26 Ağustos 1931 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 1

26 Ağustos 1931 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 1
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

SEKiZiNCi SENE No. 2623 arrlrl' F : İDAREHANESİ:^ j DiKflnanuıuMi))1 laoisında dairei mahsas» • J^Telgraf: İstanbul Cumhuriyet =*?! |i "Posta kutusu: N» 246 İ, Telef on: : 223661 "'20473 Idare «nüdürU 22365. Matbaa m h uri Y konacak ve orduya hediye edilecek ÇARŞAMBA 26 AGUSTOS Î93I ABONE ŞERAİTt TCRKİYEICİN KARİÇ ır»t» İ 2700 Kr.îi 1450 800 Kr. Nflsha»! her yerde. fe 5 Kuroştnr ^ Niçin Yerli malı Kullanmalıyız Saltanat Türkiye'si bir yarı müslemleke idî. Yarı müstemleke, yani sadece ham madde istihsal eden, ecnebi ma mulatına açık pazar ve ecnebî ser mayesine istismar sahnesi olan bir memleket.. Yeni Cumhuriyet Türkiye'sinin en canlı, en ayırıcı vasfı bir (millî sanayi) yaratmak azmidir. Kapitülâsyonlardan, gümrük esaretinden kurtulan Türkiye'de bir millî sanayiin kurulmağa başladığına ve gittikçe inkişaf ettiğine şahit oluyoruz. Saltanat Türkiye'sinde, şimdi her »ene Ankara'da ve Istanbul'da açılmakta olan «Yerli malı sergisi» gibi bir sergi yapmanın imkânı yoktu. Çünkü böyle bir sergide mallarını teşhir edecek bir millî sanayiden mahrumduk. Bu misal, aradaki far>kın en kuvvetli bir delilidir. Türkiye'de modern ve iktisadî çalışan bir millî sanayiin teessüsü ni»betinde miistemleke iktisadiyatın dan kurtulmuş olacağız. O halde millî kurtuluş hareketimizin en miihim vazifelerinden biri de memle ketimizde teessüsünü istediğimiz millî sanayiimizin sür'atle inkişafına yardım etmektir. Ve gene o halde (yerli mah kullanmak) her vatandaş için bir inkılâp borcudur. Çünkü millî sanayiimiz, her şeyden evvel içpa zarlardan kuvvet alacaktır. Dahilde yerli mallarımızın sürümü arttıkça millî sanayiimiz de gürbüzleşecektir. Dahilde yerli mallarımızın sürümü artabilir mi? Bazı kara görüşlüler dünya buhranını öne sürerek Türkiye'de bir millî sanayiin mkişaf edemiyece ğini iddia ediyorlar. Bu iddia doğru ise millî kurtuluş hareketimiz en «nühim b"' temellnden mahrum ka lacak demektir. Biz, bu iddianın yanlış ve hatta zararlı olduğuna kaniiz: 1 Bu iddia yanhştır; çünkü dünya buhranı, her şeyden evvel bir pazar, bir sürüm buhranıdır. Pazar ve sürüm buhranında ise en mühim rolü bir taraf tan harp sonuna kadar müstemleke ve yarı müstemleke olan memleketlerde millî sanayiin millî iktisadiyatm inkişaf ı; diğer taraf tan sulh muahedelerile ihdas olunan yeni yeni iktisadî cüz'ü tamlann gümrük siperlerile istiklâllerini muhafaza için giriştkleri cidal oynamaktadır. Hindistan ve Çin gibi muazzam is • tihlâk pazarlarmda sürüm daraldı. Avrupa'da millî iktisatlarını inkişaf ettirmek istiyen bir çok yeni devletler türedi. Rusya, açık pazar olmaktan çıktı. tşte sanayi memleketlerinin ıztı • rabı buralardan gelmektedir. Biz öyle miyiz ya? Bizim millî sanayiimiz için pazar, her şeyden evvel Türkiye'nin kendisidir. Bu pazar, millî sanayiimizin mamulâtile işba haline gelmiş midir? Hayır. Gümrük îstatistiklerimiz bize, her sene gi yecek ve yiyecek eşyası için dışarıya yüz milyon lira vermekte olduğumuzu gösteriyor. O halde, dahilde yüz milyon liralık bir satın alma kabiliyeti var ki, daha henüz millî sanayiimiz tarafından tatmin edilememektedir. Bizde, sürüm buhranı değil, istihsal azlığı vardır. Bunun en bü yük delili de millî sanayiimizin se neden seneye inkişaf halinde bulunmasıdır. Bu inkişafm son haddi icpazarlarımızdaki satın alma kabili yetimizin haddidir. Eğer Türkiye'de dahilî ihtiyaçlarımızı tamamen doyurabilecek bir seviyede inkişaf etmiş ve artık ihracat yapmak zaru retinde olan bir sanayi olsa idi o vakit bizim için de dünya buhranı bahse mevzu olabilirdi. O halde Tür kiye'de, dahilî pazarı olan her sa nayî subesi, dünya buhranından müteessîr olmıyarak inkişaf edebilir. 2 Bu iddia zararlıdır; çünkü (yerli mah kullanmak) şiarını teh likeye düşürebilir. Halbuki para mızın talihi, bu şiarın her vatandaş tarafından şuurla benimsenmesme bağlıdır. Her sene müzmin bir açık gösteren tediye bilânçomuzu mu vazeneleştirebilmek icin, her şevlen 30 ağustosta şahit olacağımız büyük bir hâdise... Milletin satın aldığı 37 tayyareye isim tslm konacak 37 tayyareden birisl Milletin vatanî semahatile millî ordunun techizatım temin va zifesine delâlet eden Tayyare Cemiyeti bu 30 ağustos bayramında millet için cidden muazzam bir fahrü sürur vesilesi hazırla mıştır. Bu tecelli, büyük milletin himmetile elde edilen büyük eserin kıymet derecesini göstermek itibarile sayılı bir hâdise adde dilebilir. Türk Tayyare Cemiyeti milletin teberruatile alınan 37 tayyareyi 30 ağustosta orduya hediye ediyor. Her tayyare, onu satın alan şehir veya kasabanm ismini alacak ve zafer bayra mında hepsi için mahallinde merasim yapılacaktır. Bu meyanda îstanbul namına da üç tayyare alındığından bunlar da Beyoğlu, Usküdar ve Adalar isimlerini alacaklardır. Diğerleri de şunlardır: Araç, Akşehir, Hayrabolu, Gümüşhacı köy, Iskilip, Kastamonu, Keşan, Safranbolu, Saray, Şarkî Ka raağaç, Yalvaç, Bayburt, Erzu rum, Niksar, Siverek, Tokat, Germencik, Dinar, Soma, Bodrum, Sındırgı, Milâs, Seferihisar, Fethiye, Bâlâ, Bilecik, Bolu, Düzce, Gebze, Gemlik, Karamürsel, Kütahya, Demirci, Cizre. 30 ağustos günü Tayyare Ce miyeti tarafından rozet tevzi o lunacaktır. Ankara'da bugOnkO ziyafet Ankara 2 (Telefonla) Yarm Gazi çiftliğinde, Türk Gazeteciler Birliği tarafından ordu erkânı şerefine bir çay ziyafeti verilecek tir. Ziyafete Ankara'da bulunan meb'uslarla tstiklâl harbinde bulunmuş malul gaziler de davetlidir. 5 Davetlileri çiftliğe hususî bir tren götürecektir. ağustos Türk'ün tarihini dolduran büyük günlerden biri de bugündür: 26 ağustos... Anadolu'yu istilâdan, tstan bul'u, Edirne'yi işgalden, mem leketi ölümden, Türk'ü esaretten kurtaran hamle, 26 ağustos sabah' fecirle beraber başlamıştı; 1922 senesi 26 ağustosunun fecri uzun karanlık gecelerden sonra doğan muhteşem bir güneşin, 30 ağustos güneşinin, kurtuluş güneşinin nurlu ve müjdeci şafaki oldu. Senelerce ve senelerce, meşakkat, iztırap ve felâketin türlü • süne göğüs germiş olan fevkal beser bir ordu. gene fevkalbeşer bir savletle istikbalini ve mazi «ini kurtarmak için o sabah Afyonkarahisar'ın dağlarından ileri atıldı. 26 ağustos sabahı, Başkumandanından en genç neferine va rıncıya kadar her ferdi alevden bh süngü, yıldınmdan bir mızrak Miııııımıni" I 26 ağustos I ^lııiııııııııııımıınııııııiııııiHiıımııııınııınııııııııııuııııııınııııııııl1* Rus sporcuları dün kotra ile şehrimize geldiler Kendilerile bir müsabaka yapılması hakkında bir karar yoktur kesilmiş olan Türk ordusu, her maniayı aşan muazzam bir met dalgası gibi yürüdü. Dereler, nehirler, tepeler, dağlar bu ordunun önünde iğildi. Dimdik yamaçlar, sarp boğazlar bu ordunun önünde dümdüz yol oldu. Dikenli teller, bu ordunun önünde kırıldı, siperler, istihkâmlar bu ordunun ö nünde yerlere serildi. Süngüler, toplar bu ordunun gcğsünde eridi. Alaylar, fırkalar, kolordular ve ordular, bu ordunun önünde yok oldu. Mesafe ve zaman bu Türk ordusunun, Mustafa Kemal or dusunun önünde kayboldu. Başkumandanın, içinde deha şim şekleri çakan mavi gözleri ovaların, dağların üstünden aşarak Akdeniz'in mavi sularına dikil mişti. Ordu da, ovaların, dağların üstünden aşarak al bayrağını Akdeniz'in mavi sulan üstüne dikti. Türk'ün ve Mustafa Kemal'in bir mucizesi olan bu ordu, yıldırımları kıskandıran bir hışımla Afyon'dan İzmir'e inerken düs manı, mesafeyi, zamanı hep birden mağlup ederek tarihî altüst eden bir mucize yaratmıştı. 26 ağustos, bugünkü ve yarınki netavici itibarile, yalnız Türk'lük değil, insanlık ve medeniyet icin de nurlu bir sabah olmustur. Muzaffer Türk süngülerinin parıl tısından doğan bu güneş olma saydı, dünyanın bir kısmında güneşin oralardan doğmasına rağmen, karanlık ve yaslı bir gece, hâlâ, gözleri, gönülleri karart makta devam edip gidecekti. 0nun içindir ki 26 ağustos sabahı Afyon dağlarında söken şafak, Türk'ün zafarile beraber medeniyetin zaferinin de müjdecisi olmuştur. \ Avrupa ittihadı Tevfik Rüştü B. bugün Cenevre'ye gidiyor Dün bir kotra ile şehrimize gelmif olan Rüs sporculan Gazi Hz. nin îstanbul halkına iltifatları Yalova'da bulunmakta olan Reisicum hur Hazret • leri, kaplıca larda hem is tirahat etmekte, hem tetebbü ve tetkikat ile meşgul ol • maktadırlar . Kendilerinin tstanbul'u ne saman teşrif edecekleri henuz malum değildir. Dr. VEDAT NEDİM Uddbadi 2 inci sahıfede) Komsomolya «Komünist gençliği» isimli yelkenli ve motörlü bir kotra ile evvelki akşam 23 Rus sporcusu şehrimize gelmiştir. Rus sporcuları Odesa'dan İstanbul'a kadar Kara deniz'i yelkenle geçmişlerdir. Kot ranın mürettebatını sporcular teşkil etmektedir. Sporculara Sosyalist Sovyetler İttihadı umum sporlar mümessili, Şiş Yoldas riyaset etmek tedir. Rus sporcularını limanımıza getıren bu kotra keç denilen neviden bir tekne olup 1929 senesinde Odesa'da Okranya umum bahriye tezgâh larında inşa edilmiştir. 19 metre u • zunluk ve 4 metre genişliğinde , dir. 27,5 tonluktur. Rus sporcuları dün şehrimize çıkarak camileri, müzeleri gezmişlerdir. Geceyi yatta geçirmektedirler. Rus sporcularile burada bir müsa • baka yapılacağı hakkında henüz Hariciye Vektti Tevfik Ru?tü Bey Sporculann geldikleri kotra malumat yoktur. Rus gençleri îs tanbul'da beş gün kalacaklardır. Ağustosun 31 inde Cenevre'de toplanacak olan Avrupa Birliği komisyonuna Türk hükunaeti namına iştirak edecek oUn Hariciye (Mabadi 4 üncü sahifede) Halk konseri Gazi Hz v yascticumhur orkestrasmın hal" ka konserler vermesini emir bu Gazi Hz. Yalova'da bir tenezzuh esrsmnda yurmuşlardır. Gelecek perşembe (Lutien sdkif*yi çevtriniz)

Bu sayıdan diğer sayfalar: