1 Ağustos 1931 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3

1 Ağustos 1931 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

1 Agustos 'Cumhuriyet Almanya'dan küçük krediler çekilmiyecek . . ..••*»». Şu maaş tahsisi işleri hâiâ düzelmiyecek mi? [Ben mabeyn şifre kâtiplerin den merhum Hacı Arif Beyin zevcesiyim. Zevcim 18 tesrinisani 928 tarihinde vefat etti. Bana tahsisi lâzım gelen maaşa ait evrak ts tanbul Zat maasları mes'ul mu hasipliği tarafından ikmal edilerek 23/8 930 tarihinde 8176 numara ile Maliye Vekâletine gönderildi ise de şimdiye kadar maaş tahsis edilmediği gibi avans ta verilmedi. Bir çok müracaatlerime müsbet ve menfi hiç bir cevap alamadım. Son derece zaruret içinde balunduğumdan tekrar İstanbul Vilâyetine müracaat ederek uzun zamandanberi ikmal edilmiyen muamelenin bir an evvel intacına delâlet edilmesini rica ve istida ettim. 5683 numaralt bu istidam 25/5/931 tarihinde 3214796 numara ile Maliye Vekâletine gönderildi. Fakat gene bir netice çıkmadı ve hâlâ simdiye kadar bir maas bağlanmadı. Bu yüzden senelerâenberi sıkıntı ve ihtiyaç içinde kıvranıyorum. Bir kere de karilerinin her tiirlü dertlerile, ihtiyaçlarile candan ve yakmdan alâkadar olan sevgili gazetenize müracaat ediyorum efendim."] İ L M l MUSAHABE AKASIRAı Bir muvazene mes'elesi îlimîerin projektörü Celâl Beyefendiye İlmî tetebbülerin, medenî teseb büslerin yegâne puslası ve projek törü istatistiktir. Bu mukayeseli rakamlar ilminin keskin nurlarile aydınlatılmıyan sahalarda yapılan fennî taharri ve tetkiklerin bir coğu binlerce müşküllere uğrar, sene lerce çorak vadilerde süründükten sonra akametle nihayetlenir. Nasıl gemiler gecelerin karan • lıkları arasında selâmetlerini pus • lasız, projektörsüz temin edemezlerse ilmî taharriler, fennî müesseseler de doğru yol ve müfit hedeflerini istatistiksiz tayin eyliyemezler. Sıhhî ve içtimaî teskilâtların muvaııak olmuşiarına d:kkat ederse niz hepsinin önünde selâmet puslası olan mukayeseli cetvelleri bulur, hedefin kesif zulmetini yırtan o beliğ rehberleri görürsünüz. Dünya hareketlerinin belli başlı iki rehberi vardır. Biri umumiyetle şark milletlerinin önüne düşen şuursuz tevekkül, diğeri garp müesseselerinin başına geçen istatistiktir. Şarkta kervanlar hâlâ karanlık ve tehlikeli yolların içine kör ve ıztırarî bir teslimiyetle atılırken, garpte insanlar mazinin binbir tecrübe süz • geçinden süzülmüş kayıtlara, zabıtlara dayanarak yürümektedir. Hele nüfusun tezyidi, memleke tin imarı, halkm terbiye ve tenviri gibi birdenbire meydana gelmesi ihtimali olmıyan, ancak uzun zamanların derinliklerine yayılacak mütemadi gayretlerle vücude gelebilen içtimaî teşebbüslerde istatisHk ilminin rolü yalnız emin bir rehber olmak tan ibaret kalmaz, adeta o nevi teşekküllerin hayatı, ruhu olur. Bıına muteriz bankalar ısrar ederlerse haricî moratoryom ilân edilecek Berlin 30 (Hususî) Başvekil bilhassa iktisadî mes'eleler üzerinde meşguldür. Malî mehafilde bii • yük bir faaliyet vardır. Hükumetin millî iktisadiyatı sıkı bir kontrola tâbi tutmak karannı verdiği ve bu maksatla iki hususî komiserlik ihdas edeceği anlaşılmaktadır. Komiserlerden birisi iktisat, diğeri bankalar komiseri olacak ve her biri salâhiyetî dairesine dahil mesailin kontrolu île iştigal edecektir. Bunlar için maruf iktisatçılar namzet gösteril mektedir. Hükumet yeni bir plânla faaliyete geçerek iktisadiyatı ıslah ve bankalar arasındaki ahenksizliği izaleye çalışacaktır. Kısa vadeli kredilerin Almanya'dan çekilmemesi etrafında cereyan eden müzakerat neticesînde tngiliz ve Amerikan bankalarile itilâf edilmiştir. Felemenk bankaları bu itilâf ı; yatırılmı» olan kredilerin bir bankadan diğerine devretmek hak • kına malik olmak şartile kabul et • mislerdir. ftilâfa iştirak etmiyen bankalar, kredilerin istirdadında ısrar ederlerse sormayenin dışarı çıkmaması için tedabir alınacağı ve icabında Al manya'nın harice yapacaği tediyata moratoryom ilân edileceği tahmin e diliyor. Haricî moratoryom ihtimali kuvvetlidir ve bu takdirde bir kaç güne kadar dahilî moratoryom kalkacaktir. Yeniden nesri muhtemel kararnamelerle «Kabul ve Teminat Bankası» veya Esconri*»or Bankası ceklerüe poliçelerinin ibraî kıymetleri olacaktır. Hükumetin, Kabul ve Teminat bankasına taahhüt ettiği 80 milyon mark tan başka 60 milyon mark daha vereceği, bu suretle bu bankanın Almanya'nın teminatı olarak bir milvar mark kredi gösterebileceği söylenmektedir. Yeni teşkil edilen maliye komisyonu para kıymetini sarsacak ma hiyetteki projeler aleyhinde bir karar vermiştir. Komisyon icabında Rayihşbank iskonto fiatının tezyidi, mevcut döviz stoklarınm ihtiyatla kulanılması, Rayihşbank kaîmelerinin ihracına mâni olunması fikrin • dedir. Komisyon harice gidecek her Alman'ın 100 mark vermesi hakkın daki emirnameyi tenkit etmiştir. Bu emirname alelumum iyi karşılanmadığı için feshine intizar ediliyor. Tahsil haricindeki kalkı okutmak, halk neşriyatım tamimle kabildir Kapanan bankalar Berlin 30 (A.A.) Imparator • luk kabinesi dün akşam müşkülât içinde bulunan bazı bankalara ve müesseselere para verilmek suretile yardım edilmesi projesini tetkik etmiştir. Bu meyanda Almanya Cenubî Amerika bankası vardır. Hemen hemen bir asırlık bir müessese olan Meyersfeld'de Brunsvvick hususî bankası tediyatını tatil ve bir konkordato talep etmiştir. Berlin ziyareti Ingiliz nazırları çok memnım görünüyorlar Londra 30 (A.A.) M. Mac Donald'i Almanya'dan getiren tayyare dün akşam saat 9,30 da buraya vâsıl olmuştur. Alman nazırlarile icra etmiş olduğu mükâlemelere telmih eden Ingiliz Başvekili, gazetelere kısaca beya natta bulunarak muhtelif mevzulara daîr yapmış olduğu mülâkat ve miizakereler neticesinden memnun kalmış olduğunu beyan etmiştir. Londra 30 (A.A.) M. Henderson'da Berlin'den avdet ve saat 19,î 5 te muvasalat etmiştir. Mu maileyh, Almanya'da ikametinden memnun kalmış olduğunu söylemiş fakat ziyaretinin siyasî veya malî mahiyeti hakkında hiç bir mütalea dermeyan etmemiştir. Berlin 30 (A.A.) M. Brüning, M. Mac Donald'tan bir telgrafname almıştır. Ingiliz Başvekili bu telgrafnamesinde Berlin halkının hüsnü kabulünden dolayı teşekkür etmekte ve mülâkatlarının Avrupa sulhuna hâdim olacağı ümidini izhar eylemektedir. M. Curtius ta M. Henderson'dan bir telgrafname almıştır. tngiliz Hariciye Nazırı bu telgrafnamesinde Berlin'deki ikametini gayet iyi bir hatıra olarak taşıyacağını beyan etmektedir. Balon Kutup arazisinde cevelândan avdet etti Malum ya dünyanın geçirmpkte olduğu büyük inkılâp her şeyi de • ğiştirdiği gibi hayata yarıyacak ilimleri de yeni faaliyet tarzlanna göre baştan tasnif etti, bazılarını modadan düşürüp kadro harici bı Moskova 30 (A.A.) Zeppelinde rakmakla beraber bazılarma da son Ankara 31 İstanbul müddeiubulnan Tass Ajansı muhabiri 24 saat mumiliğinde teşkil edilecek neşriyatı derece ehemmiyet vermeğe baş:adı. müddetle balonun telsiz münaka > Bugün hayat ve maişet faalivet takip bürosundan başka Adliye Velâtının inkitaa uğramış olduğunu bil kâletinde ceza işleri müdiriyetine lerinin başında maliye, ihsaiyat, isdirmiştir. tâbi bir büro daha ihdas edilmesi mu tatistik gibi müşahede ve tatbika Bu haberde şöyle deniyor: 28 tem tasavverdir. dayanan canlı ve faal ilimleri bulu muzda sisle örtülü olan şimal arazisi yoruz. üzerinden uçtuk. Sis, orada kışla Bütün müterakki memleketlerde, makta olan M. Ouchkov'un kuman Ankara 31 Maarif Vekâletinin ilmi sırf ilim için öğrenecek ekallidası altmdaki grupu bulmamıza mâ hazırladığı bir lâyihaya göre Riya yet zümresinin darülfünunlara mü • ni oldu. seticumhur orkestrası Vekâlete devteveccih ihtiyaçları bir kaç mükemBunu müteakip balon, Taimys ya redilerek < Riyaseticumhur filarmoni mel lise ile temin edildikten sonra rım adasına, daha sonra Dikson ada heyeti» unvanını alacak ve inkişafı hep kudret ve gayretler gencliğin sına teveccüh etti. Burada Ouchkov'e yolları aranacaktır. ekseriyetini kısa ve asrî yollardan ait olan paketler paraşutlarla aşağı hayat adamı olarak yetiştirmeğe indirildi. sarfediliyor. Ankara 3 1 Tarihçi Emin Âli B. 29 temmuzda Zeppelin yeni Bizde de maişet mekanizmasına Zembb'e vasıl oldu ve orada filimler Alişar'da yapılan Hitit asarı hafriyabir an evvel atılmak ihtiyacında buyatına komiser tayin edilmiştir. çevrildi. lunan ekseriyetin, yarın kalmağa Şimdi Kanine burnundan Askangel mahkum ilmî, mudil nazariyelerle ve Leningrad'a doğru yol alıyoruz, beyhude uğraşmağa vakti yoktur. Ankara 31 Türk • Rus ticaret bu son mahalle 30 temmuzda S ile 6 Onları artık zamanın yeni süı'at mukavelesi tasdik edildiği için bu arasında vasıl olacağımızı ümit edimikyasına uygun asrî tahsil tarzına günlerde Rus'lar memleketimizden yoruz. tâbi tutmak lüzumu günes gibi parmubayaata başhyacaklardır. Moskova 30 (A.A.) Graf Zeplamaktadır. Bizden başka her yerde pelin, aşağıdaki telsizi göndermişyetinden gelen bir habere göre mem mektepler ilim ve hayat gayelerine tir: müteveccih (Lycee ve co'lege) lere leketin garp tarafında kışhk istas«30 temmuz sabahı Leningrad'da ayrıldıkları gibi bunlar da ikinci yon yakininde kâşif Wegner'e ait bulunacağız.» derecedeki ihtiyaçlara nazaran olan ve mumaileyhin 10 eylul 1930 (section) lara tefrik edilmiştir. tarihine kadar kaydetmiş olduğu ilBu nazik iş yalnız mekteplerin Berlin 30 (A.A.) Groenland'da mî notları muhtevi bulunan bir se makul bir taksime tâbi tutulmasilede yahat cüzdanı bulunmuştur. bulunmakta olan Alman kutup he Graf Zeppelin Mabeyin Şifre kâtiplerinden merhum Hacı Arif Beyin zev cesi Melek Hanımın mektu bunu yukarıya aynen naklettik. Bu mektup, neşrettiğimiz bu çeşit şikâyetlerin, bilmeyiz, kaçıncısıdır. Görüyoruz ki alâkadar daire ve memurlar, maaş tahsisi işinde merhametsizce bir kayıtsızhk ve ihmal gösteriyor lar. Kendilerinin de memur olduğunu ve bir gün kendilerinin ve ailelerinin ayni vaziyete düşeceklerni düşünmiyen bu memur beylere, Allah insaf versin derken Maliye Vekâletinden de şu maaş tahsisi işleri hâlâ düzelmiyecek mi diye sorar ve: L Bu suale cevap isteriz! Neşriyatın takibi Bir giil fidanına yakışan ancak güldür, bülbülün zayıf ayağı bile o narin bünyeyi titretir. Halbuki elinde bir bohça kitap, gözünde iri bir göz lük, dalgın dalgın yürüyen şu genç kız, gonca yerine dallarında kabak sallanan bir dertli gül fidanına ben • zemiyor mu? Bu enmüzeçlere, oeş on senedenberi sık sık tesadüf ediyoruz. Bunlar, acıklı bir nehafetin taşıdığı olgun başlardır, fazla işlenmiş zekâbitmez. Millî terbiye ve tal'min maddî ve manevî mes'ulivetini vük iarın yıpr a ttığı biçare sıhhatlerdir. Garp müdekkikleri, bu tahta göğüalenmiş müesseseler yaşamak içi" çalü kız çocukları için«Les f illes au sein lısmağa muhtaç olan ve adetleri 1 piat» diyorlar ve bu gibileri uzun tahmilyonları bulan, mecburî tahsil çağ lillere mevzu ittihaz ediyorlar. Söy haricindeki halka mümkün mertebe lenen sözler, ortaya atılan fikirler, rehberlik etmek mecburiyetindedir söyle telhis olunabilir: «Yüksek tedler. risin istilzam ettiği büyük sây, kız Memleketin her tarafında halk çocuklarda bilhassa tehlikelidir. Kızkonferansları tertibi, yaş ve içtimaî lar, oturarak görülen işlere erkeklervaziyet kayıtlarından azade Kisa den daha ziyade mütemayildir. Onmüddetli (kurs) lar tesisı, bahusus lar, kendilerini zihnî çahşmağa tamadoğru ve açık yazdırılmıs ır>8.ddî men vakfederler, ve binnetice sıhhatmenfaat düsünülmiyerek ucuz sa • lerini, ana olmak kabiliyetlerini zerre zerre eridirler.* tılmağa katlanılmış yüzlerce risale Amerika'h bir terbiye mütehassısı ve mecmualar neşri gibi seylet bu | • galiba Klârk • tahta göğüslü kızlahayırlı vazifeyi basarabilmek icîn : iin gün geçtikçe çoğaldığını göre rek ilk hatıra gelen tedbirlercendır. j söyle haykırıyor: «Daha yarım asır böyle devam e Bu gibi işlere bazan giriştigimiz de olmadı değil. Fakat yarım ve a : derse müstakbel nesillerin valdelerinî kim bırakacağımıza keşki hiç giris Atlasî Bahri Muhitin maverasından davet etmek icap edecek!mese idik. Zira hazırlıksır girişilen Bedenin zekâya feda edilmesi yüve tabiatile devam edemiven acemi zünden doğan bu hasta zümreyi, keteşebbüsler halkı asıl işin mahiyeti sif bir kemiyet almadan ıslah ethakkında şüpheye düşürüvor. mek lâzımdır. Zekâ ile beden, bil Lâzım olan şey bu gibi hayırh te hassa kız terbiyesinde muvazi ve muşebbüslere arasıra girişmek değil hazi bulundurulmalıdır. Bu lüzumu sebat ederek ısrarh bir fikri takip müdrik olmıyanlar, yahut olgun bir kız kafasının yüksek bir cazibe teş göstermektir. | kil edeceğine inananlar aldanıyor Halkın kolayca okuyup anlıyabî| lar. Büyük filezof İspenserde ayni leceği lisanla yazılmıs ucuz fiatlarla hükmü vermiş ve «erkeklerin kadınher tarafa gönderilmiş eserlerir. hâlâ larda tebahhura, fazla bîlgiye kıylüzumunu takdir edemedik. met vermediklerini» söylemiştir. FflDünyanın her tarafında faydaları hakika iyi fransızca bildiği için ken tecrübe ve teslim edilen bizc ise disine taaşşuk edilen kız yoktur. Faher yerden ziyade 'âzım olan kü kat çül renkli, parlak gözlü ve orta tahsilli hanımların takdirkârlan her çük kasaba ve büyük köyler arasmyerde ve her zaman çoktur. da dolaştırılır seyyar kütüphaneler Zihnî masrafları, bünyelere haz • bile vücude getiremedik. mettirmeği unutmıyalım! Bazı resmî dairelerimiz tarafınM. T. dan telif ve tercüme suretile mevdana getirilen müfit kitap ve risaleler vardır. Adetleri pek mahdut olrnakIzmit 31 (Hu. Mu.) Burada la beraber halkın hiç olmazsa şimmünteşir «Hür Fikir» gazetesinin sadilik bunlardan istifadeleri tcshrl hibi eski Kocaeli ve yeni Muş meb'uedilmelidir. Fakat çok yazık ki bur>su Kılıç oğlu Hakkı Bey, vilâyete ların vücudünden herkesin değ'tl mii verdiği beyannamede gazetesini tanevverlerimizin bile haberleri ola til eylediğini bildirmiş olduğundan mıyor. ruhsat ilmühaberi geri alınarak te "HürFikir,, gazetesi kapandı Riyaseticumhur orkestrası Hafriyat komiserliği Rus mübayaatı başlıyor Devlet matbaasının ve sair resmî matbaalarm bastıkları mühim eserlerin, Sıvas, Trabzon, İzmir gilıi uzak, yakın vilâyetlerimizde değ/1 Ankara'da, hatta tstanbul'da bile tedarikleri kolay olmuyor. Faydalı kitap yazdırmak ve bastırmaktan ziyade neşir ve tamimle rini teshil etmek daha ehemmiyetlidir. Kitap ve rîsalelerin aranılıp okıtnmasını temin eden sebeplerden biri de onların fayda ve kıymetlerinin umumî itimadı kazanmış kalemler'e tasrih, takdir, veya tenkit edilmeleridir. Gazete sütunlarında ziyadece bahsedilmis nice kıymetsiz eser'erfn satıldığını, böyle mazhariyete ugramamış pek kiymetli eserlerin ise masraflarını bile çıkaramamıs ol dukları çok kere görülmüs hâdise • lerdendir. Resmî dairelerimiz tarafmdan neşredilen ve fakat halkın eline geçemiyen kiymetli neşriyata misal olarak uüfus umum müdürlüğü tarafından her sene tertip ediien (Istatîstik Yılhğı) ile (Dünya nüfusunun son temayülleri) ve (Nüfus, lkt'°sa minat parası kendisine verilmiştir. Sekiz senedenberi neşriyatına fasılasız devam eden gazetenin mas • raflarını kapıyacak kadar satış yapamamaktan dolayı kapandığı söy • lenmektedir. ıııımııııiMiımıııııımMiıımtııııiHiHimııııııııııiMMiııııtMiııimııiHt» diyat ve İstatistikler) namlarım taşıyan çok mühim ve müfit risaleleri gösterebilirim. Bu güzel eserleri bir tesadüf elime geçirdi, seve levc okuyup istifade ederken ekseri genç* lerin bu güzide eserlerin mütaie^sından mahrum kaldıklarını düşür.erek yüreğim sızladı. Evet bu gibi mühim ve son derece lâzım neşriyat resmî hudutların agır başlı sahalarından çıkıp halkın eline ve diline kolayca düsmelidir. Bunun için de benim düşünebil • diğim çareler bu gibi eserleri çok miktarda basmak, gayet ehven fiat koyarak memleketin her tarafına göndermek zahmetine katlanmak, bir de gazeteler vasıtasile kıymet ve ehemmiyetlerini herkese anlatntağa çalışmak gibi tedbirlerden ibavetti". Bir kflşifin kiymetli notları ABDÜLFEYYAZ TEVFtK turuyordunuz. Pangaltı'ya ara • sıra gelirdin. Çektir bana! Şişeyi açtım, çektirdim. Ya, evet. Çok güzel sesi vardı. Ama annemin sesi daha gü zeldi. O zaman Bcğaz denizinin renkleri de daha güzeldi. Ben daha güzeldim. Gözlerimi gözlerinden ayır mıyordum. Ditinin hafızasının in* kişafına yardım ediyordum: Nurinisa Hanımefendi de seni çok seyerdi. Teyzendi değil roi? Teyze derdin de.. Teyzem mi? Ne teyzesi? Teyzem degildi o. Sen hiç bir şey bilmiycrsun. O ailemizin eski bir dostu idi. Çok zenginmiş, sonra duşmüş. Benim teyzem yok. Benim hiç kimsem yok. Ben oraya peldiŞim 7amanîar hem öksüz du'm, hem yetitn. Boğaziçin'den gelirdin? Mabadi var EDEBİ TEFRIKA: 41 KOKAiN Yazan: AKA GONDÜZ Canm ne kadar tatlı imiş İdil! Çıkmıyan canım bilâkis çok acıdır. Fakat ben senin tatlı ca nına... Hekimane, tabibane nutuk yeter. Ya çek, ya çal, ya sus! Ya 81, de öleyim. Ölüm isfemiyorum, bir tu • tam çek diyorum. Yapma ninem! Yapma bunu! Sana da karışımyacağnn. Ya bir defe çekersin, yahut hükmümü verir>m. Ne hükmü verirsin? Beni sevmediğine, benden ayrılmak isîed'ğine ve onun için bunu bahane etmek istediğine hükmedeceğim. Hepsi yalan! öyle ise çek! Avuçlarile saçlarını tuttu, ba şmı iki tarafa salladı. Saçlarını tartakladı. Sonra gÖzlerini açtı, dişlerinin arasından hırçın hırçın sordu: Çekersem inanacak mısın? İnanacağım. Uzun bir düşündü. Elini uzath: Ver öyle ise! Şişeyi aldı. Avcunda sıktı. Yumruğunu ısırdı. Şişenin baş lığını ısırdı. Dudaklarını ısırdı. Gözlerini şişeye dikti ve kendi kendine mırıldandı: Peki, sana her şeyi isbat e deceğim. İnandıracağım. Peki Ne kadar senin olduğumu anîı • yacaksm. Bunu mu istedin âlâ. Hiç itiraz etmiyorum. tşte bak, bol bol koydum. Çekiyorum! Çektim! Bir daha ister misin? Bir daha çekeyim! Çek! Bende o kadar şiddetli tesir yapDiye işi alaya bogmak iste Korkuyordu. Korkudan elleri mıs ki senelerden sonra hâlâ udim. Ses çıkarmadı. Melânkoli titriyordu. Sapsar idi. Fakat alnutamamışım... gelmişti Yerdeki şişeye gözle dırmıyordum. Tıka basa çekti. Onu maziye çekiyordum. rini dikti ve: Şişeyi kapadı, diçlerile gene ke Bilmem kaç sene oldu. Son Bir daha çekersem, seni ne mirdi, kemirdi, şişe parmaklarıra öğrendim, bu, sesinin güzellikadar çok sevdiğime, daha çok nın arasından yere diiştii. Ben ğile meşhur bir Ingiliz kızı imiş. inanacak mısın? hep görmemezlikien geliyordum. O zaman sen küçük tavşandın.. Kemanı kaptı: Evet. Gözleri parhyordu. Donuk bir Sana İngiiiz'ce bir şey çalaHırsla çekti ve bu sefer Norparıltı, bir buz parıltısı.. cağım. Bu bir Norveç halk şarkıveç türküsünün nakaratmı ke Rengi uçmuş dudaklarının asıdır, İngilizce'ye tercüme etmişmansız söyledi: Ben ondan ay • rasından beyaz dişleri görünüyorler. rıldığım vakit sabah oluyor ve du. Bir şeyler söylemek istiyor güneş batıyordu .. Çetin, hırçın, durgun ve revan du. Bir tek kelime söylese.. Ellerini ensesinde kenetledi. bir ahenk. Anlıyabilen için çok Ben devam ediyorum: I mükemmel bir şey olsa gerek. Ben Başını ot yastığa dayadı ve ayı Adını da biliyordum ama... postunun üstüne uzandı. hoşuna gitmek icin sadece: Birdenbire güldü: Yanına oturdum. Soğuyan elini Güzel, dedım. Meri Diksen! tuttum, gözlerimi gözlerine dik Tercümesi uygun olmaz. Evet, tamam. Sen ne bili tim. Tok, fakat dikensiz bir sesle Dereden tepeden bir aşk türküsü. yorsun? işime başladım. Fakat güftesi aynen şöyle ter Biz mektebin en küçük sı Ben bu sarkıya benzer bir cüme edilebilir: Ben ondan ayrılnıfında iken o son s'n'ft» îHî **sarkı daha işitmiştim. Fakat o dığım vakit sabah oluyor ve güDiksen! Meri! Babası babamın daha hırçmdı. Nerdeydi? Dur neş batıyordu. Coğrafî bir hâdiseyi kemana bakayım? Ha, evet, Kalender'den çok dostu idi. Siz de o zaman Boğaz'da oYeniköy'e sandalla geliyordum. çekmişler.

Bu sayıdan diğer sayfalar: