1 Temmuz 1931 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3

1 Temmuz 1931 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

5 1 Temmuz 193J Cumhuriyet SON TELGRAFLAf? Bütün Yunanistan'da musevî ihtilâli başladı Museviler her yerde hristiyanlara hücum ediyorlar. Hükumet tedabir aldı Selânik 30 (Hususî) Selânik'te tiyanlar arasında ufak tefek hâaimusevilerin hrjstiyanlara karşı ev • seler olmuştur. Hükumeti mahalliye • tedabiri lâzimeyi ittihaz eylemiş ve velki geceki taarruzları üzerine vaziyet fevkalâde ciddi bir hal almıs musevî mahallesini kuvvetli zabıta tır. Dün öğleden sonra da museviler kuvvetlerile tahtı muhafazada rutaarruzlarıaa devam ederek ücra so lundurmaktadır. kaklarda ftünferit surette rastgelDiğer Makedonya sehirlerinde dikleri hriıtiyanlara hücum etmişAtina 30 (Hususî) Makedonlerdir. ya'dan Dahiliye Nezaretine gelen Bu vazifet bütün Selânik halkını haberlerde Makedonyo'nın diğer büyük bir galsyan içinde bulundurbüyük sehirlerinde de vaziyetin kamakta olıf> hristiyanlar müdafaai rışık bir şekilde olduğu bildirilmeknefis îçin fci bin tabanca tedairk ettedir. Musevilerin bu umumî hare • mişlerdir. Valii umumî, fevkalâde ketleri Yunanistan'ın her tarahnda tedabiri »keriye ittihaz etnrm ve takbih edilmektedir. bu tedabifin tatbikını bizzat takip etmeğe bjşlamıştır. Polis, süvavi ve Atina metrepolidi Selânik ve ci mrtraliyoz müfrezelerile takviye cvardaki papazlara, kiliselerde ahadilmiştir. Bütun bu tedabire rağmen liye nasihat edilerek museviler a vaziyet trfılikeli bir hal almıştır. leyhindeki takibata nihayet veril • Drama'Jp mesinîn tavsiye edilmesini ve hris Atina 30 (Hususî) Dahili/e Ve ti?anlığın diğer dinler salikleıine karşı müsamahakârlığının izahını zaretine gelen malumata göre tenbih eylemiştir. (Drama) da dahi musevilerle hris Mızrakh Dede! Izmir kızlarına izdivaç acentalığı yapan mezar!!.. Muhakkak ki kadıniarın ar.'a nelere, teamüllere ve hurafelere itikadı erkeklerden da ha kuvvetlidir. « Yeni Gün » refikimizin İzmir muhabiri bu ruhî hasta • lığın en kuv > vetli ve şümullü bir tezahü ^mır'ın maıuj dans. rünü önümüze 2"^uı tMu ı H. j koyuyor. İzmir'de Reşadiye mev f kiinin üst kısmındaki dağda bir «Mızraklıdede» türbesi varmış, taşla çevrilen bu mezarın ya • nında da bir ev bulunuyormuş, burada Hatiçe Hanım isminde bir kadın otururmuş. Mızrakh dede cenaplarının ruhanî semahamlerine, ziyaretçilerin tazarru ve niyaz adabına bu hanım ajanIık ve simsarlık edermiş!. Salı günleri Mızraklıdede'nin türbesi civarı, şehirden gelen eli yemek ve nevale sepetli hanımlar, güzel kızlar ve çocuklardan mürekkep münacatçılar gruplarile dolarmış. Kafileye dahil olan her kadın türbeye girer, kemali huşu ile duasını yapar ve çıkarmış! Hanımlar, güzel kızlar arasında İz> mir'in kibar tabakasına mensup olanlar da varmış! Ne kendi eyledi rahat. Küfür ile, iftira ile, çatmakla gazete satmak devirleri çoktan geçmiştir! (Birinci Sahifeden mabait) miyecek hiç bir sahıs ile alâkası yoktur 6 nisandan sonra Yılmaz'ın yegâne sahip ve mutasarrıfı biziz . Yılmaz 6 nisan tarihindenberi ve o tarihte ortağı olan Celâl Nuri Efendiyi defettikten sonra, yalnız bu satıların muharriri olan Ahmet Kad ri'nin malıdır Tekrar edelim ki Yılmaz sadece Ahmet Kadri ismin deki Türk'ün malıdır Celâl Nuri Efendi Yılmaz'ın defettiğimiz bir ortağı idi... Celcl Nuri Efendi 6 ni san tarihine kadar bizim ortağımızdı tlâ. > . Hulâsa bu mnharrir günlerce yazdığı makalelerde eski ortağı Celâl Nuri Beye küfürler etti, ve Celâl Nuri Beyin gazetesi ile alâkası ol • madığını o kadar iddia etti ki bunları aynen nakletsek sütunlar dolusu yer tutar.. ciler, işte böyle yalancı ve palavracı adamlardır; her sözlerinde bin yalan kıvıran ve bu yalanları da beş on nüsha fazla satıp halktan beş on kuruş vurmak gibi süfli bir hırs için kıvıran yalancı ve palavracılar . IHEM NAL11MA MIHJNA Bizde edebiyat var mı? I Ahmet Kadri B. ne diyor? Dün bu hakikaten şayani dikkat malumat şüyu bulunca şimdiye ka dar Yılmaz'ın yegâne sahip ve mutasarrıfı olduğunu günlerce bağıra bağıra iddia eden Ahmet Kedri B. şunları söy'lemistir: Müştereken tesis ettiğimiz Yılmaz gazetesi hakkında € nisan tarihinde yapılan ikinci mukavelename ile tekmil hukuku bana terket • tiği zehabını ve»en Celâl Nuri Be yin ahiren yapıirdığım hukukî tet kikat üzerine bu son mukavelede de istirakini teyit ettiğini öğrendim. Mes'ele bundan ibaret olup vaziyetin tasrihi için kendisine sade tel • graf değil, protesto da gönderdim. Mahkemeye müracaate takaddüm eden bu muamelât ise gayet tabii dir.» Bilmeyiz, zırva tevil götürür mü? Eğer bu tevil doğru ise 6 nisanda yapılan bir kücücük mukaveleyi haziran sonuna kadar okuyup anla mıyacak kadar gafil ve cahil olanIarın devletin mühim ve muazzarh islerini anlıyabileceklerini ve tenkit edebileceklerini akıl kabul eder mi? Böyle cür'etlere muhalefet değil; en hafif tabirile küstahlık derler. Ankara'dan bir telgraf Halbuki bu kadar iddialardan sonra, dün gazetelere Ankara'dan şu haber aksetti: tYılmaz sahibi Kadri B. dün Gelibolu meb'usu Celâl Nuri Beye bir telgraf çekmiştir. Telgrafta müdiri umumi stfatile Celâl Nuri Beyin mes'uliyeti tahtmda çıkan Yılmaz gazetesini kendi baştna bırakıp çekildiğinden bahsedilmekte ve ida resine memur olduğu gazeteyi ter* kettiği cihetle gelip teslim alması bildirilmektedir. Celâl Nuri B. bu telgraf a cevaben çektiği telgrafta demiştir ki: Telgrafınızı aldtm. Çok hayret ettim. Eğer Yılmaz'ın mes'ul müdürlüğü bende olsaydı çoktan beri yapılan nesriyata imkân bulamıyacaktınız. Bınaenaleyh hiç bir suretle hiç bir mes'uliyet kabul etmem.t m O kat'i mülkiyet iddialarından ve Hikmet Feridun B. tbizde edebiyat var mı, yok mu?» Diye bir an ket açtı ve doğrusu bizim ediplere müthiş bir muziplik etti. Edipleri miz, bazan da hayli biedebane bir şekilde olmak üzere, birbirlerine girdiler. Bu ankete verilen cevapları okuyorum. Bu cevapları okuduktan sonra ediplerimiz arasında da yaman bir birbirini çekememezlik olduğunu görmemek için insan kör olmalı. Evet, edip ve şairlerimiz de, tıp kı terziler gibi, birbirini çekemiyorlar. Malum ya hiç bir terzi, ötekinm diktiğini beğenmez? Hele kadın terziler Işte bizim edipler de böyle, ya açıktan acığa yahut ta üatü kapah olarak yalnız kendilerini beğeniyorlar, başkalarına gelince dudak büküyorlar. Arasıra, beğendikleri ediplerden, şairlerden bir kaç isim zikredenler de var; fakat bunların da çoğu bu beğenisinde %amimî değildir. Bazı edip ve sairlerin diğer bazı edip ve sairleri beğen melerinin daha doğrusu beğenir görünmelerinin sebeplerini şöyle hu lâsa edebiliriz: 1 Dostluk ve ahbaplık: Fakat bu dostluk ve ahbaphğa pek bel bağlamağa gelmez. Çünkü evvelki sene yapılan anket zamanında bir birile henüz dost olmıyanlar ve yahut ta dargın bulunanlar, bugün her hangi bir edip hakkında söylediklerinin tamamen aksini söylemişlerdi. Bunu tabiî de sörmemek lâzım gelir, çünkü Aldanma ki şair sözii elbette yalandır 2 Mütehabil methüsena: Ben seni bol bol methederim, sen de bana takdirler yağdırırsın, olur, biter. Bu sual, vaktile, «Fecriati» tarafından icat edilmiştir. 3 Hücumuna uğramaktan korkulan ve şerrine lânet diye det'i beli kabilinden methedilenler. 4 Hem edip, hem gazeteci oh duğu için muhabbet ve teveccühü kazandarak dostluğundan,daha dogrutu gazeteciliğinden ittifade ediU mek iatenilenler. Elbette tektük samîmî olarak be' ğenen ve beğenilen edip ve şairler de vardır ama bunlar devede kulak kabilindendirler. Anketin bir garip noktası daha vardır ki o da köşede bucakta kalmıs, henüz şöhret ka zanamamış bazı ediplerin fırsattan bilistifade kendilerine fevkalâde bir reklâm yapmak için cevaplarında garabet ve hatta ukalâlık yoluna sapmalarıdır. Ankete veriUn cevapların bende uyandırdığı intiba şudur: Bizde edebiyat var mı, vok mu pek farkına varamadım am», her halde birbirinî çekemiyen edipler ve sairlerin var olduğu muhakkak! İnglliz Veliahtı Nihayet evlenecek güzel br kız bulmuş! Paris29 (A.A.) (Sunday Refere) nb 16 temmuzda İngiliz sa rayında Prens de Galles'in nişan merasin* yapılacağı ve bu müna sebetle bir balo verileceği suretin deki tejnihinden bahseden Le Journal gaıetesinin Londra muhabiri telgraf llı bildiriyor: Kralçenin tamam 25 yaşıni ik • mal et»iş nazik bir yeğeni vardır. Düç d'|Athlone'nun kızı olan Ledy May Ombridje gayet zarif bir genç kızdır. Rengi pembe, saçları altın •ansıdr.Kralicenin buna karsı derin bir muiabbeti vardir.Ekseriya birlik»te gezAkleri görülür. Ledy May.uzun Roma mülâkatı Alman Nazırları Muso Hni'yî ziyaret edecekler Roma 29 (A.A.) Almanya'nın Peki ama, bu zarif, monden ve Tatil kararı Roma sefiri von Schubert, geçen haf modern kızlar, kadınlar buraya Dün geç vakit haber aldığımıza ta Italya hükumetine yaptığı tebline yapmağa geliyorlar mı, diyegöre, esasen en ufak bir kari züm gatta Alman başvekili ile hariciye resi bile temin edemiyen *Yılmaz^ nazırının fasist hükumeti reisi ile mü ceksiniz? Gayet basit. Kızlar kogazetesi satışsızlık neticesi olarak lâki olmak üzere Roma'yı ziyaret et ca bulmak, kadınlar çocuk dokendiliğinden neşriyatını tatil et • mek istediklerini bildirmiştir. Bunun ğurmak, kocasından ayrılmak, üzerine M. Mussolini M. Bruning ile miştir. Küfür ile, iftira ile, uluorta Tayyare piyangosunun büyük ikM. Kurttius'un ziyaretleri kendisi iher tarafa çatmakla yanlıs, ımibaramiyesini kazanmak için dede çin memnuniyeti mucip olacağını billâğah yazılarla gazete »atılabilece direrek Italya'nın Berlin'deki sefirini efendinin ruhaniyetinden istia • Celâl Nuri Beye vaki olan hücumğini zannederek ortaya atılanların samimi davetinin tebliğine memur et ı\eye! lardan «pnra, bu kısa telgraf Tıl ve boyundan bi'vük işlere karışmak miştir. • İzmir'de kocaya varamıyan kızT, fl^z'ın bir palavracı olduğunu isbat Istiyenlerin akibeti her zaman olduZiyaretin tarihi bilâhare t«sbitV • fer Mizraklldede'f e horo^ adaretmfek için ne beliğ ve müskit bir değu gibi, bugün de budur. Ne diye dilec«ktir. li•gı: larmış ve türbetfe tazarrudan son İUdfr.Halka.^ker sö* ^ediUeri.aüfün jffansa Amerıka •rmzakerat kend' eyledi ra^at'ne'halka verdi huzvfr ra, oradan kasaplığı mtfslek edihaklkat ve mdhzi*T»akifcat$ oldu Londra 29 (A.A.) Washingt Yıtoldt gitti cihandan iapansın ehli kubur' nen bir kaç kişiye adaklarını kes 8*»nu iddia edeh muhalif gazete saatler halasının yanında kalarak dan Reuter ajansma bikHrildiğjne nakiş fler, dikis diker, cünkü; tam nazaran salâhiyettar mehafil,'Alman* tirip Hatiçe Hanıma hediye eder L bir evkadınıdır. Hatta bütün elbiya ile Fransa'nın hali hazırda Hoover lermiş. Kim bilir kaç sene evvel 7 selerîn kendisinin dikmis olduğunu projesi hakkında Fransa üe Amerika burada rıhlet eden dede efend"îbile sîjrliyenler vardır. Ledy May'da arasında mevcu tolan ihtilâfları izale nin hayatında nasıl bir tarikat Mahkumlar için bîr edecek bir itilâf aktine muvafafk olaPrens deGalIes gibi bir çok seya Kumpanyalar navlun sahibi olduğu ve ne gibi bir dercakları ümidini beslemektedir. hatler yapmıştır. Peder ve valdesi gâh işlettiği malum değil. Fakat mektep açılıyor ücretlerini indirdiler müstenlekelerde seyahat ettiği zaFilvaki Almanya'ya iktisadî bir man lendilerine refakat etmiştir. muavenet temin edecek olan bir Fran anlaşılıyor ki öldükten sonra maHapisane başdoktoru İbrahim Antalya tüccarları Ticareti hariZe^c ve temayülleri tıpkı Prens [ sız Alman itilâfı Fransa ile Amerika neviyeti izdivaç acentahğına baş< Zati Bey, hapisanede bir mektep acarasındaki bütün noktaî nazar ihtilâf lamış, işin garibi bu sakim itikat ciye ofisine müracaat ederek Yri • de Gİles'inkiIer gibi demokratça [ mak için mektep müdirile müştere • yeste'ye ihraç olunan yumurtalar dır. Millî halk temsillerine adeta I larını ortadan kaldiracaktır. Ame İzmir gibi oldukça münevver bir ken bir tesebbüse girişmiştir. Bil • rika Hariciye Nezareti, Hoover teklidan ton başına 25 lira navlun alınperesfş eder. Geçen gün annesini muhitte hayli revaç bulmuş. hassa genç mahkumlar için çok fayfini Lehistan ile Çekosluvakya'nın dığından şikâyet etmişlerdir. Ofisin zorlapir tazı yarışına götürmüscür. dalı olacağı tahmin edilen bu mekKoca bulmak için Mızraklıderesmen kabul etmiş olduklarını bu Loyd Tiryestino vapur kumpanyası Kend^ini spora vermiştir. Prens de tep şimdilik birisi hiç okuyup yazrua gün bildirmiştir. de'nin ruhanî kudretine veya ve nezdindeki teşebbüsatı muvaffa • Gallej ile birlikte dansederler, tenis kiyetle neticelenmiştir. Loit Triyes | bilmiyenlere, diğeri bilip te malu • satatins iltica edenler arasında oynaşar. Bu izdivaç, mes'ut bir aile Uydurma bir haber matı noksan olanlara mahsus ol • tino badema ofisin talebi dairesinde teşeklülü ümitlerini vermekte ve her İzmir'in maruf dans ve balo yılmak üzere iki sınıfı ihtiva edecek • Ankara 30 (A.A.) L'tntran • bundan sonra Aderyatik denizi lihaldc halkın bu izdivacı merınitir. Birinci kısma alfabe, kıraat, yadızı (Mü.) Hanımın bile bulun sigeant) gazetesinin 28 mayıs 1931 manlarına yapılacak sevkiyatta ton yetlekarsılıyacağı tahmin edilmekzı dersleri, diğer sınıfa ahlâk, va • ması ve yalnız bir salı günü türtarihli nüshasında Türkiye Reisi başına 10 lira ücret almağa karar tedir. Maamafih, Prens de Galles'in tan dersleri, türkçe, tarih coğrafya, cumhuru, Basvekili Hazeratile bir bede tam 113 adak horoz kesilvermiştir. Ofis tüccarlarımızın Iehine hesap okutulacaktır. bu Iâif kızla evleneceği henüz ınumülâkattan bıhsedilmektedir. Ne istihsal edilen bu neticeyi alâka mesi türbenin bir çok mahsulât haklftk değildir. Mektep için hapisane dahilinde Reisicumhur Hazretleri ne de Bas kumusyoncularından fazla iş yap darlara ve mahreç ticaret odaları bir yer ayrılmı.stır. İstanbul Maarif na bildirmiştir. vekil o tarihte <stanbul'da bulunmatığına delâlet etmez mi? müdürü Haydar Bey mektepte mudıkları gibi hic bir ecnebi gazeteci Diğer taraftan yumurta ihracatAıkara 30 (l'elefonla) Isparallim istihdam edebilmek için müdkendilerile mülâkat etmemiştir. A çıları Napoli'ye sevkiyatı idare e • ta'hkrdan geien telgraflarda, S. deiumumilikten rica edilecek tahsiden Pake acentasının sandık başına jansımız bu uydurma beyenatı kat'sat alınamazsa başka sekil foulunaFırlanın ihyasi için Isparta havali Ankara 29 Adliye Encümeni 2 lira navlun almasından da nıüsteiye tle tekzibe mezunuz. cak, bu arada, yüksek tahsil gör icra ve iflâs kanununun müzakeresindt tesebbüsler olduğu hakkın • kidirler. Ofis bu müracaati de na müş bazı mahkumlardan da istifasine başladı. Kanunda borçluyu dakî havadisler sîddetle ret ve tekYarınki meclis zari dikkate almış ve Pake kumpan deye çalışılacaktır. Doktor ibrahim tazyik için değil, fakat ceza için zip edilmektedir. Telgrafların al Ankara 30 (Telefonla) Mecyasile yaptığı teşebbüsat üzerine Zati Bey ayda iki konferans vere hapis esası mahfuz tutularak diğer tındi mefsuh S. Fırkanın Isparta ilisin perşembe içtimaında, vergi Napoli'ye gönderilecek yumurta cektir. Hapisane idaresi okuma bilahkâm kâmilen değiştirilmiştir. dar< heyeti azalarının da imzası kanunlarınm ikinci müzakeresini Kanun teşrinisani ictimaında mec • sandıklarından 120 kuruş ücret a miyenlerden 30 yaşına kadar olanvaHır. lınmasını temin etmiştir. ları mecburî tahsil ile muvazzaf tulisten çıkarılacaktır. ikmal edecektir. Hapisanede ders! İrtihal Merhum Müşür Ah'net Eyüp Pş. halilesi Ayse Sıddika Hanımet«*ndi berayi tedavi bulundu^u < Nis şehrinde irt'hal eylemiştir. Naaşi nıağfiret nası Istanbul'a getirilerek temmuzun 3 üncü cuma günü taat on bir buçukta Sultanpbmet'te Yerebatan Sarayı > konağmdan kaldı • rılıp Ayasafoya camii serifinde namazı kılınarak Merkezafendi'de ailesi makberesine defnedilecektir. tacaktır. ibrahim Zati Bey mektep programlarını hazırlamağa başla • mıştır. gün geçtikçe çoğahyordu. Barbaros otelcisi de bir aralık polise gidip: Bu ne aleni rezalet! Demek istemişti. Maksadı İdil'i karşı otelden kaçırıp kendi oteline almaktı. Fakat şikâyetin kendi tarafmdan geldiği belli olursa, o zaman İdil başka sokakta bir otele giderdi. Bu sefer de çoğalan rakı ve yatak müşterileri azalacaktı. Bu müzevirlikten vaz geçti İşin en hazin tarafı Oral'dı. Oral da bir behane bulup Barbaros oteline nakletmiş. Canlı sinemayı o da görmüş. Bir gün benzi sapsarı, gözleri kıvılcımlı, sesi bo • ğuk: Bilmezsin, dedi bana, benim ne temiz zanlarım, huylarım var dı. Fakat gördükten sonra... Ne oldu ki? Ne gördün? . Otabadı var) Isparta'lıların tekzibi Borç için hapis cszası EDEBİ TEFRİKA: 15 KOKAiN Yazan: AKA GÜNDÜZ salonun içinde yalnız iz var sanıyorduk. İdil piyiınoya geçti. Ve mükemmel bir piyanistin piyanoda alatur kajı nasıl çaldığını o gece din iedik. Bilhassa üstat Kadıköylü Rahmi Beyin besteleri bütün salonu mestetmişti. Vüze yakm uzaktan meftunun arlsmda ben iki şey görüyordum: Oml, İdil'i aşk ile seviyordu. Ercan İdil'e içki tesirile biraz daha sokulmağa başlamıştı. Ve üçüncü sahne de Ahmet Beyin tdil'e karşı o tiikenmez şefkati ile hizjnetleri idi. Vikont dö la Roşnuvar adamakılh serhoş olmuştu. Matalon Efendi masadan masaya sallana • toca rak dolaşıyordu. Oral, İdil'in profilini dalgın dalgın seyrediyor du. Ercan kendini tatlı ve kibar bir zendostluğa kapıp koyuvermişti. Ben arasıra bu kadındaki garip cazibenin ne olduğunu kendime soruyor ve her seferinde cevapsız kahyordum. İdil'in gözleri, şusu veya busu cazibeli değildi. Cazibe onun havasında idi, ve o havayı teneffüs eden bu cazibeye tutuluyordu. Hatta bir aralık kolumdan birisi tuttu. Baktım, Tuna'lı Hilmi. Kalın ve ahenkli sesile meşhur bir şiirinin ilk mısraım okudu: Sen çiçek, ben kelebek! .Sonra ilâve etti: Fakat dostum. bu kâfi değil, şöyle değiştirdim: O çiçek. biz kelebek! Hayır üstat, dedim. En doğrusu o çiçek, hepiniz bal arısı. Salonda eşek arıları da var ha! Aman sakınsın! Yerime döndüğüm zaman Oral'i ne kadar melânkolik bul dumsa Ercan'ı o kadar neş'eli gördüm. Kulağına: Nasıl, dedim. Senin karaböcek madam nerede? Gelsin de kadın ne imiş görsün. Bırak Allahaşkına! Başıma iş açtı mendebur. Yarın defolup gidiyor. Namusuna mı toz konmuş? Matalon Efendiden sonra Oral gitti. Yavaşça: Hanımefendi, dedim, 0 • ral'in bu gece keyfi yerinde de ğildi. Mes'ele teşkil etmez, dedi. Bir insan ya şair olur, ya kâtip olur, ya iş adamı. Üçünü birden istiyen hiç bir şey olamaz. Oral tüccar değil mi? Ayni zamanda şair. Hem hayali çok geniş bir şair. Ayni zamanda da kâtip. Şahane ask mektupları yazar durur. Kime acaba? Her halde bana değil. Fakat yazdıklarını göstermedi ama, ben sezdim. Bu manalı cevapta hiç bir muammahk yoktu. Oral şairane aşkını, mektuplarla İdil'e ilân etmişti. Fakat bir iş ve hayat kadını olan İdil bunları kârlı bul • mamıştı. Şaşılacak şeydi. O kadar ince, o kadar cazibeli, öyle hisli bir kadın. Sonra tahtadan daha maddî hayatın, makineden daha materyel kadını... Bende bir şey var zannettiği için bana iltifat ediyor, Ercan'dan muhakkak çok şey duyduğu için sokuluyor, ve Oral'dan bir rüz gâr gelmiyeceği için omuz sil kiyor. Bu sefer kapıda ayrıldık. Elimi kuvvetle sıktt: Çok çok görüşelim olmaz mı? Dedi ve ihtiyarın koluna gi« rip karanhklara daldı... Canlı sinema İdil'in oturduğu otelin karşısındaki «Barbaros» otelinin büyük sofası, otel sahibinin dost • larına, tanıdiklarına bir sinema salonu olmuştu. Oraya gelenler canlı sinema dedikleri bazı manzaralar sey rediyorlardı. Bu manzaralar bilhassa sabahları yedi ile sekiz arasında görülüyordu. Bütün şehir içinde artık bu canlı sinemadan bahsolunmağa başlamıştı. Genç güzel kadın dillere tatlı bir destan olmuştu. Artık bilinmiyecek bir vrziyet yoktu: Güzel İdil. ihti yar, buruşuk Ahmet Beyin adla sanla, gizlisiz, kapaklısız metresi idi. Hem o kadar ileri gidiyorlardı ki bunu bir umumî ahlâk mes'elesi yapmağa kalkışanlar görülüyordu. Uzanamadıkları bu nefis ciğere pit diyen mürailer,

Bu sayıdan diğer sayfalar: