13 Temmuz 1931 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3

13 Temmuz 1931 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

>lSTemmvB 1931 "Cumhtariyet SONJTELGRAFLÂR Eskişehir'de yapılan büyük nefret tezahüratı biitiin millete aittir Mihaliççik'lilerin telgrafı, milletin yükselttiği sesi de istihfaf eden vatan hainine miüetin bir ihtarıdır! Eskişehirdeki tezahüra I U C M NAUNA İHEM MIHINA tın manası nedir? Denizcilik! Muhterem bir kariden şu mek tubu aldım, kariimin hakkımdaki teveccühlerine teşekkür ederek mektubunu aynen dercediyorum: «İsminizin başına «Tatlısu Amiralı» lakabmın ilâve edildiğini ve bu şöhretin size has olduğunu bilmiyen, kadın, erkek, Türk genci kalmamıştır, denebilir. Nezih kaleminizle spor sahasında gençlere, medan teşvik olacak, terbiyevî ya zılar yazdınız. Bahusus (Okyanos'larda tek başına» yı bize tercüme ettiniz. (Ne yazık ki, hâlâ, kltap halinde bastıramadmız.) Fakat, butün spor şubelerınin yanında. deniz sporunu çok sevdiğlm için; sizin bununla daha çok alâkadar olmanızı, samimiyetle, rica edeceğlm. Denize, dalgaya rüzgâra düşüncesüe hâkim. el yekede, gözler randanın orsa yakasında, pruvadan gelen rüzgftrla yüzü kamçılandıkça şevk ve hevesi artan, teknesine bir başvekll kadar hâkim bir genç tasavvur ediniz. Ve bir lâhza bu genç ruhun şu terbiye ve vasıtasile hissetmedenaldığı intibaları düşününüz... Bunu fut bolda; Hokey ve llâh. sporlarda bulabi lir misiniz? Çepçevre denizle muhat bir memleketin çocukları suya, denize yabancı kal mamalıdırlar. Bu, yalniz bir spor değil dir; deniz ticareti gibi en kazançlı bir yolun spor seklinde başlamıç bir ekzersizdir. Bilmem muvafık bulur musunuz? Bir denizclük mecmuası neşrolunmaz mı? Bu mevzula alâkadar ve hatta buna münhasır ecnebi gazetelerinde de, ne müfit, iktibaslar yapılır ve ne kadar cesaret ve 1dare terbiyesi örneği veren denizcilik romanları tercüme edilebilir. Yelken, dümen idaresi, bu denizci memleketin gençlerine hlssettirilmeden bir ders halinde öğretilirse, bir günBoğaziçi'ni, Marmara'yı kotralar, küçük yelkenlilerle bembeyaz görürseniz bundan, sizin gibi ideal adamlan için, zevk duymamak kabil olur mu? Bu bir spor olmakla kalmaz, arzettigim gibi, denizcilik hevesine, denizclliğin; nefse itlmat vererek, lradeyi terbiye etme sine, gençliğin daha ağır, daha vakur bir ruh sahibi olmasına ve en nihayet Türklerin komşulanna nisbetle pek geri kalmıa olan deniz ticaretine yol açmıa olur. tkl senedir düsündüğüm bu mevzuu, bugün hasbıhal tarzında ilk defa size vaaıyorum, ve ümit ederek yazıyorum. Futbol güzel; tenis de güzel, lftkin deniz, rüzgftr, yelken bunlardan daha çok güzel değil mi Abidin Daver Bey? Cevabımzı Cumhurlyette okumağı ri ca ederek, samimî hünnetlerimi arzede rim efendim.> Sizi daima okuyanlardan Muhterem kariimin tamamen hakkı vardır. Deniz sporları, sporların en sıhhisidir ve denizcilik aşkı, âsıklarına servet ve refah getiren bir sevgidir. Deniz bir servet membaıdır, fakat karada oturup ta seyre • denler için değil, denizin altında, üstünde, enginlerinde bu serveti ara yıp bulanlar için... Kendi kendini yaşatmaga kâfi gelemiyeceği için bir denizcilik mecmuası çıkarmak imkânsız denile • cek kadar güç bir iştir. Gerçi, vak • tile Donanma mecmuası çıkardı ama bunu ancak Donanma cemiyetinin yardımı yasatabilirdi. Kotracıhğa gelince, bu çok pahalı ve ancak zenginlerin yapabileceği bir spordur. Yeni zenginlerimiz ise kotradan ziyade otomobile merak ediyor lar, orta halliler ise mecburen daha ucuz olduğu için, küçük motörbot ları tercih ediyorlar. Memleket, servet ve refah sahibi olunca, ağlebi ihtimal, deniz sporlarının en safa Iılarından biri olan kotra safası tekrar başhyacaktır. Bu münasebetle Şirketihayriye spor teşkilâtımızın İstanbul mınta kası Denizcilik heyeti reisi Ekrem Rüştü Beyin bu sene deniz sporlarına sarfettikleri fevkalâde himmet ve gayreti teşekkür ve takdirle yadetmemek kabil değildir. Bu mesai devam ederse, bir kaç sene sonra, muhterem kariimin istediği gibi deniz sporlarında kuvvetli bir inkişaf hasıl olacağı şüphesizdir. * ** Bu toplanış, vatan haininin vatan işlerine karışmasını protestodur Matbuat mücahidi Yunus Nadi Beyin son matbuat irticaına karşı açtığı mücadele münasebetile Eskişehir'lilerin geçen cuma günü yaptıkları büyük içtimaın ehemmiyet ve kıymeti üzerinne muhterem karilerimin bir an nazari dikkatini celbetmek isterim. Heyecanı hâlâ kalbimde de vam eden bu içtimaın en bariz vasfı heyecanların en tatlısı olan vatan heyecanıdır. Cuma günü Eskişehrin bir orman gibi sık ağaçlı mesiresinde toplanan binlerce vatandaş hissettikleri bu vatan heyecanı ihtiyacile çalkalandılar. Eskişeh'rin en münevver ve en mümtaz insanları o gün vatan aşkınm verdiği yüksek şeref ve izzeti nefis duygularını taşıdılar. Yüzlerce kalp ayni his ile, ayni sevda ile, ayni endişe ile çarptı lar. Tütün satışından kazanç vergisi alınmıyacak Tütüncüler, başka eşya da satarlarsa bunlar içîn vergî verecekler Fakat, bu sefil ile bu kadar meşgul olmak yazık değil mi?... Hayır... Eskişehir'liler bir sefil ile meşgul olmak için değil, sefil bir zihniyetin bu memlekette hiç bir vakit yaşıyamıyacağmı isbat için bağrıştılar.. Sinsi sinsi zehir döken bir vatan haininin masum Muhterem Eskiçohir'lilerin Bas muharririmiz Yunus Nadi Beyi sureti mahsusada davet ederek vatandaşları zehirlememesi için vatan haini Arif Oruç aleyhinde yaptıkları muazzam tezahüratı tafsilâtile yazmıştık. Hakikatleri toplaştılar. Ve bu mücahedeyi ilk kendi müfteriyatile örtmek itiyadııxda bulunan Çerkes Etem'in uşağı, ana vatanm ortasında milletin açan büyük Yunus Nadi'ye «biz yükselttiği bu sesi de istihfaf etmek cüretinde bulunuyor. Milletin galeyanından da korkmıyan bu hain; seninle beraberiz» demek için tezahüratın asılsızlığım iddiaya yelteniyor. toplaştılar. Aşağıya şükranla dercettiğimiz vatanperver Mihalççik'lilerin telgrafı bu tezahüratın, bu telin ve nefDünyada affedilmiyecek yal retin mahiyet ve manasını bir daha teyit eden bir vesikadır: nız bir cürüm vardır: Bunu ismi Mihalççik 12 Memleket ve vcfcan haini Arif Oruc'a karşı ytlmaz bir mücadele yapan Yanus Nadi vatan hiyanetidir. Zira, bu cürüm Bey hakkında Eskişehir'lilerin tezahtiratına bizde iştirak etmekteyiz. Yarın gazetesinde bu tezahüratı bir insana, bir kaç insana karşı yatekzibe yeltenen yazıları nefretle okuduk. Eskişehir'in bütün vilâyetimiz namına hareket etmiş oldupılmış bir cürüm değil, milyon • ğunu açıkça beyan eder ve Arif Orac'un son neşriyatım nefretle karşılarız. larca insana, ve onların nesille ım.Belediye Reisi Şemri, Aza Hüseyin, H. ırkası reisi Şükrii, Idare azalart Mehmet, Mehmet, Sabri, Ali rine karşı yapılmış bir cinayettir. »rmtıııliıımmiMtllll Hiç bir vatandaş ne kadar merhametli olursa olsun, bu cürmü affedemez. Bu cürcne karşı mü • samaha edemez. Müsamaha et • Yekpare bir vücut gibi ayni ha mek hakkını haiz değildir. Vatan binlerce insan, Bu Memurların kazanç ver yatı yaşıyan bu başın etrafında hainibiraffedilemez. malikhakka bübüyük bir beyaz tün millet bile değildir. gisi nasıl alınacak? toplanmıştı; bu beyaz baş, «mü Malik olmamalıdır. Zira, bu tacahit Yunus Nadi» nin vakur, se sarruf müstakbel nesillere ait bir Ankara 12 (Telefonla) Aldı vimli başı idi. hakka tecavüz olur. Bizim, müsğım malumata göre kazanç ver Yunus Nadi;.. Bu isim Türk takbel nesillerin hakkına tasar • gisi kanunu bu sene meclisten çık inkılâp tarihinde daima yaşıya ruf iddiamız makbul olamaz. Ânkara 12 (Telefonla) Maliye zıh eşyayı satanların da inhisar memıyacaksa da memurlardan, di • cak bir mücahidin ismidir. 0nun Vekâleti vilâyata gönderdiği bir ta vaddından maada mevada ait sa Onun içindir ki; Eskişehir'liler ğer müstahdemler gibi kazanç ver yüksek nasiyesi, açık alnı, vakur tışlardan dolayı kazanç vergisi vermhnde tütün kanununun 54 üncü toplandılar ve müsamaha etmiyemaddesine göre dükkâncılardan ve mesi icap etmektedir. gisi kesilmesi hakkında başka bir ve kuvvetli gözleri önünde en haceklerini söylediler. Vatana hi > •atıcılardan mücerret birinci mad Şu itibarla dükkânlarında tütün kanun çıkacaktır. Bu kanun lâyi sut, ve münafık çehreler iğilir!.. yanet damgasını alnında taşıyan 'dede sayılı inhisar eşyasını sattık înhisarına ait bilumum mevat ile bir hasını Bütçe encümeni hazırla İftira, ve nifağın daha ilerisine larından dolayı kazanç vergisi a • bu sef ilin millet işlerine kamşmalikte diğer emtea satanların dükkân maktadır. Ancak memurlardan agidenleri ise onun kuvvetli kale Iınmadığını bildirmiştir. Bu mad larının bedeli icarlarına göre, birincî sına tahammüleri olmadığuıı, o Iınacak verginin yüzde 5 mi ola mi, kendine has muciz lisanı e dede bu eşya ile beraber inhisara kısımdan iseler kazançlarından bu lamıyacağını bağırdılar. tâbi olmıyan başka şeyler de satarcağı, yoksa memurların aldığı pa zer!.. kısmı hariç bırakılarak diğer me larsa ancak bunlardan dolayı ka işte, Eskişehir toplanmasımn vat üzerinden vergiye tâbi tutul • raya göre başka bir usul tatbik oCuma günü Eskişehir'de top zanç vergisi verirler, deniliyor. Bu manasi!... Bu toplanış, vatan halunacağı henüz tesbit edilmiş de Ianan vatandaşlar «Yunus Nadi» maları lâzım gelir. Ikinci kısımdan madde hükmüne gore: ininin vatan işlerine karışmasını ğildir. nin son matbuat irticaına karşı 1 Dükkânlarda münhasıran tü iseler dükkânlarından, tütün satısıprotestodur. Fakat, hiç bir vakit tün, sig&ra, enf iye ve ağız ve pipo tü na tahsis edilecek kısma isabet e açtığı mücahedeyi tes'it etmek isFeyzi Bey o hainden korkulduğu için değilden icar bedellerinin tenzilile baki tünü ve tümbeki satanlar verginin Ankara 12 (Telefonla) Anka tediler. «Yunus Nadi» nin kuv yesi üzerinden tesisi mükellefiyetleri dir. Bugün değil böyle bir kaç haCamamından istîsna edilirler. vetli kalemi, muciz Hsanile vur ra Hukuk Fakültesi müdürü Feyzi icap eder. 2 Birinci maddede isimleri yainden, onların yüzlercesinden duğu vatan haininin son nefes B. bu aksamki ekspresle İstanbul'a rainmıııminimilllliniinnilllltlllllllllllllllll)lllllımnmııı»ın.i" korkmıyacak vaziyetteyiz;... hareket etti. alışını seyrettiler. Gizli yaşıyan Cumhuriyet idaresi ezelî bir tatan haini artık kendisini meyM. Oranof un temasları kuvvete maliktir. Türkiye'de hiç dana çıkarmıştı. Vatan haininin Ankara 12 Rus Ziraat müte artık sabır ve tahammülü kal bir vakit bugünkü hükumetten hassısı M. Oranof tktisat Vekâleti mamıştı. Bu memleketin her gün daha ziyade milletin samimî ve erkân' 1 * " ~ < * *~ ' •, biraz daha ilerlemesine, bu kadar hakikî hürmetine mazhar ol Musakkafat tahriri dünya müşkülâtı içinde bir ba muş kuvvetli bir hükumet gelmemiştir. Milletin kalbini kazanmış, Ankara 12 (Telefonla) Hekîm* direye süriiklenmemesine hainin has kazası musakkafat tahriri bit • sabri tükenmiştü... Hain, herkes hayatını kazanmış bu idarenin bir miştir. Ankara 12 (Telefonla) Siriyeti kuranlara, onu yaşatmak hırsız, her yerde hırsızlık bağıra sinek kadar küçük olan hainden îrt meb'usu Mahmut Bey bugüniçin şahsî şeref ve haysiyetlerinrak evvelâ memleketi kurtaran korkusu yoktur. den bile fedakârhğa katlanan kü Hakimiyeti Milliye'de (Hür Fakat; istediğimiz vatan ha • ları çürütmek, ve sureti haktan lara «siz hürriyetin katili ola inlerinin vatan işlerine karış riyet edebiyatı etrafında) ser görünerek vergisiz, müdafaasız, elektrik vatansız bir vatan istiyordu. Her mamasıdır. cakınız» demek çok garip ve çok Havagazı, levhasile yazdığı makalede di • ayıp şey oluyor.» yor ki: propagandası Eskişehir fiatlarında tenzilât günküesaret ve zulüm Türk mil cahit Yunus vatandaşlarının «mületini altında ya«Şu günlerde muhalifler bir Nadi» ye yaptıkları Mahmut Bey bundan sonra ciüziye hürriyet için, matbuat muhalif matbuatın her şeyi sui Ankara 12 (Telefonla) Da şıyor göstermekti!.. Onun için muazzam, samimî tezahüratın hürriyeti için edebiyat yapıyor niyetle gördüklerini anlattıktan hilî istihlâk vergisinin ikinci mad hürriyet, vatan Yunan veya başka manası budur. Istanbul meb'usu sonra sözü şöyle bitiriyor: lar. Sanki hükumet hürriyet desine bir fıkra ilâvesi hakkında bir ecnebi istilâsı altındaki hür Alâettin Cemil riyet ve vatan idi!.. Fakat, bunu ki lâyıha meclies gelmişitir. Bu lâPerisini mezbahaya götürmüş, «Ciddiyetten ve samimiyetten niçin istiyordu?!.. Meşru bir suyıhada elektrik ve havagazı is örada boğazlatmak istiyor da oayrıldığımız gün ise istinat etti tihlâk vergisi yüzde 10 dan yüzde rette kazanamadığı mülevves hanun matemini terennüm ediyorLiselerde muhfelit tedrisa1 ğimiz en âli mefhumların hiç 6 ya indirilmektedir. Bu lâyıha ka yatını hatta istilâ bahasına vatalar. Doğrusu bu memlekette hürbirinin manası kalmaz.» Ankara 12 (Telefonla) Lise • nun olduktan sonra Ankara ve İs< nını, vatandaşlarını satmak ba Ierde kız ve erkek talebenin muhtetanbul'da elektrik ve havagazı hasile süründürmek istiyordu. lit surette ders görmeleri mukar Muallimler Kongresi Jandarma kanun lâyihası fiatlarında bir miktar tenzilât Bu adam siyasî bir kanaatine mi rer olduğu hakkındaki haberler Ankara 12 (Telefonla) Lise ve Ankara 12 (Telefonla) Dahiyapmak kabil olacaktır. Ayni lâ hizmet ediyordu?!.. Hayır,.. Ken doğru değildir. Vakia Maarif Ve tnuallim mektepleri müdürleri konliye Encümeni Cemil Beyin (Tekirkâleti liselerde muhtelit tedrisat yıhada petrol ve sair mayiatın disini tanıyanlar onun bir dağ gresi bugün de Maarif Müstesarının dağ) riyasetinde toplanarak jan etrafında tetkikat yapmakla meşgul eşkiyası olduğunu isbat ediyor riyasetinde toplanarak münakaşa ve boyanması için salâhiyet istenildarma kanunu lâyihasını hazırla ise de şeklin bugün yarm tatbik edillar!.. müzakerelere devam etmiştir. mağa başlamıştır. mektedir. Yeni bir malî kanun lâiyahsı N Hürriyet edebiyatı! katilisiniz» demek ayıp oluyor» ((Hürriyeti kuranlara «Siz hürriyetin Istihlâk vergisi mesi için bir karar verilmemiştir. KOKAiN Yazan: AKA GÜNDÜZ Ona da döndüm: Senin kadar dostum tdil Hanımefendi, takdim ederim. Aziz Beyin dili biraz dolaşı • yordu: öyle olduğunu bilmesey Him, sonradan geknezdim. Ne Eçiyorsunuz? Şampanya. Lâf! Şampanya içilir mi iuç? Ben başka şey içeceğim.Şampanya hanım içkisi. Insanlar monşerleşince şampanya içerler. öyle SJeğil mi hanımefendi? tdil'in siniri birdenbire geç mişti. Aziz Beyin açık kalpliliği enu yumuşatmıştı: Siz ne içersiniz beyefendi? !çki içerim. EDEBÎ TEFR1KA : 26 Rakı da içer misiniz? Akşam ezanlarında.. Nasıl içersiniz? Biraz su koyarım, meze se • çerim, içerim. Ben rakıyı susuz ve yarim zeytinle içerim Aziz Bey! Aziz hemen ayağa kalktı, elini îdil'e uzattı: öyleyse affedersiniz. Ben sizi bizden hanımefendi zannetmiştim. Şimdi utandım. Ben de bir şey içeceğim ama o içki ne şampanya, ne rakı olsun. Bir kuvantro içiniz. İçki midir o? ldil bir kahkaha attî. Garsonu çağırıp söyledik. Fakat garsonların çok işi vardı. Yirmi dakika kimse gelmedi. Belki dört defa dansettik. Beşinci defa garsonu çağırdık, çok kala balık vardı, gene aldırış etmedi. Aziz Bey gülümsiyerek: Hanımefendi! dedi. Bizden olduğunuzu öğrendim. Onun için bizim tarzımızda bir garson çağırırsam darılmazsınız değil mi? Derhal çağırınız. öyleyse iskarpinlerinizi biraz geriye çekiniz. Yaran dakika sonra bizim masanın altında bir parabellom tabancasının sesi gürledi. Bütün bar alıklaştı. Silâh sesinin geldiği yeri bulamadılar. Masamız sakin sakin oturuyor du. Komşu masadakiler de mükâlemeyi işittikleri için ses çıkarmadılar. Fakat beş, on zeki garson bizim köşeye koştu. Belki bir şey çıkarırız diye.. Hepsi birden etrafımızı alınca, Aziz Bey emir verdi: Bana bir şişe kantarh getir. Bütün garsonlar birbirine ba • kıştılar. Kantarh içki diye bir şey bilmiyorlardı. İdil derhal çaktı ve kahkahalarla gülerek tekrar etti: Beyefendiye bir kadeh ku antro getiriniz. Artık neş'emiz tam yerinde idi. O sırada bir garson Ercan'ın geldiğini haber verdi. Bu haber veriş manalı idi, yani ben geldim, yanınıza gelebilir miyim? Demek istiyordu. İdil yüzüme baktı. Bu da manalı idi, mademki hiç ta • nımadığımız Aziz Beyi yanımı za kabul ettik, ikimizin de ah babı olan Ercan'ı davet etmekte hiç bir mahzur yok demekti. Sen bilirsin, dedim. Lutfen buraya teşrif etmelerini söyle! Ercan'ın böyle vakitsiz gelişi hiç birimizin merakını uyandır • madı. tşi çok olduğu geceler böyle yapardı; biter bitmez kendisini dışarıya atar, nefes alır ve ya • rınki kuvvetini o akşamki yorğunluğundan alırdı. Ben düşünüyordum. Bilhassa bu geceki vak'alar üzerine.. Bu kadın mütereddi değildi, ekzan trik değildi, fakat neydi? Bunu halletmek için zaman lâzımdı. Ercan gelince yeni baştan, yeni bir eğlenceye koyulduk. Aziz Bey biteviye (Kantarh!) ısmarlıyıp içiyordu. Krem!,. Başmuharririmizin oğlu Doğan Nadi, geçen gün, akşamüstü, idare hanemizin üst katmdaki radyoyu açmış, tam çalışırken, hem bize, hem kendine bir musiki ziyafeti çekiyordu. Plâk neşriyatı arasında bir hayli güzel şeyler dinledik. Sonra, bir zat bir konferans verdi. Yazile meşgul Çaldağı sırtlarındayız. Nefis, besberrak bir mart günü. olduğum için konferansçının kim olAnkara Hisarının en tepesi ayak duğunu ve mevzuunu dinleyip an • lıyamadım. Bu uzun konferansın alarımızın altında. Kendimizi kar rasında bir müddet hatip sustu ve tallara benzetecek bir sahte, zayıf radyo güzel bir hava çaldı. Muhte adam gururunu hissetmiyoruz; fa rem konferansçı darılmasın, kendi kat bahara kavuşan tarla kuşları kendime: Bir son kış eğlentisf kadar samimî bir neş'emiz var. tki erkek iki kadınız: Ben, İdil, Hilmi ve karısı. Bir çok günlerdenberi bu pik n:k için kolladığımız havayı ve günü umduğumuzdan fazla bulduk. Kahve takımımıza varıncıya kadar her şey sepetlerimizde hazır. İki kilim ve dört küçük yastık ta var. İMabadi var) Tıraşın üstüne krem. Sokakta cinayet İzmir 12 Abdullah isminde bir genç Fatma adlı kadın yüzünden arkadaşı Akif'i sokak ortasında 4 kurşunla öldürdü.

Bu sayıdan diğer sayfalar: