21 Haziran 1931 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 4

21 Haziran 1931 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Camhariyet 21 Hazîran 1931 Vergi kanunları Mecliste Yeni arazi vergisi kanununun birinci müzakeresi dün yapıldı (Birinci sahifeden mabait) Kâğıtane ihtila.fi yeni bir şekilde... Maliyenin karşısına Kâ • ğıtane köyü çıkıyor Kâğıtane çayırında bir yağ fabrikası tesis edileceğini, fakat çayırın ciheti aidiyeti hakkmda Maliye ile Belediye arasında ihtilâf çıktı ğını yazmıştık. Bu ihtilâfın şekli değişmiştir. Belediye bu işten »ıvrıl mış, fakat Maliyenin karşısına Be Günün eğlencesi Vatandaşın kitabı Siyasiyat, Iktisadiyat. v. s. Mütercimi: Hüseyin Cahit Bey. Naşiri: Kanaat kütüpanesi İstanbul 1931 Hüseyin Ca hit Beyin «Vatandaşın Kita Boş vakitleriniz için Dünkü bulmacanın halledilmiş şekli 12 3 4 5 6 7 8 9 1011 deti de indirdi mi, indirmedi mi? Encümen bu ciheti tetkik etti mi, etmedi mi? » Dedi. Encümen namına söz söyliven Erzurum meb'usu Aziz Bey, Belediye reislerinin 2 ay evvel istifa etmeleri hususunun sarih olduğunu bildirdi. Neticede mazba talar reddedildi. İki Kütahya meb'usu için yeniden intihap yapılmasına karar verildi. Keyfiyet akşam hükumete bildirilecektir. şekli hakkındaki maddeyi tesbit edelim, o tarzda kabul edelim.» Bundan sonra maddenin tek rar düzeltilmesi için lâyiha en cümenine gönderildi. 1 2 Arazi vergisi kanunu Müteakıben hükumetçe tadil, bütçe encümenince kabul olu nan arazi vergisi kanun lâyihası müzakereye konuldu. Yeni meb'uslardan Sait Azmi Bey (Kayseri) Kürsüye çık tı ve dedi ki: « Eskiden bina ve arazi vergileri bir vergi halinde idi, sonradan ayrıldı. Halbuki bunları birleştirmenin tatbikat nokta smdan da çok faidesi olacaktır. Kanunu medenî yalnız gayrimenkul tanır. Binaenaleyh biz de e saslarımızı kanunu medeniye göre uydurmak mecburiyetinde yiz. Ayrı ayrı kanunlar olursa tahakkukat ve tahsilâtta da ay rı ayrı vezaif olur. Bir çok müş külât çıkar. Binaenaleyh bendeniz bu iki kanununun birleştirilerek gelmesi için encümene iadesini teklif e diyorum.» Maliye Vekili Mustafa Abdülhalik Bey bu teklif üzerine hü • kumetin noktai nazarım şöyle izah etti « İradı safi üzerine gitmek imkânı olsaydı o yola gidilebi lirdi. Encümen ve hükumet buna imkân bulamadı. Onun için vergileri ayrı iki lâyiha halinde verdik. Bendeniz ayrı olmasında daha fazla sühulet görüyorum. Bu şekilde olmasında faide vardır. Maamafih heyeti celile arzu ederse iki kanun tevhit edilebi Iir.» İsmet Bey (Çoruoı) de vekilin noktai nazarım doğru bulduğunu söyledi. î . . : . . . . "• lediye yerine Kâğıtane köyü çıkmış , bı» unvanlı 450 ter tır. Bu ihtilâf hakkında Belediye • , sahifelik den bize şu izahat verilmiştir: Mer'a, çayırhk gibi yerler evvelce köylüye aitti. Fakat Abdülhamit devrinde varidatı artırmak için bu gibi yerler umumiyetten hususiyete kalbedilerek Hazinei hassaya inti kal ettirilmiştir. Cumhuriyeti mü teakıp te buralan Hazinei hassa dan emlâki millieyeye intikal etti. Kuşdili, Kâğıtane, Çırpıcı, Uzunçayır, Beykoz ve sair çayırlar bu meyandadır. Hariç memleketlerde mesire yerleri Belediyeye ait olduğundan memleketimizde yeni belediye kanununda böyle yerler belediye lere verilmiştir. Güniin birinde MaIiyeden Belediyeye bir tezkere geldi. Bu tezkerede bir grupun Kâğıtane çayırında balıkyağı lacağı, ancak fabrika fabrikası açacağı ve burasının Maliyece satıaçmakta bir mahzur olup olmadığının iş'arı bildiriliyordu. Belediye de işe bu su • retle agâh oldu. Verilen cevapta fabrika açmakta bir mahzur olmadığı ancak çayırın belediye kanunu mucibince Belediyeye ait olduğu bildirildi. Fakat bir kaç gün sonra Heyeti Vekilenin sehrin yeni hudutları hakkındaki kararı geldi. Bun • da Kâğıtane çayırı ve köyü şehir hududu haricinde bırakılmıştı. Bunun üzerine Kâğıtane köyünde köy kanununun tatbikına karar verildi. Bu suretle Kâğıtane çayırı da sa hibi aslisine, yani köy halkına bırakılmış oldu. Bu vazryet karşısında Belediye işten sıyrılmış oluyor. Şimdi mes'ele Maliye ile Kâğıtane köyü halkı arasında hali . , I • I • II* cüme eserini hayai okudum;ve büyük bir radım. inkisarına uğ Hüse yin Cahit Be yin yazıların da bir fevka • lâdelik göre Hüseyin Cahit B. ceğimi ümit ve adeta kerametli bir tesir altında kalacağımı zannetmiş olmakla ne kadar aldanmışım!.. * * * Vatandaşın Kitabı, yetmiş sene 3 4 göre, içtimaî bir hâdisedir. (le phenomeve social par excellence) 5 (1) Tarihen sabittir ki bu hâdise ne 6 BMİAJRİYİA kadar kuvvetle ve taassupla hâkim 7 HlMLL . ; olursa hürriyetler ''vicdan, söz. yazı ı 8 [DİAİGfLÜIÇl hürriyetleri, siyasi hürriyetler ve 9 j ilâ) o nisbette baş kaldıramamıştır. ARİIİK Bunda bir müşterek suur (conscsnce 10 commune) vardır ki kuvvet ve i* • ,11 M»AINİPJA E tibdadına, en müstebit ve hükümdarlar buriyetinde kalmıslardır. mutlak Sırrı Beyin sııali Ruznamede İzmit meb'usu Sırrı Beyin Hariciye Vekilinden suali vardı. Vekil Tevfik Rüştü Bey de cevap vermek üzere Meclise gelmişti. Fakat Sırrı Beyin celsede hazır bulunmadığı anlaşılarak müzakeresi haftaya bırakıldı. Eğer Sırrı Bey o celsede bulun mazsa nizamname mucibince sual n*kkı iskat edilecektir. bile baş eğmek mec BUGÜNKÜBULMACA 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 Ise ve İncil mes'elelerine gelince: bugünkü ilmî tetkikler, İsa'nın yaşamış olduğunu bile şüpheli göste • riyor. Bu iste en salâhiyettar âlim, Ernest Renan (2) diyor ki; f « fllea lâde bir adamdı. Onun yegâne fevkalâdeliği, bir cok meczun'arda olduğu gibi, vect halidir. İncil'lere ancak gelince: Malum olduE"u Ü7*»re hristiyanlar nazarında bunların dört tanesi mut*»ber sayılır. Mil^dın ilk asırlarında İncil'lerin adedi bir kaç vüze baüğ oluyordu. Ernest Renan İncil'lerin tarihî hic bir kıymeti olmadığını ilmî delillerle isbat et mistir. Böyle m»"skuk ««""etlere davana rak asrî hürriveti Isa ve İncil'den cıkarmak ve Brahman, Buda ve İslâm ümmetlerini ebediyen ravetli bir marifet!.. * ** Gelelim bazı köhne iktisadî saf satalara: •* Mulkiye* bizım faaliyetim^zin mah $uludu . Bu ?emere bize ait oiduâundan dolayıdtr ki biz çahşkamz. muktesıdiz, ahlâkhyız.» (S. 251 Bu nazariyeye göre dünyanın en çalışkan, ahlâklı ve muktesit insanları mirasyediler, zenginlerdir. ö y l e ya, miilkiyet. yani par a sahibi o lanlar bunu, çalışmak, iktisat ve ahlâk sayesinde elde etmişlerdir. Pa rası olmıyan insanlar, yani günde sekiz saat çalışan amele; sabahtan akşama kadar dükkânlarda didisen esnaf: kızgın güneş altında toprakla boğaziaşan çiftciler; darülfünunlarda, mpkteplerde, gazetelerde, hasr evvel Laboulaye isminde, bugün nami meçhulâta karışmış bir Fransız müellifinin Bunda: 1 Hürriyet prensipleri. 2 Kadim ve asrî hürriyet. 3 Devlet hudut ve salâhiyeti. 4 öteden beri • den.. başlıklı muhtelif bahisler vardır. Bu bahisler ehemmiyetli radın? Diyeceksîniz. Bilâkis bu bahisler ehemmiyelti • dir. Fakat zamanımızın yeni dtts türlarına ve garbin son ve ilmi na • zariyelerine mutabık olmak şartile.. Yoksa, yetmiş sene evvelki misallerden ve o devrin, bueün büsbütün değişmiş siyasî teskilâtından çıkarı lacak hikmetler, yeni hâdiselerin acı derslerile tekzip edilmiş olursa, böyle bir eserin ne kıymeti olabilir? Bu, siyasî, iktisadî ve içtimaî haki katler içinde kıymetini hâlâ muhafaza edenleri de vardır. Ancak, bunlar, bütün milletlerin mektep kîtapiarına ve teşkilâtı esasiye ka • nunlarına girmiş, yerleşmiştir. Faydalı olabilecek bütün bu mütalealar çok çok kırk elli sahifeye sığacak kadardır. Yoksa (450) sahifeyi dolduracak bir mevzu değildir. Bütün bu sahifelerde, yeni bir fikre, yeni bir nazariyeye, insanlığı yükselte • cek tek bir ümide rasgelmedim. Eseri iki büyük kısma ayırabiliriz: A Halen iptizale uğramıs bu tabiri asıl müellif 170) kullanıyor (S. ferdi, içtimaî, beledî hürrideğil midir? Niçin hayal inkisarına uğ • iki muhtelif eserinden edilmiştir. iktitaf suretile tercüme Üsküffar tramvayları Müteakıben Üsküdar halk tramvayları şirketine 200 bin lira ile Evkaf idaresinin de iştiraki kanunu müzakereye konuldu. Ha san Fehmi Bey (Gümüşane) bütçe encümeni namına söz aldı. « Evkaf bu tramvay hattı imtiyazını, alât ve edevatını 400 bin küsur liraya tstanbul Belediye • sine sattı. Belediyenin bu parayı taksitle ödemesi lâzımdır. Fakat Belediye hattı işletmeğe açabilıtıek üzere 700 bin lira daha masraf yaptı. Bu yüzden taksitleri ödiyemedi. Evkafın bu alacağına mukabil 250 bin liralık hisse senedi alması muvafık görüldü ve bu maksatla bu lâyiha arzedildi» Dedi. Etem B. (Samsun) Üskü dar Tramvay Şirketi ziyan et mektedir. Buna sebep te bir taraftan otobüslerin rekafeeti, diğer taraftan tramvaylar için şirketin Bağlarbaşı'nda yaptığı fabrikanın halidir. Işte İstanbul Belediyesi hep muvaffak olamıyacak noktalara teveccüh ediyor. Belediyenin bu mevzudan evvel sıraya konacak işleri çoktur. Gelelim mes'eleye: Evkaf imtiyazı Belediyeye satmış, parayı alamamış. Bir defa imtiyazı vermek için bunun Meclisten geç mesi lâzımdır. Teşkilâtı esasiye sarihtir. Bu yapılmadı. Şimdi yaptıkları işi bize kanunî karara raptettirmek istiyorlar. Evkaf idaresi bu işi yaparken mes'elenin Meclise temas eden noktaları olmuş mudur? Evvelki itilâflar na«ıl yapılmışsa bu da öyle yapılsın.» Soldan sağa ve y u k a n d a n a ş a ğ ı y a : 1 Fasulva ile bezelyenın kardeşi t5), Uyuşturucu bir m a d d e '51. 2 3 ç o l tatlısı, yemişi ı 5 ) . 4 Tazesi yazın. kurusu kışın yenir u n lu bir nebat ı5>. K u m a ş l a n n j'obazı ( 3 ) . 5 Sopa (31. Pokerde bir tabir <3>. 6 Bir nevi t e n e k e ı3V Bir hece >2). 7 H e m h a y v a n l a r yer. h e m de ıcki ç'karılır (4). 8 U n u n d a n kara ekmek yapıhr «6). 9 Arpanın kardeşi • S>. Nıda ı 2 ) . 10 En başlıca gıdamız ' 6 ) . esarete mahkum etmek!.. Doğrusu, çok ta ihtilâftadrrrr • Küstah şirirler Kozan köylerinde mah keme kuran bir çete... Kozan'dan bildirildiğine göre Kadirli kazasında, Mülük Hacı isminde bir şirririn idar* ettiği 67 kisilik bir çete bir kaç gün evvel Akçeliuşağı köyünü basarak bakkal dükkâmnı soymuş ve bakkalın 400 lirasını almıştır. Hay dutlar bundan sonra aralarında bir de mahkeme teşkil ederek dargın bir karı kocayı barıştır mışlar, bir köylünün noterden musaddak 100 liralık alacak senedini yırtmışlar ve köylülere bu kabil küçük şeyler için hükumetin meşgul edilmemesini ve kendi lerine müracaat olunmasını tavsiye ederek savuşmuşlardır. Bu küstah şirrirler takip olunmak tadır. Şekil kabul edildi Hasan Fehmi Bey (Gümüça ne) Gene bütçe encümeni na mına söze başlıyarak: « Kanunu medenî ahkâmını tamamen tatbik etmek lâzım gelirse evvelâ kadastronun her tarafta bitmesi, tapu sicillerinin tesis edilmesi icap eder. Ancak o zaman kanunu medenî ahkâ mını tam ve kâmil olarak yerine getirebiliriz. Bendeniz kanun • ları ayrı ayrı lâyihalar halinde müzakere ediîmesini teklif ediyorum» Dedi. Bu beyanat üzerine arazi vergisinin heyeti umumiyesi hak kındaki müzakere kâfi görüle rek maddelere geçildi. tanelerde ömür tüketen müncwerler hep tembel, müsrif ve ahlâksız Küçükpazar'da oturan hamal Hasan, Musa, İhsan, Kürt Ali isminde dört arkadaş sarhoşluk yüzünden kavga etmişler, bıçakla yekdiğerini cerhetmişlerdir. Kavga esnasında hâdise mahallinde bnlunan Hayrettin isminde 10 yaşında bir çocuk ta yaralanmıştır. Dört sarhoş birGirlerini ..w v. yaraladılar ^ ....fc kimselerdir. Ne tar^vetli hakikat!. * ** Taravetli bir hakikat daha: < Asri heyeti ıçtımahjenın dusturL olan: Bir cesct bulundu yetlere ait fikirlerle devlet ve fert nazariyeleri ki, küçük bir kitap şeklinde, ve tekerrürden ari olarak derlitoplu bîr halde neşredilmis olsaydı, çocuklara ve gençlere az çok fay dah olabilirdi. B Son senelerin hâdiselerile acı bir surette tekzibe uğramış akla ve ilme külliyen mugayir iddialar.. Bunlardan fayda geimek şöyle dursun mazarrattan başka bir şey beklenemez. Burada ikinci kısma ait iddiaların bazılarını tetkik etmek istiyorum: Hüseyin Cahit B. mukaddeme sinde diyor ki: Heybîliada'da Çam limanında bir Bırakınız yapsınlar. bvakiniz getirsinler: ceset bulunmuştur. Bu cesedin bunlaıssez faire. latssez passer V. ilâ.* <S 341.dan on beş gün evvel intihar kasdile kendini denize atan koço isminde bir Mübadelenin serbestisi düstürü Runı'a ait olduğu tesbit edilmiş, defniin son senelerde ne büyük tekzibe nine ruhsat verilmiştir. uğradığmı söylemeâre lüzum var mı? Bu iktisadî rejim neticesinde değil midir ki bugün İngiltere'de (3) milyon issiz devlet sadakasile yaşıyor. Buna karsı değil midir ki en hür memleketlerde: Amerika'da Fran sa'da. Almanya'da gümrüklere bi • rer Çin seddi çekilmiştir? Bu düstür bugün o kadar kıymetten düsmüs tür ki, bütün Avrupa bir birleşme vücude getirmek icin çalışıyor, bu çahşma o köhne safsatalı düstürun en büyük tekzibi değil midir? * * * Simdi de üslup: Hüseyin Cahit Beyin tercüme sinde bir selâset, üslubunda bir taravet görmedis'i'ni söylersem belki hayret edersiniz. Bu yazılar, rinin havadis ve eski günlük ga7*»telerden her hangî bi m^kalelerinHeki renksiz, yapmakahp üsluptan baş ka bir şey eöstermiyor. Misal mi istersiniz ? Buyurun: Yabancı izafetlere misal: "Bir lâzimeyı şeref ve haysivet <S 161 Da'bei keyfu heves (S. 21). İcravt tazyık imtiyazı menfuru. Tohumu mevt <S. 90). Hadei munakaşa (S. 1071 Şiddetli merbutiyet mucibı hayret* (S. 137) < . S.). V Cümlelerde de o kadar sarahat ve sühulet (clarte et aisance) aramı yınız, misal: •«Tetkık ve musahede wvıl!erı. her tarafta o namutenahi tenevvüi hâdisatı tanzim ve izah eden umumi kanunlar bulunduğunu postererek niumu hikemiveyi tecdit ettikleri andan üibaren mevzvv, insandan ibaret olan tetkıkat ve tetehhuatta da ayni cinsten bir mküâp vucude geldi.* (S. 197). * * * Şaheserler yaratarak. Türk irfa • nınr yükseltmesi beklenilen Hüseyin Cahit Bey, böyle ikinci üçüncü de recede mütercimlerin yapacakları Bir çocuk yanarak öldü Muafiyetler mes'elesi Maddelerin müzakeresinde, bilhassa muafiyetler bahsinde münakaşalar oldu. Çam fıstığı ve fındık fidanları ile bahçelerinin de muayyen bir müddet için vergiden istisnası teklif ve kabul edildi. Diğer muafiyet müddetlerinin de kâfi olmadığı, uzatıünası lâzım geldiği etrafında söz söy liyenler bulundu. Neticede en cümenin teklif ettiği esas dairesinde kabul edildi. Bütün maddeler kabul olunarak arazi ver • gisinin birinci müzakeresi biti rildi. İkinci müzakere bir hafta sonra yapılacaktır. •nz kanununun vaziyeti Gümüşane meb'usu Hasan Fehmi Bey bütçe encümeni namına söz alarak cevap verdi: « Şirketler imtiyazına dair bir kanun vardır. Bu kanun imtiyaz salâhiyetini icra vekilleri heyetine vermiştir. Bunun teşkilâtı esasiye kanunu ile ne kadar alâkası olduğu tetkike değer ayrı bir mevzudur.» Yozçat meb'usu Süleyman Sırrı Bey kürsiye gelerek teşki Iâti esasiye kanununun 26 ıncı maddesini okudu: « Madde gayet sar^.tir. İnhisar, imtiyaz tasdikı ve bunun gibi diğer ahkâm meclisin salâ hiyeti cümlesindendir. İmtiyaz kanunu teşkilâtı esasiye kanu nundan evveldir. Teşkilâtı esa »iyeye muhalif kanun olamıya cağmdan bu kanunun da hükmü yok»ur.» Dedi. Hasan Fehmi Bey Efendim. bu iş, taahhüdü maliyi tazarr mun ediyor ve onun için tahsi sat isteniyor. Refik Şevket B. (Manisa) Efendim, mukaveleyi görmeden bu lâyihayı kabul etmemiz doğru değildir. Bu esbabı mucibe den anlasılıyor ki Evkafın bu şirketten alacağı vardır. Evkaf buna mukabil şirketten 250 bin li ralık hisse senedi almak için müsaade istiyor. Ancak bu müa&ade Tuluatçı artistler Şehrimizdeki tuluatçı tiyatro artistlerinin bir birlik tesis ettikleri yazılmıştı. Dün bu hususta kendisile görüştüğümüz Güzel San'atlar Birliği idare heyetinden bir zat şu izahatı vermiştir: « Bu teşekkülü biz de gazetelerde okuduk. San'at müntesiplerinin her ne şekilde olursa olsun birlesmesini memnuniyetle telâkki ederiz. Ancak tuluatçılar şimdiye kadar bir kaç defa toplanıp ayrıldılar. Bu tecrübeler Birliğin ciddiyetinden şüp • he ettirmektedir. Maamafih Güzel San'atlar Bir liği idare heyeti, karşısına ciddî ve faal bir teşekkül görürse kendilerine her hususta yardım etmeği bir vazife bilecektir. Hatta kendilerine bu bina dahilinde bir yer vermek te düsünülebilir.» <Turkçeye naklettıgim yazılar kıymet ve taravetlerinı hiç bir zaman kaybet • mezler.y <S 6). Şu taravetinî kaybetmiyen ya • zıları bir kere gözden geçirelim: Koyu hristiyanhk ve taassup vazını dinliyiniz: «Brahman'ın. Buda'nın, Mtthammed'in kanununu tok** pıf»n kavimler Utib'fattan başka bir şey tammamtşlardır Asrı hürriyet Incü'ın semeresidir.» <S 4> 8 Anadolukavağı'nda balıkçı Sükrü Ef. nin zevcesi Meryem H. ocakta büyük bir tencerede pişirdiği sütü yere indirmis ve bir buçuk ya şındaki çocuğu Şefiğ'i de odada yalnız bırakarak dışarı çıkmıştır. O dada yalnız kalan çocuk sürüne sürüne süt tenceresinin yanma gitmiş ve tencerenin içine düşerek feci bir şekilde yanmış, sekiz saat sonra da ölmüstür. ölü bir çocuk bulundu Üsküdar'da Kefçedede mahalle sinde İttihat sokağında bir duvar kenarında yeni doğmuş ve göbeği kesilmediği için ölmyş ve taaffün etmiş bir erkek çocuğu bulunmuştur. Zabıta tahkikat yapmaktadır. Müteferrik lâyihalar Bundan sonra Nafıa ve Millî Müdafaa bütçelerine tahsisat verilmesi hakkındaki lâyihalar kabul edilerek celse pazartesiye talik edildi. İnhisar bey'iyeleri 3 te birle rinin harp malullerine ve şehit yetimlerine tahsisi hakkındaki kanunun bir maddesinin tefsiri, Konya meb'usu Sırrı Beyin teş riî masuniyetinin ref'i tezkere leri Adliye ve Teşkilâtı esasiye Encümenlerine havale edilmiş tir. Sırrı Beyin masuniyetinin kaldırılması için gösterilen se bep; bu zatın meb'us olmadan evvel Konya'da 12 yaşında bir çocukla sinemaya gitmesi ve bu halin hıfzıssıhha kanununa mu • halif görülmesidir. tBugün fert hükümdar olmak hakkına malik ise, bu, Isa'nın ruhumuzu azat etmesinden ve devlet istibdadını ebedıyen kırmasından ılerı geldığt teslim oluna • cakttr.> (S. 415). tşte, kıymet ve taravetlerini kaybetmediği beyan buyurulan yüksek ilmî hakikatler!.. Bütün insanlar bugünkü hürriyeti (İsa) ve (İncil) e medyun imisler.. Diğer ümmetlerin hürriyete nail olmalarına imkân yokmuş. Halbuki bu iddianın tam aksine olarak hürriyeti, İsa'nın ve hristiyanlığın meydana getirmedi ğini aklı başında her insan bilir. Hristiyan taassubu hürriyeti asır larca bojrmu«tur. FnçizNvon, Ehli salip muharebeleri ve saire, belki bizim mangafa kafalarımızın anlı yamadığı taravetli bir hürriyetin a iş Limitet şirketi tş Limitet Şirketi hissedarların dan Şerifzade Süreyya ve Fortun zade Murat Beyler Ticaret Odasından bir ay müddetle mezuniyet alarak Karadeniz sahillerinde bir se yahate çıkmıslardır. Şirket azasından bu iki zatın Karadeniz'e vaptıkları seyahatîn şirketin faaliyetile alâka dar olduğu beyan edilmektedir. Verilen malumata göre Süreyya ve Murat Beyler bu havalide ihracat em • teaları ve şirketin buralarda bir şu» be küşat etmesi hakkında tetkikatta bulnacaklardır. Heyet Gireson, Trabzon, Samnun ve havalisini ge zecekler ve alâkadar ihracat tacirlerile görüşecekler ve on beş güne Vadar avd*>t edpc*»klerdir. adi (banal) kitaplar mi yazacaktı? YUSUF OSMAN [1] Durkheım De le division du Travail social V. S. [2] Ernest Renan Vie de Jesus. istanbul'dan kaçan bir doktor Fransız bandıralı Teofil Gotye vapurile İstanbul'dan kaçan doktor Nikola Efendi isminde biri vapurun İzmir'e muvasalatında zabıta ta rafından tevkif edilmiştir. Doktor Nikola Türkiye tebaasındandır. Şehrimizde bir kızın bikrini izale mad • desinden dolayı muhakemesi icra edilirken ansızın tagayyüp etmiştir. Doktorun İskenderiye'ye kaçtığı İstanbul zabıtası tarafından haber alınarak İzmir polisine telgrafla malumat verilmjş ve bu suretle İzmir'de tevkifi mümkün olmuştur. çılmış kanlı gülleridir. Haddî zatında, her din, içtimai • yat ilminin tecrübe ile gösterdiğine

Bu sayıdan diğer sayfalar: