30 Aralık 1930 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3

30 Aralık 1930 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

30 Kânuruevvel 193 Camhariyet SON TELGRAFLAR Adlî ıslahat Lâyihalar Heyeti Vekileye verilecek Ankara 29 (Telefonla) Adlî ıslahat komisyonları Vekilin riyasetin deki içtimada hazırlanan tadil lâyi halarını son defa tetkik ederek me • sailerini bitirmişlerdir. Komisyon a zalarından bir kısmı memuriyet ma hallerine avdet etmişlerdir. Lâyiha lar Hey*eti Vekilede müzakere edil mek üzere Başvekâlete takdim edilecektir. KÜÇÜK KÖŞE: Ankara'da köstebeklik mücadelesi! 4 .tf J Naksibendî tarikati nedir? HAUl MIHH Bizans kavgaları # Onümüzdeki I Ankara'ya avdetleri^ muhtemeldir Nafıa Vekâleti Rıhtım şirketi mukavelesinin iemdidine taraftar değil Ankara 28 İstanbul Rıhtım şirketi mes'elesi Nafıa Vekâletince Heyeti Vekileye tevdi edilmiştir. Heyeti Vekile bu hususta Nafıa Vekâletinin noktai nazannı tetkik edecektir. Mes'ele Rıhtım şirketinin imtiyazmın temdit edilip edilmemesi mes'elesidir. Verilen malumata göre Nafıa Vekâleti mukavele ahkâmına riayet etmemiş olan şirketin imtiyazının temdidine taraftar değildir. Yeni Nafıa Vekili Hilmi Bey Heyeti Vekilede bu noktai nazarı müdafaa edecektir. Askerî af kanunu Ankara 29 (Telefonla) Adliye enciimenince kabul edilen askerî cezaların af ve tecili kanun lâyihası Meclis ruznamesine aiınmıştır. Vergi tadilâtt Ankara 29 (Telefonla) Vergi tadilât komisyonu muamele, arazi, müsakkafat vergilerine dair projeleri hazırlamıştır. Bunlar Heyeti Vekileye sevkedilmiştir. Tahlisiye bütçesi Ankara 29 (Telefonla) Tahlisiye müdiriyeti umumiyesi bütçesi tetkik edilmektedir. Tahlisiye tesisatının ıslahı, Türk sularında sefer yapan gemiler için abone usulünün ihdası, Kızkulesi, Ahırkapı ve Fenerbahçe'ye sis düdükleri konması mukarrerdir. Ankaar 29 (Telefonla) Bir iş Darülıtinunu tesisl için bir kısım mcb'usların fırka kongresinde teklifatta bulunacakları söyleniyor. Ankara 29 (Telefonla) Sıhhiye ve Dahiliye Vekâletlerinin iştirakile bir men'i fuhuş talimatnamesi hazırlanmaktadır. Bu çıkıncıya kadar eski nizamname tatbik edilecektir. İş Darülfünunu Fuhşun men'i I İzmir 29 (Hususî) Cazi namında birisi karısının âşıkı ile kaçtığından müteessir olarak dün gece intihar etmiştir. İzmir 29 (Hususî) İzmir'de bir kasa hırsızları çetesi yakalandı. Hırsızlar İngiliz Viteller'in evinden 5 bin lira çal tzmir'de bir aile faciası İzmir'de bir hırstz çetesi yakalandı Niğde köylerindeki tifo hastahğı salgın değildir Ankara 29 (A.A.) Niğde Vilâyetinin merkeze üç saat mesafede kâin Valisa ismindeki köyünde salgın bir şekilde tifo hastahğı mevcut olup bu yüzden günde dört beş hastanın vefat eylemekte olduğuna dair bazı İstanbul gazete lerinde münteşir havadis çok mübalâğalıdır. Mevzuu bahis köyde tifo hasta Iığından ancak üç musap ve bunlardan ikisi vefat eylemiştir. Yapılan taharri yata rağmen başka hasta görülmemekle beraber tekmil köy halkına aşı tatbik ve sair tedbirler yapılmış ve hastahğı geç haber veren köy ihtiyar heyeti hakkında da kanunî takibata başlanmıştır. Keyfiyet tavzih olunur. Politika mücadelesi yerini gündelik muharrir gürültüsüne bıraktı. Gitgide bu da tavsıyor. Fakat hayat mücadelebir demişler. Kalem, dil, fırka patırdıları olmazsa dünyalık patırdısı, geçim kütürtüsü olur. Onlar da birer pamuk ipliğine L  bağlanınca başka mücadele çıkar, hatta icat ve ihtira olunur.Nitekim sizi bilmiyorum, fakat bizim Ankara'da yeni bir mücadele bütün sunturlarile devam etmektedir: Köstebeklik mücadelesi... Bu mücadele Ankara belediyesi ile müj Ankara 29 (Telefonla) Al esseseler arasındadır. Hem komik, hem k dığım malumata göre Reisicum trajik bir mücadele. k hur Hz. nin Adana ve tzmir seJÎ Komikliği belediyenin her gün şaşkınj yahatini ilkbahara tehir ede  lıktan şaşkınlığa düşmesi; feciliği de zaŞ |> rek onümüzdeki hafta içinde 4 vallı belediyenin dişinden tırnağından arttırdığı tahsisatmın her gün sokak orı| Ankara'ya avdet buyurmaları A talarında katledilmesidir. fy muhtemeldir. İstanbul'dan dö |j Şurasım insafla itiraf etmelidir ki An&nüşlerinde Bursaya'da uğramajŞ kara belediyesi bir sistem dahilinde ve azamî iş randmanile çalışmaktadır. TürA ları tahmin ediliyor. kiye'nin en iyi caddeleri, yolları Ankarada başlamıştır denilebilir. Fakat köstebeklik mücadelesinden baş aldığı yok ki.. Müesseselerin sanki gizli müfettişleri vardır, belediye bir caddeyi yepyeni döşeyip bitirdi mi, Bitirdi, yetişiniz! Diye haber veriyor, müesseselerden atik davranan kazmaları, kürekleri sırtlayınca güzelim caddeyi yarım saatte köstebek yuvalarına döndürüyor. Gel de Batavia 29 (A.A.) Merabi ya çatlama bu işe! nardağının indifaı neticesinde öleo Be birader! Belediye dairesi Japonlerin miktarı hali hazırda 1300 kişi o ya'da değil. Git söyle: Ben filân zaman Iarak tahmin edilmektedir. Bu mik filân filân yollarda şu tesisatı yapaca tara yüzlerce kaybolmuşlar da dahil çım, haberin olsun. Bakalım o ne diyecek? Nasıl bir teddir. Volkanın faaliyeti devam ediyor, civar mıntaka tamamile tahliye edil bir alarak bir yolu kırk defa yaptırmaktan kurtulacak. Fakat Hayır! Böyle yapmiştir. mazlar, sanki belediyenin güzel işine ve kıt parasma gp.'azları vardır. Bizim matbaanın yolu cadde oldu. Bir hafta evvel parke döşenip bitti, üç gün evvel de yaya kaldırımı asfaltlenip bitti. Bu işler için Ankara 29 (A.A.) TürkYunan bah günlerce çalışıldı ve herkes, bütün kösgelip ri kuvvetlerinin tesavisine dair aktedilen tebekçi müesseseler o caddede geçtiler, ameliyatı gördüler. Demediler protokolun tasdiki lâyihası B. M. Meclisi Millî Müdafaa ve Hariciye encümenlerine ki: Bir hafta sabredin, biz döşiye havale edilmiştir. ceklerimizi döşiyelim de siz sonra as faltinizi parkenizi yapınız. Bitti mi? Âlâ! Birisi geldi asfaltı boyBelgrat 28 (A.A.) Yunanistan Başve dan boya yardı. Öbürü koştu parkeler kili M. Venizelos, refakatinde umuru si üzerinde beş yüz metrelik bir hendese yasiye müdürü ve kâtibi olduğu halde hattı münkesiri çizdi. Yarın belediye buraya gelmiş ve doğruca saraya giderek tekrar uğraşacak! Tekrar para sarfede cek! Biz tekrar (Belediye sokaklarımızı Kral tarafından kabul olunmuştur. Hariciye nazırı M. Marinkoviç saat çamura buladı) diye makale yazacağız. 18,5 te hariciye nezaretinde M. Venize Köstebekçiler tekrar başka güzelim cadlos'un şerefine bir çay ziyafeti vermiştir. deleri arıyacaklar. M. Venizelos, saat 21,30 da Viyana'ya haYalniz bunlar mı? Bizim belediyenin reket etmiş, istasyonda Başvekil ve na daha başka bir derdi var. Caddelere yezırlar tarafından selâmlanmıştır. şil yeşil çim eker, bakar büyütür, yolları süSler. Gazetelerle rica eder: Bu çimler çiçekler sizindir. Aman basmayın ilişmeyin... ' İzmir 29 (Hususî) Hizmet gazetesi Küfeci çocuğu basmaz. Köylü dayı basaleyhindeki davaya bugün devam edilmaz. Ağa basmaz. Efendi basmaz. Bey miştir. Müdafaa şahidi olarak dinlenecek basmaz. Yoldan geçen kömürcü eşeği biVasıf, Hacim, Salih Beylerin şehadetlele nezaketlidir, geçerken eğilip bir turinden feragat edilmiştir. Çarşamba gütamcık koparmaz. Fakat Beyefendi kı nü esas hakkında müdafaa yapılacaktır. lıklı şık adamlar vardır basar, HanımeEvkafta barem fendi biçiminde şık kadınlar vardır ezer. Ankara belediyesi öyle bir haldedir ki Ankara 29 (Telefonla) Evkafın barem lâyihası yakmda mecliste müzakere kapısının pervazına bir fiske vur bin ah dinle. edilecektir. Son modelde gayet şık, gayet medenî Muğla'da kış zer'iyatı otobüsler geldi. Geçen gün durak yerinMuğla 29 (A.A.) Bu sene kış zer'iyatı de bjr uşak arka bacaklarından tutup olarak teşrinisani gayesine kadar 240 bin zorla ileri sürdüğü bir koyun getirdi. Fidönüm arazi ekilmiş ve 350 bin dönüm lân yerde bilmem hangi beyin köşküne arazi hazırlanmıştır. gidecek! Dedi, koyunu yükletmeğe teşebGeçen seneye nisbeten yüzd£ 10 nok büs etmesin mi? Olmaz dediler. Nasıl olsandır. Bu noksanlık zürram elinde faz maz? Dedi bu filân beyin dir. Bak şimdi la hububat bulunmasından ve tütün e yenilen naneye! Ölür müsün, öldürür kiminin fazlalaşmasındandır. müsnn? İşte bu hava ve ahval içinde AnkaraMareşal Jofr nın politikacılık etmesine zaman, mey \Dünkü nüshamızda Mareşal Jofr'un vefat ettiğini Atina'dan gelen bir telgrafa at dan ve imkân kalmıyor. Köstebeklikle fen yazmıştık. Düne kadar bu haber Fransız beyefendilikten göz açtığımız yok ki... mehafüinden teyit edümemişti. Bununla beAKA GÜNDJZ raber Mareşahn hayatından kat'ı ümit edilmiştir. Anadolu Ajanst dün şu haberi tebliğ İRTİHAL etmiştir:] Dahiliye Nazırı esbakı merhum Memduh Paris 29 (A. A.) Mareşal Joffre, me Paşanın halilesi Zehra Nariven Hanım irlekâtı akliyesini muhafaza etmektedir. tihal etmiştir. Cenazesi bugün öğleden evMaamafih, artık gün değil saat mes'elesi vel saat on buçukta Kurtuluş caddesinde Tepeüstün'de Saffeti Paşa apartımanından mevzuu bahistir. Mareşahn yarm sabaha kaldırılarak Fatih camiinde namazı eda kadar mukavemet edeceği ümit edilme küınacak ve Merkezefendi'de defnedilecekmektedir. tir. Cenabı Hak gariki rahmet eyliye. Gazi Hz. hafta Volkan indifaı Bataviya felâketinde 1300 kişi öldü Türk Yunan bahrî müsavat protokolu Menemen'de zuhur eden irtica hâdisesinde önayak olan şeyhlerin nak şibendiye tarikatine mensup olmaları üzerine bu tarikat hakkında karileri mize tarihî malumat vermeği faydalı addettik. Bu sebeple bu tarikatin su reti zuhuru hakkında salâhiyettar bir zat tarafından yazılan makaleyi aşağıya dercediyoruz: İslâmiyetin zuhurundan itibaren uzun müddet tarikat ismi altında hiç bir teşkilât yoktu. Hatta sofi ismi bile bilinmiyordu. Bunun için İslâmiyetten çok az zaman sonra zuhur eden bu kelimenin hakikî aslını kimse bilmiyor. Herkes muhtelif tarzda izah etmiştir. Bu kelimenin Yunanca aslı «Sofos» tur diyenler de var. Bu tevil çok kuvvetlidir. İslâm arasında sofilik çıktığı vakit salikleri hep gizlenmişler, kendilerine alenen neşri efkâr için meydan verilmemiştir. Hüseyin Mansur Hallaç gibi bazı ileri gidenlerini de asmışlardır. Nihayet bu yeni mesleğin de mensupları çoğalmış ve kuvvet bulmuşlar. Ondan sonra Hicretin Beşinci Asrı nihayetlerinden itibaren yer yer teşkilâta başlanmıştır. Irak'ta. Mısır'da, Suriye'de, Şimali Afrika'da müteaddit ve muhtelif tarikatler vaz ve neşredildiği gibi Türkistan'da halis bir Türk olan (Ahmet Yesevî) de bir tarik tesis etmiştir. Menkabelere göre Ahmet Yesevi bugün Çin'in Türkistanı Şarki eyaletinde Aksu sancağma tabi ve Aksu'yun 176 kilometre şarkı şimalisinde bulunan (Sayram) kasabasında doğmuştur. Fakat doğum senesini kat'î olarak bilmiyoruz. Tahmine göre Beşinci Hicrî Asrın ortalarında doğmuş olması lâzım geliyor. Ona Yesevî denilmesinin ' sebebi şimdi Türkistan ismi ile maruf olan Yesi şehrine gidip yerleşmiş olmasıdır. Gene an'aneye göre bu şehirde Aslan baba, Ahmed'i talim ve terbiye etmiştir. Ancak Ahmet tarikati Buhara'ya gidip baba Yakup Yusuf Hemedani'den almış ve şeyhinin vefatmdan sonra tekrar Yes'e dönüp kendi namına mensup olan (Yeseviye) tarikatini vaz ve neşreylemişti. Mevcut silselenamelere göre bu (Yeseviye) tarikati dokuz zat vasıtasile Ebubekrissiddik'e kadar gider. İşte daha sonra Türk'ler arasında yayılmış olan (Bektaşiye) ve (Nakşibendiye) tarikatleri bu Yeseviye tarikinden çıkmıştır. Bunlardan (Nakşibendiye) nin müessisi Buhara'lı hoca Mehmet Bahattin Şah Nakşibenftir. (Vefatı Hicrî 791 senesidir.) Bu yeni tarikat. Ahmet Yesevi'nin büyük şöhretini azaltmamakla beraber, bütün Turan'da ve Horasan'da az zaman içinde yayılmıştır. Bu tarikat Anadolu Türk'leri içine nasıl ve ne zaman girdi? Lâyikile bilmiyorum. Her halde ondan evvel Anadolu'da Mevleviye, Bektaşiye, Halvetiye, Babaiye. Erbediliye ve Bayramiye tarikatlerinin yayılmış olduğunu zannediyorum. Türkiye'de Nakşibendiyeyi sür'at ve muvaffakiyetle neşreden şeyh Abdullah ilâhi'dir. Bu zat aslen Kütahya'ya tabi (Simav) kasabasına mensup bir köy ahalisindendir. Fatih Sultan Mehmet İstanbul'u fethettiği vakit bazı manastır ve kiliseleri hemen mektep ittihaz etmişti. Onlardan biri (Pantafratos) manastırıdır ki şimdi Zeyrek camii diyoruz. İşte şeyh Abdullah İlâhi, fethi müteakıp bu medreseye yazılmış, fakat biraz sonra müderris Alâettin Tusi'nin Fatih'e gücenerek Horasan'a dönmesi üzerine bu Abdullah dahi arkasından gitmiştir. Bunlar Kerman şehrinde birleşmişler, Abdullah bir müddet ders okumuş. Ancak bir müddet sonra medreseyi bırakıp Semerkand'e gitmiştir. Orada Nakşibendiye şeyhi meşhur hoca Ubeydullah'a intisap etmiştir. İşte bu Ubeydullah'ın emrile tekrar Türkiye'ye ve kendi memleketi olan «Simav» a gelip Nakşibendiye tarikatini neş re başlamıştı. Fakat o sırada Anadolu'da tekke müteassıplarından bazı azgm haydutların başı olan (Karabıyık) oğlu tarihlerde (Şeytan kol) vak'ası denilen isyanı çıkarmış ve Anadolu Beylerbeyi Karagöz Paşayi ordusile beraber mahvetmiş olduğundan «şeyh Abdullah» SimaVda oturmaktan korkmuş, İstanbıü'a gelerek gene Zeyrek medresesine yerleşmişti. İstanbul'da paşadan, beyden. ağadan, efendiden bir çok kimseler Abdullah'ın etrafmda toplandıklarmdan dervişlerin rahatı kaçmıştır. Bunun üzerine M. Venizelos Belgrat'ta «Hizmet» davası Evrenos oğlu Ahmet Bey şeyhi Rumeli'de Vardar yenicesine davet etmiştir. Şeyh Abdullah orada Hicretin 896 senesinde ölmüş ve Evrenos oğlu onun üzerine bir Paris'te çıkan meşhur haftalık türbe yaptırmıştı. Bu şeyh Abdullah İlâtration (İllüstrasyon) gazetesi, hi'nin «Mezadülmüştakin* ve «Necatüler Fransız Reisicumhuru ve Başvefe vah» isminde iki eseri vardır. Poincar^ (Puvankare) nin «Fran Şeyh Abdullah İlâhiden sonra TürkiHizmetinde» ismindeki hatıratınuı ye dahilinde Nakişbendiyeyi neşreden perler» unvanını taşıyan altıncı ci büyük reisler şunlardır: 1 Seyyit Emir den bazı parçalar nakletmiş. 1915 Ahmet bin Mehmedünnecarî, 2 Mehmesinin ilk günlerinden bâhis olan bn düssemerkandî, 3 Mehmet Muradünçaların birinde «Bizans kavgalaru necari, 4 Ahmet Yekdest Mekii Curyatıî, levhasile şu fıkrayl okudum: 5 Şeyhulharem Mehmet Can, 6 Şeyh «Beni ziyarete gelen Mösyö Paul hafız Ebusait Sahip. Bu hafız Ebusaid'in neşrettiği kol İzmir havalisinde şayidir. bon (Pol Kambon) Rusya Hariciye 1 Sazanoff'un birbirini tutmaz teşc' Nakşibendiyenin geçen asırdaki mülerinden şikâyet ve Sefirimiz Pal6o ceddid'i (Mevlâna Halit Ziyaettin) dir (Paleolog) un bunlara bir nihayet ki aslen Irak'taki Süleymaniye'lidir Bir meğe muvaffak olamadığına teessüj müddet Bağdat'ta kalmış ve ondan sonRus Nazırı, İstanbul'un müstakb ra Şam'a gidip yerleşmişti. Orada 1242 galini kâğıt üzerinde tanzim etmekl senesinde irtihal eylemiştir. Şu halde yukarda bazı isimlerini saydığım büyük kit geçirmekte ve Ayasofya mahalU reislere nisbetle Nakşibendiyenin başlıca Rus kıtaatına tahsisini istemekted Diğer taraftan Kardinal Gaspar şubeleri şunlardır: (Ahrariye, Nahibiye, Papa namına, Paris Başpeskoposu 1 Kâsaniye, Müceddidiye, Muradiye, Mazhariye, Melâmiyei Nuriye, Camiye, Hali senyör Amette (Amet) e müracaat rek mumaileyhten, Ayasofya'nm, t diye.) katolikliğe iadesi kabil olup olmadı Bu kollardan en mühimmi Halidiyedir. Fransa hükumetinden istimzacını Zira Mevlâna Halit Şam'a gidip kendisi etmiştir. Paris Başpeskoposu, bu tefcl ne intisap eden zatlar içinden seçtiği M. Yules Cambon (Yül Kambon) ı ve yetştirdiği bir çok adamlan muhtelif berdar ederek 1453 senesinde Tüı ve müteaddit şehirlere Halife olarak İstanbul'u ildıkları zaman Ayasofy göndermişti. katolik kilisesi olmaktan çıktığım •* * Rum ortodoks kilisesi olduğuna 1 Ancak bu tarikatlerin Türkiye'de inti hatırlamış ve Vatikan'ın bu arzası şarı, ötede beride tekkeler açılması med Rus metalibi ile taaruz edeceğini u rese âlimlerinin çok canını sıkıyordu. rakap beyan etmiştir. M. Yules Cai Ahalinin bazı şeyhlere daha ziyade iti bu mülâkatı bana hikâye ettikten s bar ve hürmet etmesi onları pek hiddet Paris Başpeskoposuna, Fransa'nın, lendiriyordu. Şeyler aleyhinde birinci takdirinde, İstanbul'daki diğer mel defa olarak kalemile ve alenen hücum den birinin katolikliğe tahsisine g eden Berkili Mehmet Efendidir. (Vefatı edeceğini söylememi teklif etti. Fal Hicrî 981 senesinde). Bu zat <Yeni ta da, benim gibi, işgal edilmemiş bir rikat ne lâzım. Müslümanlar için Hazre rin mukadderatını önceden tayin ve ti Muhammed'in gittiği yoldan âlâ tarik zim etmenin çocukça bir hareket ol mı olur? > Diyordu. Ve bu maksatla (Ta fikrinde bulundu.» rikati Muhammediye) ismile Arapça bir Bu, Ayasofya'yı ortodoks kilisesi kitap ta yazmıştı. Onun bu kitabı üzeriyoksa katolik kilisesi mi yapmak ~ ne Arapça ve Türkçe pek çok mufassal şerhler vardır. Bunlann bazıları matbu kereleri ne zaman cereyan edi> dur. Şeyhlere itiraz edenler bilhassa tek yor musunuz? 1915 kânunusan ' kelerdeki saz, söz, ve raksa ilişiyorlardı. günlerinde, yani henüz Çanakka ' Bunların men'i için Şeyhülislâmlardan bir çelik kale gibi, İtilâf ordu vt fetva bile almışlardı. Şeyhler ise raks ta malarının önünde dimdik dururl Tarih, Türk'ler, İstanbul'u zaptf birini kabul etmiyerek bu devrandır, muüzere iken Ayasofya'da katolik ' siki dahi semadır ve bunlar caizdir diye cevaplar kaleme alıyorlardı. Bununla be doks papazlarının birbirile müraber, medrese âlimlerinin bu hücumları tiklerini yazar. 1453 te İstanbu ' j tesir etmiyordu. Zira daha eskiden bazı Padişahlar ve vezirler bazı şeyhlere inan den bu ortodoks mışlardır.İstanbulun muhasaras? esnasın 1915 te İstanbul da Fatih Hacı Bayram'ın halifelerinden yasofya hilâlin & Akşemsettin'i yanından ayırmamıştı. Bi haricinde, tekeı rinci Sultan Ahmet Üsküdar'lı Aziz Mah larının 462 sent mut Hüdayi ile Sıvas'lı Abdülmecid'e ina miş olduğunu is be etmişti. Esasen Yeniçeri askeri taAç tavuk, mamen Bektaşiliği kabul etmişlerdi. Bir nırmış derler. Bektaşi babası resmen Yeniçerinin «dok arruzun daha tasav san dört» kışlasında Hacı Bektaş vekili duğu ve Avrupa ceph sıfatile oturmakta idi. Fakat medrese de henüz zaferden k ciler tenkit ve hücumdan vaz geçmemiş madığı sıralarda baz lerdi. Bu müteanz iki cereyan arasmda le papazlarının ken İstanbul ahalisi ikiye ayrılmıştı: Kadı sanmaları hayli zadeliler; Sivasiler. Nihayet dördüncü görmeden paçalarını sıvıya Avcı Sultan Mehmed'in henüz daha on aradan çok geçmeden kaf: yaşında bir çacuk olduğtı zaman Aya kale'ye çarptılar ve akıllaı sofya camiinde vaizlik eden İstuvanî topladılar. Efendi daha bazı vaizleri kendine uydurmuş ve bir gece Demirkapı civarındaki Halvetiler tekkesini basarak devran eden dervişleri dövüp dağıtmışlardı.Ancak onların ertesi günü yapmağı tasnıim ettikleri diğer icraata hükumet mâni ol muş, ve nihayet Köprülü Sadrazam Mehmet Paşa tarafından Kadızade taraftarİzmir meb'usu ve İş Bankası larının çıkarmağa teşebbüs ettikleri bü Mahmut Celâl ve İzmir Beledi> yük fitne mumaileyh İstuvanî ile Türk Sezai Beylerin kain pederleri Rel Ahmet ve Divane Mustafa dedikleri a evvelki gün İzmir'de vefat efmişH damların tutturularak Kıbrıs'a nefyo fet Bey hayatını çok temiz geçirmf lunmalan sayesinde bastınlabilmiştir. luk ve faziletkâr bir zat idi. Kendis Bu icraat tarikat şeyhlerine nefes al sa eşrafından bulunuyordu. Son zs dırmış ise de içlerinden bazılarınm va larda damadı Sezai Beyin yanım zifeleri haricinde işe karışmaları tedip miş olan Ref et Bey orada hastalanr kapaı lerini icap ettiğinden Köprülüzade Mus gözlerini hayata ebediyen tafa Paşa tarafından şeyh Osman Fazlı Refet Beyin ziyaı müelliminden t Efendi Kıbrıs'ın Magosa şehrine, Niyazii Celâl ve Sezai Beylerle bütün aile dına beyanı taziyet eyleriz. Mısrî dahi Limni'ye nefyedilmişlerdi. Cenabı hak mütevaffayı rahmeti i Yeniçeriliğin ilğası esnasmdaBektaşi tekkelerinin nasıl yıktırüdığmı ve bazı yesine mazhat eylesin. şeyhlerin nasıl idam ettirildiğini tarihlerimiz mufassalan yazıyor. Cezair'de şiddetli bir fırtım İkinci Sultan Abdülhamit zamanmda C o n s t a n t i n e 28 (A.A.) Bougie dahi bazı şeyhler Tarablus'a ve San'aya rinde şiddetli bir fırtına olmuş, eh nefyedilmişlerdi. miyetli z a r a r l a r a ve suların t a ş m a İrtihali müessif MEHMET ALİ AYNl sebep olmuştur. • ı «CUMHURİYET» TEFRİKAS! : 43 ONLARIN ROMANI Yazan : AKAGÜNDÜZ memleketini, yahut memleketine yakın, meselâ Kastamonu'da filân diyor ve yalnız Ahmet İstanbul'u tercih ediyordu. Üçüncü hafta içinde bir gün doktor Gülöz'ü bir kenra çekip sordu: İki güne kadar çıkıyor. Ada vaziyeti hakkında ne düşünüyor sunuz? Fikrim şu üstat! Heybeli'de küçük mobilyalı bir ev tutmak.. Sizin için mi? Tabiî bizim için. Ya Ahmet Beye ne yapacaksınız? Bizimle beraber. Doktor sağ elile kaşlarını bir anda kaldırdı: Yooo! Bunun imkânı yok. Niçin üstat? Bunu Ankara'daki doktorla, siz, bir de ben bilirim. Ahmet Bey Günler geçiyor, hasta sür'atle iyileşiyor. Kiracılarla dostluğu e peyce ilerletmişlerdi. Beyefendi Gülöz'ün büyük babasını gıyaben tanıyormuş. Methede ede bitire miyordu. Gülöz'ün yalanına inanmışlardı. Gülöz bu gıyaben tanışmadan istifade ederek Ahmet'le annesi için: Merhum annemin teyzesi ile oğlu. Demişti. Bunun üzerine beyefendi: Hele bir iyileşsin de düsünü rüz. Gerçi bu zamanda iş bulmak zor, fakat taşra için çalışmaktan hali kalmayız. Bu da başka bir ümit yıldızı oldu. Demek Ada fash da biterse Ahmed'e iş bulmak imkânı şimdiden temin olunmuştu. Fakat bu işin nerede bulunması mes'ele ol du. Gülöz Ankara'yı istiyor, İstanbul'a yanaşmıyordu. Annesi kendi artık tamamen kurtulacaktır. Heybeli'nin üç ayı onu sapasağlam bir insan olarak hayata iade edecek tir. Fakat bu üç ay içinde hayat işIeri için ona bir diyet apsolü lâ zım! Sonra karışmam. Doktor güldü. Gülöz kızararak yere baktı. Sonrası için karışmam, ser bestsiniz. Fakat bu üç aylık kat'î pehrizi ancak kat'î bir ayrılık te min eder. O halde ne yapmalı? Hususî sanatoryoma yerleş tiriniz. İsterseniz kendinize bir ev tutunuz. Bana kalırsa gene uzakta bulununuz. İstanbul'daki eviniz den ayrılmayınız. Her şeye muvafakat ettiler, fa kat deniz aşırı olmağa bir türlü gönülleri razı olmadı. Biraz fazla pahah olmakla beraber sanatoryom çok rahattı. Za ten parayı düşünen kim? Ahmed'i yerleştirdiler. Civarda dul bir Rum kadının üst katını kiraladılar. A dalar'da oturmak mecburiyetinde olan bir hasta varsa pazarlık işi derhal değişir. Çünkü oturmağa mecburdur, istenileni verecektir. Ana, kız da hastaları için oturacak larını söylemek gaf letinde bulununca iki odalı üst katı sekiz odalı, döseli dayalı, müstakil köşk fiatına kiraladılar. t 2 Kaza ve kader' Fakat hasta ikileşiyor mıydı ne. Bir ay geçti Gülöz de rahatsızlan mağa başladı. İştihasızlık, başdön meleri, kırıkhk, kesil ve nihayet mide sancıları... Derken bulantılar başladı. Bir çok telâşlar, işler, patırdılar arasında Gülöz ancak şimdi f arketmişti, ikinci aydır ki âdeti kesilmiştir. Olur olmaz şeyler yemek istiyor, açıktan açığa aşeriyordu. Müracaat ettiği Rum ebe Gülöz'ü samimiyetle tebrik etti: Gebesin hanımefendi. Hem iki aylık: Gülöz'ün yüreği hop etti. Ge be! Fakat bu da bir feci hâdise idi. Ne vakit evlenecekleri belli değil. Ya uzun sürerse? Ya bu kayıtsızlı Meselâ ne gibi? ğa Ahmet gücenirse? Ya annesi bir Meselâsı var mı? Şimdi şey derse? Demese de aklına getir nikâhınız kıyılır, çıkınca evleı mesi kâfi idi. Düşürmek mi lâzım, siniz. Ankara'ya dönünce İstı mukadderata tabi olmak mı? Ah bul'da evlenmişler gibi döneri med'e söylemeli mi, gizlemeli mi? Çocuk musun dadı? Sana Bir taraftan aşermenin azapları, yomda yatan bir hastaya nasıl bir taraftan endişe. Genç kadın sü kâh izni verirler. zülmeğe başladığının farkında ol Aldırmak mes'elesine ikisi du. Bu nihayet dadısı ile görüşüle yanaşmıyorlardı. İkisi de bu bilirdi. Hemen bir telgraf çekti. Üç çok fena bir şey olduğunu bili dört gün sonra dadısı geldi, yüzüne lardı. Yalnız büyük hanıma şî bakar bakmaz: dilik bir şey sezdirmemeğe kı Kızım! Dedi. Acaba korktu verdiler. Bu saf ve cahil kadı ğum başımıza mı geldi. işi aykırı tarafından görmesi Gülöz hiç saklamadı, imdat u mali vardı. manların bakışı ile baktı ve itiraf öyleyse Ahmed'e açmal etti. başka çare yok. Evet. İyi anladın dadıcığım. Dediler ve ziyaret günü Ahn Ne yapacağız şimdi? yalnız gitti. Ben de sana bunu sormak için Ne garip hislere düşmüştü. telgraf çektim ya. taraftan Ahmed'în meranun o Bana kalırsa, işi Ahmet Beye cağını düşünürken, ya memnuı aç. mazsa diye endişeleniyor... Açmaktan ne çıkar. Boş yere H«îr halde kuvvetli bir taraf üzeceğim. Hayır, belki bir çare bulur. rak memnun olacağım tahmin Mabadî var • Erkektir. O.

Bu sayıdan diğer sayfalar: