işe siz, külhanbeğine çıkmış delikan düsmüştür. Vay sen misin gören! lılar, ayyaş farzedilen yaşlılar bir Bakın şu (Demirkapı) tarafın Mahir hoca bu işlerde çok titizdi. göz koymuş, ne yaptı ne ettise ne olmadığını anladı, anladı ama iş başlasın. birile gizlice fısıldaşırlar: dan (Salmatomruğ'a) doğru sakız Kızı çağırıp sordu. Kız inkâr etti: ticesiz kaldığını görünce intikam işten geçmişti. Tatar güzeli birden Tatar güzeli hayretinden teşekbire haber aldı, aleyhinde bir de Ulan köstebek Ahmet! Eğer cigniyerek giden yırtık pırtık man Akrabalarım arasında henüz almağa kalkışmış. Mahir Hoca bir vicdan mücade tamim neşredeceklermiş. O zaman kür bile edemiyerek çıktı ve ertesi bu iş sahi ise anam avradım olsun. tolu, bir ökçesi düşmüş iskarpinli âşık olabilecek yaşta bir delikanh lesine düştü. çıldırdı. Maarif Nazırı zaten işi bi gün i«e başladı. yoktur. Benden de al o kadar. Çok 'adına! namuslu kadındır be. Beni şahitli İşte bu kadın, o kadındır. Ben sana akrabanız arasında Bu kızdan ölüm Allah um liyordu. Fazilet ve iffeti umumiye Bu vak'ayı Gülöz'e anlattıktan mam, ummam ama söyliyen de ya namına en çok ısrar eden de bizzat sonra demişti ki: ge kabul etseler dinim rabbena Eğer o değilse, ötekidir. demiyorum. kendisi idi. Mabadi var hakkı için doğru söylerim. Daha öteki değilse beride koşarak yü Hariçte de benim tamyıp âftk lan söylemez. ONLARIN ROMANI «CUMHURİYET» TEFRİKASI : 8

Bu sayıdan diğer sayfalar: