26 Şubat 1931 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 5

26 Şubat 1931 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

26 Şubat 1931 ( Başbaşa ) Müsriflik etmeyin! ( Hoşsohbetlik Nasıl hikâye anlatmah? j Müsriflik sade elinize geçen parayı yokyere harcedip saçmak demek de • ğildir. tsraf her şeyde olabilir. Kâğıtta, kalemde, hatta akıl, fikir, zekâ gibi manevî şeylerde bile! Meselâ küçük bir kâğıda sığacak bir mektubu koskocaman kâğıda yaz ötekiler büyük insanlar tabiî Günes batmak üzere idi. Uzun mak, kalerni bastırıp yokyere kırmak, otların arasına Şikalda isminde kaçabilirler. Fakat bu çocuk uzakkitabı hızlı açıp yırtmak daha ne bi bir Hint'li, avını bekliyen bir kap tan görünce senin çocuğun olduğuleyim akla gelen, gelmiyen bin türlü lan gibi elinde bıçağı birini bek nu da anladım. Belki sen görme çeyler de israftır. Aklını, fîkrinî, zekâsını hiç kendi ne lüzumu olmıyan şeylere de yor • mak gene bir nevi israftır. Oturup derslerinize çalışmak, va zifelerinizi yapmak dururken kalkıp ciltlerce cinaî romanlar okumak, gece sabahlara kadar uykusuz kalmak, açık saçık resim basan gazetelerle meşgul olmak ta gene israftır. Israfı sevmiyen çocuklar parlarını olduğu kadar akıllarını ve zekâlarını dafaydalı şeylere dirhem dirhem sarfetmelidirler. İsrafı size anlatmak içîn pek çok hikâyeler anlatabilirim. Bizim Hüse yin Beyin Safi isminde bir oğlu vardı. Safi defteri, kalemi yahut kundurası, terliğî şöyle üzülse: Bu eskidi! Diye kaldırır atar ve bir daha kullanmazdı. Fakat annesi Necmiye Hanım çok tutumlu bir kadındı. Oğlunun her attığını alır saklardı. Nitekim Safi'nin müsrifliğinin zararı ve Necmiye Hantmın ttı tumluğunun faydası bakın bir gün nasıl meydana çıktı. Fvdeki hizmetçi kız ahlâksızın birisiymiş meğer. Evdeki bir çok eşya ile beraber Safi'nin terliklerini de çalıp gitmişti. Eğer annesi eski terliğini saklamamış olsaydı, Safi ertesi gün yenisi alınmcıya kadar o gece çıplak ayak gezeeekti. Keza bir akşam Safi'nin hiç kâğıdı kalmamıştı. Hesap vazifesini ya ptp yetiştirmezse ertesi gün hocadan ceza alacaktı. Bereket versin annesi sakladığı eski bir defteri çıkardı da işi halloldu. Safi de o günden itibaren müsrifliğin fe nalığını anladı ve bu huydan vaz geç ti. Yavrularım siz de sakın miisrif ol mayın.. Hîç bir şeyi ehemmiyetsiz görüp zivan etmeyin! Bilmetn hoşunuza gidecek mi? Size büyüklerinize ve arkadaşlarınıcza nasıl hikâye alnatmak lâzım geldiğini öğreteceğim. Falan adam hoşaohbettir! Deyince «iyi aöz söyler, tatlı hikâye anlatır» demektir. Bunlardan biri ol mak istemez misiniz? Bir hikâyeyi güzel anlatmak için evvelâ o hikâyeyi iyi bilmek lâzımdır. mişsindir, diye atlayıp kurtardım. Çünkü bir çok çocuklar tanırım ki bir liyordu. hikâyeye pek güzel başlarlar. Fakat Hamilton ismindeki zengin İn • orta yerde şaşırıp kalırlar.. Arkasını giliz, Şikalda'yı bir çok insanların getiremezler. yanında t&hkir etmiş ve kovmuştu. Onun için hikâyeye başlamazdan Hamilton'un on iki, on üç yaşlaevvel iyi düşünüp hikâyeyi iyi hatırrında kadar Cek isminde bir evlâtlamah. lığı vardı. Cek her akşam kendisine Bir de cümleleri pek uzun tutma Hint'çe dersi veren bir hocanın emalı. Fazla şey »öyliyeceğim diye işi vine gitmek için buradan geçerdi. kanştırmamalı. Evvelâ küçük, basit, az vak'alı hikâyeleri anlatmaktan Şikalda onu bekliyordu. Biraz başlamalı. sonra Cek ağaçların arasından Meselâ «Tilki kardeşin başına ge göründü. Şikalda tam elini kaldırıp Ienler», «Maymunla amcanın mace bıçağı çocuğa saphyacağı anda raları» gibi şeyler. Biliyorsunuz ki ar yan taraftaki köyden bir çığlıktır kadaşiannız bu türlü hayvan hikâ koptu. yelerine bayılırlar. Koşusmalar filân derken ortahk Fakat <Tavşan kardeş» ten «May karıştı. Toza dumana boğuldu. mun amca» dan, «ördek dayı» dan O zaman Şikalda'nm hançeri e bahsederken onlan güzel tarif etmeli. Şikalda meramına nail olamamışlinden düştü. Cek'in ayaklarına katı. Kendi kendine: Faraza «kedi kapıyı itti ve içeri pandı. Yarın! girdi» demeyin. «Komşunun uzun tüyCek te gidip babalığına rica etti. lü, kocamn Irayruklu kedisi burnu ile Dedi. Fakat tozun dumanın aslı faslı şimdi meydana çıkmıştı. Az Şikalda'yı tekrar hizmetine aldırdı. kapıyı itti. Harılhanl ateş yanmakta olan mutfağa girdi. Çünkü oradan piş ğın bir fil bir çok insanlan önüne * ** mekte olan nefis bir tavuğun kokusu katmış geliyordu. Aradan bir iki ay geçmişti. Bir geliyordu» deyiniz! Herkes o zaman akşam gene ayni yoldan Hint'çe aizi daha iyi anlar. dersi aldığı hocaya gidiyordu. Sonra hikâyelerin başını ortasına Birden önünde şimendifer feneri ortasını başına ve nihayetine getîre gibi iki gözün parladığını gördü. rek karıştırmayınız! Bazıları arabayı atın önüne koşar Bunun nasılsa köye inmiş kaplan lar ya.. tşte siz o çeşit insanlardan ololduğunu anlamakta gecikmedi. Eyvah, mahvolmuştu. Cek kor mayınız. Hele hikâyelerin sonunda muhak kusundan bayılmak, kaplan da okak dinliyenleri şaşırtacak, onlan nun üzerine atlamak üzere idi ki beklemediği bir netice çıkarmalı. pek yakmdan bir silâh patladı. Yoksa her gün basımızdan geçen e • Koca vücut bir anda yere yıkıldı. hemmiyetsiz vak'aları ötekine beri Uzaktan bir gölge koşarak gel kine anlatmaktan hiç bir şey çıkmaz. Ha.. Bir de şu noktayı unutmayın.. di. Bu Şikalda idi. Hikâyeyi yavaş yavaş, bazı noktalar Mister Cek, dedi, ben seni bir da durarak, vak'adaki şahıslarm sözkazaya uğramasın diye arkandan lerini tane tane söylemelL DinliyenleEyvah bunların arasinda Şikal gelip duruyordum. Hain hayvanm rin içine bu lâkırdılan sindirmeli. da'nın üç yaşındaki çocuğu Neoni üzerine saldırdığını görünce tabanDırr.I Diye söyleyip giderseniz, bir de vardı. camı çektim. bu canavarın hak çok lâflarınız anlaşılmaz. Dinliyenler Ne yapsın şimdi? kından geldim. Vaktile sizi öldür de merak uyanmaz. O bunu düşünüp dururken toz mek için elimde bıçak beklediği Meselâ şöyle bir başlangıç yapın: toprak arasinda küçük bir gölğe fi min günahını belki bu suretle öde Falan bahçede kocaman bir köpek ağacın dibinde uyuyordu. Siyah lin önüne doğru ilerlemiş, kendi dim. hayatı pahasına Neoni'yi kapmış, Hintli gözlerinden yaşlar dökü bir kedi mutfağın penceresinden dı şarı bakıyordu. Otların üstünde bir Şikalda'ya getirmişti. Bu Cek'ti. lerek Ceki kucakladı. kaplumbağa sallana sallana ilerliyordu. Ağacın üstünde bir.. Burada biraz duracak olursanız. dinliyenler ağacın üstünde ne olduğu nu bir müddet merak eder kalırlar. Ben de sizin gibi küçükken çok hikâye söylemesini ve dinlemesini se verdim. HİKAY MCMLEkETLCItK ÇOCUKLAR. Şu küçük sınıftaki sıralarda oturan küçük Şişko ile Arabı ve mini mini Prensesi, küçük Hanım kızı tanırmısımz. Bunlar sinemada daima ayni rollere çıkarlar. Bu küçük dersanede hoca hanım onlara ders veriyor. Sinemada oynayıp para kazanırlarken cahil kalıyorlar zannetmeyin. mektepte öğrendiklerinizi onlar da okuyorlar. Kuçuklere resimle hayat bilgisi Banyoda nasıl yıkanmalı? i Banyoya böyle girilir Böyle tamamen içine girilir. I Yeni müsabaka •• u Y A merakh çeyler] Acem Şahının hazinesi İran Şahı Rıza Han Fransız ve İngiliz mücevhercilerini çağınp hazinesinde ne kadar mücevher varsa onların adedini ve kıymetini Siz sinemalarda gezerken, am tesbit ettirmek istemiş. Mücevher canızdan, daymızdan çil çil yirmi ciler bu işi yapmışlar. Hesabın ne beşlikler, gıcır gıcır bir liralık kâticesine göre Rıza Hanın hazineğıtlar ahrken, köşede bucakta fı sinde 10 okka inci, 12 okka yakut, 13 okka zümrüt varmış. Bunlardan en büyük parçamn kıymeti bizim paramızla 350 bin lira. Hele tavus kuşu şekiinde altın gümüş ve üzerine elmas kakmalı tahtın kıymeti tam 100 milyon lira hniş. Bütün bunların umumunun kıymeti 340 milyon lira tutuyormuş. (Deryayı Nur) ismindeki büyük elmas bu faesaba dahil değilmiş. Ona hiç paha biçilemiyormuş. Mükemmel bir kolleksiyon ama ne işe yarar. İran Şahı bunlan satıp savup parasmı memleketine faydası dokunacak işlerde kullansa daha iyi değil mi? lllllillllllllllllllllllHliniMlllimilHlllltlllllllllinilllllMlltllllllllHINlllll kara çocukları bir iki simitle mes'udane karınlarını doyuruyorlardı. Bir daha bayramlarda, seyranlarda bunlan hatırlayın ve sevindirin! D A M • 1 R A A M • V 1 C A A A P Cj i Evvelâ karın ve vücut yıkanır. Ayaklar şöyle yıkanır. Son moda çocuk başları «Yeni Gün» ün çocuk sahifesini okuyor musu nuz? Neler yar, nelerj Yukarıdaki boş hanelere öyle harfler doldurunuz ki soldan sağa her sıra manah bir kelime yahut bir insan ismi olsun. Sonra boş hanelere koyduğunuz harf ler de yukandan aşağı okununca içinde bulunduğumuz bir zaman meydana çıksm. Doğru halledenler arasinda çekilecek kur'ada birinciliğî kazanana beş lira mükâfat takdim edilecek ve resmi gazetemizde bastırılacaktır. tkinciden yüzüncüye kadar muhtelif şık hediyeler verilecek ve içlerinden kur'a Ue yirmi kişi nin resmi konacaktır. Cevaplar şubat sonuna kadar <Camhariyet çocuk tahifen mu harriri> adresine gönderilmelidir. Bu adrese gönderilmiyenler ve geç gelenler kur'aya sokulamazlar. Sonra kollar yıkanır. Boğaz böyle gargara edilir. Yüz böyle temizlenir. Tertemiz olur«unux!

Bu sayıdan diğer sayfalar: