28 Mart 1931 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 2

28 Mart 1931 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Cumhuriyet : M. Sehir ve memleket haberleri Herkez Bankası Zeytinyağları Soguklar • »I» I ^ Arap ittihadı Arap hükumetlerinin îttihat et mesi için ortada bir hareket var, ve bu hareket ilerliyor. Harbi umumiden evvel Arap hükumetleri Maskat ve Kuveyt gibi İngiltere'nin hima yesi altında bulunan bîr kaç emarete münhasir idi. Şimdi ise vasatî ve simalî Arabistan'da İbni Suut bü • yük ve kuvvetli bir devlet teşkil etmiştir. Yemen müstakil bir hükumet bulunuyor. Maverai Seria ve Irak İngiliz mandası altında birer hükumettir. Suriye'de dahi F>ansız mandası altında muhtelif hükumetler vücude geliyor. Filistin Arap'larının dahi teşkilâtı mahsusası vardır. Lisanları mü^tehit olan bu memleketler ister istemez birlesecekler ve hiç olmazsa federasyon teşkil edecek lerdir. Fakat bu Arap ittihat hareketi muhtelif nüfuzların tesirile başka başka istikametlere tevcih edilmek isteniyor. İngiliz'lerin bu memlekette ve bilhassa Irak ve Filistin'de sevkulceyş, ticarî ve askerî hava müna^alâtı ve iktisadî cihetten azim menafii olduğundan Arap ittihadı hareketini kendi istediği yola sevketmek istiyor. Bu maksatla evvelki sene Basra körfezinde Kral Fasyal ile İbni Suut arasında bir İngiliz harp gemisinde bir mülekat tertip edilmiş idi. Bu mülâkatta Irak ve Necit hükumetleri arasında bir iti lâf aktedilmişti. Lâkin Irak hüku meti İbni Suud'a karşı isyan eden İbni Meşhur gibi asileri teslim etmediğinden iki devletin arasına soğukluk girdi. Sabık Kral Hüseyn'in hastalığı dolayısile Maverî Seria ve Irak hükümdarları bulunan oğullan nezdine getirilmesi İbni Suud'un süphelerini uyandırmıştı. Bu suretle Arap ittihadı tasavvurü gevşemiştî. Son zamanlarda Irak Başvekili Nuri Pş. Irak meclisi meb'usanındaki bazı beyanatı ile Arat> ittihadı fik rini canlandırdı. Mumaileyh Hicaz'a giderek İbni Suut ile Arap ittihadı nın temelini atmak îçin konuşaca ğını haber vermişti. Fakat evvelki gün Hicaz Kralı •« Necit Sultanı İbni Suut, Irak Başvekiline gönderdiği bir telgrafnamede evvelden zemin hazırlanmaksızın iKI Arap hükunietinin ittihadı içitt derhal müzakereye girisilmesi muvafık olamıyacağını bildirmiştir. Bu telgrafname üzerine Nuri Pş. nın Hicaz seyahati gayrimuayyen bir zamana tehir edilmiştir. İbni Suut ecnebi bir devletin man* dası ve yahut nüfuzu altında bulunan bir hükumet yahut hükumetler ile hakikî ittihat olamıyacağı kanaatinde olduğunu Nuri Pş. ya verdiği cevaptan anlaşılıyor. İbni Suut ya krndi kılıcının kuvvetile yahut tam istiklâl sahibi olacak Arap hüku metleri arasında müzakere ve mü şavere ile Arap'ları birleştirmek istiyor. O, yol gösterdi, ben yürüdüm. o, ders verdi, ben çalıştım 80 Habersiz, mabersiz geldiniz de, şaşırdım, ne yapacağımı unut tum, affedersin ağabey. Fakat vaziyetini bozmuyordu, el öpmeğe ve kucaklaşmağa yanaşmıyordu. Atıf ta fazla ısrar etmedi: Babanın selâmı var, dedi seni yanına çağırıyor. Yarın güneş doğmadan yola çıkacaksın. Yadigâr'ın cebinde tuttuğu elleri, görünmüyen bir kuvvet tarafından çekilmiş gibi dısarı düştü, gözlerinde derin bir endişe belirdi, dudak ları titredi: Sabi mi? Yok, yalan. İşim kalmadı da seninle eğleneceğim, öyle mi? Anladık ağabey ya, babam beni niçin çağırıyor? Göreceği gelmiş te ondan. Buraya dönüncüye kadar sabredememiş mi? Onu bana değil, babana sor. Benim vazifem aldığım emri tebliğ etmek ve seni arabaya koyup yol lamaktır. Gitmezsem? Atıf Beyin gÖzlerinde bir şimşek, beyninde de bir yıldırım parladı. Babasına itaatsizlik göstermeğe hazırlanan çocuğun bu cür'eti nere den, hangi menbadan aldığım an lamıştı. Biraz evvel onunla Fahire arasında bir alâka olmıyacağına inanmak istiyordu. Simdi, o itimadı kaybetmişti ve kendi varlığını, kendi müktesep haklarını unutturan yeni bir aşkın tulu ettiğini sezerek sendeliyordu? Maamafih, kuvvetli bir delil elde etmeden son hükmü vermek istemedi, teessürünü yen meğe çalıştı, sükunetle cevap ver di: Gitmezsen mi?.. Bunu düşün mek bile istemiyorum. Çünkü baba emrine karşı gelmek evlâtların haddi değildir!.. Hele o baba, Salih Paşa gibi yumruğu sert bir vezir olursa ve evlât, senin gibi ağzı henüz süt kokan bir biçare bulunursa?... Gevezeliği bırak ta bavulunu ha zırla. Yadigâr, iki elini göğsüne kavuş turdu: Azizim Atıf Bey! dedi ben buradan bir yere kıpırdamak niye tinde değilim, çünkü... Ey, çünkü? Çünkü hastayım, ağır nöbet ler geçiriyorum. Ne nöbeti geçiriyorsun? Delilik! Atıf Bey, büâihtiyar, bir kahka ha kopardı: Vah, vah, acıdım. Delilerin daima akıllılıktan dem vurdukları söylenirdi. Sen bu hususta da istisna teşkil ediyorsun, deliliğirsi bizzat ilân ediyorsun. öyle ise, babana yazayım, seni timarhaneye göndersin. Şanına düserse göndersin, Fakat ben nerede hastalanmışsam orada iyileşmek isterim. Deli, timarhanede şifa bulur? Yanlış, çok yanlış. Delilik aklın kaybolması değil midir? İs tanbul'da para cüzdanmı düşüren bir adara, o cüzdanı Erzurum'da bulamaz ki, burada aklmı kaybeden bir adam da İstanbul timarhanele rinde şifa bulsun? Aferin be Yadigâr. Sen söz ebesi olmuşsun. İki ay evvel dört kelimeyi bir araya getiremiyordun. Bu terakkiyi yengen mi temin etti? O, yol gösterdi, ben yürüdüm; O, ders verdi, ben çalıştım. İşte bir şeyler belledim. Siz de ananızdan başmuavin doğmadınız ya, benim gibi çalışarak adam sırasına girdi niz. Cidden memnun oldum, yalnız yengenin küçük bir hatası, yahut müsamahası var. Seni yontmağa, adam etmeğe çalışırken biraz da e dep dersi vermeği unutmuş. Eğer o dersi de verseydi, babaya nasıl hürmet edileceğinî öğrenirdin. Ben babamın kuluyum, köle siyim. Fakat hastayım, yol üzüntüsüne dayanamam; kırlarda, dağlarda dolaşamam. Ve Atıf Beyin cevap vermesine meydan bırakmıyarak ilâve etti: Hem efendim, bu mes'ele be nimle babamın arasında hallolu nur, size alâkası yoktur. Siz bir kere şunu söyliyin: Buraya niçin geldi niz? Seni babanın yanına gbnder mek îçin! O halde yaya kaldın tatar ağası. Atıf Bey, oturduğu iskemleden kalktı, delikanlının yanına yaklaş tı, elini omuzuna koydu, gözlerini onun tuhaf pırıltılar içinde yanan gözlerine dikti: Mabadi var Tesis hazırlıkları Derecei hararet dün Bu sene niçin iyi bitmek üzeredir sıfıra düstü fîatla satılamadı? Hükumetin vereceği es Dün başlıyan karlı yağhatn ve altınlar hazır... mur devam ediyor Devlet Bankası hisse kaydı muamelesi 15 nisanda bitiyor. Önümüzde kalan bu yirmi günlük müddet zarfmda senedatın kâmilen satılmış olacağı anlasılmaktadır. Merkez Bankasının teşekkülü, millete nisbet edilecek yüksek kıymeti itibarile devrimizin en büyük vak'asıdır. Cumhuriyet Bankasile hükumet; maliyesi tahkim, ve ikti sadiyatı garanti edilmiş muasır bir müessese vasfını alıyor. Memleket hayat ve istiklâline mesnet olan e sasların kavi bir teşekküle tevdi edilmiş olmasile meydana gelecek vaziyetten en şümullü istifadeyi milIet hesabına kaydetmek doğru olur. Devlet varidatından mühim bir kısma ve daha ziyade millî sermaye ye istinat eden bir bankanın bütün manasile metin ve muhkem bir müessese olacağına şüphe yoktur. Halkımız bu millî tesekküle hakkı olan kıymeti vermek ve rağbet göster mek suretile durendisane ve kârını bilir tarzda hareke tetmiştir. Pa ramız kıymetinin takriri, maüyemizin inkişaf ve tekâmüle sevki gibi çok yüksek bir aslî gaye ile top yekun bütün millete müfit olacak o lan bankadan hisse alanların te halüküne bir noktadan vatani hiz met te denilebilir. Sunu da ilâve etmek lâzımdır ki hükumetimiz Dev let Bankasının teessüsünü takip eden 3 sene zarfmda hisse senetlerinin itibarî kıymeti üzerinden % 6 te mettü vermesini tekeffül etmiştir. Bankanın tesis hazırlıkları faaliyetle devam etmektedir. Nizamna mei esasi ilk idare heyetinin teşekkülünü müteakip iki ay içinde tanzim ve hükumetin tasdikına arze dilecektir. Nizamnamenin tasdi kından nihayet bir ay sonra hisse senedatı umumî kıymetinin yüzde kırkı tediye edilmiş olacak ve banka faaliyete geçecektir. Hükumet bankaya 116,497,925 frankhk bevnebnilel kıymetlerle 500,000 altın lira veya o kıymette altın külçe veya meskukât vermeği deruhte etmişti. Son malumata göre hükumet 500,000 altmı hazırladığı gibi 116 küsur milyon frankhk esham ve tahvilâtın da noksanlarını ikmal ederek hepsini bankaya tevdie ha zırlanmıştır. Bundan başka Ana dolu Demiryolları idaresinin tesel lüm ettiği Adana hattı ve Haydar paşa Liman Şirketlerine ait 46 mil yon İsviçre frangı kıymetindeki es ham ve tahvilâttan beşte üçünün kıymeti ödenmiş, bakiyesi için poliç.» verilmistir. Bu para da 20 milyon Türk lirası karşıhğı olmak üzere Merkez Bankasına yatırılacaktır. Bankanın vazifelerinden ve rol • Ierinden dîğer bir yazımızda bah sedeceğiz. Dün İstanbul kış günlerine mahsus bir manzara gösteriyordu. Sa • bahliyin hafifçe başlıyan karlı bir yağmur öğleye kadar devam etmiş ve öğleden sonra iki saat ve bilâfasıla rüzgârla karışık şiddetli yağ mur yağmıştır. Rasatanenin tebliğine nazaran bugün yağmurlu ve hatta belki karlı olacaktır. Bu vaziyet karşısında tabiati hakikiye bunadı demekten başka çare yok. Dün cuma olduğu halde tramvaylar çok tenha, sinema ve eğlence yerleri de geçen haftaya nisbeten daha az kalabalıktı. Otomobil bekleme yerlerinde saatlerce intizar eden bir çok otomobiller de iş yapamamışlar ve ekserisi daha aksam olmadan garajla rına çekilmişV»rdir. Dün rasataneden aldığımız ma lumata göre: dün sabah saat yedide tazyıkı raesimî 759 ve saat on dörtte 758 derece olmuştur. Rüzgâr saniyede on metre sür'atle poyrazdan esmiştir. Asgarî derecei hararet sıfıra düşmüstür. Bugün hava yağ murlu olacak ve rüzgâ.* mutavassıt surette poyrazdan esecektir. Karadeniz'de povraz fırtınası şiddetle devam ettiğinden liman i daresi küçük gemilerin boğazdan çıkmaması için isaret çekmiştir. Karadeniz'deki vapurlardan haber yoktur. Edirne 27 (A.A.) Şehrimizde dündenberi değişen hava, bugün şiddetli bir poyraz rüzgârile kara cevirmistir. Kredi yok, satışlar zarurî alivre oluyor Balıkesir havalisinde iktisadî vaziyet üzerinde esaslı tetkikat yapmakla meşgul bulunan muhabiri miz mütebellir kanaati olarak zürraın sıkışık vaziyette olduğunu, kredi hususunda mevcut bankala rın kâfi gelmediğini, ticarî mua melâtın hâlâ mübalâtsızlığı muha faza etmesi yüzünden mahreç bulunamadığı ve satışların adeta cihan piyasasına karşı gözü kapalı bir halde yapıldığını bildiriyor. Mıntaka senevî 20 milyon kilo zeytin, 4,5 milyon kilo yağ istihsal eder; vaziyeti fenadır. 2,5 milyonluk zarurî kredinin ancak dörtte biri bankalardan, mütebakisi a• livre satışlarile, fahiş faizli istikrazlarla temin edilmiştir. Yağlarm bir kısmı daha evvel alivre satışlarla elden çıkarılmıştır. Dünya istihsalâtının azlığı hasebile İtalyan ve Yunan'Iılar bizden mu bayaatta bulunmağı faydalı bul muşlar ve yalnız İtalyan'Iar iki buçuk milyon kilo yağ almışlardır. Vasatî 40 kuruşa satıîan yağlarm maliyet fiatı 3536 kuruştur. Bir buçuk milyon kilo yağ da elde kalmıştır. Bu fena vaziyetin ana sebepleri şunlardır: 1 İstihsal sermayemiz, mahsulün elde edilmesine kâfi değildir, alivre satışlara mecbur oluyoruz. 2 Büyük müstahsiller mahreçIerle, müşterilerle bizzat temasa gelmiyorlar, muhtekir mutavassıtların hilelerine kurban oluyoruz. 3 Dünya rekoltelerini, cihan piyasalarını, cereyanları müstahsile günügününe bildiren müessese ve vasıtalarımız yok. Ticaret Odaları yalnız birer levha taşıyan kuru unvan müesseseleri. Ecnebi mem'eketlerdeki ticaret ajanlarımız bu hu susta kâfi faaliyet ve hizmeti gösteremiyorlar. 4 MaHar piya*aların istediği şekilde tefrik ve tasnif ediİemiyor. Yağlarımızın istihsal şekli gayri fennidir, suları iyi ayrılamıyor, zeytin'er çüriimeden yağ çıkarılamıyor, rafine ediİemiyor. Bunların çaresi olarak yapılacak tedabirin neler olabileceği kendili ğinden anlasılmaktadır. Edirne'ye kar yağıyor Mezarlıklar ve Evkaf Belediye reisi muavini Hâmit B., kanun mucibince Belediyeye intikal etmesi lâzım gelen mezarhklardan bazılarını Evkafın alelâcele satılığa çikarması üzerine b'unun bîr kiym'eti olamıyacağını, Evkaf lîöyle bir satış yapsa bile bedelini Belediyeye vermeğe mecbur olduğunu, hatta evvelce sattıklarının taksitlerinden henüz alınmıyanları da Belediyeye devretmesi lâzım geldiğini beyan etmiştir. Diğer taraftan Evkaf idaresi Usküdar tramvayları borcundan olan 480 bin liranın defaten verilmesini Belediyeden talep etmektedir. Türk Ocağı:Türk Birliği! [Başmakaleden mabait~\ bugün hakikattir artık. Şimdi isbat olunacak davamız yoktur. Artık doğrudan doğruya mes'elenin içine girebiliriz. İşte va ziyet budur. Onun içindir ki Türk Ocaklarını dolduran Türk gençliği vatanda daha faal ve bilhassa filî roller oynamak için sarahaten Cumhuriyet Halk Fırkasına geçiyorlar. Türk harsına hizmet mi? O bütün Türk cemiyetinin vazifesidir. Ferdin ve devletin müte madiyen gözönünde bulundura • ı cağı bu hayatî vazife tâli bir ihtisas işi imiş gibi bazı kulüplerin malı olup kalamaz. Ne hacet, Cumhuriyet Halk Fırkasının başında olan yüksek şahsiyet bir senedir icra ettiği ve ettirdiği kıymetli tetebbülerle ortaya tarihin simasını değiştirecek ha kikatler çıkardı. Bütün Türk'ler ayni yolda Gazi'nin izi üzerinde yürüyeceklerdir. Zamanında biiyük bir* ihtiyacın tazyikından doğarak hakikaten ciddî hizmetler görmüş olan Ocabferın kendilerine mahsus vaziyetlerinde zamanla bir ay ÎHIIIimilllMIIIIIIIIIIIIIIIIIMIIIIIIINIIHIIIMIIIIIimillimitlilllllll rıhk, bir kenarda kalış gibi bir manzara ve mâna hissolunmağa başlamıştı. Şimdiki iltihak ve ittihat ile Türk birliğine gidiliyor. Dünkü Ocak ne kadar tabiî idise bugünkü iltihak ve ittihat o k a dar zaruridir. Hâdiseyi Ocakçılık hayatında inkişaf ve tekâmiilün son safhası sayabiliriz. Hars müesseseleri olduğu için Ocaklar siyasetle iştigal etmez lerdi diye farzederiz. Memleket hayatının karşısında memleket gençliğinin siyasetle iştigal et memesinden daha garip ne olabilir? Eğer Ocaklar hakikaten siyasetle iştigal etmiyorlar idise pek mantıksız bir vaziyet icinde bulunuyorîardı demek olur. Türk gençliği Cumhuriyet Halk Fır kasının memlekete ait hep iyi likler istiyen sinesinde saraha ten siyasetle iştigal edecekler dir. Bu suretle de kapalı bir mantıksızlığm yerine açık bir man tıklılık ikame edilmiş olacaktır. Hulâsa Ocaklarm zaten mer butu bulundukları fırkaya ilti hakları zamanın en tabiî ve en makul işlerinden biridir. YUNUS NADİ ıııııım Belediyedeki mütekaitler Belediye hizmetlerinde maaşla müstahdem mütekaitlerin ya tekaüt maaşlarının kesilmesi, yahut mevcut vazifelerinden ayrılmaları lâ zım gelmektedir. Ücretle çahşan ların vaziyetleri tebeddül etmiye cektir. 9 nisanda Ankara'da açılacak Sanayi sergisi için, İktisat ve Tasarruf Cemiyeti muamelât müdürü Vedat Nedim B. İzmir'de tetkikatla meşgul olmaktadır. Vedat B. yakında buraya gelecek ve fabrikatorla rın iştirakile yapılacak bir içtimada sergi hakkında müzakereler yapı lacaktır. Sanayi sergisi İdamdan kurluldu Kabzımal Rıza ve Selâmi'yi öldüren Sabri hakkındaki idam kararı Temyizin nakzı üzerine 24sene ağır hapis cezasına indirilmiş ve bu hükmün tasdik edildiği İstanbul Adliyesine bildirilmiştir. MUHARREM FEYZİ Izdivaç bir arkadaşlık mıdır ? Adana'da Kâzım Nuri imza sile aldığım bir mektupta yazı lıyor: «Kırk yaşındayım. On sene evvel evlendim. İlk zamanlar karımı severdim. Karım bana nisbeten çok cahil, fakat iyi bir ev kadını idi. Bundan başka gayet güzel, ve bir erkeği cezbe decek fevkalâde kuvvetli cinsî cazibesi vardı. Karım belki hâlâ güzeldir. Fakat bu güzellik be nim için o kadar alışılmış bir şey oldu ki gözlerimi çekmiyor bile. O da daima ayni kadın, ayni hayat, ayni sözler, ayni çehreler, bende duvara bakan adam te siri yapıyor. Hariçte daha çirkin bir kadın gözüme daha güzel görünüyor. Evden hariç her meclisten daha fazla zevkalıyorum. İzdivaç arkadaşlıktır, diyorlar, ben bunun arkadaşlık neresinde anlıyamıyorum.» İzdivaç hayat arkadaşlığıdır derler, doğru... Bu eski mana sile hayatının sonuna kadar beraber yaşanacak kadın veya erkek demektir. Fakat burada arkadaşlığın manası bizim bildiğimiz ve anladığımız arkadaşlık değil. Hayat arkadaşı Hayatın sonuna kadar taşınacak yük... Hayat arkadaşının fikir ve seviye itibarile arkadaş olması şart değildir. Hayat arkadaşının e vin iktisadî hayatında ortak ol ması şart değildir. Hayat arka daşının yaş ve güzellik itibarile küfüv olması şart değildir. Hayat arkadaşının şahsiyet itibarile birbirine arkadaş olması icap etmez. Bu hayat arkadaşlığı evlenme memurununun tasdik etmesi ve ellerine bir vesika ver mesi kâfidir. Bu kâğıttan sonra erkek kadını ölünciye kadar bes Iemeğe, kadın erkekle beraber yaşamağa mecburdur. Ta ki bu kâçıt bozulana kadar... Böyle arkadaşlık mı olur?.. Bu şekilde teessüs eden arkadaşlık seneler geçince elbette erkek te duvara bakan adam tesiri yapar. izdivaç ta arkadaşlık, fikir ve kalp birliği, iktisadî mes'uliyetlerinde ortaklık, yaş itibarile farkların az olması, şahsiyet itibarile birbirlerine yakın olma ları icap eder. öteki şekilde iz divaç, erkeğin omuzlarına yüklenmiş bir milyon kilo sıkletinde bir yüktür. CİCt ANNE Ecnebi malı Tüccar Ankara'ya bir heyet gönderiyor Bir takım sanayi erbabı Ticaret Odasına ve İktisat Vekâletine mü racaat ederek hariçten halka yerli malı gibi satılmak üzere ithal ediIen ecnebi maUarının ithalinin men'ini istemişlerdir. Tacirler memleket dahilinde yerli mallara gösterilen rağbetten istifade eden bazı ecnebi firmalann yerli süsünü vererek alâmat ve saire ile imal ettikleri malları Türk piyasasına sevkederek kendilerile rekabet etmelerinden müştekidirler. Gümrük idaresi evvelce böyle bazı malların ithaline müsaade etmek istememiş, fakat vekâlet bu alâmat farikaların silinerek itha • line müsaade edilmesini bildirmişti. Tüccarlar bunun maksadı îeminden çok uzak olduğunu söylemektedir ler. Fakat alâkadar zevat bu talebin bu şekilde is'afına imkân olmadığını söylemektedirler. Çünkü her devlette olduğu gibi bizim de gümrük ve ticaret muahedelerile merbut ve mütekabil vaziyet aldığımız devletler vardır. Her hangi bir malın bu şekilde ithalinin menedilmis olması bir hukuku düvel mes'elesi addo lunmaktadır. Maamafih tüccarlar noktai nazarlarını vekâlet nezdinde müdafaa için Ankara'ya bîr heyet göndermeğe karar vermişlerdir. Sahfe aspirincüer Sahte aspirin imal eden bir şebeke keşfedilmiş ve polis bunlardan Bulgar Dimitri oğlu Hristo ve İstefo oğlu Dimitri, Rum Arkondi oğlu Di mitro'yu tevkif etmiştir. Sahtekârlar Galata'da Hristo matbaasında sahte ambalaj bastırırken yakalan mışlardır. Piyasadaki sahte aspirinlerin toplanmasma başlanmıştır. Komünist eserleri Adliyenin; komünistliğe dair e serler neşreden bazı kütüpaneler hakkında yapmakta olduğu tahki kat bitmiş ve müddeiumumiliğe tevdi olunmuştur. bul ve mülhakatile birlikte 32 bin kişiyiz. Bu teşekkülümüz bizim kanunî şekiller dairesinde her hakkımızı temin edebilecektir. Nikotinli havayi teneffüs ede ede ciğerlerimiz söküldü. Sıhhiye kanunu mucibince elli kişilik müesseselerde bir doktor bu • lundurmak mecburidir. Halbuki biz iki yüz kişilik yerlerde çalıştığımız halde bir doktorumuz bile yoktur. Çoğumuz veremli, öksürüklü, hasta kimseleriz. Hakkımızı katnunî şe killerle istersek elbette kazanaca ğız.» Kadri Ef. den sonra bir cok söz alarak: Patronlarm buhran var diyerek amelelere az ücret verdiğinden, halbuki şehrimizdeki biiyük ecnebi kumpanyalardaki ecnebi amelelerin Türk amelesinin iki misli ücret aldığından bahsederek cemiyetin azanın hukukunu temin etmesini istemiştir. Bundan sonra heyeti müteşebbise tarafından hazırlanan cemiyetin nizamnamesi okunarak bazı tadilâlla kabul edilmiş ve idare heyetine İzmir'Ii tsmail, Kadri, Serkis, Koyunköy'Iü Mehmet, Drama'lı Abdüîkadir, Kavala'h Hasan, Iskeçe'li Sa ban, Kavala'h tsmail, Drama'lı Mehmet Ef. ler intihap edilmişlerdir. Adliyede atılan silâh Üç gün evvel adliye koridorla rında silâh atanın Çesmemeydanlı Kâzım reis olduğu iddia edilmiştir. Kâzım reis inkâr ettiğinden muvacehe yapılacaktır. Tramvay kazası tahkikatı Arşak ismindeki küçük gazete müvezziinin ölümile neticelenen tramvay kazası tahkikatı bitmiş ve vatman Emin, kondoktör Fehmi Efendiler adliyeye verilmislerdir.Bunların kazada kabahatleri olmadığı tahakkuk etti°ri*îden serbest bıra kılmışlardır. Mnstantik tahkikatı gayrimevkuf olarak yapılacaktır.

Bu sayıdan diğer sayfalar: