8 Ağustos 1931 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3

8 Ağustos 1931 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

CumKuriyet SOKI TELGRAFLA Bir kruvazör Barselon limanmda dokları batırdı Madrit 6 (A.A.) Gazetelere gelen haberlere nazaran Barcelone limanında bir orkos olmuşhır. Lîmanda bulunan bir Arjantin kruvazörü halatlarının kırılıp kopması yüzünden iki dokun batmasına ve bir çok sandalların hasara uğramasına sebep olmuştur. Tarragone limanında da böyle bir hâdise olmuştur. Bu esnada gayet iri bir deniz hayvammn bir sandalı kovaladığı, limana girdiği ve biraz sonra ortadan kaybol • duğu görülmüstür. ARA SIRA: Karakter nedir? Bizde, gelişigüzel kullanılan kelimelerden biri de karakterdir. Frenkçede müstamel ilmî ıstılahların türkçe karşılıklarını bulmakta hayli kudret gösteren şöhretli bir muharrir bile bu kelimenin muhtelif yerlerdeki kullanış şekillerini sayar ken yanlış tasarruflar yapmaktan çekinmemiştir ve meselâ: «Karakter fiziyonomik'* tâbirini «şemaili veçhiye» terkibile tercüme etmiştir. Halbuki «şemail*, huy manasına gelen «şimal» in cemidir, fiziyonomi ile alâkası yoktur. Bu mevkide arapça kullanmak lâzım ise «melâmih» demek icap ederdi. Bu yanlışlık, lisanımızdaki «eşkâl ve semail» tabirin den ve oradaki şemailin eşkâl ile müteradif sanılmasından ileri ge liyor. Şimdi karakteri ele alalım: Bu kelime, malumdur ki harf, çizgi ve işaret manasına geîen «haraktirsden iktibas olunmuştur; zamanımızda da asıl manasile istimal olunduğu yerler vardır. Fransızcada lâtin harfi, mihî hat denilmek istenildiği zaman «karakter^ kelimesi kullanılır ki kelime, o mevkilerde doğrudan doğ ruya asıl manasını takınmış olur. Fakat ıstılahta «manevî hüviyet ve manevî şahsiyet» demektir ki türkçede bu mana ile mukabili «seciye» dir. Ayni zamanda bu kelime, «zihnî kuvvetlerden birinin diğerlerinden yüksek bulunması» manasını da ifade eder. Bu mevkide biz ekseriya «hasise» kelimesini kullanıyoruz. Gene karakter, «yaradıhç» manasını da tazammun etmektedir; filân ve filân kardeştirler ama karakterleri baş kadır, ibaresinde oiduğu gibi!.. Bu gibi cümlelerde karakter yerine yaradılış», yahut «meşrep» kulla nılmak daha doğrudur. Maamafih lisanımızda karakte rin en şayi ve en hâkim medlulü «seciye* ile ifade olunmak istenilen manadır. Seciye, yazıda ve konuş mada sık sık görülüyor ve işitiliyor: Seciyeli, seciyesiz; yahut karak terli, karaktersiz kelimelerini kul lanmıyan yok gibidir. Peki, ama, karakter nedir?.. Hep iyi ve lekesiz adamlara «seciyeli»; hercaimeşrep, bikarar olanlara ve muamelâtta itimat telkin edemiyenlere »eciyesiz» denilmesindeki sebep nedir?.. İşte çocuk terbiyesi noktasından da bu cihetin tesbit edilmesi lâzımdır. Seciye, nefse hâkim olmaktır. Nefse hâkimiyet, her türlü levsiyattan ve süf lî müştehiyattan uzak kalmak demektir. Bu, ancak «irade kuvveti» ile mümkün olur. Demek ki âli seciyenin tahakkuku, irade kuvvetinin vücudüne bağlıdır. Fakat irade kuvveti, habis maksatlar için de kullanılabilir. Sayılı zalimler ve azılı katiller, kuvvetli bir iradenin ve müthiş bir azmin timsali değil midirler? Bu takdirde seciyenin memduh ve makduh olmak üzere ikiye ayrılması lâzımdır. Halbuki lisanımızda böyle bîr taksim yoktur. Sadece seciyesizlik ve seciyelilik kabul olunup gitmektedir. Biz, bu telâkkinin lugat ve ıstılah itibarile doğru olmadığma ve seciye kelimesinin behemehal iyi veya fena sıfatlarından birile kullanılması lüzumuna kaniiz. Şimdi muallimlere, mürebbilere terettüp eden bir borç vardır. On lar, çocuklara seciyeyi anlatırken iyi seciyenin insaniyet, hak, şeref ve namus, haysiyet, vazife ve fazilet mefhumlarına merbutiyet demek olduğunu öğretmelidirler. O surette kî müstakbel neslin kız ve erkek her ferdi, fazilete muhabbeti ve reziletOpera meydanına geldiğim zaman dizlerim tutmıyordu. Birdenbire Piyer Loti aklıma geldi. Sordum. Fransa'nın cenubundaki şatosunda çok hasta i miş. Mektup yazsam gidinciye kadar, cevap gelinciye kadar zaman geçecek. Halbuki Tunus'lu asılzade beni zorlıyordu. İki defa da bir kaçar tokatını yedim. Klodfarer için Türk dostu denildiğini işitmiştim. Ona koş • tum, derdimi anlattım. Himaye istedim. Ellerini uğuşturdu, beyaz sakallarını parmaklarile taradı ve sırıtarak: A! Dedi. Bu, çok entere san bir roman olur. Siz bir müddet Paris'te kalımz. Bütün hayatınızı bana anlatınız, sonra bir şey düşünürüz! Aksam apartımana gelince Tunus'ludan iyi bir yemekle iyi Zengin bir spor günü Melih, Bunya'ya galip geldi, yeni idman heyetleri intihap edildi IBirinci Sahifeden mabait) İHEM NALIN/ 1 MIHINA J Şarlo Şükrü'ye teşekkür! Malî salâh! Alman bankaları muamelâta başladı Berlin 6 (A.A.) Alman bankaları muamelelerine tekrar ta mamen başlamışlardır. Döyçe Bank ile müzakereler Paris 6 (A.A.) Salâhiyettar malî mehafil Döyçe Bank mümessilile hususî Fransız bankaları arasında elyevm Paris'te cereyan etmekte olan müzakerelerin ecnebi memleketlerde şayi oldugu gibi, kredi muamelelerine fasıla vermeğe değil, mezkur Fransız malî müesseseleri tarafından evvelce Almanya'ya açılmış olan kredilerin günün birinde geri çekilmesine ve vadesi gelmiş olan kredilerin müddetlerinin temdidine matuf olduğunu tasrih et • mektedir. Müzakerelere bugün ve yann da devam olunacaktır. Ayni mehafil müzakerelerin iyi bir yolda cereyan ettiği mütaleasında bu lunmaktadır. Nevyork bankaları ile anlaşıldt Nevyok 6 (A.A.) Bankerler komisyonu Amerikan bankalarının Almanya'ya karşı mesai iş tiraki zihniyeti dairesinde, ala cakları vaziyet hakkmda komisyon azasının bir anlaşma hasıl etmiş olduklarını tebliğ etmiştir. kongresi aktedilerek yeni heyeti merkeziye ve idman heyelteri intihap edildi. Böyükdere'deki deniz müsabakaları Hayvan hastalığınm men'i için tedabir alındı Ankara 7 (Telefonla) Kars, Erzurum ve Beyazıt vilâyetlerine fazla miktarda baytar ve küçük sıhhiye memuru tefrik edilmiştir. Ha» talık zuhuru halinde derhal itfası ve sirayetlerinin men'i için de tedabir alınmıştır. Ankara 7 (Telefonla) Hitit asarını arıyan heyet tetkikatını bitirmiş, Ankara'ya dönmüştür. Hitit asarı heyeti Kağnı arabaları kalkıyor Ankara 7 (Telefonla) Ankara Muhasebei hususîyesi, köylülerimizin işlerini daha kolayhkla gorebilme leri için bu seneki bütçesine kağnı yerine dört tekerlekli araba ve pulluk almak için tahsisat koymuştur. Bunlar için münakasa açılacak ve arabalar ve pulluklar köylülere tevzi edilecektir. Büyükdere'deki yüzme havuzun da dün yapılan müsabakalar, gelecek hafta yapılacak olan resmî birincilik müsabakalarının seçmeleri idi. Dünkü müsabakaları kazananlar, birincilik maçlarına girmek hakkını ka zanmışlardır. Müsabakaların neti celeri şunlardır: Erkekler arasında 400 metre serbest yüzme Beylerbeyi'nden Sa lim birmci, Galatasaray'dan Şeref ikinci. 6,19 dakika. Erkekler arasında 200 metre kurbağalama yüzme Galatasaray'dan Naili birinci, Kuleli'den Sedat ikinci. 3,245 dakika. Erkekler arasında 100 metre sırtüstü Beylerbeyi'nden Zeki birinci, Beylerbeyi'nden Necmi ikinci. 1,52 dakika. Erkekler arasında 800 metre serbest yüzme Galatasaray'dan Şeref birinci, Beylerbeyi'nden Salim ikmci. 14,23,8 dakika. Atlamalarde. Galatasaray'dan Suat, Selim ve Fenerbahçe'den Fahri, Deniz lisesinden Muzaffer Avni Beyler finale kalmışlardır. Hanımlardan yalnız Beylerbey'li Nihal Hanım müsabakalara girmiştir. Sutopu müsabakasında Deniz Iisesi takımı, Fenerbahçe takımını 31 mağlup etmiştir. Taksim stadyonAında yapılan boks maçiarı çok heyecanh oldu. Yorgos ile Fami arasındaki maç, Fami'nin üçüncü ravuntta nakavt olmasîle neticelendi. Saranga ile Kâni arasındaki 10 ravuntluk müsabakayı Sa ranga sayı hesabile kazandı. Günün en mühim müsabakası Galatasaray'h Melih ile Romanya'lı Bunya arasında 8 ravunt olarak yapıl dı ve bu müsabakanın neticesi çok garip bir şekilde tecelli etti. Melih, ilk 4 ravuntta güzel ve nisbeten hâkim dövüştü.5 inci ravuntta Melih bir sol yumruk yedi ve sarsıldı, bundan sonra kendini bir türlü toplıyama dı. Maamafih ringin etrafına topla nan halk Melih'i teşci etmek gayretile bu genç boksörü saşırtıyorlar, muntazam dövüşmesine mâni oluyorlardı. Melih altıncı ravundu güçhal bitirdikten sonra yedinci ravuntta Romanya'hnın kuvvetli bir sağ yumruğundan kendini kurtaramadı ve yere düştü. Melih, dokuza kadar yerde kaldı ve güçhal ile kalkabildi ve ravunt bitti. Sekizinci ve son devre göğüs göğüse bir vaziyette geçti. Melih, hasmını dövmekten ziyade kendinî müdafaa etmek istiyordu. Gong hakemi bu son devreyi 25 saniye evvel bitirdi, oyun da bu suretle bitti. Herkes Romanya'lınm galip ilân edileceğini beklerken, hakem heyeti, kim bilir ne düsünce ile Melih'in kolla rını kaldırmak suretile galip ilân etti. Kendisine de galibiyet mükâfatı olmak üzere bir de buket verildi. Bu netice herkesi mütehayyir etti. Avustralya ingiltere hava seferi Boks maçiarı Cemal Hüsnü Bey Ankara 7 Bern sefiri Cemal Hüsnü Beyin Vekâlet emrine alındığı rivayetleri tekrar deveran ediyor. Binbaşı Müfit B.in muhakemesi Ankara 7 Kangal kazası hâkimi Galip Beyi öldürmekle msznun, şube reisi binbaşı Müfit Beyin muha • kemesine Ağırcezada başlanıldı. Maznun vak'ayı anlatırken: « Galip B. odama gelerek bana fiç «1 silâh attı. Sonra ben de tabancamı çektim» demiştir. Halbuki polis raporunda Galip Beyin tabancasının atılmadığı yazıhdır. Mahke me yirmi altı ağustosa talik edil • miştir. Londra (A.A.) 29 temmuzda Avusturalya'da Wyndham'den ha reket eden İngiliz tayyareci Molliston, Sussez kontluğu dahilinde Pevensy limanına gelerek yere inmiştir. Tayyareci biraz sonra Croydon tayyare karargâhına gitmek üzere tekrar havalanmıstır. Beyefendi, beyefendi, bu adam kaleminizi aşırdı! Bu sözü, Isfanbul'da, meşhur Amemiş, hemen hiç münakasa olmamışrikan komiği Sarlo'ya vekâlet eden tır. İstanbul mıntakası reisi Fethi Sükrü Bey ismindeki genç söylüyorB. mıntakanın faaliyetine dair olan du. Bizim Sarlo, bir taraftan kalemi senelik raporu okumuş, bundan sonra çalınan zatı ikaz ederken diğer ta da muhtelif idman heyetleri reisleri raftan da işçi kıyafetinde bir ada raporlarını okumuşJerdır. Denizci mın koluna sımsıkı yapışmış, rica ve lik heyetinin raporu alkışlanmış ve tehditlerine rağmen, bırakmıyordu. Vak'a, Haydarpaşa istasyonuna yen! kongrenin denizcilik heyetine te • gelmis bir trenin ikinci mevki va şekkür etmesine karar verilmiştir. gonlarından birinin basamakların Bundan sonra yeni mıntaka he da cereyan ediyordu. Bizim Şarlo' • yeti merkeziyesi ve idman heyetleri nun yakaladığı yankesicinin elinde intihap olunmuştur. tntihabatın nebir kamineto vardı, arkasına da saticesi şudur: Heyeti merkeziye: Reis Orhan B. rı ketenden bir işçi caketi ve panta «Süleymaniye», Vamık, Necmi, Muh lonu giymişti. Caketinin köğsünden kalemi aşıtar, Kemal Beyler. Futbol heyeti: Reis Orhan B. «Sü rılan beyin ilk işi altm mürekkepli leymaniye», Basri, Orhan Şeref, Sa kalemini yankesicinin elinden alıp ne ihtiyatsızlık! ayni göğüs ce • lâhattin, Emin Beyler. bine yerlestirmek oldu. Mal canın Atletizm heyeti: Reis Adil Gray, yongası olduğu için bu hareketi tabii Ali Rıza, Kemal, Ekrem, tlhan Beyidi, fakat kalemini alınca yankesi • ler. ciyi bırakması gayritabiî... Bereket Denizcilik heyeti: Aynen ipka eversin Şarlo'nun Türkiye acenta • dilmiştir. sına... Herifin tekrar yakasına yapı Boks ve ıskrım heyeti: Reis Nuri şarak istasyon şefinin odasına gö • «Beşiktaş», Rıza, Ekrem, Hilmi, Sütürdü. Kalem sahibi de onları taki • heyli Beyler. be mecbur oldu. Voleybol, basketbol heyeti: Reis Ben, bu hâdiseden iki şey öğren • Basri «Beşiktaş», Münci, Ali Rıdvan, dim: Nuri Beyler. Birincisi, yankesicilerin yalnız şık Yeni heyetlere muvaffakiyetler birer bey kıyafetinde değil. bazen temenni ederiz. de böyle, hiç şüpheyi celbetmiyen bir elektrikçi ustası kıyafetine girmekte olmaları, Dün Kadıköy'de Fenerbahçe spor İkincisi de, bir takım biçimsiz ve sahasında Fenerbahçe ile Beykoz şüpheli heriflerin yok pahasına satkulüplerinin ikinci takımları arasıntıkları çeşit çeşit mürekkepli kalemda bir maç yapılmış ve Beykoz 32 lerin hangi fabrika ve mağazadan galip gelmiştir. çıktığıdır. Bir kaç maç yapmak üzere RusBu faydalı bilgileri sayesinde öğya'ya gitmeğe hazırlanan Darülfü rendiğim için, altm kalemin sahibi nun takımı bugün Kadıköy'ünde Femeçhul bey kadar, Şarlo Şükrü Bey« nerbahçe sahasında Beykoz'un birinben de teşekkür ederim. ci takımı ile bir maç yapmış ve 51 galip gelmistir. Darülfünun takı mında antrenör merkez muhacim mevkiinde oynamıs, Zeki, Alâettin ve Sadi oyunda bulunmamışlardır. Darülfünun takımı pazartesi gü nü Rusya'ya hareket edecektir. Dün yapılan futbol maçiarı Balkan Sergisi Posta paketinde bomba Buenos Ayres 6 (A.A.) Blanchvilli âyamndan M. Debragado'nun evine gelen bir posta paketinin içinde saklı bir bomba patlamıştır. M. Debragado'nun karısı ile çocuğu yaralanmıştır. At yarışları ( Binnci sahifeden mabait ) Teşkil edilen komite hazırlıklara başladı Fas Sultanı Paris'te Paris 6 (A.A.) Fas sultanı dün meçhul askerin mezarına gitmiştir. Bugün öğle yemeğini Rambouillet'de Reisicumhur M. Doumer ile birlikte yiyecek, yarın müstemlekât sergisini ziyaret edecektir. Konya izcileri geliyor tnebolu 7 (Hususî) Konya li sesi Arslan oymağı izcileri İstan bul'a hareket ettiler. Mehmet 6ene kaçıyorlardı Manisa S Manisa hapisanesinde mevkuf idatn mahkumu Kâzım 15 ve 24 seneye mahkum 5 arkadaşile hapisanenin bakkal dükkânına bir kanal açarak kaçmağa teşebbüs etmiş, fakat hepsi de cürmü meşhut halinde yakalanmıştır. Rus Arjantin münasebatı Varşova 6 (A.A.) Buenos Ayres'te bulunan Amtorg Rus ticaret heyeti azasının tevkif edilmesi üzerine Sovyet'ler birliği hükumetinin Arjantin ile ticarî münasebetlerini kesmeğe karar verdiği söylenmek tedir. izmir'de yeni bir gazete tzmir 7 Burada akşamları intişar etmek üzere Hadisat isminde bir gazete imtiyazı alındı. Lflmmaımdla Vapur tarifeierinde tenzilât yok Deniz tarife komisyonu mesaisini bitirmiş, yeni vapur ücretlerinde tenzilât yapılmamıştır. Yalnız Şirketî hayriyenin Köprü Üsküdar hattında 10 paralık bir tenzilât yapılmıştır. Kocamın en büyük sermayesi ben olacaktım, az kaldıydı. İstanbul'un muhtelif semtle • rinden benim gibi topladığı bir kaç kızı Avrupa'daki muhtelif acentalarma dağıtmış, beni de bizzat pazara çıkarmağa teşeb büs etti. Ne yapacağımı şaşırmıştım. Beni kurtarabilecek insanları aramağa başladım. Kocalığım beni parasız bırakıyordu. Bu sayede esiri olacağımı sanmıştı. He diye ettiği bir kaç parça kıymetli elması satıp kaçayım dedim. Bütün Rü dö Lâpe'deki kuyumcuları dolaştım. Hepsi de gülümsedik • lerini gizlemeğe çahşarak: Madam, dediler. Bunlari kimden satın aldınızsa sizi maalesef aldatmışlar. Çünkü bunların hepsi güzel taklitlerdir. Bin franktan fazla etmez! Mıntaka kongresi ve idman heyetleri T. İ. C. İ. Istanbul mıntakası kongresi dün sabah toplanmıştır. Mın • taka kongresi bu defa çok sakin geçten nefreti kuvvetli bir iman olarak vicdanlarında yaşatabilsin. İşte karkatere verilecek mana!... M. T. bir dayak yedim. Birden isyan ettim. Gülerek şunları söyledi: Ne olacak? Polise git. O zaman dört milyonluk sehir orta • sında kaiacaksın. Bir Türk'sün kimse yardım etmez ve bir şey den korktuğunun bin tanesi başına gelir. Sabun köpüğü gibi birdenbire eriyiverdim. Yatakta bütün gece ağladım, ve bütün gece beni muştaladı: Sus! Rahatsız oluyorum. Sabahleyin beni apartımana kilitlemek istedi. Haykırmm, iskandal çıkar. Dedim. Korktu. Beraber çıkalım. Çıktık. Kafama koymuştum. Müthiş ıztıraplarım zekâmı art • tırmıştı. Kafe dö Lâpe'de otur duk. Beş dakika sonra bir takım hafif jestler yaparak sordum: Kahire'de bir istifa Kahire 6 (A.A.) Kral Fuad'in kalerai mahsus müdürü Tevfik P*. Utifa etmiştir. EDEBİ TEFRİKA: 47 olduğu «Ibni Nur» u birinci, Hasan Efendinin Ceylân'ı ikinci, Ihsan Beyin Şahin'i üçüncü gelmistir. İkinci koşu, üç ve daha yukarı yaştaki hali kan İngiliz at ve kısraklara mahsus ve mesafesi 1200 metre olan bu koşuda M. Alioti'nin Flang Top'u birinci, M. Yantes'in Strombolis'i ikinci, Akif Beyin Ketje de Burxelles'i üçüncü gelmistir. Üçüncü koşu, dört ve daha yukarı yaştaki halis kan tngiliz at ve kısrakarasında yapılmıştır. Mesafesi 1200 metre olan bu koşuda Prens Halim Beyin Rüçhan'ı birinci, Nail Efendi nin Derviş'i ikinci, İbrahim Efendinin Tayyar'ı üçüncü gelmistir. Dördüncü koşu, Handikap koşusu idi. Dört ve daha yukarı yaştaki halis kan İngiliz at ve kısraklara mahsus olup mesafesi 2000 metre olan bu koşuda Suphi Paşanın Rosbele'i birinci, Celâl Beyin Fol Espoir'i ikinci, Ahmet Beyin Drocourd'u üçüncü gelmistir. Beşinci koşu, mahdut handikap koşusu idi. Uç vaşındaki yerli ve arap erkek ve dişi taylar arasında yapılan bu koşuda azamî siklet 58 kilodan yukarı ve asgarî siklet 45 kilodan aşağı olmayıp mesafesi 1200 metre idi. Süleyman Efendinin Tayyar II si birinci, thsan Beyin Yegâne'si ikinci, Biraz sancına var. Buranın kabinesi nerede? Gösterdi. Kabineye gittim. Hiç olmazsa beş dakika kalacağımı biliyordu. Fakat ben Opera ta rafındaki kapıdan sıyrılıp çık tım ve bacaklarımın bütün kuv vetile Bulvar Hosman'a doğru yürüdüm. Arasıra arkama bakıyordum. Prentanın köşesini sa pınca bir nefes aldım. İlk gördüğüm Polise sordum: Yunan sefaretanesi nerede? Bana tarif etti. Yunan sefa retanesi de nereden aklıma gelmişti? Ne bileyim ben? Bana kokain ver! Rakı ver! İstriknin ver! Ne verirsen ver. Karoçeri trava! Travasto Tatavla! Taralala... Otomobil içinde kendimi topladım. Sefaretanede ne yapacaktım? Yunanistan'dan geçerken bir kaç Türk ailesile tanışmış • tım. Yalanımı hemen tertip ettim. Balkan konferansının teşriniev • velde şehrimizde topl=>nması mü nasebetile burada bir de Balkan sergisi açılacak ve Balkan memleketlerinde yetişen mahsulât teşhir olunacaktır. Ticaret Odasında teşki' edilen Balkan konferansı komitesi faaliyete geçmiştir. Komite bugün Ticaret Odasında reis Nemlizade Mithat Beyin riya setinde toplanacaktır. Bu içtimada Balkan sergisinin açılması icin ne gibi şeylere ihtiyaç olduğu göri«ülecek ve sergiye diğer memleketlerin de iştiraki temin edilecektir. Bu münasebetle Atina, Sofya, Belgrat, Bükreş, Tiran, ticaret odalarına birer mektup yazılmıştır. Balkan sergisinin açılacağı mahal henüz tesbit edilmemiştir. Komite, sergi işleri ile meşgul olmak üzere bir heyet teşkil edecektir. Hamdi Beyin İnci arabı üçüncü gelmistir. Bu haftaki yarışlar geçen haftakinden daha heyecanh olmuş ve daha çok rağbet bulmuştur. Seyirciler arasında B. M. Meclisi Reisi Kâzım Ps. Hz., Meraş meb'usu Celâl Bey ve Mısır Jokey kulübü reisi tshak Paşa ve daha bir çok zevat hazır bulunmuşlar ve büyük bir alâka ile yarışı takip etmislerdir. Telâşlı bir ıztırap içinde maslâhatgüzarın karşısına oturdum. önce kendimi takdim ettim: Ben Selânik'te Kostantin cadesinde tüccardan Nuri Beyin yeğeniyim. Beni bir Tunus'lu evlenmek bahanesile kaçırdı. Bundan sonra ne oldu ise açık açık anlattım. İşin içine biraz da masumluk kattım: Aileme karşı biraz kaba hatli olduğumu biliyorum, bu izdivaca onlar razı olmamışlardı. Hiç olmazsa nikâhtan sonra git demişlerdi, dinlemedim. Fakat onlar beni affedeceklerdir. Ve inandırmak için: İsterseniz bir telgraf çekiniz, İdil yanınıza gelmek istiyor, kabul eder misiniz? Diyiniz, e derlerse beni gönderiniz, etmez* lerse de him*ye ediniz. Mabadt var KOKAiN Yazan: AKA GÜNDÜZ Paris'e gidince ne yaptınız? Desem birdenbire parlıyacak, sırası gelince hafızasını şöyle u yandırıyorum: Biraz param olursa bu kış bir ay kadar Paris'e gitmek isti yorum. Senin işlerin imkân verirse gelir misin? İdil bu sözlerimi işitiyor, fakat anlamıyordu, yalnız (Paris) sözü onu uyandırıyor ve hemen baslıyordu: Paris çok güzel ama insanın yanında öyle bir Tunus'lu bulunÎ amalı. Esrar, viski, apsent, morfın.. Ve sonra ticaret. Meğer de dikleri gibi büyük bir tüccarmış.

Bu sayıdan diğer sayfalar: