11 Nisan 1931 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3

11 Nisan 1931 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

11 Nisan 1931 Camhuriyet Peşte seyahati Fransa sulhten endişe ediyor! Müracaat ve kayıt için bir kaç gün daha kaldı Tertip ettiğimiz Peşte seyahati için telgrafla da müra • caatler *vaki olmakta ve bizden yeni bazı malumat talep edilmektedir. Gerek iştirak şeraitini, gerek programı hulâsatan bir kere daha neşre diyoruz. Seyahat on gün devam e decektir. Peşte'de altı gün kahnacaktır. Yatakh vagonla gidip gelmek şartile otel, yemek, oto mobil ve saire gibi biitün masraflar dahil olmak üzere se yahat için yalnız yüz elli lira verilecektir. Bu paranın yüzde^ yirmi beşi kaydolunmak üzere müracaat edildiği gün verilecektir. Trende yemek ve saport ücretleri seyyahlara ait olacaktır. İzmir'den ve Karadeniz sahilinden gelecek olan zevata Seyrisefain va purlannda gerek azunet gerek avdet için yüzde elli tenzilât yapılacaktır. Seyahat programı, hulâsa tan şudur: ANKETTEN NETICELER M. Dumerg'in bir nutku «Akvam Cemiyeti askerî bir kudrete malik oluncıya kadar Fransa kendi kuvvetine güvenecektir.» Nis 9 (A.A.) Buraya muva • salat etmiş olan Reisicumhur M. Dumerg, şerefine verilen ziyafette bir nutuk irat ederek Italya milleti hakkında sitayişkâr sözler söyle miş, Fransa'nın sulhperverliğinden, kendi isteğile askerinin miktannı, askerî hizmet müddetini tenkis etmiş olduğunu beyan etmiş ve hudutla • rın emniyeti temin edilmedikçe devamlı sulh kabil olamıyacağjnı ve Cemiyeti Akvam, mukarreratını zorla kabul ettirecek askerî kuvvete malik olmadıkça Fransa'nın bizzat kendisine güvenmesi lâzım gelece • ğini ve bilhassa ne hali hazırdakî ehemmiyetini ne de müstakbel neticelerinin şümulünü inkâr etmek mümkün olmıyan son vak'alar muvacehesinde bunnn adeta bir zaruret olduğunu ilâve eylemiştir. M. Dumerg, bu hâdiselerin vukua gelmiş olduğu memleketler tarihinin Fransa için unutulması tehlikeli olacak bir takım dersleri ihtiva etmekte olduğunu söyledikten sonra Fransa'nın maddî kuvvetlerini sağlam bir beynelmilel kuvvet viicude getirilinciye kadar gerek anavatanın ve gerek müstemlekelerinin emnüselâmetinin ve tamamiyetinin î cap ettiği miktardan aşağıya indirmekten istinkâf etmesi iktiza ede ceğini beyan etmiştir. Vade az, faiz çoktur [Ziraat Bankası hakkındaki anketimize gelen cevaplart tasnif ederek Bankanın esas sermayesi ve muamelâtına dair olan ilk makaleyi neşretmiştik. Bugün vade mes'elesi ve faiz miktanna ait olan mütalea ve fikirlerı hulâsasım neşrediyoruz:] de dokuz faiz ve maktuan yüzde üç kumusyon da almaktadır. Bankanın faizlerde tenzilât yapmadıktan maa> da üste bir de ayrıca kumusyon alması çiftçimizi bir kat daha müşkülâta sokuyor. Memleketin iktisadî seraiti, kabiliyeti ve cihan vazÇyeti ziraiye ve iktisadiyesi nazari dikkate alınarak faiz mes'elesi tetkik edilerek köylü lehine tadilât ya pılmalıdır. Bundan başka köylü, çiftçi eğer bir takım gayrimemul tabiî felâ ketler, arızalar karşısmda mahsulünü iyice idrak edemezse bittabi borcun temdidine zaruret hasıl olur. Çiftçi bu takdirde ikinci sene için de ayni faizi vermeğe mecburdur. Hiç değilse bu gibi zaruretler do layısile tediyesi tecil edilen borçların müteakip faizleri, birinci sene faizinden çok daha az olmahdır. Hulâsa Banka gayritabiî geçen sc nelerde verdiği paranın faizini asgarî tarifeye göre almalı, borcunu ödiyemiyeceği anlaşılanlarm borç larını senei atiyeye terketmelidir. Denilebilir ki bankanın bugünkü vaziyeti, muhtaç çiftçiye muavenetten ziyade, ambarında zahiresi emlâk ve akarı olanların işine yarı yor. Bu suretle çiftçimiz bir taraf tan kredi simsarlarının ağır faizli paralarını ödüyor, diğer taraftan tekrar borçlanarak yakalarını kurtarmağa çabalıyorlar.» Mısır yolunda Ege marşı Ege'nin başladı tekrar seferi Aldilar Kahire'lerden haberi Tuttu bak şöhretimiz bahrü berri Bağladık biz bu güzel ülkeleri İleri, arş ileri, arş ileri Koşmıyan çünkü kalır yolda geri Ne güzeldir şu açık mavi deniz Ege sahilleri parlak ve temiz Bu açık yolları arslan gibi biz Şanh albayrağımızla geçeriz İleri, arş ileri, arş ileri Geri kalsm vatanın kahpeleri İşte meydanı Kemal, istikbal Yürü ey zinde ve nazende hilâl! Sil, süpür, at ne kadar varsa melâl Kalmasın kimsede bir baska hayal İleri, arş ileri, arş ileri Saçalım biz de biraz handeleri Göze aldıktı mühim bir zararı Işimiz oldu ve Iâkin uyarı Çekti Tanrı kolumuzdan yukarı Bak neler yaptı Mısır postaları ileri, arş ileri, arş ileri Bırakın âleme efsaneleri Başımız hazreti Sadullah'a Yapışıp şükredelim Allah'a Bir gün elbette bu seyrangâha Açarız bir de müceddet saha İleri, arş ileri, arş ileri Geri kalsın vatanın kahpeleri Vade temdit edilmelidir Anketiıpize iştirak eden karilerimiz, ittifaka yakm bir ekseriyetle •ade mes'eJesi ve faiz miktarından şikâyet etmektedirler. Bunlar diyorlar ki: «Kısa vade ile bir sene îcîn ya • pılan ikraz muameleleri köylüyü eziyor ve mahnı ekser defa ucuza, hakikî pahasından çok noksamna sat mağa, piyasaya vakitsiz mal sev ketmeğe icbar ediyor. Bilfarz bir sene vade ile yüz lira istikraz eden bir köylü bu para ile ya bir çift Ö küz alrr veya faaliyetini tevsi için tarla alır ve her hangi bir ihtiyacma sarfeder. Köylü bu bir çift öküz veya satm aldığı tarlanın bedelini, istikraz ettiği bu paranın karşılığım, çok defa ertesi sene mahsulünden defaten ayıracak kadar bir varhğa kavuşamaz. Çünkü her hangi bir sebeple mahsulü bir iki sene iyi ol mıyabilir. Piyasayı düşük, kırık görebilir, mahnı satamamak zarureti karsısında kalır ve saire ve saire... Bu ihtimallere binaen Ziraat Bankası köylüye lâakal beş sene olmak üzere uzun vadeli ikrazat yapmalı dır. İstinatgâhı ziraat olan memleketimizin zürraına, efendisine Zi raat Bankasının bugünkü yaptığı muameleler, işin haiz olduğu ehemmiyetle kabili kıyas değildir. İkrazat vadelerinîn azlığı çift . çilerimizin belinî büküyor. Banka ziraatin nev'ine, tarzraa ve işin ta hammülü kabiliyetine «*~e vadeler kabul etmelidir. İkraz edilen paranın tediyesi müddeti alelitlâk tayin edilmiyip, her mahallin muhtelif mahsulâtmın idraki zamanına tesadüf ettirilmelidir. Tediye vadesi mutlaka temdide muhtaçtır. Çünkü zürra kısa vadeli borçları ödiyememekte ve binnetice çok mutazarrır olmaktadır. Vade kısa olması itibarile tediye zamanında borcunu ödiyemiyen köylünün, en büyük medarı istinadı olan öküzlerini banka satar. Zürra da bu yüzden bir takım muhtekir faizcilerm agusuna atılmağa mecbur olu yor. Türk Bulgar Uzlaşma muahedesi Izmir'de seller Şehrin bir kısmile mağaAkvam Meclisine verildi zalara su hücum etti Cenevre 9 (A.A.) Bulgaristan 3 haziran 1929 tarihinde Ankara'da Türkiye ile imza etmiş olduğu uz • Iaşma, hakem muahedenamesinin metnini, tesçil edilmek üzere Cemi • yetî Akvam kâtibi umumiliğine göndermiştir. Cemiyeti Akvam kâtibi umumisi, Cemiyete dahil devletleri 15 tem muzdan evvel beş senedenberi aktolunan ve bu devletler tarafmdan henüz imza edilmemiş bulunan tnukavelenameler hakkındaki noktai nazarlannı teşrihe davet etmiştir. İzmir 10 (Hu. Mu.) Burada dün akşama kadar şiddetli yağmur yağdı, şehrin bazı cihetleri ile çarsı cıvarını su bastı. Seller mağazalara girdi. Hamallar para ile adam taşıyorlar. Bahribaba önünde biri ken su yarım raetre kadar vardır. Bir miiddet tramvaylar işliyemedi. Yağmur esnasında Eşrefpaşa'da bir eve yıldırım düşmüs, 17 yaşında bir kız yaralanmıştır. Cuma ovasında çoban Hüseyin de yıldırımla vuru larak öldü. Yıldırım düşmesinden ölenler Bulgar muallimleri Istanbul'a geliyor Edirne 10 (A.A.) Bulgar muallimlerinden 30 kişilik bir beyet E dirne'ye gelmiş ve Karaağaç istas yonunda maarif erkânımızla muallimler tarafından çok samimî bir surette karşılanmıştır. Bulgar mi • safirler, erkek ve kız muallim mekteplerinde mUafir edilmişlerdir. Yarın mektepleri ve şehri dolaşa caklar ve akşamki konvansiyonelle İstanbul'a hareket edeceklerdir. • Izmir 10 (A. A.) Dün akşam yağan yağmurlar esnasında düsen iki yıldırımdan biri Cumaovasında bir çobana isabet ederek öldürmüş diğeri de İzmirin Eşrefpaşa mahal lesinde bîr eve isabet ederek 17 yaşıırda genç bir kızı mangal üzerine yuvarhyarak yakmış ve yaralamıştır. 8 mayıs Akşam üzeri Peşte'ye muvasalat, 9 kahvaltıdan sonra sergideki resmi kabule iştirak e dilecek. sergi gezilip görülecek: öğle ve akşam yemekleri arası serbest: 10 Millî mıiae. azametli ve muhteşeaı Kral arayı, sanayii nefise mtizesl, ziraat müzesi, hayvanat bahçesi, büyük ve tarihî kili seler ve dlğer bir çok muhtelif müesseseler ziyaret olunacak; 11 kahvaltı ve öğle yemeği arası serbest Svabegı ve Yanosegı dağları na çıkılacak, yemek bu ikinci dağdaki büyük lokantamn taraçasmdal yenilecek, meşhur (Gülbaba) türbesine gidilecek, 12 oğleden ev vel serbest, oğleden sonra gezinti ve ziyaretler. 13 akşama kadar serbest, akşam üzeri istanbul'a hareket. Karilerimizden, daha soracak rı olanlar varsa bir gün evvel te reddutlerini izale etmelerini rica ederiz Çünkü müracaat ve kayıt icin, önümüzde ancak bir kaç gün dah.kalmıstır. GÂVEİ ZALİM Sermaye azdır Bazı karilerimiz Bankanın ser mayesinin azlığından şikâyet et mektedirler. Bunların kanaatine göre Ziraat Bankası sermayesinin, bütün zürraın para ihtiyacını kar şıiamasına imkân yoktur. Eğer Banka çiftçilere hakkile yardım ede • cekse sermayesinin yüz milyon li raya iblâğı şarttır. > Merkez Bankası 15 NİSANA KADAR HİSSE KAYDINA DEVAM EDİLECEK Beheri yüz liradan ibaret hisse senetlerinin bedeli bir senede taksitle ödenecek Hisse senetlerine üç sene için yüzde altı temettü vermeği hükumet tekeffül etmiştir Hem kârlı bir iş yapmış, hem de Türk parasınm kıymetini yükselt miş olmak için bu fırsattan istifade ediniz. Yerli ve ecnebi bütün bankaların kışelerinde kayıt muamelesine devanı. sdilmektedir. İstanbul intihabatı (Birinci Sahifeden Mdbait) Ses Kraliçesi Hudadat H. ıbu aksam filimde dinliyeceğiz Gazetemiz tarafından tertip e • dilen ses müsabakasında Se» Kra • Hçesi intihap edilen Hudadat Şakir Hanımın da istirakile vücude geti • rilen «Milletler şarkısı» filmi bu akşamdan itibaren Glorya sinema sında gösterilmeğe başlanacaktır. Ses Kraliçemiz bu filimde birî alaturka diğeri alafranga olmak üzere iki şarkı okumuştur. Yunan Ses Kraliçesi de ayrıca iki sarkı söyle • raiştir. «Milletler şarkısn filmi, sadece Ses Kraliçelerinin söylediği sarkılardan ibaret bir sarkı filmi olmayıp beynelmilel söhrete malik sinema artistlerinin istirakile çevrilen muazzam bir filimdir. İzmir'de Damping! İzmir 10 Damping; burada günün mes'elesi oldu. Rus'ların kutuluk kerestelere damping v»«*cağı söyleniyor. Sovyet konsolosu, manifatura ve kundura dampingi yapıldığını tekzip ediyor. İzmir 10 Tokat'ta balta ile annesini öldüren idam mahkumu Recep burada yakalanmıstır. Faiz çoktur, tenzili lâzımdır Faiz mes'elesine gelince diyor lar ki: «Vade temdit edilmekle beraber faiz miktarı da tenzil edilmelidir. Çünkü çiftçi ziraatin her hangi şubesinde olursa olsun bankanın aldığı faizi temin edecek kadar bir kir elde edemez. İstihsalde en az temettü veren şey, zhaattir, çift çiliktir. Zürram belini büken en ağır bir sey de raizdir. Bankanın aldığı faiz çoktur. Ziraatin inkişafı namına atacağı en mühim adım, faiz mik tarını indirmekle baslamalıdır. Ziraat Bankamızın çiftçilerimizi ağır şerait altında bulundurmaması şartı azamdır. Bahusus mahsulât kıymetlerinin düskünlüğü zamanlarında çiftçinin ödemeğe mecbur bulun duğu faiz miktarı da o mahsul üzerine bindirilmesi lâzım gelen bh* yüktür. Banka halkın iktisadî vaziyetini nazari dikkate alarak faiz miktannı hiç olmazsa, «kanunu medenî» mizde yazılı miktara tenzil edilmelidir. Banka tohumluk ikrazatta yüz isterdim. Her halde iyi bh* hayat sürdük lerine ihtimal verilmiyordu. Bun lardan, vaktinin bir kısmım Tulon'da geçiren ve bu suretle oraya sık sık giden eski dostlarımızdan bir madama onlara dair ne biliyorsa açıkça anlatmasını rica ettim. Dedi, ki: İzahı pek güçtür; kendilerini pek az gördüm... Benim intibaım şu ki, onlar daha evlenirlerken her ikisi de yaptıkları işin bir hata ol duğunu biliyorlardı. Fakat kaduı erkeği seviyor.. «Size bunu söylediğimden dolayı affı nızı rica ederim; soran sizsiniz.^ Kadın erkeği, erkeğin kadını sevdiğinden fazla sevdiği muhakkak; ancak kadın mağrur, bunu göster mek istemiyor. Evlerinde yemekte bir kere bulundum. Vaziyet elim idi. Kadın ince ve sadedilâne bazı şey lerden bahsediyordu; siz onun bu haline hayran olurdunuz, halbuki şimdi kocası onu bunlardan dolayı tersliyordu; çünkü o bazen böyle haşindir. Sizi temin ederim ki, ora • da kadına acıdım. Yaranmak için yaltaklandığı görülüyor. Her ne pa Irak tayyareleri Londra 9 (A.A.) Irak'ın birincî tayyare filosunu teşkil edecek olan ve İngiliz ve Irak'lı pilotlar tarafından idare edilmekte bulunan 6 tayyarenin dün Bağdat'a gitmek üzere İngiltere'den hareket etmeleri üzerine Londra'ya ayrıca 15 Irak zabiti gelmiştir. Bu zabitler, keza Ingiltere'de inşa edilmiş olan Irak'ın ikinci hava filosunu tesellüm ede ceklerdir. İngiltere, Irak'ın askeri hava îşlerini tensika yardım etmek üzere üç sene müddetle İngiliz tayyarecileri gönderecektir. İdam mahkumu yakalandı Ankara'da dolu Ankara 10 (Telefonla) Ankara'da bugün öğleden sonra şîddetli yağmur başladı. Saat 4 e doğru dolu yağdı, dolu arasmda fındık cesa metinde olanlar vardı. Irtihali müessif Emniyet Sandığı müdür muavini Hasan Beyefendinin valideleri hanımefendi evvelki gün vefat etmiştir. Cenazeleri bugün saat 11 de Cağaloğlu'nda Saim B. apartımanından kaldırılarak E dirnekapı'da ailesi makberesine defnedilecektir. Hasan Beyefendiye beyani taziyet eyleriz. Mevlâ rahmet eyliye Graf Zeplinin seyahati Paris 9 (A.A.) Graf Zeplin saat 9,50 de Valence ve saat 10,47 de Orange üzerinden u<"Tnustur. Balon, pek alçak bir irtifadan sevrediyor ve Marsilva'ya doğru gidiyordu. Hava güzel, sakin ve berrak idi. Son zamanlarda sahte mühürlerle sahtekârlıklar yapıldığı nazari dikkate alınarak badema mühürcülerin resmî bir kâğıtla müracaat vaki olmadıkça resmî mühür siparişi kabul etmemeleri polisçe tebliğ e • dilmiftir. O her hafta o gün kabul ediyordu. Meb'us olan kocası fırkasınm adamlarını taşıyordu. Orada siyasiler, siyasilerin yanında Elen'in dostu muharrirler ve büyük adamlar bu • lunuyordu. Çünkü Elen büyük bir fabrika tör kızı idi, babası bazı cumartesi leri ikinci kızıyla vilâyetten gelip buraya iniyordu. Bu salonun bütün müdavimleri arasmda büyük bir samimiyet hüküm sürüyordu. Orada bir genç kadının yanında mevki alıp onunla hissiyatın inceliklerine, farklanna dair mübahaselere gir • mekten hoşlanıyordum. Ruhumdaki yara henüz işliyor, fakat bazen günlerce ne onu, ne de herifi düşünmediğinv oluyordu. A • rada kendilerinden bahsediliyordu. Şimdi onun adı Madam de Kro • zant olduğundan kendisinin vaktile bentm karım olduğunu bilmiyerek Tulon'dan lâf açıhnca orada şehrin en ;üzeli olmak üzere tearüf ede rek büyük bir şöhret kazanmış olan ondan da bahsederler ve hakkında hikâyeler anlatırlardı. O vakit E • len de Tiyanj ya söyliyeni sustur mağa, ya beni baska bir odaya çekmeğe bakardı, fakat ben dinlemek Sahte mühürlere karşı taraf daha tenha bir vaziyette idi. ', Dün akşama kadar Beyazıt kazasında 700, Hobyar Ağa mahallesinde 472, Eminnönü nahiyesinde 687, atik Ali mahalle lesinde 616, Mimar Hayrettin, Tavşantaşı, Saraç İsak mahal leleri 1400, Firuzağa 550, Mer canağa 758, Fatih kazasında 1200 rey atılmıstır. Dün intihabatta en şayani dikkat nokta geçen intihapta Ser best Fırkadan bir çok Ermeni • lerin, Rum'ların Musevilerin de reylerini C. H. Fırkasına ver meleridir. Ortaköy, Kumkapı, Kurtuluş mahallelerinde atılan 1500 den fazla rey varakasının kısmı aza mı bu cemaatlere aittir. Geçen Belediye intihabatında bazı müntehiplerin isimleri unutulmuş ve defterlere geçirilememişti. Bu defaki ntihapta hemen bütün isimler deftere geçmiş bulunduğundan reylerini istimal edecekler isimlerini kolayca bu Iabilmişler hatta Şişli'de ve Behasına olursa olsun onu alâkadar edebilecek mevzular arıyor, fakat fakat arada bir ciddileşen bahislerde ikide bir surçiyor ve kocası va • ziyeti soğuk ve muhakkir bir tavır ile geçiştiriyordu; biz sofradakiler hep müteessir oluyorduk. 913 914 kışını hep kadınlarla, lüzumsuz yere ihtiyar edilmiş se yahatlerle, asla tamik edilmiyen mütalealarla geçirdim. Hiç bir işî ciddî olarak telâkki etmiyordum. Fikirlere, kadınlara, her şeye ihti • yatla dokunuyor, şayet kaybeder sem bir teessürü mucip olr '«.k üzere derakap bunları bırakıp uzaklaşıvermeğe müheyya bulunuyor dum. Mayıs ayında Madam Elen de Thianj bahçesinde kabule başladı. Kadınlar için çayır üstüne yataklar atıhyor, erkekler otların üstüne oturuyorlardı. Haziranın ilk cumartesi akşamı orada gayet şen bir muharrirler ve politika adamları alayına rastgeldim. Bunlar hazırundan Rahip Cenival'in etrafını al • mışlardı. Madamm küçük ko • V yoğlun'da öğleden sonra çok kalabalık olduğu halde herkes ko laylıkla reyini vermiştir. Heyeti teftişiye herkesin re yini istimal edebilmesi için sandıkları bir çok yerlerde saat 7 ye kadar bıraktırmıştır. İntihap bu suretle neticelenmiş ve büyük bir ekseriyetle H. Fırkası nam zetleri kazanmıştır. Dün rey sandıkları mühürle nerek polis merkezlerine bıra kılmıştır. Bugün saat onda her mahalle rey sandıklarını alayla ve muzi ka ile kaldırarak mensup oldukları kaymakamlıklara götürecektir. öğleden sonra sandıklar Heyeti teftişiye huzurunda açıla rak reylerin tasnifine başlana caktır. peği gitmiş, rahibin ayakları önüne yatmıştı. Madam gayet ciddî bir tavır ile sordu: Rahip efendi, hayvanlarda ruh var mıdır? Çünkü şayet onlarda ruh yoksa ben bir şey anlamıyorum demektir. Nasıl olabilir? Zavalh hayvanım iztırap nedir, o kadar anlar ve öyle bir muztarip olmuştur, ki... Fakat hanımefendi, neden otmasın? Neden hayvanlarda ruh olmasın? Onlarda gayet küçük bir Hazırundan biri: Bu dine muvaf ık bir söz değil, bu akide bulandıran bir SÖE! Dedi. Benim yanımda Amerika'h bh" kadın, Beatris Horsel vardı, uzakta beraber oturuyor, dmliyorduk. Amerika'h kadın: Ben, dedi, ben eminim kî hayvanlarda da bir ruh vardır. Esasen onlarla bizim aramızda bir fark yoktur. Banu daha bugün kendi kendime söylüyordum. öğleden sonra Hayvanat bahçesine gitmiştim. Hayvanatı seyre doyamam. Ben de öyle, dedim, bîr gün beraber gidebilir miyiz? Mabadi var Cumhuriyet'in tefrikası: Yazan: Andre Moruva IKLIMLER Terceme eden: Haydar Rifat rıyamıyordum, bunlara dair her türlü heyecandan uzak idim. Mabadüt tabia ise nazanmda artık bir çocuk oyunundan başka bir şey değildi. Erkek dostlarımdan ziyade, genç bazı kadınlarla düşüp kalkt'^ımı söylemiştün öğleden sonra beşe doğru idarehanemden çıkıvo>. rJ^ha zivade evvelkilerden ayrı âlemlere devam ediyordum. Garabetle görüyordum ki onun bana vak*P«» zorla tattırmak istedi^i neviden e»1"'""elere müncezİD bulunuyordum. bel ki de onun hatırasını izaz için!.. Vaktile teyzemin evinde rasgel miş bulunduğum bir çok cenr ^^mlar, yalnız ve oldukça serbest oldu funu bildikierinden davet ^ : "'ar« dı. Cumartesi akşamlan, saat altıda, Elen Tiyanj'a da gidiyordum. Babam öldükten sonra kâğıt fabrikalarımızın idaresi usullerini de çiştirdim. Bunlarla daha az meşgul oluyordum; daha çoL boş vakit kahyordu. Benden uzaklaşmış olan dostlarımla bu sayede yeni den münasebet peyda ettim. Bahusus Devlet Şurasına girmiş olan Half'i ve süvari yüzbaşısı olmuş bulunan Bertran'ı da sıksık görmeğe basladım; Bertran Seniermen'de bulunuyor ve pazarlannı Paris'te geçiriyordu. Kendimi yeniden okumağa v>rdim, bir kaç senedir terkettiğim tetebhM*tıma devama ve Sorbun ve Kollej dö Frans korslarına gidip gelmeğe başla • dım. Bu suretle de anladım ki. cok değişmişim. Vaktile hayatımı dol • duran mes'elelere bugün tamamen lâka«+ kald'&ımı görmekle "«•~^<.w. yir idim. Şimdi acaba maddiyeci miyim, mefkureci miyim, neyim, a

Bu sayıdan diğer sayfalar: