21 Eylül 1931 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3

21 Eylül 1931 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

21 EylAl 1931 KOÇOKKÖŞEt *CttmKurtyet S ON Çin Japon harbi devam ediyor \ Bir tath hayâİ Hakkı Tartk'la M. Nermi'ye Bu tatlı hayal benimdir. Ona bir aşkla bağlıyım. Onun yıllardanberi tükenmez bir heyecanla seyretnaekteyim. Hayal imin hakikat olmasına hiç bir engel yoktur. Bu tatlı hayalimin krokisini size beceriksiz bir kalemle çizeyim: Beylikköprü.. Kıvrıntılı Sakarya.. Beş kilometre boyunca iki tarafı düzelmiş, süslenmiş, mecrası geniş letilip derinleştirilmiş.. Ağaçlar, çiçek bahçeleri, serler, kameriyeler.. Duvarlarına inkılip tarihinin acı tatlı hikâyeleri kazılmış, konforlu, ferah, şık pavyonlar.. Gazinolar.. Tenis kortlan ve jimnastik yerleri.. Muzik, resim, kıraat, oyun, istirahat salonları.. Kütüpaneler, lâboratu varlar, atöliyeler, türlü tezgâhlar.. Sandallar, yüzme havuzları, golf, atış poligonları, hastaneler, revirler, dispanserler, nekahet evleri.. Top rak, su ve gök için tezgâhlar, makineler.. Radyo alıcıları vericileri.. Felevizyonlarla elektron cihazları.. Kızlar, şen kızlar, bir örnek kızlar.. Delikanhlar, şen delikanlılar, bir örnek delikanlılar.. Çevik yü rüyüşlü kır yaşlılar.. Sağlam ha reketli aksaçlılar.. Kalın pazılı, geniş omuzlu, eli nasırlı dinç adam • lar.. Kahkaha, oyun, şarkı, ors, kazma, diyren, torna, kitap, lâboratuvar, sükunet, hareket, muzik, okuma, bol yemek, rahat uyku, tam neş'e ve tam çalışma.. Bu, toprak üstündeki Cennet neresidir? Nedir bu böyle? Kim yaptı bunu? Bu mu nedir? Söyleyim. Burası, bu Cennet, bu: SAKARYA DARÜLFÜNUNU'DUR. Gazi'nin kâinatın başına ters akıttığı Sakarya'nın Sakarya Darülfü nunu... Buradaki ak, sarı, lepiska, siyah, kumral kafalarda mistiklik, ve buradaki ilimlerde Mistinget'lik yok • tur. Burada hayat, hayatın da kendisidir. Burada ilim, arkadaki gay • yaya çeken zebani çengeli değil; buradaki ilim, hayatı kendine ve ileriye süren hızdır.. Burada madde, burada materyel, burada efor, burada ideal, burada bitmezlik, tükenmezlik, burada ebedî muhabbet, burada sonsuz ve ölçüsüz hamle, burada tek manası ile öz hayat, sahici hayat vardır. Burada Türk okur, işler, yazı yazar, demir döver, toprak sürer, olur, pişer, çevikleşir, ruhlaşır ve (daha yüksek, daha sağlam Tür • kiye) yi yaratır... Şu kubbeleri göğe ermiş koskoca binaları gördün mü? tşte buraları Türk istikbalini yapan kafa, kalp, ve makine fabrikalarıdır. Eskiden bunların adına dersane derlerdi.. Bunun temelleri ecdat kemikle • rinden ve delikdeşik ecdat gövdelerindendir. Bu ırmak yirmi üç gün yirmi üç gece kan çağlamıştır ve bu binaların harcı onunla karışmıştır. Burada teneffüs ettiğin serin, temiz hava, Sıvas'tan, Dumlupmar'dan ve Lozan'dan eser. Şu yabancılar mı kim? Bunlar Kolombıya, Kembriç, Oksfort, Viyana, Berlin V. S. Darülfü nunlarından gelen tetkikçüer, ziyaretçilerdir. Olur a, şayet bir gün yuvarlak dünyanın mihveri iki büklüm olursa merak etme, hemen buraya getir, atölyelerinde sana düzeltiversin. Olur a, belkJ bir gün beşerin kafası döner, hiç üzülme, hemen yolla buraya, mengenelerinde şıpınişi doğrultuversin. Olur a, bir gün sana gene yen bakan olur, telefon et, havaya savursun, toprağa karsın, denize döksün, nasıl istersen.. Türkiye'de yalnız ve yalnız Sa • karya Darülfünunu vardır. Bileğini ve dileğini yalnız ona bağla. Bana: Sakarya Darülfünunu için omuzlarının üstünde duran dimdik başmı tuğla yerine kullanacağız... ra... Bir dost... Anlıyorsunuz değil mi? Sizi dinlemekle şimdiden bahtiyar olan, şahsınız hakkında biraz daha malumat edinen ve sizi biraz daha anlıyabilen bir dost... Zira sizi daha evvel den de tanıyordum... E vinizde, hatta odanızda size ait bazı eşya gördüm, bunlara elimi bile değdirdim... Gres Hofer sokağındaki odanızı en ufak teferrüatına varıncıya kadar size tarif edebilirim... Yatağınızın başı ucunda asılı duran pederinizin fotoğrafisini gördüm; küçük kuvaffözünüzü büyük sırlarını zın küçücük kalesini tetkik^ve temaşa ettim... Bana itimat ediniz... Yalnız beş dakikadanberi başbaşa kalmış olmamıza rağmen, açık kalple konuşmağa hakkımız var, çünkü beş haftadanberi yekdiğerimizi tanıyoruz. Sözlerimm, güzel ziyaretçim üzerinde hüsnü tesir yaptığını hissedi yorum. Deminden kanapenin yanla rını sıkı sıkı tutan güzel eller şimdi sükunetle duruyor. Bakışlarındakî gayritabiî heyecanm bir nevi kayıtsız Japon'lar bir şehri daha topla işgal ettiler 450 Çin'li esiTedildi, Çin hükumeti Japonya'yı protesto ediyor Tokyö 19 (A.A.) Haber a Imdığına göre Japon kıtaatı sid 8etli bir topçu ateşinden sonra bu İabah KwanChangEze şehrini işgal etmişlerdir. Moukden tersanesi fle tayyare karargâhı şimdi Japon'Iarın eline düşmüştür. Japon'lar, Çîn'lilerden 450 asker esir etmiştir. Japon askerleri bu sabah Tsin gato'da karaya çıkmıştır. Çin'li me • murlar asayişin temini için bütün ledbirleri almışlardır. Tokyo 19 (A.A.) Mukden şehri |bndi tamamile Japon'lann elinde Kulunmaktadır. Chaug Chun civa • rında Japon'lann uğradıkları zayiat 19 maktul ve yirmi iki yaralıdan iCarettir. Çîn'lilerden on dört kişi ölpnüş, on fiç kişi de yaralanmıştır. Nanling'in işgalinden evvel vu tu bulan çarpışma esnasında bir Çin laburu hemen hemen tamamile mahyolmuştur. Japon'lardan bir kişi ölpnfiş, dört kişi de yaralanmıştır. Tokyo 19 (A.A.) Nanling inevkiinin zaptı esnasında Japon' • lardan 30 kişinin ölmüş ve doksan kiı Bir koyundan iki post çıkabilir mi? karıda bahsi geçen makbuzları ibraz etmek suretile aranılan verginin tediye edildiğine dair resmen kanaat getirdiği halde bu hesap dolayısile guya şubede açık kalmış olan kaydımın kapatılmasmı tavsiye etmeleri üzerine derhal mağazama yakın bir mahalde bulunan Maliye şu besine giderek ibraz ettiğim vesaike karşı bir guna ilişiğim olmadığı sadedinde aldığım cevabı mağazamda bıraktığım memurlara yetiştirdim ise de bu cevabın ken dilerince kanaatbahş o]madıqından ba hisle müracaatım lüzumunu bildirdiler. O gün esasen vaktin gecikmiş olmasından ve ertesi pazar günü de tayyare bayramı münasebetile şubenin kapalı bulunmasmdan dolayı ağustosun 31 inci pa zartesi günü alessabah istidayı şubeye vermek üzere yola çıktığım esnada ma ğazama gelen ayni memurlara beş on dakika intizar etmelerini rica ve hemen şubeye koştnm ise de maal'esef avdetimi beklemeden alelacele mahcuz malları Sandalbedestenine sevkederek 2C9 kuruşa sattılar. Her ne kadar vukuu halden Maliye şubesine şikâyet ettim ise de şikâyetim se meresiz kalmış ve esasen tahakkuk etmiş hiç bir borcum olmadığından 260 kuruşa satılan 120 liralık malıma karşılık olarak yedime iki yüz otuz dört kuruşluk bir makbuz vermek suretile beni iskât ettiler. Buhranı hazırdan son derece sarsümış bulunan vaziyetime rağmen hiç bir zaman istikametten ayrılmıyarak çoluk çocuğunun infak ve iaşesi için namuskârane çalışan vazifeşinas bir mükellefin düçar olduğu şu halin ne derece dofru olduğunun takdirini zatıâlilerine terkediyo • rum. İhtiramatı faikamm kabulünü rica ederim efendim. Jak Nisim Ovadya CUMHURİYET Sermuharririmize gönderilen bu mektup hakkında tahkikatta bulunduk. Alâkadar ların verdiği malumata nazaran şikâyet edilen hususat tamamile doğrudur. Yalnız müştekinin mükerre • ren verdiği parayı istirdat için ka nunî müracaatte bi'lunmadığı anlaşılmaktadır. Defterdarlık alâkadar maliye memurini hakkında kanunî takibat icrasına başlamıştır. İHEM NALINA MIHINA Darısı başına! ı I şinin de yaralanmış olduğu anla • şılmıştır. Çin hükumetinin protestosu Nankin 19 (A.A.) Çin Hariciye Nazırı Japonya'nın Nankin orta elçisi nezdinde şiddetli bir protestoda bulunarak Japon kuvvetlerinin muhasemata derhal nihayet vermelerini ve hâdiseden evvelki mevzilerine hemen çekilmelerini istemişlerdir. Hariciye Nazırı Japon hükumeti nez • dinde de ayni suretle protestoda bulunması için Tokyo'daki Çin maslahatgüzarına talimat göndermiştir. Cenevre 19 (A.A.) Cemiyeti Akvam meclisinde celse açıldığı vakit Japon mümessili M. Yoshuzawa Japonya'nın Mançuri'de çıkan mevziî hâdisenin bir takım ihtilâf ve teşevvüşlere sebep olmamaıı için bazı tedbirler aldığını söylemiş ve Japonya'nın vaziyette sükun hasıl olma sını temin için elinden geleni yapacağını sözlerine ilâve etmiştir. Çin mümessili bu hâdiseye Çin hükumetinin ve memurlannm sebebiyet vermediğini temin etmiştir. »ı fllllllllllllllllllUIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIUIIIIItllHIINHnııı Yunan Bulgar |h|ilâfı Lâ Hey divamna havale edildi 'Cenevre 19 (A.A.) Cemiyeti gAkvam meclisi bugün toplanmış ve İLehistan ile Dançik arasındaki mü «asebetler hakkinda uzun uzadıya ymizakerede bulunmuştur. I Meclia Hoover moratoryumunun ffunanistan tarafından tatbiki mes'el*si dolayısile ortaya çıkan Yunan Bulgar ihtilâfı hakkında da Lâ Hey fitdalet Divanının reyini sormağa kairar vermişth*. M. Marinkoviç Hoover leklifi hakkındaki Bulgar noktai nazarının bütün devletler hakkında tatbik edilebilecek bir mahiyette ol • Huğunu kabul edemiyeceğini söy lemiş ve Bulgar noktai nazarınm tasvip edilmesinin son derecede fena bir misal teşkil edeceğini, Yu • goslâvya'nın bunu kabul etmiyece • ğini beyan etmiştir. Tıp Kongresi 400 murahhas isimlerini kaydettirdiler Ankara 20 (Telefonla) Tıp kongresi heyeti idare azasmdan doktor Fahrettin Kerim ve Niyazi tsmet Beyier kongre hazırlıklarile meşgul olmak üzere şehrimize gelmişlerdir. Kongreye kaydolunan murahhaslarm adedi dört yüzü geçmiştir. Doktor lardan bir çoğu sehrimize gelmiş bulunmaktadırlar. (.Birinci Sahifeden mabait) liyelerini tekit ve tevsik eder mülâhaza sile kıymettar makalelerinizin mevzuunu teşkil eden hâdiseye şebih başıma gelmiş bir felâketi arzetmegi bir vecibe addet tiğimden işbu maruzatunın ötedenberi hak ve hakikati müdafaa ve zayıfların hukukunu sıyanet gayesini istihdaf eden mu teber gazetenizin bir köşesine dercini is tirhama cür'et eylerim. Hâdise şudur: Bir hayli zamandanberi Istanbul'da Marpuççu'lar'da 37 numarada ufak mik yasta ticaretle meşgul olup vecibesini tanıyan her mukellef gibi âcizleri dahi, her sene namıma tarholnnan kazanç vergisini raensup olduğum Yenicami Maliye şubesine verdiğim gibi 1927 senesi için tahak kuk etmiş olan 119 lira 27 kuruştan ibaret meblâği miadı kanunisinde ve iki teksitte tediye ederek mukabilinde biri 28 8/927 tarih ve 595977/3417 ve diğeri 13/12/927 tarih ve 980304/5544 numaralı iki kıt'a makbuz istihsal ve bunu takip eden se nelerde dahi kazanç tahakkukatını muntazaman tediye eyledim. Bu itibarla hususu mezkurdan şubede bir guna ilişiğim kalmadığı halde senei baliye ağustosunun 27 inci persembe gunü saat 4,5 raddelerinde alelacele ve bi lâihbar mağazama gelen iki memur guya 927 senesi kazanç vergisinden iki misli tabakkuk ile 150 lir» borcum olduğunu iddia ve meblâgi mezkur henüz tediye edilmemiş olduğundan haczen alınacağı sadedinde vaki olan ihtarlanna karşı kendilerine kemali sükunetle mukabele ederek iddia olunan seneye ait kazanç vergisini maateferruat vakti zamanile tediye ettiğimi ve biraz musaade edildiği takdirde perakende kâğıtlanm arasında bulunan vesaiki ibraz etmek suretile sıtkı ifademi isbat edeceğimi beyan ve vaı'ı hacizde lüzumsuı yere isticale mahal olmadığından beş on daikka intizar etmeleri için rica ettim ise de is'af olunmıyarak filhal 120 lira kıymetinde 24 kilo çevre pullarını haczederek 29 ağustos cumartesi ne kadar hesabunı tesviye etmediğim takdirde mahcuzun satılacağını ihbar ettiler. Memur beylerin şu aculâne harekâtına bayret etmekle beraber maruz kaldığun tehlikenin önüne geçmek üzere hemen •aciyethni kurtaracagını zanetitgim makbuclan çıkararak tekrar gelecek olan memur beylerin emrine âmade tuttum. Vaitleri veçhile 29 ağustos cumartesi günü mağazama gelen memur beylere yu Dünkü akşam gazeteleri yazıyordu: ,<Babıâli'de eski Sadaret Dairesi arkasmda büyük ve geniş bir bahçe vardır. Senelerdenberi metruk ka' lan bu bahçe son zamanlarda tanzim edilmiş, içine çiçekler dikilmiş ve 6üyük havuz temizlenmiştir. öğle ta tilinde memttrlar ve halk bu bahçede oturmağa başlamışlardır.* İnşallah yakında şöyle bir fıkra daha yazmak kabil olur: iSabık Şehremaneti ve lâhik Belediye binası karşısında büyük bir arsa vardır. Senelerdenberi bir toz torak meşheri halinde duran bu ar» sa da tanzim edilerek içine çimen • ler ve çiçekler dikilmistir. öğle ta • tilinde ve akşam üzerleri memurlar ve halk bu bahçede oturmağa başlamışlardtr.» * ** I Kaptan hanım! Bazı hamm kızlar, deniz ticaret mektebine girip kaptan olmak iste mişler, alâkadar bir zat demiş ki «gerçi Amerika'da kadın kaptan vardır ama, sigorta şirketleri kaptanı ka* dın olan gemileri sigorta etmezler.» Kadın, her şey olduktan sonra neden kaptan olmasın? Bilmem hangi sinema yıldızı bütün mürettebatı kadın olan bir yatla seyahate çıkma mış mı idi? Hem şairler, kadınla denizi birbirine benzetirler. Eğer bu teşbih doğru ise kadınlar, erkeklerden daha iyi kaptan olurlar. Çünkü birbirine benziyen kadın ile deniz daha iyi anlaşırlar. Yalnız, sigortacılar kabul ederse kadın kaptanların gemisine binen erkekleri sigorta etmelidir. Ne olur ne olmaz, kadın ile denizin bir olup ta zavallı erkekleri bir şeye benzetecekleri tutarsa çocuk' ları sefalet çekmesin bari? Köy kanunu Kâğıtane, Mecidiye köy leri Belediyeden ayrıldı tstanbul mülhakâtındân olan Kağıtane ve Mecidiye köylerinde yeni köy kanununun tatbikına başlanmıştır. Bunun için bu köylerde yeniden heyeti ihtiyariye intihabatı yapılmış ve bu köyler Belediyeden ayrılmış lardır. Bu sebeple Belediye bu köy lerde bulunan lâmba ve su boruları gibi tesisatını almak istemiş ise de köyün karanlıkta ve susuz kalacağı nazari itibara alınarak bundan sarfı nazar edilmiştir. Bundan sonra bu köyler kendi varidatile idare olunacaklar ve köylerini kendi varidatlarile imar edeceklerdir. Ancak Mecidiye köyü köy kanununun tatbikmdan memnun olmamıştır. Çünkü bu köyün arazisi ve varidatı olmadığı gibi hemen şehrin içinde denecek derecede şehre yakındır. Bunun için Mecidiye köyünün Şişli'ye merbut olduğu iddia edilmektedir. Mecidiye köyü nün tekrar şehre rapti için teşebbüsatta bulunulmuştur. Lisan münakasası Ishak Refet B. Talat B. i dava etti Yeni Gün Yakında büyük kıt'ada çıkacak Vekiller Heyetinin dünkO içtimaı Ankara 20 (Telefonla) Vekiller Heyeti bugün saat dörtte topla narak mutat işlerile meşgul olmuş lardır. Ankara'da ekmek fiatı Ankara 20 (Telefonla) Ankara'da ekmek fiatı birinci 7,5, ikinci 6 kuruş on para olmuştur. Gazi Hz.nin Mısır Kralına taziyet telgrafı ve cevabı Tayyareci Vecihi Beyin seyahati Trabzon 20 (A.A.) Vecihi Beyin tayyaresinin tamiri bitmiştir. Dün akşam üzerei tecrübeleri yapılmış Ankara 19 (Â.~Â.) Mısır Kralı ve bu tecrübeler muvaffakiyetle neFuat Hz. nin hemşireleri Prenses ticelenmiştir. Vecihi Bey bugün de Emine Hanımın vefatı dolayısile Rei sehir üzerinde bir çeyrek kadar uçfrîcumhur Hz. le Mısır Kralı arasında muş ve hava oyunları yapmıştır. Tay^şağıdaki telgraflar teati olmuştur. yarenin tekrar uçuşundan sevinen Hasmetlu 1 inci Fuat Hazretlerine Trabzon'Iular Vecihi Beyi şiddetle Fehametlu Prenses Emine tsmail alkışlamışlardır. Hava bulutlu ve Hz. nin vefatını derin bir teessürle rüzgârlı olduğundan bugün için muhaber aldım. Zatı haşmetanelerine karrer olan Erzincan seyahati teahien samimî taziyetlerrmi beyana mühür etmiştir. Tayyareci hava açılır |araat eylerim. \ GAZ1 M. KEMAL açılmaz seyahatine devam edecektir. Virkiye Reisicumhuru Gazi Mustafa Kemal Hazretlerine ,• Tarafı devletlerinden bana gön • Muğla 20 (A.A.) Bu sabah' saBerilmiş olan lutufkâr telgrafname • at beşte garptan şarka bir zelzele «Jen pek ziyadc mütehassis olduğu olmuştur. Hasar ve ziyan yoktur. mu arz ile bu elemli zamanımda bana karsı gösterilen büyük alâka ve tttuhabbet asarı için en har minnetRoma 19 (A.A.) Lavoro Fas larlık hislerhnin kabulünü zatı dev cista gazetesi M. Grandi'nin Berlin'e letlermden rica ederim. teşrinievvelde gideceğini bildirmektedir. * FUAT Bari Sergisi (Birinci sahifeden mabait) Bu seneki sergiye Türk'lerden maada Romanya, Çekoslovakya, Mısır, Yunanistan, Bulgaristan hüku • metleri de resmen iştirak etmişlerdir. Yukarıdaki resim serginin Türk pavyonunda halı dokuyan bir Türk kızım ve tezgâhını göstermektedir. Hahlarımız sergide çok rağbet görmüştür. Deseler, ve bilsem ki kullanacaklar, CEHLİME inatj hemen armağan ederim. ^ ^ AKA GÜNDÜZ bir cesarete tahavvül etmesi beni memnun ediyor, Demek ki itimadını kazanabiliyorum. Oturduğum iskemleyi koltuğunun yanına kadar çek • tim. Bu suretle daha alçak sesle ko nuşabiliriz. Ve sükutunu daha iyi tahlil edebilirim: Mösyö Jak Mond, ben artık bir genç kız değilim. Hayretle gözlerinin içine baktım. Ne demek istiyordu? Niçin şaşırdınız?.. Size haki kati söylüyorum... Bir akşam (Si ter'e) gittim ve ertesi gün (İl de mor) adasından avdet ettim.. Anlıyabildiniz mi? Anladım, zannediyorum.. AnIddığıma göre demek istiyorsunuz kı sükutu hayaller, çok yükseklere havalanmak istiyen ruhların kanatlarını koparmış. Seviyordum, mösyö... Tam bir sene evvel. Bir hayal için her şeyi • mi feda ettim. Buna mukabil kazancım, vaktinden evvel kirlenmek ve gözyaşları oldu!... Müsterih olunuz, Muğla'da zelzele M. Grandi'nin Berlin seyahati «Yeni Gün» refikimiz yakında büyük kıt'ada intişara başlıyor. 7 ~R'efikimiz yalnız sahifelerini bü Dil Encümeni azasVndan've yütmekle kalmıyarak münderi meb'uslardan Ishak Refet Beyle catını da büyük bir itina ile seç Çankırı meb'usu Talât B. arasında meği gaye edinmiştir. bir dil münakaşası çıkmıştı. Bu mü«Yeni Gün» doğru ve bol havadis vermekle beraber iktisat, finakaşa biraz sonra büyümüş ve B. kir, çocuk, gençlik, sinema, eğ • M. Meclisinde Dil Encümeni bütçesi lence, kadın ve moda sahifelerinin müzakere edilirken Çankırı meb'usu zenginliğine de büyük ehemmi Talât B. kürsüye çıkarak Dil Encüyet atfetmektedir. meninin memlekete hiç bir faydası «Yeni Gün», neşriyatile memleket işleri, dahilî vaziyet, olmadığını encümen azasının bu işin iktisat karakterleri, dünya ehli olmadığını beyan ederek lisan politikası, mühim hâdiseler; "ai.ndan mürekkep yeni hulâsa bir kelime ile karilerin bübir encümen teşkil edilinciye ka tün havadis ve okuma ihtiyaçlarını dar encümen tahsisatının tayyını tamamen tatmin etmeği düşünen bir gazetcdir. teklif etmiş ve bu teklif kabul edil«Yeni Gün», en çok havadis vemişti. ren, mündericatta en çok tenevvü fshak Refet B. mahkemeye müragösteren, sahifelerinden bir kıs caatle Çankırı meb'usu Talât B. a 2 mını karilerinin fikirlerine, şikâ ' leyhine hakaret davası açmıştır. Da 3 yetlerine, dileklerine ve ücretsiz ' vanın rüyeti için Talât Beyin masu î küçük ilânlarına tahsis eden ga ' niyeti teşriiyesinin ref'i istenecektir. 1 »tedir. < 2 «Yeni Gün», yeni şeklinde karit lerine üç güzel tefrika birden tak§ dim edecektir: 1 Mahraut Ye sari Beyin «ölünün Gözleri», 2 : Abidin Daver Beyin «Türk ToplaLondra 19 (A.A.) Daily Tele rının Ateşi Altında», 3: Tercüme graph gazetesi, Zoulouland'da 12 roman «Kanaryanın Katili Kim?» aydanberi devam etmekte olan ku • rakhk yüzünden halkın tam bir yoksulluk içinde kalmış olduğunu her Ankara 20 (Telefonla) Emlâk gün binlerce hayvanm mahvolmakta Bankasının dün ikinci münakasası bulunduğunu yazmaktadır. yapılmış ve bina altı yüz elli bin liYağmur yağması için anaiarı ta • raya Türk inşaat şirketine ihale e rafından kurban edilmiş olan biri iki dilmiştir. Bu şirket mühendis Galip bir dört yaşında iki kızın naşi bulunve Nafiz Beyler grupudurmuştur. (?)•• Yagmur yağması için çocuk kurban edilen memleket Emlâk Bankası binası / EDEBİ TEFRİKA: 31 Kadife alev MAURICE DEKOBRA'dan Viyana'daki dansingte gözümün ancak ucile gördüğüm bu simanın zihnimde hemen yeretmiş olmasının sebebini şimdi iyice anlıyorum. Azizîm, bu çatının altına niçin Sltica ettiğimi anlatabilmek için size bütün hayatımı hikâye etmem lâ kımdır... Şüphesiz güleceksiniz!.. E Vet, tekmil hayatımı anlatmak icap eder... Bu sözler henüz yirmi bir yaişındaki bir genç kızın ağzında şüphesiz biraz gülünç olur... Halbuki... Eğer ablam size, kendisile beraber Mendelson'un konsertolarmı veya Bethoven'in senfonilerini uslu uslu 'dinliyen mütevazi ve çekingen genç kızdan, sörlerin muti ve çalışkan talebesinden bahsetti ise, ancak göjrebildiği, zahirî Lüâ'yı tarif etmiş de mektir. Fakat ablam da haklıdır; o ! ancak beni gördüğü gibi tanır; görmediğini nasıl bilsin ? Fakat ben, sadece bir vicdan müdürünün önünde günah ikrar eden ve dininin evamir ve talimatına harfiyyen riayet eyli yen bir mahluktan ibaret değilim ki... Ben et, kan ve sinirden yaradılmıs bir insanım... Maatteessüf daha fazla sinirden! Çabuk kurumağa müstait ihtiyar kız ruhile doğmamışım. Azamî derecede bir hassasiyete malik o larak doğmuşum... tşte beni buraya sürüklüyen nebep! Matmazel dö Radeski sanki itirafatından korkuyormuş gibi birden • bire sustu. Onu temin ediyorum: Hayır... Hayır... Hiç bir şeyden çekinmiyiniz, Matmazel. Karşınızdaki sizinle alâkası olmıyan lâalettayin bir yabancı veya sadece terbiyeli bir insandan ibaret değildir... Bir dosttur... Bunu pekâlâ takdir de ediyor sunuz değil mi? Hususile hiç aldatmıyan gizli bir kuvvetin tesiri altında buraya gediğinizi itiraf ettikten son keklerin namusu, mösyö, kadınla bu elim macerayi bütün tef erruatile temasa gelince hemen aksıyan bir anlatarak sizi sıkacak değilim... E motör gibidir... sasen o kadar basit ki... Erkeğe te • min ettikleri bir gecenin zevke muka Bazı erkeklerin diyiniz. bil bütün varlıklarını feda eden ka Evet! Evet! Biliyorum... Middınların macerasından hiç te farklı ye kabuklarının bazılarında inciye değil... Yüksek şahikalara uçarken tesadüf edilir... O da yüz binde bidüşüp parçalanmak gibi. rinde! Bedbinane sözlerimle sizi sıMatmazel dö Radeski susuyor. Sü kıyorura. Affedersiniz. Netice iti • kutunu hürmetle karşılıyorum. Za barile o kadar bedbaht ta sayıla • vallı yaralı Lilâ. Henüz bu yaşta mam. Nedir? Benim başıma gelen hayatın hırpaladığı sevimli ve zavallı bu küçük felâkette yalnız değilim Lilâ. Sörler mektebindeki diğer ar ki... Benim gibi ufak bir sersemlik kadaşları gibi o da hayalin kurbanı neticesinde ayn? akibete düşen ne olmuş. Her şeyi birden istemiş. Bir azına maliZk olmuş.. Saadet ziyafeti kadar akranım var! Yalnız bunlar» dan bir kısmı bunu bir başlangıç tenin sofrasına ebediyen oturmak islâkki ederler ve bu hali temadi et temiş, bu sofradan yere düşen bir tirirler, diğer kısmı da aldıkları yakırıntı ile iktifaya mecbur kalmış... rayı sızısile beraber saklarlar. Lilâ devamla' Size lâyık olmıyan bir hasımla Halbuki Avusturya'da nam ve yaptığınız bu ilk düelloyu unutur şöhret sahibi bir adamdı... Bu nam sunuz, matmazel... Damlıyan su ve şöhrete ne yazık ki lâyık değil mermeri bile deler. Geçen günler de miş... Şa'şaalı isminin altında kirli kederi öldürür. bir vicdan taşıyormuş. Bir erkeğin Mabait var vaitlerine kapıldım... Delilik!... Er

Bu sayıdan diğer sayfalar: